Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi最新文献

筛选
英文 中文
HASAN B. ZİYÂD el-LÜ’LÜÎ’NİN İBADETLER KONUSUNDA, HANEFÎ MEZHEBİNİN İLK ÜÇ İMAMINA MUHALİF GÖRÜŞLERİ 哈桑B.在HANEF Y成员的任期延长委员会的会议上前三分钟的发言
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-25 DOI: 10.35415/sirnakifd.1140117
Nizamettin Ergüven
{"title":"HASAN B. ZİYÂD el-LÜ’LÜÎ’NİN İBADETLER KONUSUNDA, HANEFÎ MEZHEBİNİN İLK ÜÇ İMAMINA MUHALİF GÖRÜŞLERİ","authors":"Nizamettin Ergüven","doi":"10.35415/sirnakifd.1140117","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1140117","url":null,"abstract":"Hanefî mezhebi ismi zikredilince tabii olarak akla kurucu İmam Ebu Hanife gelirken, hemen akabinde mezhebin sözcülüğünü üstlenen Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ismi zikredilmeden geçilemeyeceği açıktır. Bunların yanında Züfer el-Hüzeyl ile Hasan b. Ziyâd gelir. Bu çalışmamızda Hasan b. Ziyâd’ın ibadetler kısmıyla alakalı görüşlerini, Şemsüleimme es-Serahsî’nin el-Mebsût adlı eseri bağlamında ele almaya çılıştık. Hasan b. Ziyâd’ın görüşlerini ele alan mustakil bir eser bize ulaşmamıştır. Onun görüşlerine müdellel şekilde en çok yer veren ilk eser Serahsî’nin el-Mubsût’udur. Hasan b. Ziyâd’ın ibadetle alakalı yirmi, meselede ilk üç imama (Ebu Hanife, EbuYusuf, İmam Muhammed) muhalif düşündüğü tespit edilmiştir. Bunlar arsında üç meselede Züfer ile birlikte aynı düşündüğü görülmektedir. Hasan b. Ziyâd’ın bu görüşlerine baktığımızda kendisinin mezhebin genel usulü çerçevesinde ictihâd ettiği için, mezhep içi bir müctehid olduğu anlaşılmaktadır.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69796762","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İnsanın Varoluş Gayesi Ve Sorumluluğu Konusunda Bir İnceleme: İbn Hayr’ın Mesnevisi 伊恩桑·瓦鲁什·加耶西·维·索鲁姆卢卢奥乌·科努松达·比尔伊恩塞勒梅:伊恩·海尔恩·梅斯尼维西
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-24 DOI: 10.35415/sirnakifd.1176833
Nilay Kınay
{"title":"İnsanın Varoluş Gayesi Ve Sorumluluğu Konusunda Bir İnceleme: İbn Hayr’ın Mesnevisi","authors":"Nilay Kınay","doi":"10.35415/sirnakifd.1176833","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1176833","url":null,"abstract":"15. yüzyıl edebi eserleri içerisinde alanın henüz tanışma fırsatı bulduğu İbni Hayr ve mesnevisi bu çalışmada tanıtılacaktır. Klasik Türk edebiyatı geleneği içerisinde İslam dini ile ilgili alanda verilen eserler çok fazladır. Çünkü bu yüzyıl toplumun İslamiyet ile tanışıp kabul etmesinin yoğun olduğu bir dönemdir. Bu yüzyıl insanlarının ihtiyaçları göz önüne alındığında bu tarz eserlerin yazılmasının sebebi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu eserlerde insanların kabul ettiği dinin öğretilerini, farzlarını, inançları nasıl uygulayacağı sorularına cevap bulunmaktadır. Daha önce bu din üzerinde yaşamış ve öne çıkmış şahsiyetlerin hayatları, yaşayış şekilleri, olaylara tepkileri merak konusu olmuştur. Bu eserlerde insanlar bu sorularının cevaplarını bulduğu için her zaman daha çok ilgi uyandırmıştır. Ahlak öğretileri ve nasihatlerin yanında insanın varoluşundan başlayarak bu eserlerin yazılması çok sık görülen bir durum değildir. Üzerinde daha önce çalışma yapılmayan İbni Hayr eserlerini bu doğrultuda oluşturmuş bir sanatçıdır. Mecmua niteliğindeki bir yazmanın içinde hepsi de İbni Hayr’a ait olan beş mesnevi bulunmaktadır. Bu yazma üzerinde şimdiye kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır ve kaynaklarda şairin hayatına dair bir bilgiye de rastlanmamıştır. \u0000Bu beş mesnevi birbirinin devamı niteliğinde olduğu düşünülen bu eserler başlıkları ve konuları itibarıyla birbirinden bağımsız mesneviler olarak değerlendirilebilir. Bu beş mesnevinin içinden en sonda bulunan mesnevi bir başlık verilmeden kaydedilmiştir. Eserin müellifi mahlas olarak beşinci eserinde İbni Hayr’ı kullanmıştır. Mesnevinin, kullanılan dil özellikleri dolayısıyla eski Anadolu Türkçesi vasıflarını taşıdığı ve bu yüzden de 15. yüzyılın son dönemi ile 16. yüzyılın başında istinsah edildiği düşünülmektedir. Hayroğlu, Hayrun oğlu, İbni Hayr gibi mahlasları da diğer mesnevilerinde kullandığı görülmektedir. Bu çalışmada mesnevinin tanıtımı, dil ve anlatım özellikleri, nüsha özellikleri, beyit sayısı, muhtevası gibi konulara değinilecektir. \u0000Yazmanın en son kısmında bulunan beşinci mesnevinin konusu insanın yaratılış gayesi, dünyadaki görevleri ve sonsuz hayatı için yapması gereken hazırlıkların neler olduğuna dairdir. Toplamda 2074 beyitten oluşan ve şimdiye kadar tetkik edilmeyen beşinci mesnevinin bu çalışmada tanıtılması amaçlanmıştır. Mesnevide yer alan insanın yaratılışı konusuyla ilgili müellifin görüş ve düşüncelerinden bir inceleme yapılmıştır. Bu anlamda mevcut mesnevinin tanıtımının yapılması ve içinden bir mesnevinin incelenmesi, gerek konunun incelenmesi ve gerekse mesnevinin tanıtılması açısından literatüre katkı sağlayacaktır. Aruz vezni ile yazdığı eserinde ahlak öğretilerinin yanı sıra İslam dini için insanların yapması gereken işleri anlatmıştır. Bu işlerin yapıldığında alacağı mükâfatlar ya da yapmadığı zaman göreceği cezalar üzerinde durmuştur. Müslüman bir bireyin üzerine düşen vazifelerini anlatmıştır. Özellikle namaz bahsi konusunu detaylı olarak yazmıştır. Bu da toplumda İ","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48625610","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Patriyarkal Kültürde Dini Referanslarla Kadın Kimliğinin Oluşturulması ve Olumsuz Kadın Fıtratına Dair Söyleme Eleştiri 选举在父权文化中创建一个关于妇女身份的宗教参考,并宣布不可能的妇女论坛
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-23 DOI: 10.35415/sirnakifd.1179283
Saadet Altay, Ahmet Erkol
{"title":"Patriyarkal Kültürde Dini Referanslarla Kadın Kimliğinin Oluşturulması ve Olumsuz Kadın Fıtratına Dair Söyleme Eleştiri","authors":"Saadet Altay, Ahmet Erkol","doi":"10.35415/sirnakifd.1179283","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1179283","url":null,"abstract":"Öz:Tarihi süreçte Kadın-erkeğe dair değerlendirmeler karşıtlıklar üzerinden temellendirilmiş, kadın cinsinin tanımlandığı özellikler kötü iken erkek cinsin tanımlandığı özellikler iyi olarak belirlenmiş ya da kabul edilmiştir. Erkek cinsinin oluşturduğu ya da tarihi süreçte sonradan oluşturulan bu patriyarkal düşünce biçimi, sadece tarihin bir döneminde veya belli toplumlarda varolmamış, genel olarak bakıldığında tarihin bütün dönemlerinde ve bütün toplumlarda egemen düşünce olarak var olmuştur. Yaklaşık olarak son iki yüzyıldır, egemen olan bu patriyarkal düşünce ve uygulamaya karşı itirazlar yükselmiş, buna karşı mücadele verilmiş ve neticede günümüz için kadın yazınına dair ciddi bir değişim yaşanmıştır. Bu durum sanattan siyasete, iktisadi alandan bilim alanına her konuda yeni bir dönemi var etmiştir. Doğal olarak günümüz dünyasında tarihte olandan farklı olarak yeni bir literatür oluşmuştur. “Patriyarkal/erkek egemen düşünce” olarak ifade edilen bu kavram, insan olana dair her şeyin yeniden tartışılmasını, değerlendirilmesini sağlamıştır. \u0000İlahiyat alanında doğrudan bu konuya dair çalışmalar ya hiç yoktur, var olanlar da Müslüman kültüründe mevcut olanı tekrarlama şeklindedir. konuyla ilgili yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak antropoloji ve sosyoloji alanındadır. Dolayısıyla İlahiyat ve özellikle Sosyal Kelâm alanında bu konu başlığının çalışılması ayrıca dikkate alınması gereken bir husustur. Zira Kelâm alanında yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak önceki müktesebatın ya tekrarı ya da yazılanların anlaşılması şeklindedir. Bu nedenle günümüz Müslüman düşüncesinin bu konuya dair yaklaşımının temel kaynaklar esas alınarak incelenmeli ve düşünce dünyasına sunulmalıdır. Bütün bu değerlendirmeler kapsamında çalışmamızda, öncelikle kadın erkek ayrımına girmeden yalın olarak insanın Kur’an’daki tanımlaması esas alınacaktır. Zira bu temel üzerinden yapılmayan her türlü değerlendirme sübjektif veya önceki kültür ve inançların etkisiyle biçimlenmiş değerlendirmelerdir. Bu gerçeklikten hareketle, öncelikle Kur’an’da geçen “fıtrat” kavramı ve bu kavramın psikolojik ve sosyal yansıma ve anlamlarının neye tekabül ettiği anlaşılmaya çalışılacaktır. Daha sonra Müslüman kültüründe “Kadın Fıtratı” şeklinde belirginleşen kavramın tahlili yapılacak, bu kavramsallaştırmanın kadın yaşamını ve toplumsal olanı nasıl şekillendirdiğini ve günümüz Müslüman düşüncesine nasıl etki ettiğinin üzerinde durulacaktır. Modern döneme ait “Feminizm” ve “Toplumsal Cinsiyet” gibi kavramların ve bu çerçevede yürütülen tartışmaların, Kur’an nassının merkeze alındığı bir yaklaşımla Sosyal Kelâm disiplini açısından anlaşılmaya çalışılması, son derece önemlidir. \u0000 Geçmişten bugüne taşınan kelâmî tartışmaların günümüz sorunlarına ne kadar cevap olduğu tartışılacak ve konuya dair yeni bir yaklaşımın mümkün olup olmadığı anlaşılmaya çalışılacaktır. Metin içerisinde belli başlıklar altında işlendiğinde görüleceği üzere gerek İslam öncesi dönem ve gerekse İslam’ın gelişi sonrasında kadına ","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797603","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Ağrı’da ve Şırnak’ta Gerçekleştiğine İnanılan Nuh Tufani Konulu Sempozyum ve Bilimsel Çalışmaların İçerik Açısından İncelenmesi 在痛苦和上海,新图法尼理事会和科学作品内部开放被调查
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-18 DOI: 10.35415/sirnakifd.1181812
İsmet Tunç, Nuri Deniz
{"title":"Ağrı’da ve Şırnak’ta Gerçekleştiğine İnanılan Nuh Tufani Konulu Sempozyum ve Bilimsel Çalışmaların İçerik Açısından İncelenmesi","authors":"İsmet Tunç, Nuri Deniz","doi":"10.35415/sirnakifd.1181812","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1181812","url":null,"abstract":"Nuh tufanı insanlığın kadim anlatılarından biridir. Bu bakımdan kaynaklarda farklı medeniyet, inanç ve mitolojilere ait, geçmişte yaşanmış olduğuna inanılan bir tufan veya geniş çaplı su baskınlarının konu edindiği anlatılar mevcuttur. Sümer ve Asur gibi antik uygarlıkların tabletlerindeki bilgilere göre tanrıların insan ırkını tamamen ortadan kaldırmak istemesi sonucunda tufan meydana gelmiştir. Bu tabletlerde tufan benzeri hadiselere ilişkin farklı anlatımlar mevcuttur. Fakat genel kanaat büyük ölçekli bir su baskını ya da tufan hadisesinin yaşandığı yönündedir. Bu olayın, insanlardan kaynaklı kötülüklerin artması ve Tanrı’nın gazabı sebebiyle gerçekleştiğine inanılmıştır. İbrahimî dinlerde ve aynı zamanda geleneksel ya da kabile dinlerde de bu tür anlatımlar söz konusudur. \u0000Dünya nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturan üç ilahi dinde bu olay Nuh tufanı olarak isimlendirilmiştir. Bunun yanında Kur’an’da adı geçen peygamberlerden olan Hz. Nuh döneminde gerçekleşen tufan olayının sebep ve sonucu anlatılmıştır. Kur’an’a göre insanların günahları sebebiyle Allah insanlara bir ceza vermiş, iman eden ve iyilik yapan insanları ise kurtarmıştır. Bu doğrultuda Tevrat’a göre tufandan sonra Nuh’un gemisi Ararat dağlarına inmiştir. Buna göre Ararat kavramının neyi ifade ettiği önem kazanmaktadır. Bundan dolayı Yahudi kaynakları en önemli veri kaynakları olarak ön plana çıkmaktadır. Aynı zamanda bölgede yaşayan Süryaniler de tufan hadisesine dair çeşitli anlatımlara sahiptirler. Kur’an’da ise geminin indiği yer Cudi Dağı olarak geçmektedir. Bu durumda Müslümanların temel kaynağı Kur’an olduğu için konu daha da önemli hale gelmektedir. Bu bağlamda tufan hadisesi dinî, kültürel ve tarihi bir değer taşımasından dolayı, ülkemizde Şırnak ve Ağrı illeri arasında bilimsel çalışma ve araştırma alanı meydana getirirken, aynı zamanda tufanın gerçekleştiği yer bağlamında tartışmalara da sebebiyet vermiştir. Her iki ilde geçmişten itibaren fiziki olarak gemi kalıntısı bulmak ve tufanın izlerine rastlamak amacıyla çeşitli arkeolojik ve jeolojik çalışmalar yürütülmüştür. Bunların bir kısmı bilim insanları tarafından, bir kısmı da konuya meraklı olan kişiler ve kurumlarca yapılmıştır. Aynı zamanda konunun güncel bir değer taşımasından dolayı konu hakkında medyada çok fazla haber yer almıştır. Bunun yanında hem Ağrı hem de Şırnak bölgelerinde bu konunun gerek yazılı gerekse de sözlü olarak aktarıldığı ve ortak bir hafızanın meydana geldiği görülmektedir. \u0000Araştırma, daha önce bu alanda yapılan çalışmalardan elde edilen verilerin yanı sıra Ağrı Dağı ve Nuh Tufanı ile Cudi Dağı ve Nuh Tufanı sempozyumlarında bulunan çalışmaların değerlendirilmesine dayanmaktadır. Ayrıca konunun daha iyi anlaşılması için bu alanda yapılan diğer bilimsel çalışmalardan da faydalanılmıştır. Konular buna göre belli başlıklar altında incelenmiştir. Ayrıca bölgenin yaşam koşullarına elverişliliği, Ararat isminin gerçekte nereyi ifade ettiği, bu konudaki arkeolojik bulgular, seyahatnamelerde konuya y","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797576","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Memlük Kur’an Sanatı Literatürü 乡村古兰经艺术文学
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-16 DOI: 10.35415/sirnakifd.1182169
Abdurrahim Ayğan
{"title":"Memlük Kur’an Sanatı Literatürü","authors":"Abdurrahim Ayğan","doi":"10.35415/sirnakifd.1182169","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1182169","url":null,"abstract":"Günümüze ulaşan örneklere göre Mushaf yazımı 8. yüzyılda Emeviler devrinde sistemli hale gelmiş, Abbasiler döneminde Bağdat’taysa yazı ve süsleme açısından büyük bir gelişim kaydetmiştir. 13. yüzyılın ortalarında İslam kültür ve medeniyetini derinden etkileyen Moğol istilası Bağdat’taki mushaf yazım geleneğinin bir süre sekteye uğramasına sebebiyet vermiştir. Henüz kuruluş aşamasında Moğollarla savaşarak onların ilerleyişini durduran Memlükler bu dönemde İslam dünyasında bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Başşehir olan Kahire’nin ardından Suriye’yi de topraklarına katarak bu iki şehri kültür merkezi haline getirmişlerdir. 14. yüzyıla girildiğinde Kahire ve Şam’da gerek yazı gerek süsleme açısından nitelikli mushaflar hazırlanmıştır. Özellikle sultanların himayesinde hazırlanan Kur’anlar, Memlük dönemi kurumsal yapıları, sosyo-kültürel kimliği hakkında ışık tutan bir hikâyeye sahiptir. Günümüzde sayısını henüz bilemediğimiz ciltlerce mushaf dünyanın farklı müze ve kütüphanelerinde korunmaktadır. Konuyla ilgili yapılan araştırmalar Memlük dönemi Kur’anlarının çok farklı boyutlarda ele alındığını gösterir niteliktedir. Bu çalışma Memlük dönemi Kur’an sanatı çerçevesinde gelişen literatür üzerine odaklanmıştır. Konuyla ilgili yapılmış çalışmalar tespit edilerek gruplandırılmıştır.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797245","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Şiî Bir Mutasavvıf Olan Mûnis Ali Şâh’ın Burhânü’s-sâlikîn İsimli Eserinde Tasavvuf Müdafaası 塔武夫是布尔汉女婿的辩护人,他是一名战士,莫尼斯·阿里·沙阿,
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-05 DOI: 10.35415/sirnakifd.1177995
Ahmet Arslan
{"title":"Şiî Bir Mutasavvıf Olan Mûnis Ali Şâh’ın Burhânü’s-sâlikîn İsimli Eserinde Tasavvuf Müdafaası","authors":"Ahmet Arslan","doi":"10.35415/sirnakifd.1177995","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1177995","url":null,"abstract":"Sünnî ve Şiî dünyada tasavvuf ve kökeni hakkında pek çok tartışma yaşanmıştır. Bu tartışmalarda tasavvufun menşeinde İslam dışı bazı düşüncelerin yer aldığı iddia edilmiştir. Mutasavvıflar da eserlerinde tasavvufun kaynağının âyet ve hadislere dayandığını ispat etmeye çalışmışlardır. Bu nedenle ilk dönem tasavvuf klasiklerinin ana fikrini, tasavvufun Sünnî düşüncenin çerçevesinde bir ilim olduğunu ispatlama gayretleri oluşturmuştur. Şiî âlimler de tasavvuf ve menşeine dair eleştirilerde bulunmuşlardır. Şiâ’da Cemâleddin el-Murtazâ er-Râzî’nin Tebsiratü’l-avâm fi ma’rifeti makâlâti’l-enâm adlı eseri, tasavvufun eleştirildiği ilk kitaplardan biri olmuştur. Şiîliğin Safevîler ile birlikte İran’ın resmi mezhebi haline gelmesiyle bölgede köklü bir geçmişe sahip tarikatlar nüfuzunu kaybetmeye başlamıştır. İran’da varlığını devam ettirmek isteyen Ni‘metullâhiyye mensupları ise hem devlet yetkilileri hem de ulemâ tarafından çıkarılan olumsuzluklarla baş etmek zorunda kalmıştır. Kaçarlar döneminde İran’da yaşayan Muhammed Ali Bihbehânî, Ni‘metullâhiyye tarikatı mensuplarına husumet besleyen âlimlerin başında gelmiştir. O, tasavvufa reddiye mahiyetinde Risâle-i Hayratiyye isimli bir eser kaleme almıştır. Bihbehânî, eserinde mutasavvıfların Sünnî olduğunu özellikle dile getirmiştir. Dolaysıyla gerçek Şiâ ile tasavvuf arasında bir ilişkinin düşünülemeyeceğini ileri sürmüştür. O, İmamlar’ın tasavvuf aleyhindeki sözlerini nakletmeyi de ihmal etmemiştir. Bihbehânî, eserinde Ni‘metullâhiyye mensuplarına özel bir parantez açarak onlar hakkında kötü ithamlarda bulunmuştur. Bu nedenle Bihbehânî, eserini özellikle Ni‘metullâhiyye tarikatı mensupları aleyhinde yazmıştır. Ni‘metullâhiyye tarikatı şeyhi olan Mûnis Ali Şâh, gerek mensup olduğu tarikat mensupları aleyhinde yazılan bir kitabın olması gerekse de tasavvufa yapılan ağır eleştirilerin İran’da devam etmesi nedeniyle tasavvufu müdafaa eden bir eser yazmıştır. Yirminci yüzyılda yaşayan Mûnis Ali Şâh döneminde İran batılı ülkelerin baskısına maruz kalmış ve Birinci Dünya Savaşı çıkmıştır. Babası Vefâ Ali Şâh ile döneminin önde gelen âlimlerinden zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsil eden Mûnis Ali Şâh, ülkesinin içinde bulunduğu bu kötü duruma kayıtsız kalmamıştır. Siyasî partilere üye olarak gazete çıkararak ve yayınevi kurarak insanları ülkesinin maruz kaldığı duruma karşı bilinçlendirmede ön saflarda yer almıştır. Daha sonraki dönemlerde siyâsî faaliyetlerine son vermiş ve bir tarikat şeyhi olarak faaliyetlerini yürütmüştür. İlmi birikimi ve şahsiyetiyle başkent Tahran’daki hankahını her tabakadan insanların yoğun olarak uğradığı merkezlerinden biri haline getirmeyi başarmıştır. Mûnis Ali Şâh, irşad faaliyetlerinde bulunurken bazı kesimlerce tasavvuf aleyhtarlığı yapılmaya devam edilmiştir. Döneminin ileri gelen mutasavvıfı olduğundan ve ülkenin merkezinde yaşadığından tasavvuf karşıtlarıyla en fazla Mûnis Ali Şâh muhatap olmuştur. Müntesipleri ve tasavvufa meyilli insanlar da aynı nedenlerden dolayı tasavvuf hakkı","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797544","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
FINANCIAL RIGHTS OF WOMEN ACCORDING TO ISLAMIC LAW 伊斯兰法律赋予妇女的经济权利
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-11-04 DOI: 10.35415/sirnakifd.1150728
Recep Özdemir
{"title":"FINANCIAL RIGHTS OF WOMEN ACCORDING TO ISLAMIC LAW","authors":"Recep Özdemir","doi":"10.35415/sirnakifd.1150728","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1150728","url":null,"abstract":"All people are born equal, free from crimes and equipped with certain rights. Race, gender, social status and lineage do not have any effect on having and enjoying rights. People have an equal status in the possession and enjoyment of rights, except in the case of certain biological deficiencies and disability. According to the general theory of Islamic jurists, every human being is born equipped with a spiritual vessel called dhimmet, which enables her to have rights. After passing through certain age periods, people acquire different types of rights. There is no difference between men and women in terms of embezzlement and dhimmet. Rights and authority to exercise the rights in Islamic Law are completely determined in accordance with objective criteria regardless of the gender of the person. According to Islamic Law all people are equal in terms of the qualification to use rights. For this reason women can have financial rights as they wish. For a long time, women's social status, legal personality, personal and financial rights have been the subject of discussions. It can even be said that the discussions on this subject followed a parallel course with the history of thought; In different periods, the position of women has been discussed from different aspects. In the Western world, there have been intense debates about the personal and financial rights of women, and it became possible for women to own property and participate in the working life after a long phase. In the Islamic world, it has been seen that there is not much discussion and written knowledge on this subject. There are no separate chapters in classical fiqh books that deal with the issues concerning the legal personality of women. The fact that there is no written knowledge on this subject and that there are no discussions indicates that there is no problem in this matter. Because in the verses and hadiths, subjects such as owning property, doing business, working, being an heir are always mentioned in general terms. In addition, there is no difference between men and women in religious texts that point to legal personality, competence and being entitled. Besides, women have some financial rights such as alimony, inheritance, mehr, residence right which directly come from the law. Women have the right to free enterprise in these matters; she doesn't have to ask permission from anyone. These rights that the women have are guaranteed by law. These rights, which are within the scope of basic human rights, are not violated, transferred to another person, or completely revoked. In this study, which is about women's economic rights, first of all, it will be discussed that there is no difference between men and women in having and benefiting from rights, and that the religion of Islam has a wide freedom and right doctrine in this regard. Although the right to residence is evaluated within the scope of alimony in fiqh books, it will be discussed separately in this study. Today, the ri","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48504341","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Şeyh Muhammed Kerbelâyî’nin Mevlâna Halid-i Bağdâdî’nin Gazeline Yazdığı Tahmîsin Tasavvufî ve Edebî Şerhi 谢赫·穆罕默德·克贝尔(Sheikh Muhammad Kerbel a i)估计,梅夫莱娜·哈利德伊(Mevlâna Halid-i)在《加沙》(Gazeline)中写道,巴格达是塔萨夫武菲(Tasavvufi)和埃德布·谢赫(EdebîSheikh)
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-10-31 DOI: 10.35415/sirnakifd.1168040
Veysel Başçi, Yakup Aykaç
{"title":"Şeyh Muhammed Kerbelâyî’nin Mevlâna Halid-i Bağdâdî’nin Gazeline Yazdığı Tahmîsin Tasavvufî ve Edebî Şerhi","authors":"Veysel Başçi, Yakup Aykaç","doi":"10.35415/sirnakifd.1168040","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1168040","url":null,"abstract":"Şeyh Muhammed Kerbelâyî XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Nakşî-Halidîliğin önemli merkezlerinden olan Aktepe ekolünde yetişmiş mutasavvıf bir şairdir. Şairin Nakşî-Halidî tekke ve tarikat kültürü etrafında şekillenmiş olan edebî birikimi, onu özellikle tasavvufî şiir sanatında mümtaz bir yere taşımıştır. Kendisinden geriye, Kürtçe dışında üç dilden (Farsça, Arapça, Osmanlıca) şiirlerin yer aldığı bir divan bırakmış olan şairin şiirleri; içerik ve muhteviyat açısından oldukça zengin, özellikle tasavvufî anlamda retorik değeri son derece yüksek şiirlerdir. Şairin mezkûr divanında Nakşî-Halidîliğin kurucusu Mevlâna Halid-i Bağdâdî’nin gazellerine yapılmış tahmîs ve nakizeler de mevcuttur. Söz konusu bu tahmîs ve nakizeler Farsça yazılmıştır. Farsça yazılmış tahmîslerden ikisi yedi, diğeri ise beş bend şeklindedir. Beş bendlik bu tahmîs, Mevlâna Halid-i Bağdâdî’nin beş beyitten oluşan bir gazeline yapılmış bir tahmîstir. Mevlâna Halid’in bu beş beyitlik gazali ise Hafız Şirazî’nin bir gazeline yazdığı nazireden ibarettir. Tasavvufî ve ahlakî mânada derin düaletik mukayeselere ve bu mukayeselerin güçlü çıkarımlarına sahip bu beş bendlik tahmîs, tematik form ve estetik açısından dikkate değer olduğu gibi Mevlâna Halid’in Kürt mutasavvıf şairleri üzerinde sadece tasavvufî ve Müceddediye-i Nakşîyye fikriyatı yönüyle değil, edebî yönüyle de etkili olduğunu göstermesi bakımından dikkate şayandır. Ayrıca bu tahmîs, Şeyh Muhammed Kerbelâyî’den Mevlâna Halid’e ondan da Hafız-ı Şirazî’ye uzanan bir tür metinlerarasılığı (intertekstualite) göstermektedir. Öte taraftan da klasik Kürt tasavvuf edebiyatında Hafız Şirazî’nin etkisini ortaya koymaktadır. Her üç şair de bu şiirle iyi ile kötü, kıymetli ile kıymetsiz, güzel ile çirkin gibi önermelerde bulunmuştur. Tahmîsin muhteviyatında kişide olması gereken minimum ahlâkî değerlerin kalıcılığından, kişiyi iyi tinetinden koparan zahirî güzelliklerin ise formel oluşundan söz edilmiştir. Görünürde aynı olan iki cinsin, özde aynı olamayacağı düşüncesi işlenmiştir. Böylelikle tasavvuf mefkûresinin temelini oluşturan zahir ile batın arasındaki farka düaletik münazara çerçevesi göz önünde bulundurularak dikkat çekilmiştir. Bu çalışmada Şeyh Muhammed Kerbelâyî tarafından bir tahmîsle sonlandırılmış bir şiirin tasavvufî ve edebî analizi yapılmıştır. Söz konusu üç şair arasındaki etkileşim, interdisipliner bir yaklaşımla incelenmiştir. Bu inceleme de tasavvufî ve edebî klasik şerh yöntemleri izlenerek yapılmıştır. Çalışmada öncelikle tahmîsin yapısal yönleri ve düaletik mükayese özellikleri ele alınmıştır. Ardından her bir bendinin beş mısradan oluştuğu, toplam yirmi beş mısralık tahmîsin, transkripsiyon ve tercümesi yapılmıştır. Çalışmanın ana bölümünü oluşturan şerh kısmında ise beyit ve dizelerin gramatik özellikleri ile sözlükçelerinden ziyade manaya odaklanılmıştır. Bu kısımda her bir mısra ayrı ayrı ele alınmış, bendin genel dokusunu bozmayacak şekilde varsa ayet ve hadislere ya da dinî referanslara dikkat çekilmiştir. ","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48531266","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
FURÛKU’L LÜGAVİYYE AÇISINDAN KUR’AN-I KERİM’DE GEÇEN YAĞMUR İLE İLGİLİ LAFIZLAR 毛皮
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-10-31 DOI: 10.35415/sirnakifd.1174202
Faima Israfilova
{"title":"FURÛKU’L LÜGAVİYYE AÇISINDAN KUR’AN-I KERİM’DE GEÇEN YAĞMUR İLE İLGİLİ LAFIZLAR","authors":"Faima Israfilova","doi":"10.35415/sirnakifd.1174202","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1174202","url":null,"abstract":"Kur’an-ı Kerim nazil olduğu günden itibaren onu anlama ve yorumlama faaliyetleri hiç durmaksızın devam etmiştir. Ulûmu’l Kur’an ve dilbilimsel çalışmalar kapsamına giren Meân’il Kur’an, İcaz’ul Kur’an, Vücuh ve Nezair, Garib’ul Kur’an ve benzeri birçok disiplin tarih boyunca farklı yönleriyle ele alınarak ayrı ayrı incelenmiştir. Çalışmamızın konusu olan Furûku’l Lügaviyye olgusu da diğer disiplinler gibi Kur’an-ı Kerim’i anlama ve yorumlamada önemli bir yere sahiptir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’deki lafız aralarındaki farkların ortaya çıkarmak murad-ı ilahinin anlaşılmasına ya da yanlış anlaşılmamasına yardımcı olacağı aşikârdır. Bundan dolayı konunun öneminin daha iyi anlaşılması adına çalışmamızın ilk başlığı altında Furûku’l Lügaviyye’yi tanımını, tarihi süreç içindeki yerini ve gelişimini sergilemeye çalıştık. Çünkü tarih boyunca Furûk dağınık bir biçimde çeşitli disiplinlerin ve tefsirlerin içine serpiştirilmiş olsa da kendisine bir tefsir ilmi olabilecek malzemesinin her zaman var olmuştur. Furûk, Kur’an-ı Kerim’deki yakın ya da eş anlamlı kelimeler ilgili olduğu gibi aynı zamanda da Arap dili düzeyinde etimoloji, morfoloji, nahiv vb. ilimlerle desteklenen bir linguistik ve kendi içerisinde tespit teknikleri ve yöntemleri olan bir disiplindir. Böylece diğer Kur’an ilimleri gibi furûk ta Allah kelamının en iyi şekilde anlaşılması ve tefsir ilmi açısından önemli fonksiyon gösterdiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla çalışmamızın ikinci başlığı altında tefsir ilmi açısından Furuku’l Lügaviyye’nin önemini ortaya koymaya çalıştık. Nitekim Kur’an-ı Kerim’in çeşitli dillerde yapılan tercüme ve tefsir çalışmalarına baktığımızda lafızlar bazen mana değişimine uğradığını, bazen de mananın değişmeden Arapçada kullanıldığı şekilde aktarıldığına şahit olmaktayız. Bu durum zaman zaman kolaylık sağladığı şeklinde algılansa da Kur’an-ı Kerim’in çevirisi konusunda bazı dezavantajları ortaya çıkarmaktadır. Kur’an-ı Kerim kavramları mutlaka garip kelimeler, vücûh ve nezâir, terâdüf, furûk ve ezdâd gibi alanlarda yapılan çalışmalar ve birikimden istifade etmek suretiyle incelemeye tabi tutulmalıdır. Dolayısıyla Furûk da Ulûmu’l Kur’an çerçevesine giren diğer disiplinler gibi potansiyel olarak hem Arap dilinde hem de Kur’an’ın metnin düzeyinde varlığını belirtmeye çalıştık. Konunun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak için de yağmurla ilgili Teradüf sayılan şu lafızları: “مطر-غيث - رزق - ودق - برد - در - رجع - طل - صيب - وابل” Furûku’l Lügaviyye açısından Kur’an-ı Kerim’deki kullanımları çerçevesinde sunmaya çalıştık. Kur’an-ı Kerim çerçevesinde anlamaya çalıştığımız bu lafızlar ile ilgili elde ettiğimiz bulguları ise sonuç bölümünde yer vererek yağmurla ilgili terâdüf olarak nitelendirilen lafızların aralarındaki ince, derin ve cazip farklarını ortaya koyduk. Böylece Kur’an-ı Kerim’de geçen her bir lafzın gerek cümle gerekse pasaj oluşumuna kadar seçimi ve yerleştirilmesinden lafızların geçtiği yerlerine uygun olarak tercih edilmesine kadar ki önemini vurgulamaya ça","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69796878","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Klasik Arap Şiirinde Methiyenin Gelişimi Methyin在阿拉伯传统酋长国的发展
IF 0.1
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Pub Date : 2022-10-31 DOI: 10.35415/sirnakifd.1177622
Muhammed Mahmut Olçun
{"title":"Klasik Arap Şiirinde Methiyenin Gelişimi","authors":"Muhammed Mahmut Olçun","doi":"10.35415/sirnakifd.1177622","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1177622","url":null,"abstract":"Cahiliye Döneminin başlarında ana tema olarak kullanılmayan medîh teması daha çok diğer temalarda kaleme alınan şiirlerin içerisinde işlenmiştir. Bu dönemin ortalarından itibaren en-Nâbiğa ez-Zubyânî methiye türünde kaleme almış olduğu şiirleriyle gelir elde etmeye başlamıştır. Bu durum dönemin diğer şairlerine cazip gelmiş ve artık müstakil kaside formunda methiyeler kaleme almaya başlamışlardır. Saru’l-İslâm Dönemine geldiğimizde, medîh teması ile nazmedilen kasidelerin kısmen kesintiye uğradığını görmekteyiz. Bunun sebebi, bu dönemde İslamiyet’in yeni yerlere yayılmasından dolayı Müslümanların devamlı savaş ve mücadele halinde olmaları olarak gösterilmektedir. Bu dönemde methiyelerde kullanılan motiflerde önceki döneme göre bazı değişiklikler meydana gelmiştir. Emevî Dönemine gelindiğinde, Müslüman topraklarının genişlemesi ve yaşanan siyasi gelişmeler methiyeye doğrudan etki etmiştir. Bu dönemde nazmedilen medîh temalı şiirlere baktığımızda büyük ölçüde Cahiliye Döneminde kaleme alınan methiyelerin içeriklerine geri dönüldüğünü görmekteyiz. Bu dönemde Emevî, Şîa, Hâricî ve Zubeyrî hizipleri ortaya çıkmıştır. Şairler bu siyasi akımlardan kendilerine yakın gördükleri hizbin taraftarlığını yaparak medîh temalı şiirleri bir siyasi propaganda aracına dönüştürmüşlerdir. Şairlerin toplum tarafından gördükleri itibar sebebiyle pek çok devlet adamı yanında kendisini öven şair gezdirerek büyük ihsanlarda bulunmuştur. Abbâsî Döneminde İslâm Devleti ilmî, sosyal, kültürel ve siyasi açılar gibi farklı yönlerden bir hayli ilerleme kaydetmiştir. Kaydedilen bu ilerleme doğal olarak methiyenin farklı konularda gelişmesine imkân sağlamıştır. Abbâsî Dönemi’nde de methiyeler iktidarı elinde bulunduran kimseler tarafından kendilerini halka benimsetmek için siyasi bir silah olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bunun yanı sıra dönemin methiyeleri kazanılan zaferleri ve iç karışıklıkları tasvir etmesi bakımından tarihi kayıtlar olarak ta karşımıza çıkmaktadır. Abbâsî Dönemi’nin medîh şairleri Emevî Dönemi’nin medîh şairlerinden miras aldıkları, şiirle kazanç elde etme huyunu daha da ileriye taşımışlardır. Zikredilen dönemde üst tabakaya mahsus olan, resmi şiir gibi itibar gören, gerçeklikten ve toplumsal duyguları yansıtmaktan oldukça uzak olan methiyelerin yanı sıra halk arasında, bütün toplumla ilişkili genel duyguları yansıtan methiyeler de nazmedilmiştir. Arap hâkimiyetindeki Endülüs’te kaleme alınan ilk medih temalı şiirler, Doğu Arap şiirindeki genel çerçevede nazmedilmiştir. Endülüs’te nazmedilen medih temalı şiirler her ne kadar üslup ve konu bakımından Doğu Arap şiirinin kopyası ve devamı gibi gözükse de Araplar, Endülüs’ü fethettikten sonra burada daha öncesinde alışık olmadıkları iklim koşulları ve doğal güzelliklerle karşılaşmışlardır. Endülüs’ün bu doğal güzellikleri Arapların şiir konusundaki yetkinliklerini daha da geliştirerek onları şiirlerinde kısa ve hafif bahirler kullanmaya sevk etmiştir. Endülüs İslâm Devletinde de tıpkı Doğu İslam Devletlerinde","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48874238","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信