Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi最新文献

筛选
英文 中文
BİR LİDERİ ANMAK: MUĞLA’DA HALK GAZETESİ’NE GÖRE MUĞLA’DA 10 KASIM TÖRENLERİ (1939-1949)
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-05-23 DOI: 10.53718/gttad.1243468
Bayram Akça
{"title":"BİR LİDERİ ANMAK: MUĞLA’DA HALK GAZETESİ’NE GÖRE MUĞLA’DA 10 KASIM TÖRENLERİ (1939-1949)","authors":"Bayram Akça","doi":"10.53718/gttad.1243468","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1243468","url":null,"abstract":"10 Kasım 1938 tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün öldüğü gündür. Bu nedenle Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım Türkiye’de en uzun süre varlık gösteren resmi yas uygulamasıdır. \u0000Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 tarihinde vefat ettiği zaman dönemin hükümeti Atatürk’ün cenaze töreninin nasıl yapılacağına dair bir program yayınlamıştır. Bu programa göre; 10 Kasım 1938 tarihinde İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda vefat eden Mustafa Kemal Atatürk’ün cenaze töreni süresince bayraklar yarıya indirilmiş, yabancı elçilikler de Türk milletinin acısına ortak olmak için hem bayraklarını yarıya indirmiş hem taziyelerini sunmuş, radyolar haber dışında yayın yapmamış, sinema, tiyatro gibi eğlence yerleri kapalı tutulmuştur. \u0000Atatürk öldükten sonra onu ilk anma töreni 10 Kasım 1939 tarihinde yapılmıştır. Bu bağlamda 5 Kasım 1939 tarihinde Dâhiliye Vekâleti tarafından“ Büyük Atamızın Ölüm Yıldönümü” adlı bir anma programı hazırlanarak dönemin tüm Halkevlerine ve CHP Teşkilatlarına gönderilmiştir. Bu programa göre; 10 Kasım Atatürk’ü anma programlarını Halkevleri ve CHP İl ve İlçe teşkilatları düzenleyecektir. Programa, Vali, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, Halkevi Başkanı, CHP il ve İlçe teşkilatları dışında esnaf ve halk da davet edilecektir. Tören tüm illerde Atatürk’ün ölüm yıldönümü ve saati olan 10 Kasım saat 9.05 geçe siren sesi ile başlayacaktır. Atatürk’ün manevi huzurunda 5 dakikalık saygı duruşundan sonra onun hayatı ve vatan ve millet için yaptıkları anlatılacaktır. Halkevindeki törenden sonra o beldenin meydanında bulunan Atatürk anıtına çelen sunularak anma töreni sona erecektir. \u0000Türkiye’nin değişik illerinde olduğu gibi Muğla’da da ölümünden sonra Atatürk’ü ilk anma töreni 10 Kasım 1939 tarihinde yapılmıştır. Bu çalışmamıza kaynaklık eden Muğla da Halk Gazetesi’ne göre; 5 Kasım 1939 tarihinde hazırlanan Atatürk’ün anma programı 1939 ile 1949 yılları arasında Muğla’da da aynen uygulanmıştır. Buna göre; 1939 ile 1949 yılları arasında Muğla’daki 10 Kasım Atatürk’ü anma programlarını Muğla Halkevi yönetimi hazırlamıştır. Programdan önce her 10 Kasım günü Halkevi’nin salonuna bir Atatürk büstü veya resmi konmuş ve onun etrafı bayrak ve çiçeklerle süslenmiştir. Atatürk’ün vefat ettiği 10 Kasım günü saat 9.05 geçe siren sesiyle program başlamıştır. Saygı duruşundan sonra bir kişi kürsüye gelerek önce Atatürk’ün hayatı ve eserleri anlatılmış sonra da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün beyannamesi okunmuştur. Daha sonra katılımcılar sırayla salondaki Atatürk büstünün önünden geçerek Halkevinden dışarı çıkmışlardır. Böylece Halkevindeki törenler sona ermiştir. \u0000Halkevindeki törenden sonra katılımcılar Halkevinin bandosunun çaldığı matem marşı eşliğince Muğla Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Atatürk anıtına geçmişler ve burada onun anıtına çelenkler sunarak töreni sonlandırmışlardır. \u0000Diğer yandan ise dönemin Muğla da Halk Gazetesi ilk sayfadan siyah renkli bir Atatürk resmi basmış ve Atatürk ile ilgili mutlaka bir köşe yazısı ya","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128964852","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
MOĞOLLARIN KULLANDIĞI ON KORKUNÇ İŞKENCE MODELİ VE BU İŞKENCELERİN ETKİLERİ
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-05-18 DOI: 10.53718/gttad.1206261
Ozan Köklünar
{"title":"MOĞOLLARIN KULLANDIĞI ON KORKUNÇ İŞKENCE MODELİ VE BU İŞKENCELERİN ETKİLERİ","authors":"Ozan Köklünar","doi":"10.53718/gttad.1206261","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1206261","url":null,"abstract":"Cengiz Han 13. Yüzyılda Moğolların sahip olduğu savaş potansiyelini kendi liderlik yeteneğiyle birleştirdi ve muazzam bir imparatorluk inşa etti. Gücünü onun zekası, cesareti ve ulus bilincinden alan muhteşem komutası altında büyük bir istila gerçekleştiren Moğol orduları farklı coğrafyalarda farklı milletlere karşı savaşıp, eşine tarihte az rastlanan askerî başarılara imza attılar. \u0000 \u0000Çin’deki Dung-çang, Tai-tong-fu, Harezm’deki Semerkand, Buhara, Gürgenç, Deşt-i Kıpçak’taki Ryazan, Moskova, Anadolu’daki Erzurum, Sivas, Kayseri ve Irak’taki Bağdat gibi farklı coğrafyalara ait görkemli şehirlerin ele geçirilmesi Moğol zaferlerinin önemli birer örneği konumundadır. Ayrıca Çin’den Doğu Avrupa’ya kadar uzanan büyük istila sırasında Camuka, Tayang Han, Sultan Alaeddin Muhammed, Sultan Celaleddin Harezmşah, Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Silezya Dükü II. Henry, Macaristan Kralı IV. Bela, Knez Fedor ve Halîfe Mustasım gibi dönemin güçlü hükümdarlarının art arda mağlup olmaları da Moğolların askerî serüvenlerini taçlandıran zaferlerdir. Parvan ve Ayn Calut Savaşı gibi mağlubiyetler ise bu büyük zaferlerin parlaklığı üzerinde birer gölge gibi kalmıştır. Çünkü her iki savaşta da bir Moğol hanının komuta ettiği büyük bir ordu değil, bir noyanın komuta ettiği ve aynı zamanda da sayı dezavantajına sahip olan ordular mağlup olmuştur. Parvan Savaşı’nda Sultan Celaleddin Harezmşah’ın, Ayn Calut Savaşı’nda ise Sultan Kutuz’un kazandığı başarıların Moğolların geniş bir coğrafyada sahip olduğu yenilmezlik algısına zarar vermesine karşın Cengiz Han ve Ögeday Han dönemlerinde görev yapan Cuci, Çağatay, Tuluy, Batu, Buri, Subutay Noyan, Cebe Noyan, Mukali Noyan, Curmagun Noyan, Baycu Noyan gibi Moğol prens ve komutanlarının kazanmış olduğu zaferler tüm görkemiyle tarih sahnesinde yer almıştır. \u0000 \u0000Moğollar, ele geçirdikleri şehirler, istila ettikleri ülkeler ve savaşlarda kazandıkları zaferler esnasında gösterdikleri şiddet, cesaret, öldürme şehveti ve savaşma azmi sayesinde de korkunç bir şöhrete sahip oldular. Korku ve itaat unsurlarını beraberinde getiren askerî başarılar gibi işkenceler de bu korkunç şöhretin en önemli parçalarından biriydi. Çünkü Moğolların işkence yapmaktaki amaçları yalnızca kişiye fiziksel eziyet çektirmekle sınırlı değildi. Kimi zaman bir liderin kimi zaman da bir topluluğun işkence görmesini etkili bir psikolojik savaş stratejisi olarak kullanıyorlardı. Dolayısıyla çalışmada bahsi geçen işkencelerin şiddet seviyesinin yüksekliğinin ve uygulanış yöntemlerinin oldukça korkunç olmasının nedeni bu iki amaç etrafında şekillenmiş olmalarıdır. \u0000Moğolların askerî ve siyasî serüvenleri hakkında bilgiler veren tarihî kaynaklar incelendiğinde yirmi beş farklı işkence yönteminin kullanıldığı pek çok vaka göze çarpmaktadır. Bu çalışmada ise Orta Çağ’ın ölüm saçan savaşçıları olan Moğolların cezalandırma, korkutma, yıldırma, bilgi ve itiraf alma amacıyla kullandıkları on işkence modeli incelenmiştir. Söz konusu işkence ve olaylar “Kaynar suya atmak”, “b","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130157974","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
HOW TIMUR WAS CAPTURING CITIES 帖木儿是如何占领城市的
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-05-18 DOI: 10.53718/gttad.1208588
{"title":"HOW TIMUR WAS CAPTURING CITIES","authors":"","doi":"10.53718/gttad.1208588","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1208588","url":null,"abstract":"Timur Orta Asya tarihinde olağanüstü derecede önemli bir fatih ve çok cesur bir lider olarak oldukça özel bir konuma sahiptir. Semerkand’ın kuzeyindeki Şehr-i Sebz’de doğan Timur Türk ve İslam ahlakıyla büyümüştür. Maveraünnehr’de hâkimiyeti ele geçirdikten sonra Timur toplam on yıl süren boy savaşları ve isyanlarıyla karşı karşıya kalmış ve bunları başarıyla atlatmıştır. Sonra çabalarını her istikamette büyük bir titizlikle devletini genişletmeye yoğunlaştırmıştır. Sırasıyla Doğu Çağataylıları, Harezmliler, Altın Orda, Hintliler, Memlûkler ve Osmanlıları mağlup etmiştir. O, ordusuyla birlikte geçtiği yerlerde pek yıkıcı etkiler bıraksa da birçok bölgeyi ıslah etmek suretiyle eskisinden daha iyi hale getirmiş ve bir insan ömründe büyük bir devlet inşa etmiştir. Timur alelade bir bozkır savaşçısı değildi. Oldukça gelişmiş bir zekâsı ve birçok konuda derin bilgisi vardı. Aslında Timur daha askeri kariyerinin başında çoğunlukla yerleşik toplumlarla meşgul olmuştu. Bunun sebebi kendisinin Orta Asya’nın medeni sahalarında yaşamış olmasıydı. Fakat o, göçebe Çağatay ordularının komutanıydı ve hisarları, kaleleri ve şehirleri kuşatmadan önce yerleşikler karşısında ordusunun uyacağı kuralları ortaya koymalıydı. Ayrıca askeri stratejiler ve taktikler de karşılaşılacak vaziyetler için ayarlanmalıydı. Timur yenilen taraf için emniyeti temin etmeyi önemsiyordu. Bu, yeni fethedilen şehirlerin Timurlu devletine intibak etmesi için önem arz eden bir husustu. Bu şekilde çevreden merkeze para akışı süreci beklenildiği gibi mükemmel bir şekilde işleyecekti. Son olarak bir cihan fatihi olarak Timur zalim değil adil bir hükümdar olarak bilinmek istemişti. Onun adalet anlayışı kimi insanlara garip ve aşırı görünmüştür. Sadakat kendisi tarafından en cömert şekilde ödüllendiriliyordu, ancak isyankârlık ibretiâlem olsun diye şiddetli bir şekilde cezalandırılıyordu. Göreceğimiz gibi Timur siyasal yaşamının bütün safhasında ilkelerine sadık kalmış, bunları ihmal etmemiştir. Bu makalenin kaleme alınma sebebi de tam olarak burada yatmaktadır. Timur’un yerleşik toplumlarla ilişkisi en açık şekilde onlar üzerine yaptığı seferlerde görülmektedir. Çünkü bu seferler iki farklı dünyayı buluşturan karşılaşmaları sağlıyordu. Timur’un yerleşik halkların kuşatmaları esnasında aldığı önlemler, dikkate aldığı öncelikler ve bu doğrultuda verdiği emirler kaynaklardan okunabilmektedir. Fakat kaynakların bizlere verdiği malumatlar oldukça dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. Bu bağlamda bilhassa Hindistan, İran ve Suriye kuşatmalarında onun yerleşiklere karşı tutumunu anlamak için ibadullah bilgi ve örnek mevcuttur. Kuşatmalar incelendiği vakit Timur’un plansız ve rastgele bir şekilde şehirlere saldıran, içindeki insanları öldüren, fütursuzca yağma yapan bir barbar olmadığı anlaşılmaktadır. Her şehrin ele geçirilmesi için en zekice taktikler, zamanında hamleler ve basiretli siyasetler izleniyordu. Bu hususta Timurlu Devleti’nin komutanları ve bürokratları çok önemli roller icra ediyordu. B","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"41 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132608304","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
XII. YÜZYILDA ORTA DOĞU’DA ERMENİLER VE TÜRKLER ARASINDA LATİNLERE KARŞI İŞBİRLİĞİNE DAİR BİR DEĞERLENDİRME
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-05-18 DOI: 10.53718/gttad.1268933
M. Çelik, Emel Akbaş
{"title":"XII. YÜZYILDA ORTA DOĞU’DA ERMENİLER VE TÜRKLER ARASINDA LATİNLERE KARŞI İŞBİRLİĞİNE DAİR BİR DEĞERLENDİRME","authors":"M. Çelik, Emel Akbaş","doi":"10.53718/gttad.1268933","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1268933","url":null,"abstract":"The Armenians, who were subjected to deportation many times while living under the Eastern Roman administration, were reactive against the Greeks because of their religious and heavy tax obligations. Therefore, XI. Towards the end of the century, they had a hostile attitude towards the Turks who entered the Anatolian lands at the beginning. However, this situation was short lived and they lived in peace under the rule of the Turks. The rapid advance of the Turks in Anatolia and the rapid capture of the Eastern Roman lands and forming their own administration affected both the Greeks and the Catholic Christians, who were shaken by the news brought by the Greeks and those who left their own country to become pilgrims and went to Jerusalem. Because they had been living the threat posed by the existence of the Andalusian Umayyads for a very long time. As a matter of fact, just before the start of the Crusades, Catholic Christians had started the Reconquista movement to put an end to the Muslim Arab presence in Spain with a united army. With the awareness created by this movement, they took the road to take the \"holy land\" by accepting the cross and to put an end to the persecution of the local Christians by the Muslims. Gregorian Armenians welcomed the incoming Crusaders with joy and, apart from some isolated incidents, made their work easier by directing the Crusaders. Due to the fact that the Franks considered themselves superior to their Eastern Christian \"brothers\" among the Crusaders, the bilateral good relations they had established over time began to deteriorate. During this period, although many Crusaders from the lower stratum of the Latins married local Christians, especially Gregorian Armenian women, the friction between them did not end due to the difference in sects. Since the Crusader County of Urfa is the geography where the relations between the Crusaders and Gregorian Armenians were the most intense, the marriage relations seen here were also seen among the nobles and gained enough power to have a say in the administration. However, there were also disadvantages of this intense relationship and Armenians were exposed to the ambivalent behavior of the Crusaders here. This situation continued for a while, but since the Catholic Christians began to consider the Gregorian Armenians as their subjects, the oppression of the Armenians caused a terrible disappointment and they sought salvation in their former allies, the Turkish rulers. For this reason, they asked the Turks for help many times and took their side against the Crusaders. The cooperation of the Gregorian Armenians with the Muslim Turks and their struggle to end the Crusader domination in the region show that the establishment of a Christian union even during the Crusades is a dream. The leader of Catholic Christianity, the Pope, tried to have rights over all other Christian communities because he claimed to be universal, but he was not successful in putting this thought into pr","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127160028","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KAÇARLAR DEVRİNDE MECLİS’İN TOPA TUTULMASI HADİSESİ (1908)
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-04-12 DOI: 10.53718/gttad.1267502
Abdolvahid Soofi̇zadeh
{"title":"KAÇARLAR DEVRİNDE MECLİS’İN TOPA TUTULMASI HADİSESİ (1908)","authors":"Abdolvahid Soofi̇zadeh","doi":"10.53718/gttad.1267502","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1267502","url":null,"abstract":"Kaçar Devleti ve Osmanlı Devleti tarihleri, muhtelif etkenlerden dolayı iç meselelerde hemen hemen aynı kaderi paylaşmışlardı. İki devletin yaşadığı benzer hadiselerden biri olarak meşrutiyetin ilanı gelmektedir. Kaçar Devleti’nin başına geçen Muzaffereddin Şah, her ne kadar istemeyerek de olsa meşrutiyet fermanını imzalamıştı. Yeni düzende halk, milletvekillerini seçebilecek ve meclis faaliyette bulunabilecekti. Ancak meşrutiyet fermanının imzalanmasından birkaç gün sonra vefat eden Muzaffereddin Şah’ın yerine geçen Muhammed Ali Şah, iktidarının sınırlanmasını kabul etmeyerek meşruti yönetime cephe almış ve daha da ileri giderek Rus General Liakhov’un desteğiyle meclisi topa tutmuştur. Bu açıdan İran’da yaşanan hadiseler Osmanlıdaki sürece benzerlik göstermektedir. 1876’da Meşrutiyeti ilan eden II. Abdülhamit, iktidarına gölge düşürdüğü gerekçesi ile meşrutiyeti kısa bir süre sonra askıya almıştır. Ancak 33 yıl sonra kendisi tarafından askıya alınan Meclis-i Mebusan ona karşı muhalefetin artmasından dolayı tekrar yürürlüğe konmuştur. Halk üzerinde oldukça etkili olan ulemanın Kaçarlarda meşrutiyetin ilan edilmesinde rolü söz konusudur. Gerçi Meşrutiyetin ilanı sonrası meşrutiyet yanlıları kendi aralarında ikiye ayrıldılar. Bir kısım meşrutiyet ve yeniliklerin taraftarı iken bir kısım da din etkisi altında bir meşrutiyet talep ediyorlardı. Bunlar daha sonra “Meşruacılar” olarak meşrutiyet tarihinde yerlerini alacaklardı. Hatta ilk mecliste partiler etki altında gruplar birbirinden ayrıldılar. Meclisi ortadan kaldırmaya karar veren Muhammed Ali Şah dış güçlerin desteğiyle 23 Haziran 1908’de meclisi topa tutma fırsatını elde etmiş oldu.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126817906","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
THE SOUTH AZERBAIJAN POLICY OF THE SOVIET UNION IN 1945 AND THE DECLARATION OF AUTONOMY TABRIZ 1945年苏联的南阿塞拜疆政策与大不里士的自治宣言
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-03-29 DOI: 10.53718/gttad.1243207
Kenan Demi̇rel
{"title":"THE SOUTH AZERBAIJAN POLICY OF THE SOVIET UNION IN 1945 AND THE DECLARATION OF AUTONOMY TABRIZ","authors":"Kenan Demi̇rel","doi":"10.53718/gttad.1243207","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1243207","url":null,"abstract":"İran jeopolitik konumundan ve Sovyetler Birliği’ne açılan bir kapı olmasından dolayı Ruslar için büyük önem arz etmekteydi. Ruslar İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanların bu ülkenin kuzeyi üzerinden Sovyetler Birliği’ne bir saldırı yapmasından çok korkuyordu. Ayrıca İngilizlerin İran’ın güneyindeki hâkimiyetlerini bu ülkenin geneline yayıp Sovyet Azerbaycan’ını tehdit etmeleri de söz konusuydu. Sovyet liderler için bu iki olasılığın da ortadan kaldırılması gerekliydi. Ruslar 25 Ağustos 1941 tarihindeki işgalle Almaların İran’daki etkisine son vererek bu ülkenin kuzeyinde kendi egemenliklerini tesis etmiş ve böylece Sovyet Azerbaycan’ında güvenliği bir ölçüde sağlanmıştı. Ancak İran İngiltere’yle birlikte işgal edildiğinden bu ülkenin güneyindeki İngiliz hâkimiyetini sonlandırılamamıştı. Sovyetler Birliği işgalden sonra, İran’ın kuzeyinde kalıcı olmaya dönük bir siyaset takip etti ve bu doğrultuda İran hükümetinden Eylül-Ekim 1944’te ülkenin kuzeyinde petrol çıkarılmasını öngören bir imtiyaz talep etti. Rusların petrol çıkarmayı talep ettiği bölge büyük bir alanı kapsıyordu. Bu kadar büyük bir bölgede ekonomik bir imtiyaz elde etmek, İran’ı ister istemez siyasi, mali ve hatta askeri alanlarda etkileyecekti. İran hükümeti bunun farkında olduğundan Sovyetler Birliği’nin imtiyaz taleplerini reddetti. Bu durum Sovyet liderleri İran’a karşı daha sert bir politika izlemeye sevk etti. 1945 yılında Moskova’da İran’ın kuzeyindeki ayrılıkçı unsurları örgütleme ve desteklemeye dönük birçok karar alındı ve emir yayınlandı. Yayınlanan emirlerden birinde; Tebriz’de Tudeh Partisi’nin teşkilatlarının lağv edilerek yerine Azerbaycan Demokrat Partisi adında özerklik talep eden yeni bir siyasi oluşumun kurulması öngörülmekteydi. Sovyetler Birliği Seyyid Cafer Pişeveri liderliğinde İran’ın kuzeyinde böyle bir parti kurdurarak hem merkezi Tahran hükümetini baskı altına almaya hem de Kızıl Ordu’nun egemen olduğu bölgelerde komünist ideolojiyi hâkim kılmaya çalışıyordu. Azerbaycan Demokrat Partisi, Tudeh kadroları tarafından kurulduğundan ve Tudeh teşkilatlarını devraldığından komünist ideolojiyi İran’ın kuzeyinde yayma ve örgütlenme konularında çok fazla sıkıntı yaşamayacaktı. Kızıl Ordu’nun İran birliklerini kışlalarına hapsetmesi Pişeveri ve diğer komünist liderlerin Tebriz’de İran hükümeti aleyhine rahatça faaliyette bulunmasını sağlıyordu. Azerbaycan Demokrat Partisi’nin gayrı nizami birlikleri olan silahlı fedailer örgütü İran’ın kuzeyinde tam olarak hâkimiyet sağladıktan sonra, Pişeveri yönetimi Tebriz ve Urumiye gibi büyük şehirlerdeki İran askeri garnizonlarını ele geçirdi. Tebriz garnizonu anlaşmayla Demokratlara teslim olurken, Urumiye tugayı ayrılıkçı Kürt unsurlarının da desteklediği fedailer tarafından bir süre çatışma yaşandıktan sonra bölgedeki Kızıl Ordu yetkililerinin de baskısıyla ele geçirildi. Tebriz ve Urumiye gibi büyük askeri kışlaların ele geçirilmesi ve Tebriz’de özerkliğin ilanı Sovyet liderlere Tahran hükümeti üzerinde baskı kurmak için ara","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117276372","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
MUGHAL ELEPHANT ORNAMENTS REFLECTİONS TO TODAY AND SİMİLARİTİES WİTH TRADİTİONAL INDİAN WOMEN'S JEWELRY 莫卧儿象饰品reflectİons到今天和sİmİlarİtİes wİth tradİtİonal indİan女性首饰
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-03-25 DOI: 10.53718/gttad.1244070
Umut Kansoy
{"title":"MUGHAL ELEPHANT ORNAMENTS REFLECTİONS TO TODAY AND SİMİLARİTİES WİTH TRADİTİONAL INDİAN WOMEN'S JEWELRY","authors":"Umut Kansoy","doi":"10.53718/gttad.1244070","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1244070","url":null,"abstract":"Hint mitolojisine göre yeryüzü dört temel yönde duran fillerin üzerinde durmaktadır. Bu filler, ekinleri yetiştirmek ve büyütmek için hortumları ile suyu yukarıya kaldırıp yaz gününde yağmur ve kış gününde kar olarak yeryüzüne serpmektedirler. Fillerin en önemli işlevi ilahi akrabalarını, bulutları, yani göksel filleri cezp etmeleridir. Ayrıca Tanrı Şiva’nın iki oğlundan biri olan fil başlı Ganeşa’nın Hint dinî inançlarında çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Ganeşa bilgelik tanrısıdır ve engellerin aşıcısıdır. Bu nedenle birçok kitap Ganeşa’nın adıyla, ona dua edilmesi ile başlar. Muradlarına ulaşabilmeleri için diğer tanrıların bile Bilgelik Tanrısı Ganeşa’ya dua etmeleri gerekmektedir. Dünyevi açıdan bakacak olursak filler hem bereketin kaynağıdırlar hem de en önemli savaş hayvanıdırlar. Bundan dolayı Hindistan ve çevre ülkelerde fil sahibi olmak, hükümdarlık, asalet ve güç sahibi olmanın en önemli alametleri arasında yer almaktadır. Saydığımız dini ve dünyevi nedenlerden dolayı Güney Asya ülkelerinde fillerin süslenmesine çok büyük önem verilmektedir. Hint kültüründeki ve Babürlü kültüründeki önemlerinden dolayı bu çalışmada kadın takıları kadar güzel olan ve hatta bazen onlardan çok daha da gösterişli olan süslü fil binitlerini ve fil süslerini tanıtmayı amaçladık. Babürlülerin hüküm sürdüğü zaman dilimine, yakın döneme ve günümüze ait süslü fil binit takımı ve fil süsü örneklerini sunduk. Böylece bu konudaki geleneğin devamlılığını sergiledik. Aynı zamanda süslü fil binit takımlarının ve fil süslerinin geçirmiş olduğu evrimi de sergilemiş olduk. İlaveten geleneksel Hint kadın takıları ile süslü fil binit takıları ve fil süsleri arasındaki benzerlikleri sunduğumuz görseller yoluyla ortaya koyduk ve her iki türün birbirleri üzerindeki tesirlerini sergilemiş olduk. Babürlüler kanalıyla Hindistan’a getirilmiş olan takıları naklettik. Bunların hem fil hem de kadın takısı olarak kullanımlarına dair örnekler sunduk. Bu şekilde çalışmamızda toplamda 18 çeşit süslü fil binit takımını ve fil süsünü tanıtmış olduk. Süslü fil binit takımları ve fil süsleri en çok baş bölgesinde toplanmaktadır. Baş bölgesine takılan 13 çeşit süslü fil binitini ve fil süsünü bu çalışmada ele aldık. Bunlar fil duvakları, fil şapkaları, fil taçları, fil baş üstü panoları, fil baş üstü heykelcikleri, fil alın gerdanlıkları, fil alın madalyonları, alaşımdan yapılma fil alın örtüleri, tekstilden yapılan fil baş ve alın örtüleri, fil hortum üstü küpeleri, fil kulak küpeleri, dekoratif fil mendilleri ve fil dişi halkalarıdır. Boyun bölgesine takılan 3 çeşit fil süsü tanıttık. Bunlar fil gerdanlıkları, madalyonlu fil kolyeleri ve fil göğüslükleridir. Ayak bölgesine takılan 2 çeşit süslü fil binit takımını tanıttık. Bunlar fil halhalları ve fil bileklikleridir. Son olarak set halinde hazırlanmış olan fil takılarından örnekler sunduk. Süslü fil binit takımlarının ve fil süslerinin çok özenli bir şekilde, takım halinde tasarlanıp üretildiklerini ortaya koyduk. Daha önce savaş filler","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125140253","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
TYPES OF DISEASES DETECTED IN THE WORKS OF ISLAMIC GEOGRAPHERS AND TRAVELERS IN THE XTH-XIVTH CENTURIES 在16 - 14世纪伊斯兰地理学家和旅行家的著作中发现的疾病类型
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-03-24 DOI: 10.53718/gttad.1219220
Meryem Doygun
{"title":"TYPES OF DISEASES DETECTED IN THE WORKS OF ISLAMIC GEOGRAPHERS AND TRAVELERS IN THE XTH-XIVTH CENTURIES","authors":"Meryem Doygun","doi":"10.53718/gttad.1219220","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1219220","url":null,"abstract":"İnsanoğlunun en büyük imtihanlarından biri olan hastalıklar tarihçiler için de bir çalışma alanı olarak gözükmektedir. Tıp eserlerinin yanı sıra coğrafya eserleri ve seyahatnamelerin de bu konuda zengin malumat ihtiva ettiği görülür. \u0000Bu çalışmada X.-XIV. yüzyıllarda İslam dünyasında Arapça ve Farsça olarak kaleme alınan coğrafya kitaplarında ve seyahatnamelerde tespit edilen hastalık türlerine yer verilmiş dolayısıyla bu tür kaynaklarda da dönemin hastalık izlerinin takip edilebileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Bilhassa İslam coğrafyacılarının ve seyyahların notlarında bölgesel hastalıklar ön plana çıkmakta böylece X.-XIV. yüzyıllarda İslam şehirlerinin hastalık haritasını çıkarmak mümkün hale gelmektedir. \u0000Daha önce dikkat çekilmemiş bu konu ile coğrafya eserleri ve seyahatnameler üzerinden farklı disiplinlere dair okumalar yapılabileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Bilhassa tıp tarihi çalışmaları için önem taşıyan bu tür konuların yeni çalışmalara vesile olacağı kanaatindeyiz.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131266925","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
CIMMERIANS AND SCYTHIANS: FROM THE BEGINNING TO THE 4TH CENTURY 西米利亚人和斯基泰人:从开始到4世纪
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-03-22 DOI: 10.53718/gttad.1257370
Ayşenur Erğün
{"title":"CIMMERIANS AND SCYTHIANS: FROM THE BEGINNING TO THE 4TH CENTURY","authors":"Ayşenur Erğün","doi":"10.53718/gttad.1257370","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1257370","url":null,"abstract":"Mihail İllarionoviç Artamonov (1898-1972) St. Petersburg Üniversitesi’nde 1921-1924 yılları arası arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinde eğitim görmüş, 1951-1964 yılları arasında Ermitaj Müzesinde müdür olarak görev yapmıştır. Emekli olduktan sonra mezun olduğu üniversitede tarih dersleri veren Artamonov, St. Petersburg İskotolojisi’ni yeniden canlandırarak, Sovyet arkeolojisinde İskotoloji alanını önde gelen dallardan biri haline getirip birçok makale ve kitap yazmıştır.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"367 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132641411","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
EMÎR ÇOBAN’IN EBÛ SAÎD BAHÂDIR HAN ÜZERİNDEKİ EGEMENLİK DÖNEMİNİN SONA ERİŞ SÜRECİ
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-03-20 DOI: 10.53718/gttad.1250639
Firdevs Özen
{"title":"EMÎR ÇOBAN’IN EBÛ SAÎD BAHÂDIR HAN ÜZERİNDEKİ EGEMENLİK DÖNEMİNİN SONA ERİŞ SÜRECİ","authors":"Firdevs Özen","doi":"10.53718/gttad.1250639","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1250639","url":null,"abstract":"İlhanlı Devleti’nin son döneminin en önemli figürlerinden birisi olan Emîr Çoban, Moğolların Suldus boyuna mensuptur. Gazan ve Ölceytü Han devirlerinde askerî görevlerdeki başarılarıyla adı geçen İlhanlar’ın güvenini kazanmıştır. Ölceytü’nün ölümünün ardından yerine oğlu Ebû Saˊîd’in geçmesi, Emîr Çoban’ın kariyerinde bir dönüm noktası olmuş; yeni İlhan tarafından Ölceytü devrindeki emîrü’l-ümerâ mevki onaylanan Çoban, idam edildiği 1327 yılına kadar yaklaşık on yıl devletin dizginlerini elinde tutmayı başarmıştır. Çoban, ilk olarak 1318’de Altın Orda Hanı Özbek’i Kafkaslar’da ağır bir yenilgiye uğrattı. 1319’da İlhanlı Devleti’ni ciddi şekilde sarsan iç isyanı bastırarak konumunu güçlendirdi. Kazanılan zafer sonucunda Çoban ve ailesi ülkede tek hâkim güç duruma geldi. Aynı yıl hükümdarın kız kardeşi Satı Bik ile evlenerek İlhanlı Devleti üzerindeki egemenliğini sağlamlaştırdı. Oğlu Temürtaş’ın 1322-1323’de Anadolu’da isyan etmesi üzerine Anadolu’ya gelerek onu itaat altına aldı; sonrasında İlhan’ın huzuruna çıkartılan Temürtaş tekrar Anadolu valisi tayin edildi. 1324’te vefat eden vezir Tâcüddîn ˊAlîşâh’ın makamına Rüknüddîn Sâyin’in tayin edilmesi ile Çoban’ın gücü en üst noktaya erişti. İlhanlı vilayetleri Çoban ve aile üyeleri arasında paylaşıldı. Çoban, 1325’te Özbek Han’ın Kuzey Azerbâycân’a gerçekleştirdiği saldırıyı etkisiz hale getirdi ve Altın Orda Devleti’ne büyük bir darbe indirdi. Buna karşın ülkeyi bağımsız bir şekilde yönetmek isteyen genç İlhan, Çoban’ın baskısı altında yaşamaktan rahatsızlık duymaktaydı. Zamanla Çoban’a karşı davranışlarında değişiklikler gözlenmeye başladı. Bunda Çoban’ın kızı Bağdâd Hatun’a duyduğu aşkın da payı vardı. Bağdâd Hatun, Ebû Saˊîd’in kuzeni Emîr Şeyh Hasan-ı Celayirî ile evliydi ve Emîr Çoban ikisinin bir araya gelmesi önündeki en büyük engeldi. Artık çocuk olmayan ve Çobanlılara karşı harekete geçme vaktinin geldiğine inanan Ebû Saˊîd, Çoban Horâsân’da iken onun Sultâniyye’de görevli oğlu Dımaşk Hoca’yı Ölceytü Han’ın hanımı ile gizlice görüştüğü bahanesini ileri sürerek idam ettirdi. Ebû Saˊîd’in bundan sonraki asıl hedefi, Emîr Çoban’dı. Hazırlıklarını tamamlayarak harekete geçti. Oğlunun ölümünü öğrenen Çoban ise ilk aşamada İlhan’a karşı koyma düşüncesindeydi. Daha sonra devrin önemli ulemalarından biri aracılığıyla İlhan ile anlaşmaya çalıştı. Arabuluculuk girişimlerinin başarısız olması üzerine asker sayısının çok olmasına güvenerek ilerleyişine devam etti. İki ordu birbirine yaklaştığı sırada Çoban’ın ordusundaki önemli emîrlerin bir kısmı kendilerine ait olan ordu ile Çoban’dan ayrıldılar. Bu birliklerin İlhan’ın safına geçmesi ile güç durumda kalan Çoban’ı bundan sonra oldukça zorlu bir hayat bekliyordu. Sığınabileceği bir yer arayışına girdi. Aklına geçmişte himaye ettiği, İlhan’a tâbi Herât Meliki Gıyâsüddîn Kert geldi. Emir Çoban, oldukça iyi kabul gördüğü Gıyâsüddîn Kert tarafından İlhan’dan gelen emir gereğince 1327 yılında idam edildi. Çoban’ın oğulları da kısa süre içinde yakalanıp ","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"60 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126690644","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:604180095
Book学术官方微信