Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi最新文献

筛选
英文 中文
FORMAL POSTAL SYSTEM IN THE EARLY MAMLUK STATE PERIOD (SULTAN BAYBARS PERIOD 1260-1277) 马穆鲁克国早期的正式邮政系统(苏丹巴伊巴尔斯时期,1260-1277 年)
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2024-02-03 DOI: 10.53718/gttad.1409394
Rakkuş Karaduman
{"title":"FORMAL POSTAL SYSTEM IN THE EARLY MAMLUK STATE PERIOD (SULTAN BAYBARS PERIOD 1260-1277)","authors":"Rakkuş Karaduman","doi":"10.53718/gttad.1409394","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1409394","url":null,"abstract":"Posta sistemi, yani haber alma sistemi, devlet aygıtının oluşumu, istikrarı ve hâkimiyetiyle yakından bağlantılı olmasından dolayı tarih ve siyasal antropolojinin alanına dâhil olmaktadır. Devletin hâkimiyetini sürdürebilmesi için gerekli olan haber alma sistemi, hızlı ve güvenli bir şekilde yerine getirilmesi gereken faaliyetlerden biridir. Tarihi oldukça kadim olan resmî posta sisteminin Persler döneminde kurulduğu bilinmektedir. Posta teşkilatı, zaman içerisinde devamlı olarak Roma İmparatorluğu, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Moğollar ve Eyyûbiler döneminde geliştirilerek kullanılmıştır. Eyyûbî Devleti’nin mirası üzerine kurulan Memlûk Devleti resmî posta sistemini haleflerinden devir almışlardır. Ancak Eyyûbîler döneminin sonunda Haçlılar ve Moğollar ile olan temaslar, posta teşkilâtının bozulmasına sebep olmuştur. Bu sistem, Memlûklerde devlet otoritesinin ihtiyaçlarından doğmuş ve gerek siyasi gerek ekonomik idareyi devam ettirebilmek için her daim ön planda tutulmuştur. Sultan Baybars döneminde Memlûk Devleti’nde Eyyûbîler döneminde bozulan resmî posta sisteminin düzenli hale getirilmesi için faaliyetler yürütülmüştür. Bazı araştırmacılara göre Sultan Baybars, Moğollardan da esinlenerek posta teşkilâtını kapsamlı bir şekilde yeniden inşa etmiştir. Bu bağlamda divanu’l-inşa, Sultan Baybars’ın yeniden düzenlediği temel kurumlardan biri olmuştur. Divanu’l-İnşa’da mukaddemu’l-berîd, rikâbiyye, harisâniyye ve candâriyye gibi görevliler yer almıştır. Görevlilerin yanında at ve hecin postaları, güvercin postaları, ateş işareti ile haberleşme olmak üzere üç çeşit haberleşme usulü kullanılmıştır. \u0000Resmî posta sisteminin başka temel görevlerinden biri ise istihbarat sağlamaktır. Bu işle de berîdî adlı görevliler ilgilenmiştir. Baybars istihbarat alma sürecini çok yakından takip etmiş ve bazen faaliyetleri bizzat kendisi de dâhil olarak yürütmüştür. Aynı zamanda düşmana tedbir alma konusunda haber alma faaliyetlerini sınır bölgelerindeki kabilelerden istifade ederek de sağlamıştır. Baybars döneminde yeniden oluşturulan posta istasyonlarının ilk güzergâhları Moğol birliklerinin hareketleri hakkında hızlıca bilgi alma amacıyla Kahire-Gazze-Baalbek-Dımaşk ve Fırat sınırındaki Birecik ve Rahbe’de kurulmuştur. Bu istasyonların ortalama 25 kilometrede bir kurulduğu kabul edilmektedir. Posta teşkilatının Sultan Baybars’ın ilk dönemlerinde Mısır coğrafyasında ve Kahire’den Dımaşk’a giden güzergâhta faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Sultan Baybars’ın saltanatının sonlarına doğru posta yolu yaklaşık 3000 kilometrelik güzergâhı kapsamaktaydı. Sultan Baybars döneminde resmî posta sistemi bizzat hükümdar tarafından kontrol edilmekteydi. Bu kurumdaki görevliler sadece resmi prosedürleri yürütmekteydi. Memlûk Devleti’nin 14. ve 15. yüzyıllardaki durumu bir yanılsamaya yol açmamalıdır. O tarihten itibaren bürokrasinin gelişmesi ve saray ileri gelenlerinin çokluğu, sultanın devlet işlerinin yönetimindeki aktif rolünü elinden almıştı. Ancak Sultan Bayb","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"25 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139867588","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
FORMAL POSTAL SYSTEM IN THE EARLY MAMLUK STATE PERIOD (SULTAN BAYBARS PERIOD 1260-1277) 马穆鲁克国早期的正式邮政系统(苏丹巴伊巴尔斯时期,1260-1277 年)
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2024-02-03 DOI: 10.53718/gttad.1409394
Rakkuş Karaduman
{"title":"FORMAL POSTAL SYSTEM IN THE EARLY MAMLUK STATE PERIOD (SULTAN BAYBARS PERIOD 1260-1277)","authors":"Rakkuş Karaduman","doi":"10.53718/gttad.1409394","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1409394","url":null,"abstract":"Posta sistemi, yani haber alma sistemi, devlet aygıtının oluşumu, istikrarı ve hâkimiyetiyle yakından bağlantılı olmasından dolayı tarih ve siyasal antropolojinin alanına dâhil olmaktadır. Devletin hâkimiyetini sürdürebilmesi için gerekli olan haber alma sistemi, hızlı ve güvenli bir şekilde yerine getirilmesi gereken faaliyetlerden biridir. Tarihi oldukça kadim olan resmî posta sisteminin Persler döneminde kurulduğu bilinmektedir. Posta teşkilatı, zaman içerisinde devamlı olarak Roma İmparatorluğu, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Moğollar ve Eyyûbiler döneminde geliştirilerek kullanılmıştır. Eyyûbî Devleti’nin mirası üzerine kurulan Memlûk Devleti resmî posta sistemini haleflerinden devir almışlardır. Ancak Eyyûbîler döneminin sonunda Haçlılar ve Moğollar ile olan temaslar, posta teşkilâtının bozulmasına sebep olmuştur. Bu sistem, Memlûklerde devlet otoritesinin ihtiyaçlarından doğmuş ve gerek siyasi gerek ekonomik idareyi devam ettirebilmek için her daim ön planda tutulmuştur. Sultan Baybars döneminde Memlûk Devleti’nde Eyyûbîler döneminde bozulan resmî posta sisteminin düzenli hale getirilmesi için faaliyetler yürütülmüştür. Bazı araştırmacılara göre Sultan Baybars, Moğollardan da esinlenerek posta teşkilâtını kapsamlı bir şekilde yeniden inşa etmiştir. Bu bağlamda divanu’l-inşa, Sultan Baybars’ın yeniden düzenlediği temel kurumlardan biri olmuştur. Divanu’l-İnşa’da mukaddemu’l-berîd, rikâbiyye, harisâniyye ve candâriyye gibi görevliler yer almıştır. Görevlilerin yanında at ve hecin postaları, güvercin postaları, ateş işareti ile haberleşme olmak üzere üç çeşit haberleşme usulü kullanılmıştır. \u0000Resmî posta sisteminin başka temel görevlerinden biri ise istihbarat sağlamaktır. Bu işle de berîdî adlı görevliler ilgilenmiştir. Baybars istihbarat alma sürecini çok yakından takip etmiş ve bazen faaliyetleri bizzat kendisi de dâhil olarak yürütmüştür. Aynı zamanda düşmana tedbir alma konusunda haber alma faaliyetlerini sınır bölgelerindeki kabilelerden istifade ederek de sağlamıştır. Baybars döneminde yeniden oluşturulan posta istasyonlarının ilk güzergâhları Moğol birliklerinin hareketleri hakkında hızlıca bilgi alma amacıyla Kahire-Gazze-Baalbek-Dımaşk ve Fırat sınırındaki Birecik ve Rahbe’de kurulmuştur. Bu istasyonların ortalama 25 kilometrede bir kurulduğu kabul edilmektedir. Posta teşkilatının Sultan Baybars’ın ilk dönemlerinde Mısır coğrafyasında ve Kahire’den Dımaşk’a giden güzergâhta faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Sultan Baybars’ın saltanatının sonlarına doğru posta yolu yaklaşık 3000 kilometrelik güzergâhı kapsamaktaydı. Sultan Baybars döneminde resmî posta sistemi bizzat hükümdar tarafından kontrol edilmekteydi. Bu kurumdaki görevliler sadece resmi prosedürleri yürütmekteydi. Memlûk Devleti’nin 14. ve 15. yüzyıllardaki durumu bir yanılsamaya yol açmamalıdır. O tarihten itibaren bürokrasinin gelişmesi ve saray ileri gelenlerinin çokluğu, sultanın devlet işlerinin yönetimindeki aktif rolünü elinden almıştı. Ancak Sultan Bayb","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"571 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139807675","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
OSMANLI YÖNETİMİ VE AVRUPALI KONSOLOSLAR: 17. YÜZYILDA VE 18. YÜZYILIN İLK YARISINDA KONSOLOSLUK FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ 奥斯曼帝国政府与欧洲领事:支持 17 世纪和 18 世纪上半叶的领事活动
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2024-01-09 DOI: 10.53718/gttad.1373892
Nagihan Göktaş
{"title":"OSMANLI YÖNETİMİ VE AVRUPALI KONSOLOSLAR: 17. YÜZYILDA VE 18. YÜZYILIN İLK YARISINDA KONSOLOSLUK FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ","authors":"Nagihan Göktaş","doi":"10.53718/gttad.1373892","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1373892","url":null,"abstract":"Consulates, given certain commercial and legal privileges from the Ottoman Empire, served as entities that facilitated and maintained the commercial activities of foreign merchants. Capitulations provided the legal foundation for non-Muslim Europeans to engage in commerce in the Ottoman dominions. Large communities of European merchants conducted business in the empire’s major commercial hubs under the protection of their ambassadors in Istanbul, and consuls in several ports and cities. Besides capitulations, imperial decrees issued due to special circumstances were also a factor in determining the status of European communities and officials in Ottoman lands and could influence the living of a foreign community. The Ottoman authorities acknowledged the jurisdiction of their own ambassadors and consuls of foreign merchants. Articles within the ahdnames and berats stated the degree of authority consuls had in the Ottoman lands. Nonetheless, the articles on consular Consulates, having been granted specific commercial and legal privileges by the Ottoman Empire, functioned as entities that facilitated and upheld the commercial activities of foreign merchants. Capitulations laid the legal groundwork for the participation of non-Muslim Europeans in commerce within the Ottoman dominions. Extensive communities of European merchants engaged in business within the empire's major commercial hubs under the protection of their ambassadors in Istanbul and consuls in various ports and cities. In addition to capitulations, imperial decrees, issued due to special circumstances, played a role in determining the status of European communities and officials in Ottoman lands, thereby influencing the livelihood of foreign communities. The Ottoman authorities recognized the jurisdiction of their own ambassadors and consuls of foreign merchants. The articles within the ahdnames and berats specified the extent of authority consuls held in the Ottoman lands. Nevertheless, the articles pertaining to consular operations were notably limited and failed to encompass all aspects of consular activities. \u0000The precise implementation and functioning of consular privileges granted by the capitulations, aside from matters outlined in the articles, remain unknown. According to the capitulations, consuls emerged as semi-autonomous actors, enjoying complete freedom in their affairs and being accountable only to their superiors—either the resident ambassadors or the government in their home country. While this information may be accurate, it obscures the potential influence of Ottoman interventions and regulations. Alternative sources beyond the capitulations may offer a more comprehensive understanding. \u0000Several studies have explored consular legal activities, but relatively less attention has been devoted to the issues consuls addressed outside their legal responsibilities and their collaboration with the Ottoman administration. This research seeks to analyze the connections between c","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"14 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139443935","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKAMET ELÇİLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE MEHMED SAİD GALİB EFENDİ’NİN FRANSA ELÇİLİĞİ(1802-1803) 迈赫迈德-赛义德-加利-耶日卜-埃芬迪在适应奥斯曼帝国驻法大使职务的过程中(1802-1803 年)的驻法大使职务
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2024-01-08 DOI: 10.53718/gttad.1313678
Hakan Karagöz, Cihat Bademci̇
{"title":"OSMANLI DEVLETİ’NİN İKAMET ELÇİLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE MEHMED SAİD GALİB EFENDİ’NİN FRANSA ELÇİLİĞİ(1802-1803)","authors":"Hakan Karagöz, Cihat Bademci̇","doi":"10.53718/gttad.1313678","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1313678","url":null,"abstract":"Kanuni Sultan Süleyman dönemi itibarıyla resmen başlamış olan Osmanlı-Fransız diplomatik ilişkileri, XVIII. yüzyıla kadar çoğunlukla Fransa’nın İstanbul’da bulunan elçileri vasıtasıyla sürdürülmüştür. Osmanlı Devleti, 1720’de Yirmisekiz Mehmed Çelebi’yi fevkalade elçi sıfatıyla Paris’e göndermiş, bu tarihten itibaren Osmanlı diplomasisi için Fransa’nın önemi giderek artmış ve XVIII. yüzyılda imzalanan Pasaforça, Belgrad ve Yaş gibi önemli antlaşmalarda Fransızların etkisi görülmüştür. Özellikle XVIII. yüzyılın ilk yarısında iki önemli Fransız büyükelçisi Marki de Bonnac ve Marki de Villeneuve, Osmanlıların dış politikasında etkin rol oynamışlardır. Öyle ki Bonnac, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa’ya gönderilmesi ve Osmanlı Devleti ile Avusturya-Rusya arasındaki temaslarda etkili olurken Villeneuve, hem Belgrad Antlaşması’nın imzalanmasında hem de Fransa’ya verilen 1740 kapitülasyonlarında ön plana çıkmıştır. Yüzyılın ikinci yarısında ise çoğunlukla Vergennes, Saint-Priest, Choiseul-Gouffier gibi Fransa Büyükelçileri aracılığı ile sürdürülen Osmanlı-Fransız diplomatik ilişkileri, III. Selim döneminde ikamet elçiliği sistemine geçiş yapılması ile birlikte farklı bir boyuta evrilecektir. Osmanlı Devleti, İkamet elçiliği sistemine geçiş aşamasında ilk ikamet elçiliğini Avrupa’daki siyasi şartlar gereği Fransa da ihdas edememiş, 1797 yılında Esseyyid Ali Efendi ile beraber ilk Paris ikamet elçiliğini kurmuştur. Böylece Fransa’nın İstanbul’da ikamet elçiliğini açmasından yaklaşık 260 yıl sonra Osmanlı Devleti Paris’teki ilk ikamet elçiliğini ihdas edebilmiştir. \u0000Fransa ile kesintisiz ve güvenilir diplomatik temaslar kurmayı amaçlayan Osmanlı Devleti, Napolyon’un Mısır Seferi’yle birlikte kendisini diplomatik bir kriz ortamında bulmuş, ilk Fransa ikamet elçisi Ali Efendi’nin başarısız girişimleri sebebiyle de bir türlü Fransa ile barış antlaşması imzalayamamıştır. Osmanlı Devleti ile Fransa arasında Mısır Sefer’inden dolayı askıya alınan olumlu diplomatik ilişkiler, 1793 yılına kadar sürdürülen muvakkat veya fevkalade elçi görevlendirme geleneğini tekrar gündeme getirmiştir. Osmanlı Devleti, Fransa’ya ikamet elçiliğine geçiş sürecinde adaptasyon için gerekli bir icraat olarak düşündüğü geçici elçi görevlendirmeyi uygun bulmuş, böylece Mehmed Said Galib Efendi, Osmanlı Devleti ile Fransa arasında barış antlaşmasının imzalanması için geçici süreliğine Paris elçiliğiyle görevlendirilmiştir. Bu çalışma III. Selim döneminde daimi temsil sistemine geçiş yapan Osmanlı Devleti’nin Paris’te bir ikamet elçi bulundururken, diplomatik bir sorunun çözüme kavuşması adına yeni bir muvakkat elçi görevlendirmesinin sebep ve sonuçlarını incelemektedir. Galib Efendi’nin muvakkat elçiliği, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılın sonlarına kadar sürdürdüğü tek taraflı diplomasinin ikamet elçiliği sistemine geçildikten sonraki örneği olması açısından önemlidir. Çalışmanın başlığından da anlaşılacağı üzere ikamet elçiliklerinin ihdas edildiği zamanda ansızın muvakkat bir elçin","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"4 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139445398","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
SEYYAHLARA GÖRE XVII. YÜZYILDA SAFEVİ DEVLETİ’NDE GÜNLÜK YAŞAM 旅行者讲述的 XVII 世纪萨非国的日常生活
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2024-01-06 DOI: 10.53718/gttad.1408995
Eralp Erdoğan
{"title":"SEYYAHLARA GÖRE XVII. YÜZYILDA SAFEVİ DEVLETİ’NDE GÜNLÜK YAŞAM","authors":"Eralp Erdoğan","doi":"10.53718/gttad.1408995","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1408995","url":null,"abstract":"Çalışmamıza, XVII. yüzyılda Safevileri ziyaret eden, Adam Olearius, Jean Baptiste Tavernier, Jean Chardin, Sanson, Ambrosio Bembo, Engelbert Kaempfer ve Gemelli Careri’nin seyahatnameleri kaynaklık edecektir. Seyyah notlarına göre birçok toplumun bir arada yaşadığı Safevi Devleti’nde canlı bir sosyal hayat mevcuttu. Çoğunluğu Müslümanların oluşturduğu halk ile birlikte Gayrimüslim topluluklar Safevi toplum yapısının temelini oluşturmakta ve hep birlikte sükûnet içinde yaşamaktaydılar. Sosyal yaşam özellikle başkentte ve barış zamanlarında oldukça canlıydı. Ticaret, tarım ve günlük işler ile uğraşanların yanı sıra bazıları eğitim alıyor, bazıları ise ya kahvehanelerde zaman geçiriyor ya da hamam gibi faklı sosyalleşme alanlarına yöneliyordu. Hamamlara sadece temizlenmek için değil sosyalleşmek için de gidiliyordu. Genelde grup halinde gidilir, uzun süre sohbet edilir ve nargileler içilirdi. Hamamlarda özellikle kadınlar erkeklerden daha çok zaman geçirir ve çeşitli aktiviteler ile eğlenirlerdi. \u0000Eğitime ve ilim adamlarına önem gösterilirdi. Farsça’nın yanı sıra Türkçe eğitim verilir; İbranice, Yunanca ve Latince yerine ilim ve bilim dili olarak Arapça kullanılırdı. Medreseleri genellikle zengin hayırseverler yaptırıyordu. Ancak medreseden önce kervansaray, hamam, kahvehane, pazar ve bağ inşa ediliyordu. Zira bu yerler ile medresenin geliri sağlanıyordu. Bu binaları yapanlar yaşadıkları süreçte gelirleri topluyor ve dağıtıyordu. Öğrencilerin öğrendikleri ilimler; geometri, matematik, hitabet, şiir, fizik, ahlak, astronomi, felsefe ve hukuk idi. \u0000Safevi döneminde hukuk, şer’î ve örfî olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Örfî hukuk her bölgenin geleneklerine göre uygulanırdı. Örfî hukuk kurallarının işletilmesi Divanbeği ve Daruga tarafından yapılmaktaydı. Şer’î hukuk kurallarında ise Sadr, Kadı ve Şeyhülislam’dan yardım alınmaktaydı. Safevi toplumu günü dörde bölmekteydi. Müneccimlik Safevilerde önemli bir yere sahipti. Genelde zengin insanlar yanlarında daima bir müneccim bulundururdu. Gün başladığında günün nasıl geçeceği onlara sorulurdu. Ayrıca her yıl hastalıkların, savaşların ve kıtlıkların olup olmayacağı yazılan takvimler satılırdı. Bu takvimlere çok itibar edilirdi. Elinde takvim olanlar işlerini buna göre planlardı. Safevilerde giyim döneme göre farklılık arz etmekteydi. İngiliz ve Hollandaların ticaret için İran’a gelmesi ile giyim ve süslenme çok yaygınlaştı. Orta seviyedeki insanlar Hollanda ve İngiliz kumaşlarından giyerken, fakirler keten ve daha sert kumaşları giyerlerdi. Kumaşlarda siyah renk yerine genellikle mor, mavi ve yeşil kullanılırdı. Tıpta İbn-i Sina’yı ve Galenus’u örnek alan Safevi doktorlarının elinde birçok kitap vardı. Yaygın hastalıklar, zatürre, karın ağrısı, tifo, kanlı ishal, saç kıran ve yılancık hastalığı idi Doktorların evlerinin yanında küçük bir dükkânı olurdu. Hastaların teşhisi için öncelikle idrara bakmaktaydılar. Hasta kendi idrarlarını bir şişede getiriyor, doktor önce idrarın rengine, ardından hastanın diline, ","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"75 1‐2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139629425","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
ADMINISTRATORS IN THE OTTOMAN PROVINCIAL ORGANIZATION BETWEEN 1629-1631: THE EXAMPLE OF RUHA (URFA) SANJAK 1629-1631年间奥斯曼帝国省级组织中的行政长官:鲁哈(乌尔法)桑贾克的例子
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2024-01-02 DOI: 10.53718/gttad.1389750
Kazım Paydaş, Hacer Vi̇lgenoğlu
{"title":"ADMINISTRATORS IN THE OTTOMAN PROVINCIAL ORGANIZATION BETWEEN 1629-1631: THE EXAMPLE OF RUHA (URFA) SANJAK","authors":"Kazım Paydaş, Hacer Vi̇lgenoğlu","doi":"10.53718/gttad.1389750","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1389750","url":null,"abstract":"Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin mühim şehirlerinden Ruha (Urfa), Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi dönüşü 1517 senesi ilkbaharında Mardin kalesinin tesliminden sonra Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir. Fethinin ardından “klâsik Osmanlı sancağı” statüsünde Diyarbekir Eyaletine bağlanan Ruha, daha sonra XVI. yüzyılın sonlarında teşekkül eden Rakka Eyaletine bağlanmıştır. 17. yüzyılın ilk yarısında Rakka Eyaletinin “paşa sancağı” statüsünde olduğu görülen Ruha Sancağı, söz konusu eyalete tayin edilen “Paşa” unvanıyla anılan beylerbeyiler tarafından yönetilmiştir. Eyalete tayin edilen beylerbeyiler, genellikle seferlerde yararlılık gösteren emektar olan kullar arasından seçilmişlerdir. Bununla birlikte bunlardan eşkıyalarla işbirliği içinde olup, devlete ihaneti tespit edilenler ölümle cezalandırılmışlardır. Nitekim Zeynel Han Muharebesinde göstermiş olduğu başarılarından dolayı Rakka Eyaleti’nin tevcih edildiği Abdal Paşa, gerek Celalî eşkıyalarından olması gerek devlete ihanetleri nedeniyle katledilmiştir. Paşalar, savaşta bulunma gibi bir nedenle görev bölgeleri olan sancağa gidemedikleri zaman yerlerine vekil olarak mütesellimler göndermişlerdir. Mütesellimler, mahkemeden keşfi talep edilen bazı vakaları yerinde görmek için olay mahalline bizzat kendileri gitmişler, beylerbeyi adına vergileri toplamışlar, ayrıca kendilerine beylerbeyiler tarafından yapacakları işleri bildiren mektuplar gönderilmiştir. Mütesellimlerden de ihaneti tespit edilenler çeşitli şekillerde cezalandırılmışlardır. Nitekim Abdal Paşa’nın, Ruha Sancağındaki mütesellimlerinden olup aynı zamanda kardeşi olan Abdullah Bey bunlardan biriydi. \u0000Osmanlı Devletinde ilk dönemlerden itibaren bir bölgede buranın yönetimi için bulunan başlıca iki yöneticiden biri padişahın icra kuvvetinin temsilcisi bey iken, diğer biri yargı kuvvetinin temsilcisi “kadı” idi. Kaza birimlerinde en büyük adlî ve sivil amir olarak bulunan kadılar, adlî, idarî ve beledî olmak üzere oldukça geniş görev ve yetkilere sahiptiler. Pek mühim vazifeleri olan kadılara mahkeme işlerinde yardımcı olacak naip, müftü, muhzır gibi görevliler ile diğer bazı hususlarda yardımcı olacak muhtesip, pazarbaşı, mimarbaşı gibi hizmetliler vardı. Ele alınan dönemde Ruha kazasına tayin edilen kadılar da oldukça geniş bir yetkiye sahip olup, ayrıca bunlar şehirde cereyan eden bazı önemli vakalarda keşif heyetiyle birlikte olay mahalline bizzat kendileri giderek detaylı araştırmada bulunurlardı. Bu çalışmada 1629-1631 yılları arasında Osmanlı taşrası Ruha’da görevlendirilen başlıca iki yönetici bey ve kadı ile idari yapı içerisinde yer alan diğer görevliler hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırmada istifade edilen en önemli kaynak, Ruha (Urfa)’ya ait kadı sicillerinden H. 1039-1040 tarihli 207 numaralı defter olmuştur. Söz konusu kadı sicilinin yanı sıra eldeki verileri destekleyici mahiyette olan alana münhasır diğer çalışmalardan yararlanılmış, ayrıca gerekli görülen yerlerde XVII. yüzyılın önemli kaynaklarınd","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"27 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139630954","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KYRGYZS AT THE PERIOD OF THE DZUNGARIA OCCUPATION OF TURKESTAN 准噶尔占领突厥斯坦时期的吉尔吉斯人
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-08-13 DOI: 10.53718/gttad.1275171
Fatih Yavuz
{"title":"KYRGYZS AT THE PERIOD OF THE DZUNGARIA OCCUPATION OF TURKESTAN","authors":"Fatih Yavuz","doi":"10.53718/gttad.1275171","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1275171","url":null,"abstract":"Cungar Hanlığı, Moğol kökenli bir Orta Asya hanlığıydı. Hanlık sınırları en geniş haline ulaştığında, kuzeyde Güney Sibirya’ya, güneyde bugünkü Kırgızistan topraklarına ve doğuda Çin Seddi'nden batıda bugünkü Kazakistan'a kadar uzanan geniş bir alanı içine alıyordu. 1755 yılına gelindiğinde Çinliler, Cungar topraklarını ele geçirmek için ülkedeki iç karışıklıklardan yararlanarak saldırıya geçti ve Cungar halkını olarak yok etti. Cungarların yok edilmesi, Çinlilerin Moğolistan ve Tibet'i ele geçirmesine ve idari bir birim olarak Sincan'ın kurulmasına yol açtı. XVII. yüzyılın ikinci yarısına kurulan ve XVIII. yüzyılın ortalarına kadar devlet olarak varlığını sürdüren bu devlet, şüphesiz kurulduğu bölgedeki dengeleri değiştirecek ve kendine komşu olan bölge ve halkların siyasi durumlarına da etki edecekti. Bu halklardan biri de Kırgızlardı. Bahsi geçen zaman diliminde Cungarlar, Kırgızların gündemlerini meşgul etmişlerdir. Sürekli olarak kendi bölge ve topraklarına sahip olmak amacıyla düzenlenen Cungar seferlerine maruz kalmışlardır. Cungar Hanlığı’nın varlığını sürdürdüğü yüzyıllık süreçte Kırgızlar, dönem dönem zor durumda kalsalar da bu saldırılara boyun eğmemiş, mücadeleye devam etmişlerdir. Bu makale, Kırgızların, Cungar Hanlığı döneminde geçirdikleri askeri ve siyasi süreci göstermeyi amaç edinmiştir.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117289819","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KAFKASYA’DA ALMAN İŞGALİ VE PROPAGANDASI 1942-1943
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-08-03 DOI: 10.53718/gttad.1302563
Aybüke Güzay
{"title":"KAFKASYA’DA ALMAN İŞGALİ VE PROPAGANDASI 1942-1943","authors":"Aybüke Güzay","doi":"10.53718/gttad.1302563","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1302563","url":null,"abstract":"İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya ve Sovyetler Birliği arasındaki mücadele Müslüman-Türk Dünyası’nı etkilemiş; Almanya Sovyetler Birliği’ni bertaraf edebilmek için Sovyet coğrafyasında zulüm altında yaşayan milletleri kullanma yolunu tercih etmiştir. Bu milletlerin arasında Kırım Tatarları, Türkistan coğrafyasında yaşayan Türk kökenli milletler ve Kafkasya halkları yer almaktadır. Almanlar, coğrafi olarak zorlu bir bölge olan Kafkasya’da, diğer bölgelerde ilerledikleri gibi kolay hareket edememişler, geniş ve istikrarı olmayan bu cephede kısa sürede taarruzu bırakıp savunmaya geçerek geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kafkasya’da var oldukları süre içinde ise izleyecekleri politika, Kafkas halklarını kendi yanına çekerek Sovyetler Birliği’ni etkisiz hale getirmek ve mümkünse ortadan kaldırmak olacaktır. Bunun için Kafkasya’da Almanlar tarafından güçlü bir propaganda yapılmakla birlikte, Kafkas halklarının dini adetlerine saygı gösterilmiş, dini bayramlarını kutlamalarına izin verilmiş ve İslam’a olan saygı sık sık vurgulanmıştır. Ayrıca Almanların insiyatifiyle oluşturulan Kafkasya lejyonları da Sovyetler Birliği’ne karşı cephede mücadele etmişler ve Almanların yanında savaşa katılmışlardır. Zira Kafkas halkları Alman işgalini fırsat bilerek Sovyetler Birliği’nin zulmünden kurtulma ve bağımsızlıklarını kazanma yolunda mücadele etmek istemişlerdir. Fakat Almanların Kafkasya’da yenilgiye uğramaları ve geri çekilmeleri Kafkas halkları açısından hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Bu çalışmada Almanların siyasi-askeri ve dini uygulamaları üzerinde durulmuş ve propaganda alanları değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130733592","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
ARŞİV VESİKALARI IŞIĞINDA OSMANLI'DA BİR GÖSTERİ VE TALİM OYUNU/SPORU: TOMAK
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-07-29 DOI: 10.53718/gttad.1266426
Mevlüt Dede
{"title":"ARŞİV VESİKALARI IŞIĞINDA OSMANLI'DA BİR GÖSTERİ VE TALİM OYUNU/SPORU: TOMAK","authors":"Mevlüt Dede","doi":"10.53718/gttad.1266426","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1266426","url":null,"abstract":"Historical data and modern research say the same thing; People - especially children - learn through games. Psychologists state that the games played in childhood are also learning. Even in the historical process, there are many examples of that learning begins in childhood. For example, if we look at the history of Turks, it is seen that there is a nation that has spread to very different geographies from the lands of its birth and established states of various sizes there. For this reason, the comments which have been made by the academic studies are in agreement with the point that the Turks have been a warrior nation. Here is perhaps the most important factor in the Turks being a warrior nation that whether it is a girl or a boy, there have been trainings taken in the form of a game at an early age. So, Turks have taught their children to ride horses, use swords, bows and arrows at a young age. While a warrior generation has emerged afterwards, the children have continued their education as a game both during and after that. This tradition has continued from generation to generation and has actually survived to the present day. Today, while children learn through games, it must be because of this that there is still war in these games. It would not be wrong to say that this culture's traditional learning through games continued in the Ottoman Empire as well. \u0000 Many sports and games were played in the Ottoman palace, which was the administrative center of the Ottoman Empire. The plays performed by stunters, gypsies, fireplayers etc. have just some shows to watch. Games such as javelin, soapwort, horse racing, wrestling and truncheon game should be considered both as entertainment and as training. As many scholars have already done substantial research on the aformentioned games, they are already well known to us. As far as the game called tomak is concerned, we have either limited or partially incorrect information on it, however. \u0000In this article, we have extensively examined the game of Tomak by using the Ottoman archival documents, local historians, diary writers as well as contemporary foreign sources of the time. \u0000In the lights of these extensive sources, we provide a more comprehensive and nuanced picture of the Tomak, which includes detailed information like purpose of the game, its playground, rules of the game, Ottoman sultans showing interest on the game. \u0000By studying the Tomak, which first appeared in first of quarter of 18th century and continued to be played up until the first half of the 19th century, we not only aim to contribute history of the sport and the game in general but also to show its places in the history of Ottoman sports and games in particular.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126635740","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
ICONOGRAPHY OF THE CERAMIC SCULPTURE OF THE SELJUK SULTAN TOGHRIL 塞尔柱苏丹toghril陶瓷雕塑的肖像学
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi Pub Date : 2023-07-15 DOI: 10.53718/gttad.1302892
{"title":"ICONOGRAPHY OF THE CERAMIC SCULPTURE OF THE SELJUK SULTAN TOGHRIL","authors":"","doi":"10.53718/gttad.1302892","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1302892","url":null,"abstract":"İslâm’dan sonra özellikle de insan heykelleri konusunda -yasak değilse de- ihtiyatlı davranılan heykeltıraşlık sanatı, Selçuklular döneminde fark edilmiş ve farklı temalarla insan heykelleri yapılmıştır. Bu heykeller arasında muhtemelen Kâşân şehrinde yapılan, diz üstü oturan ve kafasında şapka bulunan, üzerinde Sultan Tuğrul’un adı ve H. 538 [1143-44] tarihi yer alan bir heykel bulunmaktadır. Söz konusu tarihte, [Selçuklu tarihindeki] üç Sultan Tuğrul arasında hiçbiri hüküm sürmüyordu. Öte yandan bu heykel bazı uzmanlar tarafından satranç figürü olarak tanımlanmıştır. Bu makalenin amacı, bahsi geçen heykelin işlevini ve yapım sebebini açıklamak ve ardından dünyaya farklı bir şekilde tanıtılan bir İran eserinin yanlış anlaşılmasına açıklık getirmektir. Bu makalenin ana sorusu, heykel kavramının ne olduğudur ve makalenin sorusuna ikonografi yöntemi kullanılarak, yazılı metinlere dikkat edilerek ve görsellerin ikincil anlamı bulunarak cevap verilmeye çalışılmıştır. Makalenin sonucu, heykelin satrançla hiçbir alakası olmadığını, büyük ihtimalle sultanın mezâlimdeki ya da semâ törenindeki mevcudiyetine işaret etmektedir.","PeriodicalId":150594,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117149282","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:604180095
Book学术官方微信