{"title":"Orhon Yazılı Yazıt ve El Yazmalarının Tanıklığında Eski Türklerde Ay ve Güneş","authors":"A. Karaman","doi":"10.55666/folklor.1272438","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1272438","url":null,"abstract":"Birer gök cismi olarak güneş ve ay, tarih boyunca insanoğlu tarafından derin saygıyla karşılanmıştır. Görme veya dokunma duyusuna sahip tüm insanlar için varlığı yadsınamaz bir durumda bulunan güneş ve aya duyulan saygı, pek çok halkın mit, efsane, masal ve destan gibi anlatılarına da yansımıştır. Bu iki gök cismi birbirini tamamlayan bir çift gibi algılanmıştır. Güneşin batmasının hemen ardından ay belirmekte; doğmasından sonra ise ay görünmez olmaktadır. Gündüzleri güneş yeryüzündeki her noktadan görünür durumdayken geceleri bu ayrıcalık aya geçmektedir. Güneşe ve aya karşı duyulan çeşitli yönlerden farklı nedenler içeren derin saygı kimi kültürlerde tanrı edinmeye dek ulaşmıştır. Türk halkının İslam dinine geçmeden önce farklı unsurlara kutsallık yüklediği bilinmektedir. Türklerin kutlu gördükleri unsurlar arasında güneşin ve ayın olup olmadığı önemli bir noktada yer almaktadır. Bir kültürün sözlü gelenekten gelen anlatılarının değeri tartışılmazdır. Ancak yazılı ilk belgeleri VII.-VIII. yüzyıl gibi eski sayılabilecek bir zamana ait olan Türklerin güneşe ve aya olan bakış açılarını anlamakta sözlü gelenek anlatılarından daha çok yazılı belgeleri esas almak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Türklerin İslam etkisinde kaleme aldıkları ilk metinlerin XI. yüzyıldan kaldığı düşünülürse üç yüzyıllık bir süreçten bugüne kalan eserlerin bu konuda yeterli veriyi sağlayacağı söylenebilir. Hiç değilse Türkler eğer güneşe ve aya bir kutsallık yüklemiş ise bunun izlerinin yazılı verimlere yansıması beklenmektedir. Tam tersi olarak yazılı metinlerde böylesi bir işaretin görülmemesi durumunda çeşitli kaynakların atıflanarak Türklere ait olduğu değerlendirilen unsurların gözden geçirilmesi gerekecektir. Yapılan bu çalışmada öncelikle Türk dilinin en eski yazılı metinlerini barındıran Eski Türkçe döneminin üç evresi olan Orhon, Eski Uygur ve Karahanlı Türkçesi eserlerinde güneş ve ayın izleri sürülecektir. Sonrasında sunulan tanık cümleler üzerine bilimsel anlam çözümlemelerine yer verilecektir. Anlamsal analiz ile ortaya çıkan güneş ve aya ilişkin unsurların Türklere mi ait olduğu yoksa Türklerin kabul ettiği inanç sistemlerinin etkisiyle mi Türk kültürüne dışardan girdiği üzerinde durulacaktır. Bu yolla İslam öncesinde Türklerin güneşe ve aya olan bakış açıları anlaşılır kılınmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128101817","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"A NEW KOROGLU EPIC VARIANT THAT IS COLLECTED IN TABRIZ MINSTRELSY: THE ÂŞIK HASAN GAFFARÎ VARIANT OF KOROGLU BAGHDAD EXPEDITION","authors":"Fazıl Özdamar","doi":"10.55666/folklor.1313147","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1313147","url":null,"abstract":"İran Türklerinin kültür merkezlerinden biri olan Tebriz, tamamına yakınını Türklerin oluşturduğu bir şehirdir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de İran Türklerinin hem kültür hem de ticaret merkezi konumunda olan bu şehir, diğer şehirlerden hâlâ göç almaya devam etmektedir. Makalede neşredilen metnin anlatıcısı olan Âşık Hasan Gaffarî de Tebriz’e Karadağ bölgesinden göç etmiştir. Âşıklık eğitimini Karadağ’da tamamlayan bu âşık, ölene kadar Tebriz’de yaşamış, sanatını icra ettiği bu şehirde birçok çırağa ustalık yapmış ve birçok âşığın yetişmesinde rol oynamıştır. Âşık Hasan Gaffarî’nin bir diğer özelliği ise Karadağ-Tebriz Âşık Muhiti’nin önemli hikâye/destan anlatıcılarından biri olmasıdır. Birçok farklı destanı anlatabilen bu âşıktan derlenen bu metinlerden birkaçı yayımlanmıştır. \u0000Âşık Hasan Gaffarî’nin anlatıp kaydettirdiği destanlardan biri de Köroğlu Destanı’nın Bağdat Seferi’dir. Tebriz’deki bir stüdyoda video formatıyla kayda alınan bu metin, Azerbaycan ve Anadolu âşıklık geleneklerinde “Köroğlu’nun Tokat Kolu/Seferi”, “Köroğlu’nun Turna Teli Kolu/Seferi/Getirmesi” gibi farklı adlarla da anılmaktadır. Destanda Çamlıbel’de yaşayan Köroğlu’nun, eşi Nigâr’ın talebi doğrultusunda turna getirmeleri için üç Delisini Bağdat’a göndermesi; bu Delilerin Bağdat’ta Aslan Paşa tarafından yakalanıp öldürüleceğini öğrenen Köroğlu’nun diğer Delileriyle birlikte Bağdat’a gidip Aslan Paşa’yı yenerek Delilerini kurtarması ve Çamlıbel’e tekrar dönmesi anlatılmaktadır. \u0000“Köroğlu’nun Bağdat Seferi’nin Âşık Hasan Gaffarî Varyantı” şeklinde adlandırılan bu destan kolunun bu şekilde adlandırılmasında çeşitli sebepler vardır. Gelişen ve değişen dünyadaki göç hareketlerinin hızlandığı ve bilgiye ulaşımının her geçen gün daha da kolaylaştığı günümüzde bir metin isimlendirilirken geçmiş dönemlerdeki gibi sadece şehir merkezli bir adlandırma eksik kalacaktır. Bu düşünceyle bu destan kolu da anlatıcının adının esas alındığı bir şekilde adlandırılmıştır. Makalede ayrıca destanın anlatıcısı olan Âşık Hasan Gaffarî’nin hayatı, sanatı ve eserleri hakkında kısa bilgi verilmiştir. Sonrasında ise destanın olay örgüsü ve çeşitli izahlar yapılmıştır. Son olarak destan metni verilmiştir. Bu metin yazıya geçirilirken belli başlı usuller kullanılmıştır. Bu usulde söz konusu metin, anlatıcının dil hususiyetlerine ve üslubuna bağlı kalınarak kaleme alınmış ve metinde anlaşılması güç olacağı düşünülen bazı kelime ve kelime gruplarının yanına Türkiye Türkçesinde anlamları verilerek metnin daha da anlaşılır olması amaçlanmıştır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115048018","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"FOREIGN PUBLISHING EFFECT AND INTEGRABILITY OF INTANGIBLE CULTURE HERITAGE INTO CHILDREN’S BOOKS","authors":"Sedat Demir, Alpaslan Okur","doi":"10.55666/folklor.1268420","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1268420","url":null,"abstract":"The products of foreign children’s book publishing houses are often translated into Turkish and published by Turkish publishing houses mostly causing the foreign cultural elements reflected to an extent in these prints’ contexts. Thus, the writing style and physical qualities of storybooks in Turkish used for mother tongue, foreign language, and second language instruction should keep up with its counterparts more effectively. The study aims to provide a glance at American/English children’s book and their availability in Turkish publishing companies focusing on the integrability of Intangible Cultural Heritage elements with children’s books, especially for young learners learning Turkish as a second or foreign language. Intangible Cultural Heritage (with its Turkish abbreviation SOKÜM) by UNESCO is defined as practices, representations, expressions, knowledge, skills, and related tools, materials, and cultural spaces that communities, groups, and in some cases, individuals define as part of their cultural heritage and they constitute a crucial dimension of cultural transfer. The cultural transfer is one of the important functions of language and is also an effective tool in language instruction. However, there are very few studies in the literature that points to the link between intangible cultural heritage and language teaching. Apart from its instruction as L1, with the enlargement and growing years of Teaching Turkish as a foreign language various teaching sets, materials, and theses have been created and versatility amplified in the instructive processes. So far, especially the lack of reading materials as well as the lack of elements directly promoting Turkish culture is striking. Mostly the cultural elements embedded in Turkish teaching sets, and in detail, the cultural objects included are limited. But these elements are crucial for the representation and promotion of Turkish culture to foreign or bilingual Turkish youngsters. Among all these versatility and richness in options, deciding just how effective a children’s book can be in children’s language learning doesn’t only depend on looking at the so-called “recto and verso” of the book in question. In the present day, foreign cultures (especially lingua franca) and the language in social media are very effective in deciding which book to include in the extensive reading sessions but the lack of appropriate readers designed and prepared according to Turkish culture is strongly felt for foreign/bilingual young children learning Turkish as a foreign/second language. Depending on the necessary qualities of learners of Turkish as the target language, the study presents some possible contexts and physically probable children’s book forms for the audience in question.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"233 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132245181","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tarsus Yöresinde Önemli Bir Figür Olan Şahmeran'ın Mersin Olgunlaşma Enstitüsünde El Sanatlarına Yansıması","authors":"Sevim İşbi̇li̇r, Gözde Sönmeztürk, Murat Savari̇","doi":"10.55666/folklor.1264473","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1264473","url":null,"abstract":"Mitler, kendilerini ortaya çıkaran toplum tarafından yaşadığı olayları ve efsaneleri kuşaklar vasıtasıyla geleceğe aktardığı kültürel miraslardır. Zengin bir kültürel birikime sahip olan Anadolu halkı kendi kültürleri ve inanışları çerçevesinde çeşitli mitolojik varlıklara anlamlar yüklemiştir. Anadolu’da en yaygın mitolojik aktarımlarından biri yılandır. Yılan, özellikle Şahmeran ismiyle Anadolu’da farklı yörelerde farklı anlatılarla efsane haline gelmiş bir figürdür. Yarı insan yarı hayvan görünümünde olan Şahmeran Mersin’in Tarsus yöresinde de önemli bir mitolojik varlık olarak anlamını korumakta ve nesilden nesile aktarılmaktadır. Tarsus yöresinde anlatılan Şahmeran efsanesi toplumun gelenekleri ile harmanlanmış ve bu geleneklere bağlı olarak ortaya konan eserler ile günümüze kadar ulaşarak mitolojik değerini korumuştur. Bu çalışmanın konusunu Tarsus yöresine ait Şahmeran figürlü ürünlerin Mersin Olgunlaşma Enstitüsünde el sanatlarına yansıması oluşturmaktadır. Ürünler 19 örnek ile sınırlandırılmıştır. Çalışma kapsamında ilk olarak literatür taraması yapılmış, Şahmeran ile ilgili yayınlar taranarak çalışmanın taslağı oluşturulmuştur. Daha sonra atölyedeki ustalar ile görüşülmüş, ürünler seçilmiş ve fotoğraflama yapılarak veriler analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada; Tarsus’ta Şahmeran’a yüklenen anlam, Mersin Olgunlaşma Enstitüsünde Şahmeran figürlü ürünlerin teknik özellikleri, anlamları ve el sanatlarına yansımaları örnekler üzerinden incelenecektir.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122075004","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ÇUKUROVA HALK KÜLTÜRÜNDE YEL","authors":"Ali Doğaner","doi":"10.55666/folklor.1289706","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1289706","url":null,"abstract":"Türkçe bir kelime olan yel, varlığın yaratılışıyla ilgili dört unsurdan biri olan hava ile ilişkilidir. Farsça kökenli rüzgâr kelimesi de dilimizde yel ile birlikte yaygın bir kullanıma sahiptir. Türk kültüründe Tanrılar dışında destan kahramanları ve yada taşını kullanan seçkin kişiler rüzgâr çıkarabilmiştir. İslamiyet’le birlikte Mikâil adlı melek Yaratıcı adına doğa olaylarını gerçekleştirmeye başlamış, bu bağlamda yeli kontrol etmiştir. Yelin geldiği yer, esiş yönü, estiği dönem ve zaman, saatteki hızı gibi özellikler yel isimlerinin ortaya çıkışı üzerinde etkili olmuştur. Yel; bahar yeli, şark yeli, kavak yeli, sam yeli, seher yeli, tan yeli, kabayel, şimal, kıble, lodos, garbi, mihrican, meltem, poyraz vd. gibi isimler almıştır. Yörelere göre isim alabilen rüzgâr çeşitleri olmakla birlikte Çukurova’da harman yeli, Yarıkkaya yeli, ayaz, poyraz, garbi, sazak, seher yeli, sam yeli, bora, meltem ve mihrican isimleri ön plana çıkmıştır. Yel, işlevsel bir öneme ve ekonomik bir değere sahiptir. Hayvancılık ve tarım yapan geleneksel Türk toplumu yanında kent kültürü bağlamında çeşitli meslek kollarında olanlar için de önemini korumaktadır. Rüzgâr gücü; değirmen çarklarını çevirmek, rüzgâr santrallerinde elektrik elde etmek için kullanılmıştır. Turizm sektöründe rüzgâr sörfü, yelken yarışı, yamaç paraşütü ve balon turları yapabilmek için rüzgâr durumu dikkate alınmaktadır. İklim üzerinde etkili olan rüzgâr soğuk ya da sıcak havayı taşır, sisli ve bulutlu havayı dağıtır. Çukurova’da yaz aylarında serinlemek ve harman savurmak için rüzgâra ihtiyaç duyulmuştur. Rüzgâr esmediğinde çeşitli ritüellere başvurulmuştur. Rüzgâr şiddetli esip fırtınaya ve ardından hortuma dönüştüğünde hayatı olumsuz yönde etkilemektedir. Çatıları uçurmakta, ağaçları devirmekte, otomobillere zarar vermektedir. Kara, deniz ve hava ulaşımını aksatabilmektedir. Çukurova bölgesi halk şiirinde yel; hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanılarak duyguların, düşüncelerin, içinde bulunulan durumun ve ruh hâlinin anlatımında aracı olur. Rüzgâr haberci olma özelliğiyle sevgili hakkındaki bilgileri ve onun kokusunu âşığa ulaştırır. Muhabbet, hasret, ayrılık, ecel ve yalan gibi soyut kavramlar, yele benzetilerek somutlaştırılır. Rüzgâr adları, taşıdığı özellikler dikkate alınarak, erkek-kadın isimlerinde ve soyadı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada mitoloji, destan, efsane ve halk hikâyelerinden yola çıkılarak Türk kültüründe yel ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra, yelin Çukurova bölgesi halk kültüründeki yeri ve özellikleri değerlendirilecektir.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"66 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121678619","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BİR DEPREM DESTANINDA TARİHİN İZLERİ: “MÜREFTE VE CİVARI BÜYÜK ZELZELE VE YANGINI GARİB DESTANI”","authors":"Cafer Özdemi̇r","doi":"10.55666/folklor.1281317","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1281317","url":null,"abstract":"Âşıklık geleneği içinde savaş, göç, deprem, kuraklık gibi önemli hadiselerin mevzu edildiği destan türü, ait olduğu toplumun başından geçenleri geleceğe aktarmada önemli bir fonksiyon üstlenmektedir. Edebî bir ürün olmasına rağmen hareket noktası gerçek bir olaya dayandığı için tarihi bilgilerin yetersiz olduğu veya eksik bilgilerin tamamlanmasında paha biçilemez bir değere sahip olmaktadır. Fakat gerçeklerin âşığın bakış açısıyla kurgulanarak edebî bir yapıya bürünmesi ve söz konusu edilen ayrıntıların kaynaklarının kestirilememesi bu bilgilere temkinli yaklaşmayı zorunlu kılmaktadır. Fakat âşığın, gerçekleşen hadisenin topluma etkisini, bireylerin olay karşısındaki hissedişlerini; kısaca insanî tavırları ve tepkileri destan havası içinde hissetmek mümkündür. Büyük ölümlere, yaralanmalara ve yıkımlara neden olan depremler destan mevzuları içinde en dikkat çekici olaylardan biridir. Türkiye coğrafyası çok eskiden günümüze büyük depremlere sahne olmuş ve bu coğrafyada büyük kayıplar verilmiştir. Âşıklar her ne kadar bölgesel olarak belirli alanı etkileyen depremleri anlatsalar da aslında ortaya konulan acı tablo tüm ülkeyi ilgilendirmektedir. Deprem destanları bu çerçevede yöresel bir depremi mevzu ederek ülkenin tamamının acısını ve olay karşısındaki tepkilerini ortaya koymaktadır. 1912 yılında Marmara Denizi’nin kuzeyinde Şarköy, Mürefte ve Gelibolu merkezli meydana gelen büyük deprem bölgede ve yakın yerleşim birimlerinde büyük hasara neden olmuştur. Depremden etkilendiğini veya olayı gözlemlediğini tahmin ettiğimiz Soytarı mahlaslı âşık otuz sekiz dörtlükten oluşan bir destan yazmış ve bunu İstanbul’da tek sayfa olarak matbaada bastırmıştır. Çalışmamızın esasını teşkil eden bu destanı üç bölümde incelemek mümkündür. İlk on dörtlük birinci bölümü oluşturmaktadır. Burada deprem destanları formuna uygun olarak olayın toplum üzerindeki etkisi; yıl, ay, gün ve saat belirtilmiş şekilde olayın gerçekleşme zamanı bildirilmekte ve hayatın fâni olması perspektifinde depremin olağanüstü betimlemesi yapılmaktadır. İkinci bölümde depremden etkilenen yerleşim birimlerinin adları, burada meydana gelen kayıplar ve bunun üzerine yaşanan acılar zikredilmiştir. Burada yirmiye yakın yerleşim yeri ayrıntılı olmak üzere yetmişe yakın yer adı zikredilmiştir. Son bölümde ise genel sayısal veriler, devletin yardımı ve kadere boyun eğiş söz konusu edilmiştir. Çalışmamızın konusunu teşkil eden bu destanda birinci ve üçüncü bölümlerin edebî mahiyetinin bulunduğunu, ikinci bölümün ise daha çok tarihi belge niteliğinde kayıplara dair sayısal verilerle yüklü olduğunu görürüz. Sonuçta bu metnin tarih araştırmalarında kullanılabilecek mahiyete sahip olduğunu söylemek mümkündür.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":" 40","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"113947066","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KİTAP TANITIMI VE DEĞERLENDİRME: TÜRK KÜLTÜR EKOLOJİSİNDE HAYVANLAR","authors":"Sümeyye Olgun","doi":"10.55666/folklor.1269809","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1269809","url":null,"abstract":"İnsanlar dünya üzerindeki yaşamına doğada başlamıştır. Doğayla ve kendi dışındaki canlılarla yaşama sürecinde ekolojik dengenin önemini anladıklarında hayvanlardan ve bitkilerden verim almayı amaçlamışlar, zamanla da bu canlılara çeşitli sembolik anlamlar yüklemişlerdir. Bu etkileşim bir kültürel oluşumu beraberinde getirmiştir. Hayatlarını uzun bir süre göçebe idame ettiren Türklerin hayvanlarla uyum içinde yaşaması sosyal hayatlarını da etkilemiştir. Bu bağlamda Türklerin halk kültüründe hayvanların mitolojik ve ekolojik oluşumu önemlidir. Bu çalışmada 2022 yılı Aralık ayında Hars Akademi Yayınları tarafından Dr. Serhat Sabri Yılmaz editörlüğünde yayımlanan “Türk Kültür Ekolojisinde Hayvanlar” adlı çalışmanın eleştirel tanıtımı yapılmaktadır. Eser 13,5 x 21 cm. ebadında 352 sayfadan oluşmaktadır. Eserin kapak tasarımı M. Akif Karaca, dizgisi Yasin Önler tarafından yapılmıştır. Eserin kapağı konuyla bütünlük sağlayacak şekilde toprak tonlarındadır. Kapakta yer alan çizimin eser boyunca sayfa kenarlarında olduğu görülmektedir. Bu açıdan kapaktaki motiflerin eserin içeriğiyle örtüştüğü ve imgesel çağrışımlarla mitolojik algı oluşturduğu söylenebilir.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"72 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123603135","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"SÜLEYMAN ÇELEBİ VE VESÎLETÜ’N-NECÂT","authors":"Bilge KARGA GÖLLÜ","doi":"10.55666/folklor.1273183","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1273183","url":null,"abstract":"Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-Necât’ı, halk arasında söylenen ismiyle Mevlîd’i yüzyıllardır insanlığın gönlünde taht kurmuş ve en çok okunup dinlenen eserler arasında ilk sırayı almıştır. Türk diliyle yazılmış yapıtlar içinde kendisine nadide bir yer ayrılan Mevlîd’e duyulan bu sevgi ve rağbet, eserin yazma nüsha sayısını da aynı oranda artırmıştır. Mevlîd ile ilgili çalışmalarda, her ne kadar eserin nüsha sayısı ve nüshalarındaki karışıklıklarla diğer problemler ele alınmış olsa da yanıtlanmayı bekleyen sorular araştırmacıları meşgul etmeye devam etmiştir. Tanıtılan kitap süregelen sorunlara yazarının tespit ettiği yeni bir nüsha ve elde edilen diğer nüshaların mukayesesiyle çözüm üretmesi bakımından farklı ve önemlidir.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127021598","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"NINETY YEARS OF INTEREST IN ANKARA RABBIT OF CHINA","authors":"Çile MADEN KALKAN, G. Fi̇dan","doi":"10.55666/folklor.1262058","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1262058","url":null,"abstract":"Birçok ülkede daha çok deney hayvanı olarak kullanılan, çabuk büyüme ve hızlı üreme özellikleriyle öne çıkan tavşan Çin’de eti ve yünü için ayrı bir endüstri dalı oluşturmuştur. Bakımının kolay olması, küçük alanlarda üretilebilmesi, her yaştan işgücünün değerlendirilebildiği bir hayvancılık kolu olması ve aile işletmeciliğine de çok uygun olması gibi nedenlerle son yıllarda tüm dünyada tavşan üretim çalışmaları yoğunluk kazanmıştır. Tavşandan yün üretimi söz konusu olduğunda ise en kıymetli görülen tür Ankara tavşanıdır. Ankara tavşanı Türkiye’nin Ankara iline özgü endemik bir türdür. Angora yünü, bu türden elde edilen özellikle ısı koruyuculuğu ve yumuşaklığı ile öne çıkan bir yün çeşididir. Ancak Ankara tavşanı ve yün üretimi, diğer tavşan türlerinden daha zahmetlidir. Özenli bir bakım isteyen bu hayvanın son yıllarda tekrar üretimi için bazı girişimlerde bulunulsa da ne yazık ki Türkiye’de nesli tükenmiş durumdadır. Bu çalışmanın amacı; Ankara tavşanı besiciliğinin ve yününün Çin tarihindeki yeri ve önemini açıklayarak, Çin basın-yayın organlarıyla devletin besicilik ve yün üretim çalışmalarına verdiği önemi gözler önüne sermektir. Bu amaçla araştırmanın veri tabanını eski Çin gazete ve dergilerindeki teşvik ve halkı bilinçlendirme amacıyla yayınlanmış Ankara tavşanı haberleri ve köşe yazıları oluşturmaktadır. Çalışmada ayrıca veri toplamak amacıyla China Academic Journals (CNKI) veri tabanı ve açık kaynaklardan elde edilen bilgiler ve bu alanda yazılmış kitaplar kullanılarak Çin tarihinde Ankara tavşanının ticari değeri incelenmiştir. Ankara’ya özgü bu tür günümüzde nesli tükenmiş olarak anılırken, Çin’in Ankara tavşanı besiciliği ve Angora yünü üretiminde dünyada ilk sırayı aldığı sonucuna varılmıştır. Çin’in Japonya tarafından işgal edildiği 1937 yılından sonra bile gazete ve dergilerde bu yazıların çıkmış olması bu tavşan türüne verilen önemi gösteren bir diğer önemli ayrıntıdır. Ayrıca çalışmada incelenen gazete ve dergilerin yıllarının ağırlıklı olarak 1936-1937 olması Ankara tavşanının Çin’e İngilizce kaynaklarda belirtilenin aksine 1950 yılından çok daha önce tanıtılmış ve üretimine geçilmiş olduğunu da göstermektedir. Tüm bu bilgiler ışığında Çin’in bu sektöre özel ve uzun dönemli bir ilgi duyduğu aşikardır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122711009","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"CLASSIFICATION AND ANALYSIS OF SOME TEXTUAL REFLECTING ALEVI- BEKTASHI ORAL TRADITION IN POLITICAL AND SOCIOLOGICAL CONTEXT","authors":"Recai Bazanci̇r","doi":"10.55666/folklor.1285842","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1285842","url":null,"abstract":"Abstract \u0000First, it should be noted that the Alevi culture was created, transmitted and maintained mainly as an oral discourse. Alevi poetry played the biggest role in this process. In this study on Alevi poetic discourse, cem, poetry, dance, semah, prayer and recitation of hymns, which are an Alevi ritual, will be discussed. The Alevi poetry, which is the creation of Bektaşi, urbanite Alevi poets who used the poetical forms of the classical Ottoman literature, or court literature will be excluded from my discussion. These forms include gazel, kaside, kıt’a, terciibend, terkib-i bend, mersiye etc which follow the form, style and the metric system used mainly by the Medresse educated court poets. Up until now the Alevi-Bektashi people have maintained their beliefs, thoughts, policy, philosophy, traditions and practices through some cultural instruments (muhabbet) which they perform in or out of cem rituals (worship gatherings), such as folk poems, folk songs (nefes, deyiş, duvazimam and so on) and folk dances (semah). Cem rituals have social, educational, cultural and political dimensions as well as their inherent religious dimension. Cem rituals, folk poems and dances change from one region to another. Despite the differences between them, it is believed that their \"essence\" is same. We can say that the saying \"there is one path but a thousand ways\" is the major notion in their cosmology. In our research, the belief structure of the Alevi culture and the way of worship are discussed based on the mâni and the koşma. In addition, the syllable structure and meanings of mâni, koşma and deyiş are presented with Turkish and English examples. Alevi ashıks, such as Kaygusuz Abdal, Hatayi and Muhiddin Abdal inserted their pen name in that short poetical form and transformed it into an individual creation. The koşma, may be known by several names, such as deyiş, deme, düvaz imam, mersiye, depending on musical tune it is associated with in the local tradition, social context, the geographic area, other performance components. These word structures and formulas reveal the Alevi cultural structure in religious rituals, music and art. Brief history of the Alevi-Bektashi society, which forms the basis of this belief structure, is also evaluated in our study. The Alevi poetry, which is the creation of the Alevi aşıks, minstrel, played a major role in transmitting the Alevi moral principles, the social and individual behaviors, the history of the Alevi community, the legendary life stories of the Alevi Babas and Dede’s and most importantly, the Alevi religious beliefs and ritual.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122167579","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}