{"title":"DARÜLFÜNUN'DA SAHTE VE MUHARREF DİPLOMALAR HADİSESİ (1913)","authors":"Hüseyin Sarıkaya","doi":"10.18513/egetid.1333293","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1333293","url":null,"abstract":"Osmanlı Devleti'nin yüksek seviyeli tedris kurumu olan Darülfünun eğitim hayatına 1900 senesinde resmen başlamıştır. Riyâziye-Tabiîyye, Ulum-ı Âliye-i Diniyye ve Edebiyat şubeleri (fakülte) ile Mekteb-i Hukuk ve Mekteb-i Tıbbiye'den müteşekkil olan Darülfünun, konumu itibariyle talebelerin de teveccüh ettiği bir kurum olmuştur. İdadî, sultanî ve bu okullar derecesindeki eğitim kurumlarından mezun gençler, gerek bilgilerini geliştirmek gerekse devlet memuru olarak atanabilmek adına Darülfünun'a kaydolmak için büyük uğraş vermişlerdir. Haliyle kayıt-kabul kurallarına uygun hareket edenlerin yanında, sahte evrak veya tahrif edilmiş diploma/öğrenim belgeleriyle başvuru yapan talebeler de olmuştur. Sahtekârlık şebekeleri veya Darülfünun memurlarıyla işbirliği yapan bu öğrenciler, haksız yoldan üniversiteye kaydolmuşlardır. Fakat 1913 Mart'ında Darülfünun'a gelen bir ihbar, bu sahteciliğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey'in meselenin üzerinde titizlikle durması sonucu Hukuk Şubesi'nde başlayan tahkikat zamanla genişlemiş ve diğer şubeler ile idadîlere yayılmıştır. İncelemelerde bulunmak üzere teşkil edilen komisyonlar, Darülfünun şubelerinde toplam 85 talebenin sahte, muharref veya kayıt şartlarına uygun olmayan diploma/tasdiknamelerle başvurduklarını tespit etmiştir. Sahteciliğe adı karışan öğrencilerin üniversite ile ilişikleri kesilmiş, suç şebekesine bağlı üyelerden bazıları tutuklanmıştır. Ayrıca görevde ihmali görülen veya suç örgütünün bir parçası olduğu tespit edilen Darülfünun'daki memurlar ile amirler görevlerinden uzaklaştırılmış ve haklarında hukukî işlem başlatılmıştır. İşte bu çalışma Darülfünun'da patlak veren diploma sahteciliği hadisesinin ortaya çıkışını, sahte diploma sahibi talebelerin kimliklerini, devletin olay karşısında gösterdiği reaksiyon ve aldığı tedbirleri ayrıntılarıyla ele almaktadır.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-02-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68184349","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Paris Barış Konferansı’nda Türkiye Arnavut Kolonisi Delegasyonu’nun Faaliyetleri 1919","authors":"Mihai Dragnea","doi":"10.18513/egetid.1333094","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1333094","url":null,"abstract":"It was at the end of the First World War, in 1918, that a peace conference in Paris was made possible to be convened. The Peace Conference finally opened a new page in the history of international relations. Albanian people were wholly and directly focused on the proceedings of the Paris Conference from the very beginning, hoping that there they would find solutions to their problems and concerns regarding the national question. In the framework of these efforts and fully aware of the danger that threatened the country, the Albanians had to raise their voice and make known the national cause at the Conference meetings considering that, at the time, the territory of the Albanian state was occupied and the Albanians could not depend on the support of any of the triumphant post-war states. They believed that displaying their demands at the Conference convened to establish world peace would be a good opportunity to defend their rights and the injustices inflicted to them. Therefore, in addition to the delegation of the National Government from the Congress of Durrës, whose purpose was to represent the Albanian people in the Conference, there were other representatives from the Albanian diaspora. One of them was the delegation of the Albanian Colony of Turkey. The purpose of the activity of this Albanian representation was the protection of the independence of Albania, the protection of the territorial integrity of the Albanian state from the danger of a new fragmentation and the efforts for the recovery of the country. The delegates of the Albanian colonies worked together carrying out many activities in aid of the national cause, as well as propagating the right of existence of this nation through the press, meetings with various personalities or through memoranda sent to major states. Despite the difficult circumstances, the representatives of the Albanian Colony of Turkey believed in the idea that the Albanian state would rise again. Their activity marked the historical period of the Albanian people.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-02-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48669186","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"INTERPRETATION ON SOME POSSIBLE DEPICTIONS OF THE HITTITE TUTELARY DEITY OF THE COUNTRYSIDE","authors":"Serkan Demirel","doi":"10.18513/egetid.1333087","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1333087","url":null,"abstract":"This paper focuses on the depictions of deities on stag seen in Anatolia and its surroundings during the second millennium BC. DLAMMA.LĺL “Tutelary Deity of the Countryside” can be considered as one of the deities represented by the name rendered as DKAL. Although the deity is identified with the hunting deity and the Stag-god (Ku)Runtiya and Innara/Annari in the Assyrian Colony Period, as suggested earlier, further support for this identification is rendered in this paper. Additionally, there are criticisms on the differentiation in the iconographic appearance of the deity during the second millennium BC and other depictions associated with this deity. Concordantly, the deity is depicted on a stag in the Assyrian Colony Age, with a bird in his hand emphasizing the deity’s hunting character and a lituus in the other hand. The iconographic features of the deity seem to have been preserved during the transition from the Colony Age to the Hittite Period. The depictions associated with the deity in Hittite Period can be divided into three groups. The first group comprises imagery whereby the deity holds a lituus in his hand, which may be related to the deity's rise to prominence in the state cult. The only difference in the second group, which is other similar to the first group, is that the deity stands on the ground instead of standing on a stag. The deity, assumed to be equated with the Tutelary Deity of the Countryside and included in the descriptions that can be called the third group, is depicted in a typical libation scene, sitting on a cross stool and holding a bird in his hand. However, this latter deity must obviously be a different deity in terms of its iconographic features. The Stag-god, who is the deity of wildlife and hunting in the Late Hittite Period art, stands on a stag. However, the hunter title of the deity is represented sometimes by a bird he holds in his hand, and sometimes by a bow and spear. This can also be associated with hunting. It is during this period that the winged sun disk (instead of lituus), can be interpreted as a continuation of the custom also regarding the deity in the state cult, as it began to appear in the depictions of the deity.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-02-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68183877","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"\"Betrayal\" or tactics? The Allegation of Cemal Pasha's Syrian Kingship","authors":"Gülsüm Polat","doi":"10.18513/egetid.1333282","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1333282","url":null,"abstract":"Birinci Dünya Savaşı başlarında IV. Ordu Komutanı ve Suriye genel valisi olarak görevlendirilen İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin en etkili isimlerinden Ahmed Cemal Paşa hakkında İtilaf devletleri tarafından ortaya atılan bazı iddialar özellikle İngiliz belgeleri arasında dikkat çeken bir seriyi oluşturmaktadır. İttihat ve Terakki’nin en önemli liderlerinden birisi olan ve savaş arifesinde Bahriye Nazırı olarak görev yapan Cemal Paşa’nın İngiliz elçisi ile kurduğu iletişimden başlayarak, üzerinde durulan konular Cemal Paşa hakkında ilginç iddiaları barındırmaktadır. Osmanlı Devleti’nin tarafsız olduğu günlerde İstanbul’da bulunan İngiliz Elçisi L. Mallet ile Cemal Paşa arasında gerçekleşen görüşmelerin Londra’ya iletilmesi İngilizlerin Cemal Paşa hakkında geliştirecekleri kuşkunun başlangıcını oluşturmuştur. Bu kuşku/algı 1915 sonuna kadar yazışmalarda çeşitli biçimlerde ele alınmıştır. Elbette bu iddiaların ortaya çıkmasında Cemal Paşa’nın IV. Ordu Kumandanı ve Suriye ve Arabistan Genel valisi olarak görevlendirilmesinden sonra askeri-siyasi alanda giriştiği yahut gerçekleştirdiği faaliyetler farklı biçimlerde etkili olmuştur. Şehirlerin imarı, eğitim, sağlık kurumları tesis edilmesi faaliyetleri bir valinin girişimlerinden fazlası olduğu imajını beslemiştir. Buradan hareketle bu çalışmada söz konusu iddiaların sebepleri üzerinde durulurken dönemin şartlarında hangi amaçlarla ortaya atılmış/çıkmış olabilecekleri üzerinde durulacaktır. Cemal Paşa hakkında bu görevi sırasında ortaya çıkan “Hükümete karşı bir isyan planladığı” yönünde iddiaların temelinde Cemal Paşa ile ilgili sahih istihbar bilgiler mi vardı yoksa daha çok İngiliz istihbarat birimlerinin geçmişe yönelik bilgi ve algıları mı etkiliydi sorusu üzerinde odaklanılacaktır. Bu bağlamda I. Dünya Savaşı arifesinden başlayarak Osmanlı Devleti-İngiltere eksenli gelişmelerde Cemal Paşa’nın yeri ve rolü üzerinde durulacak ve arkasından IV. Ordu kumandanlığı görevi esnasında hakkında yapılan spekülasyonlar İngiliz kaynaklarına yansıdığı şekliyle irdelenecektir. Özellikle I. Dünya Savaşı yıllarındaki uygulamaları farklı çalışmalarda değişik biçimlerde ele alınmış olan Cemal Paşa’nın İngiliz kaynaklarındaki iddialar bağlamında yeni bir kritiği yapılacaktır. Çalışmanın ana kaynaklarını Türk ve İngiliz arşiv belgeleri, hatıratlar, basın nüshaları ve diğer kaynaklar oluşturacaktır.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-02-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48769863","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Orta Çağ Kıbrıs’ında Türk-Sarazen İmgesi ve Varlığı Üzerine Bir İnceleme","authors":"Seyit Özkutlu","doi":"10.18513/egetid.1226575","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1226575","url":null,"abstract":"Ortaçağ döneminde Kıbrıs adasının en belirgin özelliklerinden bir tanesi de hiç şüphesiz ki çok kültürlü yapısıdır. Bu konu ile alakalı, Batılı tarihçiler adanın sosyal ve kültürel yapısını inceleyen birçok değerli eseri modern literatüre kazandırmıştır. Fakat bu eserlerin neredeyse tamamı adadaki Hristiyan gruplara odaklanmakla birlikte, Kıbrıs’ın çok kültürlü yapısı içerisinde Türklerin ve diğer Müslüman grupların katkısı ile alakalı neredeyse hiçbir çalışma yoktur. Kıbrıs adasının Ortaçağ Akdeniz ticaretinde Doğu ile Batı arasında üstlendiği rol ve Müslüman topraklarına olan yakınlığı şüphesiz kültürel etkileşimi de beraberinde getirmiştir. Nitekim dönemin noter belgeleri, seyyah notları, mahkeme ve kilise kayıtları gibi birincil kaynaklar incelendiği zaman Türklerin ve Müslümanların adada çeşitli sebeplerle ikamet ettikleri ve diğer Hıristiyan gruplarla etkileşim halinde oldukları gözlemlenmektedir. Bu çalışmada, Ortaçağ Kıbrıs’ında Türk-Sarazen imgesi ve varlığı çeşitli dönem kayıtları üzerinden bütüncül bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49532681","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Unification Church and Japan: A Historical Review","authors":"Elif SERCEN NURCAN, Mürsel Doğrul","doi":"10.18513/egetid.1226559","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1226559","url":null,"abstract":"The cult previously known as the Family Federation for World Peace and Unification, called the Unification Church (UC), was launched to the forefront of public discussion around the globe following the assassination of former Japanese Prime Minister Shinzō Abe in July 2022. The cult itself is no stranger to controversy given its history, however, this incident was particularly disruptive as Japan faced a politician’s assassination motivated by social problems caused by a Christian religious group along with the revelation of widespread connections between the said group and the ruling political party. This chain of events inflicted a damaging influence on Japan’s democracy, an outcome that requires a closer inspection of its roots. To achieve such a goal, this study turns toward factors that allowed the UC to achieve political influence in Japan during the country's pre- and post-World War II political history. In addition, religious groups in Japan, including controversial cults such as Aum Shinrikyo and the UC provide important case studies in public relations and fast development under the title of the “cult controversy”. However, many of the previous studies were insufficient regarding their scope, and there was no uniform technique for presenting or assessing the usually brief opinions on the UC's actual overall influence on Japan's democratic system. However, many of the previous studies were limited in scope. Moreover, there were only a few uniform techniques for presenting or assessing views on the core/overall influence of UC on Japan's democratic system. This study aims to expand the limitations of the literature by bridging previous views based on the historical and recent factors. Through qualitative analysis of archival data as well as existing literature, it is found that the rivalries of certain political figures, pre-WWII rivalries rooted in political ideological differences, and Occupation-era policies were factors that allowed UC to take root in Japan. These factors were explored to reveal early perspectives on UC. As a result, it is found that the rapid and deep organization of UC paved the way for political expansion in post-WWII Japan at the expense of potential social problems.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48976407","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yunanistan’ın Girit’i İlhak Çabalarına Osmanlı Makedonyası’nda Tepkiler (1909-1911)","authors":"Özer Özbozdağli","doi":"10.18513/egetid.1226570","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1226570","url":null,"abstract":"Temelleri 1829’da Yunanistan’ın bağımsızlığına kadar uzanan, 1890’lardan itibaren şiddetlenen, Girit sorununun özü, Yunanlıların ve Giritli Rumların, Osmanlı egemenliği altındaki adayı Yunanistan’a katma arzu ve çabalarıdır. Yunanistan’ın desteklediği Rum ayaklanmaları, Girit Müslümanlarına yönelik katliamlar, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı ve sonrasında Avrupa ülkelerinin müdahaleleriyle sorun uluslararası bir nitelik kazanmıştır. 1897’de Girit’in muhtariyetinin ilan edilmesinin ardından ada hukuken Osmanlı Devleti’nin bir parçası olmasına rağmen, İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya’nın (hami devletler) askeri işgali altında bulunuyordu. 1908’e gelindiğinde Girit Osmanlı egemenliğinde fakat özerk statüdedir. II. Meşrutiyet döneminin en önemli gündem başlıklarından ve uluslararası nitelikte sorunlarından biri de Girit’tir. 6 Ekim 1908’de Girit Meclisi’nin Yunanistan’a katıldığını açıklaması yeni rejimin karşılaştığı ilk ciddi bunalımlardı. Büyük devletlerin Girit Meclisi’nin kararını tanımamaları ve mevcut statükonun korunması yönünde tutumları nedeniyle Yunanistan, iltihak kararını tanıyamamıştır. Girit krizi, tartışmalar, toplumsal tepkiler ikileminde 1912’ye kadar devam edecektir. Bu çalışmada Girit’in Yunanistan ile birleşme çabaları ve Yunanistan’ın bunu desteklemesi sonucu Osmanlı Makedonya’sında Yunanistan’a karşı oluşan toplumsal tepki ve boykot hareketleri incelenecektir.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47919869","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yeni Arşiv Belgeleri Işığında Bulgar Sosyal-Demokrat Partisi’nin Osmanlı Dönemindeki Siyasi Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi","authors":"Yenal Ünal","doi":"10.18513/egetid.1226587","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1226587","url":null,"abstract":"Bu makale çalışması, yeni arşiv belgeleri ışığında Bulgar Sosyal-Demokrat Partisi’nin, 20. yüzyılın başlarında gerçekleştirmiş olduğu siyasi faaliyetleri, düzenlemiş olduğu mitingleri, hazırlamış olduğu beyannameleri, örgütlemiş olduğu komitacılık faaliyetlerini ve düşünsel anlamda gerçekleştirmek istediği hedefleri değerlendirme amacını taşımaktadır. Parti, oldukça kozmopolitik bir iklimde doğmuştur. 19. yüzyılın sonlarında sosyal demokrat fikirleri temel alarak ortaya çıkan Bulgar Sosyal-Demokrat Fırkası, bu çalkantılı süreçte Bulgaristan ve Batı Trakya’da birçok önemli siyasi ve sosyal eylemin içerisinde bulunmuştur. Parti, Bulgar işçilerin örgütlenmesi, Amerika Birleşik Devletleri’ne göçe teşvik edilmesi, Bulgar hükümeti aleyhine mitingler düzenlenmesi, propaganda faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, işçileri kışkırtıcı beyannamelerin hazırlanması, hükümetle sıcak çatışmalara girilmesi ve sosyal demokrat fikirlere taraftar kazanarak bu fikirlerin yayılması için büyük çabalar sarf etmiştir. Bu incelemeyle Osmanlı arşiv belgeleri ışığında; Bulgar Sosyal-Demokrat Partisi’nin gerçekleştirmiş olduğu bu faaliyetler analiz edilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68184182","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Etiyopya ve Kenya: Zoraki Soğuk Savaş Güvenlik Ortaklığı (1974-1991)","authors":"Nigusu Adem Yi̇mer, Ketebo ABDİYO ENSENE","doi":"10.18513/egetid.1226591","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1226591","url":null,"abstract":"Soğuk savaş dönemi siyasi ve ideolojik rekabetlerinin Afrika Boynuzu üzerinde göze çarpan sonuçları bulunmaktadır. Bu durum, ülkelerin özgürlüklerini Avrupa sömürge yönetiminden edindiklerinde ve serbest dış politika kurmaya çalıştıklarında görüldü. 1974'ten önce Etiyopya ve Kenya batı yanlısı ülkelerdi. Ortak ideolojik yapılarından dolayı iki ülke arasında güvenlik ortaklığı için kolay bir platform oluşturdu. Ancak, 1974 yılında İmparatorluk döneminin sona ermesinin ardından Etiyopya’da ideolojinin Marksizm-Leninizm'e kayması, Etiyopya-Kenya güvenlik ortaklığının zayıflatacağı düşünüldü. Ancak, ideolojik eşitsizlik karşısında Etiyopya-Kenya güvenlik ortaklığı devam etti. Bu makale, ideolojik eşitsizliğe bakılmaksızın Etiyopya-Kenya güvenlik ortaklığının devamı için yeni bir içgörü çizmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın sonucu, iki ülke arasında kesintisiz güvenlik ortaklığının aşağıdaki üç nedenden kaynaklandığını göstermektedir: (i) güvenlik ve hayatta kalmaya olan ilgisinin ideolojik eşitsizliğin üzerinde olması; (ii) barışçıl sınır diplomasisinin varlığı; ve (iii) sınır ötesi ortak planlama ve jeopolitik yakınlık nedeniyle iletişim teknolojisinin geliştirilmesinden kaynaklanan uygulanabilir sınır ötesi ortaklıkların varlığı. Analiz sürecinde, Etiyopya Ulusal Arşiv ve Kütüphane Ajansı'ndan (EUAKA) kullanılmayan arşiv belgeleri ve ikincil edebiyat eserleri kullanılmıştır.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48976613","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Boğazköy’de Bulunan Yayımlanmamış Hititçe Tablet Parçaları","authors":"Yasemin Arikan, Daniel Schwemer","doi":"10.18513/egetid.1226474","DOIUrl":"https://doi.org/10.18513/egetid.1226474","url":null,"abstract":"Çalışmanın konusunu, 1987 yılında Almanya’dan Türkiye’ye getirilen ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde korunan, Boğazköy’de yapılan ilk kazılarda bulunmuş, yayımlanmamış altı adet Hititçe tablet parçası oluşturmaktadır. Makale, bu çiviyazılı fragmanların paleografik yönden tarihlendirilmeleri ve dört adedinin Boğazköy’de bulunan yayımlanmış Hititçe metinler ile birleşme/bağlanma bilgilerini içermektedir. Ayrıca diğer iki fragman için bir duplikat ve bir paralel olabilecek metinler tespit edilmiştir. Bu tablet parçalarının fotoğrafları, kopyaları ile çevriyazıları da sunulmuştur.","PeriodicalId":40948,"journal":{"name":"Tarih Incelemeleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49291750","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}