{"title":"Nâbî'nin Gazellerinde Tefâhür","authors":"Ümmüsü Selen Ulu","doi":"10.58659/estad.1519764","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1519764","url":null,"abstract":"Arapça bir sözcük olup övünme ve büyüklenme gibi anlamlara gelen fahriye, edebiyat terimi olarak şairlerin kasidelerinde kendileri ve şairlikleriyle övündüğü bölümün adı olmuştur. Genellikle methiye bölümünden sonra gelen fahriye kısmı, şairin kendi söyleyiş gücü ve şiir kabiliyeti hakkında yaptığı abartılı bir övünç olarak kendisini göstermekte, arka planda ise kasidenin sunulacağı devlet büyüğüne usta bir şair tarafından methedildiğini hissettirmektedir. Genellikle kasidelerde yer bulan tefâhür, bazı şairler tarafından gazel nazım şeklinde de kullanılmıştır. Şairler gazellerinde özellikle mahlaslarının geçtiği makta beytinde tefâhüre başvurmuştur. Nâbî’nin ise çoğunlukla gazellerinin makta kısmında olmakla birlikte herhangi bir beytinde de tefâhürde bulunduğu görülmektedir. Nâbî, nasihat üslubunun da bir getirisi olarak gazellerinde şiirin nasıl olması gerektiğine dair açıklamalarda bulunmuş ve bu yönde nazmettiği şiirleri ideal şiir olarak kabul edip söz konusu şiirleriyle övünmüştür. Dolayısıyla gerek kasidelerde gerekse gazellerde başvurulan tefâhür, şairin abartılı bir övüncü olması yanında poetik söylemi de beraberinde getirmektedir. Çalışmada da Nâbî’nin gazellerinde tefâhürde bulunduğu beyitlerden hareketle hem Nâbî’nin kendi şiirlerini nasıl nitelediği hem de Nâbî’ye göre bir şiirin taşıması gereken hususların neler olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu gözle incelenen Nâbî’nin gazelleri, “Ma’nâ Yönünden Tefâhür”, “Yeni Bir Tarz Getirdiğini Belirtme ve Tazelik Yönünden Tefâhür”, “Başka Şairlerden Üstün Olma İddiası Yönünden Tefâhür”, “Üslup Yönünden Tefâhür”, “Nev-zemin Bulma Yönünden Tefâhür ve Nazireye Davet”, “Çok Şiire Sahip Olma Yönünden Tefâhür” ve “Diğer Klasik Unsurlar Yönünden Tefâhür” olmak üzere yedi alt başlığa ayrılarak gözler önüne serilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"57 24","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141799222","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"AKŞEMSEDDİN’İN MAKÂMÂT-I EVLİYÂ ADLI ESERİ","authors":"Mustafa Tatcı","doi":"10.58659/estad.1519308","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1519308","url":null,"abstract":"ÖZET \u0000“Makâmât-ı Evliyâ” Akşemseddîn’in Türkçe bir risâlesidir. Müellif eserinde “velâyet ve velîlik, fenâ ve bekâ, hikmet ve hakîmlik, âdem ve diğer peygamberlerin makâm ve mânâları, cezbe ve vecd, manevî tasarruf ve ehl-i ricâl, kümmel (kâmiller), mâşûkluk, sülûk ve sâlik, dört nebî ve dört unsur, velîlerin terki, salât, marifet ehli, tevhîdin hakîkati” gibi konu ve kavramları ele almaktadır. Biz bu çalışmada söz konusu eserin burada ilk kez değerlendirilecek olan mufassal nüshasıyla bu nüshaların muhtevasını değerlendireceğiz. \u0000Makâmât-ı Evliyâ’nın Türkiye ve dünya kütüphanelerinde altmışa yakın yazması vardır. Bu çalışmada söz konusu yazmaların önemli bir kısmı görülmüştür. Çalışmamızda yazmaların en genişi ve farklısı olan Süleymaniye Reşid Efendi Bl. 345 ve İÜ. Ktp. Ty. 852 numaradaki nüsha esas alınmıştır. Bu mufassal nüshalar daha önceki çalışmalarda fark edilmediği için araştırmamızın Akşemseddin araştırmalarına önemli bir katkıda bulunacağımıza inanıyoruz. \u0000Makâmât ilk kez Nuruosmaniye nüshası (yz. 2229) esas alınarak Nafi Erdoğan (1963) tarafından incelenmiş, bilahire rahmetli Ali İhsan Yurd’un “Akşemseddîn, Hayatı ve Eserleri” (İstanbul 1972) adlı eserinde neşredilmiştir. Bu çalışmaları Süleyman Ateş’in (İstanbul 2000), Muhammet Ali Yıldız’ın (Ankara 2008) ve Metin Çelik’in (İstanbul 2013) araştırmaları takip etmiştir. Bu çalışmalarde eserin mufassal nüshaları kullanılmamıştır. Araştırmamız söz konusu nüshalar üzerine inşa edilmiş ve Akşemseddin’in görüşleriyle ilgili önemli bilgilere ulaşılmıştır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"04 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141818508","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"OSMANLI EDEBİYATI VE TASAVVUF","authors":"Vildan Coşkun","doi":"10.58659/estad.1492228","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1492228","url":null,"abstract":"Tasavvuf, “din”den sonra belki de divan edebiyatının en önemli kaynaklarından biridir. Buna, tasavvuf ile dinin kesiştiği noktaların çok olmasıyla birlikte, Osmanlıda tasavvuf kurum ve kültürünün klasik edebiyat döneminde yaygın olması, şairlerin tasavvufa ilgi duyuyor veya bir tarikat terbiyesi altında iken şiirini yazıyor olması, tasavvufun şiire kavram ve derinlik bakımından zenginlik kazandırıyor olması gibi daha pek çok sebep sayılabilir. Bu çalışmada tasavvufun, divan şiiri ile arasındaki bağın nasıl olduğu, başka bir ifadeyle tasavvufun divan şiirine kaynaklık etme biçimi ve bunun örnekleri incelenmeye çalışılacaktır. Bunun için öncelikle tasavvufun kavramsal ve tarihî arkaplanına kısaca değinecek, sonrasında da tasavvuf ile divan şiirinin buluşma noktaları ele alınacaktır. Ayrıca şairlerin şiirlerinden örneklerle altı yüz yıllık edebiyat geleneğindeki edebiyat tasavvuf ilişkisi, farklı şairlerden alınan beyitler üzerinden anlaşılmaya ve anlatılmaya çalışılacaktır","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"43 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141338674","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BİR ŞİİR MECMUASINDA TESPİT EDİLEN YAYIMLANMAMIŞ FEYZÎ MAHLASLI ŞİİRLER","authors":"Faruk Ay","doi":"10.58659/estad.1489889","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1489889","url":null,"abstract":"Klasik Türk edebiyatı çalışmaları genellikle divan çalışmaları üzerinden ilerlemiştir. Bu \u0000çalışmalar günümüze kadar divan araştırmaları üzerinde yoğunlaşmış, mecmualar ve \u0000cönkler daha az önemsendiği anlaşılmaktadır. Günümüze kadar eksiklik olarak \u0000görülen bu durum nisbeten yeni cönk ve mecmua çalışmaları ile giderilmektedir. \u0000Mecmualar üzerinde akademik araştırmalar hız kazanmaktadır. Şiir mecmuaları da \u0000bir divan kadar edebiyat ve kültür tarihimiz açısından önem arz etmektedir. \u0000Mecmuaları bu kadar önemli kılan şey, çeşitli nedenlerden dolayı günümüze kadar \u0000ulaşamamış birçok şiirden ve şairden haberdar olmamıza imkan sağlamasıdır. Yeni \u0000mecmua çalışmalarının ardından bir çok yeni şair ve şiir alana kazandırılmıştır. Ayrıca \u0000mecmuaları divanlardan ayıran özellikler, divan çalışmalarında gözden kaçabilecek \u0000şair ve şiirleri görmemizi sağlayabilmektedir. \u0000Buradan hareketle bu çalışmada İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi \u0000T3572 numarada kayıtlı mecmua incelenmeye tabi tutulmuş ve incelemeler \u0000neticesinde mecmuada Feyzî mahlasıyla yer alan 8 şiirden 7si divanında bulunmadığı \u0000anlaşılmıştır. Tezkirelere bakıldığında Feyzî mahlasıyla şiir yazan iki şair \u0000görülmektedir. Mecmuadaki Feyzî mahlaslı şiirlerden bir tanesi Muvaffak Eflatun’un \u0000doktora tezi olarak çalıştığı Feyzî-i Kefevî’de yer almasından dolayı kesin hüküm \u0000vermemekle mecmuadaki şiirlerin şairi olarak Feyzî-i Kefevî olduğu kanaatini güçlü \u0000kılmaktadır. Böylece mecmuadaki diğer Feyzî mahlaslı şiirlerle birlikte Feyzî-i \u0000Kefevî’nin bilinmeyen 7 şiiri bu araştırma neticesinde gün yüzüne çıkarılarak \u0000divanının tamamlanmasına katkı sağlamak amaçlamaktadır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"24 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141341127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KLASİK TÜRK ŞİİRİNDEKİ ZÂHİD TİPİNİN BOSNALI SÂMİ’Î DİVANI’NA YANSIMALARI","authors":"Mustafa Sefa Çakır","doi":"10.58659/estad.1493860","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1493860","url":null,"abstract":"Edebiyat ve hayat arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Hayatın şiiri etkilediği yönlerden birisi de şahıslar kadrosudur. Bazen gerçek şahıslar şiire girdiği gibi bazen de yine hayatta bir karşılığı bulunan ancak kurgusal ve hayalî olan tipler şiirde kendine yer edinmektedir. Klasik Türk şiirinde çeşitli tipler bulunmaktadır. Bu tiplerden birisi de \"zâhid\" tipidir. \"Rind\"in, âşığın ve dolayısıyla şairin karşısına konumlandırılmış olan zâhid; kaba, samimiyetsiz, anlayışsız ve hesapçı tavırlarıyla daima eleştiri oklarına hedef olmuştur. Normalde olumlu bir anlama sahip olan zâhid; zühdü, takvayı dolayısıyla dini yanlış anlaması yönüyle olumsuz bir tipoloji olarak şiire girmiştir. Şairler bu tipten zâhidin yanı sıra şeyh, vaiz, nâsih, hâce gibi çeşitli şekillerde bahsetmişlerdir. \u000017. yüzyıl şairlerinden Bosnalı Sâmi'î (ö. 1684-5) de divanında bu tipten çokça bahsetmiş ve onu oldukça eleştirmiştir. Zâhidi birçok özgün benzetmeye ve yaklaşıma konu eden Sâmi’î’ye göre harâbât ehline sürekli bir şeyler anlatma çabasında olan zâhid, onları dilinden düşürmemekte, rindlere baskı uygulamaktadır ancak gizliden \u0000 \u0000gizliye fırsat bulduğu zaman kendisi de eleştirdiklerini yapmaktadır. Zâhid; sarık, cübbe, asa ve tesbih ile sürekli riya yapmakta, insanları aldatmaktadır. İslam’ın özünü anlamaktan mahrum olan bu kaba softa tipolojisi kabuğa, dış görünüşe takılmıştır. İnsanları sürekli cehennemle korkutarak kendinden de dinden de uzaklaştırmaktadır. Vaiz illa birilerine nasihatte bulunacaksa sevgiliye tavsiyede bulunmalı ve ona aşığına cevr ü cefa etmemesini söylemelidir. \u0000Bu çalışmada tüm bunlar ve başkaca örneklerden yola çıkarak klasik Türk şiirinde zâhid tipi ele alınacak, divanından hareketle Bosnalı Sâmi'î'nin ona yaklaşım şekli ortaya konulacaktır. Bu sayede klasik Türk şiirinde rind karşıtı olarak zâhid çalışmalarına katkı sunulacaktır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"30 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141341527","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"MEHMED FENNÎ EFENDİ’NİN ŞİİR MECMUASI: NURUOSMANİYE KÜTÜPHANESİ NO:4959","authors":"Necla Türkyılmaz","doi":"10.58659/estad.1489482","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1489482","url":null,"abstract":"Manzum-mensur olarak pek çok alanda yazılabilen mecmualar, son dönem projelerinin ana malzemelerindendir. Muhteva kapsamı ve çeşitlilik kaplamıyla Klasik Türk Edebiyatının önemli bir türüdür. Metin neşrinin tespitinde ve biyografik çalışmalarda önemli rol oynar. Mecmualar mürettip seçkilerinden ziyade, özgün metinleri de barındırır. Bu makale, Nuruosmaniye Kütüphanesi 4959’da kayıtlı şiir mecmuasını tanıtmak üzere kaleme alınmıştır. Mecmua hakkında eksik veya yanlış bilinen malumatların üzerinde hassasiyetle durulmuştur. Verilen bilgilerin doğruluğu kanıtlanmaya çalışılmıştır. 17. Asır Klasik Türk Edebiyatı şairlerinden Mehmed Fennî Efendi’nin kaleme aldığı bu mecmua, bir divanlar mecmuasıdır. Farsça manzumelerin de bulunduğu bu mecmuadaki şairler ve şiirleri detaylandırılmıştır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"6 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141343066","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kaygusuz Abdâl'ın Gülistân'ında Vahdet-i Vücût Düşüncesi","authors":"M. Sever","doi":"10.58659/estad.1492171","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1492171","url":null,"abstract":"Kaygusuz Abdâl, Alevî-Bektaşî edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir ve Türk dili, kültürü ve tasavvuf edebiyatı tarihi için büyük öneme sahiptir. Menâkıbnâmesi'nde belirtildiğine göre, Elmalı'da yaşayan Abdâl Mûsâ'nın yanında uzun bir süre kalarak onun terbiyesinde ve hizmetinde bulunmuştur. Seyr ü sülûkunu tamamladıktan sonra, tahminen hicrî 800/miladî 1379 veya 1398 yıllarında Hac farizasını yerine getirmek üzere yola çıkar ve Mısır'a varır. Orada bir süre kaldıktan sonra Hacca gider. Dönüş yolunda Hicaz, Suriye ve Irak'ı dolaşarak tekrar Anadolu'ya döner. 1424-1430 tarihleri arasında Rumeli'yi ziyaret eder ve Edirne, Yanbolu, Filibe ve Manastır gibi şehirleri gezer. Daha sonra bir rivâyete göre Anadolu'ya, bir rivâyete göre de Mısır'a dönen Kaygusuz, tahmini olarak 1444 yılında vefat eder. Elmalı'nın Tekke köyündeki Abdâl Mûsâ Türbesi'nde medfun olduğuna inanılır. \u0000Kaygusuz Abdâl’ın en uzun şiirlerinden biri olan Gülistan, mesnevî tarzında yazılmıştır. Gül bahçesi anlamına gelen “gülistan” sembolik bir isimdir ve Allah’ın bir oluşunu imâ eder. Gülistan ise, tasavvufi yolculukta kişinin ulaştığı marifeti ifade eder. Kaygusuz da Gülistan’da ancak marifet sahibi olanların Allah’ın birliğini anlayabileceğini söyler. Kaygusuz bu eserinde Allah’ın birliği, bir oluşun kanıtları, insanın yaratılış amacı ve nefs terbiyesi üzerinde durmuştur. \u0000Çalışmamızda Kaygusuz Abdâl’ın Gülistan’da dile getirdiği vahdet-i vücut anlayışı üzerinde durulacaktır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"89 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141359548","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"NA’ÎMÎ ÇELEBİ VE ŞİİRLERİ","authors":"Süleyman Eroğlu","doi":"10.58659/estad.1493422","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1493422","url":null,"abstract":"Son yıllarda klasik Türk edebiyatı araştırmacılarının ilgisinin yoğunlaştığı eserlerin mühim bir kısmını şiir mecmuaları oluşturmaktadır. Şiir mecmuaları, tertip edildikleri dönemin edebî ve kültürel birikimini aksettirmekle birlikte biyografik kaynaklarda kendilerine yer bulamayan şairlerin varlığını haber veren önemli birer kaynak durumundadır. Bir şiir mecmuasında derlenen şiirleri vasıtasıyla tanıştığımız ve bugüne değin -nazire mecmualarında kayıtlı iki nazire gazeli haricinde- hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadığımız şairlerden biri de Na’îmî Çelebi’dir. \u000015. yüzyılın başlarında klasik Türk şiirinin kuruluş safhasında yaşamış bir şair olduğu anlaşılan Na’îmî Çelebi, şimdiki bilgilerimize göre Anadolu sahası Türk edebiyatında Na’îmî mahlasını kullanan ilk şair durumundadır. Adının “çelebi” unvanıyla anılması ilmiye sınıfına mensup bir şair olma ihtimalini düşündürmektedir. Na’îmî Çelebi, edebiyat tarihimizin temel kaynaklarından tezkirelerde yer alamamış olsa da gazellerinin nazire mecmualarında kaydedilmiş olması onun yaşadığı dönemde tanınır bir şair olduğunu göstermektedir. Elimizde mevcut az sayıdaki şiirlerinden hareketle nazım tekniğine vakıf bir şair kanaati uyandıran Na’îmî Çelebi’nin ekseriyetini gazellerinin oluşturduğu şiirlerine çoğunlukla âşıkâne yer yer de sûfîyâne bir edanın hâkim olduğu ve kolay anlaşılır bir şiir diline sahip olduğu görülmektedir. \u0000Bu çalışmada; Na’îmî Çelebi’nin biyografisinin tespitine çalışılmış, Bursa İnebey Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Genel 5052 demirbaş numarasıyla kayıtlı bulunan Mecmû’atü’l-eş’âr’da yer alan on altı şiiri şekil ve muhteva özellikleri bakımından değerlendirilmiş ve bu şiirlerin çeviri yazılı metinlerine yer verilmiştir.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"119 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141361198","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TARÎKATÇI EMÎR’İN HİLYESİNDEN HAREKETLE MENSUR HİLYE TERCÜME VE ŞERHLERİNE GENEL BİR BAKIŞ","authors":"Mehtap Erdoğan Taş","doi":"10.58659/estad.1486818","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1486818","url":null,"abstract":"Tarîkatçı Emîr olarak tanınan Mustafâ b. Abdullâh El-Osmâncıkî, Fatih Camisi’nde dersiam olarak görev yapmış ve 1143/1730-31 yılında vefat etmiştir. Hakkında bilinenler neredeyse bundan ibarettir. Tamamı dinî içerikli ve ilmî olmak üzere kırktan fazla Türkçe, Arapça tercüme ve şerhleri bulunmaktadır. En meşhur eseri çok sayıda nüshası olan Tebyînü’l-Merâm ya da diğer adıyla Şerhu Risâle-i Bey’ u Şirâ’ olarak görünmektedir. Tarîkatçı Emîr’in tercüme ve şerhleri üzerine bugüne kadar fazla bir akademik çalışmanın yapıldığı söylenemez. Bu tercümelerden birisi de çalışmamıza konu olan Tercüme-i Hilye-i Nebî adlı mensur hilyedir. Tercüme-i Hilye-i Nebî, Hz. Peygamber’in bazı uzuvları ile güzel huylarının ve davranışlarının anlatıldığı küçük bir risaledir. Tirmizî (öl. 279/892)’nin meşhur eseri eş-Şemâʾilü’n-nebeviyye ve’l-hasâʾilü’l-Mustafaviyye ile şerhlerinin ve İbni Cevzî’nin Siyer’indeki rivayetlerin kısa bir tercümesidir. Tarîkatçı Emîr, bu rivayetleri tercüme ederken risalesine övgü sözleri, saygı ifadeleri ve benzemeler içeren eklemeler yapmamış, kendine ya da bir başkasına ait manzum parçalara yer vermemiş ve risalesinde bazı mensur hilyelerde görülen dilbilgisel açıklamalarda bulunmamıştır. Bu sebeple, diğer mensur hilyelerle karşılaştırıldığında Tarîkatçı Emîr’in mensur hilyesinin yalnızca bir tercüme olduğu söylenebilir. Türün öne çıkan diğer örneklerinin ise telif-tercüme ya da şerh niteliğinde eserler olduğu görülmektedir. \u0000Bu çalışmada, mensur hilyeler ile Tarîkatçı Emîr ve eserleri hakkında genel bir bilgi verildikten sonra Tercüme-i Hilye-i Nebî; nüshaları, kaynakları, şekil ve muhteva özellikleri bakımından incelenmiş ve Tercüme-i Hilye-i Nebî’nin transkripsiyonlu ve tenkitli metni hazırlanmıştır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"98 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141376430","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ÖMER FERİD KAM’IN ÂVÂZE-İ BEZM-İ SULH-İ LAHEY TERCÜMESİ","authors":"Murat Aslan","doi":"10.58659/estad.1492203","DOIUrl":"https://doi.org/10.58659/estad.1492203","url":null,"abstract":"19. yüzyılın sonlarına doğru devletlerarasında savaşlar artmış ve silahlanma yarışı hız kazanmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle yeni silahlar ve savaş aletleri icat edilmiş, bu durum ise savaşların daha şiddetli olmasıyla sonuçlanmıştır. Neticede 1899 yılında Lahey Uluslararası Barış Konferansı yapılmış, devletlerarasındaki problemlerin barış yoluyla çözülmesi öncelikli seçenek olarak karara bağlanmıştır. Ayrıca bu konferansta savaş hukukuna dair yeni düzenlemeler getirilmiş, bazı silahların kullanılması yasaklanmıştır. Prens Erfâu’d-devle Mirzâ Rızâ Han Dâniş, İran heyetinin arasında yer alarak bizzat konferansta bulunmuş, burada şahit olduklarını Âvâze-i Bezm-i Sulh-i Lahey adlı mesnevisinde anlatmıştır. Kendisini dünya barışının en büyük taraftarı olarak gören şair, bu konferansı dünya barışına dair atılmış önemli bir adım olarak yorumlamış ve gelecekte bu barışın sağlanacağına dair kuvvetli inancını dile getirmiştir. Bu eser on beş dilde yayımlanmış ve pek çok devlet tarafından tebrik edilmiştir. Eserin çevrildiği dillerden biri de Türkçedir. Bu tercüme Babıali Tercüme Odası memurlarından Ömer Ferid (Kam) tarafından aruz ölçüsüyle manzum olarak kaleme alınmıştır. Böylece Osmanlı okuru, Erfâu’d-devle’nin 53 beyitlik bu mesnevisiyle tanışma fırsatı yakalamıştır. Bu çalışmada ilk olarak Erfâu’d-devle ve onun Âvâze-i Bezm-i Sulh-i Lahey adlı eseri tanıtılmış, ardından Ömer Ferid Kam’ın tercümesi hakkında bilgi verilmiştir. Mesnevi tahlil edilmiş, transkripsiyon alfabesine aktarılmış metin ve metnin orijinal hâli makalenin sonuna eklenmiştir. Böylece eserin tanıtımını yapmak ve önemi hakkında bilgi vermek amaçlanmıştır.","PeriodicalId":395653,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"37 S161","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141377592","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}