{"title":"Toksik Erkekliğin Türk Dizi Endüstrisinin Popüler Örnekleri Üzerinden Okunması, Hercai ve Sen Anlat Karadeniz","authors":"Serhat Kaya","doi":"10.33207/trkede.1121078","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1121078","url":null,"abstract":"Kadın cinayetlerinin, cinsel istismar ve tacizlerin konvansiyonel medyada görece genişçe yer bulması sosyal medyada hızlı yayılıma girmesi birçok yeni kavramı da beraberinde meydana getirmektedir. 1980’li yılların sonlarına doğru Raewyn Connel tarafından ilk kez kullanılan toksik erkeklik (toxic masculinity) de bu kavramlardan birisidir. Connel, toksik erkekliği işçi sınıfı erkeklerinin, eşcinsel erkeklerin baskılanma hallerini ve orta sınıf beyaz erkeklerin konumunu açıklamak için kullanmaktadır. Toksik erkekliğin bilinirlik kazanmasında aktivist Tarana Burke’nin ilk olarak 2006 yılında MySpace’te başlattığı #MeToo hareketi bu bağlamda önemli bir başlangıçtır. Ocak 2018’de ise yine cinsel istismar ve tacize karşı mücadele etmek için Hollywood oyuncularının başlattığı “Time’s Up” dikkat çeken hareketlerden birisidir. Erkekliğin popüler medyaya yansıyan yüzlerine yönelik çok sayıda çalışma literatürde yer almaktadır. Biz de çalışmamızda toksik erkekliğin Türkiye dizi endüstrisindeki görünürlüğünü popüler örnekleri “Sen Anlat Karadeniz” ve “Hercai” üzerinden ele alacağız. Bu diziler özelinde toksik erkekliğin çeşitli yansıma biçimleri söylem ve eleştirel söylem analizi yöntemleriyle incelenecektir. Dizilerdeki saldırgan ve baskın erkeklik formlarının aşikâr edilmesi izler kitle üzerinde şüphesiz etki bırakmaktadır. Toksik erkeklik sahnelerine sıkça yer verilmesi ve ilgili sahnelerin uzun tutulması ise şiddeti normalleştirip sıradanlaştırdığını söyleyebiliriz.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69532662","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Anlatıları”nda Geçmiş Zaman “Tutunamayan”ları","authors":"Gülçin Oktay","doi":"10.33207/trkede.1194370","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1194370","url":null,"abstract":"Abdülhak Şinasi Hisar en verimli dönemini 1933-1956 yılları arasında geçirmiş, Türk edebiyatında gelenek ile modernlik arası çizgide duran önemli bir yazardır. Boğaziçi’nde, Rumeli Hisarı’nda, Çamlıca’da geçirdiği çocukluğu ve gençliği, Hisar’ın yazarlık sürecini etkilemiş ve onu bir “geçmiş zaman anlatıcısı”na dönüştürmüştür. Bu sebeple Hisar; Boğaziçi Mehtapları (1942), Boğaziçi Yalıları (1954), Geçmiş Zaman Köşkleri (1956) adlı kitaplarında geçmiş yıllara ve “Boğaziçi medeniyeti”ne dair anılarını anlatmıştır. Onun eserleri devasa bir hatıra kitabının bölümleri gibidir ve daima geçmişten beslenir. Yazar, anılarına o kadar bağımlıdır ki onun Fahim Bey ve Biz (1941), Çamlıca’daki Eniştemiz (1944), Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952) adlı eserleri de bir “roman” olmaktan ziyade hatıraya yakındır. Dolayısıyla Hisar’ın metinleri bu karmaşık yapısı itibariyle bir “anlatı” olarak değerlendirilmeye daha yatkındır. Bu anlatıların ana meselesi ise eserlerin isimlerinden de anlaşıldığı gibi geçmiş zaman ve geçmiş zamanın insanlarıdır. Hisar, geçmiş zamanı anlatırken bir nostalji duygusu yaşatmakla birlikte Bergsoncu bir bakışla zamanın/değişimin kesintisiz/önlenemez yapısının da farkındadır. Bu sebeple zaman değiştikçe mekânlar ve insanlar değişmekte, değişemeyenler ise bir “tutunamayan” profili olarak yaşamlarına devam etmeye çalışmaktadırlar. Bir anlamda onun karakterleri eskiyen köşkler gibidirler; eskiseler de bir dönemin ihtişamını anımsatırlar. Bu makalede de yazarın üç “roman”ından ve onlarda geçen Fahim Bey, Hacı Vamık Bey ve Ali Nizami Bey’den yola çıkılarak zaman, değişim ve değişimin dışında kalan karakterler incelenecektir. Aynı zamanda bu noktalar, Abdülhak Şinasi Hisar’ın kendi “tutunamayan” profili ile de kıyaslanacak ve yazar ile karakterleri arasındaki bağ değerlendirilecektir.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69533273","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Şairin Meşrebi: Fehîm-i Kadîm, Esrâr Dede ve Leskofçalı Gâlib Bey'in Meşreb Redifli Gazelleri","authors":"Fahri Kaplan","doi":"10.33207/trkede.1205379","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1205379","url":null,"abstract":"Bir kişinin mizacını, karakterini, tabiatını ifade eden “meşreb” kavramı, şairler söz konusu olduğunda şiirlerinin üslup ve içeriğine de etki eden önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada, Fehîm-i Kadîm’in kaleme aldığı “meşreb” redifli gazel, “meşreb” kavramı etrafında bir şairin kendi meşrebine hayal ve imaj yüklü bir anlatım içinde getirdiği yorumlar açısından dikkate değer bir şiirdir. 17. yüzyılda yaşayan Fehîm-i Kadîm’in “meşreb” gazeline 18. yüzyılda Esrâr Dede, 19. yüzyılda ise Leskofçalı Gâlib Bey nazire söylemişlerdir. Fehîm-i Kadîm’in şiirinde hâkim olan meşrep, aşkla dolu çılgın bir âşığın kendinden geçmesi, pervane (gece kelebeği) gibi yanması ve aşkın ikliminde çılgın bir coşku ile aşk şarabını yudumlayıp mest (sarhoş) olması şeklinde özetlenebilir. Fehîm’in şiirine hâkim olan bu meşrebin Esrâr Dede ve Leskofçalı Gâlib’i de etkilediği ve söz konusu şiirlerin içerik ve üslubunu ana hatlarıyla belirlediği söylenebilir. Bununla birlikte Esrâr Dede ve Gâlib Bey, şiirlerinde kendilerine has duyuş ve tarzı da yansıtarak sözlerine kendi meşreplerinin damgasını vurmuşlardır. Esrâr Dede’nin şiirinde tasavvuf ve özellikle Mevleviliğe dair imajlar, bazı zıt unsurların uyum içinde şaşırtıcı kullanımı söze ayrı bir derinlik katmıştır. Gâlib Bey ise sade gibi görünen anlatımının arkasına derin bir aşk ve varlık anlayışı sığdırmıştır. Her üç şairin meşreplerinde aşk ve aşka bağlı divanelik, kendinden geçiş, yanış gibi coşkulu hâller öne çıkar.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49503036","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Stagnating the Life: Modern Wisdom in Fernando Pessoa's The Book of Disquiet","authors":"Hakan Atay","doi":"10.33207/trkede.1166080","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1166080","url":null,"abstract":"This article aims to draw attention to the existence of a common ground on which modern artist and modern thinker come close to each other in articulating a uniquely modern urgency, which gives shape to a new understanding of wisdom. Departing from the role often assigned to the poets/prose writers as the “stagnators of life” in the ages of turmoil, the article examines The Book of Disquiet, owned by Bernardo Soares, the semi-heteronym of Portuguese writer and poet Fernando Pessoa, as a collection of fragments that stage crucial moments of stagnation. After underlining how modernist literature has often been viewed as a separate realm from the devastating socio-political developments of the twentieth century, it exemplifies some experimenting gestures of the so-called “wise” artist through an analysis of The Book of Disquiet. The analysis focuses on the co-existence of poetry and prose, the exteriorization of interior experience via the notion of landscape, and the idea that life can best be observed from a distance after it is fully stopped. Drawing on literary readings of Walter Benjamin, Maurice Blanchot, and Paul de Man, the article aims to show that The Book of Disquiet, like the works of such poet/prose writers as Rilke and Kafka, illustrates how the destiny of modern artist, unlike that of modern world, was to break with the teleological concerns of daily life in favor of capturing life in its reality.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69532666","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK VE POSTMODERN ANLATIM TEKNİKLERİ BAĞLAMINDA KAAN MURAT YANIK’IN BUTİMAR ROMANI","authors":"Gülşah Şi̇şman","doi":"10.33207/trkede.1215121","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1215121","url":null,"abstract":"Kaan Murat Yanık’ın ilk romanı olan ve 2015’te yayımlanan Butimar Sessizliğin Kanatları, dünyanın maddeselliğinden bunalmış, modern hayata uyum sağlayamayan bir psikiyatrın kendini konumlandırabileceği, kendi olabileceği, kendi gerçekliğini yaşayabileceği alternatif bir dünya arayışını anlatır. Dış dünya ile çatışma halindeki ismi belirsiz psikiyatr, rüyalarında yarattığı alternatif dünyada yaşadığı hayatlar sayesinde yalnızlığından/uyumsuzluğundan kurtulmaya çalışır. Rüyalar ekseninde kurgulanan romanda psikiyatrın gördüğü/kurduğu uzun bir rüyanın iç vaka olarak yer alması, iki farklı hikâyeyi kurmaca düzlemde bir araya getirir. Yirminci yüzyılın başlarında, şimdiki Ermenistan’ın başkenti Erivan’da geçen iç vakada büyülü bir dünya okura eşlik eder. Bu yönüyle alışılmış ile alışılmamışı, büyü ve sihir ile mantığı bir araya getirerek gerçekliğin sınırlarını genişleten, yeni ve farklı bir gerçeklik yaratmayı sağlayan büyülü gerçekçilik, eserin bütün unsurlarını kuşatır vaziyettedir. \u0000Çalışmada Butimar Sessizliğin Kanatları romanı üstkurmaca, metinlerarasılık gibi postmodern anlatım teknikleri ve Doğu ile Batı’yı izleksel düzlemde olduğu kadar kuramsal yönden de birleştiren büyülü gerçekçilik akımı bağlamında tahlil edilecektir. Böylece madde-mana, hayal-rüya, büyü-gerçek, psikoloji-simya, gerçek-düş karşıtlığında ve birlikteliğinde ilerleyen romanın büyülü, masalsı ve fantastik atmosferi ortaya konacak; tahkiye/anlatma, tasvir, iç çözümleme, diyalog, geriye dönüş, leitmotiv gibi anlatım tekniklerinin kullanılışları tespit edilerek yalnızlık, yabancılaşma, aşk izlekli anlatının dili ve üslubunda büyülü gerçekçi akımın işlevi çözümlenecektir.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47763935","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yunan İsyanı'nda Yedi Ada","authors":"Ünsal Başak","doi":"10.33207/trkede.1165142","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1165142","url":null,"abstract":"Bu çalışmada 1821 yılında başlayan Yunan İsyanı’na Yedi Ada’nın katkılarının ortaya konulması amaçlanmıştır. En büyüğü Kefalonya adası olan Yedi Ada, tarih boyunca stratejik konumu nedeniyle birçok uygarlığın izlerini barındırmaktadır. Adalarda ilk önce Venedik, sonrasında ise Fransız ve İngiliz hakimiyeti kıta Yunanistan’ından farklı bir kültürel ve ekonomik yapının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Özellikle Fransız hakimiyeti döneminde bilinçli bir şekilde teşvik edilen milliyetçilik akımı ile, İngiliz hakimiyeti döneminde ada halkına ve Mora’dan kaçan Yunan haydutlara verilen askeri eğitim sonucunda adalar, Yunan İsyanı’nda önemli bir rol oynamıştır. Yunan asilerin liderlerinden Kolokotronis Yedi Ada’da aldığı batı tarzı savaş eğitimini Mora’da Osmanlı Devleti’ne karşı uygulamıştır. Yunan Milli Marşı’nın yazarı Dionisios Solomos’un da bu adalarda yaşadığı ve marşı Zakintos adasında yazdığı dikkate alındığında, Yedi Ada’nın hem isyan öncesinde hem de isyan sırasında Yunanistan için önemli bir askeri, lojistik ve kültürel merkez olarak öne çıktığı söylenebilir","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47278856","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Aizanoilu Başhekim Agathopodos","authors":"Zerrin Erdi̇nç","doi":"10.33207/trkede.1187564","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1187564","url":null,"abstract":"Roma Dönemi’nde bomoslar heykel kaidesi, mezar veya adak taşı olarak kullanılmış, farklı boyutlarda veya formlarda üretilmiş ve çeşitli bezeme öğeleri ile işlevine uygun olarak bir karaktere bürünmüştür. Çalışma konumuzu oluşturan Agathopodos’un bomosu dikdörtgen gövdeli ön yüzünde ölen kişiye ait eşyaların ve yazıtın bulunduğu bir mezar bomosudur. Günümüzde Aizanoi Antik Kenti Mozaikli Hamam içinde bulunmaktadır. Yazıtından yola çıkarak ölen kişi, ailesi ve mesleği ile ilgili elde ettiğimiz bilgiler bomos üzerindeki bezeme öğeleri ile birlikte ele alındığında, Başhekim Agathopodos’un MS 2. yüzyıl sonlarında yaşamış olduğu Aizanoi kentindeki sosyal ve ekonomik konumu netlik kazanmıştır. Buna bağlı olarak mezar taşını yaptıran oğullarının hekimlik mesleğini devam ettirip ettirmedikleri belirsiz olsa da aynı zamanda eşi Ammia için de yaptırılmış olan bomos üzerindeki figürlerden karısının sosyal konumu ile ilgili bilgi almak mümkündür. Bomos üzerindeki tıp aletleri, ecza kutusu, sonda ve makasa bakıldığında ise Başhekim Agathopodos’un ilaç ile tedavi yöntemlerini uyguladığı ve cerrahi işlemlerde de tecrübeli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69532813","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KONYA-BEYŞEHİR’DE GEDİK AHMED PAŞA CAMİİ","authors":"Ahmet Yavuzyilmaz","doi":"10.33207/trkede.1198633","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1198633","url":null,"abstract":"Konya ve çevresi tarih öncesi çağlardan günümüze kadar yerleşime sahne olmuş Anadolu’nun kadim şehirlerinden birisidir. Türklerin 1071 yılında Malazgirt Zaferiyle Türk Yurdu haline getirdiği bu topraklar başta Sultan ve ailesi olmak üzere devlet adamları, varlıklı insanlar tarafından sayısız ata yadigarı eserler ile donatılmıştır. Bunlar içerisinde camiler, medreseler, kervansaraylar, hamamlar, çeşmeler, köprüler gibi çok sayıda eser vücuda getirmişlerdir. Şüphesiz bunlar içerisinde İslamiyet’i kabul etmiş olan toplumların en önemli dini yapısı olan camiler gelmektedir. İslamiyet’le birlikte ortaya çıkan cami mimarisi farklı coğrafyalar da farklı malzeme ve yapım tekniklerinde inşa edildikleri görülür. Bunlar içerisinde taşıcı sistemi ve üst örtüsü ahşap olan yapılar ayrı bir grubu oluşturmaktadır. İlk örneklerini Karahanlı ve Gazneliler devrinde gördüğümüz ahşap direkli cami geleneği Türklerle birlikte Anadolu’ya taşınarak en zengin örneklerini yine bu topraklarda ortaya koymuşlardır. Konya’da Sahib Ata Camii ile başlayan ahşap direkli cami geleneği Beyşehir’de Eşrefoğlu Camii ile devam etmiştir. Eşrefoğlu Camiinden esinlenerek başta Konya ve çevresi olmak üzere Anadolu’nun diğer şehirlerinde ve köylerinde bu tarz camileri görmek mümkündür. Bunlardan birisi de Beyşehir’in Üstünler Mahallesinde bulunan Gedik Ahmet Paşa Camii’dir. Bu çalışmada Gedik Ahmed Paşa Camii plan, mimari, süsleme, malzeme ve teknik özellikleri bakımından tanıtılarak farklı bölgelerdeki benzer örneklerle karşılaştırmaları yapılarak ilim alemine tanıtılacaktır.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69533298","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"SABRİ ÜLGENER’İN FİKİRLERİ ÜZERİNDEN SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ ADLI ROMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ","authors":"M. Kiliç, Esma Akpinar","doi":"10.33207/trkede.1199914","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1199914","url":null,"abstract":"Kalkınma, 21. yüzyılda hala az gelişmiş veya gelişmekte olan toplumların gündemindedir. Bir ekonomik sistemin, kalkınma aşamalarını etkin bir şekilde katedebilmesi için en başta Sabri Ülgener’in tabiriyle “iktisadi zihniyetinde” bu dönüşümü gerçekleştirmiş olması gerekir. Değişen zihinler, davranışların değişmesine ve iktisadi tabirle “çıktı”ların değişmesine vesile olur. Bu sebeple “iktisadi zihniyeti” doğru anlamak ve hatta ayrıntılarına vakıf olmak önemlidir. Toplumun içerisinden çıkan edebi eserler, toplumsal düzen üzerinde etkili olan birçok unsuru yansıtmaktadır. Bu unsurlardan biri de iktisattır. Bu da edebi eserlerin ortaya konduğu dönemlerin ekonomik durumundan bağımsız olmamalarından kaynaklanmaktadır. Özellikle romanlarda, eserin konusunun betimlenmesinde o günkü şartlar da anlatılmakta, olay örgüsü içerisinde kahramanların yaşadıkları ister istemez dönemin iktisadi zihniyetini yansıtır durumda olmaktadır. Bu bağlamda ve bu çalışma özelinde Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanı Türk toplumunun iktisadi zihniyetini anlamak adına incelenmiştir. Yapılan değerlendirmelerde Ülgener’in fikirleriyle karşılaştırma yapılmıştır","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47329064","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ELAMTU: ELAM ADI VE ELAM TOPRAKLARI ÇERÇEVESİNDE MODERN GÜNEYBATI İRAN’IN COĞRAFİ KİMLİĞİ","authors":"Eray Karaketi̇r","doi":"10.33207/trkede.1197264","DOIUrl":"https://doi.org/10.33207/trkede.1197264","url":null,"abstract":"İsmini hüküm sürdüğü engebeli ve yüksek coğrafyadan alan Elam Krallığı, çivi yazılı kaynaklarda “Yüksek Ülke” anlamına gelen “Elamtu” ve türevi sözcüklerle ifade edilmiştir. Elam Krallığı, bugünkü İran’ın Huzistan, Fars, Luristan, Kirman ve Senendec bölgelerini içeren ve genel olarak Güneybatı İran olarak bilinen coğrafyada MÖ 3-1. binyıllar arasında hüküm sürmüştür. Krallığa başkentlik yapan Susa ve Anşan şehirleri göz önünde bulundurulduğunda Elam’ın çekirdek bölgesini Huzistan ve Fars illeri meydana getirmiştir. Güneybatı İran, Zagros Dağları ve Huzistan Ovası başta olmak üzere yüksek dağlar ile geniş ovaların bir arada bulunduğu, Karun ve Kerhe gibi nehirlerin yanı sıra Bahtıgan ve Meharlu gibi göllerin yer aldığı, yeryüzü şekilleri ve doğal kaynaklar bakımından zengin bir coğrafyadır. Mezopotamya ile komşu olan söz konusu bölge, farklı iklim ve bitki türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Yer yer kurak iklimin ağır bastığı bölgede yüksek kesimler kısmen ağaçlarla örtülü iken, ovalık alanlarda nispeten bozkır bitkisi örtüsü öne çıkmaktadır. Tüm bu coğrafi unsurlar, Güneybatı İran coğrafyasının mozaik bir yapı olarak nitelendirilmesine olanak tanımaktadır.","PeriodicalId":33109,"journal":{"name":"Trakya Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69533286","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}