Milli Folklor最新文献

筛选
英文 中文
Compilation of South Slavic Epics by Milman Parry and Albert Lord and the Milman Parry Collection 米尔曼·帕里和阿尔伯特·洛德的南斯拉夫史诗汇编和米尔曼·帕里合集
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.58242/millifolklor.1167002
Ömer Aksoy
{"title":"Compilation of South Slavic Epics by Milman Parry and Albert Lord and the Milman Parry Collection","authors":"Ömer Aksoy","doi":"10.58242/millifolklor.1167002","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1167002","url":null,"abstract":"Avrupa’da 19. yüzyıldan itibaren yükselen romantik milliyetçilik düşüncesi ile yeni uluslar yaratma sürecinde halk ve halka ait olan her türlü geleneksel bilgi Avrupalı araştırmacıların ilgi alanına girmeye başlamıştır. Süreci, bu ürünlerin kayıt altına alınıp yayımlanması yönündeki çalışmalar takip etmiştir. Ulusların tarihî kökenlerini ve ulusa mensup kahramanların mücadelelerini terennüm etmesi hasebiyle destanlar, bu araştırmaların merkezinde yer almıştır. Modern uluslar, kendi uluslarının yüceliklerini ve eskiliğini kanıtlama adına sözlü kahramanlık destanlarını ortaya çıkarma gayreti içerisinde olmuşlardır. Etnik çeşitliliği ile Balkanlar, sözlü kahramanlık destanlarının derlenip yayınlanması çalışmalarının en önemli merkezlerinden birisi olmuştur. Zira sözlü destan yaratım geleneği bölgede yaşayan başta Boşnaklar olmak üzere Güney Slav halklarının yaşantılarında önemli bir yere sahiptir. Bu çerçevede yerli ve yabancı birçok araştırmacı, Güney Slav destanlarını kayıt altına alma gayesi ile önemli bir Slav nüfusunu bünyesinde barındıran Batı ve Kuzeybatı Balkanlarda derleme faaliyetleri yürütmüşlerdir. Elbette ki yalnızca ulus ve ulusçu düşünce ile olan sıkı münasebetleri, bölgedeki sözlü destan anlatma geleneğine karşı artan ilginin temel sebebi olmamıştır. 20. yüzyıl Batı edebiyatı araştırmalarının en önemli tartışmalarından biri kabul edilen ve Homer Sorunu olarak bilinen; İlyada ve Odesa destanlarının ne şekilde teşekkül ettiği; bu destanların tek bir kişi yahut birden fazla kişi tarafından mı kaleme alındığı; Homeros’un kimliği, destanların sözlü gelenekten mi kayda geçirildiği yoksa telif mi olduğu gibi soruların yanıtını bulma gayretleri kapsamında, birçok araştırmacı dikkatini sözlü destan yaratma geleneğinin hâlâ canlı bir biçimde varlığını devam ettirdiği Güney Slav coğrafyasına çevirmiştir. Bu araştırmacıların öncüleri, aynı zamanda 20. yüzyıl Homeros araştırmalarına damgasını vuran iki isim olan Milman Parry ve asistanı Albert Lord olmuştur. 1920’li yıllarda Paris Sarbonne Üniversitesi’nde doktora öğrencisi iken Parry, Güney Slav destanları ve destancılık gelenekleri ile alakalı yapmış olduğu çalışmalar ile tanınan Sloven halkbilimci Matija Murko ile tanışmış, onun yönlendirmeleri ile bölgede saha çalışmaları yapmaya karar vermiştir. 1930’lu yıllarda Harvard Üniversitesi Klasikler bölümünde göreve başlayan Parry, 1933 yılında ilk kez bölgeye gelmiş ve aralıklarla toplam 2 yıl bölgeden ağırlıklı olarak destan olmak üzere önemli sayıda sözlü malzeme kayda geçirmiştir. Milman Parry’nin 1935 yılında ani ölümü üzerine asistanı Albert Lord onun çalışmalarını nihayete erdirmiştir. Kayıt altına alınan ve dünyanın en hacimli sözlü şiir koleksiyonu olarak kabul edilen külliyatın büyük bir kısmı destanları ihtiva etmektedir. Koleksiyon, Harvard Üniversitesi, Widener Kütüphanesi bünyesinde muhafaza edilmektedir. Koleksiyon, Parry ve Lord’un kayıt altına aldığı malzemenin yanı sıra Zagreb ve Belgrad’dan daha önce kayıt altına alınan Güney Sla","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90635685","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Britanya Ulusal Kimliğinde Yer Alan Robin Hood ve Kral Arthur’un Folklorik İncelemesi
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-06-21 DOI: 10.58242/millifolklor.1188072
Alev Karaduman
{"title":"Britanya Ulusal Kimliğinde Yer Alan Robin Hood ve Kral Arthur’un Folklorik İncelemesi","authors":"Alev Karaduman","doi":"10.58242/millifolklor.1188072","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1188072","url":null,"abstract":"King Arthur and Robin Hood as two main folkloric figures of national identity played an important role in the formation of the British national identity especially in the nineteenth century. However, throughout the centuries, these mythical stories of these Heros did not remain limited to the British folklore and became well-known in the cultural heritage of other countries throughout the world. The lore and depictions of these two characters were not limited to the written and oral literature but came into existence through different mediums such as television, cinema, and computer games. For the lore of King Arthur and Robin Hood, both stories have topical themes reflecting the political, social, and cultural issues in societies, and deal with the socio-cultural and political conflicts, and shape the future as timeless artefacts. In this sense, the major aim of this paper is to present and analyze the transformation of the folklore which is related to the two folk legends, King Arthur and Robin Hood by using various historical and cultural sources in order to demon-strate the validity of the two legends regardless of time, place, and transmission medium. In this analysis the book King Arthur and Robin Hood: The History and Folklore of England’s Most Famous Folk Legends by Jesse Harasta (2009) will be used as the basis of the evolution of the lore of the two folk legends. Accordingly, it will be presented that the stories and the characters which have been the subject of various myths and legends throughout the centuries have also been adapted and used in a variety of works and products through different forms of media such as film, theatre, opera, television, advertising, and games, and hence, the local history of the lore of King Arthur and Robin Hood has turned into global folklore. The political, social, and cultural use, adaptation, and evolution of King Arthur and Robin Hood will be traced starting from the medieval ages when the original stories emerged until the twentieth century when the lore of King Arthur and Robin Hood has been transformed through story-telling and added to different structures by using different modes of media. Tough some changes in the presentation of the folklore have been observed; the major dichotomic human characteristics such as love, hate, poorness, richness etc preserve their places and stay still without change with all respect.","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88099817","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KAZAK KÜLTÜRÜNDE GELENEKSEL BAŞ GİYİMİ
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-05-17 DOI: 10.58242/millifolklor.1152534
Elmira Montanay, Akbota Akhmetbekova
{"title":"KAZAK KÜLTÜRÜNDE GELENEKSEL BAŞ GİYİMİ","authors":"Elmira Montanay, Akbota Akhmetbekova","doi":"10.58242/millifolklor.1152534","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1152534","url":null,"abstract":"Her milletin asırlarca devam eden günlük yaşamları, tarzları, gelenek ve göreneklerini yansıtan, kendilerine has kültürel mirasları vardır. Konar göçer hayatın uzmanı olan Kazak Türklerinde somut ve somut olmayan kültürel miras, zenginlikleriyle araştırılması gereken hazinelerle doludur. İnsanlık tarihinde kültürel miras çalışmaları arasında giyim-kuşam kültürü ve davranış biçimleri önemli yer tutar. Giysiler çağın bir aynası olarak, varoluş tarihinin farklı aşamalarında insanlığın kültürel deneyimindeki değişiklikleri tam olarak yansıtır. Öyleyse giysilerin kültürel mirası koruyarak gelecek nesle aktaran önemli bir köprü olduğu söylenebilir. Bu çalışmada kültür köprüsünde Kazak giyim kültürünün önemi ve geleneksel baş giysilerinin kullanım işlevleri hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Geleneksel giysiler insanlık tarihi boyunca değişmekte ve yeniden şekillenmektedir. Nesilden nesile aktarılan geleneksel giysiler beraberinde geleneksel bilginin de yaşayabilirliğini sağlamaktadır. Bir topluluğun geleneksel kıyafetlerinin özellikleri, o coğrafiyada yaşayan insanların yaşam biçimiyle yakından ilgilidir. Bir topluluğun kültürel mirasları arasında önemli bir yere sahip olan giyim, o topluluğun düşünme biçimini yansıtan geleneğin temelidir. Giyim, gündelik olaylara geniş çapta ve anında yanıt verme yeteneğine de sahiptir. Bu makalede bir giyim davranışı olarak Kazaklarda baş giyiminin yeri ve önemini ayrıntılı bir şekilde açıklanmaya çalışılacaktır. Baş giysilerinin adları tanıtılarak yaş, sosyal durum ve cinsiyete göre sınıflandırılacak, Kazak kültüründe baş giysileri hakkındaki inanışlar aktarılacaktır. Başın vücudun önemli bir bölümü olmasının yanı sıra Türk dünyasında daha da özel ilgiye sahip olduğu, Türkiye Türkçesindeki “baş tacım, baş köşe, başım gözüm üstüne” gibi tamlamalardan ve Kazak Türkçesindeki “bastık, bas kuda, baseke” gibi adlandırma örneklerinden anlaşılabilir. Başı kutsayan Kazaklar için baş giysilerinin de önemi fazladır. Kazaklar baş giysilerini hep yüksek yerde tutarlar, kendilerine ait baş giysilerini de hediye olarak vermezler. Kutsama nedeniyle baş giysilerinin yapıldığı hayvan derisi ve kuş tüylerinin de özel anlamları vardır. Yani herhangi bir hayvanın derisi veya kuşun tüyü kullanılmaz. Kutsal ve pahalı olan hayvan derisiyle, kuşlar seçilir. Mesela Kazaklarda böri olarak adlandırılan kurt, tüm Türk boyları ve halkları için en önemli hayvanlardan biridir. Börinin derisiyle börikler yapılmıştır. Börik, daha çok kışın giyilen baş giysisi olmanın yanında süs için de özel günlerde kullanılmaktadır. Genel olarak Kazak baş giysileri mevsimlere, statüye, cinsiyete, yaşam tarzlarına ve yaş farklılıklarına göre çeşitlilik gösterir; iletişimsel olarak da karşı tarafa çeşitli anlamlar kodlar. Geleneğin bir parçası olsa da diğer yandan Kazaklara göre baş giyimi temizliğe verilen önemin de göstergesidir. Kazak kadınlarının ve erkeklerinin giydiği baş giysileri kullanılan malzemelere göre farklılık ve çeşitlilik gösterir. Erkekler ta","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-05-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84729329","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
ELEŞTİREL FOLKLORİSTİK BAĞLAMINDA KADIN BEDENİNİN GERÇEK YAŞAM DENEYİMİNE YÖNELİK PERFORMATİF İMKÂNLARI
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-03-15 DOI: 10.58242/millifolklor.1232207
Zehra Kaderli̇
{"title":"ELEŞTİREL FOLKLORİSTİK BAĞLAMINDA KADIN BEDENİNİN GERÇEK YAŞAM DENEYİMİNE YÖNELİK PERFORMATİF İMKÂNLARI","authors":"Zehra Kaderli̇","doi":"10.58242/millifolklor.1232207","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1232207","url":null,"abstract":"Eleştirel folkloristik perspektifinden, erkek beden morfolojisini, özne oluşun, bilginin ve iktidarın kaynağı olarak gören bir ‎toplum ve kültür düzeninin önkoşulu doğanın, kadının, bedenin ve bütüncül deneyimin olumsuzlanarak nesne statüsüne ‎indirgenmesi ve bu nesneler üzerinde tasarruf hakkı olan eril-aşkın öznenin üretilmesidir. Bu kültürel yapılandırma içinde, erkek ‎bedenselliğinin akışkan özellikleri, aşkın ve aklî bir insan söylemi içinde perdelenerek katılaştırılırken, ortak duyuş kabullerine ‎dair özne olmanın gerekliliklerine uymayan diğer tüm bedenler ve öznellikler, eril öznenin müdahale gerekçesi olarak ‎nesneleştirilirler. Bedenleşmiş cinsiyetin tekrara dayalı bir performans olarak üretimi, kültürel söylem ve bedenleşme deneyimi ‎arasında bir özdeşlik oluşturmayı hedefler. Ancak, söylemin deneyimlenen etkileri kesin olmaktan ziyade olumsal’dır. Deneyim, ‎her durumda kişisel bir içselleştirme sürecidir ve bu yönüyle her performans, performans söylemi ve onun deneyimlenmesi ‎arasında ortaya çıkan uyumsuzluğun dayandığı “yıkıcı bir potansiyeli” (performatif) bünyesinde taşımaktadır. Eril kültürel ‎söylem ve kadın deneyiminin karşılaşma anında ortaya çıkan bu “‎performatif yıkıcılığın” gücüne odaklanan bu çalışmada,‎ eril ‎söylemin akışkan bedenleşmiş varoluş üzerindeki katılaştırıcı/bedensizleştirici söylemsel tertibatının tüm güzergâhları, ‎sınırlamaya ve kontrole meydan okuyan “beden sıvıları” üzerinden takip edilerek, eril söylemin, katı, ayrıksı, kontrollü ve ‎‎“bedensizleşmiş erkek özneler” ve bütünüyle akışkan, sızdıran ve kontrolsüz, dolayısıyla da eril öznenin kontrolüne muhtaç ‎‎“kadın-nesne-bedensellikler” üretme mekanizması incelenmektedir. Çalışmanın amacı, eleştirel folkloristik merkezinde, Feminist ‎düşünür Luce Irigaray’ın “Katı ve Akışkan Mekanik” kavramlarına dayanan teorik yaklaşımı başta olmak üzere, Feminist post-‎yapısalcı, yapı-sökümcü ve gözlemlenebilen, duyularla algılanabilen/fenomenolojik yaklaşımlar çerçevesinde, ortak duyuş ‎çerçevesinde kadınla özdeş “akışkan bedenleşmiş varoluşun”, hem teorik ve hem de pratik sonuçlar ortaya koyabilecek ‎performatif bir imkâna dönüştürülebileceğini ve böylelikle kadın, erkek ve doğanın ilişkisel varoluşunu ihata eden akışkan, kanlı-‎canlı bir yaşam deneyimi ve bilim pratiği (eleştirel-feminist folkloristik) için hareket noktası olabileceğini tartışmaya açmaktır. Bu ‎bağlamda çalışma, eleştirel folkloristik perspektifine odaklanarak kültürel süreçler içinde bedenleşme deneyimine; diğer bir ‎deyişle, duygulanan, duygulanan, korkan, acı çeken “gerçek insan” anlayışına yönelik bir yaklaşımı benimsemektedir. Böylece, ‎folklorun davranış örüntüleri boyunca erkek beden morfolojisini ve eril söylemi önceleyen geleneksel ortak duyuşa dayalı dünya ‎düzeninde kadını edilgen, kontrole tabi bir nesneye indirgemesini mikro ölçekte folklorun belirgin bir problematiği olarak ‎görmektedir. Makalenin kurgusu ve akışı, erkek varlığına karşı mücadele içinde olan kadının, yaşamın tüm hallerin","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79943163","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
KÜLTÜREL ROTA GELİŞTİRİLMESİ: EVLİYA ÇELEBİ’NİN İZİNDE İZMİR
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-03-13 DOI: 10.58242/millifolklor.689819
Nilgün Avci, Buğra Çoşkun
{"title":"KÜLTÜREL ROTA GELİŞTİRİLMESİ: EVLİYA ÇELEBİ’NİN İZİNDE İZMİR","authors":"Nilgün Avci, Buğra Çoşkun","doi":"10.58242/millifolklor.689819","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.689819","url":null,"abstract":"UNESCO bünyesinde hazırlanan Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi ile kültürel mirasın korunması amaçlanmaktadır. Kültürel mirası korunmanın, mirasın tanıtılması, yaşatılması ile sağlanabileceği görüşü bazı bilim insanları tarafından savunulmaktadır. Kültürel mirasın korunmasında birçok alandaki bilim insanlarına görev düşmektedir. Çok disiplinli çalışmalar farklı bakış açıları ile kültürel mirasın korunmasına katkı sağlayabilecektir. Kültürel miras, turizm alanı için de önemli bir konudur. Son yıllarda kültürel miras konusunda turizm alanında birçok çalışma yapılmıştır. Küreselleşme sonucu olarak ortaya çıkan kültürde tek tipleşme sorununa, kültürel mirası tanıtma ve yaşatmanın çözüm olabileceği düşünülmektedir. Kültür, tarih ve doğal çevre turizmin ana kaynaklarını oluşmaktadır. Turizmin kültür ve doğayı metalaştırması yönündeki endişelerin giderilmesi için kültür ve turizmin iş birliğinin artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Son yıllarda Dünya Turizm Örgütü bu yöndeki çalışmalarını hızlandırmış, sürdürülebilir turizm ilkelerini belirlemiştir. Dünya Turizm Örgütü turizm ve kültür sinerjisi üzerine toplantılar düzenleyerek raporlar hazırlamıştır. Sorumlu turizm anlayışının gelişmeye başlamasıyla, gelecek nesilleri düşünerek, turizmden elde edilecek faydaların tüm paydaşların yararına olması hedeflenmektedir. Turizmin yalnızca bir tüketim aracı olmadığı, kültürel değerlerde farkındalığı artıran bir güç olduğu vurgulanmaya çalışılmaktadır. Kültürel turizm içerisinde değerlendirilen kültürel rota oluşturulması, bir turizm ürünü oluşturmanın yanında, kültürel mirasın koruması, değerinin bilinmesi ve yaşatılması amaçlarına hizmet etmektedir. Kültürel rotalar, kültürel mirası koruma ve tanıtmayı sürdürülebilirlik yaklaşımı içinde gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’nin imzası bulunan “Avrupa Konseyi Kültür Rotaları Programı” kültürel mirası koruma ve tanıtımı amaçlamaktadır. Bu programda ülke içi rotalar oluşturulabildiği gibi ülkeler arası kültür rotaları da oluşturulabilmektedir. Türkiye 5 kültürel rota ile Avrupa Konseyi Kültür Rotaları Programında yer almaktadır. Türkiye’nin Program çerçevesinde değerlendirilebilecek birçok kültürel rota potansiyeli bulunmaktadır. Bu çalışmada Bozic ve Tomic'in (2016) geliştirdiği “Kültürel Rota Değerleme Modeli” kullanılarak Evliya Çelebi’nin İzmir seyahati kültürel rota olarak incelenmiştir. 17. yy’de 40 yılı aşkın süre geniş bir coğrafyada seyahat eden ve gezdiği yerlerin iklimi, gündelik yaşamı, hikâyeleri hakkındaki yazılarıyla Evliya Çelebi günümüz gezginlerine rehberlik etmektedir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde yer alan birçok tarihi eserin korunmuş olması kültürel rotanın geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Kültürel rota geliştirilmesi için, bölgenin tarihi ve kültürel değerleri tek başına yeterli değildir. Kültürel rota değerleme modelinde turizme özgü değerlerin yanında, bilimsel değerler, rotaya özgü değerler, ekonomik önem, tedbir ve koruma değerleri bulunmaktadır. Evliya Çe","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-03-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88250202","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
TÜRK SEMİYOSFERİNDE BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ: ALİ CENGİZ OYUNU
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-03-11 DOI: 10.58242/millifolklor.1074281
Mehmet Surur Çelepi
{"title":"TÜRK SEMİYOSFERİNDE BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ: ALİ CENGİZ OYUNU","authors":"Mehmet Surur Çelepi","doi":"10.58242/millifolklor.1074281","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1074281","url":null,"abstract":"İşaret anlamına gelen sema kelimesinden türeyen ve Türkçeye genelde göstergebilim olarak ak-tarılan semiyotik, özellikle metin merkezli çalışmalarda disiplinlerarası bir kuram olarak kullanılmak-tadır. Rus biçim bilimci Yuri Lotman tarafından kuramsallaştırılan “semiosphere” ise, işaret anlamına gelen “seme” ve “küre sathı” anlamına gelen “sphaira” kelimelerinin birlikteliğiyle oluşmuş bir kav-ramdır. Kültür bilimlerinde yeni bir kavram olan semiyosfer, bireyleri kuşatan, bir metin olan ya-şamlarını bağdaştıran, varoluş süreçlerini anlamlandıran sembol ve simgelerin birlikteliğiyle inşa edilen bir anlam alanının karşılığıdır. Dünyayı çepeçevre saran ve canlıların yaşamını sağlayan biyos-fer tabakasına telmihen kullanılan semiyosfer de insanları çepeçevre saran anlam alanıdır. Gösterge-lerin tekil anlam alanlarının biraradalığıyla oluşan semiyosfer, tümevarımla küre benzeri bir anlam alanı yaratır. Küreden bakıldığında ise tümdengelimle bileşen göstergelerin tekil anlam alanlarını görünür kılar. Bireyin, bulunduğu evreni anlamasına ve sistemde konumlanmasına imkân veren bu göstergeler, hem bu küreyi inşa ederler hem de kürenin altında yaşarlar. Kapsayıcılıkla birlikte varlık, hem anlam alanını kendisinin yarattığının farkına varır, hem de anlam alanının besleyiciliğiyle kendi-sine sistemde yer bulur. Bireyin zihin küresi olan ve evrenin metinsel anlamının ilişkilendirildiği semiyosferin inşa süreci ve sürekliliği bellek ile sağlanır. Semiyosfer, bireysel belleğin, kolektif belleğin ve aktarılarak oluşan kültürel belleğin biraradalığıyla inşa edilir. Semiyosferin işlevini yerine getirmesi için anımsanan bir belleğe ihtiyacı vardır. Semiyosferin ana malzemesi bellek ve hatırla-madır. Bireysel, toplumsal ve kültürel belleğe ait kodlamalar ile sağlanan hatırlama, insanları çepe-çevre saran metinsel bağdaşıklığı sağlayan semiyosferin ürünüdür. Bellek ve semiyosfer arasındaki ilişkinin asıl esprisi ise tekrarlamadır. Edebî metinler, semiyosferin inşasındaki göstergeleri barındı-rarak belleği inşa etme ve aktarma işlevini yerine getirirler. Edebî metinlerdeki motifler birer göster-gedir. Bu motiflerden biri olan kahramanın şekil değiştirme yetisini ve aklını kullanarak galip geldiği “şekil değiştirerek mücadele motifi”, Türk semiyosferindeki mitik bilinçte, mistik anlayışlarda ve edebî metinlerde sembol olarak belirginleşir. Şekil değiştirmenin bir motife dönüşebilmesi ve bura-dan da semiyosferin inşasına katkıda bulunabilmesi için hatırlanması, tarihsel süreklilikle tekrarlan-ması, ortak deneyimle birbirinden farklı alanlarda belirginleşmesi gerekir. Bu belirginleşmeye yaratı-lan metinlerden olan Ali Cengiz Oyunu adlı masal, Türk semiyosferinin yarattığı anlam alanıyla var olan en güzel örneklerdendir. Masalda, padişahın kızıyla evlenmek isteyen Keloğlan’ın, hüner olarak kabul edilen Ali Cengiz Oyunu’nu Köse’den öğrenmesi anlatılır. Bu hüner şekil değiştirebilmedir. Keloğlan bu hüneri akılla birleştirerek, rakiplerinin tümünü yener ve padişahın kızı ile","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-03-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74211780","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
KARAY TÜRKLERİNDE GEÇİŞ DÖNEMİ RİTÜELİ: EVLİLİK
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-02-26 DOI: 10.58242/millifolklor.1114214
Emine Atmaca
{"title":"KARAY TÜRKLERİNDE GEÇİŞ DÖNEMİ RİTÜELİ: EVLİLİK","authors":"Emine Atmaca","doi":"10.58242/millifolklor.1114214","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1114214","url":null,"abstract":"Türklerin tarihten günümüze Kök Tanrı, Totemcilik (~Totemizm), Animizm (~ruhçuluk/canlıcılık), Şamanizm (Sibirya ve Orta Asya Türk topluluklarında), Budizm, Maniheizm, Zerdüştîlik, İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik gibi çeşitli inanç sistemlerini kabul ettiği görülür. Bu durum Türklerin çok geniş bir coğrafyanın ve kültür yelpazesinin içinde yer aldığını gösterir. Dinler tarihçileri bu çeşitli inanç sistemlerini benimsemelerinde Türklerin büyük bir çoğunluğunun yaşadıkları coğrafyanın, sosyal ve kültürel etkileşimlerinin sonucunda gerçekleştiğini ifade ederler. Bu dinsel çeşitliliğin içerisinde Musevilik’in Orta Çağda ortaya çıkmış bir mezhebi konumunda değerlendirilen Aramî-İbrânî dilinde “kutsal yazıyı okuyanlar/bilenler” anlamında “kara- (K-R-A)” kelimesinden türetilmiş Karaîlik, zamanla bir Türk soylu halkın adı olmuştur. Hazar Devleti’nin bakiyeleri/torunları olduklarını söyleyen/iddia eden Karaylar, Museviliğin sadece Tevrat’ı/Tora’yı (Yazılı Yasanın otoritesini tanıyanlar) kabul eden Karâî mezhebine mensup bir Türk boyudur. Karaylar, Tanah’ı dinî hükümlerin yegâne kaynağı olarak kabul etmez. Bu etnik grup, kendi milli eşitliğini din ve dilin genel etnogenezine borçludur. Bilindiği üzere insanoğlunun “geçiş dönemi” olarak nitelendirilen “doğum, evlilik ve ölüm” olmak üzere başlıca üç önemli evresi vardır. Kişinin bu geçiş dönemlerindeki yeni durumunu belirlemek, onu kutsamak, aynı zamanda da kişiyi bu sırada yoğunlaştığına inanılan bazı tehlikelerden ve zararlı etkilerden korumak gerekir. Geçiş dönemlerinde yer alan âdetler, gelenekler ve törenler bunların içerisinde yer alan bazı işlem ve uygulamalar Türk soylu halkların geleneksel kültürünün ana merhalelerini oluşturur. Karay Türk toplumu da bu geçiş dönemlerinden evliliğe diğer Türk boylarında olduğu gibi çok önem vermekte ve Karai inanç sistemi çerçevesince kendilerince çeşitli pratikler uygulamaktadır. Evlilikte uygulanan bu ritüeller, Karaylar için gelenek ve göreneklerinin devamlılığında, eski kuşaklarla yeni kuşaklar arasında bağlantının sağlanmasında, birlik ve dirliğin muhafazasında önemli bir fonksiyona sahiptir. Karaylar, günümüzde farklı dinlerden (diğer Müslüman, Hristiyan ve Budist Türk boyları) ve Yahudi mezheplerinden (Rabbanistler) evliliklere pek sıcak bakmadıkları için nüfusları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, onların diğer Türk boylarına nazaran kimliklerini daha çok muhafaza etmelerine ve kültürlerine daha çok eğilmelerine sebebiyet vermiştir. Öyle ki onların lehçeleri de “Yok Olmaya Yüz Tutmuş Lehçeler” diye adlandırılan sınıflandırmaya girdiği için Karay lehçesini yaşatabilmek adına çok sayıda dinî, kültürel ve dilbilgisi konulu kitaplar hazırlanmıştır. Bu çalışmada, Karayların hem Türklük ağacının köklerinden getirdikleri evlilik konulu temel inanışları hem de Karai mezhebi inancı ile yoğurmuş oldukları ritüeller birlikte ele alınıp incelenmiştir. Bu bilgilerin tespitinde özellikle Litvanya’nın eski başkenti Trakai’de ikamet etmekte olan ","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-02-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90218482","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Ortaoyunu Tekerlemelerinde Anlatı Gösteri Birlikteliği
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-02-19 DOI: 10.58242/millifolklor.1176594
Ezgi METİN BASAT
{"title":"Ortaoyunu Tekerlemelerinde Anlatı Gösteri Birlikteliği","authors":"Ezgi METİN BASAT","doi":"10.58242/millifolklor.1176594","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1176594","url":null,"abstract":"“Anlatı” ve “gösteri” kavramları, metinsel incelemelerde temel kavramlar olarak karşımıza çıkar. Sözü edilen bu kavramlar gösterimsel olan ile anlatısal olanın temel dinamiklerini tartışmak için farklı disiplinler tarafından kullanılmıştır. Bu makalede, geleneksel Türk tiyatrosu türlerinden biri olan ortaoyunu içinde anlatının konumlanma biçimleri incelenecektir. Ortaoyunu, parçalı ve açık biçim yapısıyla tiyatral bir alanın tüm özelliklerini taşır. Oyunlar içinde yer alan tekerleme bölümleri ise performatif bir gösteri içine anlatının konumlandırılması açısından dikkat çekicidir. Bu bölüm, Kavuklu’nun sözdeki ustalığını seyirciye aktarmak için anlattığı olağanüstü unsurları da içine alan bölümüdür. Bu nedenle performatif bir yapı içinde anlatısal olan ve gösterimsel olanın birlikteliğini anlamak açıdan önemlidir. Oyunların fasıl kısımlarından önce yer alan tekerleme bölümünde, Kavuklu’nun anısı Pişekâr’ın şaşırarak tepki verdiği diyaloglarla desteklenerek anlatılır. Bütün bu sıradışılığın sonunda Kavuklu’nun, başından geçen bir olayı değil gördüğü bir rüyayı anlattığı ortaya çıkar. Bu haliyle Kavuklu, performansın içine bir anlatı yerleştirmiş olur. Burada rüya anlatısı, fasıldan bağımsız bir olay örgüsünün performans içine yerleştirilmesinde oldukça işlevseldir. Olağanüstü özellikler ile kurgulanan bu anlatı oyuncunun; oynayan kişiden, anlatıcıya dönüşümünü sağlayarak “diegesis” ve “mimesis kavramlarını bir araya getirir. Söz konusu bu özellikler, ortaoyunu metinlerinin hem performansa hem anlatıya dayalı olduğunu göstermesi açısından dikkate değerdir. Bu birlikteliğin irdelenmesi geleneksel tiyatronun yapısı üzerine yeni biçimler üretmek açısından dikkat çekicidir. Tekerleme kısmında artık ortaoyunu sahnesi performatif özelliğinden sıyrılarak Kavuklu’nun anlatıcısı olduğu yeni bir bağlama dönüşür. Böylece oyun içinde iki ayrı zaman ve mekân ortaya çıkar. Bunlardan ilki oyunsal olana diğeri ise anlatısal olana aittir. Buradan hareketle ortaoyunu tür olarak performans içinde oyun kişilerinin değiştiği anlatı ve gösterim arasında dinamikleri olan bir tür olarak karşımıza çıkar. Böylece katmanlı ve yenilenebilir bir özellik kazanır. Bu, onun hem sözün hem de gösterimin dinamikleriyle kendini yenilemesine imkân tanır. Bu özelliklerin geleneksel Türk tiyatrosunun yapısal çözümlemesinde çağdaş ve geleneksel olanı bir araya getirmede de dikkat çekici bir işleve sahip olduğu söylenebilir. Anlatının bir rüya oluşu, anlatıcının yeteneğine bağlı olarak olağanüstülüğün sınırlarını zorlamayı sağlar ve aynı zamanda anlatıdan yeniden performansa dönüşü de kolaylaştırır. Bu çalışmada tekerlemeleri incelenen ortaoyunu örnekleri Cevdet Kudret tarafından derlenmiş ortaoyunu metinlerinden seçilmiştir. Tekerleme bölümü araştırmacılar tarafından ortaoyunu türünün en önemli bölümü olarak kabul edilmektedir. Söz konusu bölümler bir anlatı oluşturduğu ve uzun oldukları için çalışmada konuyu aktaracak oyun örnekleri özetlenerek verilmiştir. Çalışmanın sınırlılığı açısın","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-02-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88462767","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
DRAMATİK ATASÖZÜ
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-02-12 DOI: 10.58242/millifolklor.1124410
Kubilay Aktulum
{"title":"DRAMATİK ATASÖZÜ","authors":"Kubilay Aktulum","doi":"10.58242/millifolklor.1124410","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1124410","url":null,"abstract":"Göstergelerarası bir çözümleme yapabilmenin ön koşulu iki ayrı gösterge dizgesinin (örneğin bir metinle bir resmin) biçimsel olduğu kadar içeriksel bakımdan alışveriş içerisinde olmasıdır. Söz konusu alışveriş işleminin belli bir stratejiye göre gerçekleşmesi bir zorunluluktur. Buna göre folklorik olsun ya da olmasın bir içeriğin bir folklor metnine ya da tersine, bir folklor içeriğinin başka bir sanatsal biçime aktarımı, daha doğrusu şu ya da bu sanatsal biçimde kullanımı göstergelerarası bir çözümleme sürecini başlatmaya yeterlidir. Edebiyat, resim, müzik, sinema, mimari vb. pek çok alanda folklor gerecini kullanarak ayrı bir anlam etkisi yaratmak, ortak düşünceyi yalın bir basmakalıp olmanın ötesine çekerek dinamikleştirmek gibi uygulamalara sıklıkla başvurulmaktadır. Böyle bir işlemin değişik işlevlerinden söz edilebilir. Bilindiği gibi, folklor bağlamında en sık yinelenen işlev ulusal kimliğin sürmesidir. Ortak işlevler yanında kuşkusuz bireysel işlevlerden de söz edilebilir. Örneğin, folklor içeriğini kullanarak bir yazarın yarattığı dil ya da biçem onun ayırıcı özelliği durumuna gelir. Bu tür kullanımlar bir toplumun olduğu kadar bir yazarın gerçeklik karşısındaki algısına ilişkin bilgiler içerir. Onun tanımlanabilirliğini kolaylaştırır. Göstergelerarası bir perspektiften baktığımızda, atasözlerinin folklor dışındaki alanlarda kullanımı yeni bir uygulama ve buluş değildir (örneğin, edebiyat alanında atasözlerinin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir); çoğunlukla bir “kısa biçim” türü olarak kendi içinde tanımlanan atasözleri yalın (basmakalıp) bir yineleme olgusu olmanın ötesine geçerek konulaştırıldığında ya da bir metinde ana-kalıp (fr. matrice) durumuna getirildiğinde salt bir kısa biçim olma özelliğini aşar. Bir bakıma kısa biçim (atasözü), bir sözceleme öznesinin söyleminde öyküleşir ya da öykünün özünü o oluşturur. Böylelikle göstergebilimsel, anlambilimsel, izleksel, düşünsel bir çözümlemenin bir adım daha ötesine geçerek göstergelerarası bir çözümlemeye elverişli duruma gelir. Söz konusu yaklaşımların, arayışına çıktıkları sabitlenmiş anlama güncellenmiş bir anlam eklenir. Kimliğin sürmesi olasılığına bu yolla alternatif bir kapı aralanmış olur. Bu yazıda böyle bir perspektif benimseyerek, atasözünün dramlaştırılmasından, minimalist bir folklor gerecinin tiyatro bağlamına aktarılarak oyunlaştırılması sürecinden daha çok artsüremsel bir tutum benimseyerek söz edeceğiz. “Dramatik atasözü” adlandırması iki ayrı disiplinin alışverişlerine dayanan göstergelerarası bir sürecin başlangıcına kapı aralar. Böylelikle bir folklor içeriği şu ya da bu işlevle dönüşerek yinelenir. Ahlak, düşünce, karakter, özlü sözlü, sağsözlü, özdeyişli söylemlerin en yoğun olduğu dönem Fransa’sında (XVII ve XVIII. yüzyıllar) ortaya çıkan dramatik atasözü, bir folklor gerecinin nasıl dönüştürüldüğünü somutlaştıran örneklerle doludur (kitapların başlıkları bu görüşü hemen baştan doğrular). Bu yazının sınırları içerisinde metinsel bir çözümleme yapmadan (bu ayrı b","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-02-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79644897","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Türk Hâkânlığı Muhiti Türk İslâm Kaynaklarında Kâfir
IF 0.2 4区 社会学
Milli Folklor Pub Date : 2023-02-12 DOI: 10.58242/millifolklor.1183087
Saime Selenga Gökgöz
{"title":"Türk Hâkânlığı Muhiti Türk İslâm Kaynaklarında Kâfir","authors":"Saime Selenga Gökgöz","doi":"10.58242/millifolklor.1183087","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1183087","url":null,"abstract":"Makalede önce kâfir kavramının Kur’anî anlamı üzerinde durulmuştur. Bu kavramın erken Türkçe Kur’an çevirileri içinde Karahanlı Türkçesi Satır Altı Kur’an Tercümesi TİEM 73 ile Türk Ortaçağ dünyasının güçlü ve zengin tarihî kaynak malzemesinden seçilmiş iki başyapıta; Dîvânu Lugâti’t-Türk ile Kutadgu Bilig’e başvurulmuştur. Kâfir kavramının açımlamasında, Müslüman Türklerin XI. yüzyıl dünyasından çağlar atlatılmış, geçirmiş olduğu veya kazandığı anlam-değer yüklenişlere referans olması bakımından Dede Korkut destanlarının sosyo-kültürel tarihî mecaz coğrafyasına da özellikle bakılmış, etki ve yansıması üzerinde durulmuştur. Kâfir sosyo-kültürel ve sosyo-politik bir terimdir. Sözcük kavram – terim olarak her iki düzeyde, İslâmî, İslâmî olmayan, Arap ve Arap olmayan birden çok tarihî bağlam ve anlam çerçevesine yerleşir. Bu kavram ilkin Kur’anî bir terimdir. Başka birçok dinî ve din dışı kavramla birlikte İslâmlaşmanın sonucu olarak Türk dili, medeniyeti, toplumsal ve kültürel tarihî coğrafyasına mal edilmiştir. Kâfir, köken olarak Türkçeye Arapçadan alıntı bir dinî İslâmî terimdir. Kâfir, Yakın Doğu coğrafyasından doğmuş tektanrıcı dinlere, Musevîlik, Hristiyanlık ve Müslümanlığa mensup olacak olan kutsal kitap toplumlarının da dillerinin ve tarihî eski söz varlığının belki en güçlü, keskin sözcükleri arasındadır. Bu tektanrıcı toplumlar birbirlerini tarihî siyasî ve dinî karşılaşmalara ve çatışmalara bağlı olmadan da kâfir olarak niteler. Kâfir sözcüğü ve başka dinî soyut-somut kavramlar, Türk coğrafyasının genişliği ve tarihî dönemleri düşünüldüğünde bir uçtan diğerine kabarık bir külliyat oluşturan Satır Altı Türkçe Kur’an çevirilerinde izlenebilmektedir. TİEM 73 kâfir sözcüğü için ikili bir özellik sunar, nadiren birkaç ayette ya asıl biçimi korunmuş ya da daima Türkçe iki sözcükle karşılanmıştır. Bunlardan ilki kėrtgün- “inanmak, bir şeye inanmak” fiilinin olumsuzundan kėrtgünmägliler “inanmayanlar” şeklinde türetilerek kâfirleri karşılamıştır. Kâfir için Erken Orta Türkçede türetilmiş bir diğer sözcük tanıġlı olarak karşımıza çıkar. Özellikle Yahudiler ve Hristiyanlara vurguyla Kur’an kıssalarında da kâfir imgesi bütün Müslüman kültürler kadar Müslüman Türklerin de düşünce ve duygularının katmanlaşarak evrildiğini gösterir; bunun Dede Korkut destanlarına folklorik etkisi fark edilebilir. TİEM 73’teki kıssalarda da Arapça ve Farsçadan kavram kopyalamadan Eski Türkçenin çeviri dil edinci ve yeterliği görülebilir. Buna, Ashâb-ı Sebt ve Ashâb-ı Kehf kıssaları örnek oluşturabilir. Karahanlı döneminin iki dini bütün yazarının kaleminden çıkan çağdaş iki başyapıtta; Dîvânu Lügâti’t- Türk ile Kutadgu Bilig'de de kâfir, kendi kavram alanını yaratmıştır. Kutadgu Bilig’in özgün yapısından ötürü çok boyutlu başvurduğu mecazlar olmuş; gerek Eski İran tarihinden ve Zerdüşt mitolojisinden gerekse doğrudan Kur’an’dan yapılan çağrışımlarla anlam çıkarılabilecek imgelere yer verilmiştir. Nitekim Kutadgu Bilig’te Avesta’dan Dahhak, Feridun ve Rüstem sayılabili","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-02-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"72378569","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信