{"title":"Plotinos: Gnostiklere Reddiye","authors":"Hüseyin Aydoğan","doi":"10.18505/cuid.1139202","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1139202","url":null,"abstract":"Enneadlar, Plotinos’un felsefi mimarisini anlayabilmemiz için temel kaynak görevi görmektedir. Bu eserinde filozof, kendi felsefi öğretisini tekmilen açıklamaya çalışmıştır. Lakin söz konusu eserde, felsefi mimarinin adeta dışında kalıyormuş izlenimi veren bir risale bulunmaktadır. Gnostiklere Reddiye başlıklı bu risale, araştırmacılar için iki farklı görev görmektedir. Birincisi bu risale üzerinden filozofun kendi öğretisini doğrulama imkânı buluruz. İkincisi ise Plotinos’un Gnostiklere reddiyesi üzerinden o dönemin hararetli tartışmalarına tanık oluruz. Bu tartışma esnasında Gnostiklere dair de bir filozofun adesesinden bilgi edinme imkânı elde ederiz. Plotinos bu risalesinde, Gnostiklere doğrudan cephe alarak ayrıntılı bir reddiye geliştirmektedir. Ana hatlarıyla bunlar: Evrenin kötü bir yaratıcının ürünü olduğu ve bundan ötürü bütünüyle kötü olduğu; dünyevi yaşama dair istikrahla yüz çevirme ve onu takbih etme; maddi âlemden kurtuluşun ancak seçkin bir zümreye lütuf yoluyla verildiği gibi öğretilerdir. Plotinos bunlara hem bir reddiye geliştirmiştir hem de mezkûr bahislerin nasıl anlaşılması gerektiğine dair çözümler sunmuştur. Bu makalede ben, metin esaslı olarak bu reddiye üzerine bir inceleme yapmayı planlıyorum.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68156237","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İslam Hukuku Perspektifiyle Hukukî Realizmin Analizi","authors":"Ayhan Ak","doi":"10.18505/cuid.1151808","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1151808","url":null,"abstract":"Bu makalede Amerikan ve İskandinav hukuki realizminde görülen temel iddia ve yaklaşımlar sunularak İslam hukuku ile mukayese edilmiştir. Belirsizliğin esas alınması, hukukî realizmin özünü oluşturmakta olup; İslam hukuku bakımından hukuki realizmde görülen biçimde belirsizlik yaklaşımına imkan yoktur. İcma edilen hususlar, belirginleşmiş, sabiteye dönüşmüştür. İçtihadi meselelerde ise belirsizlik değil, farklı belirginleşme görünümleri söz konusudur. Realistlerin kök ve kaynak anlayışını reddetmelerine karşılık İslam hukuku Kitâb ve sünnet kaynaklığında belli kökten oluşan ve gelişen bir hukuk sistemidir. Realistlerin reddetmelerine karşılık, İslam hukukunda ahlak ve değerlerin merkezi bir yeri ve önemi vardır. Realistler adaleti hukuka bağlı ve hukukun yönlendirmesine tâbî olarak tanımlarken; İslam hukukçuları karşılıklı bağlılık yaklaşımını esas almışlardır. Realistler süreç içerisinde oluşan bütün hukuk kurallarını reddederlerken; İslam hukukçuları, hukuk kurallarını sistematize etmiş, bu kapsamda eserler telif etmişlerdir. Realistlerin hukukun hakimin kararıyla belirginleşip varlık bulacağı yönündeki yaklaşımlarına karşılık İslam hukukçuları, naslarla belirginleşenin yanında içtihatla varlık kazanan hukukun sistemini beyan etmişlerdir. Kök ve kaynak anlayışının reddine bağlı olarak realizmde görülen sınırsız plüralizmin aksine İslam hukukunda kaynak anlayışı çerçevesinde örfle anlamını bulan sınırlı çoğulculuk söz konusu olmuştur. Makalede bu hususlar tahlil edildikten sonra, elde edilen sonuçların sunumuyla çalışma tamamlanmıştır.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68157040","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Mevlânâ’da Kötülük Problemi ve Zıtlıklar Teodisesi","authors":"Fatma Yüce","doi":"10.18505/cuid.1140099","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1140099","url":null,"abstract":"Kötülük problemi ve teodise din felsefesinin en önemli konularından biridir. Kötülük problemi en temelde Tanrı’nın varlığı ile kötülüğü uzlaştıramama sorunu olarak anlaşılmaktadır. Kötülük problemi ateistik iddiaları temellendirmek için kullanılırken, teistik iddiaları güçlendirmek için teodiseler geliştirilmiştir. Türk-İslam kültürünün önemli sufi düşünürü Mevlânâ Celâleddîn Rûmî (1207-1273) genellikle tasavvufi ve edebi eserleriyle tanınmaktadır. Her ne kadar Mevlânâ’nın felsefi görüşleri üzerinde yeterince çalışılmasa da, onun felsefi alanda özellikle din felsefesi alanında önemli fikirlerini eserlerinde sistematik olmayan ve kapalı bir şekilde sunduğu görülmektedir. Bu çalışmada Mevlânâ örneğinde kötülük problemi literatürde yer alan kötülük türleri ve kötülük problemi çeşitleri kapsamında incelenmiştir. Ayrıca Mevlânâ’nın felsefi bir problem olarak kötülüğü ele alıp almadığı ve kötülük probleminin çözümüne katkı sağlayıp sağlamadığı araştırılmıştır. Ardından Mevlânâ’nın kullandığı teodiselerden zıtlıklarla ilgili olanı zıtlıklar teodisesi olarak adlandırılarak açıklanmış ve sistematik hale getirilmiştir. Mevlânâ’dan önce zıtlık temasıyla ilgili teodiseler geliştirildiği bilinmektedir. Netice itibariyle Mevlânâ’nın zıtlıklar teodisesiyle kötülük problemine muhteva bakımından özgün bir katkısı olduğu söylenemese de onun bu probleme metaforik üslubu ve söylem tarzı bakımından özgün yaklaştığı söylenebilir.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68156043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Geç Osmanlı Döneminde Tefsir Tercümeleri: Tefsîr-i Mevâkib Üzerinden Bir Değerlendirme","authors":"Gülnur Külünkoğlu","doi":"10.18505/cuid.1162560","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1162560","url":null,"abstract":"Tercüme eserler sosyal, kültürel ve siyasî bir ortam içinde ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan tercümelerin sosyal ve tarihî bağlamından bağımsız olarak ele alınmaları, ortaya çıkış sebeplerini anlamamızı zorlaştırmaktadır. Çalışmanın konusunu geç Osmanlı Döneminde ortaya çıkan tefsir tercümeleri oluşturmaktadır. Türkçe tercüme tefsirler hakkında yapılan çalışmalar, modernleşme döneminde tefsir tercümelerinin yüksek düzeyde ilgi görmelerinin sebeplerini yeterince izah edememektedir. Yapılan literatür taramasında genel olarak Türkçe tercüme tefsirlerin dil ve üslup bakımından değerlendirildiği ve bu değerlendirmelerde modernleşme döneminin değişen sosyal ve kültürel şartlarının yeterince dikkate alınmadığı görülmüştür. Bu bakımdan çalışma, genel olarak Osmanlı’nın geç döneminde Türkçe tercüme tefsirlerin ortaya çıkış sebeplerini ve popülaritesini İsmail Ferruh Efendi’nin (öl. 1840 ) Tefsîr-i Mevâkib adlı eseri özelinde ortaya koymak amacını taşımaktadır. Bu amacın gerçekleşebilmesi için çalışmada bağlamsal analiz yöntemi kullanılmıştır. Son tahlilde bu popülaritenin ağırlıklı olarak dönemin kurumsal, sosyal ve siyasî değişimleriyle irtibatlı olduğu görülmüştür. Çalışmanın tefsir tercümelerinin popülaritesinin aydınlatılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48135307","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Endülüs Şiirinde Peygamber Methiyeleri","authors":"Harun Özel","doi":"10.18505/cuid.1139450","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1139450","url":null,"abstract":"Hz. Peygamber’i konu alan ilk şiirler daha o hayattayken ortaya çıkmıştır. Sonraki asırlarda ortaya çıkan gelişmelere bağlı olarak Peygamber’e karşı şevkli duyguları dile getirmek, onu ve Risâlet’ini savunmak için söylenen şiirlerin sayısında büyük bir artış olmuştur. Bu türün en çok artış gösterdiği yerlerin başında Endülüs gelmektedir. Endülüs’te Peygamber övgüsünün ilk örnekleri Mülûkü’t-tavāif (1031-1090) döneminde ortaya çıkmıştır. 5./11. asrın sonlarına kadar zühdiye, mersiye ve istiṣrāḫ (feryat) şiirlerinin içerisinde işlenen Peygamber methiyeleri tasavvufî düşüncenin de edebiyat çevrelerine nüfuz etmesiyle sürekli artan örnekler sayesinde el-Medāiḥu’n-Nebeviyye/Nebeviyyāt adıyla ifade edilen müstakil bir tür haline gelmiştir. Endülüs’te Peygamber övgülerinin dönüm noktası Doğu’da olduğu gibi 7./13. asra denk gelen Muvahhidler dönemidir (1147-1238). İlk olarak 4./10. yüzyılda Fātımîler tarafından siyâsî yönetimlerine meşruiyet kazandırmak için başlatılan ve Kuzey Afrika’da her yıl Rabîulevvel ayının on ikisinde düzenlenen mevlit kutlamaları, Muvahhidler döneminin sonlarında Endülüs’e intikal etmiş ve zamanla Endülüs’teki en büyük resmî ve dînî bayramlardan biri haline gelmiştir. Her yıl Endülüs’ün dört bir yanında kutlanan mevlid bayramı ve kutlamalar münasebetiyle okunan yüksek nitelikli şiirlere ödüllerin verilmesi bu alandaki edebî zenginliğe büyük katkı sağlamıştır. Peygamber övgülerinde Ebū Zeyd el-Fāzāzī (ö. 627/ 1230), İbnu’l-Cennān el-Enṣārī (ö. 650/1252), İbn Cābir (ö. 780/1378) ve İbn Zümrek (ö. 797/1395) gibi birbirinden yetenekli şairler ortaya çıkmıştır. Muvahhidler döneminin en seçkin nebevî medih şairlerinden biri olan Ebū Zeyd el-Fāzāzī’nin, Iraklı şair Yahya eṣ-Ṣarṣarî (ö. 656/1258) ve Mısırlı şair Būṣīrī’den (ö. 695/1296) önce Peygamber övgülerinin Endülüs’te yayılmasına öncülük ettiği söylenir. Alfabetik sıraya göre yazdığı ve tamamını peygamber övgülerine tahsis ettiği el-Vesāilu’l-muteḳabbele adında bir divanı bulunmaktadır. Hz. Peygamber hakkında söylediği methiyelerin ünü Kuzey Afrika’ya kadar yayılmış, bayramlarda ve özel günlerde kasidelerinin okunması bir gelenek haline gelmiştir. Muvahhidler devletinin görkemli günlerine ve çöküşüne tanıklık eden İbnu’l-Cennān da, nebevî medih kasidelerinin çokluğu ve kalitesinden dolayı Peygamber şairi Hassān b. Sābit’e (ö. 60/680 [?]) denk tutularak şāʿiru’l-medīḥi’n-nebī olarak anılmıştır. İbn Cābir el-Endelusī ise bedīʿiyye türü kasidelerin mucidi Ṣafiyyuddīn el-Ḥillī’nin (ö. 749/1348) ardından bu alanda ikinci kasideyi yazarak Endülüs’te bedīʿiyyāt türü kasidelerin öncüsü olmuştur. \u0000Muvahhidler devletinin sonu ile birlikte çöküş sürecine giren Endülüs’te siyâsî istikrarsızlığın nebevî medih şiirlerine etkisi açıktır. Birçok şaire göre Endülüs’te Müslümanların içine düştüğü bu kötü durumdan kurtuluş, yeniden Hz. Peygamber’in sünnetlerine yapışmakla mümkündür. Muhtemelen bu düşüncenin bir yansıması olarak 7./13. asırdan itibaren pek çok şair kasidelerini Hz. Peygamber ve sünne","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68156298","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kant’ın Eleştirel Felsefesinde Teleolojiden Teolojiye Geçişliliğin İmkânı","authors":"Ayşe Hilal Akin","doi":"10.18505/cuid.1160621","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1160621","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Kant’ın eleştirel felsefesinden hareketle aklın, evrensel ve koşulsuz olanla kurduğu sınırsız ilişkinin bir parçası olarak teleolojik yargılar incelendi. Doğadaki gayeliliğin kaynağı olarak öznenin bilişsel yetileri ve amaçsız amaçlılık kavramları ele alındı. Kant’ın eleştirel felsefesi içerisinde doğa bilimine, içsel bir ilke olarak Tanrı kavramının getirilmesinin, yanlış inanç şeklinde nitelendirileceği hususu üzerinde duruldu. Bilgimizin sınırlarını aşan bir anlatıya sebebiyet veren bu sınırı aşma faaliyeti, Kant felsefesinde bilginin tesisi süreçleri bağlamında ele alındı. Kant’a göre bu bakımdan teleolojik yargılardan teolojik yargılara yapılan geçişin mahiyeti soruşturuldu. Koşullu ve sonlu olana tatbik olunan aklın koşulsuza uzanma istemi üzerinde duruldu. Kant’ın eleştirel felsefesinde, doğa biliminin zeminine bir Tanrı kavramının yerleştirilmesi ve doğadaki gayeliliğin de bununla açıklanması halinde Tanrı’nın varlığını kanıtlamak için kullanılan bu yöntemin içsel ve kalıcı olmayan bir anlatı oluşturacağı hususu üzerinde duruldu.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68158166","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Çocukluk Çağı Travmaları, Tanrı İmajı ve Öz Şefkat","authors":"Ferdi Kiraç","doi":"10.18505/cuid.1145126","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1145126","url":null,"abstract":"Tanrıyla kurulan kişisel adanmaya dayalı olumlu bir ilişkinin, olumlu ruh sağlığı çıktıları ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, birçok yetişkin ruh sağlığı problemi için en önemli risk faktörü olan çocukluk çağı travmaları ile tanrı imajı arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkiye aracılık eden değişkenleri tespit etmek, travma geçmişi bildiren ve tanrı inancı olan danışanlarla yürütülen klinik çalışmalar için önemlidir. Konuyu ele alan çalışmaların çoğunluğunun batılı ülkelerde Hristiyan-Yahudi örneklemlerle yapıldığı, Müslüman toplumlarda çocukluk çağı travmaları yaygın olmasına rağmen, konuyla ilgili araştırmaların sınırlı olduğu da görülmektedir. Dinler arası tanrı anlayışı farklılıkları dikkate alınarak, bu araştırmada çocukluk çağı travmaları ile tanrı imajı arasındaki ilişkide öz şefkatin aracı rolü Müslüman bir örneklemde incelenmiştir. Bu amaçla, Çocukluk Çağı Travma Ölçeği-Kısa Formu, Öz-Şefkat Ölçeği Kısa Formu ve Tanrı Algısı Ölçeği, İslam dinine inanan 502 üniversite öğrencisine uygulanmıştır. Araştırma bulguları tüm çocukluk çağı travmaları alt boyutlarının tanrı imajını olumsuz olarak yordadığını göstermiştir. Ayrıca çocukluk çağı travmalarının tüm alt boyutlarının tanrı imajı ile ilişkisinde öz şefkatin kısmi aracılık etkisi olduğu gözlenmiştir. Bulgular ilgili alanyazın ışığında tartışılmıştır. Çocukluk döneminde travmatik deneyimlere maruz kalan ve dini inancı olan danışanlarla yürütülecek çalışmalarda, öz şefkat temelli müdahalelerin, stresli olaylar karşısında en önemli baş etme kaynağı olduğu bilinen olumlu tanrı imajını destekleyebileceği vurgusu yapılmıştır.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49233194","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Osmanlı Toplum Hayatından Fetvalara Yansıyan Boşama Yeminleri, İhlaller ve Müftülerin Önerdiği Hukuki Çareler (16.-18. Yüzyıllar)","authors":"Muharrem Midilli","doi":"10.18505/cuid.1161338","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1161338","url":null,"abstract":"Bu makale Osmanlı toplum hayatından fetvalara yansıyan boşama yeminlerine, yemin ihlallerine ve yeminleri iptal etmek üzere müftülerin önerdiği hukuki çarelere odaklanmaktadır. Amaç müftülere danışılan meselelerden hareketle Osmanlı toplum hayatında boşama yemininin kullanım alanlarını, meydana getirdiği evlilik içi-dışı sorunları ve bu sorunların giderilme yollarını göstermektir. Makalede veri kaynağı olarak kullanılan fetvalar 16.-18. yüzyıllarda Anadolu ve Rumeli’de görev yapmış Hanefî müftülere bizzat sorulanlarla sınırlandırılmıştır. Makale birçoğu yazma olarak bulunan mecmualarda yer alan fetvaları temel veri kaynağı olarak kullanan bir hukuk tarihi çalışmasıdır. Hanefî hukuk geleneğinde şartlı boşamanın bir tür yemin olarak kabul edilmesi Osmanlı toplum hayatında boşama tasarrufunun ötesinde farklı amaçlarla kullanılmasına zemin hazırlamıştır. Çok sayıda fetva göstermektedir ki boşama yemini aile içinde bazen kocanın karısını kısıtlama ve terbiye etme aracı, bazen Hanefî mezhebinin kadın aleyhine mağduriyet oluşturabilecek kimi kurallarına karşı alınan bir tedbirdir. Boşama yemini toplum hayatında kişisel kararları pekiştirmek için kullanılmış, borç ilişkilerinde sıklıkla sözlü teminat olarak işlev görmüş ve otorite sahiplerinin kişilere baskı kurmasına imkân vermiştir. Boşama yeminlerinin ihlal edilmesi birçok durumda ciddi ailevi sorunlara neden olacaktı. Bu nedenle Osmanlı müftüleri yeminleri iptal etmek üzere bazı hukuki çareler önermişlerdir. Bu çareler genellikle vekâlet, fuzûlî nikâh ve eşi boşamak-yemini bozmak-eşi yeniden nikâhlamaktır. Makale bu bulguların dayandığı çok sayıda fetvayı Hanefî hukuk öğretisi eşliğinde betimlemekte ve yorumlamaktadır.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48448770","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tefsirlerde Amellerin Karşılığının On Kat Verilmesi: Tematik ve Problematik Bir İnceleme","authors":"M. Ersöz","doi":"10.18505/cuid.1149220","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1149220","url":null,"abstract":"Kur’an’da, yapılan amellere karşılık ceza ve mükâfatlar olacağı bildirilmektedir. Bunun yanında verilecek olan ceza ve mükâfatlarla alakalı bazı detaylara yer verilmektedir. Ceza ve mükâfattan bahsederken Kur’an’ın değindiği bir konu da amellerin karşılıklarının katlanması konusudur. Kur’an incelendiğinde güzel amellerin katlanacağı katsayılara dair iki, on, yedi yüz rakamlarıyla karşılaşılırken kötü amellerin katlanacağı katsayı olarak ya misli ya da iki kat ifadesine rastlanmaktadır. Çalışmamızda on kat ifadesinin kullanılmasının gerekçelerini, güzel bir amelin on katıyla mükâfatlandırılmasının nasıl yorumlandığını ve iyi amelin karşılığının verilmesine dair ayetlerin tefsirinde on katıyla mükâfat vermenin yerini tespit etmeye çalışacağız. Bunlara ilave olarak bu ayetin tefsirinde ortaya çıkmış yorum farklılıklarına değineceğiz. Konunun özellikle rü’yetullah konusuyla irtibatlandırılması ve amellerin karşılıklarının verilmesinde her amel için mutlak olarak on kat ecir verilmesinin adaletsizlik olacağı iddiası yorum farklılığına farklı bir boyut kazandırmaktadır. Yani bu konuyla alakalı ihtilaflar yorum zenginliği ve çeşitlilik sayılabilecek ihtilaflar olduğu gibi kelami prensiplerin belirleyici olduğu ihtilaflar da olmaktadır. On kat ecir verme konusunun özellikle adalet ve sevap-lütuf ayrımı bağlamında ele alınması kelami paradigma farklılığının bu ihtilafta belirleyici olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla çalışmamızda iyi amellerin ecrinin on kat olarak verileceği konusunun mahiyetini problematik açıdan ele alacağız. Bu konunun problematik yönü on kat mükâfatın hangi kısmının hak edilmiş olduğu ve hangi kısmının Allah’ın lütfu olduğu ve bu ikisinin mahiyetindeki farklılıktır. Bunun yanında kullara verilecek olan ilave ecirlerin on kat mükâfat yerine Allah’ın görülmesi olarak yorumlanıp yorumlanmayacağı konusu da çalışmamızın problematik tarafıdır.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47445278","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Teşekkül Evresindeki Tarikatlarda Zühd Dönemine Özgü ve Aşırı Bulunan Bazı Uygulamalara Yaklaşım (Ebu’l-Hasan eş-Şâzelî Örneğinde)","authors":"A. Özel","doi":"10.18505/cuid.1140063","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1140063","url":null,"abstract":"Hicri 2. asırda görülen ve klasik tasavvufun teşekkül etmesiyle birlikte eleştiriye konu olan bazı radikal zühd ve tevekkül uygulamaları bulunmaktadır. Bu uygulamalara, teşekkül ettikleri 6-7. asırlarda popülerleşmiş tarikatlarda nasıl bakılmaktadır? Araştırmamız bu sorunun cevabını Şâzeliyye’nin müessisi Ebu’l-Hasan eş-Şâzelî örneğinde aramaktadır. Onun sözleri ve uygulamaları, zühde ve tevekküle yoğun bir vurgu içermektedir. Yine özellikle onun erken Tunus dönemi katı bir riyazet ve mücahede içinde geçmiştir. Buna karşılık, geç Tunus döneminde ve Mısır döneminde dünya nimetleri karşısında bir tesahüle meylettiği söylenebilir. Ama bu tesahülü mutlak bir tesahül olarak ele almak yanlıştır. Onun tesahülünün belli bazı şartlara ve sınırlara sahip olduğu görülür. Bu tesahül daha ziyade giyim, yeme-içme ya da kesbe izin verme gibi, gündelik hayatın artık sıradanlaşmış hususlarında görülmektedir. Başka bir husus da bu tesahülü, muhatabının katı bir zühd uygulamasından manevi olarak yararlanamayacağı öngörüsüne bağlı olarak önermesidir. Yanı sıra onun, kesbden uzak bir tecerrüd uygulamasına ve yine azıksız yola çıkma gibi uygulamalara da görece sınırlı da olsa izin verdiği görülür. Dolayısıyla Şâzelî, dünya nimetlerine ölçüsüzce açıklık anlamında bir tesahülü önermemekte ve bazen erken dönem zahidlerine atfedilerek eleştirilen bazı radikal zühd ve tevekkül uygulamalarına da kendi tasavvuf anlayışında yer vermektedir.","PeriodicalId":41327,"journal":{"name":"Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68156594","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}