{"title":"SİYASAL İLETİŞİM BAĞLAMINDA TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ SÜREÇLERİNDE LİDERLERİN KRİZ SÖYLEMLERİ","authors":"D. Yücel, Emine Kiliçaslan, Cennet ARMAN ZENGİ","doi":"10.58375/sde.1269124","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1269124","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı özellikle ekonomik kriz süreçlerinde siyasal parti liderlerinin söylemlerinde kullandıkları kavramlar ve sözcükler üzerinden ekonomik kriz sürecini nasıl yönettiklerini göstermektedir. Bu nedenle çalışmanın metodolojisi söylem analizi olarak seçilmiştir. Metodolojinin uygulanmasında bilgisayarlı veri analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Seçilen haberler bir bilgisayar programı aracılığı ile en fazla kullanılandan en az kullanılan sözcüklere kadar saydırılmıştır. Bu sayım sonucu ortaya çıkan kavram ve sözcükler grafiklerle gösterilmiştir. \u0000Araştırma için üç büyük partinin liderleri Adalet ve Kalkınma Partisi adına R. Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi adına Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti adına Meral Akşener seçilmiştir. Araştırmanın kapsamı seçilen siyasal aktörlerin 2021-2022 arasında ekonomik krizler ile ilgili açıklamaları ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca bir sınırlandırma yöntemi olarak da sayı olarak en az açıklama hangi lidere aitse diğer liderler içinde o sınırda açıklama alınmıştır. \u0000Yapılan analiz sonucu ortaya çıkan bulgular ise iktidar partisi lideri ile muhalefet partisi liderlerinin ekonomik kriz sürecine farklı yaklaştıkları sonucuna araştırmayı götürmüştür. İktidar partisi krizi bir avantaj gibi pozitif söylemler ile açıklamaktadır. Muhalefet partisi olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu krizi sol kavramlar üzerinden olumsuz olarak ifade ederken İYİ Parti lideri Akşener ekonomik krizi öncelikle siyasi bir boyutta ele almıştır. \u0000Sonuç olarak bakıldığında her üç liderde ekonomik kriz sürecinde kendi ideolojik ve siyasi pozisyonlarına göre hareket etmiştir.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129448418","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İki Devlet Tek Millet Perspektifinden; Türkiye-Pakistan İlişkilerinin Savunma Sanayii Bağlamında İncelenmesi (2001-2021)","authors":"Abdullah Awan, Reham Tari̇q","doi":"10.58375/sde.1175668","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1175668","url":null,"abstract":"This study focuses on analyzing the cooperation between Turkey and Pakistan and evaluating the general circumstances in the defense sector. Pakistan and Turkey are considered two key military and geopolitical powers of the world. The relations between Pakistan and Turkey do not rely on regular politics, but since the first World War, the people of the two countries have had a sincere and strong relationship based on their mutual love and friendship. In the last 20 years especially, Turkey and Pakistan have played an important role in Asia in counterterrorism, regional security issues, and long-term defense strategies and have formed strong cooperation. This study, thus, aims to examine and evaluate joint defense industry cooperation between Pakistan and Turkey in terms of their core security and strategic interests, especially in the context of rapidly developing and unstable international relations after the September 11 attacks in 2001. The study utilizes the systematic literature review method to achieve its aim. The findings show that Turkey and Pakistan have strengthened ties in the last 20 years, but there is still more room for potential cooperation.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"251 ","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114097726","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"DİJİTAL OYUN VE İSTİHBARAT İLİŞKİSİ","authors":"Kazım Ongun, Ömer Gök, Muhammed Fatih Sezgi̇n","doi":"10.58375/sde.1189640","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1189640","url":null,"abstract":"Dijital oyunlar artık hayatımızın her alanında varlığını göstermeye başlamıştır.7 yaşından 70 yaşına kadar her yaştan bireylerin artık bu dijital platformlarda, kimi zaman vakit geçirme kimi zaman eğlence kimi zamanda maddi çıkar amaçlı olarak zamanlarının önemi bir kısmını harcamaktadır. Bu vakit geçirmeler kimi zaman istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Karşımızdaki ya da yanı başımızdaki sanal dünya ki kişilerin, gerçek dünyadaki kimliklerini bilmeden onlarla dostluk kurulabilmekte, kimi zaman en mahrem bilgileri isteyerek ya da istemeyerek paylaşabilmektedir. \u0000İşte dijital dünya ile istihbarat arasındaki ilişkide bu noktada birbiri ile ilişkilenmeye başlamaktadır. Gerek oyun içerisinde canlı olarak gerekse oyundan önce veya sonra ağ, bağlantı yöntemleri, sosyolojik yöntemler ile oyun sırasında alınan bilgiler, paylaşılan alansal ya da mekânsal bilgiler, bireyden ülkeye uzanan ciddi veri paylaşımları, bu platformlarda olası örgütlerin örgüt elamanından maddi kazanç elde etme, amaçlarından manevi kazanç elde etme amaçlarına kadar derin ve geniş bir yelpazede bir bilgi paylaşımı önümüze çıkmaktadır. Yine uluslararası istihbarat örgütlerinin ve ülkelerin birebirleri olan uluslararası ilişkilerinin, siber savaşların ana odağı haline gelen dijital dünya ve bu dünyanın en önemli aktörü olana dijital oyunlar ve istihbarat ilişkisi ortaya koyulmaya çalışılmıştır. \u0000Anahtar kelimeler: Oyun, mobil oyun, dijital oyun, istihbarat, siber istihbarat","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"69 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124039354","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BALKANLARIN ENERJİ GÜVENLİĞİNDE AZERBAYCAN","authors":"Duhan Kalkan","doi":"10.58375/sde.1225524","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1225524","url":null,"abstract":"Günümüzde uluslararası ilişkilerdeki gerilim kaynaklarından biri de enerjidir. Bu bağlamda uluslararası ilişkilere tarihsel bir perspektiften bakıldığında enerji kaynaklarının keşfinin siyasi gerilimleri ve uluslararası sistemdeki denge değişikliklerini beraberinde getirdiği görülmektedir. Kaynak keşfinin başlangıçta keşfedildiği bölgesel devletlerin gücünü ve refahını artıracağına inanılsa da kaynakların üzerindeki hak iddialarının yol açtığı siyasi uyuşmazlıklar doğrultusunda bazen askeri gücün de kullanıldığı çatışmalar yaşanmaktadır. Enerji kaynaklarının bulunmasıyla bölgesel dinamiklerde kimi aktörlerin lehine değişimler yaşanırken, kimi aktörler içinse aleyhte gelişmeler ortaya çıkmıştır. Enerji kaynaklarının kullanımı ve tahsisi üzerindeki yetki iddiaları ülkeleri karşı karşıya getirmekte, geçmişin dost-düşman algısı, kaynakların yarattığı fırsatlar için rekabetle birleşerek yeni bir güvenlik algısı yaratmaktadır. Azerbaycan’da yüzyıllardır enerji kaynakları kullanılmasına rağmen enerji kaynaklarının sistematik kullanımı 20. yüzyıldan itibaren başlamıştır. 20. yüzyılda Azerbaycan’ın petrol endüstrisi yeni bir aşamaya girmiştir. 1990’ların ortalarından itibaren Azerbaycan'ın enerji kaynaklarının dünyaya ihraç edilmesi için somut adımlar atılmıştır. 1994 yılında “Asrın Anlaşması”nın imzalanmasından bu yana geçen 27 yılda, enerji kaynaklarının Azerbaycan’dan Avrupa’ya taşınmasında büyük adımlar atılmıştır.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"130 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123811312","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Çok Partili Hayata Geçişin Sosyolojisi","authors":"Fatma Betül ARSLAN KESKİN","doi":"10.58375/sde.1223536","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1223536","url":null,"abstract":"Demokrasi bireysel hak ve özgürlüklerin genişliği, eşit oy hakkı gibi ilkelerin yanında, siyasi hayatın birden fazla partinin rekabeti üzerine kurulu olmasını ifade eder. Bu çalışma da esas olarak demokrasinin siyasi parti rekabeti esası ilkesi üzerine kuruludur. Demokratik bir yönetimin önemli bir göstergesi de siyasi partilerin girdiği rekabette yarışı kazanan partinin iktidarı elinde bulunduran partiden kan dökülmeden devralmasıdır. Türkiye’de demokratik hayata geçiş süreci Türkiye’nin batılılaşma süreci ile yakında ilişkilidir. Türkiye’nin çok partili demokratik hayata geçmesinin arkasında hem iç hem de dış nedenler vardır. Dış nedenler arasında II. Dünya Savaşı sonrası oluşan ikili yapının varlığı ile oluşacak olan Soğuk Savaş döneminin izleri vardır. Türkiye’yi bu ikili yapı içinde yer almaya iten ise SSCB’nin karşılanması mümkün olmayan talepleridir. SSCB’nin toprak ve boğazların korunmasına katılma yönünde talepleri Türkiye’yi Batılı demokratik cephe içinde yer almaya zorlamıştır. Türkiye’de demokratik hayata geçiş süreci diğer yandan merkez ve çevreyi oluşturan güçler arasındaki mücadelenin de izdüşümüdür. Devleti temsil eden merkez ile din yani İslam’ı temsil eden çevre arasındaki gerilimin altını çizen Mardin, Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan bu gerilimin Cumhuriyet döneminde de devam ettiğini belirtir. Çok partili hayata geçişin üçüncü denemesi olarak görülen 1945 sonrası dönemde önceki hataların tekrarlanması istenmemektedir. Zaten bu süreçte rejimin sadık bir temsilcisi olan ve bu anlamda güven unsuru olarak Celal Bayar’ın varlığı oldukça büyük bir garanti veriyordu. Çok partili hayata geçilmesiyle birlikte Türkiye’yi yönetmekte olan bürokratik elit bölünmüş, 1908’den beri Türkiye’ye egemen olan bürokratik aydınlar yenilgiye uğramıştır ancak İnönü’nün yenilgisi Türkiye’nin zaferi olarak görülmelidir.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124865143","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TÜRK KÜLTÜRÜNÜN BAZI UNSURLARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER","authors":"Özdem Altun, Rümeysa Kivrak","doi":"10.58375/sde.1173016","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1173016","url":null,"abstract":"Kültür; tarihsel süreç içerisinde bir toplumun dil, din, gelenek görenek gibi maddi ve manevi değerlerinin kuşaktan kuşağa aktarıldığı ve bir milleti diğer toplumlardan ayıran yaşayış ve düşünce biçimidir. Bu sebeple bir toplumun kültürel özellikleri aslında o toplumun kimliğini gösteren en önemli unsurdur. Dolayısıyla bu çalışmamızda; Türk Devletleri Teşkilatı'nın birer üyesi olan Türk devletlerinin kadim tarihlerindeki ortak kültürel değerlerinin yeniden gün yüzüne çıkarılmasını sağlamak ve bunların yeniden yaşatılması için yapılması gerekenler konusunda çeşitli önerilerde bulunmak hedeflenmektedir. Küresel kültürün potasında eriyen milli kültürler zamanla yok olmaya yüz tutmakta ve bu da toplumların milli kimlik olgusunu kaybetmelerine neden olmaktadır. Öyle ki toplumları kültürel problemlerle de karşı karşıya getirmektedir. Türk Devlet Teşkilatının yapısının güç kazanabilmesi için öncelikli olarak yapılması gereken Türk toplumunun, ortak kültürel değerlerinin en iyi şekilde tespit edilmesi ve ardından yapılacak olan kültürel iş birlikleri ile bunların perçinlenmesi gerekir. Bu doğrultuda Türk Kültürünü en iyi şekilde aktaracak olan Türk halk edebiyatının yazılı kaynakları destanlar, menkıbeler, atasözleri, anıt, kitabe ve akademik çalışmalardan faydalanılacaktır. Edinilen bu bilgiler ışığında her yıl düzenlenecek olan ve Türk Devletleri Teşkilatı'na üye devletlerden birinin ev sahipliği yapacağı etkinlikler vasıtasıyla Türk kültürünün ortak değerleri; orta oyunu, ata sporları, kilimler, takılar, kıyafetler, yemekler ve daha birçok değerin tanıtılması amaçlanmaktadır. Amaçlanan tüm hedefler gerçekleştirildiği takdir de küresel dünyada çeşitli coğrafyalarda yaşayan Türk toplumlarının kaynaşmasına, kültürel değerlerinin canlandırılmasına, kitle iletişim araçları ile uluslararası platformda farklı kültürel değerlere sahip olan toplumlara tanıtılmasına imkan sağlayacaktır. Öte yandan etkinliklerden elde edilecek olan gelirlerin teşkilatın ileriye dönük planladığı projelerde kullanılması amaçlanmaktadır. \u0000Hızla değişen dünya düzeninde yer edinmiş tüm topluluklara nazaran; Türk kültürünün Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde yapılan kültürel iş birlikleri ile yok olmasının önüne geçilerek, Türk kültür tarihinde önemli bir yere sahip olan birlik ve beraberlik düşüncesinin de başarıyı getireceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127491852","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Çocuğa Yönelik Simgesel Şiddet Aracılığıyla Eril Tahakkümün Yeniden Üretimi","authors":"Elif Yazici","doi":"10.58375/sde.1206587","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1206587","url":null,"abstract":"Etkili bir toplumsallaşma aracı olan televizyon, bağımlılık yapıcı program türleriyle çok fazla kişiye ulaşabilmektedir. Televizyon, kültür üretme kapasitesi ile toplumsal düzeni inşa etme gücüne sahiptir. Bu yönüyle televizyon, simgesel şiddetin uygulanmasına imkân sağlayan önemli bir şiddet aracıdır. Bourdieu’nun temel kavramlarından olan simgesel şiddet, kavranabilen, yumuşak ancak görünmez bir şiddet biçimidir. Şiddetin en kibar formu olarak simgesel şiddet, baskın olanın çıkarlarını korumak ve sürdürmek için hükmedilenin suç ortaklığını gerektirmektedir. Bu araştırma, TRT’de yayınlanan Masumlar Apartmanı dizisinde aile bağlarının en derinine gömülü eril tahakkümü ve bu tahakkümün yeniden üretimi bağlamında çocuğa yönelik simgesel şiddeti konu edinmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, Bourdieu’nun düşünümsel sosyolojik bakış açısı ile Masumlar Apartmanı dizisi özelinde toplumsal olana dair tüm kutsalın ardına gizlenmiş eril tahakkümün çocuğa yönelik simgesel şiddetini keşfetmek, anlamak ve görünür kılmaktır. Ataerkil ailede çocuk karakterlerin kurgulanma biçimi ve bağlamı, izleyicinin ve dolayısıyla toplumun çocuğa yönelik algı şemalarının oluşmasına katkı sağladığı düşünülmektedir. Araştırma, toplumdaki eril tahakkümün, eşitsizliklerin, hiyerarşinin, ikili ayrımlaşmanın dizi özelinde çocuğa yönelik simgesel şiddet yoluyla nasıl yeniden üretildiğini, içselleştirildiğini, sürdürüldüğünü ve meşrulaştırıldığını anlamak için büyük önem taşımaktadır. Bu makalede ilk olarak Bourdieu sosyolojisi, Bourdieu’nun kuramsal bakış açısı incelenmektedir. Daha sonra araştırma kapsamı bağlamında alan, habitus, sermaye, simgesel iktidar ve simgesel şiddet kavramları irdelenmiştir. Son olarak simgesel şiddetin nasıl işlediği analize tabi tutulan Masumlar Apartmanı dizisinin ele alınan sahnelerinde incelenmektedir. Bulgular, çocuğa yönelik simgesel şiddet aracılığıyla eril tahakkümün yeniden üretildiğini göstermektedir.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"100 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132543794","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"AB GEÇİCİ KORUMA YÖNERGESİ VE TÜRK MEVZUATINDA GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ SAHİPLERİNİN ÇALIŞMA HAKKININ KAPSAM VE SINIRLARI","authors":"Bilge Erdem","doi":"10.58375/sde.1224208","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1224208","url":null,"abstract":"Bu çalışma, AB Geçici Koruma Yönergesi ve Türk mevzuatında karşılaştırmalı olarak geçici koruma statüsü sahiplerinin çalışma hakkının kapsam ve sınırlarını konu edinmektedir. 2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaşın ardından çok sayıda Suriyeli kitlesel halde Türkiye’ye sığınmış ve bu bireylere geçici koruma statüsü tanınmıştır. Geri gönderme yasağına tâbi olan geçici koruma statüsü sahibi Suriyelilerin ülkelerindeki iç savaş devam ettiğinden ne zaman geri dönecekleri belli olmadığından kendi kendilerine yetebilecek şekilde çalışmaları önem taşımaktadır. Bu nedenle ‘Geçici Koruma Yönetmeliği’ ve ‘Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik’ çıkarılmış ve bu kişilerin çalışma hakkı, çalışma iznine tâbi tutulmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türk hukukunda geçici koruma statüsü sahibi Suriyelilerin çalışma hakkının kapsam ve sınırlarının AB hukukunda geçici koruma statüsü sahibi yabancıların çalışma hakkının kapsam ve sınırlarıyla karşılaştırarak ilgili düzenlemelerin ne ölçüde kısıtlayıcı veya izin verici olduğunu ortaya koymaktır. Araştırmanın bu amacına ulaşmak için kullanılan yöntem, literatür taramasıdır. Bu kapsamda hem konu ile ilgili literatür taranmış hem de ilgili mevzuattan faydalanılmıştır. Çalışmada, AB hukukunda, ele alınan sorunun genel ve yüzeysel anlamda düzenlendiği ve geçici koruma statüsü altındakilerin çalışma koşullarına dair birçok hususu düzenleme yetkisinin üye devletlerin takdirine bırakıldığına, Türkiye’nin Suriyelilerin çalışma hakkı bakımından ağır külfet yükleyen şartlar getirmediğine ve AB ülkelerine kıyasla kısıtlayıcı bir tutum izlemediği sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"62 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116280407","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"INTEGRATION OF OTTOMAN EMPIRE INTO GLOBAL ECONOMY BETWEEN 1830-1840","authors":"İlyas Balci","doi":"10.58375/sde.1200472","DOIUrl":"https://doi.org/10.58375/sde.1200472","url":null,"abstract":"This study aims to reveal the internal and external factors that gave rise to the integration of Ottoman Empire to the global economy between 1830-1840. With this regard, the meaning of the integration into the global economy, the ways for its realization were explained in the initial part of this study. The factors, forces and developments which pushed the Ottoman Empire to integrate the global economy were followingly analyzed. In this context, the main finding of the study is as follows: There are basically 6 factors that integrated the Ottoman Empire into the global economy in the period of 1830-1840, and these are as follows: the beginning of sending students to Europe (1830), the revolt of the Egyptian Governor Mehmed Ali Pasha (1832), Balta Limanı Treaty (1838) (it has a central position in the construction of this process and in this study), the direct investments of various European states, especially Britain and France to the Ottoman Empire, and the Ottoman foreign debts. Furthermore, developments in the world that shaped this integration process were also analyzed. In this respect, the scope of the study will be on the examination of the aforementioned factors and their impact on the integration of the Empire into the global economy. \u0000Keywords: Integration into World Economy, Education, Investment, Loans, Foreign Debts","PeriodicalId":353548,"journal":{"name":"SDE Akademi Dergisi","volume":"71 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115682376","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}