Marife Dini Arastirmalar Dergisi最新文献

筛选
英文 中文
Taberî’nin Tevil Eleştirilerinde Gözettiği Bir İlke: Ayetin Literal Formuna Aykırılık Taberî'nin Tevil Eleştirilerinde Gözettiği Birılke:Ayetin Literal Formuna Aykırılık
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.33420/marife.1251880
M. Ersöz
{"title":"Taberî’nin Tevil Eleştirilerinde Gözettiği Bir İlke: Ayetin Literal Formuna Aykırılık","authors":"M. Ersöz","doi":"10.33420/marife.1251880","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1251880","url":null,"abstract":"Taberî’nin tevil tercihlerinde ve kabul etmediği tevilleri eleştirmesinde etkili olan birçok unsur bulunmaktadır. Çalışmamızda bunlardan birisi olan ayetin literal formuna aykırılık incelenecektir. Ayetin literal formuna aykırılıktan kastımız Taberî’nin “Eğer doğru tevil böyle olsaydı ayet şu şekilde olurdu” dediği yerlerdir. Bu şekilde Taberî ayetin literal yapısının, bahsedilen tevile uygun olmadığını ortaya koymakta ve eleştirisini buna uygun yapmaktadır. Taberî’nin bu yöntemi kullanmasındaki en önemli gerekçe ayetin zahirinin gerektirdiği anlamı öncelemek ve ayetin muhtemel yorumlarının dışına çıkmama yönündeki çabasıdır. Bundan dolayı ayet metninin muhatapta bıraktığı ilk intibayı korumaya ve dilin tabiatının gerektirdiği anlam üzerine yorumu inşa etmeye gayret etmektedir. Bunu yaparken ayetin literal yapısında küçük değişiklikler yaparak kabul etmediği ve ayete uygun olmayan yorumu mezkur literal yapıya ait olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmamız Taberî’nin eleştirdiği ayet yorumlarında gözettiği ayetin literal yapısına aykırılık konusunu incelemeyi, söz konusu ayetin literal yapısına aykırı ifadelerin mahiyetini ortaya koymayı ve bunu yaparken tercihlerine etki eden unsurları belirlemeyi hedeflemektedir. Çalışmamız Taberî’nin Kur’an’ı yorumlama yöntemine ve onun zahire bağlı kalmasına dair yapılmış olan çalışmalara katkı sunar mahiyettedir. Taberî’nin tefsir yöntemi daha çok ayetin indiği tarihsel bağlamda ilk ve doğal halinin anlaşılmasına odaklanmak şeklindedir. Böylece dilin fıtratını gözetmekte ve tefsir yaparken peşin verilmiş hükümlerden uzak durmaktadır. Ayetlerin tefsirine dair rivayetleri çok iyi bildiği ve tefsirinde topladığı için sahabilere ve tabiine ait rivayetleri ihtiva ettikleri görüşlere göre sınıflayarak ilim dünyasına sistematik olarak arz etmiştir. Fakat onun bir görüşe ait rivayete tefsirinde yer vermesi, Taberî’nin o görüşü benimsediği anlamına gelmemektedir. Bazı ilmi saiklerle bu görüşleri bazen tercihe uygun bulduğu gibi bazen de tercihe uygun bulmamaktadır. Rivayetler aracılığıyla gelen bu görüşler sahabilere veya tabiinden tefsirde otorite kimselere ait olsa da Taberî bunları ayetin tefsiri olarak kabul etmeyebilmektedir. Yani bir ayet için zikredilen görüşün söz konusu ayetin altında bulunuyor olup Taberî’nin bu görüşü benimsememesi o rivayetin zayıf ve delil olarak kullanılamaz olduğu anlamına gelmemektedir. Ayrıca rivayetin ilk dönem önemli müfessirler tarafından gelmiş sahih bir rivayet olması bu rivayetin Taberî tarafından kabul edilebilir olması için yeterli değildir. Bunun yanında herhangi bir rivayetin doğru bilgi içermesi Taberî tarafından söz konusu ayetin doğru tefsiri olarak kabul edilmesine yetmemektedir. Çünkü ayetin literal yapısının ayetin mefhumuna uygun olması ve ayetin muhtemel anlam alanının kapsamına girmesi gerekmektedir. Taberî tefsir yaparken ayetin literal formunu incelemeden bir yoruma gitmemektedir. Bunun için ayet içerisindeki küçük, ancak anlama etki eden unsurları belirlemektedir. S","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69743059","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Development of the God Belief Styles Scale (GBSS) (A Validity and Reliability Study 上帝信仰风格量表(GBSS)的编制(效度与信度研究
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.33420/marife.1179623
M. Bulut, Doç. Dr. Ali Kuşat, Abdulvahap Taştan
{"title":"Development of the God Belief Styles Scale (GBSS) (A Validity and Reliability Study","authors":"M. Bulut, Doç. Dr. Ali Kuşat, Abdulvahap Taştan","doi":"10.33420/marife.1179623","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1179623","url":null,"abstract":"Tarihî veriler, insanoğlunun, tarihin ilk dönemlerinden beri din ve tanrılarla iletişim içerisinde olduğunu göstermektedir. Dinin tarihi, bir anlamda Tanrı’ya olan inancın tarihi ile başlar. Ancak Tanrı anlayışlarında, tarihin başlangıcından itibaren, kültürel, ekonomik, siyasal şartlara paralel olarak bazı değişiklikler olagelmiştir. Günümüzde yine bunun bireysel farklılıklara bağlı olarak değişebildiği gözlenmektedir. Tanrı inanç biçimleri, her bireyin aşkın bir varlıkla ilişkisinin yönü, niteliği ve kapsamını belirten bir ifade olarak ele alınabilir. Bu inanç biçimlerinden Teizm, on yedinci yüzyılda ateizm, deizm ve panteizmi dışlamak için ortaya atılmış ve etkin bir Tanrı’ya olan inancı ifade etmektedir. Deizm, modern ve akılcı Tanrı inanç biçimini ifade etmektedir. Agnostisizm, Tanrı’nın varlığının ya da yokluğunun bilinmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla bu konuda bir tartışmanın bile yapılamayacağını savunur. Ateizm, teizme ve onun bütün iddialarına karşı ortaya çıkan bir düşünce akımı olarak görülmektedir. Yani ateizm, evreni yaratan ve varlığını devam ettiren, bilgi ve irade sahibi bir Tanrı inancına karşı bir düşünce hareketi olarak tanımlanmaktadır. Ancak, günümüzde bu değişik inanış ve algılama biçimlerinin bir ölçüm aracının olmayışından dolayı Tanrı inanç biçimlerinin ne ölçüde yaygın olduğu bilinmemektedir. Bu sebeple, bu çalışmanın amacı teizm, deizm, agnostisizm ve ateizmi (Tanrı inanç biçimleri) geçerli ve güvenilir bir şekilde ölçebilecek bir ölçüm aracını geliştirmektir. Bu ölçekleri geliştirmek amacıyla veriler dört farklı zaman diliminde toplanmıştır. İlk zaman diliminde 244 (nkadın= 179 ve nerkek= 62); ikinci zaman diliminde 83 (nkadın= 66 ve nerkek= 17), üçüncü zaman diliminde 31 (nkadın= 24 ve nerkek= 7) ve dördüncü zaman diliminde 306 (nkadın= 255 ve nerkek= 51) üniversite öğrencisine ulaşılmıştır. Çalışmaya katılım tamamen gönüllülük esasına göre olup elde edilen veriler sadece bilimsel çalışma kapsamında kullanılmıştır. Verileri toplamak için Tanrı İnanç Biçimleri Ölçeği, Dinî Dünya Görüşleri Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde nicel analiz tekniklerinden faydalanılmıştır. Bu kapsamda betimsel istatistik, Açımlayıcı Faktör Analizi ve korelasyon analizi incelenmiştir. İlk zaman diliminde toplanan veriler sonrasında 9 maddeli teizm, 5 maddeli deizm, 4 maddeli agnostisizm ve 7 maddeli ateizm ölçeği elde edilmiştir. İkinci zaman diliminde toplanan veriler ile geliştirilen ölçeklerin ölçüt geçerliği incelenmiştir. Buna göre teizm, deizm, agnostisizm ve ateizm ölçekleri ile dinî dünya görüşleri ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Üçüncü zaman diliminde toplanan veriler üzerinde gerçekleştirilen test-tekrar test güvenirliği sonucunda ise elde edilen değerlerin kabul edilebilir sınırlarda olduğu görülmüştür. Güvenirlik için aynı zamanda Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı da incelenmiş ve elde edilen değerlerin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğu","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742580","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Institution of Hajib in the Caliphate of Cordoba 科尔多瓦哈里发国的哈吉布机构
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.33420/marife.1268212
Sema Taş, Ali Dadan
{"title":"Institution of Hajib in the Caliphate of Cordoba","authors":"Sema Taş, Ali Dadan","doi":"10.33420/marife.1268212","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1268212","url":null,"abstract":"Hâcib sözlükte birinin bir yere girmesine engel olma mânâsına gelirken terim anlamı olarak halifenin yanına bir kimsenin izinsiz girmesine engel olan kimse anlamına gelmektedir. Müslüman devletlerde bu mânâda kullanılmış olup günümüzde özel kalem müdürlüğüne denk bir yapıya sahiptir. Ancak Endülüs Emevî Devleti’nde hâcib kelimesinin kapsadığı alan değişerek başvezir anlamında kullanılmıştır. Endülüs Emevî Devleti 138/756-422/1031 yılları arasında hüküm sürmüş olup tarihte iz bırakan devletlerden biridir. Endülüs Emevî Devleti’nin idarî yapısında emîr/halifeden sonra gelmekte olan hâcib, o yıllarda doğuda hüküm süren Abbâsî Devleti’nin vezirlik sisteminden örnek alınarak oluşturulmuştur. Oradaki tefvîz vezirliğine denk gelmekte olup günümüzde ise başbakan mesabesinde bir kurum haline gelmiştir. Endülüs Emevî Devleti’nin kurulduğu ilk tarihten itibaren baktığımızda hâcibin var olduğu görülmektedir. Devletin kurucusu Abdurrahman b. Muâviye’nin emirliği süresince beş tane hâcib atamış olduğu bilinmektedir. Ancak bu dönemde hâciblik görevi henüz kurumsallaşmamış olup hâcibin vazifesi netleştirilmemiştir. Emîr II. Abdurrahman döneminde ise devletin idarî yapısı oluşturularak hâciblik bu dönemde kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Vezirlere başkanlık etmek, toplantıları yönetmek, vezirler ile halife arasında iletişimi sağlamak gibi başlıca görevlere sahip olan hâcib önemli bir konuma sahip olmuştur. Kimi zaman bu mevkiye gelebilmek için vezirler yarışmıştır. Genellikle vezirler arasından seçilse de bazı durumlarda başka konumlardan kişilerin atandığı da olmuştur. Hâcibin görev yetkilerinin geniş olması bazı durumlarda tehlike arz etmesine de sebep olmuştur. Öyle ki Emîr Abdullah b. Muhammed, iki hâcibini de azlederek hâciblik mevkini bir süre boş bırakmıştır. Yine halife III. Abdurrahman hâcibleri Bedr b. Ahmed ve Mûsâ b. Muhammed b. Hudayr’ın vefat etmesiyle birlikte bir daha hâcib olarak kimseyi tayin etmemiştir. Dolayısıyla bu mevki halifeliğinin sonuna kadar yaklaşık otuz yıl boyunca boş kalmıştır. Yine hâcibin yetkisinin geniş olması bazı durumlarda halifenin de arka planda kalmasına neden olmuştur. Kaynaklar da Âmirîler dönemi olarak da adlandırılan dönemde hâcib İbn Ebû Âmir ve oğlulları hâciblik vazifesine sahip olmuşlar ve bu da yaklaşık otuz yıl sürmüştür. Halife II. Hişâm’ın henüz çocuk yaşta tahta geçmiş olması Âmirîler’in halifenin yetkilerini onun adına kullanmasına sebep olmuştur. Halifelik unvanı hariç adeta halife gibi davranmışlardır. Hâcib olarak seçilen kişilerde birtakım özellikler bulunmaktadır. İlk olarak bu göreve her zaman tek kişi getirilmiş olup aynı anda iki kişi görevlendirilmemiştir. Buna rağmen vezirlerin sayısı ise hep birden fazla olmuştur. Yine hâcibler çoğu zaman mevâlî ailelerden seçilmiştir. Bu mevâlî aileler Benû Ümeyye ailesinin azatlı köleleri olup Endülüs’ün fethi esnasında veya daha sonra buraya yerleşen ailelerden oluşmaktadır. Benû Muğîs, Benû Abde, Benû Şüheyd ve Benû Hudayr gibi aileler bilinen en meşhur mevâlî","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69743251","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Post-Disaster Secondary Traumatic Stress and Religious Coping: The Case of Kahra-manmaraş Earthquake 灾后次生创伤压力与宗教应对:以kahra - manmaraku地震为例
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.33420/marife.1280604
A. Gören
{"title":"Post-Disaster Secondary Traumatic Stress and Religious Coping: The Case of Kahra-manmaraş Earthquake","authors":"A. Gören","doi":"10.33420/marife.1280604","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1280604","url":null,"abstract":"Afetler gibi travmatik yaşam olaylarına maruz kalan bireylerde fiziksel ve psikolojik bazı olumsuz etkilerin görülmesi beklendik bir durumdur. Ancak afetlerin, olaya doğrudan maruz kalmayan bireyler üzerinde de birtakım etkileri olabilir. Bilhassa travmanın mağdurlarına hizmet veren sağlık, medya, arama kurtarma gibi meslek gruplarında, afetin etkilerini medya yoluyla takip edenlerde, mağdurlarla benzerliklere sahip olduklarını düşünen ve özdeşim kuranlarda, travmanın mağdurlarında görülen etkilere benzer ikincil belirtilerin ortaya çıkması beklenebilir. Türkiye ve Dünya, 6 Şubat 2023 sabahına sarsıcı ve yıkıcı etkileri olan büyük bir afet haberiyle uyanmıştır. Kahramanmaraş ve Pazarcık merkezli iki büyük deprem, geniş bir alanda 11 ili ve içinde yaşayanları doğrudan etkilemiş, büyük kayıplara yol açmıştır. Afetin ilk saatlerinden itibaren tüm ülke insanları ve ülke dışında yaşayan vatandaşlar, deprem bölgesinden haber alabilmek için medyayı yoğun biçimde takip etmiştir. Bu çalışmanın amacı, (I)Türkiye’nin 11 ilinde yakın zamanda yaşanan iki büyük deprem olayının, afete doğrudan maruz kalmayan, yaşananları medya yoluyla takip eden bireyler üzerindeki ilk psikolojik etkilerini incelemek ve (II) bu etkilerle başa çıkmada başvurulan yöntemleri belirleyerek, bu başa çıkma yöntemleri arasında dini başa çıkmanın yerini belirlemektir. Veri toplama süreci, afetin ilk etkilerini henüz bellekte taze iken belirleyebilmek amacıyla afetin 40. günü itibariyle başlatılmış ve 6 gün içinde tamamlanmıştır. Veri toplama sürecinde dahil etme kriterleri 18 yaş ve üzeri olmak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, 6 Şubat deprem olayını bizzat yaşamamış ve medyadan takip etmiş olmak olarak sıralanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden yapılandırılmış görüşme formu ile online platformlardan ulaşılan 75 kişiden “Yaşanan deprem afetinin duygu ve düşüncelerinizde oluşturduğu olumsuz etkiler nelerdir?” ve “Yaşanan afetin olumsuz etkileriyle baş etmek için neler yaptınız?” sorularına cevap alınmıştır. Katılımcılar afetin yaşandığı bölgenin dışında, Ankara, İstanbul, Kırklareli, Çorum, Konya, Eskişehir, Afyon, Bursa, Kocaeli, Aydın, Kastamonu, Isparta, İzmir, Berlin ve Tilburg’da yaşamakta olan, 21-65 yaş aralığında Türkiye vatandaşı 50 kadın ve 25 erkekten oluşmaktadır. Veriler titiz bir süreç gerektiren tematik analizle incelenmiştir. Araştırmanın sonucu belirlenen iki ana tema; psikolojik sağlık üzerindeki etkiler ve başa çıkma stratejileridir. Psikolojik sağlık üzerindeki etkiler teması altında; ikincil travmatik stres tepkileri ve yas tepkileri alt temalarına ve bu alt temalarla ilişkili kategorilere ulaşılmıştır. Başa çıkma stratejileri temasında ise; kendine yardım, olumlu dini başa çıkma, prososyal davranışlarda bulunma alt temalarına ve bu alt temalarla ilişkili kategorilere ulaşılmıştır. İkincil travmatik stres tepkileri alt teması altında belirlenen kategoriler, aşırı düşünme, gelecekle ilgili olumsuz inançlar, kendini ya da başkalarını suçlama, olumsuz d","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69743551","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Japon Yeni Dinî Hareketi Ōmoto’nun İnançları 日本的新丁运动是332332
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2022-12-28 DOI: 10.33420/marife.1188589
Yetkin Karaoğlu
{"title":"Japon Yeni Dinî Hareketi Ōmoto’nun İnançları","authors":"Yetkin Karaoğlu","doi":"10.33420/marife.1188589","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1188589","url":null,"abstract":"Ōmoto, Japon Dini Tarihi içerisinde adından en çok söz ettiren, Şinto temelli bir Japon Yeni Dini Hareketi (YDH)’dir. Japon Tarihi’nde Meiji Dönemi itibariyle başlatılan hareket inanç ve ibadetleriyle dünyevi-politik düşüncelerini birleştirerek Taishō ve Shōwa dönemlerinde öne çıkmıştır. Modern Dönemle birlikte pasifize olan hareket, içerisinde farklı eğilimlerin etkisiyle bölünme sürecine girmiştir. Günümüzde üç ayrı dini grup olarak faaliyetlerini devam ettirmektedirler. Ōmoto’da “Üç Büyük Öğrenim”, “Dört İlke” ve “Dört Prensip” olmak üzere üç temel öğretisi bulunmaktadır. Bunlar, insan ile Tanrı’nın ilişkisini düzenleyen ve nasıl yaşanması gerektiğiyle ilgili inançlardır. Buna göre Ōmoto cennet ve dünyayı gözlemleyerek gerçek tanrının kimliği hakkında düşünmek, evrenin gelişimin ayrı değil bir olduğunu görerek tanrının gücünü düşünmek ve hayatın doğasına hazırlıklı olup gerçek tanrı hakkında düşünmek olan üç büyük kural çerçevesinde kapsayıcı bir dini dünya görüşü sunmaktadır. İkinci olarak Dört Öğreti bulunmakta bunları Matsuri, Oshie, Narawashi ve Nariwai oluşturmaktadır. Matsuri, Ōmoto’da düzenli veya düzensiz olarak yapılan, sunu ve duayı içeren ibadetlerin her birine denmektedir. Oshie, öğreti anlamına gelmekte olup Ōmoto Shin’yu ve Reikai Monogatari olarak hareketin iki ana kutsal metnini ifade etmektedir. Narawashi, insan hayatının alışkanlıklardan ibaret olduğu, tanrı-insan uyumu için insanın alışkanlıklarını tanrının isteğine göre düzenlemesi gerektiği inancını anlatmaktadır. Nariwai ise uygun çalışma anlamına gelmekte olup insanın ruhuyla elde ettiği sonuçları iyileştirmeye odaklanması gerektiği inancını ifade etmektedir. Buna göre insan ruhunu iyi kullanırsa sonuçlar iyi, kötü kullanırsa sonuçların kötü olacağına inanılmaktadır. Üçüncü olarak Dört İlke bulunmakta, bunları Seiketsu Shugi, Rakuten Shugi, Shinten Shugi ve Tōitsu Shugi oluşturmaktadır. Seiketsu Shugi, zihin ve bedenin arınması anlamına gelmekte, ölüm, hastalık ve ahlaksızlık gibi kirletici olarak kabul edilen durumlardan kurtulmak kastedilmektedir. Bunlardan kurtulmanın ise arınma ritüelleri ile mümkün olduğu ifade edilmektedir. Rakuten Shugi, iyimserlik anlamına gelmekte olup, dünyanın daha iyi bir kurtuluş dünyası haline geleceğine dair bir inancı ifade etmektedir. Shinten Shugi, ilerlemecilik anlamında olup insanın zihin ve bedenini yenileyerek sosyal hayatta gelişmesi ve ilerlemesi gerektiği inancını vurgulamaktadır. Tōitsu Shugi ise birleşim anlamında olup, evrende bulunan iyi-kötü insan, zengin-fakir, tanrı-insan arasındaki ikiliğin ortadan kaldırılması gerektiği inancını açıklamaktadır. Buna göre toplumda ayrımcılıkların ve adaletsizliğin olmaması için düzen ve birliğin olması gerekmektedir. Ōmoto, Şintoist eksenli bir YDH olmasının yanında kapsayıcı monoteistik bir Tanrı inancına sahip olup dünya üzerindeki tüm dinlerin tek bir kaynaktan geldiğine inanmaktadır. Buna göre onlar, tüm dinlerin inanç ve ibadetleri tek bir Tanrıya yapıldığına ve hakikatten birer parç","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69743050","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Abdülkâhir Cürcânî’nin Sarfe Teorisine Yönelik Eleştirilerinin Orjinalliği Abdikâhir Cürcânî的Sarfe理论的原始董事会选举
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2022-12-26 DOI: 10.33420/marife.1189714
I. Kaya
{"title":"Abdülkâhir Cürcânî’nin Sarfe Teorisine Yönelik Eleştirilerinin Orjinalliği","authors":"I. Kaya","doi":"10.33420/marife.1189714","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1189714","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerim’in nazil olduğu ortam olan Cahiliye Arap toplumunda şiir ve hitabet gibi dilsel sanatların yüksek bir seviyede olduğu kabul edilmektedir. Kur’ân’daki bazı ayetler, edebi kültürü bir övünç vesilesi olarak gören bu topluma belagat ve fesahat yönüyle meydan okumuştur. Hatta Kur’ân, meydan okumanın seviyesini her seferinde yükselterek önce kitabın tamamına, sonra on suresine ve nihayetinde tek bir suresine benzer bir söz getirmeleri noktasına taşımıştır. Cahiliye Arap toplumunun tüm bu meydan okumalar karşısında aciz kalışı i‘câzu’l-Kur’ân olarak isimlendirilmektedir. \u0000Belagat ilminin ortaya çıkışı ve gelişiminde Kur’ân’ın i‘câz vecihlerine yönelik yapılan çalışmaların etkisi büyük olmuştur. Özellikle hicri II. asır ve sonrasında, büyük bir kısmı kelamcı olan birçok âlim tarafından i‘câzu’l-Kur’ân ismiyle veya farklı isimler altında bu konuyu ele alan çokça eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerde Kur’ân’ın i‘câz vecihlerine yönelik çeşitli görüşler ve teoriler ortaya atılmıştır. Bu teorilerden biri de Ebû İshak en-Nazzâm (ö. 231/845)’a nispet edilen Sarfe teorisidir. Bu teoriye göre Kur’ân’ın muhatabı olan Araplar fesahat ve belagat yönüyle onun bir benzerini hatta ondan daha üstün bir kitabı ortaya koyabilirlerdi. Ancak Allah bu muaraza gücünü ve cesaretini onlardan alarak böyle bir işi engellemiştir. Böylece Kur’ân’ın i‘câz yönü bizzat kendisinde değil de Allah’ın bu engellemesinde ortaya çıkmaktadır. Sarfe teorisi, onu savunan alimler tarafından geliştirilmiş, gelen eleştiriler karşısında revize edilerek farklı versiyonlarıyla i‘câzu’l-Kur’ân literatüründe yerini almıştır. Bu teori sonraki süreçte bazı âlimler tarafından desteklenirken bazı âlimler tarafından reddedilmiştir. Sarfe teorisini reddeden âlimlerden biri de Abdülkâhir Cürcânî (ö. 471/1078)’dir. O, Risâletü’ş-şâfiyye isimli eserinde bu teorinin yanlışlığına yönelik görüşlerini ortaya koymuş, yazdığı diğer eserlerinde buna alternatif olarak Nazım teorisini sistemleştirmiştir. Ancak ondan önce Câhız başta olmak üzere Ebû Süleyman el-Hattâbî (ö. 388/998), Bâkıllânî (ö. 403/1013) ve Kâdî Abdülcebbâr (ö. 415/1025) gibi âlimlerin de içinde olduğu birçok müellif, eserlerinde Sarfe teorisine yönelik eleştirilerini zikretmişlerdir. Bu alimler içerisinde, diğerlerine nispetle konuyu daha geniş bir şekilde ele alan kişi Kâdî Abdülcebbâr olmuştur. \u0000Biz bu çalışmamızda daha çok belagat ilmine yönelik çalışmalarıyla şöhret bulmuş olan Abdülkâhir Cürcânî’nin Sarfe teorisine yönelik eleştirilerinde kendisinden önceki alimlerin yaklaşımlarından ne derecede etkilendiğini saptamaya çalıştık. Cürcânî’nin tenkit ettiği hususların ve tenkit metodunun kendisinden önce yaşamış âlimlerin eleştirileriyle ortak ve farklı noktalarını belirlemeye gayret gösterdik. Ayrıca Cürcânî’nin sarfe teorisini eleştirirken ortaya koyduğu yaklaşımın kendinden sonraki alimlere etki edip etmediğini inceledik. Böylelikle Cürcânî’nin i‘câzu’l-Kur’ân çalışmalarının önemli meselelerinden biri olan sarfe eleştirisine bir be","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47843861","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Development and Validation of Religious Perfectionism Scale-Turkish Version (Rps-T) 宗教完美主义量表-土耳其语版(rp - t)的编制与验证
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2022-12-26 DOI: 10.33420/marife.1187500
Nuriman KARAYİGİT ULU, Ali Ulvi Mehmedoğlu
{"title":"Development and Validation of Religious Perfectionism Scale-Turkish Version (Rps-T)","authors":"Nuriman KARAYİGİT ULU, Ali Ulvi Mehmedoğlu","doi":"10.33420/marife.1187500","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1187500","url":null,"abstract":"The fact that the absolute is only God, and therefore, God is the first to come to mind when perfection is mentioned, is a common occurrence among believers. Perfectionism was also associated with God by the early personality theorists, moved away from its religious meaning over time, and its relationship with piety was little taken into account until recently. The fact that perfectionism, which has a religious motif in its essence, came to life in the field of religious sciences in general and psychology of religion in particular, in other words, bringing the concept of religious perfectionism into the literature became possible by a limited number of measurement attempts made after 2010. In this study, which we carried out to contribute to the concept of religious perfectionism in the Turkish literature, religious perfectionism, which is based on setting high standards for religious life, was discussed as a whole with order, discipline, inadequacy of one's self, perfect religious expectations and generalizations about others. Our study aims to fill the gap in the relevant literature by making the operational definition of religious perfectionism, as well as measuring it. \u0000After determining the need for scale development and literature review, multidimensional perfectionism scales were reviewed and an item pool was created. Some features of perfectionism, such as discipline, generalization, and performance control, which are not dimensioned in multidimensional scales, were also adapted to piety. Previously developed religious perfectionism scales were also examined and, unlike them, we attempted to emphasize both the individual's religious life and the perfect God perception. The opinions of five experts in the field of Psychology of Religion were consulted about the adequacy of the items, so the first form of the scale was prepared for the pilot scheme. \u0000The study group of the study consists of 610 Muslim participants who live in Turkey, believe in Allah (God) and regularly perform at least one worship. A total of 254 people, 192 (75.6%) of whom were female and 62 (24.4%) were male, participated in the pilot scheme. A total of 356 participants, 242 (68%) of whom were women and 114 (32%) were men, participated in the main study. The educational background of the participants was undergraduate or postgraduate, and the majority of them were between the ages of 18-30. In order to determine the validity of the scale, construct validity and criterion-related validity were examined. Explanatory Factor Analysis (n=254) and Confirmatory Factor Analysis (n=356) were used for construct validity and correlation analysis was performed for criterion-related validity. In addition, the differences between the item mean scores of the lower 27% and upper 27% groups were tested with the unrelated T-test for item discrimination. The reliability of the scale was determined by Cronbach's Alpha (a) and test-retest methods. \u0000As a result of Explanatory Factor Analysis,","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"17 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742796","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
EPİSTEMİK OTORİTE OLARAK MESLEK DERSLERİ ÖĞRETMENLERİ -NİTEL BİR ARAŞTIRMA- -不,不,不。
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2022-12-24 DOI: 10.33420/marife.1189313
Müslime Örekli̇
{"title":"EPİSTEMİK OTORİTE OLARAK MESLEK DERSLERİ ÖĞRETMENLERİ -NİTEL BİR ARAŞTIRMA-","authors":"Müslime Örekli̇","doi":"10.33420/marife.1189313","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1189313","url":null,"abstract":"Epistemik otorite bireylerin bilgilerinin oluşumu üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olan bilgi kaynağını anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Epistemik otorite, bireylerin bilgi arayışında temel bir kaynak sağlar. Kavram aynı zamanda bir bireyin kaynağın bilgilerine güvenini ve bireyin bu bilgileri ne ölçüde kabul etmeye hazır olduğunu ele alır. Bu araştırmada, Anadolu İmam Hatip Liseleri’ndeki meslek dersi öğretmenlerinin öğrencileri açısından epistemik otorite olup olmama durumları ile sebeplerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması olarak kurgulanmıştır. Araştırmada veriler odak grup görüşmesi ile elde edilmiştir. Veri kaynağı olarak meslek dersleri öğretmenlerinin dersine giren öğrenciler ile görüşme yapılması kararlaştırılmıştır. Öğrenci seçimi amaçlı örneklem yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemine göre yapılmış olup, öğrenciler Konya il merkezinde bulunan Anadolu İmam Hatip Liselerinde okuyan 11 ve 12. sınıflardan seçilmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen veriler içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulguları doğrultusunda; epistemik otorite olarak görülen öğretmenlerin özelliklerinin şunlar olduğu tespit edilmiştir. Mesleki anlamda donanımlı, öğrencilerine saygı duyan, onları rencide etmeyen, öğrencilerini seven, çağa ayak uydurabilen, ders anlatabilme becerisine sahip, anlattığı dini içerikle hayatı birbirine uyum sağlayan kişiler. Meslek dersi öğretmenlerinin öğrencileri için epistemik otorite olmalarını etkileyen hususlardan biri de öğrenci durumları ve dış etmenlerdir. Öğrencilerin okula aile zoru ile gelmeleri, meslek öğretmenlerinde branşlaşma olmaması gibi hususların öğretmenlerin epistemik otorite olmalarına engel olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerle yapılan görüşmelerde öğrencilerin meslek dersleri öğretmenlerini büyük oranda epistemik otorite olarak görmedikleri tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin epistemik otorite arayışlarını okul dışında (dernek, vakıf, dini gruplar vb.) sürdürme sebeplerinin şu şekilde olduğu tespit edilmiştir: Birey olarak görülmek, saygı duyulmak, görüşlerine önem verilmek, sosyal olarak sorumluluk verilmek, değerli görülmek.","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69743168","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Hukuki Temelleriyle Azerbaycan’da Din Eğitimi 阿塞拜疆法律规定的宗教教育
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2022-12-24 DOI: 10.33420/marife.1181527
M. Üzümcü
{"title":"Hukuki Temelleriyle Azerbaycan’da Din Eğitimi","authors":"M. Üzümcü","doi":"10.33420/marife.1181527","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1181527","url":null,"abstract":"Bağımsız bir devlet haline gelen Azerbaycan devleti demokrasi ve laikliği benimsemiş, Anayasasında din ve vicdan özgürlüğüne, inanç, ibadet ve eğitim haklarına yer vermiştir. Ülke uzun yıllar Sovyet yönetimi altında kalmış, komünist sistemin temel ilkeleriyle uyumlu bir eğitim politikası takip edilmişti. Sovyet yönetiminin yol açtığı milli-manevi yıkımı telafi etmek için bağımsızlık kazanıldıktan hemen sonra halkın millî kimliğini güçlendirecek, milli birlik ve beraberliğe katkı sağlayacak bir eğitim politikası uygulamaya konuldu. Bu eğitim politikaları uygulanırken milli ve manevi değerler merkeze alınmış, milliyetçilik, demokrasi ve laiklik gibi ilkelerin çizdiği sınırlar çerçevesinde hareket edilmiştir. \u000020. yüzyılda üç farklı alfabe kullanmak zorunda kalan Azerbaycan’da eğitim alanında uzun yıllar istikrar ve istikamet mümkün olmamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla eğitimde yeni politika arayışları stratejik bir öneme sahip görülmüştür. Bu bağlamda Müslümanlığın, halkın milli kimliğinin bir parçası olarak görülmesi din eğitimi politikalarını örgün ve yaygın eğitim politikalarının en önemli ögelerinden biri olmasına sebep olmuştur. \u0000Kamusal alanın bir din tarafından kuşatılmasından endişe eden ülkeler laiklik anlayışını benimsemeye eğilimlidir. Laik, seküler devletlerin dinî politikalar izlemesi tartışılan bir konu olup belli bir kesim laik bir devletin dinî politikalar izleyemeyeceğini, din hizmetlerine finansal yardım ayıramayacağını savunurken diğerleri bunların laik sistemlerde yapılmasını problemli bir durum olarak görmemektedir. Azerbaycan’ın seküler bir devlet olduğu Anayasasında açıkça belirtilmektedir. Yani devlet politika belirlerken ya da yasa çıkarırken herhangi bir dini metne göre ya da ondan faydalanarak hareket etmemektedir. Bununla birlikte vicdan ve düşünce özgürlüğü, dini inanç ve ibadet hakkı gibi temel insan hakları da anayasal olarak güvence altına almıştır. Bu serbestlik içinde ibadet yerleri, camiler ve Kur’an kursları açılabilmiştir. Azerbaycan laik bir devlet olmasına rağmen devlet ile din arasında ortak bir alanın varlığı da dikkat çekmektedir. Ülkede ibadet yerleri devlet bütçesinden karşılanarak inşa edilmekte veya onarılmaktadır. Seküler devlet-dini politika” grubu devletler arasında yer alan Azerbaycan, dini gruplara finansal desteklerde bulunmaktadır. Bu destekler Şii, Sünni, Hristiyan, Yahudi ayrımı yapılmaksızın sakıncalı görülmeyen bütün dini gruplara verilmektedir. Bu gruplar finansal yardımlardan eşit olarak faydalandırılmaktadır. Yaygın din eğitimi faaliyetlerinin yürütülmesini sağlayan bu dini gruplar örgün eğitim sistemi yüksek din öğretimi dışarıda tutulursa müstakil din derslerine yer verilmediği için önemli bir boşluğun doldurulmasına katkı sağlamaktadır. Azerbaycan devleti sadece milli ve manevi değerlerin uyum içerisinde olduğu geleneksel din yorumlarını desteklemekte, yabancı unsurlar barındıran dini anlayışları ise zayıflatıcı politikalar izlemektedi","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742735","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Kur’ân’ın Bütünlüğünde Kullanılan Kavl/Söz Terkiplerinin Mâhiyeti ve Bunların Kutsal Kitab’a Arzı Kur’ân’ın Bütünlüğünde Kullanılan Kavl/Söz Terkiplerin Mâhiyeti ve Bunların Kutsal Kitab'a Arzı
Marife Dini Arastirmalar Dergisi Pub Date : 2022-12-22 DOI: 10.33420/marife.1180516
Zakir Demi̇r
{"title":"Kur’ân’ın Bütünlüğünde Kullanılan Kavl/Söz Terkiplerinin Mâhiyeti ve Bunların Kutsal Kitab’a Arzı","authors":"Zakir Demi̇r","doi":"10.33420/marife.1180516","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1180516","url":null,"abstract":"İnsanoğlunun konuşması için kullanılan en genel ifadelerden biri olan kavl kök fiili ve bunun muhtelif türevleri, Kur’ân’da en fazla başvurulan tabîrdir. Bu bağlamda Kur’ân’da “kavl” kökü, toplamda 1728 kez geçmektedir. Kâle-kâlû ifadeleri 945 kere ve isim anlamında kavl kelimesi ise 93 yerde kullanılmaktadır. Emir kalıbında kul ise 326 kez geçmektedir. Bu çerçevede kavl kökünün Kur’ân’da geniş bir kullanım alanının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kur’ân’da kavl-i ma‘rûf, kavl-i leyyin, kavl-i kerîm, kavl-i meysûr, kavl-i zûr, lahnu’l-kavl ve kavl-i münker gibi müsbet veya menfî anlamları muhtevi terkîpler yer almaktadır. Kur’ân’da başta din tebliği olmak üzere bireyin aile ve sosyal ilişkilerine dair iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda ilâhî mesajların ve ahlakî ilkelerin kavl terkîplerine yüklendiği görülmektedir. Bu bağlamda Kur’ân’ın anlatımında zengin bir anlam içeriğine sahip olan kavl terkîplerinin ve sıfatlı kavl tamlamalarının izini sürmenin, Kur’ân’ın serdettiği ahlakî ilkelerini ve ilâhî mesajlarını tespit etmek konusunda önemli bir katkı sunacağı öngörülmektedir. Bu sâikten hareketle elinizdeki çalışmada ilk olarak Kur’ân’da kullanılan kavl terkîplerinin mâhiyeti tespit edilmeye çalışılmaktadır. Akabinde çalışmada Kur’ân’da kullanılan tüm kavl terkîplerinin, Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd’de izdüşümlerinin olup olmadığı inceleme konusu edilmektedir. Kavl terkîbiyle ilişkili olduğu düşünülen ifadeler Tevrat ve İncil’in bütünlüğünde tespit edilmeye çalışılmakta ve örneklem olması bakımından her terkîple ilgili bir veya iki pasaj sunulmaktadır. Kur’ân’da kullanılan kavl-i zûr, kavl-i ma‘rûf, kavl-i sâbit, kavl-i sedîd, kavl-i meysûr, kavl-i beliğ, kavl-i kerîm, kavl-i leyyin, zuhrufü’l-kavl, kavl-i ‘azîm, kavlu’l-hakk, hakka’l-kavl ve zâhirun mine’l-kavl terkîplerinin doğrudan veya dolaylı olarak muhteva ve üslup açısından Yahudilik ve Hıristiyanlık kutsal metinlerinde bulunduğu saptanmaktadır. Bununla birlikte Kur’ân’ın bütünlüğünde bir kullanım alanı olmakla birlikte kavl-i sakîl, kavl-i muhtelif, el-kavlu’l-ism, lahnu’l-kavl, münkeren mine’l-kavl, kavl-i münker ve kavlu’r-resûl terkîplerinin izdüşümleri yahudi ve hıristiyan kutsal metinlerinde tespit edilememiştir. Kur’ân’da bulunan bazı kavl terkîplerinin izdüşümlerinin Tevrât ve İncil’de bulunmaması konusunda birtakım sebeplerden söz edilebilir. Kanaatimize göre bu durum Kur’ân’ın farklı üslûp ve anlatılara sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd’de izdüşümleri saptanan Kur’ân’ın kavl terkîpleri bağlamında ilâhî kitapların birtakım ahlak ilkeleri ve temel öğretiler konusunda özdeşleştiği kanaatine ulaşılmaktadır. Zira her üç kutsal metninde yalan ve aldatıcı söz söylemenin yasaklandığı ve dolayısıyla sadakatin esas alındığı görülmektedir. Keza din adamlarından ve inananlardan tatlı, yumuşak, yetkin, sağlam, etkili, tesirli, dokunaklı, gönlün ısındığı, ölçülü, içi dolu ve hikmetli söz söylemeleri öğütlenmektedir. Dolayısıyla üç kutsal metnine göre tüm inananlar bi","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742718","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信