{"title":"Fârâbî’de İlk Bilgilerin Kaynağı ve Doğuştan Bilgi Sorunu: John Locke ile Karşılaştırmalı Bir İnceleme","authors":"Muhammed Enes Demir","doi":"10.52115/apjir.1437232","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1437232","url":null,"abstract":"Tüm diskürsif bilginin istinat ettiği ilk bilgilerin nereden ve nasıl kazanıldığı felsefî bakımdan önemli bir inceleme konusudur. Çalışmada öncelikle ilk Müslüman sistem filozofu olan Fârâbî’nin ilk bilgilerin kaynağı konusundaki düşünceleri ele alınarak bir kanaate ulaşılmaya çalışılmıştır. Ardından, İngiliz empirizminin kurucularından John Locke’un, skolastik düşünceye karşı çıkarak geliştirdiği doğuştan ideler kabulüne yönelik eleştirileri incelenmiştir. Ayrıca filozofun bilgi felsefesinin genel bir tasviri verilmiştir. Elde edilen bulgular üzerinden iki filozofun konuya dair görüşlerinin bir karşılaştırması yapılmıştır. Sonuç olarak; her iki filozofun da bilginin malzemelerinin duyumdan geldiği konusunda benzer düşündüğü ve insanda doğuştan bilgi bulunduğunu kabul etmediği tespit edilmiştir. Ancak Locke’ta bilgi edinimi dış bir sebebe değil, bireye bağlanırken Fârâbî’ye göre ilk makullerin husulü için Faal Akl’a ihtiyaç vardır. Bu nedenle, aşkınsal bir yan olarak, Fârâbî’de duyumla başlayan bilgi edinme süreci Faal Akıl ile ittisale uzanmaktadır.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"48 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140708581","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"MUHAMMED EL-MÜTEVELLÎ EŞ-ŞAʻRÂVÎ’NİN ETKİLENDİĞİ BAZI ÂLİMLER","authors":"Abdurrahman Yapar","doi":"10.52115/apjir.1452048","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1452048","url":null,"abstract":"Ezher ve Mısır’ın yetiştirmiş olduğu çağımızın önemli alimlerinden olan Muhammed el-Mütevellî eş-Şaʻrâvî, ülkesi ve ülkesinin dışında çeşitli eğitim ve idarî görevler almakla beraber her zaman dinî hizmet ve irşadı bütün görevlerinin üstünde tutmuştur. Mushaf tertibine göre Kur’ân’ın konu ve hedef bütünlüğüne riayet ederek sözlü bir şekilde tefsir yapması bu durumun bir sonucudur. Bu bağlamda Kur’ân’ın Allah’ın kelâmı ve Hz. Muhammed’in (s.a.s.) Peygamberliğinin kanıtı ve muʻcizesi olduğunu temellendirmeye çalışmıştır. Çağındaki insanın idrakine ilâhî mesajı daha kolay bir şekilde sunabilmek adına akla ve mantığa ağırlık vermekle, güncel konu ve kavramları, bilimsel verileri iyi seviyede kullanmakla beraber naklı, akla kurban etmemiştir. Bu çerçevede tefsir yaparken Sünnette, sahabe ve tabiîn kavline yer vermenin yanında İslam alimlerinin görüşlerine başvurmuştur. Genelde isim zikretmeden “kimi alim, bazı alimler, alimler” gibi ifadeleri kullanarak alimlerin görüşlerine yer vermiştir. Ancak görüşlerine yer verdiği veya kendilerinden etkilendiği kimi alimlerin de zaman zaman isimlerini zikrederek görüşlerini aktarmıştır. Bunların başında Caʻfer es-Sâdık, Amr b. Ubeyd, ez-Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî, Muhammed Abduh, Hasan el-Benna ve Seyyid Kutub gibi alimler gelmektedir. Bu çalışmada Şaʻrâvî ‘nin mezkûr alimlerden etkilenme durum ve şekli ele alınacaktır.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"91 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140707649","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kinâye Sanatının Lafız-Mana İlişkisi Açısından Cinsel Mevzularla İlgili Âyetlerin Tefsirine Yansıması","authors":"Dr. Ahmet Turan Özdemir","doi":"10.52115/apjir.1452573","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1452573","url":null,"abstract":"Tarih boyunca Arapça dinî ilimlerin ana dili olarak kabul edilmiş, bu ilim dallarıyla ilgili eserlerin büyük çoğunluğu bu dil ile kaleme alınmıştır. Âlimler dilin gerekliliğini ifade için, “Vacibin kendisiyle tamam olduğu şeyde vaciptir” sözünü bir ilke olarak kabul etmişlerdir. Yani, dinî ilimlerin temel iki kaynağı Kur’ân ve sünneti anlamak vacip ise, bunların anlaşılmasına vesile olan Arapçayı bilmek, bu iki kaynağı anlamaya çalışan ve bunlardan hüküm çıkaran alimler için vaciptir. Tefsir her şeyden önce Arapça indirilmiş olan Kur’an metninin anlaşılmasıdır. Bu da kitabın indiği dili sarf, nahiv ve belâgat yönleriyle bilmeyi gerektirir. Bu makalede belâgat ilminin konularından kinâye sanatının Kur’ân’ı tefsir ederken sağladığı mana zenginliği, lafız ve mana açısından bu sanatın tefsire yansımaları özellikle cinsel mevzuların anlatıldığı âyetler özelinde incelecektir. Bu konuyla ilgili âyetlerin özellikle seçilmesi, ailevî ilişkilerin zikredildiği âyetlerde sarih lafızlar yerine kinaî lafızların tercih edilmesidir. Bu tercihin neden ve hikmetleri nelerdir? Kinâye sanatının âyetlerin mana dünyasına etki ve katkısı nasıl olmuştur? Müfessirler bu âyetlerdeki kinâyî lafızları tefsirlerine nasıl yansıtmışlardır? İşte bu makalede bu sorulara cevap aranacaktır.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"226 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140746678","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ÂŞIK VEYSEL’DE VAROLUŞUN BOYUTLARI","authors":"Orhan Yavuz, Rıza Bakiş","doi":"10.52115/apjir.1402346","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1402346","url":null,"abstract":"Varoluşçuluk felsefesi, 19. yy’da Kierkegaard’la birlikte Avrupa’da popülerlik kazanmış felsefi bir akımdır. Bu felsefi akım ile birlikte somut birey olarak insan, felsefenin en merkezî konusu haline gelmiştir. Bu felsefi akımda birey, seçim, özgürlük, yönelmişlik ve sorumluluk, aşırı duygular, varlık ve hiçlik, ölüm ve iletişim gibi temalar işlenmektedir. Âşık Veysel’in şiirlerinin, bu varoluşçu temalar çerçevesinde ele alındığında çok fazla içeriğe sahip olduğu görülür. “İman” bu temaların başında gelmektedir. Âşık Veysel, varoluş boyutuyla imanı ortak özellikler ekseninde işleyerek birlik ve dirlik için bir vasıta kılmak istemiştir. Bununla birlikte, anlık ve kişilerde farklılık olarak karşımıza çıkan bireysel özellikleri ise bir zenginlik olarak değerlendirir. Varoluşçuluk açısından önemli olan umut ve umutsuzluk da Veysel’in şiirlerinde öne çıkan kavramlardandır. Umut duygusunu umutsuzluğa karşıt bir varoluşsal durum olarak ele alan Veysel’de, umutsuzluğa yer yoktur. Onun şiirlerinde varoluş bağlamında öne çıkan bir diğer kavram da ölümdür. Veysel ölüm olgusunu kaygı ve umutsuzluk duygularıyla işlerken, inancı sayesinde umudunu koruduğunu dile getirmiştir.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"31 18","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139009018","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KUR’AN VE KİTÂB-I MUKADDES’TE ORTAK GEÇEN KEVNÎ ÂYETLERE DAİR BİR MUKAYESE","authors":"İsa Akalan, Enver Bayram","doi":"10.52115/apjir.1358451","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1358451","url":null,"abstract":"Kutsal kitaplar insanlığın hidayeti için Allah tarafından gönderilmiştir. İçinde birçok konuyu barındıran kutsal kitapların ele aldığı konulardan biri de kevnî ayetlerdir. Bu kapsamda Kur’an’da “ilmî tefsir” kapsamına giren, evrenin genişlemesi, denizlerin bir birine karışmaması, rüzgârların aşılayıcı özelliği, göğün ve yerin yedi katlı olarak yaratılması, maddenin çiftler hâlinde yaratılması, güneşin akıp gitmesi, göğe yükseldikçe göğsün daralması, dağların hareket ettirilmesi, dünyanın yuvarlaklığı ve dönmesi, atmosferin yerden yükseltilip dengeye kavuşturulması, demirin gökten indirilmesi, suyun devinimi, evrendeki ahenk ve çekim kanunu, uzaya seyahat, bulutların yoğunlaşarak yağmur yağdırması, atom, göklerin ve yerin bitişik iken ayrılması, atmosferin koruyucu tavan olması, petrolün teşekkülü gibi birçok konu geçmektedir. Aynı şekilde Kitâb-ı Mukaddes’de de kevnî ayetler yer almaktadır. Çalışmamızda öncelikle Kur’an ile Kitâb-ı Mukaddes’te ortak geçen kevnî ayetler tespit edilecek, ardından aralarında mukayese yapılacaktır. Amacımız Kur’an ile Kutsal Kitâb’ın kaynak olarak bir olduğunu göstermek, aynı zamanda Kur’an’ın önceki kitaplardan esinlenerek insan eliyle yazılmış bir kitap olmadığını, yani bozulmadığını ifade etmek olacaktır. Zira Kur’an, birbirinden farklı ilmî konulara temas etmesine rağmen, hiçbir mevzuda hata yapmamıştır. Kur’an’ın nazil olduğu dönemde hiç bilinmeyen, bilinmesi de mümkün olmayan bilgiler vermiş ve daha dikkat çekici olanı da o dönemin genel kabul görmüş hatalarını tekrar etmemiştir. Sonuç olarak hiçbir Kur’an ayetinin bilimle çelişmediği, buna karşın Kitâb-ı Mukaddes’teki ayetlerin önemli bir kısmının bilimle çeliştiğini görülmüştür.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"31 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139238288","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İslam Hukukuna Giriş","authors":"Ahmet Özdemi̇r","doi":"10.52115/apjir.1385292","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1385292","url":null,"abstract":"Fıkıh ilmi muhteva itibariyle oldukça geniş çerçeveye sahip bir ilim dalıdır. Bu sebeple fıkıh ilmine giriş mahiyetinde pek çok eser telif edilmiştir. Bu eserlerden, temel seviyede fıkıh ilmi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler yararlandığı gibi İlahiyat Fakülteleri ve İslami İlimler Fakülteleri müfredat programında yer alan İslam Hukukuna Giriş dersinde kaynak eser olarak da istifade edilmektedir. Türkçe yazılmış İslam Hukukuna Giriş kitaplarının öncelikli hedefinin lisans eğitimi gören öğrenciler olduğunu söylemek mümkündür. İslam Hukukuna Giriş ismi ile yayınlanan kitaplar incelendiğinde konu içeriklerinin farklı olduğu görülmektedir. Muhtevasını değerlendirdiğimiz Prof. Dr. Saffet Köse’nin İslam Hukukuna Giriş kitabı başlangıç seviyesinde fıkhî meselelere aşına olmak isteyenler için oldukça yararlı bilgileri sunmaktadır. Bununla birlikte İslam Hukukuna Giriş dersi için kaynak olması bakımından bu kitap değerlendirildiğinde, ders müfredatlarında tekrara düşmeye sebep olan konuların (hüküm, ehliyet, maslahat, şeri deliller) olduğu görülmektedir. İslam Hukukuna Giriş kitabının değerlendirmesi yapıldıktan sonra Lisans eğitimi müfredatında yer alan İslam Hukukuna Giriş Dersine kaynaklık teşkil edecek kitaplar için muhteva önerisi sunulmuştur.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"22 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139274163","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"MÂLUM ANLAMI VERİLEN BAZI MEÇHUL ÇATILI FİİLLER","authors":"Sadullah Ti̇lki̇taş","doi":"10.52115/apjir.1371156","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1371156","url":null,"abstract":"Bu çalışmada mechûl çatılı, ancak mâlum anlamı verilen fiillerin araştırılması amaçlanmıştır. Söz konusu fiiller incelenirken temelde klasik Arapça sözlüklere başvurulmuş, Garîbü’l-Kur’an, Garîbü’l-Hadis türü eserlerden de yararlanılmış ve sözcüklerin farklı kullanımlarına dikkat çekilmiştir. Anlamlardaki bu çeşitlilik, Arapçanın en fasih kaynağı olan ayetler başta olmak üzere hadis-i şerif ve şiirlerden örneklerle açıklanmış; Arapçayı anlama noktasında bu fiillerin etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada ele alınan kelimeler köklerine göre ve ilk harfleri dikkate alınarak alfabetik şekilde sıralanmıştır. Kelimelerin İslam’ın en temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’deki kullanımlarına bakılmıştır. Ayrıca İslam’ın ikinci kaynağı kabul edilen hadisler ve Arap şiiri taranıp kelimelerin manaya olan etkileri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Asıl bölümde kelimenin geçtiği bölüm verilirken dipnotlarda hadisin tamamı verilmiş ve tahrîci yapılmıştır. Araştırmamızda Serdar Mutçalı’ya ait “Arapça-Türkçe Sözlük” adlı çalışmanın ilk 250 sayfasında yer alan meçhul çatılı mâlum anlamı verilen fiiller ele alınmıştır. Fiiller, Kur’ân-ı Kerîm ve Hadis-i şeriflerdeki kullanımlarına yer verilerek örneklendirilmiş ve kısaca açıklamalarda bulunulmuştur. Hadisi şeriflerde yer alan kullanımlarına da bakılırken kütüb-ü tis‘a diye adlandırılan eserlere müracaat edilmiştir. Ayrıca en muteber sözlükler taranarak sadece mechûl veya mechûl-mâlum olarak kullanılan çok sayıda fiil tespit edilmiş ve bunların anlamları verilmiştir.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"116 7-8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139279472","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"HIJAB FASHION AS AN ITEM OF POPULAR CULTURE","authors":"Muhammet Metin Adigüzel","doi":"10.52115/apjir.1341598","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1341598","url":null,"abstract":"II. Dünya Savaşı sonrası süreçte geleneksel basılı medyanın yerini görsel, renkli, hareketli ve daha ulaşılabilir bir medya almıştır. Bu medya popüler kültürün ön plana çıktığı, yaşamın tüketim, gösteriş, eğlence ve sansasyon gibi yüzeysel düzeyde ele alındığı bir dönemi başlatmıştır. Türkiye’de 1950’lerde laik kesimi 1980’lerde de muhafazakâr kesimi kendisine çeken popüler kültür, 2000’li yıllara varıldığında yaşam dünyasını ve kamusal alanı etkisi altına almayı başarmıştır. Muhafazakâr toplumun popüler kültürle imtihanının en net gözlemlenebildiği alan tesettür olgusudur. Tesettür 1990’lara doğru adım adım gösteri ve tüketim unsurlarını içerecek şekilde yeniden üretilmiş ve postmodern bir zeminde moda olgusu tarafından massedilmiştir. Tesettür moda ile buluşurken, samimiyet veya geleneksel takva anlayışı bilinçli veya bilinç-dışı bir şekilde yerini kamusal imaja ve imgeleme bırakmıştır. Gelenek ile modernite arasındaki çatışmanın yorumlayıcı (hermenötik) bir çeviri yoluyla bugüne aktarılamaması ve modern çağa uygun bir inanç-yaşam dünyasının kurulamaması yeni nesilleri mücadele halinde oldukları şeyi taklitle bu çıkmazdan kurtulmaya yöneltmiştir. Çalışma betimsel bir araştırma olup; tesettür modasına uzanan yolu makro bir çerçedeveden ele alıp mikro bağlamda destekleyerek bir açıklama getirmeyi amaçlamaktadır.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"187 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139294846","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TARİHSEL ARKA PLANLI YÜZYIL OKUMALARI –I: ÖMER NASUHİ BİLMEN’İN BÜYÜK TEFSİR TARİHİ/TABAKATÜ’L MÜFESSİRÎN ADLI ESERİNİN İLK ÜÇ TABAKASI","authors":"Bilal Deli̇ser","doi":"10.52115/apjir.1352538","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1352538","url":null,"abstract":"Tefsirin bir ilim olarak gelişimini ve bugüne nasıl gelindiğini görebilmek için onu tarihin içinde okumak daha doğru bir yaklaşım olsa gerekir. Bu vesile ile değişen zaman ve mekânın Kuran’ı yorumlama üzerinde ne gibi etkileri olduğu daha rahat görülebilir. Bu rahat görünümü sağlayan yöntemlerden biri ve belki de en önemlisi yüzyıllık zaman dilimli tabakat/biyografi kitaplarıdır. Tefsir alanında Ömer Nasuhi Bilmen’in (öl. 1883/1971), Büyük Tefsir Tarihi/Tabakâtü’l-Müfessirîn eseri bu alanda Türkçe olarak yazılmış olanların son örneğidir. Bu çalışmada tefsir tarihi yazım tarzlarına kısaca değinildikten sonra, Ömer Nasuhi Bilmen’in hicrî olarak 14 tabakadan oluşan bu eserinin ilk üç tabakası tarihsel arka planlı yüzyıl okumaları ile tahlil edilmiştir. Hicrî ilk üç yüzyılın İslâm bilim ve kültür tarihi açısından önemi yadsınamaz. Çalışmada, sahâbe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn’in tefsir özellikleri ortaya çıkarılmaya çalışılırken bu dönemlerin tarihsel sınırlarının belirlenmesine de gayret gösterilmiştir. Aynı zamanda tabakalarda verilen bilgiler yeni bir okuma biçimiyle tefsir bilim tarihine hizmet edecek şekilde yorumlanarak sunulmuştur.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139318957","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"YA VAHDET YA DA FELAKET: BİRİNCİ HARBİN SONUNDA BİR KURTULUŞ REÇETESİ OLARAK BİRLİK ÇAĞRISI","authors":"Ali Bi̇lgenoğlu","doi":"10.52115/apjir.1363566","DOIUrl":"https://doi.org/10.52115/apjir.1363566","url":null,"abstract":"İmparatorluktan Cumhuriyete geçiş süreci hiç kuşku yok ki modern Türk tarihinin en kritik dönemidir. Son dönem Osmanlı, erken dönem Cumhuriyet devrinin son derece üretken bir mütefekkiri olarak Ömer Rıza hem çöküşe hem de dirilişe şahitlik etmiş; bu sancılı sürecin tüm boyutlarına vakıf olmuş kıymetli bir yazardır. Gerek Mısır ve Türkiye basınında yayımlanmış siyasi makaleleri gerekse telif ve tercüme eserleri göz önüne alındığında bunu sağlıklı bir şekilde gözlemleyebilmek mümkündür. Modern Osmanlı-Türk İslamcı düşüncesinin önemli isimlerinden biri olan Rıza Osmanlı’nın son senelerinde çöküşe giden sürecin bizzat tanığı olarak Hilafet çatısı altında Müslümanlar arasındaki birliğin sağlanmasına, birliği zedeleyen çatışma ve ihtilafların izalesine nasıl çaba harcadıysa aynı azim ve inançla cumhuriyet devrinde de Türkiye’nin öncü rolüyle İslam dünyasında birliğin sağlanabilmesi yolunda emek vermiştir. Bu çalışmanın ana araştırma konusunu teşkil eden Ömer Rıza’nın Birinci Dünya Savaşı’nın sonunu müteakip Sırat-ı Müstakim Dergisi’nde yayımladığı yazılar ömrü boyunca kalemini vakfettiği İslam’da birliğin tesis edilmesine yönelik gayretlerinin bir parçası olarak görülmelidir. Özellikle büyük harbin sona erdiği, Osmanlı Devleti’nin savaştan yenik çıktığı 1919 yılı gibi kritik bir dönemde yazarın Müslümanlara dönük olarak yaptığı birlik çağrılarını, İslam’da birlik idealine zarar verdiğine inandığı başta milliyetçilik hareketleri olmak üzere muhtelif çatışma noktalarından uzak durulması hakkındaki ısrarlı vurgularını ve politik öz eleştirilerini içeren bu yazılar Ömer Rıza’nın bir taraftan her şeye rağmen ümitsizliğe düşmediğini, istiklal arzusunun en canlı biçimde yaşamaya devam ettiğini öte yandan da kendi düşünce evreninde olgunlaştırdığı kurtuluş reçetelerini içerisinde barındıran birer tarihi vesika niteliği taşımaktadır.","PeriodicalId":330221,"journal":{"name":"Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi","volume":"209 3 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139320873","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}