{"title":"Herpes Virüs İlişkili Tekrarlayan Eritema Multiforme Olgularımızda Valasiklovir Profilaksisi Kullanımı","authors":"Selma ALİM AYDIN, Azize Pınar Metbulut, Emine DİBEK MISIRLIOĞLU, Ayşe Meti̇n","doi":"10.12956/tchd.1015205","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1015205","url":null,"abstract":"Eritema multiforme (EM) tipik hedef lezyonlarıyla simetrik eritematöz döküntü ile karakterize, immün aracılı bir durumdur. İlaçlar, enfeksiyonlar, immünolojik durumlar ve gıda katkı maddeleri etiyolojik nedenler arasındadır, ancak Herpes simplex virus enfeksiyonu en yaygın olanıdır.\u0000Herpes labialis enfeksiyonu ilişkili üç rekürren EM olgusu sunuyoruz. Hepsi herpes labialis döküntüsünden yaklaşık bir hafta sonra ortaya çıkan tipik hedef lezyonlarla başvurdu. Her hastanın farklı sıklıkta tekrarlayan benzer atakları vardı. Her üç hastaya da önce oral valasiklovir tedavisi, ardından günlük 500 mg dozda 6 ay profilaktik valasiklovir tedavisi uygulandı.\u0000Herpes virüs enfeksiyonu ile tetiklenen otoreaktif T hücrelerinin, Herpes ilişkili EM (HAEM) patogenezinde önemli bir rol oynadığı ileri sürülmüştür. Tekrarlayan HAEM’in birinci basamak tedavisinde, antiviral tedaviler genellikle güvenlidir ve pediyatrik ve genel popülasyonlarda iyi tolere edilir. EM döküntüsünün şiddetini ve süresini azaltmak için oral asiklovir ya da valasiklovir tedavisinin erken uygulanması önerilir. Altı ay süreyle verilen profilaktik oral asiklovir veya valasiklovir, tekrarlayan HAEM ataklarını kontrol etmede etkili olabilir. HSV enfeksiyonu ve HAEM tekrarlayabilir ancak profilaktik tedavi bu epizotların sıklığını ve şiddetini azaltabilir.","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"90 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-07-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123517216","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
H. Bağci, Tuğba GÜLER SÖNMEZ, Selcen Yüksel, Sare Gülfem Özlü
{"title":"Çocukluk Çağı Hipertansiyonu İle İlgili Ailelerin Bilgi Düzeyi, Algı ve Tutumlarının Değerlendirilmesi","authors":"H. Bağci, Tuğba GÜLER SÖNMEZ, Selcen Yüksel, Sare Gülfem Özlü","doi":"10.12956/tchd.1072597","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1072597","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada birincil olarak ailelerin çocukluk çağı hipertansiyonu konusundaki bilgi düzeyleri, algı ve tutumlarını değerlendirmeyi amaçladık. İkincil olarak ise çocukluk çağı hipertansiyonu bilgi ve farkındalığını oluşturmada etkili olan kaynakları belirlemeye çalıştık.\u0000Gereç ve Yöntemler: Araştırmamız 15 Ocak-15 Haziran 2018 tarihleri arasında hastanemiz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları polikliniklerine başvuran ailelerle gönüllülük esas alınarak, yüz yüze anket çalışması şeklinde gerçekleştirildi.\u0000Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 37.6 ± 9.5 yıl olan 736 (%75.1) kadın, 244 (%24.9) erkek toplam 980 kişi dahil edildi. Katılımcıların %55’inin çocukluk çağında hipertansiyon olabilir mi sorusuna evet cevabı verdiği saptandı. Hipertansiyon ile ilişkili 8 bilgi sorusuna ise katılımcılar tarafından verilen doğru cevapların ortanca değerinin 5 olduğu tespit edildiİl merkezinde yaşama, sağlık çalışanı olma, gelir seviyesinin 5001 TL ve üzeri olması, üniversite mezunu olma, ailesinde veya yakınlarında hipertansiyon varlığı, daha önce tansiyon ölçtürme durumu ile katılımcıların cevapladıkları doğru soru sayısı arasında anlamlı ilişki saptandı. Katılımcıların bilgi edinme kaynakları açısından değerlendirildiğinde aile hekimlerinin katkısının %17 ile %31 arasında değiştiği saptandı.\u0000Sonuç: Bu çalışmada çocukluk çağı hipertansiyonu konusunda ailelerin bilgi düzeylerinin orta-düşük düzeyde olduğu saptanmıştır. Bireylerin eğitim düzeyleri arttıkça genel olarak bilgi düzeylerinin de arttığı tespit edilmiştir. Ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olan hipertansiyonun çocukluk çağında da giderek yaygınlaştığı ve erişkin döneme yansıyan morbiditesi olduğu göz önüne alındığında; toplumca kabul görmüş ve uygulanabilir toplum tabanlı koruma ve eğitim projelerine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır. Toplumun bilgilendirilmesi noktasında son derece önemli role sahip olan aile hekimlerinin bu noktada en etkin, ulaşılabilir, bilimsel ve güncel bilgileri sunabilecekleri düşünülmektedir","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129947822","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sagital Kraniosinostoz Tanılı Bebeklerde Endoskopik Süturektomi Sonrası Kask Tedavisinin Uzun Süreli Takibi","authors":"Melek VOLKAN-YAZICI, Harun Demi̇rci̇","doi":"10.12956/tchd.1095668","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1095668","url":null,"abstract":"Objective: Infants with sagittal craniosynostosis are treated with endoscopic suturectomy and remodeling helmets. The long term effects and the effects that occur after the completion of remodeling helmet treatment have not been investigated. The purpose of this study is to investigate the long term effects of remodeling helmet and effects that occur after the completion of remodeling helmet treatment.\u0000Material and Methods: 14 infants were included in the study. The children were assessed post-op, after the completion of remodeling helmet and at 6 months’ follow-up using a 3D laser acquisition system. The anterior-posterior(AP), medio-lateral(ML) cranial measurements, cranial circumference(CC), diagonal measurements, cephalic ratio(CR) and cranial vault asymmetry index(CVAI) were assessed.\u0000Results: The infants used the remodeling helmet for 35±3.4 weeks. When the post-op and completion results are examined, it can be seen that during remodeling helmet usage duration, AP, ML, CC measurements, the CR and CVAI have statistically improved, resulting in normalization of cranial shape (p<0.05). When the follow up results are examined, it can be seen that there was no deterioration in the symmetry of the cranial shape and the AP, ML, CC measurements and the CR and CVAI were preserved (p>0.05) whilst the infants’ craniums continued to grow at a normal rate. \u0000Conclusion: The present study shows that when remodeling helmet therapy is completed, cranial development continues at normal rates. There is no deterioration in cranial symmetry in the long term, and the effectiveness of the treatment continues after the remodeling helmet therapy is completed. ","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"106 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129254744","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ahmet Ertürk, S. Demir, Caner Öztorun, E. Erten, Süleyman Arif Bostancı, Doğuş Güney, M. Azili, Emrah Şenel
{"title":"Çocukluk Çağı Meme Kitlelerine Cerrahi Yaklaşım","authors":"Ahmet Ertürk, S. Demir, Caner Öztorun, E. Erten, Süleyman Arif Bostancı, Doğuş Güney, M. Azili, Emrah Şenel","doi":"10.12956/tchd.1117861","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1117861","url":null,"abstract":"Amaç: Kliniğimizde meme kitleleri nedeniyle tedavi edilen hastaların epidemiyolojik ve karakteristik özelliklerini araştırmayı ve deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık.\u0000Gereç ve Yöntemler: Hasta kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Demografik ve klinik veriler araştırıldı. Hastalar ilk başvuruda ameliyat edilenler (Grup 1) ve takip sonrası ameliyat edilenler (Grup 2) olarak ayrılarak karşılaştırıldı. İstatistiksel analiz SPSS 21 sürümü ile değerlendirildi. p<0.05 anlamlı kabul edildi.\u0000Bulgular: Çalışmaya 10 yılda meme kitlesi nedeniyle ameliyat edilen 48 hasta dahil edildi. Ortalama yaş ve başvuru şikayetleri açısından gruplar arasında fark yoktu (sırasıyla p=0.723, p=0.555). Tüm hastalara ultrason yapıldı. Kitlelerin, Grup 1’de sağ memede (%58.3), Grup 2’de sol memede (p=0.386) daha sık yerleşim gösterdiği gözlendi. Ayrıca her iki grupta da kitlelerin en sık meme üst lateral kadranda yerleştiği görüldü (sırasıyla %62.5 ve %70.89). Kitlelerin uzun çapları grup 1’de grup 2’ye göre daha uzundu (sırasıyla 51.79±11.11 mm ve 35.16±3.74 mm, p<0.001). Radyolojik olarak her iki grupta da kitlelerin çoğu Breast Imaging Reporting and Data System (BI-RADS 3) olarak raporlandı (sırasıyla %41.7 ve %54.2, p=0.444). Grup 1’deki 9, Grup 2’deki 1 hastaya ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapıldı (p=0.004). İİAB ‘de iki hastada filloid tümör saptanırken, diğerleri fibroadenom olarak rapor edildi. Cerrahi eksizyon sonrası histopatolojik değerlendirmelerde en sık fibroadenom tespit edildi. Ayrıca tüm hastaların %6.2’sinde premalign meme kitlesi saptandı.\u0000Sonuç: Çocuklarda, büyük boyutta, hızlı büyüyen veya filloid tümör şüphesi olan meme kitlelerinde cerrahi eksizyon öneriyoruz.","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"49 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134575367","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Çocuk Acil Kliniğinde Sodyum ve Potasyum Bozuklukları: Tek Merkez Deneyimi","authors":"Dilek Konuksever, Sevinç Püren YÜCEL KARAKAYA","doi":"10.12956/tchd.1086983","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1086983","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada çocuk acil servis başvurularında sodyum ve potasyum bozuklukları spektrumunun incelenmesi amaçlanmıştır.\u0000Gereç ve Yöntemler: Araştırmamız kesitsel ve tek merkezlidir. 2017-2020 yılları arasında çocuk acil kliniğine herhangi bir nedenle başvurup tetkiklerinde sodyum ve/veya potasyum bozukluğu tespit edilen, 18 yaşından küçük hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların başvuru tanıları ve elektrolit düzeyleri kaydedildi. Elektrolit bozuklukları hafif, orta ve şiddetli olarak gruplandırıldı.\u0000Bulgular: Çalışmaya toplam 757 hasta dahil edildi. Bunların 358 (%47.3)’i kız ve 399 (%52.7)’u erkekti. Katılımcıların 649 (85.8%)’nda tekli elektrolit bozukluğu saptanırken 108 (%14.2)’nde mikst tipte elektrolit bozukluğu saptandı. Hastalarda en sık rastlanan elektrolit bozukluğu hiponatremiydi (%56). Bunu sırasıyla hiperkalemi (%27.5), hipokalemi (%19.9) ve hipernatremi (%10.8) izledi. Akut gastroenterit, hem tek hem de mikst elektrolit bozukluğu gruplarında en sık altta yatan hastalıktı.\u0000Sonuç: Çalışmamız, çocuk acil servislerinde en sık elektrolit bozukluklarının gastroenteritli hastalarda meydana geldiğini saptamıştır. Bu bozukluklar genellikle hafif şiddetteydi. Hafif elektrolit bozuklukları subklinik olabilir, bu nedenle pediatrik acil serviste rutin elektrolit ölçümü erken tanı için önemlidir.","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"47 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130964682","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Eski ve Yeni Tanı Pediatrik Diyabetik Ketoasidoz Hastalarının Klinik Farklılıkların Değerlendirilmesi","authors":"Serhan Özcan, Seçil Akay, İrem Bozkurt, Emel Uyar, Oktay Perk, Abdurrahman Bitkay, Aylin KILINÇ UĞURLU, Serhat Emeksiz","doi":"10.12956/tchd.1062697","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1062697","url":null,"abstract":"Amaç: Amacımız, çocuk yoğun bakım ünitesinde diyabetik ketoasidoz (DKA) ile takip edilen daha önce tanı almış ve yeni tanı almış Tip 1\u0000Diabetes Mellitus (T1DM) hastalarının şiddeti, klinik özellikleri, komplikasyon varlığı ve sonuç farklılıklarını belirlemektir.\u0000Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma, 32 yataklı üçüncü basamak çocuk yoğun bakım ünitesinde geriye dönük olarak yapıldı. Hastalar yeni\u0000tanı almış ve önceden tanı almış T1DM olarak ayrıldı. Toplanan tüm veriler gruplar arasında karşılaştırıldı.\u0000Bulgular: 107 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların çoğu erkekti (%51.4). Yeni tanı alan hastaların çoğu 6-10 yaş grubundaydı (%49.2).\u0000Başvuru öncesi hasta şikâyetleri değerlendirildiğinde kusma şikayeti, daha önce tanı almış DM hastalarında istatistiksel olarak anlamlı\u0000derecede yüksekti (p=0.041). Yeni tanı alan Tip-1 DM’de halsizlik, poliüri, polidipsi, kilo kaybı şikâyetleri istatistiksel olarak anlamlı derecede\u0000yüksekti (p değeri sırasıyla 0.001, 0.001, 0.001, 0.001). Diyabetik ketoasidoz tedavisi sırasında yeni tanı almış DM grubunda hipokalemi\u0000istatistiksel olarak daha yüksekti (p=0.015). Yoğun bakım süreleri arasında fark olmamasına rağmen yeni tanı konmuş DM hastalarında\u0000toplam yatış günleri istatistiksel olarak daha uzundu (p değerleri sırasıyla 0.145, 0.007). Hastalarda mortalite görülmedi.\u0000Sonuç: Okul yaş grubu, yeni tanı konan T1DM’de en sık görülen yaş grubuydu. Yeni tanı Diyabetik Ketoasidoz hastalarında poliüri,\u0000polidipsi, kilo kaybı sık iken; eski tanılı diyabetik ketoasidoz hastalarında kusma yaygın olarak saptandı. Hastalar ve ailelerin bu semptomlar\u0000ve hastalık hakkında bilgi düzeyini artırıcı eğitimler, ulusal reklamlar vb uygulamalar yapılmalıdır.","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"41 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121039848","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
H. Yakut, Ali Ata Çerkezoğlu, U. Bayrakçı, I. Cetin
{"title":"Serum Renalase Levels in Children with Essential Hypertension","authors":"H. Yakut, Ali Ata Çerkezoğlu, U. Bayrakçı, I. Cetin","doi":"10.12956/tchd.1010326","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1010326","url":null,"abstract":"Objective: Left ventricular hypertrophy is the most commonly studied index for hypertension related target organ damage due to the wide usage of echocardiography. Renalase is a monoamine oxidase, mainly produced by the kidneys, regulating blood pressure by reducing catecholamines and acting on cardiovascular functions. In this study, the relationship between serum renalase level and hypertensive cardiac changes in children with essential hypertension was compared with the healthy control group.\u0000Materials and Methods: A total of 60 hypertensive children (female/male 20/40) aged between 4-18 years (mean 15.1 ± 1.9 years) were included in the study. Twenty healthy children with normal body mass index (4-18, mean14.2 ± 1.3 years) and similar gender (female/male 10/10) formed the control group. In 30 of hypertensive children (female/male: 9/21), echocardiography showed left ventricular hypertrophy. Echocardiographic findings of 30 remaining hypertensive patients (female/male: 11/19) were normal. A venous blood sample was collected from the hypertensive groups for biochemical examinations and renalase level. Urine samples and 24-hour urine samples were collected. 24-hour ambulatory blood pressure monitoring (ABPM) was used to measure blood pressure of hypertensive groups. The cardiac evaluation of hypertensive groups was performed using M-mode echocardiography.\u0000\u0000Results: The body mass index was significantly higher in hypertensive groups than the group with normal blood pressure (p <0.05). In comparison of hypertensive groups, no significant difference was found in terms of body mass index. All day systolic, diastolic; night systolic, diastolic, and daytime systolic blood pressure loads were significantly higher in hypertensive left-ventricular hypertrophic group than hypertensive non-hypertrophic group (p <0.05). Left ventricular mass index in M-mode echocardiography, revealed 39.7 g/m2 in the left ventricular hypertrophic group and 27.9 g/m2 in the hypertensive non-hypertrophic group (p <0.05). When the relationship between blood pressure loads and left ventricular mass index was compared between the groups, a significant correlation was found between daytime systolic blood pressure load and increased left ventricular mass index (p <0.05). Renalase level was significantly lower in hypertensive groups compared to normotensive group (p <0.05). There is a relationship between renalase deficiency and increased left ventricular mass index.\u0000Conclusion: There is a correlation between renalase deficiency and increased left ventricular mass index. We believe that utilization of low renalase levels as an early marker may be a useful and valuable parameter for determining the patients at risk for left ventricular hypertrophy and long-term complications of hypertension","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121554431","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gülşah Alyar, Nuri Öztürk, Özgü Yörük, Özge Nur Türkeri̇, Nuri Bakan
{"title":"Çocuklarda Oksidatif Stres ile Adenotonsiller Hipertrofi Arasındaki İlişki","authors":"Gülşah Alyar, Nuri Öztürk, Özgü Yörük, Özge Nur Türkeri̇, Nuri Bakan","doi":"10.12956/tchd.1072563","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1072563","url":null,"abstract":"Objective: In this study, it was aimed to evaluate the preoperative and postoperative oxidative stress levels of children\u0000with obstructive adenotonsillar hypertrophy and to compare the obtained data with healthy children.\u0000Material and Methods: 25 patients and 25 healthy controls were included in the prospective study conducted between\u0000March and September 2015. In the study sample, children who were diagnosed with adenotonsillar hypertrophy due\u0000to chronic tonsillitis, snoring and mouth breathing and who were planned for adenotonsillectomy were included in\u0000the patient group. Control group included 25 healthy volunteers with the same demographic characteristics. Serum\u0000and urine samples were collected from the patient group twice, before and after surgery, and once from the control\u0000group. 8-hydroxy-2-deoxyguanosine levels of all samples were determined by EIA method, protein carbonyl levels were\u0000determined by ELISA method and malondialdehyde levels were determined by manual spectrophotometric method.\u0000Results: In the study, it was found that the serum malondialdehyde levels of children with adenotonsillar hypertrophy\u0000were significantly higher than the control group (p=0.003) and that there was no difference in terms of other parameters\u0000(p>0.05). After the operation, it was determined that the levels of all three parameters evaluated significantly decreased\u0000compared to before (p<0.05). It was determined that there was a statistically significant and weak correlation between\u0000malondialdehyde and 8-hydroxy-2-deoxyguanosine values before the operation (p=0.003, r=0.566).\u0000Conclusion: Hypertrophic adenotonsillar, which is common in the pediatric population, causes many clinical conditions\u0000and adversely affects the health and quality of life of children. In line with our findings, we can say that serum and urine MDA\u0000levels and tissue PCO levels are useful markers in the evaluation of oxidative damage in children with obstructive ATH and\u0000may help to elucidate the etiopathogenesis of the disease. Considering the effects of ATH on health, it is recommended\u0000to be considered as an important health problem and to examine the clinical, biochemical and histopathological studies\u0000of the disease in a larger sample group.","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115155055","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Çocuklarda Metamfetamin İntoksikasyonu: Tek Merkez Deneyimi","authors":"Metin Yiğit, Muhammed Yasin Gökdöl, Furkan Kalayci, Ayla AKCA ÇAĞLAR, Leman AKCAN YILDIZ, Funda Kurt, Halise Akça","doi":"10.12956/tchd.1085284","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.1085284","url":null,"abstract":"Amaç: Yasadışı uyuşturucu maddeler, özellikle de metamfetamin, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ergenler arasında giderek daha popüler hale gelmektedir. Türkiye'de bu amaçla yapılan çalışmaların çoğu anket çalışmalarıdır. Çalışmamız ise hastanemize başvuran ve metamfetamin intoksikasyonu saptanan hastaların klinik özelliklerini ve laboratuvar parametrelerini değerlendirmeyi amaçlamıştır.\u0000Gereç ve Yöntemler: Ağustos 2019-Aralık 2021 tarihleri arasında Ankara Şehir Hastanesi Çocuk Acil Servisi'ne başvuran ve idrar toksik madde taramasında metamfetamin pozitif saptanan 18 yaş altı hastalar çalışmaya dahil edildi ve verileri retrospektif olarak değerlendirildi.\u0000Bulgular: Çalışmamızda metamfetamin intoksikasyonu saptanan 10 hastayı inceledik. Ortalama yaş 16.3 ± 0.94 (14-17) idi ve hastaların %80'i erkekti. Sekiz hasta başvuru sırasında madde kullanımını gizledi. Başvuru anında en sık kardiyovasküler, nörolojik ve gastrointestinal sistem semptomları görüldü. Dört hastada eşzamanlı alkol kullanımı, bir hastada çoklu uyuşturucu kullanımı saptandı. Laboratuar testlerinde önemli bir patoloji gözlenmedi. Karın ağrısı olan bir hastada mide perforasyonu, göğüs ağrısı olan bir hastada pnömomediastinum tespit edildi.\u0000Sonuç: Metamfetamin intoksikasyonunun spesifik klinik ve laboratuvar göstergeleri yoktur ve olası bir nedenin hastanın klinik bulgularını açıklayamadığı tüm durumlarda madde kötüye kullanımı düşünülmelidir. Alkol kullanan çocuklarda madde kullanımı sorgulanmalı, çoklu madde kullanımı açısından dikkatli olunmalı, buna göre hasta takip ve rehabilitasyon planları yapılmalıdır.","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"4 1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116787500","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
H. Ari, H. Güvenir, M. Toyran, E. Civelek, Betül Büyüktiryaki, T. Giniş, C. Kocabaş, E. Dibek Mısırlıoğlu
{"title":"Etiological Evaluation of Acute Urticaria in Children","authors":"H. Ari, H. Güvenir, M. Toyran, E. Civelek, Betül Büyüktiryaki, T. Giniş, C. Kocabaş, E. Dibek Mısırlıoğlu","doi":"10.12956/tchd.994425","DOIUrl":"https://doi.org/10.12956/tchd.994425","url":null,"abstract":"","PeriodicalId":246612,"journal":{"name":"Turkish Journal of Pediatric Disease","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129810784","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}