Ebru Derelli Tüfekçi, Alişan Gürgiç, Emel Ekinci, Ali Rıza Tüfekçi
{"title":"Phytochemical Composition, Biological Activity and Molecular Docking Studies of the Endemic Marrubium trachyticum Boiss.","authors":"Ebru Derelli Tüfekçi, Alişan Gürgiç, Emel Ekinci, Ali Rıza Tüfekçi","doi":"10.19159/tutad.1430407","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1430407","url":null,"abstract":"Plants produce food sources such as carbohydrates, fats and proteins, as well as secondary metabolites such as terpenes, phenolics and alkaloids with quite different pharmacological effects. Many of the secondary metabolites produced by plants have very different biological activities. Although the amounts of these compounds in plants are usually small, their unique chemical structure contributes greatly to their pharmacological effects. However, considering the richness of our country's medicinal plant flora and the pharmacological effects of these plants, it can be said that the research on this subject is insufficient. In addition, studies on medicinal plants can be brought to the pharmaceutical industry by purifying natural products with high bioactivity and low side effects at very low cost. Medicinal and aromatic plants are known to have many uses such as food, medicine, cosmetics and spices and have been used for similar purposes since the beginning of human history. The family Lamiaceae is a cosmopolitan family that includes herbaceous, shrub or tree-shaped plants of great economic importance in many parts of the world. In this study, Marrubium trachyticum Boiss. plant, which is an endemic species for our country, belonging to the genus Marrubium selected from the family Lamiaceae, was examined. The phytochemical composition of hexane and methanol:chloroform (1:1) extracts of Marrubium trachyticum were analyzed quantitatively by GC-MS and LC-MS/MS. Antioxidant activities of the plant extracts and inhibitory activities for various enzymes were determined. In addition, molecular docking studies were performed to understand how the phytochemicals may have an effect on tyrosinase, α-amylase and α-glucosidase enzyme activities. Since there are no studies on the phytochemical composition and bioactivities of Marrubium trachyticum, the data obtained from this study will be recorded for the first time.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":"61 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140371730","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kadmiyum Stresindeki Tahıl Türlerinin Besin Elementi Alımında Organik Gübrelerin Rolü","authors":"Nurdilek Gülmezoğlu, İmren Kutlu, Ferdi Sağir","doi":"10.19159/tutad.1411832","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1411832","url":null,"abstract":"Organik (yarasa gübresi, vermikompost ve kompost) ve mineral gübrelemenin, kadmiyum (Cd) koşullarında uygulanmasının sekiz tahıl çeşidinin (2 ve 6 sıralı arpa, tritordeum, ekmeklik ve makarnalık buğday, tritikale, çavdar ve yulaf) erken gelişme döneminde besin elementi (N, P, K, Ca, Mg, Zn, Fe, Cu, Mn ve Cd) alımına etkilerini incelemek için bu araştırma yürütülmüştür. Bitkiler faktöriyel deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak kontrollü koşullarda, üç yapraklı döneme kadar yetiştirilmiştir. Tohum ekimi öncesi gübreler ve Cd toprağa uygulanmıştır. Gübrelerin bitki kuru ağırlığı ve besin elementi alımına etkisi çoktan aza doğru geleneksel gübreleme > yarasa gübresi > vermikompost > kompost olarak sıralanmıştır. Tahıl türlerinde P ve Zn alımının makarnalık buğdayda, diğer besin elementlerinin ve kuru madde miktarının arpa çeşitlerinde en fazla olduğu belirlenmiştir. Besin elementlerini en az alan tahıl türünün tritordeum olduğu görülmüştür. Mineral gübreleme yapılan tahıl türlerinde Cd uygulanması ile Cd birikimi artarken, kompostun en az Cd birikimine yol açtığı belirlenmiştir. Araştırma sonuçları, özellikle mineral gübrelerin Cd ile kirlenmiş topraklarda, bitkilerde yüksek miktarda Cd alımına yol açtığı, kompostun bitkilerin Cd alımını azaltmada etkili olduğunu göstermiştir.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":"103 27","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140379517","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Ceviz (Juglans regia L.) Fidanı Üretiminde Modern Yaklaşım: Doku Kültüründe Yüzey Sterilizasyonunun ve Kültür Başlatmanın Detaylı Çözümlemesi","authors":"Duygu Özelçi̇","doi":"10.19159/tutad.1409004","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1409004","url":null,"abstract":"Bu çalışmada; Kozdere, Zengibar ve Chandler ceviz çeşitleri için etkili bir yüzey sterilizasyonunun geliştirilmesi, kültür başlatmada farklı besi ortamları ve 6-benzilaminopürin (BAP) konsantrasyonlarının etkileşimi araştırılmıştır. Eksplant olarak ceviz çeşitlerinin aksiller tomurcukları kullanılmıştır. Doku kültürü çalışmalarının ilk aşaması yüzey sterilizasyonudur. Yüzey sterilizasyonu başarılı olan bitkilerin mikroçoğaltımı yapılabilmektedir. Araştırmada, ceviz materyallerine % 20, 30 ve 40 dozlarında sodyum hipoklorit ile sodyum hipokloritin yanı sıra bakır sülfat kullanılarak yüzey sterilizasyonu yapılmıştır. Yüzey sterilizasyonunda en az kontaminasyon (% 8.16) ve kararma (% 22.45) ile en fazla tomurcuk sürmesi (% 69.39) % 30 sodyum hipoklorit ve bakır sülfat uygulamasında Kozdere çeşidinde görülmüştür. Kültür başlatma ortamı olarak Murashige ve Skoog (MS) ile Driver ve Kuniyuki Walnut (DKW) besi ortamları kullanılmıştır. Besi ortamlarına 0.5, 1 ve 2 mg L-1 BAP eklenmiştir. Ceviz çeşitlerinin çoğaltılmasında DKW ortamı MS ortamına göre daha başarılı bulunmuştur. DKW ortamına 2 mg L-1 BAP ilavesi tüm çeşitler için sürgün uzaması, eksplant başı sürgün sayısı ve yaprak sayısı için en iyi sonuçları vermiştir. Ceviz çeşitleri arasında sürgün uzaması ölçümlerinde Kozdere çeşidinde, Zengibar ve Chandler çeşitlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Sonuç olarak, ceviz çeşitlerinin in vitro çoğaltımında Kozdere çeşidinin kullanılabileceği ortaya konulmuştur. Zengibar ve Chandler çeşitlerinin doku kültüründe çoğaltımında yöntem belirlemek için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":"118 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140381093","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Arazi Değerinin Belirlenmesinde Objektif Değer Artışının Kullanılması","authors":"O. Kiliç","doi":"10.19159/tutad.1424532","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1424532","url":null,"abstract":"Makalenin amacı, arazi değerinin belirlenmesinde kullanılan objektif değer artışını Yargıtay kararları çerçevesinde tartışmak ve sorunların çözümüne yönelik ortak bir görüş oluşturmaktır. Makalede, öncelikle arazi değerinin belirlenmesinde bazı parseller için söz konusu olabilecek objektif değer artışıyla ilgili hukuki düzenlemeler ortaya konulmuştur. Daha sonra, objektif değer artışına yer veren bilirkişi raporları hakkındaki Yargıtay kararları ele alınmıştır. Makalede, Kamulaştırma Kanunu’ndaki düzenlemelere göre farklı tarihlerdeki 41 adet Yargıtay kararı dikkate alınmıştır. Türkiye’de arazinin kamulaştırma değeriyle ilgili tartışılan ve bilirkişiler tarafından talep edilen başlıca konulardan birisi objektif değer artışıdır. Kamulaştırma Kanunu’nda, net gelire göre hesaplanan arazi değerine ilave olarak varsa diğer objektif unsurların da dikkate alınabileceği ifade edilmektedir. Kanunda bir yıl hariç objektif değer artışı oranına bir sınırlama getirilmemiştir. Bilirkişi raporları incelendiğinde, objektif unsurların neler olabileceği ve her bir unsurun katkı oranı konusunda somut bir çerçevenin ortaya konulmadığı görülmektedir. Diğer yandan Yargıtay kararlarında bilirkişiler tarafından uygulanan objektif değer artışları oranlarının ya olduğu gibi kabul edildiği ya da ret edildiği, bazı kararlarda da değer artışı oranlarının çoğu zaman herhangi bir ölçü olmaksızın düşürüldüğü ya da yükseltildiği görülmektedir. Arazi değerinin belirlenmesinde objektif unsurların neler olabileceği ve her birinin katkı oranı belirlenmedikçe, objektif değer artışıyla ilgili tartışmaların devam edeceği anlaşılmaktadır. Ayrıca objektif unsurlarla ilgili bilimsel bir yaklaşım geliştirilmediği takdirde, Yargıtay kararları da konuyla ilgili tartışmaları ortadan kaldırmaya yönelik ortak bir görüş oluşturamayacaktır. Dolayısıyla arazi değerine etki eden objektif unsurlar ve katkı oranlarının bilimsel araştırmalarla belirlenerek genel bir çerçevenin oluşturulmasına ivedilikle ihtiyaç vardır. Aksi takdirde Kamulaştırma davalarındaki bilirkişi raporlarıyla ilgili teknik ve hukuki tartışmaların devam edeceği bir gerçektir.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":" 78","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140384655","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Fındık Üretiminin Kârlılığı ve Fındık İşletmelerinin Asgari Gelir Düzeylerinin Belirlenmesi","authors":"Mehmet Aydoğan, Hüseyin Meral","doi":"10.19159/tutad.1408735","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1408735","url":null,"abstract":"Çalışmada fındık üretiminin kârlılığı ve fındık işletmelerinin gelirleri ile asgari gelir düzeyleri arasındaki farklılığın ortaya çıkartılması amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan veriler Düzce, Ordu, Giresun, Samsun, Trabzon ve Sakarya illerinde fındık yetiştiren ve tabakalı tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 380 üreticiden anketlerle elde edilmiştir. Fındık işletmelerinin demografik özellikleri ve kârlılık göstergelerinin karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizinden; fındık üretiminin kârlılığı ve üretim maliyetlerinin belirlenmesinde Tek Ürün Bütçe Analiz Yönteminden yararlanılmıştır. \u0000Araştırma sonucunda dekara fındık üretim masrafı 2553.6 ₺, Gayri Safi Üretim Değeri 3374.0 ₺, brüt kâr 1686.7 ₺, net kâr 820.4 ₺ ve 1 kg fındık fiyatı ise 21 ₺ olarak hesaplanmıştır. İşletmelerin brüt kâr, net kâr ve fındık maliyetleri işletme ölçeği büyüdükçe artmaktadır. İşletme gelirleri toplamı, potansiyel asgari gelirden 10,811 ₺ daha düşüktür ve işletme ölçeği arttıkça işletme geliri ile asgari gelir düzeyi arasındaki farklılık azalmaktadır. Küçük ölçekli işletmelerin tamamı, orta ölçekli işletmelerin %89.0’ı ve büyük ölçekli işletmelerin ise %84.2’si fındık yetiştiriciliğinden, asgari gelir düzeyine göre daha az gelir elde etmektedirler. Diğer taraftan kırsalda ikamet etme ve işletme gelirinin sadece fındıktan elde edilmesi işletmelerin asgari gelir düzeyinden daha fazla gelir elde etmelerini etkilemektedir.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":" 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140386476","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sivas İlinde Yağlık Ayçiçeği Üretiminde Karşılaşılan Bitki Koruma Sorunlarının Belirlenmesi","authors":"Barış Yemen, Sabriye Belgüzar","doi":"10.19159/tutad.1387405","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1387405","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Sivas ilinde, yağlık ayçiçeği (Helianthus annuus L.) üretiminde karşılaşılan bitki koruma sorunlarının tespitini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Sivas ilinde (Merkez, Zara, Hafik ve Yıldızeli) toplam 88 üretici ile görüşülerek anket formları doldurulmuştur. Anket verileri 2022 yılı üretim sezonunu kapsamaktadır. Çalışma sonuçlarına göre, bitki koruma yönünden üreticiler çeşitli hastalık, zararlı ve yabancı otlar açısından sorunlar yaşamaktadır. Üreticiler özellikle ayçiçeği solgunluğu (%26.14), ayçiçeği pası (%9.09), kuş (%30.68), domuz (%25), köygöçüren (%75) ve yabani hardal (%67.05) gibi faktörlerin ayçiçeği üretim alanlarında problem olduğunu belirtmişlerdir. Üreticiler kimyasal ve kültürel yöntemlere başvurduklarını ve zirai ilaç bayisinin tavsiyesine göre ilaç çeşidini ve doz ayarını yaptıklarını belirtmişlerdir. Buna ilaveten üreticiler karşılaştıkları sorunların başında fiyatların belirsizliğini de ifade etmişlerdir. Ayrıca yapılan çalışma ile uygulama kapsamına alınan bölge üreticisinin; 106.03 kg verim alarak ülke ayçiçeği verim ortalamasının gerisinde kaldığı görülmüştür. Bu doğrultuda üreticilerin daha verimli üretim yapabilmeleri için tarım kuruluşları tarafından hem yetiştiricilik konusunda hem de bitki koruma etmenleri ve mücadeleleri konusunda eğitimlerin düzenlenmesi üreticiler açısından oldukça faydalı olacaktır.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":" 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140388260","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Farklı Sulama Sistemlerinin Zayıf Agregatlı Bir Toprağın Fiziksel Kalitesi Üzerine Etkisi","authors":"Hamza Negi̇s, Cevdet Şeker, Raziye Koçkesen","doi":"10.19159/tutad.1385740","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1385740","url":null,"abstract":"Özet: Aşırı arazi kullanımı nedeniyle toprakların yapısal olarak bozulması, son yıllarda tarımsal sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkilemiştir. Diğer faktörlerin yanı sıra farklı sulama uygulamaları da toprağın fiziksel özelliklerinin bozulmasına ve yüzeyde kabuk tabakası oluşumunun artmasına neden olabilir. Bu nedenle bu araştırmada kabuklanma sorununun görüldüğü bölgede beş yıl boyunca uygulanan farklı sulama yöntemlerinin toprağın fiziksel kalitesine etkisi araştırılmıştır. Buğday yetiştirilen ve 4 farklı sulama sistemine (Doğal yağış (DY), Linear Pivot Sulama (LPS), Yeraltı damlama (YD) ve Yağmurlama sulama (YS)) sahip bir bölgeden 0-20 cm derinlikten bozulmuş ve bozulmamış toprak örnekleri alınmıştır. Toprağın ortalama ağırlık çapı (OAÇ), suya dayanıklı agregatlar (SDA), tarla kapasitesi (TK), solma noktası (SN), yarayışlı su kapasitesi (YSK) ve kırılma değeri (KD) değerleri ölçüldü. SDA DY'de en düşük %7,76 olurken, bu sonuç %150,64 artarak YD'de %19,45'i bulunmuştur. KD DY'de 151,56 kPA olarak bulunurken LPS, YD ve YS alanlarında sırasıyla 154,4, 44,78 ve 154,2 kPA bulunmuştur. Sonuçlar incelendiğinde sulama sistemlerinin toprakların yapısal özelliklerinde, su karakteristiklerinde ve kabuk direncinde değişikliklere neden olduğu ancak plastisite özelliklerini etkilemediği tespit edilmiştir. Bu doğrultuda sonuçların uzun yıllar takip edilmesi ve farklı toprak türlerinde incelenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ayrıca arazilerin sürdürülebilir kullanımı için sulama sistemlerinin olası etkilerinin de dikkate alınması gerektiği tespit edilmiştir.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":" 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140388043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bafra Ovası Örnek Mera Alanlarının Bazı Fiziksel Kalite İndeksleri ve Konumsal Dağılımları","authors":"Ayşe Ertaş, Orhan Dengi̇z, Murat Bi̇rol","doi":"10.19159/tutad.1397646","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1397646","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Kızılırmak nehrinin farklı zamanlarda taşımış olduğu alüviyal depozitler üzerinde oluşmuş Bafra delta ovasında sol sahilinde yer alan bazı mera alanlarının toprakların fiziko-kimyasal özelliklerinin ve fiziksel kalite indekslerinin belirlenmesi ile kalite indekslerinin CBS yardımıyla dağılım haritalarının oluşturulması amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında yüzey (0-20 cm) ve yüzey altı (20-40 cm) olmak üzere 90 adet meradan toprak örneği alınmış ve toprakların temel verimlilik parametreleri, bazı makro ve mikro bitki besin elementi analizleri ile fiziksel toprak kalite parametrelerinden olan TKI ve CI değerleri belirlenmiştir. Ayrıca, bu kalite parametrelerinin mera alanlarında konumsal dağılım haritalarını üretmek amacıyla on beş farklı enterpolasyon modeli uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, mera toprakları genellikle killi bünyeye sahip olup hafif alkali topraklardır. Toprakların organik madde ve kireç içerikleri oldukça değişken olup, besin elementleri yönünden özellikle Mn haricinde genellikle yeterli düzeyde olduğu belirlenmiştir. Mera alanlarında Mera 1 ve Mera 2’ de CI değerleri alanların güney kesimlerinde az bir alanda dağılım gösterirken Mera 3’ de risk daha fazla dağılım göstermekte. TKI de ve yüzey altı topraklarında bu dağılımlar benzer bir desen sergilemiştir.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":" 36","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140387810","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Effects of Selenium on DNA Methylation and Genomic Instability Induced by Drought Stress in Bread Wheat","authors":"Zehra Şahi̇n, G. Agar, Esma Yiğider, Murat Aydin","doi":"10.19159/tutad.1380744","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1380744","url":null,"abstract":"Wheat is an essential cereal crop, and maintaining its output under drought stress is crucial for world food security. For this reason, strategies to decrease the detrimental influences of drought stress have been investigated recently and their effects have been tried to reveal. The primary aim of our examination was to clarify the influence of Selenium on the occurrence of DNA damage and DNA methylation in wheat plants exposed to drought stress under in vitro tissue culture. RAPD and CRED-RA were utilized to explain the DNA damage grade and variations in DNA methylation patterns, respectively. The outcomes indicate that drought stress gives rise to a rise in RAPD profile variations (as DNA damage) and a decrease in GTS rate and DNA methylation changes. However, DNA damage can be reduced by treatment with sodium selenite (2, 4, and 6 µM of Na2SeO4) together with PEG (5%, 10%, 15% PEG 6000)-induced water deficits. Moreover, PEG-induced DNA methylation rates were changed after the treatment of different doses of Se. These data demonstrate that Se dose-dependently modulates both DNA damage and methylation alterations induced drought in wheat.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":"11 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140395802","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bitki Aktivatörü ve Fungisit Kombinasyonlarının Çim Alanlarında Rhizoctonia solani AG 4’e Etkileri","authors":"Filiz Ünal, Yeşim Eğerci̇, İ. Kurbetli̇","doi":"10.19159/tutad.1341341","DOIUrl":"https://doi.org/10.19159/tutad.1341341","url":null,"abstract":"Türkiye'deki çim alanlarında en yaygın ve sorun oluşturan hastalıkların başında Rhizoctonia solani 'nin neden olduğu kök, kökboğazı çürüklüğü, yaprak lekesi ile çeşitli renk ve şekillerde yama belirtileri gelmektedir. Fungus özellikle parklarda, refüjlerde, golf sahalarında ve stadyumlarda büyük zararlara neden olmaktadır. Bu çalışma, Rhizoctonia solani AG 4'e karşı etkili fungisitlerin ve bunların farklı dozlarının aktivatörlerle kombinasyonunu tespit etmek ve sonuçta düşük dozda fungisit kullanımını ile çevre dostu bir mücadele yöntemi tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada in vitro çalışmalarda fungusa karşı etkili bulunan iki fungisitin farklı dozlarının Lactobacillus acidophilus, Arthrobacter sp. ve Harpin Protein ile kombinasyonlarının sera ve farklı iki ilde arazi koşullarında hastalığa karşı etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda %90,77 ile en yüksek etki Arthrobacter sp.-(Prothioconazole+Spiroxamide önerilen doz) kombinasyonunda bulunurken bunu fungisit dozunun azaltıldığı %88.37 etki ile Arthrobacter sp.-(Prothioconazole+Spiroxamide 1. alt doz) takip etmiştir. Hastalığa karşı tek başına kullanılan Arthrobacter sp., Lactobacillus acidophilus, ve Harpin Proteinsırasıyla %46.20, %39.73 ve %23.40 düşük etki değerleri ile sonlarda yer almıştır. Sonuç olarak düşük doz fungisit kullanılmasından dolayı çevre dostu bir mücadele uygulaması olarak Arthrobacter sp.-(Prothioconazole+Spiroxamide 1. alt doz), çim alanlarında Rhizoctonia solani AG 4 mücadelesi için uygulanabileceği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":515907,"journal":{"name":"Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi","volume":"8 29","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140396093","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}