{"title":"Güvenlik ve İktisat Bağlamında Abbâsî Hilâfetinin Kendi Coğrafyasına Bakışı","authors":"Abdülvahid Yakub Sipahioğlu","doi":"10.14395/hid.1435933","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1435933","url":null,"abstract":"Devletler üzerlerinde kuruldukları coğrafyaların sağladığı temeller üzerinde yükselirler. Bu temeller bir devlete kendisini ayakta tutacak iktisadi koşulları sağladığı gibi onun var oluşunu belirleyen özelliklere de sahiptirler. İktidarlar bu durumun bilincinde olarak sınırlarını belirleyip yollarını ve kalelerini inşa ederken hem iktisadi koşullarını geliştirmeyi hem de düşmanlarına karşı korunmayı hedeflerler. Bu önermelerin doğal bir sonucu olarak her devletin bir coğrafya bilinci olabileceğini iddia etmemiz mümkündür. Çalışmamız bu varsayımdan hareketle İslam’ın erken döneminin siyasi anlamda son halkasını teşkil eden Abbâsî Hilâfetinin iktidarını muhafaza ettiği süreçte sahip olduğu coğrafya algısını gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Abbâsîlerin uzun süren iktidarlarının ilk iki asrını teşkil eden süreçte kendi coğrafi alanlarını nasıl gördüklerini betimlemeyi hedeflediğimiz bu çalışmada; ilgili dönemde kaleme alınmış genel tarih eserleri, coğrafya eserleri ve özel konulu (vezirler tarihi vb.) eserleri gözden geçirerek hilâfetin yönettiği coğrafyaya bakışını konu edineceğiz. Burada kimi yerde bir yöneticinin coğrafyayı nasıl gördüğünü ifade eden cümlelerine kimi yerde ise o coğrafyanın devletin algısında nereye oturduğunu gösterdiğini varsaydığımız durumları analiz etmeye çalışacağız. Bu sayede İslam tarihinin erken dönemleri için önemli bir mesele olarak görülen hilâfetin siyasi çözülmesi sürecinde iktidar aktörlerinin süreci nasıl gördüklerini anlamanın belirli oranda mümkün olacağını düşünüyoruz. Abbâsî tarihine damgasını vuran ve siyasi parçalanma olarak görülen süreçlerin algı temelli incelenmesi iktidarın; güvenlik ve iktisadi getiri üzerinden bir siyaset güttüğü bir vasatı tasvir etmemizi sağlayacaktır. Bunun için öncelikle Abbâsî Hilâfetininin kendisini Irak’ta konumlandırmasının nasıl açıklandığına bakacağız. Bağdat’ın inşa edilmesi süreciyle birlikte bunun güvenlik ve iktisadı ön plana çıkaran bir politik tercih olduğunu göreceğiz. Ya‘kûbî, Taberî, İbnü’l-Fakîh, Kudâme vb. Abbâsî dönemi tarihçi ve coğrafyacılarının yanında özellikle kâtip İbnü’l-Mukaffa’nın görüşleri bağlamında Irak ve Abbâsî siyaseti arasındaki bağı anlamaya çalışacağız. Bu isimler Irak’ı ya da Irak’ın da içinde bulundğu dördüncü iklimi dünyanın yerleşmeye en uygun yeri olarak tanımlayacaklar. Bazı bunu çeşitli metaforlar ile temellendirecekler. Bazıları da bu iddialarını ekonomik ve sosyo-politik durumlar üzerinden açıklayacaklar. \u0000Ardından devletin kurucusu ya da etkili hükümdarlarının Rey ile Rakka şehirlerini nasıl değerlendirdiklerini gözden geçireceğiz. Bu iki şehrin doğu ve batıya açılan birer kapı olarak anlamını halifelerin dilinden ve hareketlerinden dinleyeceğiz. Her iki şehirde yapılan imar faaliyetleri, iki şehrin daha doğu ya da daha batı bölgeler için bir kavşak noktası ve üs özelliği taşıması bu bağlamda dikkat çekeceğimiz hususlar olacaktır. Halife Mansûr ve Hârûn Reşîd dönemlerinde ortaya çıkan örneklerin yanında hilâfetin zorlu süreçlerinde bu şe","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"2 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140713074","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Irak Ekolü Coğrafyacılarında Dünya Tasviri: İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste","authors":"Ahsen Çaçan","doi":"10.14395/hid.1412812","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412812","url":null,"abstract":"“Dünya tasviri” bir müellifin yaşadığı dönemde dünyayı nasıl gördüğü ve nasıl tasavvur ettiği ile ilişkilendirilebilir. Kullandığı kaynaklar, tevarüs ettiği ilim geleneği, yaşadığı çağ ve toplum tasviri şekillendirmektedir. İslam Coğrafyacılığı, tercüme hareketleri esnasında VIII. yüzyılda Hint, İran ve Yunan’dan coğrafya metinlerinin Arapçaya tercüme edilmesi ile başlamıştır. İslam alimleri tercümeler ile farklı medeniyetlerin ilmi birikimleriyle de tanışmıştır. Bu birikim ve İslam ilmî birikimiyle ise yeni bir gelenek oluşmuştur. İslam coğrafyacılığında genel itibari ile iki ekol temayüz etmektedir. Bunlardan ilki İslam coğrafyacılığının klasik çağı olarak nitelendirilen miladi X. yüzyılda Irak merkezli coğrafyacıların oluşturduğu ve genel dünyayı tasvir eden Irak ekolüdür. Diğeri ise bölgesel bir coğrafya anlayışına sahip Belh ekolüdür. Irak ekolü coğrafyacıları matematiksel ve astronomik coğrafyaya çok daha fazla önem atfetmiş, eserlerinde dünyanın şekli, yeryüzünün hareketleri, enlem ve boylamları (tûl ve arz), ekvatorun uzunluğu, gök cisimlerinin dünyaya uzaklıkları, çapları, yarıçapları gibi konulara yer vermişlerdir. Çalışmanın ana konusunu Irak ekolünün iki önemli temsilcisi olan İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste'nin dünya tasvirleri oluşturmaktadır. İbn Hurdâzbih’e göre göre dünyanın görünüşü bir küre gibi daire şeklindedir. Bu daireyi yumurta metaforu ile açıklayan İbn Hurdâzbih dünyanın evrenin (felek) merkezinde olduğunu ifade etmektedir. İbn Rüste de aynı şekilde yumurta benzetmesini kullanıp evrenin, dairesel yapıda olduğunu, bir küre gibi iki kutup noktası arasında döndüğünü ve uzay boşluğunda asılı durduğunu belirtmektedir.","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"22 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140744652","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İslâm Mâneviyat Akımlarına İsim Arayışları Coğrafyalar Üzerinden İzlenebilir mi? -Oluşum Aşamasında İlk Sûfîlerin Coğrafya Tasvirleri İçeren Sözlerine Fakr-Fütüvvet-Sûfiyye Üçgeninde Bir Tahlil Denemesi-","authors":"Zafer Erginli","doi":"10.14395/hid.1412932","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412932","url":null,"abstract":"Klasik kaynaklarda ilk zâhid ve sûfîlerden Şakik Belhî’nin fakr, Cüneyd-i Bağdâdî’nin fütüvvet, İbn Yezdanyâr’ın sûfiyye kavramını merkeze alarak yaptıkları tasvirler Şam, Bağdat, Basra, Horasan ve Mısır coğrafyalarına hâkim olan mâneviyat akım ve anlayışlarını yansıtır. Her ne kadar birbiriyle bire bir çağdaş olmasalar da bunlardan Şakik Horasan, Cüneyd Bağdat, İbn Yezdanyâr ise Urmiye bölgelerinden olmaları itibariyle farklı coğrafyaları temsil ederler. Çalışmanın amacı birinci ağızlardan ortaya konulan bu ifadelerdeki klasik mâneviyat yaklaşımlarına dair tasvirlerin eş zamanlı ve art zamanlı reel görünümleriyle olan irtibatını ilk tasavvuf ve tarih kaynaklarının oluşturfduğu temel ve yardımcı kaynaklardan başka, ilgili çalışmalar ışığında ortaya koymaktır. Yardımcı amaçların başında tasavvufun hicrî üçüncü/milâdî dokuzuncu yüzyılda mâneviyat akımlarını şemsiyesi altında toplamasından önce İslâm mâneviyat tarihinde farklı coğrafyalarda gelişme gösteren temel akımların ana çizgilerini tespit etmeye çalışmak gelmektedir. Bir başka amaç da bu sözlerde taraftarlık ya da karşıtlık etkisinin tespitidir. Ulaşılan sonuçlar sözü geçen merkezlerdeki mâneviyat akımlarının sûfîlik içerisinde erimeden önceki temel niteliklerinin ortaya konulmasına dair çalışmalara hareket noktası oluşturabilir.","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140748259","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İslâm Tarihçiliğinde Toplumları Şekillendiren Bir Unsur Olarak Coğrafya: Mes‘ûdî Örneği","authors":"Zeynep Kaya Ünal","doi":"10.14395/hid.1410999","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1410999","url":null,"abstract":"Müslüman tarihçiler, eserlerini kaleme alırken tarihin başlangıcından yani yaratılıştan başlama temâyülünde olmuştur. Bu şekilde evrenin tarihi, insanlık tarihinin başlangıcı olarak ele alınmış, peygamberler tarihiyle birlikte İslâm tarihine bağlanmıştır. Mes‘ûdî ise IV./X. yüzyılda buna ek olarak dünya coğrafyasını karaları, denizleri ve sularıyla birlikte tanıtmış, tarihi üzerinde gerçekleştiği mekanla neredeyse eşzamanlı şekilde ele aldığı bir metin ortaya koymuştur. Bu özelliği müellifin isminin İslâm tarihçileri kadar coğrafyacıları arasında da zikredilmesini sağlamıştır. Ancak Mes‘ûdî’nin coğrafyaya yaklaşımı bir coğrafya yazarından oldukça farklıdır. Müellif tarihsel coğrafyayı, coğrafî tarihle birlikte değerlendirmiştir. Fauna ve florasıyla ele aldığı yeryüzünün insanlık tarihini nasıl etkilediğini, toplumları nasıl şekillendirdiğini ve buna mukabil toplumların çevrelerine nasıl tesir ettiğini özenle kaydetmiştir. Araştırmalarını yazılı kaynaklardan aldığı bilgilerin ötesine taşıyan âlim, seyahatleri esnasında bu özellikleri dikkatle tetkik ederek aktarmış; merak ettiği ya da şüphe duyduğu konuları yerlilerle, tüccar ve denizcilerle müzakere ederek aydınlatmaya çalışmıştır. Bu şekilde gözlem ve soruşturmalarla elde ettiği malumatı, kimi durumlarda yazılı kaynakların önüne geçirmiştir. Bu sayede beşerî coğrafyayı işleyerek, insan merkezli bir tarih yazımı ortaya koymuştur. Bu makale, insanın yeryüzü coğrafyasıyla kurduğu ilişki neticesinde ortaya çıkan etkileri Mes‘ûdî’nin günümüze ulaşan eserleri Mürûcü’z-zeheb ve et-Tenbîh ve’l-işrâf’taki anlatımından yola çıkarak tasnif etmeyi amaçlamaktadır. Böylece toplumların beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlar konusundaki kültürel farklılıkları; bunun yanı sıra hayvanların evcilleştirilmesi ve bitkilerin aklimatizasyonu gibi faaliyetlerin insanlık tarihi üzerindeki etkileri, müellifin tarih yazımındaki şekliyle tespit edilecektir. Bu vesileyle coğrafyanın tarih anlatısının bir unsuru olarak ele alınmasının tarih yazımı alanına sunduğu katkılar belirtilerek, Mes‘ûdî’nin öncü yaklaşımının tarihe farklı bir pencereden bakma imkanı tanıdığı görülecektir. Bu amaçla öncelikle müellifin eserlerinde aktarıldığı şekliyle yeryüzünün evrendeki konumunun tasviri açıklanacaktır. Zira Mes‘ûdî kendi çağının hakim bilimsel yaklaşımı gereği dünyanın ateş, hava, su ve toprak şeklinde dört unsurdan teşekkül ettiğini belirtirken aynı zamanda, semavi cisimlerin ay altı alemin bu süflî materyallerinden uzaklığına işaret etmiştir. Yine yeryüzünde mevsimlerin oluşumundaki ana etmenin gök cisimleri olduğunun da farkındadır. Müellifin yeryüzü tasvirine gelindiğinde ise İran menşeli kişver sistemine dayandığı görülmektedir. Buna göre yeryüzünün merkezi Mes‘ûdî’nin de doğduğu ve hayatının ilk yıllarını geçirdiği bölge olan Babil/Irak iklimidir. Dünyanın yerleşik coğrafyası bu iklimi kuşatan altı iklim ile tasvir edilmektedir. Mes‘ûdî’nin bu tasvirlerle yetinmeyerek teorik bilgiyi yeryüzünde yaşayan tüm canlılara, insan, ha","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"56 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140748551","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İbn Havkal ve Ṣûretü’l-arż Adlı Coğrafya Eseri","authors":"Faruk Korkmaz","doi":"10.14395/hid.1411190","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1411190","url":null,"abstract":"Bu makalede İslâm coğrafya yazıcılığının büyük bir ilerleme gösterdiği 10. yüzyılda yaşamış olan ve kaleme aldığı eseriyle ilgili sahada önemli izler bırakan bir Müslüman coğrafya bilgini İbn Havkal’in biyografisi, yaşamıyla alakalı süregelen tartışmalar, ilmî etkinlikleri ve Ṣûretü’l-arż isimli coğrafya kitabının kendi zamanındaki İslâm bölgelerini hangi açılardan tasvir ettiği gibi konular üzerinde yoğunlaşılacaktır. Eserin coğrafî, sosyo-kültürel, ekonomik ve idarî gibi alanlara dair sunduğu bilgilerin genel özellikleri ele alınacak diğer bir konudur. Bunlara ilave olarak İbn Havkal’in kitabında nasıl bir yöntem takip ettiği, hangi kaynaklardan faydalandığı, eserini kaleme almaya sevk eden faktörlerin neler olduğu, mensubu olduğu Belh coğrafya okulunun usul ve ilkelerini uygulayıp uygulamadığı, önceki coğrafyacılardan farklı olarak coğrafya yazımına yeni bir metot getirip getiremediği şeklindeki hususlar tespit edilmeye çalışılacaktır. İbn Havkal Nusaybinli olup dönemin ilim merkezleri Bağdat ve Musul’da iyi bir eğitim görmüştür. Takip ettiği fikir ve ideolojileri ile ilgili Fâtımî taraftarı olduğu şeklinde bazı iddialar mevcut olsa da henüz kesin bir şekilde tespit edilememiştir. Sadece ilimle iştigal etmemiş, Abbâsîler’in ordusu arasında Bizans seferine katılmıştır. Çocukluk çağlarından itibaren coğrafyaya büyük bir merak duymuştur. Hem ticaret yaparak geçimini sağlamış hem de mesleğini avantaja dönüştürerek başka memleketlerden gelen tüccarlardan o yerlere dair bilgiler toplamıştır. Diğer coğrafya âlimlerinden ayrılarak kitabını, gerçekleştirdiği uzun seyahatler sonuncunda elde ettiği notlarına dayanarak yazmıştır. Yeryüzünü Horasan ve Mâverâünnehir’den Endülüs’e, Anadolu’dan Arabistan’ın en uzak noktalarına kadar bölge bölge dolaşmıştır. Hayatının yaklaşık otuz yılını İslâm şehirlerini gezmeye ayıran İbn Havkal eserinde yer verdiği rivayetlerin doğruluk ve güvenirliği bakımından büyük bir titizlik göstermiştir. Başkalarından duyduğu şehirler hakkındaki bilgileri bizâtihi yolculuk yaparak teyit ettikten sonra kitabına kaydetmiştir. Müellif yalnızca gözlemlerine göre Ṣûretü’l-arż’ı kaleme almamış, muasırı olan İstahrî başta olmak üzere diğer coğrafya bilginleriyle istişare yaparak onların tecrübe ve bilgilerinden, daha önce yazılmış kaynaklardan ve Kur’ân-ı Kerîm ile hadislerden de istifade etmiştir. Kitabının ilim dünyası arasında öne çıkan özelliklerinden birisi, hakkında mâlûmat verdiği bölgelerin haritalarını çizmesi ve ayrıntılı açıklamasını yapmasıdır. Bu coğrafya kitabının Belh coğrafya okulunun yazım yöntemi dikkate alınarak hazırlandığı ifade edilmektedir. Eserde sadece Müslümanların yaşam ve kültürlerine dair bilgiler bulunmamakta; yabancı milletlerin geçmişlerine ve geleneklerine de ışık tutan kıymetli rivayetler kaydedilmektedir. Bu açıdan İbn Havkal’in Türkler ile ilgili aktardığı müktesebat büyük bir önem arz etmektedir. Müellifin kendi alanında öteki coğrafyacılardan ayrıştığı noktalardan bir diğeri ise coğrafya kitaplarında b","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"205 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140781720","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Erken Dönem Coğrafya Algısında Kur’ân’ın Kurucu Rolü","authors":"Temel Mahmutoğlu","doi":"10.14395/hid.1408106","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1408106","url":null,"abstract":"Çalışmamızın temel konusu coğrafi bilgiler barındıran örnek Kur’ân âyetleri ve muallakât da denilen câhiliye dönemindeki yedi (veya on) şaire ait seçkin kaside koleksiyonundaki birtakım coğrafi muhteviyattır. Nitekim coğrafya ve edebiyat arasındaki sıkı ilişki bağlamında edebiyat metinleri, geçmişte ve farklı kültürlerde kişilerin gerçeği nasıl algıladıkları ile ilgili deliller de sunmaktadır. \u0000Araştırmamızın amacı Kur’ân metninin dönemin coğrafi algısını yastıyor olduğunu hem ilgili ayetler hem de câhiliye şiiri üzerinden göstermektir. Bu bağlamda veciz ve yönlendirici ifadeler barındıran coğrafi bilgileri muhtevi âyetlerin edebi değeri yüksek şiir metinlerindeki yansımalarını göstermeye çalışmaktır. Nitekim Kur’ân insan ve onu “kendi” yapan çevresel faktörleri başından sonuna kadar dikkate almış; hem antik Arap’ın coğrafi muhayyilesini âyetler içerisinde kendi dillerinden/ kültürlerinden onlara hitap etmiş hem de onları bu konuda düşünmeye yönlendirmiştir. \u0000Çalışmamız da önemini aslında bu hususlardan almaktadır. Zira Kur’ân antik Arap’ın coğrafya muhayyilesini salt bilgi vermek için kullanmayıp bizzat Allah’ın güç, kudret ve otoritesini göstermek, yalnızca ona kulluk yapılası gerekliliği gibi argümanlar maksadıyla kullanarak aslında onun amacı yeni Müslümanlarda yeni bir coğrafya algısı inşa etmek olmuştur. Kur’ân, ayrıca sadece bu amaçla yetinmeyip inananları coğrafya konusunda her daim düşünmeye ve yeni keşifler yapmaya teşvik etmiştir. \u0000Örnek olması bakımından Rahman suresinde bahsedilen yeryüzündeki dağların, su kaynaklarının ve bitkilerin yaratılışındaki işlevleri, insanların doğal çevre hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Netice itibariyle, Kur’ân’da yer alan coğrafi bilgiler, insanların coğrafya algısını şekillendirmiş ve doğal çevre hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Ayrıca, bu bilgiler insanları keşifler ve seyahatler yapmaya teşvik ederek, coğrafya alanındaki keşiflerin ve gelişmelerin ilerlemesine katkıda bulunmuştur. \u0000Bu bağlamda başkaca örnekler de verebiliriz. Hala güncel değerini taşıması bakımından insanlar Hz. Âdem’in cennetten indiği ya da cennet gibi konforlu bir ortamda yaşayıp da isyanı neticesinde çıkartıldığı dünyadaki herhangi bir bahçenin neresi olduğunu merak etmekte hatta bu mekân hususunda malumat üretmektedirler. Benzer şekilde Hz. Nûh’un gemisinin nereye indiği, Ashâb-ı Kehf’in mağarasının nerede olduğu, Hz. Zülkarneyn’in yolculuk yaptığı güneşin doğduğu ve battığı yerin neresi olduğu vs. konularda insanoğlu hep merak duymuş, malumat üretmiş hatta bu konularda isrâiliyattan dahi bilgi devşirmekten geri durmamıştır. \u0000Diğer tarafta, câhiliye şiiri, Arap yarımadasının coğrafyası hakkında zengin ve ayrıntılı bir görünüm sunmaktadır. Şairler, coğrafyanın doğal güzellikleriyle birlikte, insanların yaşamını nasıl etkilediği hakkında da bilgi vermişlerdir. Ayrıca şairler doğanın sunduğu zorlukların da insanların hayatını nasıl etkilediğini şiirlerinde göstermişlerdir. Bunun yanı ","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":" 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140388656","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"COĞRAFYA KADER MİDİR? -Mekânın Kimlik ve Zihniyet Oluşumu Üzerindeki Etkileri Üzerine-","authors":"Mehmet Evkuran","doi":"10.14395/hid.1412347","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412347","url":null,"abstract":"Zaman zaman popüler medyada ya da günlük konuşmalarda ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün öne çıkarıldığı görülmektedir. Bu söz çoğunlukla bir coğrafyada ya da daha sınırlı bir alan olarak bir ülkede yaşamanın ne kadar kritik, önemli ve hatta imtiyazlı olduğunu vurgulamak için kullanılmaktadır. Ünlü tarihçi ve sosyolojinin İslam’daki kurucu atası sayılan İbni Haldûn (1406)’a nispet edilen bu sözün gerçekten de ona ait olup olmadığı önemli olmaktan çıkmış, insan-mekân ilişkisine dair kaderci bir bakış açısı vurgulanır olmuştur. Bu görüşün, düşünürün ‘iklimler teorisi’ bağlamında coğrafyanın insan hayatı ve kültür üzerindeki kurucu, yansıtıcı ya da dönüştürücü etkisine dair neler söylediğinin ele alındığı bu çalışmada, coğrafya-kültür ve zihin ilişkilerinin ana ilkeleri tartışılmaktadır. Biyo-fiziksel mekân olan coğrafyanın, kültürel mekâna kaynaklık etmesi süreci incelenmektedir. Şehir kurma politikalarında coğrafyanın dinamikleri ile zihnin öncelikleri arasında denge ve uyum sağlama başarısı, bazı örnekler bağlamında ele alınmaktadır. \u0000Modern zamanlarda İslam coğrafyası genelde ‘Orta Doğu’, ‘Orta Asya’, ‘Ön Asya’ gibi kavramlarla nitelenmiş ve bu kullanım Müslüman dünya tarafından da benimsenmiştir. Medeniyet ve güç unsurlarının yer değiştirdiği ve dünyanın ağırlık merkezinin Batı’ya kaydığı son birkaç yüzyıllık süreçte dilde ve düşüncede ‘Avrupa Merkezci’ bir politik-ontolojinin egemen olduğu bir gerçektir. Edward Said bu dönüşümün politik ve sosyal bilimsel söylemlere nasıl yansıdığını eleştirel yaklaşımlarla analiz etti. Said’in düşünceleri pek çok çalışmaya da kaynaklık oluşturdu. Garbiyatçılık- Oksidentalizm başlıklı araştırmalar bu çalışmaların bir ürünüdür. Mekânın ya da coğrafyanın politik-teolojik okunması ve insanlara belirli bir kültürel öz atfedilerek kodlanması girişimlerinin arkasında yatan ötekileştirici zihniyetin ve onun ‘karşı kıyı’daki yansımaları, teolojik açıdan ele alınmayı hak eden köklü bir sorundur. Bu çalışma, ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün imaları ve göndermeleri üzerinden jeo-politik ve teo-politik analizler içermekte ve insanların tarihte ve günümüzde kendini ya da ötekini algılarken, yaşadığı mekâna-coğrafyaya atfettiği nitelik atfederken kullandığı stratejilerin çalışma tarzını ve temel ilkelerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada söylem ve zihniyet analizi ve yapı sökümü yöntemleri kullanılmıştır. \u0000Mekânsal ve maddî bir yaşam ortamı olarak coğrafyanın insanların ve toplumların hayatı üzerinde büyük etkisi vardır. Pozitivist ve materyalist bakış açısına göre, insan bir cisimdir ve tüm cisimler gibi çevresel etkenler onu belirler. İnsanın zihinsel aktiviteleri de aslında maddesel etkileşimlerin yansımasıdır. İnsan gelişmiş bir makine olduğu için onun davranışlarını açıklamak için biraz karmaşık yaklaşımlar kullanılmalıdır. Modern dönemde İbn Haldûn’a yönelik ilgilerin farklı nedenleri vardır. Batı’da değişen bilim paradigması ve yeni oluşan disiplinlerin yöntem arayışları olgusal olana ağırlık tanıdı. Olgusal ve maddes","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"1 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140241263","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İslâm Düşünce Tarihine Kaynaklık Değeri Bakımından Coğrafya Eserleri - İbn Havkal ve Makdisî Örneği -","authors":"Betül Yurtalan","doi":"10.14395/hid.1416650","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1416650","url":null,"abstract":"İslâm geleneğinde beşerî ve tarihî coğrafya alanına dâhil edilebilecek metinler 2./8. yüzyılın sonları ve 3./9. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. 4./10. yüzyıla gelindiğinde ise seyahat, gözlem ve betimlemelerin baskın olduğu, kendine özgü bir karakteristiği bulunan bir beşerî coğrafya yazım geleneği oluşmuştur. Önemli örnekleri günümüze ulaşan beşerî coğrafya eserleri; müellifin öncelikleri, ilgisi, yazım yöntemi gibi unsurlara göre değişiklik göstermekle birlikte muhtelif alanlarda malzeme sunan oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Müellifler sundukları haritalarla İslâm dünyasını tasvir ederken bir yandan da yaşadıkları dönemin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, ilmî, dinî durumuna ve çok daha önemlisi gündelik yaşam pratiklerine dair bir anlatı oluşturmuşlardır. Söz konusu eserlerin bu zengin muhtevası, başta coğrafya olmak üzere sanat tarihi, iktisat tarihi, siyasi tarih, şehir tarihi gibi alanlara veri sunarken bir yandan da İslâm düşünce, kültür ve mezhepleri tarihine kaynaklık etmiştir. \u0000Erken dönem söz konusu olduğunda Irak Coğrafya Ekolü’nden İbn Hurdazbih (ö. 300/912-3), Yakûbî (ö. 292/905’ten sonra), İbn Rüste (ö. 300/913’ten sonra), İbnu’l-Fakîh (ö. 300/913’ten sonra) ile Kudâme b. Ca’fer (ö.337/948[?]); Belh Coğrafya Ekolü’nden ise Ebû Zeyd el-Belhî (ö.322/934), İstahrî (ö. 346/957), İbn Havkal (ö. 367/977’den sonra) ve Makdisî (ö. 390/1000 civarı) gibi müellifler İslâm coğrafyacılığının önemli temsilcileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Belh Coğrafya Ekolü’ne mensup müellifler, eserlerini daha ziyade gözleme dayalı olarak kaleme almaları ve dönemin kültürel, tarihsel, siyasî, sosyal, dinî unsurlarına daha çok yer vermiş olmalarıyla Irak Ekolü’nden ayrılmaktadır. Bunlardan İbn Havkal’ın (ö. 367/977’den sonra) Sûretu’l-Arz adlı eseri ile Makdisî’nin (ö. 390/1000 civarı) Ahsenu’t-Tekâsim’ini 4./10. asır İslâm dünyasının dinî, fikrî ve kültürel yapısına dair sundukları anlatı ile öne çıkarmak mümkündür. Bu sebeple çalışmamızda bu iki müellif ve eserleri örneklem olarak seçilmiştir. Bu tercihimizin bir diğer sebebi ise her iki eserin 4./10. asrın son yarısında, nispeten birbirlerine yakın tarihlerde yazılmış, birbirini tamamlayıcı nitelikte olmasıdır. Dolayısıyla bu çalışmamız, bir taraftan da seçilen örnekler üzerinden söz konusu dönemin ilmî ve sosyo-kültürel yapısına dair bir anlatı içermektedir. \u0000İbn Havkal ve Makdisî, uzun süreli seyahatlerinde edindikleri gözlemler ve şifahi bilgilerin yanı sıra önceki müelliflerin yazdıkları üzerine bina ettikleri eserlerinde 4./10. yüzyıl İslâm düşünce ve kültür tarihine dair genel bir resim ortaya koymuşlardır. Eserlerin özgün yönü, yöntemleri itibarıyla teoriden ziyade pratik hayatı merkeze alan bir anlatı oluşturmalarıdır. Ayrıca söz konusu eserlerde yer alan bazı bilgilerin başka kaynaklarda bulunmaması da onların ilgili dönemin düşünce dünyasına dair özgün perspektifler sunmalarını sağlamaktadır. \u0000Bu eserler, İslâm dünyasını söz konusu dönemde yaşayan gözlem yeteneği","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"39 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140260648","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Eski Yunan-Roma Düşüncesinde Coğrafi Mekân Fikri, Coğrafyanın Müessesleşmesi ve İslâm Coğrafyacılığına Etkisi","authors":"Erman Gören","doi":"10.14395/hid.1412876","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412876","url":null,"abstract":"Eski Yunan edebiyatından yazılı bir formda günümüze kalan ilk eser olarak Homerosçu mısralardan itibaren belirli bir “yeryüzü” (gē) tasavvuru karşımıza çıkar. Dolayısıyla Yunan insanı, yaşamını sürdürdüğü ve benimsediği doğa mefhumunun bir gereği olarak tanrılarla paylaştığı bir mekân fikrini başından itibaren kabul eder. Gerek Ilias’taki “Gemiler Kataloğu” gerek Odysseia’daki Akdeniz’in sınırlarını hikâye eden seyahatler bu fikrin mitlerle iç içe geçmiş görünümlerini sunar. Mekânın tanımlanışı çerçevesinde mitle gerçeğin iç içe geçtiği erken yaklaşımlar zamanla yerlerini gözlemlenebilir verilere dayanan muhkem bakış açılarına bırakır. Erken dönemde bütünüyle tekinsiz olduğu düşünülen yeryüzünün hesaplayıcı bir akılla tanımlanması ve “uzman bilgisi” (epistēmē) temelinde bir çerçeveye oturtulması Eski Yunan müktesebatının –matematik, geometri, astronomi, coğrafya ve tarih gibi– birbiriyle yakın temastaki farklı disiplinleri sayesinde peyderpey gerçekleşir. Özellikle Yunan Klasik Çağı’ndaki diğer çabaların sağladığı birikim, Hellenistik Ptolemaios hanedanının himayesinde ivme kazanan çalışmalarla tam anlamıyla “meskûn [yeryüzü]”nün (oikoumenē) tanımlanması problemine odaklanarak ete kemiğe bürünür. MÖ 3. yüzyılda yaşamış bir hezarfen olan Eratosthenes’in çalışmaları, bu bilimin kendi adı (geōgraphia) başta olmak üzere coğrafyanın belli başlı mefhumlaştırmalarının oluşmasında önemli bir rol oynar. Eseri büyük ölçüde fragmanlar halinde günümüze ulaşmış olmasına rağmen, Eratosthenes’in “yedi iklim” (hepta klimata) gibi kendisinden sonraki bilim dünyasını derinden etkileyen sistemleştirmeleri de bu çerçevede sayılabilir. Eratosthenes, coğrafyanın müesses bir bilim olarak ortaya çıkmasının bir başlangıcıyken, asırlar sonraki bir halefi olarak Roma İmparatorluk Çağı’nda yaşayan, MS 2. yüzyıl âlimi Ptolemaios’un eserleri, gerek Eratosthenes’e yönelik sağlam eleştirileri gerek belli başlı sistematik ilkeleri yerli yerine oturtmasıyla müessesleşmenin tamamlayıcı son noktasını oluşturur. Meskûn yeryüzünün dakik bir tanımlaması aynı zamanda matematik hesabın kesinleştirdiği bir astronomik gökyüzüyle birlikte anlam kazanır. Bu sürecin sunduğu manzara belirli mefhumlaştırmaların coğrafyanın müessesleşmesinde oynadığı rol kadar, insanın yeryüzüne hâkim olma arzusunun neticesi olan kartografik resmin hodolojik mekân fikri gibi kimi ayrıntılarını da anlaşılır kılıyor. Yeryüzüyle kendisini kuşatan kosmos arasında kurulan dakik ilişki sayesinde insanın arzuladığı bu hâkimiyet de zamanla irtifa kazanıyor. Müessesleşme ilk bakışta bir müstakilleşmeyi, müstakilleşme de zaman içinde astroloji/astronomi gibi yoldaşlardan ayrılışı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla coğrafyanın müessesleşmesinin belli başlı mefhumlaştırmalar ve bunların komşu bilimlerle ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesinin, müsatakilleşmiş gibi görünen coğrafyanın ilişkili olduğu metafizik düşünmeyle birlikte yeniden ele alınması gerekiyor. \u0000Bu müessesleşme sürecinin ayrıntıları coğrafya biliminin ","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"52 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140442392","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tracing the Rihla in Buldān Books: Ibn al-Faqīh’s Muhaddith Resources","authors":"R. Gül","doi":"10.14395/hid.1417152","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1417152","url":null,"abstract":"Henüz Hz. Peygamber hayattayken başlayan hadis rivayeti, O’nun (s.a.s.) vefatı ve ashâbın farklı bölgelere intikali sonrasında hem hızlanmış hem de yaygınlaşmıştır. Fethedilen bölgelerde askerî faaliyetlerde bulunmak veya İslâm’ı öğretmek gibi farklı vesile ve sebeplerle Medine dışına çıkan ve gittikleri bölgelere yerleşen sahâbîler, beraberlerinde büyük bir ilmî birikimi de götürmüşlerdir. Şüphesiz bu birikimin başında Kur’ân’dan sonra Hz. Peygamber’in sünneti gelmektedir. Farklı bölgelere yerleşen ashâbın nezdinde bulunan hadisleri öğrenme isteği ise hicrî ilk asırdan itibaren hadisle iştigal eden herkes için geçerli olmuştur. Söz konusu istek bireysel yolculuklara, ardından ise muhaddis olmanın ön şartı kabul edilebilecek rihle faaliyetlerine dönüşmüştür. Hadis öğrenmek isteyen her râvi çeşitli ilim merkezlerindeki muhaddisleri ziyaret ederek hadis meclislerine katılmışlar ve hocalarının hadislerini tahammül etmişlerdir. Rihle faaliyetlerinin çıkış sebebi her ne kadar hadis öğrenimi olsa da hadis öğrencileri/râviler hocalarının hayatlarını tespit ederek tabakât, tezkire, meşyeha, terâcim, vefeyât, menâkıb gibi eserlerle ricâl edebiyatını geliştirmişler, ayrıca gittikleri yerlerle ilgili tarihî ve coğrafî bilgileri kaydederek diğer bilim dalları açısından da zengin bir mirasın oluşmasına vesile olmuşlardır. Rihle faaliyetini gerçekleştiren muhaddisler mezkûr ilimlere dair zengin bir malumat sunmuş, şehir ve bölgelerin tanınmasında önemli rol oynamışlardır. Ne var ki rihle faaliyetlerinin coğrafya eserlerine olan etkisini ele alan bir çalışma tespit edilememiştir. İşte bu eksiklikten hareketle çalışmanın konusu hicrî dördüncü asırda vefat etmiş olan Ebû Abdillâh İbnü’l-Fakîh’in Büldân adlı eserinde coğrafî bölgelerle ilgili bilgi aldığı muhaddisleri tespit etmektir. Mezkûr eser, rihle faaliyetlerinin yoğun bir şekilde devam ettiği ilk dört asırda kaleme alınmış olması hasebiyle tercih edilmiştir. Çalışmanın amacı rihle faaliyetine katılan muhaddislerin İslam Coğrafyacılığına katkılarını ön çalışmada tespit edildiği üzere somut delillerle ortaya koyabilmektir. Söz konusu amaç gerçekleştirildiğinde hadis ilminde çok önemli bir yere sahip olan rihle geleneğinin sadece hadis ilmiyle sınırlı kalmadığı, İslam Coğrafyacılığı başta olmak üzere çok sayıda ilme kaynaklık ettiği tespit edilmiş olacaktır. Çalışmada ilgili eser taranarak İbnü’l-Fakîh’in bilgi aktardığı kişiler arasında hadisçi olanlar tespit edilmiştir. Daha sonra bu muhaddisler hakkında tabakât ve terâcim kitaplarından kısa bilgiler aktarılmış, hadis kaynaklarındaki rivayetlerine değinilmiş ve İbnü’l-Fakîh’in kendisinden yaptığı nakiller zikredilmiştir. Çalışma neticesinde İbnü’l-Fakîh’in 18 muhaddis kaynağının bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlar arasında Ebû Sa‘îd el-Esme‘î on iki; Ebû Amr Âmir b. Şerâhîl eş-Şa‘bî sekiz; İbrahim b. Uyeyne el-Kûfî ve Ebu’l-Abbas İsa b. Muhammed b. İsa el-Mervezî üçer bilgiyle İbnü’l-Fakîh’in en çok faydalandığı muhaddisler olarak karşımıza çıkmaktadır. İbnü","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"172 S1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140443659","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}