COĞRAFYA KADER MİDİR? -Mekânın Kimlik ve Zihniyet Oluşumu Üzerindeki Etkileri Üzerine-

Mehmet Evkuran
{"title":"COĞRAFYA KADER MİDİR? -Mekânın Kimlik ve Zihniyet Oluşumu Üzerindeki Etkileri Üzerine-","authors":"Mehmet Evkuran","doi":"10.14395/hid.1412347","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Zaman zaman popüler medyada ya da günlük konuşmalarda ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün öne çıkarıldığı görülmektedir. Bu söz çoğunlukla bir coğrafyada ya da daha sınırlı bir alan olarak bir ülkede yaşamanın ne kadar kritik, önemli ve hatta imtiyazlı olduğunu vurgulamak için kullanılmaktadır. Ünlü tarihçi ve sosyolojinin İslam’daki kurucu atası sayılan İbni Haldûn (1406)’a nispet edilen bu sözün gerçekten de ona ait olup olmadığı önemli olmaktan çıkmış, insan-mekân ilişkisine dair kaderci bir bakış açısı vurgulanır olmuştur. Bu görüşün, düşünürün ‘iklimler teorisi’ bağlamında coğrafyanın insan hayatı ve kültür üzerindeki kurucu, yansıtıcı ya da dönüştürücü etkisine dair neler söylediğinin ele alındığı bu çalışmada, coğrafya-kültür ve zihin ilişkilerinin ana ilkeleri tartışılmaktadır. Biyo-fiziksel mekân olan coğrafyanın, kültürel mekâna kaynaklık etmesi süreci incelenmektedir. Şehir kurma politikalarında coğrafyanın dinamikleri ile zihnin öncelikleri arasında denge ve uyum sağlama başarısı, bazı örnekler bağlamında ele alınmaktadır. \nModern zamanlarda İslam coğrafyası genelde ‘Orta Doğu’, ‘Orta Asya’, ‘Ön Asya’ gibi kavramlarla nitelenmiş ve bu kullanım Müslüman dünya tarafından da benimsenmiştir. Medeniyet ve güç unsurlarının yer değiştirdiği ve dünyanın ağırlık merkezinin Batı’ya kaydığı son birkaç yüzyıllık süreçte dilde ve düşüncede ‘Avrupa Merkezci’ bir politik-ontolojinin egemen olduğu bir gerçektir. Edward Said bu dönüşümün politik ve sosyal bilimsel söylemlere nasıl yansıdığını eleştirel yaklaşımlarla analiz etti. Said’in düşünceleri pek çok çalışmaya da kaynaklık oluşturdu. Garbiyatçılık- Oksidentalizm başlıklı araştırmalar bu çalışmaların bir ürünüdür. Mekânın ya da coğrafyanın politik-teolojik okunması ve insanlara belirli bir kültürel öz atfedilerek kodlanması girişimlerinin arkasında yatan ötekileştirici zihniyetin ve onun ‘karşı kıyı’daki yansımaları, teolojik açıdan ele alınmayı hak eden köklü bir sorundur. Bu çalışma, ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün imaları ve göndermeleri üzerinden jeo-politik ve teo-politik analizler içermekte ve insanların tarihte ve günümüzde kendini ya da ötekini algılarken, yaşadığı mekâna-coğrafyaya atfettiği nitelik atfederken kullandığı stratejilerin çalışma tarzını ve temel ilkelerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada söylem ve zihniyet analizi ve yapı sökümü yöntemleri kullanılmıştır. \nMekânsal ve maddî bir yaşam ortamı olarak coğrafyanın insanların ve toplumların hayatı üzerinde büyük etkisi vardır. Pozitivist ve materyalist bakış açısına göre, insan bir cisimdir ve tüm cisimler gibi çevresel etkenler onu belirler. İnsanın zihinsel aktiviteleri de aslında maddesel etkileşimlerin yansımasıdır. İnsan gelişmiş bir makine olduğu için onun davranışlarını açıklamak için biraz karmaşık yaklaşımlar kullanılmalıdır. Modern dönemde İbn Haldûn’a yönelik ilgilerin farklı nedenleri vardır. Batı’da değişen bilim paradigması ve yeni oluşan disiplinlerin yöntem arayışları olgusal olana ağırlık tanıdı. Olgusal ve maddesel olana odaklanan yöntem konusunda İbn Haldûn’da kadim dünyadan gelen bir ilham bulunmuş olabilir. \n‘Coğrafya kaderdir’ sözü, bazı popüler metinlerde İbn Haldûn’a dayandırılmaktadır. Akademik yayınlarda da benzer şekilde İbn Haldûn’un olgusal yöntemi vurgulanmakta tarih, sosyoloji ve tarih disiplinlerindeki çarpıcı açıklamaları ele alınmaktadır. Coğrafî determinizm üzerinden bir tür katı belirlenimciliği savunduğu ileri sürülmektedir. Oysa İbn Haldûn, coğrafyanın ilkeleri ile tarihin ve toplumun ilkelerini ayırmakta, insanın uyum sağlayan bir canlı olmasının yanında dönüştüren etkin bir varlık olduğu düşüncesini savunmaktadır. Tarihsel ve toplumsal alandaki değişimleri coğrafî etkenlerin dışındaki nedenlerle ele almaktadır. \nİklimler teorisinde, insanların bedensel ve ahlakî özelliklerinin coğrafyanın etkileri ile oluştuğunu ileri süren İbn Haldûn, toplumların yaşantılarının da yine aynı etkenlerle şekillendiğini düşünür. Gözlemlere ve somut örneklerle dayanarak bu teorisini destekler. Tarihsel ve toplumsal alanda ise beşerî etkenler üzerinde durur. Buna göre tarihsel ve toplumsal dönüşümler, beşerî etkenlerle oluşur. Asabiyet, geçim kaynakları, meslekler, gelenekler, siyaset ve inanç toplumların davranışlarını ve hayatını belirler.","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"1 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Hitit İlahiyat Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.14395/hid.1412347","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

Zaman zaman popüler medyada ya da günlük konuşmalarda ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün öne çıkarıldığı görülmektedir. Bu söz çoğunlukla bir coğrafyada ya da daha sınırlı bir alan olarak bir ülkede yaşamanın ne kadar kritik, önemli ve hatta imtiyazlı olduğunu vurgulamak için kullanılmaktadır. Ünlü tarihçi ve sosyolojinin İslam’daki kurucu atası sayılan İbni Haldûn (1406)’a nispet edilen bu sözün gerçekten de ona ait olup olmadığı önemli olmaktan çıkmış, insan-mekân ilişkisine dair kaderci bir bakış açısı vurgulanır olmuştur. Bu görüşün, düşünürün ‘iklimler teorisi’ bağlamında coğrafyanın insan hayatı ve kültür üzerindeki kurucu, yansıtıcı ya da dönüştürücü etkisine dair neler söylediğinin ele alındığı bu çalışmada, coğrafya-kültür ve zihin ilişkilerinin ana ilkeleri tartışılmaktadır. Biyo-fiziksel mekân olan coğrafyanın, kültürel mekâna kaynaklık etmesi süreci incelenmektedir. Şehir kurma politikalarında coğrafyanın dinamikleri ile zihnin öncelikleri arasında denge ve uyum sağlama başarısı, bazı örnekler bağlamında ele alınmaktadır. Modern zamanlarda İslam coğrafyası genelde ‘Orta Doğu’, ‘Orta Asya’, ‘Ön Asya’ gibi kavramlarla nitelenmiş ve bu kullanım Müslüman dünya tarafından da benimsenmiştir. Medeniyet ve güç unsurlarının yer değiştirdiği ve dünyanın ağırlık merkezinin Batı’ya kaydığı son birkaç yüzyıllık süreçte dilde ve düşüncede ‘Avrupa Merkezci’ bir politik-ontolojinin egemen olduğu bir gerçektir. Edward Said bu dönüşümün politik ve sosyal bilimsel söylemlere nasıl yansıdığını eleştirel yaklaşımlarla analiz etti. Said’in düşünceleri pek çok çalışmaya da kaynaklık oluşturdu. Garbiyatçılık- Oksidentalizm başlıklı araştırmalar bu çalışmaların bir ürünüdür. Mekânın ya da coğrafyanın politik-teolojik okunması ve insanlara belirli bir kültürel öz atfedilerek kodlanması girişimlerinin arkasında yatan ötekileştirici zihniyetin ve onun ‘karşı kıyı’daki yansımaları, teolojik açıdan ele alınmayı hak eden köklü bir sorundur. Bu çalışma, ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün imaları ve göndermeleri üzerinden jeo-politik ve teo-politik analizler içermekte ve insanların tarihte ve günümüzde kendini ya da ötekini algılarken, yaşadığı mekâna-coğrafyaya atfettiği nitelik atfederken kullandığı stratejilerin çalışma tarzını ve temel ilkelerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada söylem ve zihniyet analizi ve yapı sökümü yöntemleri kullanılmıştır. Mekânsal ve maddî bir yaşam ortamı olarak coğrafyanın insanların ve toplumların hayatı üzerinde büyük etkisi vardır. Pozitivist ve materyalist bakış açısına göre, insan bir cisimdir ve tüm cisimler gibi çevresel etkenler onu belirler. İnsanın zihinsel aktiviteleri de aslında maddesel etkileşimlerin yansımasıdır. İnsan gelişmiş bir makine olduğu için onun davranışlarını açıklamak için biraz karmaşık yaklaşımlar kullanılmalıdır. Modern dönemde İbn Haldûn’a yönelik ilgilerin farklı nedenleri vardır. Batı’da değişen bilim paradigması ve yeni oluşan disiplinlerin yöntem arayışları olgusal olana ağırlık tanıdı. Olgusal ve maddesel olana odaklanan yöntem konusunda İbn Haldûn’da kadim dünyadan gelen bir ilham bulunmuş olabilir. ‘Coğrafya kaderdir’ sözü, bazı popüler metinlerde İbn Haldûn’a dayandırılmaktadır. Akademik yayınlarda da benzer şekilde İbn Haldûn’un olgusal yöntemi vurgulanmakta tarih, sosyoloji ve tarih disiplinlerindeki çarpıcı açıklamaları ele alınmaktadır. Coğrafî determinizm üzerinden bir tür katı belirlenimciliği savunduğu ileri sürülmektedir. Oysa İbn Haldûn, coğrafyanın ilkeleri ile tarihin ve toplumun ilkelerini ayırmakta, insanın uyum sağlayan bir canlı olmasının yanında dönüştüren etkin bir varlık olduğu düşüncesini savunmaktadır. Tarihsel ve toplumsal alandaki değişimleri coğrafî etkenlerin dışındaki nedenlerle ele almaktadır. İklimler teorisinde, insanların bedensel ve ahlakî özelliklerinin coğrafyanın etkileri ile oluştuğunu ileri süren İbn Haldûn, toplumların yaşantılarının da yine aynı etkenlerle şekillendiğini düşünür. Gözlemlere ve somut örneklerle dayanarak bu teorisini destekler. Tarihsel ve toplumsal alanda ise beşerî etkenler üzerinde durur. Buna göre tarihsel ve toplumsal dönüşümler, beşerî etkenlerle oluşur. Asabiyet, geçim kaynakları, meslekler, gelenekler, siyaset ve inanç toplumların davranışlarını ve hayatını belirler.
地理是命运吗?-空间对身份和心态形成的影响
在大众媒体或日常对话中,"地理就是命运 "这句话时常被强调。这句话经常被用来强调生活在一个地理区域,或者更狭义地说,生活在一个国家是多么关键、重要,甚至是特权。这句话出自著名历史学家、伊斯兰社会学奠基人伊本-哈勒敦(Ibn Khaldūn,1406 年)之手,至于这句话是否真的出自伊本-哈勒敦之手已不再重要,人们强调的是对人与空间关系的宿命论观点。在本研究中,我们将结合这位思想家的 "气候理论",讨论地理-文化和心灵关系的主要原则,以及这一观点对地理学对人类生活和文化的构成、反思或改造作用的启示。分析了作为生物物理空间的地理成为文化空间源泉的过程。结合一些实例,讨论了在城市建设政策中如何成功实现地理动态与思想优先事项之间的平衡与和谐。近代以来,伊斯兰地理学通常以 "中东"、"中亚"、"小亚细亚 "等术语为特征,穆斯林世界也采用了这种用法。事实上,在过去的几个世纪中,当文明和权力的要素发生变化,世界的重心转移到西方时,"欧洲中心主义 "政治本体论在语言和思想中占据了主导地位。爱德华-萨义德批判性地分析了这种转变如何反映在政治和社会科学话语中。萨义德的思想是许多研究的源泉。名为 Garbiyatçılık- Oksidentalizm 的研究就是这些研究的产物。对空间或地理的政治-神学解读背后的他者化心态,以及通过将某种文化本质归属于人及其对 "对岸 "的反思将其编纂成典的尝试,是一个根深蒂固的问题,值得从神学角度加以解决。本研究通过对 "地理即命运!"这句话的含义和参考,进行了地缘政治和神学政治分析,旨在揭示历史上和今天人们在认识自己或他人时所使用的策略的工作方式和基本原则,以及对他们所生活的空间地理的特质的归属。研究中使用了话语分析、心态分析和解构方法。地理作为一种空间和物质生活环境,对人们和社会的生活有着重大影响。根据实证主义和唯物主义观点,人是一个物体,与所有物体一样,环境因素决定了人。人的心理活动实际上是物质相互作用的反映。既然人是一台先进的机器,就应该用一些复杂的方法来解释人的行为。伊本-哈勒敦在现代受到关注有不同的原因。西方科学范式的变化和对新形成学科方法的探索,使事实性的东西受到重视。伊本-哈勒敦可能受到了古代世界注重事实和材料的方法的启发。在一些通俗读物中,"地理即命运 "这句话被认为是伊本-哈勒敦所言。同样,在学术出版物中,伊本-哈勒敦的实事求是的方法得到了强调,他在历史学、社会学和史学学科中的惊人解释也得到了讨论。有人认为,他通过地理决定论捍卫了一种僵化的决定论。然而,伊本-哈勒敦将地理学原理与历史学和社会学原理区分开来,并捍卫了人类不仅是一种适应性生物,也是一种积极变革的存在这一观点。他论述了历史和社会变迁的原因,而不是地理因素。伊本-哈勒敦在他的气候理论中认为,人的生理和道德特征是由地理影响形成的,他认为社会生活也是由同样的因素形成的。他根据观察和具体事例支持这一理论。在历史和社会领域,他强调人的因素。因此,历史和社会变革是由人的因素形成的。部落主义、生计、职业、传统、政治和信仰决定着社会的行为和生活。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
求助全文
约1分钟内获得全文 求助全文
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
copy
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
右上角分享
点击右上角分享
0
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信