Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi最新文献

{"title":"Evaluation of the Satisfaction, Quality of Life and Anxiety Among Cancer Patients and Patient Relatives in the Radiotherapy Unit During the COVID-19 Pandemic: A Cross-Sectional Survey Study","authors":"İlknur ALSAN ÇETİN, Bennur Zeynan DEVRAN, Türkan ŞÜKÜROV, Mehmet Kutluhan AKARÇAY, Zeynep Miray ONAYLAR, Esra Gül ANLAR, Meryem DEMİR","doi":"10.5336/medsci.2023-97992","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2023-97992","url":null,"abstract":"Objective: It was aimed to investigate the psychological effects of the coronavirus disease-2019 (COVID-19) pandemic on cancer patients receiving radiotherapy and their relatives, as well as their satisfaction level and the effects of the pandemic on patients' quality of life. Material and Methods: 118 cancer patients who applied to our clinic between November 2021-February 2022 and 111 patients relatives were included in the study. The Short Form-36 Quality of Life Scale was only applied to patients, whereas the Hospital Anxiety and Depression Scale and COVID-19 Knowledge and Satisfaction survey were applied to both patients and their relatives. Results: A statistically significant difference was found between gender and anxiety and depression in females (p=0.009). While there was a significant difference between social functioning and age (p=0.042), no significant difference was found in other parameters. Comparison of anxiety levels among patient and patient relatives demonstrated that anxiety levels were significantly higher among patient relatives (p=0.044). Comparison of the quality of life among gender groups demonstrated that physical function was significantly higher among males compared to females (p=0.043). Comparison of the quality of life among different cancer types demonstrated that physical function was lower in the breast and gynecology cancer group than in the genito-urinary cancer group (p=0.020). Conclusion: It was determined that female gender was more inclined toward anxiety, social functioning was better in the old age group, patient relatives exhibited higher anxiety levels than patients, and physical function scores were higher in men than in women.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135057227","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"The Effect of One-Lung Ventilation on Cognitive Functions: Cross-Sectional Research","authors":"Mesut AYDOĞAN, Enes ÇELİK, Zeynep BAYSAL YILDIRIM, Mahir KUYUMCU","doi":"10.5336/medsci.2023-97412","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2023-97412","url":null,"abstract":"Amaç: Postoperatif kognitif disfonksiyon (POKD), majör cerrahi sonrası özellikle ileri yaş olmak üzere tüm yaş grubu hastalarda sıkça görülür ve aylarca sebat edebilir. Etiyolojisi multifaktöriyel olmakla birlikte, serebral oksijen sunum ve tüketim dengesini etkileyen faktörler suçlanmaktadır. Bu nedenle hipoksi gibi ciddi komplikasyonlarla seyredebilen tek akciğer ventilasyonu (TAV) uygulanan torasik cerrahi hastalarında POKD'yi mini-mental durum testi ile değerlendirerek hastalarda POKD'nin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmaya 20 yaş ve 72 yaş arası, torasik cerrahide TAV adayı hastalar dâhil edildi. Anestezi protokolü tüm hastalarda aynı şekilde uygulandı. Kognitif değerlendirme operasyondan 1 gün önce, operasyondan 1 ve 3 gün sonra yapıldı. Bu amaçla MiniMental Durum Değerlendirme Testi kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya 30 hasta dâhil edildi. TAV uygulanan hastaların %26,6'sında POKD tespit edildi. Hastaların yapılan mini-mental durum değerlendirme testi, ameliyat öncesi ile ameliyat sonrası 1. gün ile 3. gün arasında kognitif disfonksiyon açısından fark tespit edildi. Ameliyat sonrası 1. gün ile ameliyat sonrası 3. gün arasında fark tespit edilmemiştir. Sonuç: Toraks cerrahisinde TAV uygulanan hastalarda erken dönem kognitif disfonksiyon görülmektedir. Bunda cerrahi süre, anestetik ilaçlar, hastayla ilgili parametreler etkili olmakta olup, hastalar intaroperatif yakın takip edilmeli ve ameliyat sonrasında da hastalar kognitif fonksiyonları açısından yakından izlenmelidir.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"151 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135052583","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"Evaluation of the Frequency of Sleep Disorders, Depression and Anxiety in Patients with Early-Stage Breast Cancer: Cross-Sectional Study","authors":"Hülya ERTAŞ, Burcu CANER, Sibel OYUCU ORHAN, Birol OCAK, Erdem ÇUBUKÇU","doi":"10.5336/medsci.2022-94294","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-94294","url":null,"abstract":"Amaç: Kanser, psikolojik sorunlara da sebep olan bir hastalıktır. Kanser hastalarında uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete sık görülmektedir. Bu çalışmada, diğer kanser türlerine göre kür sağlanma olasılığı daha yüksek olan erken evre meme kanseri tanılı, hormonoterapi tedavisi almakta ya da tedavisiz izlemde olan hastalarda uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete sıklığının belirlenmesini amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Çalışma poliklinik ortamında, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ), Uykusuzluk Şiddeti İndeksi (UŞİ), Hastane Anksiyete ve Depresyon (HAD) Ölçeği kullanılarak yapıldı. Bulgular: Çalışmaya 80 hasta dâhil edildi. Hastaların medyan yaşı 55 idi. Tüm hastalar erken evre (Evre 1, Evre 2, Evre 3) meme kanseri tanısı ile takipteydi. Hiçbir hasta kemoterapi almıyordu. 22 (%27,5) hasta tedavisiz takipte, 58 (%72,5) hasta hormonoterapi [(26 (%44,8) hasta tamoksifen, 32 (%55,1) hasta aromataz inhibitörü, 12 (%20,6) hasta gonadotropin reseptör agonisti)] almaktaydı. Doğal ya da iyatrojenik menopozda olan 59 (%73,8) hasta, premenopozal 21 (%26,3) hasta vardı. Anket sonuçlarına göre uyku bozukluğu PUKİ ile %37,5, UŞİ ile %45,5; depresyon %35, anksiyete bozukluğu %58,8 sıklıkta saptanmıştır. Kullanılan hormonoterapi türü ve menopoz durumu ile anket sonuçlarına göre gruplar arasında fark saptanmadı. Sonuç: Erken evre meme kanseri tanılı hasta grubunda kemoterapi tedavisi tamamlanmış ve hastalar takibe alınmış olsa bile uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete bozukluğu sıklığı yüksek saptanmıştır. Kanser tanılı tüm hastaların psikolojik değerlendirme ve gereğinde tedavi amacıyla yönlendirilmesi önem taşımaktadır.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135053495","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"The Influence of Neutrophil-to-Lymphocyte Ratio, Platelet-to-Lymphocyte Ratio, and Platelet Distribution Widthon Myometrial Invasion in Endometrial Carcinoma: A Retrospective Study","authors":"Büşra DEMİR ÇENDEK, Müjde Can İBANOĞLU, Melahat YILDIRIM, Ayşe Filiz YAVUZ","doi":"10.5336/medsci.2023-95515","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2023-95515","url":null,"abstract":"Objective: To estimate the stage of endometrial carcinoma, an easily reproducible and simple marker is needed. We aimed to find out whether the neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), plateletto-lymphocyte ratio, platelet distribution width (PDW) values have an impact on the degree of myometrial invasion in endometrial carcinoma. Material and Methods: The study was planned as a retrospective cross-sectional study between 2007 and 2014 in Ankara, Türkiye. After reviewing the patients' pathology reports, a total of 88 patients with adenocarcinoma of the endometrium were included in the study. Results: The age of the 88 women included in the study ranged from 44 to 92 years, with a mean age of 56.00 (inter quantile range=16.0) years. The ROC analysis showed that only the PDW and NLR values could statistically significantly differentiate between patients with less than half the depth of invasion and patients with more than half the depth of invasion (p=0.025, p=0.003). Accordingly, the significance of the PDW was 64.5% (95% confidence interval: 51.6-77.4); when the PDW value is less than 15.05, it predicts that the depth of invasion is more than half with 67.7% sensitivity and 61.4% selectivity. Conclusion: We found that preoperative PDW and NLR values can predict myometrial invasion in endometrial cancer.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"33 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135056536","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"sendmri.com and Use for Neurosurgical Practice on Remote Health: Methodological (Qualitative Research)","authors":"Özgür AKŞAN","doi":"10.5336/medsci.2022-93272","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-93272","url":null,"abstract":"Amaç: emaryolla.com (uluslararası adıyla sendmri.com); tüm dünyada acil nöroşirürjikal temelli radyolojik manyetik rezonans görüntüleme (MRG) görüntü değerlendirmesi hizmeti veren ücretsiz bir çevrim içi konsültasyon sistemidir. Tıpta Dijital Görüntüleme ve İletişim [Digital Imaging and Communications in Medicine (DICOM)] görüntüleri olan röntgen, bilgisayarlı tomografi, mamografi, sintigrafi ve diğer görüntülerin hepsi emaryolla.com'a yüklenebilir. Şu anda program beyin ve sinir cerrahisine hizmet verdiği için beyin cerrahisinin pratiğinde en çok görülen MRG verilerinin yüklenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: 2016-2021 Ocak arasında yüklenen toplam hasta filmi sayısı 2.058'dir. Bu hastaların 712'sine anket uygulanmıştır. Bu ankette hastalara telefonda şikâyetleri ile ilgili sorular sorulmuştur. En çok yüklenen görüntü bel ağrısı şikâyeti ile lomber MRG'dir. Yaş ortalaması 42'dir. Hastaların 354'ü erkek, 358'i kadındır. Türkiye dışında 25 ayrı ülkeden konsültasyona cevap verilmiştir. Bulgular: Uzaktan sağlık hizmetinin ögelerinden biri olan emaryolla.com Linux tabanlı bir işletim sisteminde çalışması planlanarak, PHP programlama dili ile kodlanmıştır. HTML5, CSS3 ile desteklenmiş yer yer jQuery ve Ajax kütüphanelerinden faydalanarak ''browser'' üzerinden materyal gönderilmesi olanağı sağlanmıştır. Veri tabanı olarak MySQL veri tabanı kullanılmış olup, yazılım programlama adımında ortak bir Framework olan Codeigniter yapısı kullanılmıştır. Sonuç: Savaş hâli gibi acil durumlarda o ülke sağlık mensuplarının diğer ülke sağlık mensuplarına yardımı; teknik verilerinin yeterli olmadığı durumlarda radyolojik dataların hızla gözden geçirilip ivedi sağlık hizmetinin en hızlı şekilde verilmesi adına üzerinde çalışılan bir projedir. Bu tür sistemler tıbbi hız ve kapasiteyi artırırken aynı zamanda ikinci bir göz vazifesi görerek doğru karar vermeyi hızlandıracaktır.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"69 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135052574","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"Efficacy of Daptomisin Versus Linezolid in the Treatment of Vancomycin Resistant Enterococcus Meningitis in an Experimental Rabbit Model","authors":"Sema SARI, Ediz TÜTÜNCÜ, İrem Gül SANCAK, İrfan ŞENCAN","doi":"10.5336/medsci.2022-92253","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-92253","url":null,"abstract":"Amaç: Akut bakteriyel menenjitlerin yüksek mortalite ve morbidite oranları ile acil tedavi endikasyonları olup uygun tedavi, uygun dozda ve uygun sürede verilmelidir. Vankomisin dirençli enterokok [vancomycin resistant enterococcus (VRE)] taşıyıcılığı giderek artan oranlarda görülmeye başlanmıştır ve postoperatif menenjit etkeni olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ancak VRE menenjitinde optimal tedavi rejimi bulunmayıp, vaka bazında değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, deneysel menenjit modelinden yola çıkılarak VRE menenjitinde tedavi planı oluşturulmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda Yeni Zelanda tavşanlarında VRE menenjit modeli oluşturulduktan sonra daptomisin ve linezolidin etkinliği kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Daptomisin 15 mg/kg tek doz, linezolid 20 mg/kg dozunda 12 saat arayla 2 doz olarak uygulanmıştır. Kontrol grubuna antibiyotik verilmemiştir. Gruplar, beyin omurilik sıvısı (BOS) hücre sayımı, kültür, protein, glikoz ve eş zamanlı kan şekerleri açısından karşılaştırılmıştır. Bulgular: BOS pleositozu ve biyokimyasında her iki grupta benzer gerilemeler olmakla birlikte tedavinin 24. saatinde daptomisin grubunda tavşanların %22'sinde üreme devam ederken, linezolid ve kontrol grubunda üreme olmamıştır. Sonuç: Çalışmamızda daptomisin ve linezolid grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. VRE menenjiti için yerleşik bir tedavi rejimi olmaması nedeniyle çalışmamızdaki antibiyotiklerin etkinliğinin standart rejimle kıyaslanması imkânı olmamıştır. Mevcut bulgularla önerilebilecek optimal bir tedavi rejimi bulunmamaktadır. Yeni tedavi seçenekleri, kombinasyon tedavileri ya da intratekal, intraventriküler uygulamalar üzerine ileri araştırmalar yapılması gerekmektedir.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"85 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135056534","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"Effects of Patients Quality of Alimentation on Long-Term Clinical Outcomes After Laparoscopic AdjustableGastric Band: Prospective-Cohort Clinical Study","authors":"Nihal Zekiye ERDEM, Fatih Mehmet AVŞAR","doi":"10.5336/medsci.2022-94459","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-94459","url":null,"abstract":"Objective: This study, it was aimed to investigate the effect of long-term QA, increasing by nutrition education given by a dietitian, on the clinic (anthropometric measurements and clinical findings) in patients with laparoscopic adjustable gastric band (LAGB) followed by a multidisciplinary team. Material and Methods: In this prospective-cohort clinical study, 93 patients after LAGB were followed by bariatric surgery (BS) team for 3 years. Preoperative; general health, comorbidities and nutritional status were evaluated. Demographic information, biochemical parameters and anthropometric measurements were recorded in the patient follow-up form. Preoperative and postoperative diet therapy was given by the dietitian. They were asked to comply with the postoperative follow-up schedules. With a valid and reliable QA form, general satisfaction for the foods consumed, daily main-intermediate meals, food tolerance, vomiting and regurgitation evaluated. The highest score, 27, indicated that QA was the best. Antropometric measurements, biochemical parameters and QA were evaluated. Results: At the end of the 3rd year with patients, it was determined that weight loss and excessive body weight loss rate increased (p<0.05). It was determined that fasting blood glucose, C-reactive protein, triglyceride, cholesterol, decreased. In the 3rd year, there was a correlation between excessive body weight loss rate (r=+0.0251) with QA. Of the biochemical parameters, C-reactive protein, magnesium, high-density lipoprotein, serum iron binding and QA were observed to have a significant correlation. Conclusion: Patients were monitored by a BS team were seen to improve food tolerance with increased QA in the long term. The increase in QA was found to have positive effects on the clinic.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"64 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135052257","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"Dermoscopic Findings in the Diagnosis of Pigmented Purpuric Dermatosis: Descriptive Research","authors":"Ürfan MAVİŞ, Nilgün SAYMAN, Aysun ŞİKAR AKTÜRK, Evren ODYAKMAZ DEMİRSOY, Canan BAYDEMİR","doi":"10.5336/medsci.2022-94516","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-94516","url":null,"abstract":"Objective: Pigmented purpuric dermatoses (PPD) are a group of disorders characterized by chronic and relapsing petechial and pigmented lesions. Our study aims to find out whether dermoscopy can be used in the differential diagnosis of these diseases. Material and Methods: This study enrolled patients who visited the Dermatology Department of Kocaeli University and were diagnosed with PPD by clinical presentation and histopathologic examination. Lesions were examined with handheld dermoscope and dermoscopic images of some patients were also recorded using a videodermoscope. Results: The dermoscopic examination was performed in total of 58 lesions located in different anatomic regions of 30 patients who were enrolled in our study. The most common finding was red round-oval globules, which were found in 55 (94.8%) of 58 lesions examined. The other findings were diffuse brownish-orange pigmentation in the background (65.5%, n=38), red dots (60.3%, n=35), red patches (20.6%, n=12), brown network (18.9%, n=11), twisted red loops (18.9%, n=11) and linear vessels (15.5%, n=9). When different anatomic regions (feet, legs, thighs) were evaluated separately; red globules, diffuse brownish-orange background, and red spots were the most frequently detected findings amongst all. Brown network rate was higher in the feet than in other regions, but it was not statistically significant. Conclusion: Red roundoval globules, brownish-orange background and red spots were the most common dermoscopic findings in our study. But these were not considered as spesific features for PPD. Dermoscopy is a practical, noninvasive and rapid method that can be used in the differential diagnosis of the patinets presenting with purpura.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135052571","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"The Effectiveness of Chromosomal Microarray Analysis in Diagnosis of Fetuses with Cardiac Anomalies: Cohort Research","authors":"Hilal ŞENTÜRK, Bilge ÖZSAİT SELÇUK, Tuğba SARAÇ SİVRİKOZ, Tuğba KALAYCI, Rukiye Nurten ÖMEROĞLU, Gülnihal BULUT, İbrahim H. KALELİOĞLU, Recep HAS, Atıl YÜKSEL, Seher BAŞARAN, Birsen KARAMAN, Evrim KÖMÜRCÜ BAYRAK","doi":"10.5336/medsci.2022-94687","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-94687","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada, fetal olgularda konjenital kalp anomalileri (KKA) sıklığı, malformasyonun tipi/dağılımı ve sitogenetik ve moleküler sitogenetik tanı yöntemlerinin KKA'nın prenatal tanısındaki etkinliğinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: 2014-2021 yılları arasında, fetal ultrasonografide (USG) çeşitli patolojiler sebebiyle karyotip analizi, 22q11.2 delesyon sendromuna özgü prob kullanılarak (N25/D22S75, ARSA, Aquarius-Cytocell) floresan in-situ hibridizasyon [fluorescence in-situ hybridization (FISH)] incelemesi ve kromozomal mikrodizin (KMD) çalışması yapılan 951 fetal olgu arasında KKA saptanan 192'si bu çalışmada değerlendirildi. Olguların fetal hücrelerinden genomik DNA izolasyonu kit protokolüne göre (MagNA Pure LC DNA İzolasyon Kiti I) yapılarak KMD (180K, Agilent SurePrint G3 Hmn CGH+SNP) uygulandı. Bulgular: KKA'lı 192 fetal olgunun soy geçmişlerinde, kardiyak anomaliler için gebelik öyküsü veya 1. derece akrabalarında benzer patolojik bulguların varlığı %9,9 oranında saptandı. KKA'lı olguların 23'üne konvansiyonel sitogenetik ve moleküler sitogenetik yöntemleriyle tanı konuldu (23/192, %12). Olguların 11'i karyotip ve KMD (11/23, %47,8), 3 olguda (3/23, %13) FISH incelemesi, 9 olguda ise (9/23, %39,1) KMD analizi ile anomali saptandı. Genetik tanı alan olgular, birden fazla kardiyak anomali (kompleks) ve/veya diğer organ tutulumlarına sahipti. Bu teknikler ile herhangi bir patoloji saptanmayan 169 olgunun 21'inde (%12,4) USG'de tek bir kardiyak anomali (izole) saptanırken, kompleks kardiyak anomalisi olan olgu sayısı 44 (%26) idi. Yüz dört olguda ise (%61,5), kardiyak anomalinin yanı sıra minör/majör multisistemik tutulumlar mevcuttu. Sonuç: KKA'lı olguların erken prenatal tanısı, gebelik sürecinin yönetimi ve genetik danışmada önem taşımaktadır. Bu çalışmada, fetal USG'de KKA saptanan olgularda (izole, kompleks, multisistemik tutulumlu) genetik etiyolojisinin aydınlatılmasına diğer sitogenetik teknikleri ile birlikte KMD analizinin katkısı %12 olarak bulundu. USG'de izole kardiyak bulgu olsa dahi tüm KKA'lı olgulara KMD analizi önerilebilir.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135056887","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}

{"title":"Management of Pediatric Intussusception: Review of the Treatment Algorithm (Retrospective Study)","authors":"Samir HASAN, Ülgen ÇELTİK, Emre DİVARCI, Orkan ERGÜN, Geylani ÖZOK, Ahmet ÇELİK","doi":"10.5336/medsci.2022-95180","DOIUrl":"https://doi.org/10.5336/medsci.2022-95180","url":null,"abstract":"Objective: In large series, the clinical features, management steps, and treatment results of intussusceptions have been studied. Material and Methods: Retrospective study including intussusception patients in a single center between 2008-2021. Results: There were 406 patients: 353 (86.9%) patients with ileocolic, 30 (7.4%) patients with small bowel, and 23 (5.7%) patients colocolic intussusception. In small bowel intussusceptions, 60% (18/30) of patients were treated surgically and in 40% (12/30) spontaneous reduction happened. Pathological lead points (PLPs) were found in 23.3% (7/30) of patients. In colocolic intussusception, the nonoperative reduction was used in 22/23 patients with a 90.9% success rate. The rate of PLPs was 4.3% (1/23). In ileocolic intussusception, spontaneous reduction happened in 18% (64/353) of cases. Nonoperative reduction was used as initial treatment in 272/353 patients with 79% (215/272) success rate and surgical management was used in 22.2% (78/353) of patients. The recurrence rate was 17.2% (61/353) with 85 attacks. Nonoperative reduction was used in 65/85 of attacks with 93% success rate. PLPs rate in different age groups was: 3.8% (0-2 years), 8% (2-5 years) and 17.4% (>5 years) (p value5 years old the frequency of Burkitt lymphoma was remarkable 10.8%. Conclusion: Although the first-line approach in small bowel intussusceptions is surgical exploration, the frequency of spontaneous reduction is high in cases with short segments (5 years old with ileocolic intussusceptions because of the high incidence of PLPs and Burkitt's lymphoma.","PeriodicalId":485899,"journal":{"name":"Türkiye klinikleri tıp bilimleri dergisi","volume":"61 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135052590","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}