{"title":"MORE THAN BEAUTIFUL: SHIZUTERU UEDA’S AESTHETICS OF NATURE AND THE JAPANESE ARTS","authors":"İbrahim Soner Özdemi̇r","doi":"10.53844/flsf.1334321","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1334321","url":null,"abstract":"Bu makale Kyoto Okulu’nun üçüncü kuşak temsilcilerinden Shizuteru Ueda’nın doğa estetiğinin başlıca yönlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla makalede Ueda’nın “doğa” kavramını nasıl tanımladığı, Japoncada doğanın karşılığı olan shizen kelimesini hangi anlamlarda kullandığı, güzellik ve Japon sanatlarıyla doğa arasındaki ilişkiyle ilgili değerlendirmeleri ele alınmaktadır. Ueda’nın değerlendirmeleri, aralarında belli farklar olmakla birlikte Kyoto Okulu’nun doğa estetiğinin ortak tanımlayıcı niteliklerini belirgin hale getirirken, sadece doğa güzelliğiyle ilgili değil estetik ve sanatın tanımıyla ilgili belli kabullerin de gözden geçirilmesine götüren sonuçlar ortaya koymaktadır. Ueda’nın çözümlemeleri ayrıca, Japon sanatlarının olduğu haliyle doğaya ulaşmanın bir yolu olarak görüldüğü Kyoto Okulu doğa estetiğinin, çağdaş çevre estetiğindeki doğanın estetik olarak değerlendirilmesi ve korunmasıyla ilgili tartışmalara yapabileceği katkıların temel çerçevesini açığa çıkarmaktadır.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"215 3 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321435","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TO OVERCOME THE REPRESENTATION CRISIS WITH SYMBOLS: SYMBOL AND POPULISM IN THE REPRESENTATION CRISIS OF LIBERAL SOCIETIES","authors":"Murat Coşkuner","doi":"10.53844/flsf.1312894","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1312894","url":null,"abstract":"Popülizm literatürü, popülist hareketleri liberal demokrasilerde yaşanan temsil krizlerinin bir sonucu olarak değerlendirmektedir. Bu bağlamda halka seslenme ve onları temsil etme kapasitelerine vurgu yapılmaktadır. Ancak literatür genellikle bu halkın niteliğine değinmemektedir. Bir siyasal kitle olarak popülistlerin üzerine yaslandığı halk kimliksiz midir? İlgili literatürün taranmasıyla, popülist hareketlerin temel dayanak noktasını oluşturan halkı incelemeyi amaçlayan bu çalışma, popülizm çalışmalarında pek dikkate alınmayan halkın neden popülist hareketleri kendilerinin birer temsilcileri olarak gördüklerini açıklamaya çalışacaktır. Temsilin yabancılaştırıcı etkilerinin popülist hareketler tarafından sembollerle aşıldığı iddia edilecektir. Halk ile popülist hareketi birbirine yaklaştıran sembollerin halkın baskın bir etnik, kültürel veya dini karaktere sahip olduğu için işlevsel kılınabildiğini göstererek bu halkı demos olarak değil de ethnos olarak tanımlamak gerektiğini öne sürecektir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321514","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İNSANIN NESNELEŞTİRİLMESİ VE DOSTLUK BAĞLAMINDA MARTİN BUBER'İN DİYALOG FELSEFESİ","authors":"Abdüllatif Tüzer, Gülşah ULUTÜRK ERKAYA","doi":"10.53844/flsf.1361813","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1361813","url":null,"abstract":"Toplumsal bir varlık olan insan varoluşundan beri diğer insanlarla iletişim ve etkileşim halinde olmuş fakat insanlar arası ilişkiler hiç bugünkü kadar sorun haline gelmemiştir. Sanayileşme, makineleşme ve modernleşme insan hayatını kolaylaştırmayı amaçlarken insanlar arası ilişkilerin bozulmasına yol açmış; dostluk, kardeşlik, sevgi, samimiyet, güven, sıcaklık ve derinlik gibi insani değerlere dayalı ilişkilerin yerini yüzeysel, ruhsuz, fayda ve çıkar üzerine kurulan ilişkiler almıştır. Dost ve arkadaş can sıkıntımızı giderecek bir nesne, aşk ise cinsel dürtülerimizi tatmin edecek bir araç olarak görülmeye başlanmıştır. Ne var ki çıkar ve hesap üzerine kurulan ilişkiler bireyin en derin varoluşsal ve ahlaki ihtiyaçlarını karşılayamaz. Çünkü bu tarz ilişkilerde insan, bireysel amaçların ve bencilce duyguların tatmini için bir araç vazifesi görür. İnsan ilişkilerinin ve sosyal bağların zayıflaması bireyi modern hayatta yalnızlaştırmış, hayatın zorluklarına karşı savunmasız halde getirmiştir. İnsan ilişkilerinin sürdürebilirliği insana bir nesne değil özne olarak yaklaşmakla, derinine inip anlamaya çalışarak onunla karşılıklı güven ve sevgiye dayalı bir ilişki kurmakla mümkün olur. Bu bakımdan, Martin Buber’in modern dünyada insanın nesneleştirilmesine karşı geliştirdiği diyalojik ilişki/dostluk ilişkisi modeli son derece önem arz etmektedir. İki kişi arasında kurulan bu ilişkiye o “Ben ve Sen” adını verir. Ona göre insan bir nesne değil, kendisiyle diyalog kurulması gereken otantik bir kişidir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"161 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139322458","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"HEIDEGGER VE FOUCAULT’DA VARLIK VE İKTİDAR BAĞLAMINDA MEKÂN","authors":"Yıldırım Ortaoğlan","doi":"10.53844/flsf.1352150","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1352150","url":null,"abstract":"Düşünme deneyimimizin mekânla kurduğu bağ yadsınamazdır. Bu bağın anlaşılması çetin bir süreci içerdiğinden mekânların yaşam dünyamızda kapladıkları alanları soruşturmak bize yol gösterebilir. Heidegger’in mekânları ile Varlığın anlamına yönelik soru arasındaki ilişki inşa etmek, ikamet etmek ve düşünmekle birlikte kavrandığında anlamlı olmaktadır. Heidegger, Batı metafiziği düşünme geleneğini Varlığı unuttuğundan dolayı eleştirir. Heidegger, yersiz yurtsuzluğun Varlığın unutulmasından dolayı ortaya çıktığını söyler. Ona göre, mekânla özsel bağ kurmak, bununla başa çıkmanın yollarından biridir. Heidegger, inşa etmenin kökeninde yer alan ikamet etmenin unutulmasının mekânla ilişkimizi olumsuz yönde etkilediğini düşünür. Buna karşın, ‘Foucault’nun mekânları’ iktidar/iktidar ilişkileri çerçevesinde sorunsallaştırıldığında kendini açar. Özellikle, düşünce tarihinde mekân sorunsallaştırdığında mekânların öznellikler üretmek için son derece önemli yerler olduğu görülecektir. Bu bağlamda, Foucault’nun iktidarını anlamanı yolu onun mekânlarının duvarlarını nasıl tasarladığını bilmekten geçer. ‘Heidegger’in mekânları’ ‘Foucault’nun mekânlarını’ anlamak için araç olarak kullanıldığında panoptikon düşüncesinin hâkim olduğu hapishanenin ve hastanenin dünyasız bir dünya inşa ettikleri görülecektir. Çünkü ‘Foucault’nun mekânları’ ikamet etmeyi göz önünde bulundurmazlar. Foucault’nun mekânları, iktidar ilişkilerinin düzenlendiği yerler olarak öznellikler üretmektedir. ‘Dünyasız bir dünya’ inşa ettiklerinden dolayı iktidar/iktidar ilişkileri bu mekânlar aracılığıyla sürekliliğini sağlamaktadır.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139324263","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ALTERNATİF OLANAKLAR İLKESİ VE FRANKFURT","authors":"Sevgim Çakır","doi":"10.53844/flsf.1318095","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1318095","url":null,"abstract":"Alternatif Olanaklar İlkesi, kişinin yaptığından başka türlü yapabilirse ahlaken sorumlu olacağını iddia eder. Alternatif Olanaklar İlkesi’nin sonucuna göre özgür irade, ahlaki sorumluluk için zorunlu bir koşul olarak varsayılır. Frankfurt ise Alternatif Olanaklar İlkesi’nin yanlış olduğunu, özgür iradenin ve ahlaki sorumluluğun yanlış anlaşıldığını savunur. Frankfurt, bu iddiasını desteklemek için karşı-örnekler oluşturur. Bu karşı-örnekler ile kişinin yaptığından başka türlü yapabileceği iddia edilir. Bu makalenin amacı, Alternatif Olanaklar İlkesi'ni Frankfurt’un özgür irade ve ahlaki sorumlulukla ilgili düşünceleri çerçevesinde incelemek ve tartışmaktır.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"51 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139347313","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Real Potentiality: An Analysis of Alfred North Whitehead","authors":"Egemen Tabanli","doi":"10.53844/flsf.1248700","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1248700","url":null,"abstract":"Batı felsefesinde yüzyıllarca hâkim olan Aristotelesçi metafizik şema, her varlığı kendi kendisine özdeş olarak ortaya koyan ve dolayısıyla her varlığı kendisinden ibaret sayan bir ülküyü benimsemiştir. Bu kapsamda her tekil varlık kendi kendisiyle, dolayısıyla kendi potansiyelliğiyle sınırlıdır. Tekil varlığın potansiyelliği, sadece kendi varoluşu çerçevesinde değerlendirilmektedir. Whitehead’in dayanışmayı merkeze oturtan kozmolojik şeması, her varlığı, kendi ötesine geçmeye kayıtlı bir potansiyellik düşüncesini devreye sokmak istemektedir. Bu minvalde her varlık, kendi ötesi için potansiyel bir veridir (datum). Kendi ötesindeki bir yaratıcılık potansiyelliğidir. Bu çalışma, Whitehead’in felsefesindeki gerçek potansiyellik düşüncesini ele almakta ve onu daha görünür kılmayı hedeflemektedir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130445723","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"THE CULTURAL PRACTICES AND BODY POLITICS OF SUBALTERN GROUPS: TACTICS, CARNIVAL AND SUBVERSION","authors":"Murat Arpaci, A. Baki̇oğlu","doi":"10.53844/flsf.1241920","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1241920","url":null,"abstract":"Tahakküm ve tabiiyet arasındaki ilişkiler siyasal olduğu kadar kültürel bir bağlama sahiptir. Bu kültürel bağlam, iktidarın rıza üretme mekanizmalarını içerdiği kadar tabi olanlara da karşı-eylem araçları sunabilmekte ve mikro-politikalar geliştirebilmelerine olanak tanıyabilmektedir. Madun gruplar, tarihsel olarak aşina oldukları kültürel zeminlerde ve gündelik hayatın sıradan alanlarında bu mikro-politikaları üreterek tahakkümü aşındırma gücüne sahiptirler. Mizah, kahkaha, dil oyunları, ironi ve sembolik tersine çevirmeler bu mikro-politik araçların bazılarıdır. Dolayısıyla madunlar, tahakküm-tabiiyet ilişkisini bozmak için alışılmış politik araçlardan farklı olarak çeşitli taktikler, semboller, ihlal ve direniş biçimleri yaratabilmektedirler. Bu mikro politikalar, Michel De Certeau'nun taktik, James C. Scott'un tahakküm altında söz ve Mikhail Bakhtin'in karnaval kavramı aracılığıyla ele alınmaktadır. Bu kavramlar, madunların tahakküm mekanizmalarına karşı geliştirdikleri kültürel eylemleri, düşünme biçimlerini ve politik dili ifade etmektedirler. Bu eylem biçiminde kültür ve kolektif ritüeller, ihlalin sembolik araçlarını sağlarken beden, tahakkümü kırılganlaştıran bir direniş yüzeyi sunar. Bu eylem biçimi, tahakküm edenin kendi sahasında onu içeriden aşındıran örtük bir güce sahiptir ve kültürel direnişin bir beden politikası olarak icrası olarak tanımlanabilir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126369222","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Quine felsefesinde süreklilik tezinin gerçek anlamı nedir?","authors":"Serdal Tümkaya","doi":"10.53844/flsf.1224220","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1224220","url":null,"abstract":"The continuity thesis (CT) does not suggest that the similarities between science, common sense, and philosophy are much more than its opponents might claim. Under its Quinean motivation, CT is used to suggest a normative idea concerning how to do philosophy; it is not a descriptive thesis about the actual relationships between philosophy, common sense, and science, except the historical and developmental origins of them. CT is not primarily a descriptive thesis on the similarities between science and non-science. It is, however, based upon another descriptive, closely related thesis: starting from the middle. All thought, human and animal, scientific or not, begins from an inherited mass of knowledge, assumptions, and a surrounding general framework. There is no cosmic exile, Archimedean point, and “view from nowhere.” This is an observation for Quine and underlies his attack against the analytic and the synthetic distinction; his defense of holism and of empiricism which in combination yields Quinean naturalism. Thus, CT should be considered as the ultimate expression of Quinean naturalism and cannot be invalidated by showing the vast differences, even occasionally outright opposition, between science, common sense, and philosophy. Neither does it imply that philosophy must be assimilated into science without a substantial shift in the present notion of science.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127702765","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ARİSTOTELES’İN EĞİTİM FELSEFESİNDE PHRONÉSİS KAVRAMININ ROLÜ","authors":"Gül Esin Serttek","doi":"10.53844/flsf.1257876","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1257876","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Aristoteles’in phronēsis kavramı temelinde şekillenen eğitim görüşüne odaklanmaktadır. Phronēsis, Aristoteles’te iyi yaşama ile ilgili bir erdem olarak karşımıza çıkar. Eğitimi toplumun bir yansıması olarak gören Aristoteles, Politika isimli eserinde eğitimin doğasını detaylı olarak inceler. Burada özgür insanlara yakışan bir eğitim programının olanaklarını sorgular ve iyi yaşama ile doğrudan bağlantılı bulduğu bir erdem olan phronēsis’i ortaya koyar. Eğitimin temel amacının, iyi ve mutlu bir yaşam sağlamak olduğunu ifade eden Aristoteles’e göre, bir düşünce erdemi olan phronēsis, eğitim yoluyla oluşup gelişmektedir. Bu çerçevede Aristoteles’in Nikomakhos’a Etik ve Politika isimli eserlerinde ortaya koyduğu, eğitimin temel amacının iyi ve mutlu bir yaşam sağlamak olduğu tezi, onun phronēsis kavramı çerçevesinde tartışılacaktır.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"61 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115619539","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"AS PSEUDO-PROBLEMS IN MORITZ SCHLICK THE EGOCENTRIC PREDICAMENT AND THE PROBLEM OF OTHER MINDS","authors":"Mehmet Eren Gedi̇kli̇","doi":"10.53844/flsf.1259742","DOIUrl":"https://doi.org/10.53844/flsf.1259742","url":null,"abstract":"Solipsizm çıkmazı, başkasının beni sorunu ve bu sorunları aşma çabası, bilhassa Descartes ile başlayan modern felsefenin önemli konuları arasında yer almıştır. Genel olarak her iki problemin de ortaya çıkmasına sebep olan solipsist iddia, epistemolojik boyutu ile insanın kendi bilinç içerikleri dışında hiçbir şeyi bilemeyeceği ve ontolojik boyutu ile insanın kendi benliği dışında hiçbir şeyin kendinde bir gerçekliği olmadığı, olsa bile birey tarafından kanıtlanmasının mümkün olmadığı şeklindedir. Başkasının beni problemi de bu bağlamda solipsist görüşlerin bir sonucu olarak diğer insanların kendinde bir gerçeklik olarak benliğe sahip olup olmadığının kanıtlanması ile ilinti olarak felsefe tarihinde filizlenmiştir. Ancak, bilhassa Viyana Çevresi düşünürlerinin başını çektiği mantıksal pozitivist akım için felsefe tarihinde metafizik bağlamda sıkça tartışılmış bu problemler, dilin mantığının yanlış anlaşılması neticesinde ortaya çıkmış sözde problemlerdir. Bu minvalde ilk olarak, Schlick’in görüşleri doğrultusunda, solipsizm çıkmazının sebebinin özünde solipsist görüşlerin doğrulanamaz yapısından kaynaklandığı belirtilmiş ve solipsizmin totolojik yargılar içerdiği bu nedenle anlamsız iddialar öne sürdüğü vurgulanmıştır. Ardından, epistemolojik bakımdan biçim-içerik ayrımının farkında olunmaması nedeniyle başkasının beni sorununun felsefe tarihinde nasıl yanlış kurgulandığı üzerinde durularak Viyana Çevresi’nin kurucu düşünürlerinden olan Moritz Schlick’in iki problemi neden sözde problemler olarak gördüğü netleştirilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116939171","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}