{"title":"HEIDEGGER VE FOUCAULT’DA VARLIK VE İKTİDAR BAĞLAMINDA MEKÂN","authors":"Yıldırım Ortaoğlan","doi":"10.53844/flsf.1352150","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Düşünme deneyimimizin mekânla kurduğu bağ yadsınamazdır. Bu bağın anlaşılması çetin bir süreci içerdiğinden mekânların yaşam dünyamızda kapladıkları alanları soruşturmak bize yol gösterebilir. Heidegger’in mekânları ile Varlığın anlamına yönelik soru arasındaki ilişki inşa etmek, ikamet etmek ve düşünmekle birlikte kavrandığında anlamlı olmaktadır. Heidegger, Batı metafiziği düşünme geleneğini Varlığı unuttuğundan dolayı eleştirir. Heidegger, yersiz yurtsuzluğun Varlığın unutulmasından dolayı ortaya çıktığını söyler. Ona göre, mekânla özsel bağ kurmak, bununla başa çıkmanın yollarından biridir. Heidegger, inşa etmenin kökeninde yer alan ikamet etmenin unutulmasının mekânla ilişkimizi olumsuz yönde etkilediğini düşünür. Buna karşın, ‘Foucault’nun mekânları’ iktidar/iktidar ilişkileri çerçevesinde sorunsallaştırıldığında kendini açar. Özellikle, düşünce tarihinde mekân sorunsallaştırdığında mekânların öznellikler üretmek için son derece önemli yerler olduğu görülecektir. Bu bağlamda, Foucault’nun iktidarını anlamanı yolu onun mekânlarının duvarlarını nasıl tasarladığını bilmekten geçer. ‘Heidegger’in mekânları’ ‘Foucault’nun mekânlarını’ anlamak için araç olarak kullanıldığında panoptikon düşüncesinin hâkim olduğu hapishanenin ve hastanenin dünyasız bir dünya inşa ettikleri görülecektir. Çünkü ‘Foucault’nun mekânları’ ikamet etmeyi göz önünde bulundurmazlar. Foucault’nun mekânları, iktidar ilişkilerinin düzenlendiği yerler olarak öznellikler üretmektedir. ‘Dünyasız bir dünya’ inşa ettiklerinden dolayı iktidar/iktidar ilişkileri bu mekânlar aracılığıyla sürekliliğini sağlamaktadır.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53844/flsf.1352150","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Düşünme deneyimimizin mekânla kurduğu bağ yadsınamazdır. Bu bağın anlaşılması çetin bir süreci içerdiğinden mekânların yaşam dünyamızda kapladıkları alanları soruşturmak bize yol gösterebilir. Heidegger’in mekânları ile Varlığın anlamına yönelik soru arasındaki ilişki inşa etmek, ikamet etmek ve düşünmekle birlikte kavrandığında anlamlı olmaktadır. Heidegger, Batı metafiziği düşünme geleneğini Varlığı unuttuğundan dolayı eleştirir. Heidegger, yersiz yurtsuzluğun Varlığın unutulmasından dolayı ortaya çıktığını söyler. Ona göre, mekânla özsel bağ kurmak, bununla başa çıkmanın yollarından biridir. Heidegger, inşa etmenin kökeninde yer alan ikamet etmenin unutulmasının mekânla ilişkimizi olumsuz yönde etkilediğini düşünür. Buna karşın, ‘Foucault’nun mekânları’ iktidar/iktidar ilişkileri çerçevesinde sorunsallaştırıldığında kendini açar. Özellikle, düşünce tarihinde mekân sorunsallaştırdığında mekânların öznellikler üretmek için son derece önemli yerler olduğu görülecektir. Bu bağlamda, Foucault’nun iktidarını anlamanı yolu onun mekânlarının duvarlarını nasıl tasarladığını bilmekten geçer. ‘Heidegger’in mekânları’ ‘Foucault’nun mekânlarını’ anlamak için araç olarak kullanıldığında panoptikon düşüncesinin hâkim olduğu hapishanenin ve hastanenin dünyasız bir dünya inşa ettikleri görülecektir. Çünkü ‘Foucault’nun mekânları’ ikamet etmeyi göz önünde bulundurmazlar. Foucault’nun mekânları, iktidar ilişkilerinin düzenlendiği yerler olarak öznellikler üretmektedir. ‘Dünyasız bir dünya’ inşa ettiklerinden dolayı iktidar/iktidar ilişkileri bu mekânlar aracılığıyla sürekliliğini sağlamaktadır.