{"title":"Kadın Ofis Çalışanlarında Q Açısı ile Alt Ekstremite Kas Kuvveti, Fiziksel Aktivite Düzeyi ve Antropometrik Ölçümler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi","authors":"Arzu Erden, Melike Gülteki̇n","doi":"10.59518/farabimedj.1299067","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1299067","url":null,"abstract":"Özet \u0000Amaç: Çalışmada kadın ofis çalışanlarında Q açısı ile alt ekstremite kas kuvveti, fiziksel aktivite düzeyi ve antropometrik ölçümler arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı. \u0000Yöntem: Çalışmaya 50 ofis çalışanı kadın dahil edildi. Sosyodemografik veriler kaydedildi. Q açısı ve alt ekstremite kas kuvveti ölçüldü. Fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (IPAQ) kısa formu kullanıldı. Antropometrik ölçümlerden boy uzunluğu, vücut ağırlığı, bel ve kalça çevresi ölçüldü. Bel kalça oranı ve beden kitle indeksi hesaplandı. \u0000Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamaları 38,18±7,20 idi. Fiziksel aktivite düzeyi bakımından % 25’i inaktif, % 20’si minimal aktif ve % 5’i çok aktif idi. Q açısı ile alt ekstremite kas kuvveti arasında negatif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulundu (r =-0.650; p","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126140253","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Evaluation of Blood Pressure Measurement in Patients Applying to Outpatient Clinics: A Cross-sectional Study","authors":"Ömer Faruk Özceylan, Turan Set","doi":"10.59518/farabimedj.1295066","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1295066","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada, polikliniklere başvuran hastaların kan basıncı (KB) ölçümlerinin yapılma durumlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. \u0000Yöntem: Araştırmamız kesitsel nitelikte olup Mart 2022 ile Nisan 2023 tarihleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Aile Hekimliği Anabilim Dalında yapılmıştır. Araştırmaya aile hekimliği polikliniğine başvuran 18 yaşından büyük gönüllü hastalar dahil edilmiştir. Toplam 172 katılımcıya araştırmacılar tarafından sosyodemografik özellikler ve daha önceki poliklinik başvurularında KB ölçümü yapılıp yapılmadığını sorgulayan bir anket formu hazırlanarak yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanmıştır. Katılımcıların rutin fizik muayene sırasında KB’leri ölçülüp not edilmiştir. \u0000Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 37,8±11,4 yıldı. Katılımcıların ortanca sistolik KB değeri 110 (IQR: 100-120) mmHg, ortanca diyastolik KB değeri 70 (IQR: 70-80) mmHg idi. Katılımcıların en son başvurduğu poliklinikte KB ölçülme oranları en yüksek olan iki bölüm kardiyoloji %71,4 (n=5) ve aile hekimliği %71 (n=22) idi. Katılımcıların %70,3 (n=121)’ünün en son poliklinik muayenesinde KB ölçülmemişti. Katılımcıların %37,8 (n=65)’inin KB 130/90 mmHg’dan yüksekti. Ölçülen KB değeri evre 2 sınıfında olan hastaların %14,3 (n=1)’ünün, evre 1 sınıfında olan hastaların %33,3 (n=6)’ünün KB ölçümü son gittiği poliklinik muayenesinde ölçülmüştü. \u0000Sonuç: Poliklinik muayenelerinde hastaların %70’inin KB ölçümünün yapılmadığı görülmüştür. Evre 1 ve Evre 2 hipertansiyon değerinde KB saptanan 4 hastadan birinin son poliklinik başvurusunda KB ölçülmediği saptanmıştır. KB ölçümünün rutin değerlendirmede atlanmaması gereken bir fizik muayene olması yanında, her başvuru KB ölçümü için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"228 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114472424","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Understanding Endometrial Receptivity: A Key Factor in Successful Implantation","authors":"D. Kulaksız","doi":"10.59518/farabimedj.1306708","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1306708","url":null,"abstract":"Embriyonun başarılı bir şekilde implantasyonu, sağlıklı bir hamilelik elde etmede çok önemli bir kilometre taşıdır. Endometriumun, embriyo implantasyonuna açık hale geldiği kısa dönem olan implantasyon penceresi, bu sürecin başarısını veya başarısızlığını belirlemede çok önemli bir rol oynar. Bu makale, endometrial reseptiviteyi etkileyen faktörlere ve bunun başarılı implantasyon elde etmedeki önemine kapsamlı bir genel bakış sunmayı amaçlamaktadır. \u0000İmplantasyon penceresi sırasında endometriyumda meydana gelen fizyolojik değişiklikler, hormonal, moleküler ve hücresel olaylar karmaşık bir etkileşim göstermektedir. Başta östrojen ve progesteron olmak üzere yumurtalık hormonlarının bu değişiklikleri yönetmedeki kritik rolü vardır ve bunların endometrial büyüme, farklılaşma ve reseptivite üzerindeki etkileri vardır. \u0000Endometriyal reseptivite için çeşitli moleküler belirteçler ve sinyal yolları mevcuttur. Bunlar integrinleri, adezyon moleküllerini, sitokinleri, büyüme faktörlerini ve bunların etkileşimlerini içerir; bunların hepsi embriyo tutunması ve invazyon için çok önemlidir. \u0000Anormal endometriyal reseptivitenin implantasyon başarısızlığı, tekrarlayan gebelik kaybı ve kısırlık üzerinde etkisi bulunmaktadır. \u0000Sonuç olarak, endometrial reseptiviteyi yöneten karmaşık mekanizmaların anlaşılması, reprodüktif sonuçların iyileştirilmesi için çok önemlidir. Reseptivitenin değerlendirilmesi ve optimize edilmesi ile doğurganlık tedavilerinin başarı oranlarını artırma mümkün olabilir.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117261835","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mehmet ULUŞAHİN, Arif Burak ÇEKİÇ, Reyyan YILDIRIM, Serdar TÜRKYILMAZ
{"title":"Situs inversus totalis tanılı hastada laparoskopik kolesistektomi","authors":"Mehmet ULUŞAHİN, Arif Burak ÇEKİÇ, Reyyan YILDIRIM, Serdar TÜRKYILMAZ","doi":"10.59518/farabimedj.1261743","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1261743","url":null,"abstract":"Situs inversus totalis is a rare clinical condition which the organs of the chest and abdomen are arranged in a perfect mirror image reversal of the normal positioning. In this paper, we presented a case of 44-year old female with situs inversus totalis who underwent laparoscopic cholecystectomy due to multiple attacks of cholecystitis and gallbladder stones. Operation was performed after operation team and placement of operation table had been modified due to patient with situs inversus totalis. No pathology was observed intraoperatively. Patient was discharged at next day after postoperative monitoring in clinic without any complication. Laparoscopic cholecystectomy is prone to complications in patients with situs inversus totalis due to reversely placed organs. This operation must be performed by experienced surgeons with maximum care.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135472246","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The integrative role of health psychology in health promotion","authors":"A. Köroğlu, Evrim Özkorumak Karagüzel","doi":"10.59518/farabimedj.1269056","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1269056","url":null,"abstract":"Psikoloji, tıp ve fizyoloji araştırmalarındaki gelişmeler, sağlık ve hastalık hakkında yeni bir düşünme biçimine yol açmıştır. Bu kavramsal ağ, sağlığı ve hastalığı bilim adamı ve uygulayıcının bakış açısındaki biyolojik yönlerin ana odak noktası olan biyomedikal yaklaşımdan yeni bir alana taşımıştır. Yeni perspektifte biyolojik özelliklerin yani genetik yatkınlık ile davranışsal faktörler olan yaşam tarzı, stres, sağlık inançları ve sosyal koşullar örneğin kültürel etkiler, aile gibi faktörlerin bir kombinasyonunun ürünü olarak gören biyopsikososyal modeli oluşturmuştur. Bu paradigma değişiminde psikolojinin bir sağlık uzmanlığı alanı olan sağlık psikolojisi (tıbbi psikoloji olarak da anılır) tıbbi uygulamalarda ki modern bir araştırma ve uygulama alanı olarak gelişim göstermiştir. Modern tıbbi uygulamalarda beden, zihin ve davranış ilişkisinin anlaşılması, tıbbi sistemi ve uygulamayı önemli ölçüde değiştirmiştir. Biyomedikal paradigmadan biyopsikososyal tıbba doğru olan bu değişim ayrıca mevcut bütüncül sağlık hizmeti modelini de karakterize etmektedir. İnsanların ruh sağlığı sağlayıcıları da dahil olmak üzere disiplinler arası bir ekipten tedavi ihtiyaçları giderek artmaktadır. Bu değişim süreci ise klinik uygulamalarda sağlık psikolojisinin bütüncül bakış açısına uygulama alanı açmıştır. Davranış ve zihinsel süreçlerin bilimi olarak psikoloji bu tür yönler, örneğin yaşam boyu gelişim, öğrenme, motivasyonlar, deneyimler, duygular, biliş, sosyal davranış ve tutumlar, kişilik gibi faktörler hakkında eğitimi ve bilgiyi irdelemektedir. Bu biyolojik, davranışsal ve sosyal faktörlerin sağlığı ve hastalığı nasıl etkilediğini anlamaya çalışmak ise sağlık psikolojisinin pratikte özel çalışma alanını oluşturmaktadır. Bu çalışmada ise modern tıptaki sağlık ve hastalık hakkında ki paradigma değişimi ekseninde Türkiye’de sağlığın teşviki ve geliştirilmesinde sağlık psikolojisinin rolü tartışılmıştır.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"49 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114776846","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Pilonidal sinüsü taklit eden perianal fistül","authors":"Nazım Ağaoğlu, Mehmet Uluşahi̇n, Serkan Tayar","doi":"10.59518/farabimedj.1263475","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1263475","url":null,"abstract":"A case of perianal fistula mimicking pilonidal sinus is presented. The fistula was diagnosed with magnetic resonance imaging (MRI) examination and confirmed with examination under anesthesia by retrograde manipulation of the probe at Morgagni crypts and continuity of the tract up to the external opening in in the sacrococcygeal region was confirmed. Tract of the fistula excised down to intergluteal cleft and the rest of the tract curetted. Patient was followed up to 3 months with complete healing of the fistula. In this unusual case we aimed to draw attention to rare presentation of perianal fistula with an external opening located as far as the sacrococcygeal region mimicking pilonidal sinus. Differentiating unusual presentation of perianal fistula from pilonidal disease sometimes is challenging.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"189 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133633389","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Serap Pektaş, Osman Birol Özgümüş, İnci Durukan, Ümit Uzun, Ersin Karataş, A. Kiliç
{"title":"Stafilokkal Faj Endolizinlerinin Klonlanması, Rekombinant Olarak Üretilmesi ve Fonksiyonel Analizleri","authors":"Serap Pektaş, Osman Birol Özgümüş, İnci Durukan, Ümit Uzun, Ersin Karataş, A. Kiliç","doi":"10.59518/farabimedj.1255123","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1255123","url":null,"abstract":"Staphylococci are pathogens that cause serious infections in humans and animals. Nosocomial infections caused by staphylococci, particularly methicillin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) strains, are mostly transmitted through healthcare workers, patients, or contaminated materials and food. In recent years, studies have been carried out to develop alternative antimicrobial strategies due to the inadequacy of existing antibiotics in the prevention of systemic, skin and implant-related biofilm infections caused by these multi-antibiotic resistant strains. One of these new approaches is the development of products containing the bacteriophage endolysin, which is particularly effective against multi-antibiotic-resistant bacteria. In this study, endolysin genes of bacteriophages (prophages) integrated into the chromosomes of Staphylococcus strains were amplified by polymerase chain reaction (PCR) and cloned into pET SUMO and pET-30b(+) vectors and produced recombinantly in E. coli. Recombinant endolysins were found to be anti-staphylococcal and antibiofilm effective against S. aureus, S. epidermidis and S. haemolyticus strains isolated from clinical specimens. These results show that endolysins have the potential to be used in the prevention of staphylococcal infections.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"148 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116338063","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mustafa Kandaz, Abdulhalık Gümrükçüoğlu, İlker Eyüboğlu
{"title":"Yetişkin Bir Hastada Glioblastoma Multiforme’nin Spinal Kord Tutulumu: Bir Olgu Sunumu","authors":"Mustafa Kandaz, Abdulhalık Gümrükçüoğlu, İlker Eyüboğlu","doi":"10.59518/farabimedj.1232513","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1232513","url":null,"abstract":"Glioblastoma Multiforme (GBM) is a primary malignant neoplasm of the central nervous system which has aggresive progression and mostly seen in adults. Glioblastoma can be scattered aside by using various ways. Intraparenchymal spread by using white matter tracts is the most known way of spreading. Dissemination of glioblastoma through cerebrospinal fluid (CSF) can happens, causing drop metastases, leptomeningeal spread (LMS) and spinal metastasis. Treatment guideline for LMS in patients with GBM has never been prepared. However total sur¬gical removal of the tumor is the accepted treatment of GBM. Patients with weakness of the spinal cord or little number of solitary metastases may have odds from intervention, but more the disease burden rising, palliative radiotherapy (RT) and chemotherapy (CT) might be more effective. Consequently modern literature accepts the treatment for GBM as combined process of -surgical, concurrent chemoradiotherapy, adjuvant chemotherapy- We present a case in which we applied radiotherapy because of spinal cord metastasis that developed after GBM treatment in an adult patient. Through these observations, we analyze the clinical, histological and therapeutic features of this tumor.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130736179","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
E. Şahi̇n, Ecem Handiri, Diler Us Altay, E. E. Keha
{"title":"Is It Necessary to Add Aprotinin Before Measuring The Level of Irisin in Serum and Plasma Samples ?","authors":"E. Şahi̇n, Ecem Handiri, Diler Us Altay, E. E. Keha","doi":"10.59518/farabimedj.1245113","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1245113","url":null,"abstract":"Irisin is a myokine with 112 aminoacids and its level is regulated by peroxisome proliferator-activated receptor-γ coactivator1-α (PGC1-α). It is released into blood circulation from skeletal muscle tissue after a proteolytic cleavage of extracellular domain of Fibronectin type III domain-containing protein 5 (FNDC5), a type I integral membrain protein. Aprotinin is a polivalent serin protease inhibitor. It is added to sample solutions such as serum, plasma or tissue extracts in order to inhibit serine proteases found in the sample medium. So, degradation of the proteins to be measured can be prevented. These study has been made to get a preliminary information in order to see if any irisin loss could be seen in these samples which are frequently needed to be kept at -80°C for a long time. For this purpose, blood samples have been taken from 10 men and 10 women volunteers with ages between 25-40 and aprotinin has been added to the plasma and the serum samples and have been kept at -80°C for 3 months. At the end of 3 months, irisin levels of these samples with aprotinin and without aprotinin have been determined by ELISA. Statistical analysis of the results has shown an insignificant differance between the plasma samples with or without aprotinin (p=0.525) and a significant decrease between the serum samples with and without aprotinin (p=0.009). In conclusion, with the results of this study, no net decision could have been achieved to add aprotinin to the samples for irisin determination with ELISA in plasma and serum kept at -80°C for about 3 months.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"83 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115208653","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yağ Dokusunda Katalaz Aktivitesi Ölçümü için Farklı İzolasyon Yöntemlerinin Karşılaştırılması","authors":"Sinem Usta, Ahmet Alver, Elif Şahin","doi":"10.59518/farabimedj.1254863","DOIUrl":"https://doi.org/10.59518/farabimedj.1254863","url":null,"abstract":"Son zamanlarda yapılan çalışmalar yağ dokusunun yalnızca enerji deposu olmadığını, bunun yanında endokrin bir organ olduğunuda gösterdi. Vücutta artan yağ kitlesi sonucu oluşan obezite artmış oksidatif stres ve düşük dereceli kronik inflamasyonla birlikte gözlenmektedir. Yağ dokusunda gözlenen inflamasyona bağlı olarak dokudav oksidatif streste artmakdır. Antioksidan enzimler, daha az aktif radikal oluşmasına yol açarak veya serbest radikal zincir reaksiyonunun proteinler, lipidler, karbonhidratlar ve DNA üzerine hasarını azaltarak oksidatif stresin şiddetini bastırmaya yardımcı olan proteinlerdir. Önemli bir antioksidan enzim olan katalaz (CAT), H2O2’ yi su ve oksijene parçalayarak oksidatif stresin oluşumunu engeller. Yağ dokusunun yüksek lipit ve düşük protein içeriğine sahip olması, lipit interferansının yüksek olması bu dokuda protein izolasyonunu ve aktivite ölçümlerini zorlaştırmaktadır. Çalışmamızda, yağ dokusunda farklı protein izolasyon yöntemlerinin kullanılmasının CAT aktivitesi üzerine etkisinin incelenmesi ve ölçüm için gerekli şartların ortaya konulması amaçlandı. CAT aktivitesi ölçümleri Aebi yöntemi kullanılarak yapıldı. Sıçanlardan retroperitoneal yağ dokusu çıkarılıp üç farklı homojenizasyon yöntemi kullanılarak aktivite ölçümleri gerçekleştirildi. Homojenizasyon 1 (H1)’ de organik çözücü olarak kloroform/metanol, homojenizasyon 2 (H2)’ de ve homojenizasyon 3 (H3)’ de sadece kloroform kullanıldı. Yapılan değerlendirmeler sonucunda H1 yönteminin ortalama spesifik aktivite değerleri diğer iki yönteme göre daha yüksek bulundu. Sonuç olarak, retroperitoneal yağ dokusunda H1 yönteminin CAT enzim aktivitesi ölçümünde daha uygun olabileceği kanaatine varıldı.","PeriodicalId":399200,"journal":{"name":"Farabi Tıp Dergisi","volume":"11 6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133022829","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}