{"title":"Oniki Ada’da Geç Osmanlı Dönemi Kamu Yapıları Üzerine Değerlendirme","authors":"Merve YILDIRIM ÖZBAŞ","doi":"10.32449/egetdid.1179267","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1179267","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Menteşe Adaları ya da Dodecanesos adlarıyla da bilinen Oniki Ada grubunun, Tanzimat’ın ilanından 1912 İtalyan işgaline giden süreçte, Osmanlı imparatorluğundaki modernleşme hareketlerinden nasıl ve ne ölçüde etkilendiği; bu dönemde adaların Osmanlı yönetimi perspektifinden nasıl algılandığı sorularına odaklanmaktadır. Bu soruların yanıtı için, toplumsal olayların ve değişimlerin kendini görünür kıldığı bir alan olarak mimarlık, döneme dair önemli veriler sunar. Kamu yapılarına dair imar faaliyetlerinin incelenmesi ise devletin bölgedeki hâkimiyetinin yorumlanması ve adaların merkezle ilişkini tartışmak açısından önemlidir. Adaların Osmanlı dönemine dair yapılan çalışmalar incelendiğinde, genellikle Osmanlı Klasik Dönemi, Rodos ve Kos (İstanköy) adaları göze çarpmaktadır. Geç dönem Osmanlı mimarlığına dair çalışmalarda ise imar faaliyetleri kapsamında Sultan II. Abdülhamit dönemine (1876-1909) odaklanıldığı; ancak Oniki Ada grubunun kapsam dışı bırakıldığı görülmektedir. Bu çalışmada ise Osmanlı İmparatorluğunun Tanzimat sonrası dönemine odaklanılarak, Oniki Ada’daki imar faaliyetleri kamu yapıları kapsamında iki ana başlık altında incelenmiştir. İlk ana başlıkta, modernleşme hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkan yeni yapı tipleri; yönetim ve hizmet yapıları alt başlıklarında ele alınmıştır. Diğer ana başlıkta ise geçmişin yapı sözlüğünde mevcut olan cami ve kilise yapılarının bu dönemde adalar genelindeki durumu değerlendirilmiştir. Çalışmada ele alınan yapılar çeşitli nedenlerle günümüze ulaşamamıştır. Dönemin kamu yapılarına dair mevcut bilgilere, bu çalışmada ilk defa ele alınan Osmanlı arşiv belgelerindeki ayrıntıların da eklenmesiyle Oniki Ada’daki Osmanlı geç dönemi imar faaliyetleri için kapsamlı bir bakış sunulmuştur. Bu sayede adalar için hareketli gelişmelere tanık olunan süreçte, devletin Oniki Ada ile ilişkisine mimarlık tarihi perspektifinden ışık tutmak ve adalardaki imar faaliyetleri kapsamında yapılacak çalışmalara katkı sunmak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133558951","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Dr. Muhammed Emin Riyahî, Sefârethâmehâ-yi İran /Guzâreşhâ-yi Müsaferet ve Memuriyet-i Sefirân-ı Osmanî der İran (İran’da Osmanlı Elçilerinin Yolculuk ve Memuriyetleri ile İlgili Raporlar)","authors":"İ̇smail Aka","doi":"10.32449/egetdid.1198920","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1198920","url":null,"abstract":"Müellif, 1970’lerden önce Ankara’da İran Kültür Müsteşarı olarak görev yaptığı gibi, Şah Rıza Pehlevî’nin son hükümetinde Kültür Bakanı olarak bulunmuş olup, eserin önsözünde de belirttiği gibi, kitap ile ilgili malzemeyi bu yıllarda Türkiye’deki kütüphane arşivlerinden derlemiştir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"61 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128476971","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KIRGIZİSTAN’DA DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ VE LAİKLİK TARTIŞMALARI","authors":"Altynbek Joldoshov","doi":"10.32449/egetdid.1171626","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1171626","url":null,"abstract":"Kırgızistan’da bağımsızlığından itibaren diğer Orta Asya Cumhuriyetlerinden daha farklı bir siyasal ve toplumsal dönüşüm süreci yaşanmıştır. Bu sürecin yansıması dini alanda da görülmektedir. Kırgızistan’daki dini alan gün geçtikçe farklılaşmakta, çeşitlenmekte ve dinamik bir süreci yansıtmaktadır. Böylece farklılaşan ve çeşitlenen dinamik süreç Kırgızistan’da din-devlet ilişkilerine de yansımaktadır. Diğer Orta Asya Cumhuriyetlerinden farklı olarak Kırgızistan’da devlet daha ziyade “pasif laiklik” anlayışını sürdürmeye yönelmektedir. Bu çalışmada öncelikle “sekülerlik” ve “laiklik” kavramları üzerindeki tartışmalar analiz edilecek; daha sonra günümüz devletlerinin din-devlet ilişkileri değerlendirilerek, laik devletlerin uyguladığı laiklik anlayışları ele alınacaktır. Ardından post-Sovyet Orta Asya Cumhuriyetlerinin siyasal rejimleri laiklik bağlamında incelenecek ve Kırgızistan’ın dini alandaki farklılıkları vurgulanacaktır. Son olarak Kırgızistan’da din-devlet ilişkileri analiz edilecek ve bu bağlamda Kırgızistan’daki laiklik tartışmaları değerlendirilecektir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126418275","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Cemâlî'nin Latifelerini Muhtevi Bir Eser: Denâ'et-nâme-i Cemâlî","authors":"Aysun Çelik","doi":"10.32449/egetdid.1175524","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1175524","url":null,"abstract":"İnsanlık, tebessümden kahkahaya, mizahın her türlü yansımasına, kaynağına ve aklına sahiptir. Türkler de bilinen ilk yazılı kaynaklardan bugüne, mizahın çeşitli görünümlerini “küg, külüt, latife, hezl, hiciv, nükte, fıkra” gibi terimlerle karşılamışlardır. Bunlardan latifeyi, mizahın güldürürken düşündüren bir türü olarak sıklıkla tercih etmişlerdir. Tecrübenin, tavsiyenin paylaşıldığı, çoğunlukla bir dersin ve hikmetin çıkarıldığı latifeler, sosyal hayatı/ilişkileri yansıtması bakımından edebiyat tarihimizde özel bir yere sahiptir. Latifeleri ihtiva eden böyle bir eser, 16. asır ediplerinden Defterdâr-zâde Ahmed Cemâlî’ye aittir. \u0000İstanbul’da yaşamış olan Cemâlî, matlalarıyla, şehrengizleriyle, latifeleriyle tanınan bir şairdir. Biyografik kaynaklara göre hezl ve latife vadisinde de şöhretli olmasına rağmen Cemâlî’nin bütün latifelerini içeren bir eser bugün elimizde bulunmamaktadır. Bu çalışmada, Cemâlî’nin altı latifesini ihtiva eden Denâ’et-nâme-i Cemâlî adlı eser üzerinde durulmuştur. \u0000Denâ’et-nâme-i Cemâlî’nin elimizdeki tek nüshası, Köprülü Yazma Eserler Kütüphanesi, Nu. 34 Ha 362/29’da, 80a-82a yaprakları arasındadır. Eser içindeki altı latifenin konusu, hasislikleri ve habislikleri ile ön plana çıkan altı şahıs etrafında şekillenmiştir. Çalışmamızda Denâ’et-nâme-i Cemâlî tanıtılmış ve eserin metni transkripsiyonlu olarak yeni yazıya aktarılmıştır. 16. asrın mahsulü olan bu latifelerin latife türü içerisindeki yerine bakılacak olursa eser, ortak özelliği “cimrilik, habislik” olan kişileri konu etmesi bakımından özgündür. Ayrıca esere “letâ’if-nâme” değil de “Denâ’et-nâme” yani “alçaklık kitabı” gibi özel bir ad verilmesi de kayda değerdir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130477188","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Mitik Bir Varlık Olan “Almıs”ın Altay Efsanelerindeki Tasavvuru","authors":"Ferah Turker","doi":"10.32449/egetdid.1182253","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1182253","url":null,"abstract":"Zengin Altay sözlü geleneğinin içinde önemli bir yere sahip olan destanlar, masallar ve efsaneler, geleneksel inanç sistemi hakkında bilgi edinmemizi sağlayan kaynaklardandır. Özellikle, köken itibarıyla arkaik döneme kadar dayanan demonik varlıklarla ilgili zengin bir hazine niteliğindedir. Bu varlıklar arasında “Almıs”la ilgili anlatmaların daha yaygın olduğu görülmektedir. Altaylılarda “Almıs”, “Almın”, “Albın” veya “Albıs” olarak adlandırılan bu demonun, Türk boylarının hemen hepsinde yer alan “Alkarısı”na karşılık geldiği önemli araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir. Altay sözlü geleneğinde Almıs’la ilgili anlatmalara bakıldığında tek bir tasavvurun olmadığı, Almıs’ın çok farklı görünüşlerde karşımıza çıktığını söylemek gerekir. Antropomorfik bir varlık olarak tasavvur edilen bu demon, pek çok olağanüstü fiziksel özelliğe sahiptir. Almıs’ın sahip olduğu olağanüstülükler, onun korkunçluğunu vurgulamakta ve demonik bir varlık olarak Almıs tasavvurunu güçlendirmektedir. Makalede, Altay efsanelerinden hareketle bu demonik varlığın geleneksel Altay inanç sistemi içerisindeki tasavvuru üzerine bir inceleme ve değerlendirme yapılacaktır.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128700759","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Azerbaycan Türkçesi Söz Varlığında Hayvan Adlarına Yüklenen Anlamlar","authors":"Tuna BEŞEN DELİCE","doi":"10.32449/egetdid.1175162","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1175162","url":null,"abstract":"Hayvan adları, bir dilin temel söz varlığı arasında sayılan sözcüklerdendir. Toplumlar, özellikle yerleştikleri coğrafyada yaşayan, kendi sosyal ve iktisadi hayatı için bakıp besledikleri hayvanların adlarını söz varlığının değişmeyen ya da en az değişen unsurları olarak tarih boyunca kullanmışlardır. Türkler gibi konar-göçer yaşam tarzı benimsemiş bir millet için hayvanlar, hayatlarının merkezinde yer alan vazgeçilmez unsurlardandır. Özellikle bu hareketli hayata uyum sağlayabilen, savaşları ve göçleri kolaylaştıran, geçimlerini sağlamaya yarayan hayvanların adları, söz varlığında daha fazla yer tutmuş ve bu hayvan adlarına diğerlerine göre çok daha fazla anlam yüklenmiştir. Bu çalışmada Azerbaycan Türkçesinde kullanılan hayvan adlarına yüklenen olumlu ve olumsuz anlamların belirlenmesi hedeflenmiştir. Bunun amacı kendi anlamı dışında başka bir anlamı karşılamak için kullanılan hayvan adı göndergesinin hangi özelliğinin bu yeni anlam için referans noktası alındığı hakkında bir kanaate ulaşmaktır. Hayvanın dış görüntüsü, mizacı, yararlı ya da zararlı olması, mitolojideki veya inanç sistemindeki yeri; hayvanlara yüklenen anlamlarla doğrudan alakalıdır. Çalışmada Azerbaycan Türkçesinin açıklamalı sözlüklerindeki bütün hayvan adları belirlenmiş ve bunlardan kendi anlamı dışında başka anlam ya da anlamlar yüklenmiş olanlar bu anlamlara göre sınıflandırılmıştır. Yine atasözleri ve deyimler sözlüklerinde hayvan adları geçen deyim ve atasözleri, o hayvan adının hangi gösterilene işaret ettiğine göre değerlendirilerek çalışmaya dâhil edilmiştir. Bu verilere göre hayvan adları, olumlu ve olumsuz anlam yüklenenler olmak üzere iki ana başlık altında alt başlıklara bölünerek incelenmiştir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122128019","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kazak Halk Hukuku Bağlamında Kız Jibek Destanı","authors":"Sevgi Dal","doi":"10.32449/egetdid.1159673","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1159673","url":null,"abstract":"Türk halk edebiyatı yaratmalarından biri olan destanlar bir kültür hazinesidir. Destanlar, ait olduğu toplumun ekonomik, sosyal, hukuki vb. gibi konularda önemli bilgilerini, kültürel hafızasını nesilden nesile taşımakta ve toplumların yüzyıllar boyunca oluşturdukları bu belleğin aktarıcılığını sağlamaktadır. Hacimli eserler olarak destanlar yoğun bilgi barındırmakta ve özellikle kültür araştırmalarında tercih edilen edebi ürünler arasında yer almaktadır. Destan metinlerinde sosyal normlar ve normlardan oluşan hukuk kuralları da gözler önüne serilmektedir. Türk töresi olarak da karşımıza çıkan halk hukuku konusunda destanlar, belge niteliğinde önemli örnekler barındırmakta ve dönemin hukuk anlayışını aktarmaktadır. Kazak Türklerinin destan tasnifinde aşk konulu destanlar başlığı altında yer alan Kız Jibek destanı da Kazakların kültürel unsurlarına, yaşayışına dair birçok örnek barındırmaktadır. Kazak halk hukukuna dair pek çok bilginin yer aldığı destan, çalışmamızda Kazak halk hukuku çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmamızda Fahrunisa Bilecik’in “Kız Jibek Destanı (Metin-Tercüme-Dizin-İnceleme) başlıklı doktora çalışmasında yer alan Türkiye Türkçesi aktarımından faydalanılmıştır. Destanda tespit edilen halk hukuku unsurları, özel hukuk ve kamu hukuku ana başlıkları altında incelenmiştir. Özel hukuk başlığı altında görücü gitme, çeyiz, düğüne ve aile içi ilişkiler; kamu hukuku başlığı altında ise yerleşim düzeni, toplumsal ilişkiler ve ceza hukukuna yönelik halk hukuku kurallarına yer verilmiştir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116789425","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kutadgu Bilig’teki Kün-Togdı ve Odgurmış Tipleri Bağlamında Din-Siyaset İlişkisi","authors":"Himmet Konur","doi":"10.32449/egetdid.1174738","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1174738","url":null,"abstract":"Türk-İslam edebiyatının ilk mahsullerinden olan Kutadgu Bilig hicrî beşinci yüzyılın ortalarından sonra (h. 462/m. 1069-1070 yılında) mesnevî tarzında kaleme alınmış bir siyasetnamedir. Eserde hakan rolünde Kün-Togdı, vezir rolünde Ay-Toldı, vezirin halefi rolünde Öğdülmiş ve zahid rolünde Odgurmış olmak üzere dört ana karakter bulunmaktadır. Bunlar aynı zamanda töre, kut, akıl/idrak ve akıbet/ahiretten oluşan siyasetin dört temel unsurunu ve bunlarla özdeşleşen -sırasıyla- adalet, devlet, akıl ve kanaati temsil etmektedir. Kanaatimce Kün-Togdı ve Odgurmış siyaset-din ilişkisinin asıl kahramanlarıdır. Zira onlardan biri dünyevî diğeri uhrevî mutluluğun baş temsilcisi ve teminatıdır; başlangıçta aralarında görüş farklılığı bulunsa da sonradan uzlaşırlar. Kün-Togdı Odgurmış’ın şahsında zahidâne hayata, Odgurmış da Kün-Togdı’nın şahsında siyasete saygı duyar. Dahası Kün-Togdı onun yaşantısının her şeyden üstün ve değerli olduğunu kabul eder. Odgurmış halktan uzaklaşarak ıssız bir yerde ibadete çekilen bir zahittir. Bu haliyle siyaset nazarında onun en yüksek konuma yerleştirilmesi ve dinin en önemli temsilcisi olarak konumlandırılışı bazı problemleri içinde barındırmaktadır. Zira o sosyal hayatın dışında ve Müslümanlık tarafından eleştirilen bir hayatı tercih etmiştir. Kutadgu Bilig üzerine yapılan çalışmalar genellikle eserdeki din-siyaset ilişkisini idealize ettiği için bu ilişkinin doğurduğu problemleri göz ardı etmiştir. Bu çalışmada eserde kurulan siyaset din ilişkisi eleştirilecek yönleriyle birlikte ele alınacaktır. Önce Kutadgu Bilig’de yer alan konuya dair bilgiler yalın bir dille betimlenerek açıklanacak daha sonra din devlet ilişkisinin ana unsurlarını temsil eden değerlerin genel çerçevesi ve İslam siyaset geleneği ile ilişkisi veya ilişkisizliği üzerinde durulacaktır. Son olarak eserde kurulan siyaset din ilişkisinin olumlu ve olumsuz yönlerine değinilecektir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126091534","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Şota Rustaveli'nin “Kaplan Postlu Şövalye” adlı eserinin Doğu rönesansına ait olması ve Türk folkloruna dayanılarak oluşturulması hakkında","authors":"Salide Şeri̇fova","doi":"10.32449/egetdid.1179574","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1179574","url":null,"abstract":"Doğu Rönesansı'nın bir ürünü olan Şota Rustaveli'nin kimliği ve yaratıcılığı konusundaki tartışmaların ve onun Gürcü şairi olarak sunulmasının Azerbaycan bilimi ile ilgisi olmadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. \u0000Şota Rustaveli'nin faaliyetinin 12. yüzyıla kadar uzandığı iddia ediliyor. Bu dönemde Türk dilinin kısaca kıpçagofilliyin kalıtsal bir gelenek olarak Gürcü saraylarında tezahürü, bilimde sözünü söyleyebilen araştırmacılar tarafından vurgulanmıştır. \u0000Şota Rustaveli'nin “Kaplan Postlu Şövalye” adlı eserine birçok millet tarafından sahip çıkılmaya çalışıldığı tarihi bir gerçektir. Menimseme süreci en çok Gürcü ve Fars edebiyatında belirgindir. Hem Gürcü hem de yabancı araştırmacılar, eserin zorla sahiplenilmesi için yüzyıllar boyunca değişikliklere tabi tutulduğunu vurgulamaktadır. Araştırmacılar, eserdeki değişikliklerin sadece işin kısaltılmasında değil, esere eklemeler yapılmasında da karşımıza çıktığını özellikle vurgulamaktadır. \u0000Şota Rustaveli'nin yazdığı şiir romanın hangi gelenek üzerine yaratıldığı veya oluşturulabileceği sorusunu gündeme getirir. Gürcü edebiyatında Şota Rustaveli'ye kadar herhangi bir edebiyat ekolü oluşturmayan bir edebiyatın bu kadar mükemmel bir örnek oluşturabilmesi, o eserin yazıldığı döneme dikkat çeker. 12-13. yüzyıl Doğu edebiyatında şiirler, manzum romanlar vb. türler yaygın olarak gelişmiştir ve bu dönemde Doğu Rönesansının ortaya çıkması, Şota Rustaveli'nin yaratıcılığına ve kişiliğine dikkat çeker. Doğu Rönesansı Gürcü edebiyatını içermez. Doğu Rönesansı, Kafkasya'da yaşayan halklar arasında Azerbaycan Türklerinin edebi ortamını, Farsça veya Arapça edebiyatını içerir ve Gürcü ve diğer halkların edebiyat ve kültürü Doğu Rönesansı'nın dışındadır. \u0000Şota Rustaveli'nin “Kaplan Postlu Şövalye” adlı eserinde Türk insanının hayatında özel bir yeri olan gelenekler, milli bayramlar vb. anlatılmaktadır. gerçekleşiyor. Mesela eserde Nevruz bayramından söz edilmesi... Şunu da belirtmeliyiz ki eser \"kesildikten\" sonra hala Nevruz bayramıyla ilgili bölümler vardır. Evren, halklar, milletler, gelenekler, dinler vb. Nevruz bayramı hakkında derinlemesine bilgi sahibi olan Şota Rustaveli, eserinde Nevruz bayramının özelliklerini bilen bir kişi olarak açıklık getirir. \u0000Şota Rustaveli'nin “Kaplan Postlu Şövalye”, Orta Çağ'da Kafkasya'da birleşik bir edebi ortamın olduğunu gösterir. Bu ortamda yazan ve yaratan halklar, Türk halklarının edebiyatı çerçevesinde şekillenmiştir. Kafkasya'nın Türk olmayan halklarının edebiyatı, yalnızca folklorun gelişimi ve İslam'ın yokluğunda dini nitelikteki eserler ile ilgilidir. Dini türlerin de kendi sistemleri vardı. Şota Rustaveli gibi edeblerin eserlerini edebiyat ve kültür açısından incelemek önemlidir. Çünkü bu, Kafkasya'da yaşayan halkların edebiyat ve kültür tahrifatını ortaya koyması açısından önemlidir.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129882943","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ŞAMANİST DÖNEMDEN KALMA ORTAK ANILARDAN GÜLBANKLAR VE AK BATALAR","authors":"İlknur BAYRAK İŞCANOĞLU","doi":"10.32449/egetdid.1139491","DOIUrl":"https://doi.org/10.32449/egetdid.1139491","url":null,"abstract":"Anadolu ve Kırgızistan; ortak tarihe sahip olmanın verdiği ortak inanışı, ortak kültürü, olaylara ortak bakışı ve olayları ortak algılayışı halk kültürüne dair pek çok uygulamada ve inanışta devam ettirmiştir. Bu ortaklıklar aradan pek çok zaman geçse dahi aynı anlayışla sürdürülmüş ve bugün şaşırtıcı derecede benzerliklerin olduğu uygulamalarda ve inanışlarda kendini göstermiştir. Geçmişteki ortak tarih, kültür ve yaşam zaman içerisinde coğrafyaların değişmesiyle birlikte yerini ortak anılara bırakmıştır. Bu çalışmanın ana konusunu oluşturan kalabalık bir grup eşliğinde ve törensel mahiyette edilen dua, Anadolu ve Kırgız halkında görülen benzerliklerdendir. Özellikle Anadolu’da ve Kırgızistan’da insan hayatında geçiş dönemlerinin önemli görülmesi ve bu dönemlerin dualarla kutsanması, duaların törensel bir uygulama ile kalabalık halk eşliğinde ve toplumca saygın, yaşça büyük kişiler tarafından edilmesi gibi benzer özellikler dua ve dua etme ile ilgili ortaklıklardan bazılarıdır. Bu çalışmada en eski Türk inanışlarından Şamanizm, atalar kültü ve tabiat kültlerinin etrafında şekillenmiş, Şamanizm’deki Şaman dualarından bugünlere ulaşan Anadolu Alevi inanışındaki gülbanklar ile Kırgızistan’daki hayır duası anlamına gelen ak batalar; köken, konu ve işlevsellik açısından karşılaştırılmıştır. Böylece bir zamanlar ortak yaşamanın sonucu olan ortak anılardan dua ve törensel dua etme geleneğinin hem uygulama hem de söyleyişte anımsanarak farklı coğrafyalarda nasıl ve ne şekilde devam ettirildiği benzer ve farklı yönleriyle açıklanmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":374745,"journal":{"name":"Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125987388","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}