{"title":"Köstendilli Süleyman Şeyhî’nin Dünyaya Dair Bir Kasidesi","authors":"Melek Di̇kmen","doi":"10.30622/tarr.1241301","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1241301","url":null,"abstract":"Köstendilli Süleyman Şeyhî, XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, Balkan topraklarında yaşamış şairlerden biridir. Bulgaristan’ın batısında bulunan Köstendil’de dünyaya gelmiş olan şairin yaşadığı dönemde bu bölgede, özellikle Halvetî ve Nakşibendî tarikatı yaygındı. Süleyman Şeyhî (v. 1235/1819-1820) de aynı zamanda bir Nakşî şeyhidir. Dinî ve tasavvufî muhtevalı otuza yakın eser yazmış olan Köstendilli Süleyman Şeyhî’nin Divan’ı da vardır. Sosyal, kültürel, tasavvufî pek çok kavrama ve terime yer vermiş olan şairin Divan’ında dünya hayatına bakış açısını ve dünya algısını ortaya koyan bir kaside mevcuttur. Toplamda 27 beyitten müteşekkil olan manzume, Türk edebiyatındaki klasik kaside bölümlerine uygun olarak yazılmamıştır. Köstendilli Süleyman Şeyhî’nin Divan’daki diğer kasideleri de göz önünde bulundurulduğu zaman bu durumun şairin üslup özelliği olduğu dikkati çekmektedir. Divan’da yer alan söz konusu kasidede dünyayı “âlem, cihân, dâr, dehr, dünya, hayâl” kelimeleri ile ifade eden Köstendilli Süleyman Şeyhî, onu vefasız, fani, gelip geçici, kıymetsiz olması, bir oyun ve eğlence mekânı olması gibi genellikle olumsuz yönleriyle tavsif etmiş; böylelikle tasavvufî ve edebî geleneğin dünya algısına uygun bir bakış açısı ortaya koymuştur. Buna karşın eşref-i mahlûkat olarak yaratılmış olan insanın inci, elmas, mücevher gibi kıymetli eşyalar mesabesinde oluşuna sıklıkla vurgu yapmıştır. Bu sebeple insanın fıtraten sahip olduğu değerine ve izzetine uygun bir tutum sergilemesi, gafletten uzak durması için birtakım uyarılarda ve tavsiyelerde bulunmuştur. Çalışmada Köstendilli Süleyman Şeyhî hakkında kısaca bilgi verildikten sonra söz konusu kaside açıklanmaya ve tahlil edilmeye çalışılmıştır. Böylece son dönem sûfî şairlerden olan Süleyman Şeyhî’nin ve şiirinin anlaşılması için katkı sağlamak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134221987","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tasavvufta Sekr Ve Sahv Kavramları","authors":"Eyüp İnce","doi":"10.30622/tarr.1225432","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1225432","url":null,"abstract":"Sözlükte içki içip sarhoş olmak, kendinden geçmek gibi manalara gelen sekr kavramı tasavvuf ilminde kuvvetli bir feyzin (vârid) tesiri ile şuur halinin kaybedilmesi anlamını taşımaktadır. Sahv kavramı ise sözlükte sekr kavramının zıttı olarak kendine gelmek, iyileşmek ve uyunmak gibi manalara gelmekle beraber tasavvuf ilminde, şuur haline tekrar dönülerek manevî sarhoşluktan ayılmayı ifade etmektedir. Bu anlamda mutasavvıfların genel olarak kullandıkları kavramlar sekr ve sahv eksenli olmak üzere iki ana kola ayrılmaktadır. Sekr ve sahv kavramları mutasavvıfları tasavvufun ilk dönemlerinden itibaren sekr ve sahv ehli şeklinde ikiye ayırmıştır. Bu ayrımın sonuçlarını hemen hemen bütün tasavvufî kavramlarda ve düşüncelerde görmek mümkündür. Dolayısıyla tasavvufî düşüncedeki sekr ve sahv kavramların değişik perspektiflerle ele alınması diğer tasavvufî kavramların anlamsal zemini idrak etme açısından önem arz etmektedir. Çalışmada yöntem olarak öncelikle sekr, daha sonra sahv kavramı incelendi. Çünkü sahv, sekr halinin bir neticesidir. Sekr kavramının lügat ve ıstılah manaları zikredildikten sonra mutasavvıfların konuyla alakalı temellendirdiği ayet ve hadisler ele alındı. Böylelikle konuya yüzeysel de olsa Kur’ân ve sünnet açısından bakılmaya çalışıldı. Sahv kavramı için de aynı usul takip edildi. Son olarak sekr ve sahv kavramlarının mukayesesi yapılarak bazı çıkarımlarda bulunuldu. Çalışma neticesinde ise tasavvuf ilminde sekr ve sahv kavramlarının kelime manalarının dışında yeni bir anlam kazandığı görülmüştür. Lügatlerde maddî bir sarhoşluk ve uyanıklık halini ifade eden sekr ve sahv kavramları, tasavvufta daha çok manevî sarhoşluk ve uyanıklık anlamında kullanıldığı gözlemlenilmiştir. Fakat sekr ve sahv kavramlarının tasavvuftaki bu anlamlarıyla Kur’ân ve hadiste doğrudan geçmediği tespit edilmiştir. Kavramlara getirilen bu yeni anlamların mutasavvıflar tarafından bazı ayet ve hadislerden tasavvufî yorumlarla istidlâl edildiği görülmüştür. Bunların dışında sekr ve sahv kavramları mukayese edildiğinde mutasavvıfların daha çok sahv halini benimsediği, uzun süreli sekr halinin Allah olan kulluğu hakiki manada yerine getirme hususunda sorun teşkil edeceği anlaşılmıştır.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127156660","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tahiyyat Duası ile İlgili Rivâyetlerin İsnad ve Metin Tahlili","authors":"","doi":"10.30622/tarr.1245565","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1245565","url":null,"abstract":"Namaz, bir insanın yaratılış gayesine uygun olarak Yüce Allah’a kulluğunu gösterebileceği, İslâm dininin en önemli ibadetlerinden birisidir. Namaz ibadetinin gerek kılınış şekli olarak gerekse okunacak sure ve dualar açısından birtakım kuralları vardır. Dolayısıyla namazın geçerli olabilmesi için bu kuralların yerine getirilmesi gerekmektedir. Namaz kılarken ellerin kaldırılması uygulamasında olduğu gibi okunacak dualar noktasında da mezheplerin uygulamalarından kaynaklı birtakım farklılıklar bulunabilmektedir. Bu dualardan bir tanesi de Tahiyyat duasıdır. Bu çalışmanın amacı Tahiyyat duasının okunuşuna yönelik mezheplerin farklı uygulamalarına kaynak teşkil eden rivâyetleri tespit etmek, isnad ve metin açısından incelemek ve değerlendirmektir. Çalışmada araştırma yöntemi kullanılmıştır. Buradan hareketle mezheplerin, Tahiyyat duasının okunuşu ile ilgili olarak delil aldığı rivâyetleri tespit edebilmek için dört mezhebin kendi aslî kaynaklarına müracaat edilmiştir. Çalışmanın sınırlarını aşmamak için Mâlikî mezhebinin uygulaması da dikkate alınarak Sahihayn ve el-Muvatta’da yer alan rivâyetlerin tespiti yapılmış ve rivâyetlerin isnadı incelenmiştir. Daha sonra farklı senedlerle gelen rivâyetlerin metin yönünden tahlili yapılmış ve metindeki farklılıklar ortaya konulmuştur. İsnad incelemesi yapılırken cerh-ta‘dîl, tabakât ve ricâl kitaplarından yararlanılmıştır. Ardından rivâyetlerin isnad ve metin yönünden mukayeseli bir değerlendirmesi yapılmıştır. Tahiyyat duasının okunuş şekli ile ilgili mezheplerin görüşlerinin kaynağının Hz. Peygamber’den nakledilen rivâyetler olduğu görülmektedir. Okunuştaki farklılığın sebebi ise konu ile ilgili rivâyetler ve mezheplerin bu rivâyetleri tercih sebepleridir. Bu konu ile ilgili mezheplerin rivâyetler arası tercih sebebine dair yapılan çalışmalar bulunmakla birlikte tespit edebildiğimiz kadarıyla bu çalışmada yapıldığı şekliyle rivâyetlerin isnadına yönelik onu nakleden râvîlerin tamamının durumlarının cerh ve ta‘dil yönünden incelenmesi ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla çalışmanın alana ve bu konu ile ilgili daha önce yapılan diğer çalışmalara katkı sunacağı ve meselenin daha iyi anlaşılması yönünden de faydalı olacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125298589","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Türk Edebiyatında Menâzil-i Haclar ve Kadrî’nin “Menâzilü’t-Tarîk ilâ Beytillâhi’l-Atîk” Adlı Menâzil-i Haccı","authors":"Seydi Ki̇raz, Muhammed Musab Ti̇ryaki̇","doi":"10.30622/tarr.1245692","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1245692","url":null,"abstract":"Hac ibadeti, hac edebiyatının oluşmasına kaynaklık etmiş ve bu konuda birçok edebî eser/tür kaleme alınmıştır. Hac ibadetini konu alan türlerden biri de menâzil-i hac muhtevalı eserlerdir. Bu tür eserlerde hac yolları, hac kervanlarının konakladığı menziller, ziyaret edilecek dinî ve tarihî mekânlar, menzillerin coğrafî ve ticarî özellikleri ile şehir halkı hakkında bilgiler verilmiştir. Türk edebiyatında birçok manzum, mensur ve manzum-mensur menâzil-i hac kaleme alınmıştır. Bu mahiyette yazılanlardan biri de Menâzilü’t-Tarîk ilâ Beytillâhi’l-Atîk isimli eserdir. Eserin müellifinin adının Abdülkadir Çelebi, mahlasının Kadrî olduğu ve XVII. yüzyılda yaşadığı anlaşılmıştır. Eserin üç nüshası tespit edilmiştir: Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Ayasofya 01469, Millet Yazma Eser Kütüphanesi 34 Ae Tarih 892 ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Y/0377. Çalışmada Millet Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi nüshası esas alınmıştır. Mensur olarak yazılan eserde yer yer nazım parçaları serpiştirilmiştir. Eser içerisindeki manzum kısımlar toplam 32 beyitten ibarettir. Manzum kısımlarda yer alan şiirlerin sadece üçünde mahlasını zikretmiştir. Bâb ve fasıllar hâlinde tertip edilen eserde hac yolculuğu güzergâhındaki 97 menzil yer almaktadır. Menziller suyunun olup olmaması, havası, coğrafî ve ticarî yönüyle ele alınmış, menzillerdeki dinî, tarihî mekânlar ve şahıslar zikredilmiş, menziller arası mesafeler saat cinsinden belirtilmiştir. Eser, hacı adaylarına faydalı bilgiler vermek amacıyla yazılmıştır. Bu sebeple eserde sade ve anlaşılır bir üslup hâkimdir. Anlatımda menzil isimleri ile ilgili hikâyeler anlatılmış, âyet ve hadislerden iktibas yapılmıştır. Ayrıca menziller hakkında bilgiler verilirken kalıplaşmış ifadeler ve cümle yapısı tercih edilmiştir. Bu çalışmada hac içerikli eserler ve özellikle menâzil-i hac sahasına dair literatür bilgisi verildikten sonra eserin müellifi, muhtevası, dil ve anlatım özellikleri, eserdeki hikâyeler üzerinde durulmuş ve eserden örnek metinler sunulmuştur.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"11 4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130470046","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yeni Dini Hareketler Ansiklopedisi Süleyman Turan-Emine Battal (ed.) İstanbul 2020, Okur Akademi, 1. Basım, 626 sayfa, ISBN: 978-605-06-8502-2","authors":"H. Toprak","doi":"10.30622/tarr.1243807","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1243807","url":null,"abstract":"Yeni dini hareketler (YDH) kavramsallaştırması geleneksel dini yapılardan aktarılan kimi inanç, tutum, tavır ve söylemlerle modern dünyaya özgü dinamiklerin ve çeşitli kaynakların sentezine dayanan eklektik dini yapılar için kullanılmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kuzey Amerika ve Avrupa’da yayılmaya başlayan ve çoğunluğu Güney ve Doğu Asya kökenlere dayanan bu modern hareketler geleneksel dinlerin kurumsal gövdelerinden oldukça farklı yapılarıyla dikkat çekmektedir. \u0000Bünyelerinde başta Hıristiyanlık olmak üzere çok çeşitli dinlerin ezoterik ya da mistik unsurlarını, kavramsal ve ritüalistik sermayelerini birleştiren yeni dini hareketler 1970’li yıllardan itibaren sosyal bilimlerin alt disiplinlerinde geniş ve özgün bir araştırma alanı olarak temayüz etmiştir. Klasik sosyoloji kuramlarının dinlere ve dini yapılara yönelik ön kabullerini sarsan yeni dini hareketler bugün artık disiplinler arası bir çalışma alanına dönüşmüş bulunmaktadır. Bugün artık yapısal özelliklerine, tipolojilerine teolojik kabullerinin ortaya çıkardığı yeni dindarlık biçimlerine ya da özel ve kamusal alandaki etkilerine kadar oldukça geniş bir sahanın araştırma konusu haline gelmiş bulunsa da, yeni dini hareketleri ansiklopedik düzeyde bir araya getirerek ele alan giriş düzeyinde çalışmalar oldukça sınırlıdır. Editörlüğünü Süleyman Turan ve Emine Battal’ın üstlendiği Yeni Dini Hareketler Ansiklopedisi bu çerçevede öncü bir çalışma olarak dikkat çekmektedir. Bu çerçevede dinler tarihi, din sosyolojisi, mezhepler tarihi ve din psikolojisi gibi İlahiyat tabanlı disiplinlerin katkılarıyla 242 yeni dini hareketin incelendiği eser, özellikle Türkçe literatür açısından alanında önemli bir boşluğu doldurmaktadır. \u0000Bu ilk baskısında dünyanın farklı bölgelerinde etkin olan yeni dini hareketlerin yaygın ve kapsamlı örneklerine yer veren eserin sonraki baskılarında kapsamının genişletilerek örneğin günümüzde İslam coğrafyasında etkili olan yeni dini hareketlere de yer verilmesi ilgili literatüre yeni boyutlar kazandıracağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125429494","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bazı Tasavvufî Kavramlar ve Bu Kavramların İzahında İşârî Olarak Yorumlanan Âyetler: Sûfî Menâkıbnâmeleri Özelinde","authors":"Cüveyriye Iltuş","doi":"10.30622/tarr.1215426","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1215426","url":null,"abstract":"Toplumun sahip olduğu kültür, gelenek, sosyal yapının nesiller boyunca aktarımında, yazıldıkları dönemin panaroması niteliğinde olan menâkıbnâmeler önemli rol üstlenmektedirler. Sûfî menâkıbnâmelerinde tasavvufî anlayış, yaşayış ve düşünce yapıları ile ilgili bilgilerin yanında tasavvufî kavram ve konularla ilgili olarak sûfîlerin görüşleri de yer almaktadır. Tarîkatların ortaya çıkmasıyla birlikte menâkıbnâmelerde artış olduğu tespit edilmektedir. Bu mirasın, ilmî bir bilinçle incelenmesi, değerlendirilmesi ve analiz edilmesi önem arz etmektedir. Zühd hareketinin tasavvuf sürecine evrilmesi ve sonraki zamanlarda sûfîlerin kendi meşrep ve gönül dünyalarına uygun bir şekilde âyetleri idrak etme ve yorumlama yönünde çalışma ve gayretleri olmuştur. Sûfîler âyetler hakkında yaptıkları işârî yorumların muteber addedilebilmesi için bazı kriterler tespit etmişler ve bu çerçevede yapılan işârî yorumları muteber olarak kabul etmişlerdir. Onların bu tutumları, yorumda aşırıya gitmeyi ve İslâm Dini’nin iki ana kaynağı olan Kur’an ve Sünnet çizgisinden uzaklaşmayı bertaraf etmeye yöneliktir. Böylece Kur’an ve Sünnet merkezli, şer’î temelleri mevcut, zâhirî mânaya muhalif olmayan ve kendisini öncelemeyen yorumlara itibar edilmiştir. Bu çalışmanın amacı tasavvuf tarihi literatüründe önemli bir yere sahip olan menâkıbnâmeler özelinde, farklı tasavvufî meşrebe sahip olan sûfîlerin, tasavvuf ilminin muhteviyatını oluşturan kavram ve konular hakkındaki izahlarını ortaya koyarak karşılaştırma yapmak ve bu açıklamalar esnasında yer verdikleri âyetler hakkındaki işârî yorumlarını, zâhirî manalarına da yer vermek suretiyle incelemektir. Çalışma neticesinde, kavram ve konuların anlam alanı, seyr u sülûkle ilgili yöntemler hakkındaki görüşlerin mâhiyeti ortaya konulmuştur. Tasavvufî düşünce açısından önem arz eden konularda (nefis, kalp, muhabbetullah, zikir vb) işârî yorumların arttığı dikkat çekmektedir. Bu çalışmada nitel araştırma kapsamında belge tarama modeli, verilerin toplanmasında ise doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"41 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127600918","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Osmanlı’da Bestekâr Padişah İmamları ve Türk Din Mûsikîsine Katkıları*","authors":"Metin Gündoğdu","doi":"10.30622/tarr.1245390","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1245390","url":null,"abstract":"İslâm tarihinde imamlık, ilk olarak Hz. Peygamber’in (sav) namaz kıldırmasıyla başlatılmaktadır. Daha sonra Dört Halife dönemi, Emevîler, Abbasîler ve Selçuklular başta olmak üzere pek çok devletten Osmanlı’ya intikal etmiştir. Köklü bir müessese olan imamlık, Osmanlı’da çok daha zengin bir yapıya dönüşmüştür. Mescid, câmi, Enderûn odaları, devlet daireleri, saray vb. yerlere imamlar tayin edilmiştir. Bununla birlikte yeniçeri ağası, sadrazam, şeyhülislam, şehzâde, hanım sultan ve padişah gibi son derece önemli şahısların özel imamları olmuştur. Bu imamlar arasında ilmî ve siyâsî açıdan en yüksek konumda olanlar padişah imamlarıdır. İmâm-ı sultânî, imâm-ı şehriyârî ve hünkâr imâmı başta olmak üzere pek çok şekilde zikredilen sultan imamları, ulemâ sınıfına mensup olup güzel sesli olmalarının yanında mûsikî alanında da yetkin şahsiyetlerdir. Onlar, etkili sesleriyle Kur’ân-ı Kerîm tilâveti icrâ etmişlerdir. Aralarında şehzâde ve padişaha mûsikî hocalığı görevini îfâ edenler, hânendelik, sâzendelik, bestekârlık, yeni makam terkîbi ve terâvîh tertîbi hususlarında mûsikîye/dinî mûsikîye önemli katkıda bulunanlar olmuştur. Osmanlı Devleti’nde tespit edebildiğimiz kadarıyla ikisi Halîfe Abdülmecid’in imamı olmak üzere toplamda doksan iki padişah imamı bulunmaktadır. Bunlar arasında bestekâr olan padişah imamlarının, Mevlid’in müellifi Süleyman Çelebi’nin aynı zamanda kaynaklarda Mevlid’in bestekârı olabileceği tahmin edildiği için onu da dâhil ederek toplamda on kişi olduğu söylenebilir. Diğer dokuz bestekâr imâm-ı sultânîler de Şâmî Yusuf Efendi, Edirneli İbrahim Efendi, Arabzâde Abdurrahman Bâhir Efendi, Çavuşzâde Mehmed Emin Efendi, Kırımlı Hafız Ahmet Kâmilî Efendi, Sadullah Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Medenî Aziz Efendi ve Tanbûrî Ali Efendi’dir. Bestekâr imâm-ı sultânîlerle sınırlandırılan bu çalışmanın giriş bölümünde, Osmanlı’da imâm-ı sultânîlik müessesesinin tarihsel seyri ele alınmıştır. Birinci bölümde, bestekâr imâm-ı sultânîlerin hayatı ve mûsikî yönleri incelenmiştir. İkinci bölümde, bestekâr padişah imamlarının dinî mûsikîye katkıları değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde ise bestekâr imâm-ı sultânîler ile ilgili elde edilen bulgular sunulmuştur. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden kaynak taraması, veriler ise içerik analizi ve karşılaştırma yöntemi ile ele alınmıştır.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126365824","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Ney İcrasında Vibrato Tekniğine Dair Bir İnceleme","authors":"Lokman Öztürk","doi":"10.30622/tarr.1254468","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1254468","url":null,"abstract":"Türk müziği ve dinî mûsikî icralarında etkin rol alan sazların başında hiç şüphesiz ney gelmektedir. Ney, başta Mevlevi ayinleri olmak üzere birçok dinî mûsikî formunda kullanılmasının yanı sıra la-dinî mûsikî formlarında da yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu sazın öğreniminin, tarihsel süreçte meşk adı verilen bir yöntem ile devam ettirildiği bilinmekte olup günümüzde nota kullanımının artması ile işleyişinde değişiklikler oluşmuştur. Bu işleyişteki değişikliklere rağmen meşk yöntemi, bu sazın en etkin öğrenim metodu olmaya devam etmektedir. Hoca-talebe ilişkisine dayanan meşkle ney tavrı öğretilmekte ve nesilden nesile aktarılmaktadır. Ney icra tavrılarını oluşturan öğeler; nota-icra farklılıkları, süslemeler ve artikülasyon öğelerindeki farklılıklardır. Bu araştırma ile amaçlanan; ney icrasında önemli bir yer tutan ve tavırlar arası uygulama farklılıkları gösteren vibrato kavramının tüm yönleri ile ele alınması ve açıklığa kavuşturulmasıdır. \u0000Bu amaçla; ney icrası özelinde vibrato kavramının literatürdeki yeri incelenmiş ancak birkaç tanım ve bilgiden öteye gidilememiştir. Yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilerde vibratonun yapılış şekillerinin tavırlar arasında farklılık gösterdiği belirlenmiş ve bu minvalde ülkemizdeki ney tavırlarının tespiti yapılmaya çalışılmıştır. Taranan kaynaklarda tekke tavrı ve Niyazi Sayın tavrı olmak üzere iki ney tavrından bahsedildiği görülmüştür. Yazılı kaynaklardan detaylı bilgiye ulaşılamadığından sözlü kaynaklara başvurma gerekliliği doğmuş ve her biri günümüzde önde gelen neyzen ve eğitmenlerden olan Doç. Dr. Süleyman Erguner, M. Sadreddin Özçimi ve Ahmed Şahin ile görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmelerden ve yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre vibratonun tanımı, Türk müziğindeki ve ney icrasındaki yeri, tavırlar arasındaki uygulama farklılıkları, yapıldığı yere ve yapılış şekline göre vibrato çeşitleri açıklanmaya çalışılmıştır. Son olarak yanak vibratosuyla ilgili bilgilere yer verilmiş olup bu vibrato tekniğinin geliştirilmesine ve eğitim şekline dair egzersizlere yer verilmiştir.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134552610","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"1101-1310 / 1690-1892 Tarihleri Arasında Görev Yapan Rumeli Kazaskerleri","authors":"Cihan Kılıç","doi":"10.30622/tarr.1245672","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1245672","url":null,"abstract":"Kadı ve asker kelimelerinin birleşiminden oluşan kazasker terimi Osmanlı Devleti’nde hukuki ve idari fonksiyon icra etmiş önemli bir kurumu karşılamak için kullanılmıştır. Orduda asker arasında çıkan ihtilafları düzenleme ihtiyacından ortaya çıkan kazaskerlik makamının yetkisi sosyal hayatı kapsayacak şekilde genişlemiş, sivil yargı ve tedris faaliyetlerini de kapsamıştır. Kazaskerlik, devlet içerisinde icra ettikleri fonksiyon ve makama ulaşanların elde ettikleri itibarla orantılı olarak her ilmiye mensubunun yükselmek isteyeceği bir makam olmuştur. Kazasker olabilmek ilk dönemlerde kesin kurallara tabi değildir. Sultanların bu doğrultudaki kararları yeterlidir. Ancak klasik dönemden itibaren ilmiye sınıfının teşkilatlanması tamamlanmış ve belirli kurallara tabi olmuştur. Kazaskerlik, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği olmak üzere ikiye ayrılmış ve Rumeli kazaskerliği, Anadolu kazaskerliğinden üst bir konuma yerleşmiştir. Kazaskerlik, devlet içerisinde icra ettikleri fonksiyon ve makama ulaşanların elde ettikleri itibarla orantılı olarak her ilmiye mensubunun yükselmek isteyeceği bir makam olmuştur. Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin son iki yüzyılında (1690-1892) bilfiil görev yapmış Rumeli kazaskerlerinin listesini içeren bir defter incelemeye tabi tutulmuştur. Söz konusu liste, bu kadar geniş tarih aralığı içinde Rumeli kazaskerlerini toplu bir şekilde içermesi bakımından önem arz etmektedir. Defterdeki atama kayıtlarının verdiği bilgiler ve tarihler, arşiv kaynakları ile ulema hakkında bilgi veren eserlerle karşılaştırılmıştır. Bu tarih aralığında 136’sı farklı kazasker olmak üzere 219 atama kaydı bulunmaktadır. Rumeli kazaskerlerin 66’sı bir defadan fazla bu göreve gelmiş, 49’u ise şeyhülislam olmuştur. 104 kazasker mevali sınıfı için geçerli olan 12 ay süreyle görev yapmıştır. Ancak bu süre çeşitli vesilelerle kısalmış veya uzatılmıştır. 53 kazasker 12 aylık süreden daha az görev yaparken, 61 kazasker ise bir ile iki yıl arasında değişen sürelerde görev yapmıştır. Tüm kazaskerlerin ortalama görev süresi ise 11,58 ay olarak tespit edilmiştir.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"2 10","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"113932665","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Telekomünikasyon Sektörü Çalışanlarının Öğrenen Organizasyon Algıları Üzerine Bir Araştırma","authors":"Faruk Çakmak","doi":"10.30622/tarr.1218900","DOIUrl":"https://doi.org/10.30622/tarr.1218900","url":null,"abstract":"Telekomünikasyon sektöründe çalışanların öğrenen organizasyon algıları üzerinde etkili olan faktörleri belirlemenin ana amaç olduğu bu çalışmada, demografik özelliklerin bu etkide düzenleyicilik rolüne sahip olup olmadığının belirlemesi ise ikincil amaçtır. Öğrenen organizasyon, öğrenme sürecinde çalışanın bizatihi merkezde olduğu bir yapıya dayanmaktadır. Bu yapıda çalışanlar öğrenme ve gelişim ihtiyaçlarıyla ilgili, yöneticilerinden ya da ilgili insan kaynakları birimlerinden direkt bir yönlendirme beklemezler. Dolayısıyla yukarıdan aşağıya dikta edilen statükocu bir bilgi paylaşımı yaklaşımı yerine öğrenen organizsyon; çalışanların insiyatif aldığı, karar destek mekanizmalarına dahil olduğu ve çalıştıkları kurumda rutin işlerin ve operasyonun dışına çıkıp katma değer oluşturdukları bir örgüt kültürene dayanmaktadır. Bu kapsamda araştırmanın uygulama kısmında, Türkiye’de telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren bir işletmede görev yapan 1055 çalışana anket uygulanmıştır. Anket sonucu elde edilen veriler SPSS 22 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz aşamasında ilk olarak betimsel istatistik yöntemler incelenmiş olup sırasıyla normallik ve güvenilirlik testleri yerine getirilmiştir. Araştırma veri kümesinin açımlayıcı faktör analizi yapma noktasında, uygun olduğunun testi üzerine hipotez testi safhasına geçilmiştir. Hipotez testi olarak t testi ve tek yönlü Anova testi olmak üzere iki farklı istatistiki yöntemden faydalanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, telekomünikasyon sektöründe çalışanların öğrenen organizasyon algıları üzerinde en yüksek etkiye sahip olan boyut; zihni modellerdir. Çalışmada ayrıca çalışanların öğrenen organizasyon algılarının demografik özelliklere (cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim düzeyi ve kıdem) göre değişiklik gösterip göstermediği incelenmiştir. Sonuçta; çalışanların öğrenen organizasyon algılarının cinsiyet ve medeni durum değişkenlerine göre değişiklik göstermediği tespit edilirken; yaş, eğitim düzeyi ve kıdem değişkenlerine göre ise değişiklik gösterdiği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130047584","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}