{"title":"MUL.APİN: İçeriği, Amacı ve Kehanetler","authors":"Harun Duman","doi":"10.33469/oannes.1351612","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1351612","url":null,"abstract":"Eski Çağ Mezopotamya insanı, gökyüzüne önem vererek göksel incelemeler yapmıştır. Bu incelemeler Sümerlerden başlayarak Babillilerle birlikte sistematik bir hâl almıştır. Dönemin insanı, gökyüzündeki cisimlerin hareketlerini tanrılardan bir mesaj olarak algılamış ve her bir gezegene tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Gökyüzündeki yıldız ve takımyıldızlarının da hareketlerini incelemişler ve elde ettikleri kayıtları MUL.APİN (Saban Yıldızı) adlı metne kaydetmişlerdir. Buradaki amaç, gök cisimlerinin ilk doğuş ve batış tarihlerini belirlemek olmuştur. MUL.APİN’in yazım aşaması MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda başlayarak MÖ 3. ve 2. yüzyıllara kadar sürmüştür. \u0000MUL.APİN’in içeriği genel olarak yıldızlar ve hareketleri ile alakalı olsa da bunun yanında gözle görülebilen yedi gezegen üzerinde de durulmuştur. Bu gezegenlerin her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Buna göre Jüpiter/Marduk, Venüs/İštar, Mars/Nergal, Satürn/Ninurta, Nabu/Merkür, Šamaš/Güneş ve Sin/Ay olmuştur. Ayrıca gökyüzünü üç bölüme ayırarak her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişler ve bu göksel üç yola yıldızlar ve takımyıldızlarını yerleştirmişlerdir. Yine bu gözlemledikleri yıldızlara bakarak interkalasyon işlemi de yapmışlardır. Metnin ilerleyen bölümlerinde bir gölge saatinde günün tam saatinin nasıl elde edileceği üzerinde durulmuştur. Bunun yanında su saatinin kullanımı ile ilgili de bilgi verilmiştir. Son bölümlerde ise göksel cisimlere bakarak kehanet yapmışlardır. O dönemin insanına göre tanrılar, mesajlarını gezegenlerin hareketleri ile de bildiriyorlardı. Böylelikle göksel kehanet olgusu ortaya çıkmış ve kehanet yaparken; “Eğer X olursa, Y elde edilir” gibi bir formül kullanmışlardır.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"75 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140282300","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Some Observations on Nudists in the Hittite World","authors":"Zekiye Nihan Kirçil","doi":"10.33469/oannes.1379844","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1379844","url":null,"abstract":"İnsanlık tarihinde daima kendini gösteren zaman zaman ise en büyük tabulardan bir tanesi sayılan çıplaklık, birçok toplumda ve kültürde farklı şekillerde işlenmiştir. Bazı kültür çevrelerinde çıplaklık oldukça doğal bir durum olsa da bu durum güzellik ve idealizm çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kimi zaman ise bazı anlayışlarda çıplaklık ahlaksız ve utanç verici olarak kabul edilmiştir. M.Ö. 2.binyılda Anadolu’da siyasi hakimiyet kuran Hititlerin geride bıraktığı çiviyazılı metinlere bakıldığında, bu konunun işleniş biçimine dair çok çeşitli bilgiler olmasa da yine de çıplaklığa dair bazı somut örnekler görülmektedir. Çeşitli Hitit bayramlarında karşılaşılan ve doğal kabul edilen çıplaklık, Hititlerde ritüelistik bir eylem olarak kabul edilmiştir. İncelenen Hitit çiviyazılı metinlere göre çıplak olan görevliler şarkıcılar, dansçılar, ALAN.ZU9, köpek adamlar ve hapiya-adamlardır. Bu görevlilerden bazılarının çıplak performans sergilemesi kimi zaman insanları ve tanrıları güldürmek için bir eğlence biçimi olarak değerlendirilirken, çıplaklığın geçmişte önemli bir yere sahip olan avcılıkla ilgili olabileceğini de düşündürmektedir. Aynı zamanda Hitit dünyasında çıplaklık, bazen aşağılayıcı, küçük düşürücü durumları ifade etse de çıplak kimselerin giydirilmesiyle ilişkili olarak iyilik eyleminin vurgulandığı bazı durumlar da bulunmaktadır. Mitolojide ise olumsuz durumlardan korunmak adına bazen çıplak olan tanrıları giydirmek gerekirken bazen de çıplak tasvir edilen ve bolluk ile bereketi simgeleyen tanrıçaların çıplaklığı kötü kimseleri baştan çıkarmak adına araç olarak kullanılmıştır. Bugün hala tartışmalı bir konu olan çıplaklığın Hitit dünyasına nasıl yansıdığı ise bu çalışmada Hititçe çiviyazılı kaynaklar sayesinde irdelenmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"2 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140268086","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Hammurabi Kanunlarındaki Tıbbi Müdahaleden Doğan Cezai Sorumluluklar Hakkında Değerlendirmeler","authors":"Feyza Di̇ri̇, Bülent Diri","doi":"10.33469/oannes.1415870","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1415870","url":null,"abstract":"İnsanın yeryüzündeki varlığıyla birlikte sağlıklı olma gayreti hep var olmuştur. Sağlık uygulayıcılarıyla diğer insanlar arasında bir hukuki ilişki olması beklenen bir durumdur. Ancak yazı öncesi dönem hakkında bilgi sahibi değiliz. Bilinen ilk sağlık hukuku belgeleri Hammurabi Kanunları’dır. Hammurabi Kanunları ilk hukuk metinleri olmamakla birlikte Eski Mezopotamya Kanunları arasında en bilinenlerindendir. Hammurabi dönemine kadar sıradan bir kent olan Babil, onun döneminde siyasi olarak da önemli bir konuma yükselmiştir. Hammurabi elde etmiş olduğu siyasi başarıyı kalıcı hale getirmeye çalışmıştır. Bunun için yaptırmış olduğu diyorit bir stel üzerine meşhur kanun metinlerini yazdırarak “Adil Kral” unvanıyla halkın güvenini kazanmaya çalışmıştır. Sağlık uygulamaları ve cerrahiye ait Eski Mezopotamya’nın en eski belgeleri olan Hammurabi Kanunları’nda sağlık uygulayıcılarına tıbbi müdahale sebebiyle ödenecek tazminat ve verilecek cezalar da belirtilmiştir. Bu maddelerden 218. maddede belirtilmiş olan; tıbbi müdahale sonucu hastanın ölümü veya hastanın gözünü kaybetmesi sebebiyle tıbbi müdahale uygulayıcısına verilen bilek kesme cezası dikkat çekicidir. Cerrahiye ait şartların yeterince gelişmediği bir ortamda başta enfeksiyon gibi komplikasyonların görülmesinin muhtemel olması sağlık uygulayıcısına verilmesi öngörülen cezaların gerçekçiliğine şüpheyle yaklaşılmasına neden olmaktadır. Üstelik Hammurabi Kanunları’na ait stelin dikilişinde sosyopolitik sebeplerin varlığı ve kanunların pratik olarak uygulandığını destekleyen yeterli veri olmaması gibi nedenler; sağlık uygulayıcıları hakkında öngörülen bu cezaların uygulanabilirliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada Hammurabi Kanunları’nda geçen sağlık uygulayıcılarıyla diğer meslek grupları arasında malpraktis cezaları açısından değerlendirmeler yapılacaktır. Ancak esas itibariyle Hammurabi Kanunları’nda tıbbi müdahaleye dair öngörülen bu cezai normların özellikleri ve uygulanabilirliği tarihi ve tıbbi yönlerden irdelenecektir.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"74 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140278312","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Karadeniz’in Kuzeyinde İskit Kurganlarında Bulunan Balta Örnekleri","authors":"Kürşat Koçak","doi":"10.33469/oannes.1384668","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1384668","url":null,"abstract":"İskitler hakkında kendi yazılı metinlerinin olmaması kökenleri hakkında pek çok tartışmayı günümüze kadar beraberinde getirmiştir. Özellikle ilk araştırmaları yapan Rus ilim adamları bu konuyu muğlakta olan kanıtlarla İrani kökene bağlamaya çalışmıştır. Ancak Türk ilim adamları ise yaşam biçimlerini Bozkır kültürüne bağlamışlar ve İskitlerin Türkistan (Orta Asya) kökenli oldukları fikrini öne sürmüşlerdir. Bu durumda ise Herodot’un İskitlerin kökeninin doğuya dayandığını belirten bilgileri etkili olmuştur. İskitlerin doğudan geldiği ve Bozkır kültürü dairesine ait olduğu kanaatini biz de taşımaktayız. Ancak İskitler doğudan batıya pek çok maddi kültür unsurları taşırken daha fazlasını da Ön Asya dünyasından almıştır. Özellikle Ön Asya ile Orta Asya arasında metal eşyaların taşınmasında aracılık etmiştir. Ön Asya’daki metal eritme teknolojisi de bu sayede doğuya taşınmış ve ileride metal aletlerin gelişim evriminde önemli rol oynamıştır. Orta Asya’da MÖ 5000’ler civarında taş ve kemik malzeme ile delici ve de kesici aletler imal edilirken MÖ 3000’lerde ise bakır eşya kullanılmaya başlanmıştır. Bakırın kalitesinin artırılması ile Tunç (Bronz) metalinin eşyalarda kullanımı önemli derecede artmıştır. Bozkır kültüründe bronz kullanımı çok yaygın olmasına rağmen bronzun karışımı olan kalayın zor bulunması sonucu demir kullanılmaya başlanmıştır. İskitler bronz üzerinde uzmanlaşmalarına rağmen demir kullanmışlar ve demirden pek çok alet edevat yapmışlardır. Bunlar arasında inceleyeceğimiz metal obje ise, baltadır. Özellikle Karadeniz’in Kuzeyindeki kurganlarda elde edilmiş birkaç balta örneğini ele alacağız.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"71 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140282456","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"An Archaeological Approach to the Deluge Myth","authors":"Engin Kekeç","doi":"10.33469/oannes.1279285","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1279285","url":null,"abstract":"Amerika’daki Maya ve Aztek efsanelerinden Avustralya Aborijinlerin efsanelerine kadar uzanan büyük bir selle ilgili en eski belgelerin Mezopotamya’da bulunmuş olması, felaketin başlangıç noktası olarak buraya işaret etmektedir. Bu olayın tarihsel bir gerçeğe dayanıp dayanmadığını anlamak, çalışmanın esas amacını oluşturmaktadır. Bunun için paleoiklimsel ve paleocoğrafi araştırmaların sonuçları, kazısı yapılan arkeolojik yerleşimlerdeki selle ilişkili katmanlar, gemicilik ve denizcilikle ilgili arkeolojik ve filolojik verilerle çivi yazılı tabletlerdeki ilgili bölümler karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirilmiştir. Buzullardan alınan karotlarla Kuzey ve Güney Mezopotamya’daki bazı kentlerin kazıları sırasında saptanan kalın alüvyal dolgular, farklı dönemlerde iklimsel değişikliklerin veya afetlerin gerçekleştiğini göstermiştir. Fakat bunu, Tevrat’ta bahsedildiği gibi tüm karayı ve onun üstündeki yaşamı sular altında bırakacak ölçüde bir tufan yerine, küresel ısınma ve soğuma süreçlerine bağlı olarak gerçekleşen daha küçük afetler olarak dikkate almak gerekmektedir. Holosen’deki en sert mevsim değişimleri dahi dikkate alındığında, bulunduğu alana göre nispi yüksekliği ortalama 4300 m olan Ağrı Dağı veya etrafına göre ortalama 1000 m yüksekte bulunan Cudi’yi yutacak bir sel felaketinden bahsetmek mümkün görünmemektedir. Böyle bir sel felaketi mümkün olsa dahi, bu olayla ilgili ilk filolojik verilerin oluşturulduğu dönemde (MÖ 3. binyıl) ve ötesine giden gemicilik tarihinde Nuh’un gemisiyle karşılaştırılabilecek büyüklükte ve dayanıklılıkta bir geminin mevcut olmadığı arkeolojik ve filolojik olarak söylenebilmektedir.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"25 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139354484","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Late Hellenistic-Early Roman Glass Bowls from the Adana Museum","authors":"Berna KAVAZ KINDIĞILI","doi":"10.33469/oannes.1310977","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1310977","url":null,"abstract":"Geç Hellenistik Dönem camcılığında en yaygın formlardan biri olan kâseler ilk olarak Suriye-Filistin’de üretilmiş, daha sonra yaygınlaşarak Helen etkisindeki hemen her coğrafyada karşılaşılabilir olmuştur. MÖ 2. yüzyılın ortalarından başlayarak MS 1. yüzyılın ortalarına kadar üretilen kâse formundaki bu cam eserlerin tipolojisi, Filistin/Yukarı Celile Bölgesindeki Tel Anafa yerleşim merkezinde ele geçen örnekler temel alınarak oluşturulmuştur. Bu çalışmanın konusunu da Adana Müzesi’ndeki 20 adet Hellenistik dönem cam kâse oluşturmaktadır. Müzeye satın alma ve hibe yoluyla kazandırılmış olan bu eserler, Geç Hellenistik- Erken Roma Dönemi’nde seri üretime olanak sağlayan sarkıtma tekniğiyle üretilmiş olup oluklu, kaburgalı ve çizgisel kesme kâseler olarak üç gruba ayrılmıştır. Sığ ve derin formlarda üretilen bu eserler, bahsedildiği üzere Tel Anafa buluntuları esas alınarak oluşturulan tipoloji kapsamında kendi içlerinde de tiplere ayrılmıştır. Renksiz, mavi-yeşil, yeşil ve amber renkli camdan üretilen bu kâselerin renkleri, Doğu Akdeniz üretimi olduklarına işaret etmektedir. Tell Anafa, Levant, Yunanistan, Kıbrıs ve İtalya’da yayılım gösteren bu kâselerin Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi’nde Kilikya’da üretilmiş olduğuna dair herhangi bir kanıt da bulunmamaktadır. Bu sebeple Adana Müzesi’ndeki kâselerin form, bezeme ve renk bakımından benzer örneklerinin görüldüğü Suriye-Filistin’den ithal edilmiş olabileceği söylenebilir. Adana Müzesi’nde olan ve çalışmanın konusunu oluşturan kaplar, özellikle üretim tekniği açısından sınırlı sayıdaki örnekler arasındadır. Adana Müzesi dışında Türkiye müzelerinde sarkıtma tekniğiyle üretilen Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi cam kâselerin sayısı oldukça sınırlıdır. Çalışma bu anlamda Hellenistik Dönem Anadolu cam çalışmalarına katkı sağlayacaktır.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"45 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139358563","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Crisis of the Second Century in Rome","authors":"Recep Özman, Ezgigül Doğan","doi":"10.33469/oannes.1279393","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1279393","url":null,"abstract":"Roma İmparatorluk tarihinde ecelleriyle ölen ve “Evlat Edinilen veya İyi İmparatorlar” olarak anılan Nerva, Traianus, Hadrianus, Antoninus Pius ve Marcus Aurelius’un ardından Commodus’un (MS 180-193) iktidarı başlamıştır. Commodus’un devlet idaresini danışmanlarının eline bırakması başarısız bir yönetim sürmesine ve bu sebeple suikasta kurban gitmesine neden olmuştur. Commodus’un ölümüyle başlayan ve Septimius Severus’un iktidarına kadar devam eden dört yıllık kaotik süreci “II. Yüzyıl Krizi” olarak adlandırmaktayız. Commodus’un ölümünden sonra praetor muhafızları tarafından iktidara getirilen Pertinax, üç ay içerisinde tekrar onlar tarafından tahttan indirilmiştir. Pertinax’ın ölümünden sonra, Roma tahtı tarihinde ilk kez ordu tarafından müzayedeye çıkarılmış ve Didius Iulianus tarafından satın alınmıştır. Yaşanan bu olayın ardından farklı bölgelerdeki askerler ayaklanarak kendi komutanlarını imparator olarak selamlamışlardır. Bunun sonucunda Didius Iulianus, Pescennius Niger, Clodius Albinus ile Septimius Severus arasında yaklaşık dört yıl süren iktidar mücadelesinin sebep olduğu bir kriz meydana gelmiştir. Bu dönemde devam eden salgın hastalıklar ve ekonomik kriz istikrarsızlığın artmasına neden olmuştur. Bu esnada imparatorluğun temel taşı olan Senatus, askerlerin karşısında güç kaybetmiş, imparator tercihini yaparken askerlerin seçimini onaylamak zorunda kalmıştır. Dört yıllık bu süreçte ordunun öne çıkması, Senatusun güç kaybetmesi ve siyasi istikrarsızlık Roma tahtına geçiş sistemini etkileyerek daha uzun sürecek olan “III. Yüzyıl Krizi” nin habercisi olmuştur. Bu çalışmanın amacı MS 193-197 yılları arasında yaşanan kriz döneminin sebep ve sonuçlarını ele alarak Roma İmparatorluk tarihine etkisini ortaya koymaktır.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"80 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139364319","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ELAIUSSA SEBASTE’DEN PHOKAIA KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİN ÖN DEĞERLENDİRMESİ","authors":"Asena Kizilarslanoğlu, Rabia Aktaş","doi":"10.33469/oannes.1239089","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1239089","url":null,"abstract":"Dağlık Kilikia Bölgesi’nin en önemli liman kentlerinden biri olan Elaiussa Sebaste, Akdeniz ticari sisteminde aktif bir geçiş ve durak noktası olmuştur. Kazılar sonucu tespit edilen veriler, Roma ve Geç Roma-Erken Bizans Dönemleri’nde tüm Akdeniz coğrafyasında dolaşımda olan pek çok amphora, mutfak kapları ve Kırmızı Astarlı Seramikler’den oluşan geniş bir form dizisi ile kentin ticaret merkezi olgusunu desteklemektedir. Kentin MS 4. yüzyıldan itibaren yerel üretimi olan LR1 amphoralarını dış piyasaya ulaştırabilme avantajı, uzak bölgelerden farklı ürün gruplarını temin edebilmesini kolaylaştırmıştır. Bu grupların en başında ise Kırmızı Astarlı Seramikler gelmektedir. Geç Roma–Erken Bizans Dönemleri’nde geniş bir coğrafi alanda, değişik formlarda üretilen ve yayılan bu gruba ait seramikler, bölgelerin ekonomik düzeyi ve ticaret sisteminin değerlendirilmesini kolaylaştırmakta ve ticari rotaların belirlenmesini sağlamaktadır. \u0000Elaiussa Sebaste’de ele geçen, Akdeniz ticaret sistemi içerisinde yer alan farklı seramik gruplarının yayınlanması, kentin üretim, ithalat ve ihracat dinamiği konusunda daha net bilgiler verecektir. Makalenin konusunu oluşturan Phokaia üretimi kaliteli servis kapları da Geç Antik Çağ’da var olan yoğun ticari faaliyetlerin göstergesi olarak Kilikia ve Ege Bölgesi arasındaki ticari ilişkilere, Sebaste özelinde yeni bir kanıt oluşturmaktadır. \u0000Bu bağlamda, Sebaste’de yoğun olarak kullanıldığı anlaşılan Phokaia Kırmızı Astarlı Seramikleri’nin form gruplarının saptanması ve tipolojik özelliklerinin sunulmasının yanı sıra, Elaiussa Sebaste’nin özellikle Phokaia ile ticari ilişkilerine ait veriler sunulmuştur.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115457471","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BATI DAĞLIK KİLİKYA KENTLERİNİN TOPOGRAFİK TİPOLOJİLERİNİN KURULUŞ STRATEJİLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ","authors":"Mehmet Di̇nçarslan, Simge Di̇nçarslan","doi":"10.33469/oannes.1158813","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1158813","url":null,"abstract":"Mekân ile insanın birbirini çeşitli yönlerden etkilediği bilinmektedir. Bu etkileşim kimi zaman doğal koşullara, kimi zaman “zaman”a (hem dönem bağlamında hem de süreç bağlamında) ve kimi zaman da idari uygulamalara bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Mekânın insanı biçimlendirmesi daha doğal bir ortamda ve az sayıda insan ile sınırlı hallerde daha mümkün görünmektedir. Çünkü insan sayısının artması artık mekânın toplumla ilişkide olduğu anlamına gelir ki bu da organizasyon, ekonomi, yönetim ve sınıf gibi etkenlerin de bulunması nedeni ile mekân-insan ilişkisinde mekânı edilgen kılar. Toplum içerisinde yaşayan insanın da mekân ile ilişkisinde edilgen hale geldiği düşünüldüğünde, sosyal organizasyonla birlikte mekân belirleme ve biçimlendirmede belirleyicinin artık “idari” kararlar olduğu anlaşılmaktadır. Kentlerin kuruluşuna ilişkin çalışmalarda sanayi devrimi öncesi kentleşme süreci, kent kuruluşunun gerekleri, toplumları (ya da yöneticileri) kent kurmaya iten nedenler, kent ve kent devlet arasındaki ilişki ve farklar (bağlama göre) temel parametrelerdendir. Bu çalışmada kenti etkileyen, oluşturan ve biçimlendiren birçok etken arasından strateji üzerinde durulmuştur. Kent ve devletin ayrı düşünülemediği Grekler’in kent kuruluşunda Batı Dağlık Kilikya’daki topografik kriterlerinin stratejik anlamları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Korsanlardan korunmak için yüksek bölgelere, su kaynaklarına yakınlık nedeniyle nehir kenarlarına, ticaret kaygısı ile limana uygun kıyı bölgelerine kentler kurmak gibi stratejik eğilimlerin olduğu anlaşılmış ve bu stratejik eğilimler topografik tercihlere göre de incelenerek kentlerin tipolojileri belirlenmiştir.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122883796","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ATTIC LEKYTHOI FROM LYDIAN TERRITORY IN THE INVENTORY OF AKHİSAR ARCHAEOLOGICAL MUSEUM","authors":"Zafer Korkmaz, Volkan Yildiz","doi":"10.33469/oannes.1236187","DOIUrl":"https://doi.org/10.33469/oannes.1236187","url":null,"abstract":"Bu makale, Akhisar Müzesi'nde bulunan beş adet siyah ve kırmızı figürlü lekythos'un incelemesini sunmaktadır. Lekythosların bezemeleri; mitolojik sahneler, palmet dizisi ve tek palmetten oluşur. Lekythoslardan ikisi mitolojik sahnelerle bezenmiştir; siyah figürlü olan Haimon grubuna aittir ve MÖ 5. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlendirilmektedir. Kırmızı figürlü olan ise Karlsruhe 280 grubuna ait olup MÖ 5. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Diğer üç lekythos ise palmet motif bezemelidir. İlki siyah figürlü olup Küçük Aslan Grubu’na aittir. İki yatay sıra palmetten oluşan bezeme, MÖ 5. Yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. Son ikisi kırmızı figürlü tek palmet bezemeli bodur lekythoslardır. Lekythos, Attika Seramiği’nin Lidya Bölgesi’nde kullanımının sadece Sardis kentiyle sınırlı olmadığını kanıtlamaktadır. Buna göre MÖ 5. Yüzyılda bölgedeki Pers hakimiyetinin yerleşim dokusunu etkilemediğini ve Attika seramiğinin Bölge geneline yayıldığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu seramik buluntular, Çaltepe gibi yerlerin zaman içinde farklı konut kullanımlarına sahip olduğu konusunda fikir vermektedir.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"80 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125163293","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}