{"title":"MUL.APIN:内容、目的和预言","authors":"Harun Duman","doi":"10.33469/oannes.1351612","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Eski Çağ Mezopotamya insanı, gökyüzüne önem vererek göksel incelemeler yapmıştır. Bu incelemeler Sümerlerden başlayarak Babillilerle birlikte sistematik bir hâl almıştır. Dönemin insanı, gökyüzündeki cisimlerin hareketlerini tanrılardan bir mesaj olarak algılamış ve her bir gezegene tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Gökyüzündeki yıldız ve takımyıldızlarının da hareketlerini incelemişler ve elde ettikleri kayıtları MUL.APİN (Saban Yıldızı) adlı metne kaydetmişlerdir. Buradaki amaç, gök cisimlerinin ilk doğuş ve batış tarihlerini belirlemek olmuştur. MUL.APİN’in yazım aşaması MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda başlayarak MÖ 3. ve 2. yüzyıllara kadar sürmüştür. \nMUL.APİN’in içeriği genel olarak yıldızlar ve hareketleri ile alakalı olsa da bunun yanında gözle görülebilen yedi gezegen üzerinde de durulmuştur. Bu gezegenlerin her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Buna göre Jüpiter/Marduk, Venüs/İštar, Mars/Nergal, Satürn/Ninurta, Nabu/Merkür, Šamaš/Güneş ve Sin/Ay olmuştur. Ayrıca gökyüzünü üç bölüme ayırarak her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişler ve bu göksel üç yola yıldızlar ve takımyıldızlarını yerleştirmişlerdir. Yine bu gözlemledikleri yıldızlara bakarak interkalasyon işlemi de yapmışlardır. Metnin ilerleyen bölümlerinde bir gölge saatinde günün tam saatinin nasıl elde edileceği üzerinde durulmuştur. Bunun yanında su saatinin kullanımı ile ilgili de bilgi verilmiştir. Son bölümlerde ise göksel cisimlere bakarak kehanet yapmışlardır. O dönemin insanına göre tanrılar, mesajlarını gezegenlerin hareketleri ile de bildiriyorlardı. Böylelikle göksel kehanet olgusu ortaya çıkmış ve kehanet yaparken; “Eğer X olursa, Y elde edilir” gibi bir formül kullanmışlardır.","PeriodicalId":227887,"journal":{"name":"International Journal of Ancient History","volume":"75 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"MUL.APİN: İçeriği, Amacı ve Kehanetler\",\"authors\":\"Harun Duman\",\"doi\":\"10.33469/oannes.1351612\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Eski Çağ Mezopotamya insanı, gökyüzüne önem vererek göksel incelemeler yapmıştır. Bu incelemeler Sümerlerden başlayarak Babillilerle birlikte sistematik bir hâl almıştır. Dönemin insanı, gökyüzündeki cisimlerin hareketlerini tanrılardan bir mesaj olarak algılamış ve her bir gezegene tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Gökyüzündeki yıldız ve takımyıldızlarının da hareketlerini incelemişler ve elde ettikleri kayıtları MUL.APİN (Saban Yıldızı) adlı metne kaydetmişlerdir. Buradaki amaç, gök cisimlerinin ilk doğuş ve batış tarihlerini belirlemek olmuştur. MUL.APİN’in yazım aşaması MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda başlayarak MÖ 3. ve 2. yüzyıllara kadar sürmüştür. \\nMUL.APİN’in içeriği genel olarak yıldızlar ve hareketleri ile alakalı olsa da bunun yanında gözle görülebilen yedi gezegen üzerinde de durulmuştur. Bu gezegenlerin her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Buna göre Jüpiter/Marduk, Venüs/İštar, Mars/Nergal, Satürn/Ninurta, Nabu/Merkür, Šamaš/Güneş ve Sin/Ay olmuştur. Ayrıca gökyüzünü üç bölüme ayırarak her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişler ve bu göksel üç yola yıldızlar ve takımyıldızlarını yerleştirmişlerdir. Yine bu gözlemledikleri yıldızlara bakarak interkalasyon işlemi de yapmışlardır. Metnin ilerleyen bölümlerinde bir gölge saatinde günün tam saatinin nasıl elde edileceği üzerinde durulmuştur. Bunun yanında su saatinin kullanımı ile ilgili de bilgi verilmiştir. Son bölümlerde ise göksel cisimlere bakarak kehanet yapmışlardır. O dönemin insanına göre tanrılar, mesajlarını gezegenlerin hareketleri ile de bildiriyorlardı. Böylelikle göksel kehanet olgusu ortaya çıkmış ve kehanet yaparken; “Eğer X olursa, Y elde edilir” gibi bir formül kullanmışlardır.\",\"PeriodicalId\":227887,\"journal\":{\"name\":\"International Journal of Ancient History\",\"volume\":\"75 6\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2024-03-01\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"International Journal of Ancient History\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.33469/oannes.1351612\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"International Journal of Ancient History","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.33469/oannes.1351612","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Eski Çağ Mezopotamya insanı, gökyüzüne önem vererek göksel incelemeler yapmıştır. Bu incelemeler Sümerlerden başlayarak Babillilerle birlikte sistematik bir hâl almıştır. Dönemin insanı, gökyüzündeki cisimlerin hareketlerini tanrılardan bir mesaj olarak algılamış ve her bir gezegene tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Gökyüzündeki yıldız ve takımyıldızlarının da hareketlerini incelemişler ve elde ettikleri kayıtları MUL.APİN (Saban Yıldızı) adlı metne kaydetmişlerdir. Buradaki amaç, gök cisimlerinin ilk doğuş ve batış tarihlerini belirlemek olmuştur. MUL.APİN’in yazım aşaması MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda başlayarak MÖ 3. ve 2. yüzyıllara kadar sürmüştür.
MUL.APİN’in içeriği genel olarak yıldızlar ve hareketleri ile alakalı olsa da bunun yanında gözle görülebilen yedi gezegen üzerinde de durulmuştur. Bu gezegenlerin her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Buna göre Jüpiter/Marduk, Venüs/İštar, Mars/Nergal, Satürn/Ninurta, Nabu/Merkür, Šamaš/Güneş ve Sin/Ay olmuştur. Ayrıca gökyüzünü üç bölüme ayırarak her birine en önemli tanrılarının isimlerini vermişler ve bu göksel üç yola yıldızlar ve takımyıldızlarını yerleştirmişlerdir. Yine bu gözlemledikleri yıldızlara bakarak interkalasyon işlemi de yapmışlardır. Metnin ilerleyen bölümlerinde bir gölge saatinde günün tam saatinin nasıl elde edileceği üzerinde durulmuştur. Bunun yanında su saatinin kullanımı ile ilgili de bilgi verilmiştir. Son bölümlerde ise göksel cisimlere bakarak kehanet yapmışlardır. O dönemin insanına göre tanrılar, mesajlarını gezegenlerin hareketleri ile de bildiriyorlardı. Böylelikle göksel kehanet olgusu ortaya çıkmış ve kehanet yaparken; “Eğer X olursa, Y elde edilir” gibi bir formül kullanmışlardır.