{"title":"Nusayriliğin Tarihi Kökeni ve Gelişmesi","authors":"Hüseyin Türk","doi":"10.24082/2018.abked.71","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.abked.71","url":null,"abstract":"Çeşitli dini ve etnik toplulukların yüzyıllardır birlikte ve hoşgörü içinde yaşadığı Anadolu’da bu ortamın sürekliliğini sağlamanın en iyi yolu, elbette ki, farklı kültürel kimlikleri iyi tanımaktan geçer. Bu anlamda farklı gelenek, görenek, inanç ve uygulamaları sergileyen insanları tanımak amacıyla yapılacak bilimsel nitelikli araştırmaların yapılması gereklidir. Halkı siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda geliştirmek, onun tutumlarının, davranışlarının, inanç ve uygulamalarının temelinde yatan nedenleri bilmekle mümkündür. Bu konuda en önemli görev ise kültürel antropolojiye ve sosyolojiye düşmektedir. Nusayriler (Arap Alevileri), diğer etnik gruplara göre, daha izole ve daha gizli bir örgütlenmeye sahiptirler. Geleneklerini ve inançlarını korumanın, yaşamlarını sürdürmenin bir yolu olarak gördükleri “gizliliği” ve kapalı cemaat yaşamını benimsemişlerdir. Nusayriliğin belirgin özellikleri arasında Hz. Ali’nin tanrılaştırılması, Hızır inancının güçlülüğü, türbe inancının güçlülüğü, tenasüh inancı, tevil ve takiyye ile amcalık geleneği bulunmaktadır. Fonksiyonel olarak birbirine bağlı olan bu özelliklerin tümü Nusayri inanç sistemini oluşturmaktadır. Bu makalede Nusayri sözcüğünün ortaya çıkması, İslam’ın bölünmesi sonrasında Nusayriliğin ortaya çıkması ve kurulması, Nusayrilere yapılan baskılar tartışılmıştır. Tüm bu bilgiler Nusayrilerin etnik kökenleri konusundaki tartışmalara da açıklık getirmiştir. \u0000Nusayriler hakkında bilgi edinmek için Hatay Nusayrileri arasında bulunarak katılımlı gözlemler ve görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca, konuya objektif bir yaklaşım sergileyen bilimsel çalışmalardan yararlanılmıştır. Çalışmada alan araştırması “field work” tekniği temel alınmıştır. Bu çalışmada Nusayriliğin ortaya çıkması ve tarihi gelişmesi güvenilir kaynaklara ve alan çalışmasından elde edilen bulgulara dayanarak kısaca anlatılmış ve tartışılmıştır.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131734505","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"II. Abdülhamit Döneminde Bektaşi Meselesi (1876-1908)","authors":"Eray Yilmaz","doi":"10.24082/2018.ABKED.73","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.ABKED.73","url":null,"abstract":"19. yüzyılda Osmanlı iktidarı, modern bir kimlik meydana getirmeye çalışmış, modern kimlik büyük oranda Sünni-Hanefi mezhep ile Türk kökene dayanmıştır. Osmanlı iktidarının meydana getirmek istediği modern kimlik içinde Bektaşilik yer almadığı gibi, Bektaşilik, Sünni-Hanefi mezhep içinde eritilmek istenmiştir. Bu politika, 1826’da Yeniçeri Kırımı ve Bektaşi tarikatının kapatılmasıyla açık bir biçimde başlamış, II. Abdülhamit dönemi de dahil tüm 19. yüzyıla yayılmıştır. Bektaşi tarikatı, 1826’dan itibaren Osmanlı iktidarından gördüğü baskı ve eritme politikasına karşı, kendi geleneklerini, inanç ve ritüellerini korumaya çaba göstermiştir. Bu makale, II. Abdülhamit döneminde görülen Bektaşi meselesini, iktidarın modern kimlik politikasını ve Bektaşi tarikatının var olma mücadelesini değerlendirmektedir.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133022459","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Hatâyiler: Etimoloji, Tarih ve Kültür","authors":"Ahmet Küçükkalfa","doi":"10.24082/2018.abked.77","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.abked.77","url":null,"abstract":"Araştırmacılar genellikle Hatâyi sözcüğünü Şah İsmail ile bağlantılı olarak değerlendirmişler ve Arapça yazım kurallarına bağlı olarak Hatayi sözcüğünü “Hatalı” olarak okumuşlardır. Bu okuma, bu yönde bir söylentiye (rivayet) sebep olmuş görünüyor. Azerbaycanlı yazar Abbaslı’nın yayınladığı bu söylenti, Şah İsmail şiirlerine odaklanan yazarlar tarafından sürekli tekrarlanmıştır. \u0000Hatâyi sözcüğünün ardında Doğu tarih ve kültürünü etkileyen çok zengin bir Hatayi kültürü vardır. Bu kültür batıya taşınarak, İslâmi güzel sanatların mayası olmuştur. Şah İsmail de bu kültürü himaye eden, geliştiren ünlü Türk hükümdarı ve şairlerindendir. Şiirlerinde “Hatayi” mahlâsını seçmesinin asıl sebebi, güzel sanatlarla yoğrulmuş Hatâyi kültürü olmalıdır.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"98 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124752106","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bir Çepni Zâkiri: Nadir Kesin ve Zâkirliği","authors":"İskender Korkmaz","doi":"10.24082/2018.ABKED.74","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.ABKED.74","url":null,"abstract":"Âşıklık geleneği, Türklerde ve Türklerin yaşadığı Orta Asya’dan Kafkaslara, Anadolu’dan Balkanlara kadar pek çok coğrafyada, kısacası Türk Dünyasının hemen her yerinde var olmuştur. Bu gelenek, yüzyıllar içinde pek çok değişim ve dönüşüm süreci geçirerek günümüze kadar ulaşmıştır. Âşıklık geleneğinin günümüze ulaşmasında ve varlığını sürdürmesinde, geleneğin içinde yetişen âşıkların önemli bir yeri vardır. Türk âşıklık geleneğinde önemli bir yer tutan zâkirlik geleneği yaratım, icra ve aktarım bağlamı bakımında kendine özgü bir şube oluşturarak geleneğin devamını sağlamıştır. Zâkirlik geleneği, tarihi süreçte Âşıklık geleneğinden beslenerek kendine ait bir üslup ve öz oluşturmuştur. Yaratım, icra ve aktarım özellikleri bakımından âşıklık geleneğiyle arasında bazı farkların olması zâkirlik geleneğinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Bu bağlamda Zâkirler, Alevi inancını ve bu inanca bağlı oluşan ritüelleri, kültürel yapıyı, edebiyatı ve kuşaklar arasında aktarımını sağlamışlardır. Bu çalışmada Gaziantep’te bulunan Musa-i Kazım Ocağı’nda zâkirlik hizmeti yapan zâkirler hakkında bilgi verilmiş, “zâkirlik” kavramı hakkındaki çeşitli tanımlardan yola çıkılarak zâkirlik geleneği ve âşıklık geleneği arasındaki bazı farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. \u0000Nadir Keskin’in çocukluk yıllarından başlayarak müziğe olan ilgisi ve yetişme şartları göz önünde bulundurularak icra ortamının sanatçının yaratımına etkisi incelenmiş ve âşıklık ve zâkirlik geleneği içindeki yeri tespit edilmeye çalışılarak cem ritüeli sırasında cemde zâkirlerin görevleri ele alınmıştır.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126107914","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Ruhr-Universitat Bochum Traditional and New Alevi Institutions","authors":"Aliye Yaman","doi":"10.24082/2018.abked.79","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.abked.79","url":null,"abstract":"","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126702500","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bolvadin’de Mukim Karabağ Aşiretinin İskânı, İktisadî ve Sosyal Tarihi","authors":"Ibrahim Şirin","doi":"10.24082/2018.ABKED.69","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.ABKED.69","url":null,"abstract":"Afyon ili Bolvadin ilçesinde yaşamakta olan Karabağ aşiretinin ne zaman Anadolu’ya geldiği, nereden geldiği ve hangi ulusa tabii olduğu soruları aşiretin tarihinin aydınlatılması açısından son derece önemlidir. 1830 tarihli nüfus defterinde Göl Karabağı karyesinin Bozulus’a tabii ve Bolvadin kazasına bağlı olduğu bilgisi yer almaktadır. Yine 1845 tarihli Varidat Muhasebe defterinde Karahisar-ı Sahib Sancağı Emirdağ’da kain Bozulus’a tabi bir Türkmen aşireti olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmada Bolvadin’e iskân edilen Bozulus’a tabi Danişmentli Türkmenlerinden Karabağ aşiretinin nasıl ve ne şekilde Bolvadin ve havalisine iskân edildiği, iktisadi, sosyal tarihi ele alınıp incelenecektir. Aynı zamanda Karabağ köylerinde yağmur duası, düşmez gibi bir takım ritüel ve uygulamaların tarihi ve antropolojik kökeni ortaya konacaktır.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"59 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122650047","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bektaşi Tekkelerinin Kapatılması ve Hamdullah Efendi","authors":"Serkan Erduğan","doi":"10.24082/2018.ABKED.76","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.ABKED.76","url":null,"abstract":"13. yüzyılda Hacı Bektaş-ı Velî’nin tasavvuf anlayışıyla kurulan Bektaşîlik ile Osmanlı’nın ilk düzenli ordusu olan Yeniçeri Ocağı arasında güçlü bir bağ olduğu bilinmektedir. Bu güçlü ilişkinin en önemli kanıtlarından biri de 1826 yılında dönemin padişahı II. Mahmud’un bozulan askerî sistemi ortadan kaldırmak için yapığı çalışmalarda, Yeniçeri Ocağı’nı lağvettikten hemen sonra bu programı tamamlamak adına Bektaşîliği de yasaklamasıdır. Vaka-i Hayriye adıyla bilinen bu olaylarda Yeniçeri Ocağı ağır bir kıyıma maruz kalmış ve bozulan askerî yapının suçlusu olarak görülen Bektaşî tarikatı da askerî oluşumun bertaraf edilmesinden hemen sonra II. Mahmud’un müdahalesine maruz kalmıştır. Bu olaylarda pek çok Bektaşî dergâhı tamamen ortadan kaldırılmış, bazıları tahrip edilerek sadece türbe kısmı sağlam bırakılmış, bir kısmı da ‘kadîm’ addedilerek dokunulmamış ancak başına Nakşibendî şeyhleri atanarak kontrol altında tutmak istenilmiştir. Bu çalışmada Bektaşîlik-Yeniçeri Ocağı ilişkisi ve Vaka-i Hayriye adıyla anılan olaylar bütününün yanında, Nevşehir/Hacıbektaş’taki merkez tekkeye postnişinlik yapan Hamdullah Efendi’nin yaşamı ve onun edebî yönü ele alınacaktır.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133729330","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sarı Saltuk ile İlgili Bazı Arşiv Vesikaları","authors":"Murat Alandağlı","doi":"10.24082/2018.ABKED.75","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.ABKED.75","url":null,"abstract":"Son dönemlerde yerli ve yabancı pek çok araştırmacı tarafından ortaya konulan ve Alevilik-Bektaşiliği farklı yönleriyle ele alan çalışmaların sayısında artış gözlenmektedir. Bu çalışmaların pek çoğunun ise; özelde bizzat Alevi-Bektaşilerden temin edilmiş belge ve vesikalardan, genelde ise resmi arşivlerden elde edilmiş belge ve vesikalardan beslenmiş olması ise ayrıca önemli bir konudur. Bu vesileyle Alevi-Bektaşiliğin alışkın olduğumuz sözel temelli aktarımının yanısıra resmi ideolojiye yansıyan veya anlaşılan yönü akademik bir düzlemde ortaya konulmaktadır. \u0000Bu sonuç elbette çok daha önceleri doğru bilinen bir yanlış olarak Alevilik-Bektaşilik tarihine dair arşivlerde fazla bilgi ve belgenin olmadığı yönündeki düşüncelerin de kırılmasına vesile olmuştur. Elinizdeki çalışma bu yöndeki düşünce ve kanıların bir örnek üzerinden gidilerek daha da arka plana atılması ve benzer çalışmaların yapılmasını teşvik amacını gütmektedir. \u0000Bu maksatla Sarı Saltuk örneğinin seçilmesi de bir tesadüften öte çok dini ve kültürel olarak çok yönlü bir kimlik etrafında düşünülmesinden ileri gelmektedir. Ve temele de acaba imparatorluğun resmi söyleminde Sarı Saltuk ile ilgili tarif ve tanımın şekli nasıldır? sorusu etrafında şekillenmiştir. Bu nedenle derinlemesine bir arşiv çalışmasından uzak ve fakat belli bir düşünce etrafında şekillenen kurguya ait vesikaların yer bulduğunu ifâde etmeliyiz. \u0000Çalışma sonunda bizler; imparatorluğun özellikle Rumeli Coğrafyasında, bilhassa Dobruca’da, Sarı Saltuk ile ilgili tanım ve tarifleri başta olmak üzere zaviye, tekkeleri, buralara ait iş ve işlemler ile kültürel ve inançsal yaşama dair bazı ipuçları elde edebileceğiz.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128647236","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Alevism-Bektashism From Seljuks to Ottomans and Safavids; A Historical Study","authors":"Fahimeh Mokhber Dezfouli","doi":"10.24082/2018.abked.70","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2018.abked.70","url":null,"abstract":"Alevi-Bektashi is one of the significant orders which was formed in Anatolia in 13th AD. Haj Bektash Veli, as the founder of the order, migrated to Anatolia from the focal point of Sufism, Khorasan. Probably Haj Bektash Veli was the caliph of Baba Elyas Khorasani, who was the leader of the Baba’i uprising that shook the foundations of the Seljuks in Anatolia in the first half of the 13th century. Eventually, the Seljuks could defeat them by the Frankish forces aid. Loss of his brother in the battle was enough for Haj Bektash to avoid a new military confrontation with the Seljuks, however, followed the intellectual path of the Baba’is in the rest of his life. Many factors such as the religious beliefs of Turks in the pre-Islamic era, the prevailing Sufi thoughts in Anatolia and Christianity affected the Bektashis during their long history. The backbone of the order was the cultural and religious tolerance that found several adherents in Anatolia. In Ottoman era Bektashiya became the official order that spiritually led the Jannissaries. Alevi-Bektashi also was influenced by other streams of thoughts such as Hurufis and the shi’i propaganda of the Safavid sheikhs. This article by historical approach examine the formation of Alevi-Bektashi order and clarifies how they were influenced and then had their impact on the history of Iran and Turkey.","PeriodicalId":183801,"journal":{"name":"ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122101517","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}