{"title":"Kraniovertebral bileşkenin mikrocerrahi anatomisi: posterolateral yaklaşımla anatomik çalışma","authors":"Yahya Efe GÜNER, Emre Yağız SAYACI, Emre Bahir METE, Ayhan CÖMERT, Ümit EROGLU","doi":"10.18663/tjcl.1341550","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1341550","url":null,"abstract":"Amaç: Kranioservikal posterolateral yaklaşım, klivusun alt üçte biri ile C2 gövdesinin üst kısmı arasındaki dentat ligamanın önünde yer alan lezyonlar için endikedir. Bu oldukça kalabalık anatomik bölgenin açığa çıkarılma seviyesini artırmak için bu yaklaşım modifiye edilmiş alt grupları da tanımlanmıştır. Bu makalede, kraniovertebral bileşkedeki lezyonlara erişim sağlayan posterolateral yaklaşımın uygulanabilirliğini gösteren anatomik ve klinik bir çalışma sunuyoruz.
 Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada formalinle sabitlenmiş ve mumyalanmış dört yetişkin kadavra örneği kullanıldı. Cilt insizyonunu takiben çeşitli kas gruplarının dikkatli diseksiyonu suboksipital üçgeni açığa çıkardı. Vertebral arterin seyrini göstermek için C1 ve C2 arka arkusları çıkarıldı. Son olarak kraniovertebral bileşkeye ulaşmak için suboksipital kraniyektomi yapıldı ve ilişkili bölgesel anatomi açık bir şekilde ortaya kondu.
 Bulgular: Geniş klinik öneme sahip çok sayıda anatomik yapı, bu bölgenin hassaslığını ve karmaşıklığını sağlamaktadır. Diseksiyon işlemi sırasında vertebral arter, hipoglossal sinir, spinal aksesuar sinir, dentat ligamanlar, birinci ve ikinci servikal nöral kökler ve beyin sapı dikkatlice açığa çıkarılıp tanımlandı.
 Sonuç: Kranioservikal posterolateral yaklaşım, kraniovertebral bileşke ve üst servikal omurgada yer alan patolojilerin cerrahi hakimiyetini ve manevra kabiliyetini arttırır. Bu yaklaşımla anatomik bilgi ve teknik altyapının geliştirilmesi ile bölgenin cerrahi zorlukları aşılabilir.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272254","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aydın DEMİRAY, Ege Rıza KARAGÜR, Hakan AKÇA, Onur TOKGÜN, Atike Gökçen DEMİRAY, Ferda BİR
{"title":"Baş boyun kanserli hastalarda tek gen polimorfizmi ile sisplatin ve 5-FU tedavisine yanıt arasındaki ilişki.","authors":"Aydın DEMİRAY, Ege Rıza KARAGÜR, Hakan AKÇA, Onur TOKGÜN, Atike Gökçen DEMİRAY, Ferda BİR","doi":"10.18663/tjcl.1349948","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1349948","url":null,"abstract":"Amaç: Baş ve boyun kanserleri dünya çapında en sık görülen altıncı kanser türüdür. Baş ve boyun kanserlerinin tedavi süreci kemoterapi veya kemoradyoterapi olarak sınıflandırılır. Bu çalışmada ERCC1, XRCC1 ve MTHFR genlerinin tedavi ile yanıt ilişkisi araştırıldı.
 Gereç ve Yöntemler: Çalışmada tek nükleotid polimorfizmini araştırmak amacıyla hastalardan 5 ml kan alınarak DNA izole edildi ve pirosequencing yöntemiyle araştırıldı.
 Bulgular: Hastalar RECIST kriterlerine göre değerlendirildi; tedaviden önce (4 hafta) ve her üç siklustan sonra baş ve boyun bilgisayarlı tomografi taramaları yapıldı. Genel yanıt oranı (RR) 10 (%25) PD, 7 (%17,5) SD, 9 (%22,5) PR ve 14 (%35) CR idi. En az bir polimorfik varyantı olan hastaların dördünde PD, 3'ünde SD, 3'ünde PR ve 1'inde CR vardı.
 Sonuçlar: Bu çalışmada bir grup baş boyun karsinomu hastasının klinik davranışı, üç tek nükleotid polimorfizmi ile ilişki açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bunlar arasında ERCC1 geninde C8092A, XRCC1 geninde G28152A ve MTHFR geninde C677T ve A1298C yer alıyordu.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272263","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Böbrek nakli adaylarında transtorasik ekokardiyografi ile sol atriyal apendiks fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve sol atriyal strain değerleri ile karşılaştırılması","authors":"Betul CENGIZ ELCIOGLU, Onur BAYDAR, Alparslan KILIÇ, Berna YELKEN, Vedat AYTEKIN, Saide AYTEKIN","doi":"10.18663/tjcl.1268990","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1268990","url":null,"abstract":"Amaç: Kronik böbrek hastalığı (KBH) olan hastalarda inme insidansı, atriyal aritmilerden bağımsız olarak yüüksektir. Bu çalışmanın amacı, sinüs ritmindeki son dönem böbrek hastalığı (SDBY) olan böbrek nakli adaylarında transtorasik ekokardiyografi (TTE) ile sol atriyal apendiks (SAA) fonksiyonlarını değerlendirmek ve sol atriyal (SA) gerilme değerleri ile karşılaştırmaktır. .
 Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 52 böbrek nakli adayı hasta ve yaş ve cinsiyet uyumlu, KBH olmayan 60 katılımcı dahil edildi. Parasternal kısa eksenden pulse wave Doppler ile SAA boşalma hızı (BH), doku Doppler görüntüleme kullanılarak erken diyastolik (SAA Em), kasılma (SAA Am) ve sistolik (SAA Sm) hızları ölçüldü. Atriyal pik longitudinal strain (PLS), pik kontraksiyon strain (PKS) ve konduit strain (KdS), iki boyutlu benek takibi ekokardiyografi kullanılarak hesaplandı.
 Bulgular: SAA BH, Am ve Sm ve SA PLS, PKS, KdS ölçümleri hasta grubunda kontrollere göre anlamlı olarak daha düşük bulundu. SAA BH ölçümleri, sol atriyal volüm indeksi (SAVİ), SA PLS ve SA PKS değerleri ile güçlü bir pozitif korelasyon ve sol ventrikül (SV) çapları ve E/e' değeri ile de anlamlı negatif korelasyon gösterdi. Çok değişkenli regresyon analizinde SA PLS ve SAVİ’nin SAA BH için bağımsız faktörler olduğu bulundu.
 Sonuçlar: Bulgularımız, TTE ile SAA fonksiyonlarının değerlendirilmesinin böbrek nakil adaylarında artmış atriyal aritmiler ve iskemik inme gelişme riskinin belirlenmesine yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Mevcut bulguların daha büyük çalışmalarla desteklenmesi bu hastalarda takip ve tedavi yaklaşımlarını değiştirebilir.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136277004","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Üniversite öğrencileri arasında COVID-19 hastalığı ile ilgili bilgi düzeyi, tutum ve davranışların değerlendirilmesi","authors":"Nuran SARI, Açelya İŞLEYEN, Dilara TEK, Müge KARAKUŞ, Naz KASAPOĞLU, Süveyda BİLGİÇ, Zeynep Ece ULUSOY","doi":"10.18663/tjcl.1349631","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1349631","url":null,"abstract":"Amaç: Dünyada 11 Mart 2020 tarihinde ilan edilen, Ağır Akut Solunum Sendromu-Koronavirüs-2 (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV-2) etkeninin neden olduğu COVID-19 pandemisinin etkileri varyantları ile günümüzde de devam etmektedir. Aşılama ve korunma önlemleri ile kontrol altına alınmaya çalışılan salgında dünyada konfirme edilen sayılara göre 769.774.646 insan hastalanıp ve 6.955.000 ölüm saptanmıştır. Bu çalışmada COVID-19 hastalığı ile ilgili üniversite öğrencilerinin bilgi düzeyini araştırmak, hastalığa yönelik tutumlarını belirlemek ve davranış şekilleri değerlendirerek ileride yapılacak çalışmalar ve uygulamalar için yol gösterici olmak amaçlanmıştır. 
 Gereç ve Yöntemler: Araştırmamız tanımlayıcı türde, kesitsel bir saha çalışmasıdır. Araştırmanın evrenini Tıp, Diş Hekimliği, Mühendislik Fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. Anket ulusal ve uluslararası literatür taraması sonucu oluşturularak, çevrimçi sistemle uygulanmıştır. 
 Bulgular: Ankete, Mühendislik fakültesinden 472, Tıp fakültesinden 113, Diş hekimliğinden 25, toplam 610 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin 317’si kadın, yaş ortalamaları 21.4 ± 1.9 saptanmıştır. Doksanbir öğrenci COVID-19 hastalığı geçirmiştir. Sadece 50’si COVID-19 aşısı olmuştur. Aşı olanlar 37 öğrencide kol ağrısı, baş ağrısı ve kas ağrısı gibi yan etkiler görmüştür. Aşı olmayanların 447’si aşı olmayı düşünüyorken, 113 kişi yan etkisinden çekindiği için, etkinliğine inanmadığı için ve iğneden korktuğu için aşı olmayı istememektedir
 Mühendislik öğrencileri; COVID-19 virüsü antibiyotikle tedavi edilebilir (p=0.001), hastalığın kesin tedavisi vardır (p=0.001), evden çıktığımda eldiven takıyorum (p=0.011), virüsün laboratuvarda üretildiğini düşünüyorum (p=0.001), bağışıklığım güçlü, virüse karşı önlem almam gerektiğini düşünmüyorum (p=0.013 ) cevapları ile diğer bölümlere göre bilgi eksiklikleri daha yüksek bulunmuştur.
 Sonuçlar: Üniversite öğrencileri arasında COVID-19 hastalığı ile ilgili yanlış bilgi ve davranışlar olduğu görülmüştür. Temel eğitimlerin tüm bölümlere verilmesi sağlanmalıdır.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136277007","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Symptomatic Meckel's Diverticulum in Adult Patients: Our Single Center 6-Year Clinical Experience and Results","authors":"Burak UÇANER, Mehmet Sabri ÇİFTÇİ","doi":"10.18663/tjcl.1321925","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1321925","url":null,"abstract":"Aim: Meckel's diverticulum (MD) is an embryological remnant that results from the incomplete obliteration of the omphalomesenteric or vitelline duct after birth and it is the most common congenital anomaly of gastrointestinal tract. MD is usually asymptomatic and presents in the pediatric population. In this study, it was aimed to analyze the clinicopathological characteristics of MD, which has an important place in the differential diagnosis of acute abdomen and is difficult to diagnose in the preoperative period, in the light of current literature and to examine the results
 Material and Methods: Patients diagnosed with Meckel's diverticulum and underwent surgery between January 2017 and January 2023 in the general surgery clinic were retrospectively scanned. Preoperative, intraoperative and postoperative data of the patients were examined and analyzed.
 Results: Sixteen of the cases were male and 6 of them were female. Comorbid disease was present in 7 cases. Abdominal pain (72.7%) was the most common symptom, while heterotopic tissue was observed in 9 cases in histopathological evaluation. Postoperative surgical complication was observed in 6 patients and the most common complication was found to be ileus (3 patients). Mortality was observed in one patient in the postoperative period.
 Conclusion: Meckel's diverticulum should always be kept in mind in the differential diagnosis of acute abdominal pain. Delay in diagnosis and going unnoticed during surgery increase mortality and morbidity rates, especially in symptomatic patients and pathologies associated with other causes of acute abdomen.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"55 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134904351","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İntrakraniyal Kitle Cerrahisinde Preoperatif Dönemdeki Isıtmanın Hipotermiyi Önlemedeki Etkisi","authors":"Merve SEVİM ARTYKOV, Nihal GÖKBULUT ÖZASLAN","doi":"10.18663/tjcl.1320778","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1320778","url":null,"abstract":"Amaç: Perioperatif hipotermi anestezi uygulaması sırasında sık karşılaşılan bir sorundur. Amacımız intrakraniyal kitle cerrahisinde hipoterminin hasta üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek için preoperatif dönemden başlayarak ısıtmanın etkilerini araştırmaktır. 
 Gereç ve Yöntemler: Prospektif, randomize olarak intrakraniyal kitle cerrahisi geçiren hastalar iki gruba ayrıldı. Çalışma grubu aktif ısıtma cihazıyla operasyon öncesi ısıtıldı. Kontrol grubuna ise yalnızca pike örtüldü. Her iki grup da intraoperatif dönemde ısıtıldı. 15 dakikada bir vital bulgular (standart monitörizasyona ek olarak invaziv arteriyel kan basıncı),30 dakikada bir vücut sıcaklığı, saatlik olarak arter kan gazından laktat bakıldı. Titreme skorları, toplam anestezi ve operasyon süresi, tüketilen ilaç miktarları, iv mayi ve kanama miktarı not edildi.
 Bulgular: Her grupta 36’şar olmak üzere toplam 72 hasta değerlendirildi. Gruplar arasında demografik ve klinik özellikler açısından anlamlı fark yoktu. Gruplar arasında cerrahinin 15-255. dakikaları arasında ölçülen ısı değerleri arasında anlamlı fark bulundu (p","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136070661","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Cerrahlarda Fiziksel İş Yükünün Servikal Sagittal Dengeye Etkisi","authors":"Serhat Cömert, Levent Horoz","doi":"10.18663/tjcl.1322282","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1322282","url":null,"abstract":"Aim: Surgeons are exposed to a variety of occupational risks, including work-related musculoskeletal disorders. Occupational necessities such as repetitive movements and long-term inappropriate posture in surgeons may be the cause of neck pain. This study evaluated the cervical sagittal balance parameters of the surgeons. \u0000Material and Methods: This cross-sectional study included 57 patients with work-related neck pain between 2016 and 2019.T1S and Cobb angle were measured using magnetic resonance imaging. Personal characteristics of the participants, such as age, body mass index, height, and weight were obtained by a questionnaire filled in at the time of application. \u0000Results: Fifty-seven participants were included in the study. Of these, 13 were neurosurgeons, 13 were otolaryngology surgeons, 12 were general surgeons, 11 were plastic surgeons, and 8 were cardiovascular surgeons.The mean age of the surgeons were 38.7 ± 6.44 yearsand the mean VAS of the surgeons were 5.12± 0.73. The mean T1S was 23.2 ° ± 7.95 ° and the mean Cobb angle was 12.3° ± 7.99° In the neurosurgeons, the mean T1S was 22.2 ° ± 11.18 ° and the mean Cobb angle was 8.4 ° ± 5.91 °. Among all surgical branches, neurosurgeons had the lowest mean values in both T1s and cobb angle measurements. \u0000Coclusion: The physical workload of surgeons in their daily routines causes the cervical sagittal balance to deteriorate, suggesting that surgeons are in the high-risk group for occupational musculoskeletal diseases.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"11 6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126006933","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Carotid Body Enlargement in Patients with Hypertension and Comorbid Diseases: a CT Angiographic Study","authors":"Gözde Özer, L. Damgacı","doi":"10.18663/tjcl.1264052","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1264052","url":null,"abstract":"Aim: To determine the carotid body (CB) size and its relationship with hypertension, other sympathetically mediated disorders and smoking. \u0000Materials and Methods: Neck CT angiographies of 180 patients performed in our clinic in the previous year were included in the study. The patients' histories were assessed for hypertension (HT), congestive heart failure (CHF), diabetes mellitus (DM), chronic obstructive pulmonary disease and smoking. The study groups were smokers without any chronic condition (S group, n=21), patients with HT alone (HT group, n=26), patients that had at least two chronic disorders (CD+S group, n=78) and the controls (n=33). The widest axial diameter of the CB was measured on axial sections. \u0000Results: CB diameter could be measured in 158 patients. The CB diameter was significantly greater in HT (2.77±3.28 mm, p=0.02) and CD+S (2.76±3.38 mm, p","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116842490","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dilek Yapar, Yasemin DEMİR AVCI, Esra TOKUR SONUVAR, İsmail Karakaya, Mustafa Necmi İlhan
{"title":"The COVID-19 Experience as a Learning Opportunity for Future Outbreaks: A Qualitative Study on Infection Anxiety of Health Workers at a University Hospital","authors":"Dilek Yapar, Yasemin DEMİR AVCI, Esra TOKUR SONUVAR, İsmail Karakaya, Mustafa Necmi İlhan","doi":"10.18663/tjcl.1300346","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1300346","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı COVID-19 pandemisinin erken dönemlerinde görev yapan sağlık çalışanlarının enfekte olma riskine ilişkin kaygısını incelenmektir. \u0000Gereç ve Yöntemler: Bu nitel araştırmada durum çalışması deseni kullanılmış olup, görüşmeler 01 Haziran- 31 Temmuz 2020 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde pandemi polikliniği, servisi ve yoğun bakım ünitelerinde çalışan 32 sağlık çalışan ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara görüşmenin sonunda COVID-19 bulaşması konusunda kaygı düzeyini değerlendirmek amacıyla Vizüal Analog Skala 10 ve depresyon, anksiyete, stres düzeyini ölçmek için Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği-21 eş zamanlı uygulanmıştır. Elde edilen görüşmeler NVivo11 programına aktarılarak içerik analizi yapılmıştır. \u0000Bulgular: Sağlık çalışanlarının enfekte olma kaygısını açıklayan dört tema (Kaygı Deneyimleri, Kaygı Nedenleri, Başa Çıkma Yolları ve Kaygının Etkileri), on üç ana kategori, sekiz alt kategori ve yüz otuz sekiz kod belirlenmiştir. Sağlık çalışanlarının kaygı deneyimlerinin enfekte olma ve enfekte etme riski, mesleki zorluklar, koruyucu donanım eksikliği, aileden ayrılık, temizlik ve hijyen gibi faktörlerden etkilendiği anlaşılmıştır. Kaygı nedenlerinin salgınla ilişkili, kişisel nedenler ve çalışma koşulları olduğu belirlenmiştir. Sağlık çalışanlarının kaygı ile başa çıkmak için çeşitli yöntemler kullandıkları belirlenmiştir. Sağlık çalışanları kaygının sağlık hizmetlerine, iş verimine ve psikolojilerine etkisinin olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca sağlık çalışanlarının kaygı ile ilgili duygularının olumsuz yönde etkilendiği ve somatik belirtilerinin ortaya çıktığı bulunmuştur. \u0000Sonuç: Sağlık çalışanları COVID-19 salgınında hem enfeksiyon bulaşma ve hem de bulaştırma kaygısı ve buna bağlı stres yaşadıkları belirlenmiştir. Salgınlarda görev alacak sağlık personeli için tüm fiziksel, sosyal ve ruhsal tüm koruyucu önlemler alınmalıdır.","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"82 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124105658","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İlke Erbay, Mert Aker, Ahmet Furkan Süner, Yeşim Akin, Orhan Önalan
{"title":"Non-valvüler atriyal fibrilasyon hastalarında edoksaban tedavisi: Ortalama trombosit hacmi üzerinde paradoksal etki","authors":"İlke Erbay, Mert Aker, Ahmet Furkan Süner, Yeşim Akin, Orhan Önalan","doi":"10.18663/tjcl.1267632","DOIUrl":"https://doi.org/10.18663/tjcl.1267632","url":null,"abstract":"Introduction: New generation oral anticoagulants (NOACs), which selectively and reversibly block the activity of clotting factor Xa, are now preferred as first-line therapy for preventing ischemic stroke in the treatment of atrial fibrillation (AF). Edoxaban, one of these NOACs, has been shown to be as effective as warfarin in preventing stroke or systemic embolism, while carrying a lower risk of bleeding and cardiovascular death. Mean platelet volume (MPV), as an indicator of platelet activity, is associated with an increased risk of ischemic stroke in patients with AF. Therefore, medical therapies that reduce MPV may play an important role in preventing unwanted ischemic events. Objective: The aim of this study is to determine whether edoxaban has an effect on platelet volume and other platelet indices, in addition to its protective anticoagulant effect against ischemic stroke. Materials and Methods: The study was designed as a retrospective cross-sectional study. Two hundred non-valvular AF patients without a history of oral anticoagulant use were included in the study. Complete blood count (CBC) and basic biochemical parameters (urea, creatinine, electrolytes, etc.) were recorded from the hospital registration system before edoxaban treatment was started, along with basic demographic data. The CBCs of the patients were reevaluated an average of 6 months (184 ± 9 days) after edoxaban treatment initiation, and platelet indices after edoxaban treatment were compared. Results were presented as mean ± standard deviation and percentage. Data were compared using Student's t-test and Wilcoxon test, and p","PeriodicalId":120468,"journal":{"name":"Turkish Journal of Clinics and Laboratory","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122266201","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}