{"title":"YENİ BİR ‘AŞK’LA: HÜSN Ü AŞK NOTLARI","authors":"Seyfeddin Akdöl","doi":"10.55666/folklor.1319589","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1319589","url":null,"abstract":"Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk mesnevisi klasik Türk edebiyatı sahasında önemli bir eserdir. Dilinin katmanlı ve girift yapısıyla geleneğin iç içe girmiş unsurlarının açıklanması zordur. Bunun için çeşitli araştırmacılar mesneviyi yayımlarken notlar eklemiştir. Bu yazıda eseri geniş şekilde notlandıran M. Nur Doğan'ın \"Hüsn ü Aşk Notları\" adlı eseri tanıtılacaktır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"58 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139324711","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"DÜNYADAKİ EN BÜYÜK HALK ŞARKISI ARŞİVİNİN SERGÜZEŞTİ: DEUTSCHES VOLKSLIEDARCHIV","authors":"T. Arslan","doi":"10.55666/folklor.1280468","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1280468","url":null,"abstract":"Halk bilimi çalışma kadrosu içerisinde mühim bir yer teşkil eden halk şarkıları, Almanya'da 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın başlarında artan milliyetçiliğin etkisiyle önemli bir araştırma alanı haline gelmiş ve folklorun ortaya çıkmasına ve gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Toplumun en önemli kültürel unsurlarından biri olan halk şarkılarından yola çıkarak toplumsal yapıyı ve değişimi analiz edebilmek ve açıklayabilmek pekâlâ mümkündür. Halk şarkılarının başlıca işlevi mevcut kültürel birikimi kuşaktan kuşağa taşımasıdır. Öte yandan aynı sosyal gruba mensup kişiler arasında bir birlik duygusu yaratarak grup kimliğinin oluşmasında ve bu kimliğin farklı gruplar içinde sergilenmesinde önemli bir sanatsal dışavurum yolu olması halk şarkılarının bir diğer önemli işlevidir. Toplumun aynası halk şarkıları, sosyal hayatı hem düzenleme hem de gelecek kuşaklara aktarma işlevlerini üstlenir. Dolayısıyla sosyal bilimcilerin anlamak istediği topluma yönelik önemli verileri haizdir. Bu minvalde Alman halk şarkılarının toplanması, belgelenmesi ve bunların bilimsel bir baskıda düzenlenmesi amacıyla Prof. Dr. John Meier girişimleriyle teessüs etmiş olan “Deutsches Volksliedarchiv” 1914 yılında Freiburg’ta kurulmuştur. Almanya'da halk bilimi çalışmalarının gelişimi, merkezî bir kurumsallaşma sürecinin başarıyla gerçekleştirilmesi nedeniyle oldukça hızlı bir şekilde ilerlemiştir. Bu merkezî teşkilat, “Verband Deustcher Vereine für Volkskunde” dir. Prof. Dr. John Meier da bu teşkilatın uzun yıllar başkanlığını yapmıştır. Arşiv, 1952 yılında Baden-Württemberg eyaletine bağışlanmıştır. Bu makalede, öncelikle halk şarkısı türü hakkında Almanya’daki öncü araştırmalara değinilecektir. Ardından Alman Prof. Dr. John Meier’nın halk şarkısı araştırmalarındaki yeri ve derlemecilik yönü irdelenecektir. Daha sonra Prof. Dr. Erich Seemann, Prof. Dr. Wilhelm Heiske ve Prof. Dr. Lutz Röhrich gibi Alman halk bilimcilerin başkanlığında Alman halk şarkılarına dair dünyadaki en büyük halk şarkıları arşivi olarak öne çıkmış olan “Deutsches Volksliedarchiv”in yüz yılı aşkın tarihi, koleksiyonları, katalogları, kütüphanesi ve yayınları tanıtılacaktır. 1914 yılında kurulan arşiv, 2014 yılından itibaren Freiburg Albert-Ludwigs Üniversitesi bünyesinde “Zentrum für Populäre Kultur und Musik (ZPKM)” adıyla bilimsel çalışmalarının sonuçlarını çeşitli biçimlerde kamuoyuna sunan disiplinlerarası bir araştırma enstitüsü olarak faaliyetlerine devam etmektedir.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"38 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139324381","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ORTA ÇAĞ İNGİLTERE’SİNDEKİ TARİHÇİLERİN ESERLERİNDE ANLATILAN DOĞAÜSTÜ HİKAYELER VE PERİ MASALLARI","authors":"Gülnur Özer","doi":"10.55666/folklor.1354470","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1354470","url":null,"abstract":"Orta Çağ folkloru oldukça çeşitlidir. Yemekleri, şifa yöntemleri, inançları, masalları ve hikayeleri ile ilgili birçok kaynak bulunmaktadır. Orta Çağ’ın başlarından itibaren kanunlarda ve metinlerde, perilerden korunma yolları, canavarların tasvirleri, hasatların korunması, uğursuzluklarla mücadele etmek gibi durumlar için birçok ritüele yer verilir. Bu nedenle tarihçilerin bazıları eserlerini kronik tarzda kaleme alırken bazıları da dönemlerini anlatırken doğaüstü hikayelere, peri masallarına ve alametlere başvurmuştur. Dolayısıyla bu eserler, anlatıcının döneminde yaşayan krallara ve onların diğer ülkelerle olan ilişkilerine, savaşlara, doğal afetler gibi yaşanan olaylara olduğu gibi mucizevi olaylara, alametlere ve doğaüstü vakalara da değindiği için daha özeldir. Farklı tekniklerle de olsa her biri yaşadıkları dönemin gerçeklerini anlatmayı amaçlamaktadır. Canterburyli Gervase’in kroniklerin amacını gerçeği anlatmak görmesi gibi. Bu açıdan bakıldığında tarih yazarları insanların inandığı doğaüstü olaylara da yer vererek bir nevi dönemin her anlamda gerçeğine eserlerinde yer vermişlerdir. Bu doğaüstü olayların baş kahramanları olan devler, periler, şeytanlar ve cinler, cadılar, hayaletler aynı zamanda masalların ve doğaüstü hikayelerinde baş kahramanlarıdır. Bir halkı tanımanın en iyi aracı masallar ve hikayelerdir çünkü doğaüstü kimliklerinin arkasında şövalyelerin, kralların, köylülerin, kadınların, erkeklerin toplum içerisindeki rolleri, dini ve ahlaki değerlerin kutsallığı vardır. Hikayeler ve masallar temelinde bir inancı ve halk gerçeğini barındırdıkları için kroniklere ve tarihi eserlere benzetilebilir. Norman Fethinden sonra geçmişi, gelenekleri yeni oluşan Anglo-Norman bakış açısı ile harmanlayan İngiliz tarihçiler, 12.yüzyılda özellikle daha aktiftir. 12.yüzyıl tarihçileri eserlerindeki doğaüstü hikayeler ve peri masalları ile anlatılarını zenginleştirerek ders vermeyi amaçladıkları gibi toplumun inanışlarına da geniş bir açıdan bakmamızı sağlar. Bu çalışmanın amacı; Orta Çağ İngiltere’si ile ilgili özellikle siyasi tarihiyle ilgili konularda eserlerine başvurduğumuz 12.yüzyıl İngiliz tarihçilerinin bu eserlerinin sadece siyasi tarih değil toplumun her türden inanışlarını da öğrenmek için referans olabileceklerini göstermektir. Daha çok tarafsızlığı ile bildiğimiz Coggeshalli Ralph’ın kroniği Chronicon Anglicanum, hicivleriyle ünlü Walter Map’in De Nugis Curialium’u, İngiltere Tarihi’ni anlatan en önemli eserlerinden biri olan Historia rerum Anglicarum’un yazarı Newburghlu William, İngiliz sosyal tarihi Historia Ecclesiastica’nın yazarı Orderic Vitalis, İngiltere krallarının tarihini anlatan Malmesburyli William’ın eseri Gesta Regum Anglorum bizlere tarlalarda bulunan yeşil çocukları, denizden çıkarılan vahşi insanları, hayaletleri, ölümlü erkeklerle evlenen peri kadınları ve vampirleri merkez alan doğaüstü hikayeler ve peri masallarını anlatır. Bu çalışmada, bu doğaüstü hikayeler ve peri masallarını ve bunların bazılarında da tarih","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"70 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337458","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TEMAŞANIN KOMEDYA İLE İMTİHANI: AHMET NECİP EFENDİ’NİN HAYAL OYUNLARI","authors":"Nazlı M. Ümi̇t","doi":"10.55666/folklor.1315558","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1315558","url":null,"abstract":"Alışılagelmiş tiyatro tarihyazımı Karagöz’ü geleneksel tiyatro, halk temaşası ve/veya popüler eğlence kategorileri altında ele alır. Bu kategori içine konulan gösterim türlerine metinsizlik, anonimlik, doğaçlamaya bağlı olma, geleceğe sözlü aktarım ile aktarılmış olma gibi belirli ortak özellikler atanmıştır. Buna bağlı olarak da Karagöz oyunlarının geleneği kullanma biçimleri, modern olana ayak uydurup uyduramaması, yazılı söze ve Batı tiyatrosuna kıyasla potansiyeli her dönem sorgulanmış ve bazı durumlarda da olumsuzlanmıştır. Ancak Karagöz oyunlarının konuları hakkında bilgi veren yazılı kaynaklara ek olarak on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinden yirminci yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan dönemde kayıt altına alınmış ve farklı biçimlerde günümüze kadar ulaşmış metinler göstermektedir ki kâr-ı kadim repertuvarın içinde de olsa Karagöz oyunları sürekli olarak güncellenmiş ve icra edenin tercihleri doğrultusunda uyarlanmıştır. Bugün anonim olarak icra edilen pek çok oyun- sürekli kalıpları kopyalanarak çeşitlemeleri oluşmuş ve dünya çapında pek çok müzede yer alan onlarca Karagöz tasviri gibi- bir zamanlar yaşamış ancak adları günümüze kadar ulaşamamış Karagözcülerin özgün üretimleridir. Karagöz’ün, icra edildiği her yüzyılda ve dönemde, icra edenin donanımına ve seyircinin beklentisine bağlı olarak sürdürdüğü dinamikliğini, Batı tiyatrosu karşısında durumunu ve tavrını ele alan bu çalışmanın “Karagöz Külliyatı: Letaif-i Hayal ve Ahmet Necip Efendi” başlıklı birinci bölümü ilk matbu Karagöz oyunu örneklerine ve bunların yayım nedenlerini ele alır. Günümüze kadar ulaşmış en erken tarihli Osmanlıca matbu dizi olan Letaif-i Hayal’in içeriğini inceler ve de bu dizinin yazarlarından biri olarak kabul edilen, Güllü Agop’un yönetiminde Gedikpaşa Tiyatrosu oyuncularından olan Ahmet Necip Efendi’nin tiyatrocu kimliğine odaklanır. “Temaşa Perdesinde Batı Tiyatrosu: Molière ve Karagöz” başlıklı ikinci bölüm ise Osmanlı Levantenlerinden olan Adolphe Thalasso’nun gözlem ve tespitlerini merkeze alarak Karagöz’de Batı tiyatrosunun etkilerini Molière oyunlarından yola çıkarak inceler. “Karagöz’ün Kitaplı ve Perdeli Tiyatro ile İmtihanı” başlıklı son bölümde de Ahmet Necip’in kaleme aldığı Karagöz’ün Aktör Olması yahut Komikliği adlı oyun, yazıldığı döneme uyarlanmış bir kâr-ı kadim fasıl çeşitlenmesi örneği olarak incelenir.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"4 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139340137","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"GÜNÜMÜZDE HALİLİYE BELEDİYESİ GELENEKSEL EL SANATLARI MERKEZİNDE İCRA EDİLEN EL SANATLARI","authors":"Süleyman Badilli, Semra Kılıç Karatay","doi":"10.55666/folklor.1280957","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1280957","url":null,"abstract":"Toplumların gelenek ve göreneklerini, el sanatlarını ve yaşam tarzlarını yeni kuşaklara aktarması milletlerin kültürünün devamlılığını sağlama amacı taşımaktadır. Kültür aktarımının araçlarından biri olan geleneksel el sanatlarının yaşatılması günümüzde birçok kurum ve kuruluş tarafından bir görev olarak görülmektedir. Anadolu’nun birçok şehrinde geleneksel el sanatlarını yaşatmaya yönelik projeler yürütülmektedir. Bu projelerden biri olan Haliliye Belediyesi Geleneksel El Sanatları Merkezi Şanlıurfa’nın turizmine ve tanıtımına değer katmaktadır. Mezopotamya ve Anadolu medeniyetlerine ev sahipliği yapan Şanlıurfa binlerce yıllık tarihi geçmişi olan bir kenttir. Dünyanın ilk tapınağı olan Göbeklitepe bu şehrin önemini artırmakta ve turizm potansiyelini geliştirmektedir. Şanlıurfa’nın kadim tarihinde yaşamış medeniyetlerin bıraktığı izler sadece maddi eserlerle sınırlı değildir. Somut olmayan kültürel miras yönünden de zengin olan kentte geleneksel el sanatları yaşatılmaya çalışılmaktadır. Şanlıurfa kadim geçmişi ile birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması nedeniyle el sanatları yönüyle zengin bir geçmişe sahiptir. Bu zenginliğin temsilcileri olan ustalar tarihin her döneminde mesleklerini icra etmek ve çırak eğitmek suretiyle geleneksel el sanatlarının günümüze kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Geleneksel el sanatlarının temsilcilerinin azaldığı, bazı el sanatlarının unutulmaya yüz tuttuğu günümüzde söz konusu mesleklerin yaşatılması için bazı çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalardan biri olan Haliliye Belediyesi Geleneksel El Sanatları Merkezi, geleneksel el sanatlarının yaşatılması ve geleceğe aktarılması için çaba göstermektedir. Haliliye Belediyesi himayesinde çalışmaların devam ettirildiği merkez sayesinde geleneksel el sanatları konusunda duyarlılık oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu konuda girişimlerde bulunan Haliliye Belediyesi, 2005 yılında Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı tarafından kurulan Geleneksel El Sanatları Merkezi’ni 01.06.2019 tarihinde devralmıştır. Geleneksel el sanatları alanında faaliyetlerine devam eden merkezde ahşap oymacılığı, bakırcılık, cülhacılık ve tespihçilik dallarında çalışmalar yürütülmektedir. Haliliye Belediyesi Geleneksel El Sanatları Merkezinde üretilen eserler Haliliye Belediyesi tarafından Şanlıurfa’nın tanıtımında kullanılmaktadır. Geleneksel El Sanatları Merkezinde üretimin yanı sıra kursiyerlere eğitimler verilmekte ve böylece söz konusu el sanatlarının gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanmaktadır. GESEM, yerel ve ulusal basında ilgi görmekte ve Şanlıurfa’nın tanıtımı yönüyle bir değer taşımaktadır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"58 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139339984","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"DİRİLİŞ ERTUĞRUL DİZİSİNİN SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASTAKİ YERİ VE ÖNEMİ","authors":"Ebru Şenocak, Rumeysa Tağ","doi":"10.55666/folklor.1287746","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1287746","url":null,"abstract":"Kültür, toplumların tarihleri boyunca biriktirdikleri bütün oluşumları kapsayan bir kavram olarak bilinmiştir. Kültürün bünyesinde ele alınan her konu, insanla gelişen psikolojik ve sosyolojik unsurları içinde barındırmaktadır. Bilinçaltına etki edip davranışlara yansıyan olaylar araştırılarak insanın yaşam dünyası anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Toplum bünyesinde başlayan, devam eden ve son bulan birçok unsur bulunmaktadır. Bunların içinde geniş bir yelpazeye sahip olan ve incelenmesi insana bağlı olarak devam eden halk kültürüne ait değerler yer almıştır. Halk kültürü; toplumların dil, din, yaşam olgularını içerisinde barındırıp aktaran bir bilim olmuştur. Halk kültür değerlerinin bilinip tanınmasına ve aktarımına yardımcı olan çalışmalar yapılmıştır. Zamanla medya sektörü, halk kültürünün tanınmasını sağlayan yapımlar ortaya çıkarmışlardır. Medyanın iki büyük kuvveti sinema ve televizyon, Batı dünyasından örnekle Türk yaşam kültürüne alınan, evrenselde ve özelde ses ve görüntüyle ilerleyecek olan bir sürecin başlangıcı olmuştur. Önce Batı televizyonlarından alınıp Türk televizyonlarına sunulan yapımlardan sonra, zamanla gelişen Türk sinema ve televizyon sektörü, Türk toplum yaşamı doğrultusunda diziler, filmler, programlar hazırlamıştır. Özellikle milli sinemanın oluşmasıyla; inanç, tarih ve kültür gibi temel konulara ekranlarda yer verilmeye başlanmıştır. Böylelikle Batı’nın bu sektör üzerinden değiştirmeye uğraştığı öz kültür değerlerinin, öğrenme duyularının en yükseği olan görsellik ve işitsellik üzerinden korunmaya alındığı görülür. Bu bağlamda tarih ve Türk halk kültürü unsurlarından yararlanılarak senaryoya dökülen konular aracılığıyla, izleyicilere millî bilincin unutulmaması, yaşanması ve yaşatılması sağlanmaya çalışılmış, kimlik bilinci kazandırmak, ata kültüne bağlılığın önemini hatırlatmak amaçlanmıştır. Sinema ve televizyonun, tarih ve halk kültürünü harmanlayarak kurguladığı pek çok örnek bulunmakta olup bunlardan birisi de “Diriliş Ertuğrul” dizisidir. Söz konusu dizi, yayına başladığı günden, final yaptığı zamana kadar inceleme ve araştırma konusu özelliklerine sahip olduğu görülmüştür. Senaryonun içinde yer alan kültürel oluşumlar sinema, televizyon ve tarih ilişkisine göre dizinin ekrana, Türk insanı ve kültürüne bağlı olarak sunduğu konulardır. Kültürün içinde yer alan halk edebiyatı, dönem insanlarının anlattığı; destanlar, hikâyeler söylediği; atasözü ve deyim gibi özlü sözler, verdiği; öğütler, ettiği dualar, ağıtlar, ninniler, söyleşmeler vb. konular sosyo-psikolojinin değerlendirmesine uygundur. “Diriliş Ertuğrul” dizisi aracılığıyla geçmişten gelen kültür değerlerinin popüler kültüre yansımaları başlıklı çalışmada dizinin adının sosyal hayattaki etkileri, dizide kullanılan müzikler, moda ve aksesuarlar, kırtasiye malzemeleri, sanal oyunlar, çocuk oyuncakları, dizinin popülerliği örnek alınarak açılan restoranlar, çeşitli el sanatlarının ve geleneksel oyunların gelişim göstermesi gibi oluşumlar incelenmiş ve bu tarz","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"26 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139341552","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"1970 Sonrası Sovyet Dönemi Azerbaycan Romanında Sosyalist Realizm Eleştirisi","authors":"Cengiz Eken","doi":"10.55666/folklor.1318835","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1318835","url":null,"abstract":"Marksist estetik için toplumun aynası olan ve bu suretle de toplumsal değişim ve dönüşümün tespitinde önemli bir materyal haline gelen edebiyat; Sovyet rejiminin kontrolünde şekillenen Sosyalist realizm akımıyla toplumu değiştirip, dönüştürmek hususunda araçsallaşmıştır. Sosyalist realizmi şekillendiren Sovyet rejimi, Stalin döneminden başlayarak neredeyse 1960’lara kadar başka bir edebi anlayışın yaşamasına imkân vermemiştir. Bu anlayış neticesi özellikle söz konusu zaman aralığında edebiyat tek tipleşmiş ve yazarlar rejimin tahkimine hizmet edecek, somut gerçeklikten uzak, propagandist yönü ağır basan eserler vermek zorunda kalmışlardır. Bu durum 1920 yılında Sovyet idaresine geçen Azerbaycan edebiyatını da derinden sarsmıştır. Sovyet idaresine geçilmesiyle öncelikle, rejim işe Zehmetkeş Edib ve Şairler İttifagı (1922), Edebiyyat Cemiyyeti (1925), Gızıl Galemler İttifagı (1926), Azerbaycan Proletar Yazıçıları Cemiyyeti (1928) gibi oluşturduğu örgütler vasıtasıyla Azerbaycan edebiyatını denetim altına almakla başlamıştır. Böylece hali hazırdaki yazarların bir kısmı yazmayı bırakmış, E. Hagverdili, Cefer Cabbarlı, Celil Memmedguluzade, Yusif Vezir Çemenzeminli, Abdulla Şaig gibi edebiyatçılar yeni döneme intibak sağlamaya çalışmış, Hüseyin Cavid gibi eski tarzlarını muhafaza etmeye çalışanlar da olmuştur. Ne yazık ki yeni döneme uyum sağlayamayan edebiyatçılar ortadan kaldırılmıştır. \u0000Stalin’in ölümünden sonra edebiyat üzerindeki baskı azalmaya başlamış, 1980’lerde yazarlar özellikle ‘ölüm’, ‘zulüm’, ‘baskı’, ‘sefalet’, ‘rüşvet’, ‘imtiyaz’ gibi kelimelerin çağrışımı haline gelen Stalin Dönemi’ne ciddi eleştiriler getirmişlerdir. Özellikle 1917 Ekim Devrimi’ye birlikte başlangıçta Sovyet rejiminin denetiminde daha sonra tam anlamıyla kontrolünde şekillenen Sosyalist realizm akımı aracılığıyla Azerbaycan edebiyatçıları üzerinde baskı oluşturulması yazarların üzerinde durduğu en önemli husus olmuştur. Çünkü bu dönemde yazarların bir kısmı yeni edebî anlayışa uyum sağlayamadığı için sürgün, ölüm gibi felaketlerle karşı karşıya kalmışlardır. Sosyalist realizm akımının dayattığı edebiyat anlayışının neden olduğu yıkımlar, Ak Liman, Kıyamet Günü, Ak Deve, Ölüm Hükmü adlı romanlarda yeni döneme intibak sağlayamayan yazarlar üzerinden verilmiştir. Bu vesileyle de insan gerçeğini yansıtmaktan ziyade toplumu sosyalizm hayaliyle avutmak amacıyla görevlendirilen roman, ‘olumlu tip’ olarak sunulan, somut gerçeklikten uzak kahraman, toplum yaşantısından bihaber vaka, iyi olanın kazandığı mücadele üçgenine sıkışmıştır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133619358","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"II. DÜNYA SAVAŞI’NIN KIRGIZ EDEBİYATINA YANSIMALARI: KADIN VE ÇOCUK PSİKOLOJİSİ ÖRNEĞİNDE","authors":"Zhyldyz İsmai̇lova","doi":"10.55666/folklor.1301527","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1301527","url":null,"abstract":"Savaşlar toplumların yaşamlarını alt üst eden en yıkıcı süreçtir. Altmış beş milyon insanın hayatına mal olan, Sovyet halkının Almanlara karşı mücadele verdiği Büyük Vatan Savaşı bu savaşlardan biridir. Savaşlar taraflar arasında geçerken toplumda iki yıkıma neden olur; psikolojik ve fiziksel. Savaş deyince bizim ilk gözümüze çarpan fiziksel yıkımdır ancak bu yıkımlar tekrardan inşa edilebilir. Psikolojik yıkım ise yıllarca sürebilmektedir. Sovyetler Birliğindeki on beş ülkenin biri olan Kırgızistan’da da bu savaştan her bir aile derinden etkilenmiştir. Stalin’in demir yumrukla ülkeyi yönettiği o dönemde propagandalar ve tehditlerle savaşa üç yüz altmış bin Kırgız katılmış ve yüz altmış bin kadarı geri dönmemiştir. Kırgız Türkleri II. Dünya Savaşı’nı kendi millî mücadelesi gibi görüp her şeyini ortaya koymuştur. Sadece şehitler verilmemiştir. Aynı zamanda eşini ve evladını kaybeden mağdur kadınlar, oyun çağındayken babasızlık ve açlıkla karşıya kalan ve küçük yaşta büyük sorumlulukların altına giren masum çocuklar psikolojik travmalar yaşamak zorunda kalmıştır. Dolayısıyla cephedeki savaş kadar cephe gerisindeki kadınlar ve çocukların yaşam şartları da oldukça zorlu olmuştur. \u0000Kırgız Türkleri, II. Dünya Savaşı’nın yarattığı psikolojik, sosyolojik, ekonomik yıkımların yanı sıra kültürel yıkıma da maruz kalmıştır. Bu yıkımlar Kırgız halkında derin etkiler yaratmıştır. Savaş sonrası yıllarda Sovyet rejimi şair ve yazarların sadece savaşın zaferini yazmalarına izin vermiştir. Savaşın halk üzerindeki yıkımlarından, Stalin’in öldüğü tarih olan 1953’e kadar kimse bahsedememiştir. 1960’lı yıllardan itibaren “Altmışlıklar” olarak da bilinen aralarında Cengiz Aytmatov’un da bulunduğu sanatçılar Kırgız edebiyatının edebî seviyesini yükselten eserler kaleme alırlar.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"98 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117048888","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KİTAP TANITIMI EDEBİYAT KURAMI VE ELEŞTİRİ KURAM-KAVRAM-KAPSAM-YÖNTEM-UYGULAMA","authors":"Emine Ayan","doi":"10.55666/folklor.1314423","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1314423","url":null,"abstract":"Editörlüğünü Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Veysel Şahin’in üstlendiği Edebiyat Kuramı ve Eleştiri (Kuram-Kavram-Kapsam-Yöntem-Uygulama) 2022 yılında yayımlanarak raflardaki yerini alır. Eserde otuz üç edebiyat kuramı sistematik bir bütünlük içinde ele alınarak Türk edebiyatının tanınmış eserleri bu doğrultuda analiz edilir. Her biri akademisyenlerce kaleme alınan yazılarda kapsamlı bir bilgiye yer verilerek şiir türü ile hikâye ve roman gibi anlatı türleri üzerine uygulamalı bir analiz yöntemi izlenir. Bu çalışmada Edebiyat Kuramı ve Eleştiri (Kuram-Kavram-Kapsam-Yöntem-Uygulama) adlı kitap üzerine bir tanıtım ve değerlendirme yapılacaktır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"83 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129495299","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sosyal Kontrol ve Gizli Bir Protesto Aracı Olarak İran Türklerinin Taziye Geleneğinde Mersiye","authors":"Nurullah Gözcü","doi":"10.55666/folklor.1319662","DOIUrl":"https://doi.org/10.55666/folklor.1319662","url":null,"abstract":"Müzik; hatıraları, duyguları, toplumun genelini ya da sonradan büyük bir bölümünü etkileyebilecek şekilde bir kısmının hikâyesini aktarmak diğer bir deyişle bireysel ve sosyal olayları kutlamak ve dostlukları, düşmanlıkları ifade etmek üzere kullanılan güçlü bir iletişim aracıdır. Bu itibarla halkın mirasının ayrılmaz bir unsurudur. Toplumun duygu ve düşüncelerine eşlik etmesi açısından tek bir türle sınırlı olamayan müzik, bölgeye ve topluma göre farklı muhteva ve şekillerde ifa edilebilmektedir. Söz konusu çalışmada daha çok dinî bir hüviyette değerlendirilen ve bir canlının ölümü ya da bireyi, aileyi veya toplumu temelinden etkileyen vakalar üzerine söylenmiş ve yazılmış mersiye türü konu edinilmiştir. Mersiye geleneği; Türk, Arap, Fars, Urdu ve Hint gibi pek çok edebiyatta işlenmektedir. Daha çok İslamiyet etkisiyle yayılım gösterse de icra edilen topluluktaki örf, anane ve inanç tutumundaki farklıların davranış diğer bir deyişle ritüelistik hareketlere yansımasıyla genel addedilen türlerinin dışına çıkılmasını sağlamıştır. Nitekim İslam öncesi yaşanılan coğrafyada heterodoks olarak seyreden inancın İslam sonrası senkretik bir yapıda gelişim göstermesi, yakın coğrafyada yaşayan ve hatta aynı akraba toplulukları oluşturan kitlelerin sözlü ve yazılı pek çok ürünündeki benzerlik ve farklılığının temel belirleyicilerinden biri olmuştur. İçinde barındırdığı etnisite çeşitliliği bağlamında ülkede hâkim konumda olan Farslardan sonra en fazla Türklerin yaşadığı bir ülke olarak İran da mersiye türünün farklılık arz ettiği bir ülkedir. Bu bağlamda çalışmanın ana muhtevasını Anadolu sahasından farklılık göstererek ülkenin büyük bir çoğunluğu tarafından her yıl toplu katılımlarla icra edilmesi, insanın gündelik yaşamındaki konularını işleyen sosyal boyuttan siyasi/kamusal boyuta değin kabul görmesiyle bir kontrol ve protesto işleviyle kullanılabilmesi ve icra ortamları ile icracılarının fazlalığıyla İran Edebiyatı’nın sözlü ve yazılı olarak en popüler türü olması açısından İran Türklerinin mersiye geleneği oluşturmaktadır. Sözün büyüsünün söyleyeni ve söyleneni etkilediği bir tür olarak mersiye ile İran Türkleri, dillerini ve kimliksel farkındalıklarını işleyebilmekte ve bu farkındalıklarını gizli bir protesto aracı olarak kullanabilmektedir. Dolayısıyla araştırmada, William Bascom ve İlhan Başgöz’ün işlevsel kurama katkıda bulundukları protesto işlevi de İran Türklerinin taziye geleneğine bağlı mersiye türü üzerinden incelenmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":112951,"journal":{"name":"Folklor Akademi Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122215708","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}