Furkan SARIDAŞ, Sarah Hamide LAZRAK, Emine Rabia KOÇ, Ömer Faruk TURAN
{"title":"Investigation of the effect of vitamin D on multiple sclerosis patients receiving fingolimod treatment","authors":"Furkan SARIDAŞ, Sarah Hamide LAZRAK, Emine Rabia KOÇ, Ömer Faruk TURAN","doi":"10.32708/uutfd.1336618","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1336618","url":null,"abstract":"Multipl skleroz (MS), genç erişkin yaşta başlayan merkezi sinir sisteminin kronik, inflamatuar ve nörodejeneratif bir hastalığıdır. MS genç yetişkinlerde travmatik olmayan sakatlığın önde gelen nedenidir. D vitamininin immünomodülatör özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Eksikliği MS gelişimi için çevresel bir risk faktörü olarak tanımlanmakta ve hastalık aktivasyonu ile ilişkilendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı fingolimod tedavisi alan MS tanılı hastalarda başlangıç vitamin D düzeyleri ve replasman tedavisi ile hastalığın klinik ve radyolojik sonlanımı arasındaki ilişkiyi belirlemektir. 2015-2023 tarihleri arasında merkezimizde takip ettiğimiz 214 hastanın tıbbi kayıtları retrospektif değerlendirildi. Vitamin D düzeyi verileri tedavi öncesi için 132 ve replasman tedavisi için 98 hastada analiz edildi. Sonlanım parametreleri; radyolojik aktivasyon, yıllık atak oranı, yeni atak gelişmesi, Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği (EDSS)’nde progresyon ve hastalık aktivitesine dair kanıtın olmaması-3 (NEDA-3) olarak belirlendi. Fingolimod tedavisi başlangıcında vitamin D düzeyleri ile hastalığın klinik veya radyolojik aktivasyonu veya progresyonu ile herhangi bir ilişki saptanmadı. Vitamin düzeyi düşük olan hastalarda replasman tedavisi ile >30 µg/L sağlanamayan hastalarda belirlenen sonlanım parametlerinde farklılık saptanmadı. Yüksek hastalık aktivasyonu olan alt grup değerlendirildiğinde de olumlu yönde herhangi bir fark ve değişim gözlemlenmedi. Sonuç olarak başlangıçtaki düşük serum vitamin D düzeyi veya yetersiz replasmanı ile klinik ve radyolojik kötüleşme arasında ilişki saptanmadı. Ancak sonuçları etkileyebilecek diğer risk faktörlerinin ve türk popülasyonuna özgü genetik polimorfizmlerin de değerlendirildiği daha geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"41 3","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136381932","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Oğuz ALTUNYUVA, Pınar ESER OCAK, Şeref DOĞAN, M Özgür TAŞKAPILIOĞLU
{"title":"Retrospective Analysis of Pediatric Spinal Tumors","authors":"Oğuz ALTUNYUVA, Pınar ESER OCAK, Şeref DOĞAN, M Özgür TAŞKAPILIOĞLU","doi":"10.32708/uutfd.1308870","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1308870","url":null,"abstract":"Pediatrik spinal tümörler tüm pediatrik santral sinir sistemi tümörlerinin %10’undan azını oluşturmaktadır. Sıklıkla metastatik vasıfta olan bu tümörler spinal korda bası yaparak nörolojik defisite ve dolayısı ile morbiditeye neden olmaktadırlar. Erken tanı ve tedavi hasta sağ kalımını önemli oranda etkilemektedir. Çalışmamızda kliniğimizde Mayıs 2010– Kasım 2021 tarihleri arasında opere edilen pediatrik yaş grubundaki spinal kitleli olgular retrospektif incelendi. 47 pediatrik spinal kitle olgusu (26 E, 21 K) değerlendirildi. 24 (%51) olguda kitle ekstradural, 13 (%27,7) olguda intradural ekstramedüller, 10 (%21,3) olguda ise intramedüller yerleşimliydi. En sık başvuru semptomu 41 (%87,2) olgu ile ağrı idi. 4 (%8,5) olguda biyopsi, 12 (%25,5) olguda subtotal eksizyon, 31 (%66) olguda total eksizyon yapıldı. En sık patolojiler; intradural ekstramedüller yerleşimli (n=8; %17) dermoid-epidermoid tümör, ekstradural yerleşimli (n=7; %14,9) Ewing sarkomu ve intramedüller yerleşimli (n=6; %12,8) astrositoma olarak izlendi. Toplamda 7 (%14,9) olguya adjuvan kemoterapi; 1 (%2,1) olguya ise radyoterapi; 12 (%25,6) olguya ise kombine kemoradyoterapi prosedürü uygulandı. Ortalama 37,3± 32,7 ay olan takip süresi boyunca 7 (%14,9) olgu nüks/rezidü tümör, 3 (%6,4) olgu ise yara yeri enfeksiyonu sebebiyle tekrar opere edildi. Pediatrik spinal tümörler neden olduğu morbiditeler, geç tanı konması ve dolayısıyla da erken ve etkili tedavi gerekliliği açısından nöroşirürji pratiğinde önemli bir yere sahiptir. Tedavi şekli tümörün patolojik tanısına göre yapılır ancak cerrahi rezeksiyon esastır. Etkin tedavi modalitelerinde cerrahinin yanı sıra adjuvan kemoterapi ve radyoterapi birlikte kullanılmalıdır.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"123 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135697804","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"HISTOPATHOLOGICAL DIAGNOSTIC CORRELATION OF SALIVARY GLAND FINE NEEDLE ASPIRATION CYTOLOGIES EVALUATED ACCORDING TO THE MILAN CLASSIFICATION SYSTEM","authors":"Özlem SARAYDAROĞLU, Selin YİRMİBEŞ","doi":"10.32708/uutfd.1300787","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1300787","url":null,"abstract":"Tükürük bezi ince iğne aspirasyon sitolojisi (İİAS) raporlamasında, lezyonların malignite riskinin gruplandırılması ve standart terminolojinin kullanımı hedeflenerek Milan Sınıflandırma Sistemi ortaya çıkmıştır.
 Çalışmada, tükürük bezi lezyonlarında İİAS’nin tanı uyumluluğunun değerlendirilmesi ve Milan Sistemi kullanılarak sitolojik değerlendirmenin doğruluk oranının saptanması amaçlanmıştır.
 Ocak 2011- Şubat 2023 yılları arasında, merkezimizde tükürük bezi İİAS ve eksizyonel biyopsi uygulanmış olup histopatolojik tanısına ulaşılabilen 270 hastadan oluşan çalışma grubu oluşturuldu. İİAS tanıları biyopsi sonuçları ile karşılaştırıldı. Testin neoplaziyi ve maligniteyi saptamadaki duyarlılığı, özgüllüğü, pozitif/negatif belirleyicilik değerleri ve doğruluk oranı hesaplandı. Her tanı kategorisi için malignite riski değerleri yüzde olarak saptandı.
 270 olgunun İİAS tanıları %9,6 tanısal olmayan, %21,1 non-neoplastik, %2,2 önemi belirsiz atipi, %48,5 benign, %2,6 malignite potansiyeli belirsiz, %10,4 malignite şüphesi ve %5,6 malign şeklindeydi. Non-neoplastik tanısı alan olguların histopatolojik tanı uyum oranı %40,4’tü. Non-neoplastik tanısı alan olguların en sık karıştığı antite Warthin tümörü olarak belirlendi. Benign olgularda tanı uyumu %87,8, tümör alt tip uyum oranı ise %94,4’tü. Benign grupta en sık saptanan tanı pleomorfik adenomdu. Malignitenin saptanmasında İİAS duyarlılığı %64, özgüllüğü %94,2, pozitif ve negatif belirleyicilik değerleri sırasıyla %74,4 ve %90,8, yöntemin doğruluk oranı ise %87,8 bulundu. Neoplazi saptanmasında ise duyarlılık %83,3, özgüllük %67,6, pozitif ve negatif belirleyicilik değerleri sırasıyla %93,9 ve %40,3, yöntemin doğruluk oranı %81,1 olarak saptandı. 
 Tükürük bezi lezyonlarında İİAS’nin Milan Sistemi kullanılarak raporlanmasının, klasik morfolojik özellikler gösteren lezyonlarda yüksek tanısal doğruluk gösterdiği gösterilmiştir. Bu sınıflama, özellikle ara tanılarda ve şüpheli lezyonlarda, tanı standardizasyonunu sağlamanın yanı sıra her kategori için malignite riskini de belirttiğinden tüm merkezler tarafından kullanılmalıdır.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"242 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135538582","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Fuat AKSOY, Melike Sema KOÇBEY, Burak BÜYÜKPOLAT, Ekrem KAYA
{"title":"Xanthogranulomatous Cholecystitis : Rare Form of Cholecystitis , Single Center Experience","authors":"Fuat AKSOY, Melike Sema KOÇBEY, Burak BÜYÜKPOLAT, Ekrem KAYA","doi":"10.32708/uutfd.1249004","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1249004","url":null,"abstract":"Ksantogranülomatöz Kolesistit (KGK), yaygın fibrozis ile karakterize nadir görülen bir kolesistit formudur. Malignite ile karışabilme ve çevre dokulara yapışıklık nedeniyle laparoskopik kolesistektomi (LK) zor olsa da, altın stardart tedavi şeklini oluşturmaktadır. Mevcut çalışma kapsamında, tek merkez tarafından KGK tanısı ile kolesistektomi yapılan hastaların sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 2008-2022 yılları arasında tek merkez tarafından KGK nedeniyle kolesistektomi yapılan 96 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri, preoperatif tanı, görüntüleme bulguları, bilier drenaj gereksinimi ve yöntemleri, akut pankreatit bulguları (radyoloji + biyokimyasal yöntemler ile), intraoperatif bulgular, açık ameliyata geçme oranları (konversiyon), ameliyat sonrası gelişen komplikasyonlar ve hastanede kalış süresi retrospektif olarak incelendi. Hastaların 68 (%70,8) erkek, 28 (%29,2) kadın idi. Hastaların ortalama yaşı 60.4 ± 13.3 (22-86) idi. En sık başvuru nedeni karın ağrısıydı (%65,6). Preoperatif dönemde 24 (%25) hastaya perkütan ve/veya endoskopik bilier drenaj yöntemleri uygulandı. Hastaların tamamına laparoskopik teknikle ameliyata başlanmış olup, 59 (%61,4) unda açık kolesistektomiye geçilmiştir. Hastaların ortalama yatış süresi 8,75 ± 7,1 olurken, 1 (%1) hastada postoperatif dönemde gelişen pnömoni ve buna bağlı sepsis sonrası mortalite gözlenmiştir. KGK, radyolojik, klinik ve cerrahi olarak malignite ile karışabilmesi bakımından önemlidir. Şüpheli vakalarda frozen değerlendirme yapılmalıdır. Yüksek konversiyon oranları bilinse de laparoskopik kolesistektomi halen altın standart tedavi yöntemi olarak bilinmektedir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"76 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136298937","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kurum Bakımında Olan ve Aile yanında Olan Çocuk ve Ergenler: Bağlanma Stilleri ve Zihin Kuramı Becerilerinin Değerlendirilmesi","authors":"Mehtap Eroğlu, Neşe Yakşi̇, Ümmügülsüm Gündoğdu","doi":"10.32708/uutfd.1331060","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1331060","url":null,"abstract":"Bağlanma, birincil bakım-veren ile çocuk arasında gelişen temel bir bağdır. Zihin Teorisi, bağlanma ile muhtemelen ilişkili olan bir bilişsel yetenektir. Çalışmanın amacı, Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü’nde (ÇEKOM) kurum bakımında olan çocukların bağlanma stillerinin aile yanında olan çocuklara benzer olup-olmadığının araştırılması ve çocukların bağlanma stillerinin zihin kuramı becerisi ile ilişkisinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya ÇEKOM’da kalan 54 çocuk (kurum grubu), aile yanında olup özel bir eğitim kurumunda eğitim alan 33 çocuk (kontrol grubu) ve aile yanında olup psikiyatri poliklinik başvurusu olan 34 çocuk (poliklinik grubu) dahil edildi. Çalışmaya katılan çocuk-ergenlerin, zihin kuramı becerileri Gözlerden Zihin Okuma testi ve GAF testi, bağlanma stili İlişki Ölçekleri Anketleri ile değerlendirilmiştir. Güvenli bağlanma, kontrol grubu, kurum grubu, poliklinik grubunda sırasıyla %27,3, %22,2, %5,9 oranlarında olup; kontrol grubu ve poliklinik grubu arasında anlamlı farklılık saptanmıştır (p=0,011). Kurumda kalan çocuklarda kurumda kalma gerekçesi istismar olanlarda kaygılı bağlanma (%36,4), olmayanlarda ise kayıtsız bağlanma (%55,6) en sık görülen bağlanma stiliydi (p=0.018). Kız çocuklarında güvenli bağlanma oranı (%14) erkek çocuklarından (%31,4) daha düşük bulunmuştur (p=0.040). Bağlanma stilleri ile GAF puanları arasında anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir (p>0.05). Çocuğun kaldığı kurum bakımının özelliklerinin ne kadar önemli olduğu çalışmamızda gösterilmiştir. Özellikle her evde sabit bakım verenlerin olduğu ÇEKOM’da kalan çocukların, aile yanında olan çocuklara yakın güvenli bağlanma oranına sahip olması göz önünde bulundurulmalıdır.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117149066","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Evaluation of Global Brain Atrophy Index in Normal and Atrophic Brains in Pediatric Age Group by Cranial MRI Images: A Retrospective MRI Study","authors":"Sefa Işıklar, Güven Özkaya, Senem Turan Ozdemir, Rıfat Özpar","doi":"10.32708/uutfd.1339328","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1339328","url":null,"abstract":"Global beyin atrofisi, beynin normal gelişimine etki eden çeşitli faktörler nedeniyle beyin hacminde beklenenden olağandışı bir azalma olmasıdır. Çeşitli hastalıkların ve yaşlanmanın neden olduğu global beyin atrofisinde, beyin hacminin beyin omurilik sıvısına oranlanması ile hesaplanan global beyin atrofi indeksinin (BH/BOS) eşik değerleri yetişkinlerde belirlenmişti. Ancak bildiğimiz kadarıyla pediatrik dönemde BH/BOS indeksi araştırılmamıştı. Bu çalışmada pediatrik dönemde BH/BOS indeksinin normatif verilerini oluşturup, atrofik beyindeki eşik değerlerini belirlemeyi amaçladık. Ayrıca yaş ve cinsiyet faktörünün bu indekse etkilerini araştırdık. Bu retrospektif çalışmaya BH/BOS indeksinin normatif verileri için, 2012-2021 yılları arasında beyin manyetik rezonans görüntülemesi (MRG) yapılan 0-16 yaş arası normal radyolojik anatomiye sahip 655 hastayı (310 [%47,3] kadın) dahil ettik. Çeşitli hastalıklar nedeniyle MRG’sinde farklı derecelerde beyin atrofisi tespit edilen 46 hastayı (ortalama yaş: 7,8±5,54) benzer yaş ve cinsiyetteki normal bireyler ile karşılaştırdık. MRICloud ile ölçtüğümüz BH/BOS indeksi verilerini SPSS (ver.28) ile analiz ettik. 0-16 yaş grubunda normal BH/BOS indeksi ortalaması 41,21±11,69’du. BH/BOS indeksinin 0-7 yaş arasında (41,70-51,71), 8-16 yaş arasına göre (31,30 - 38,25) daha yüksek olduğunu tespit ettik. Pediatrik dönemde bu indeksin beyin atrofisi için eşik değeri 25,61’di (p","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124505171","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Influence of Asepsis Practices Taught to Nursing Students During Their Education on their Individual Practices During the Covid -19 Pandemic","authors":"Ayşe Serpici, Neriman Akansel, Nursel Vatansever, Vahit Dalkizan","doi":"10.32708/uutfd.1276771","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1276771","url":null,"abstract":"Hemşirelik eğitiminin bir parçası olarak klinik uygulamalara katılan hemşirelik öğrencilerinin Covid-19’da koruyucu önlemleri, bu önlemlerin doğru olarak uygulanmasını bilmesi son derece önemlidir. Bu çalışmanın amacı, hemşirelik öğrencilerine hemşirelik eğitimi sırasında öğretilen asepsi uygulamalarının Covid -19 pandemi dönemindeki bireysel uygulamalarına (el yıkama, eldiven kullanma, maske takma) etkisini belirlemektir. Araştırmanın örneklemini çalışmaya katılmayı kabul eden 233 öğrenci oluşturdu. Veriler, Ağustos 2020 – Eylül 2020 arasında Google Form aracılığı ile anket formunun linki öğrencilerin WhatsApp gruplarında paylaşılarak toplandı. Anket formunun cevaplanması her bir öğrenci için yaklaşık 10 dakika sürdü. Veriler, Tanıtıcı Özellikler Soru Formu (5 soru) ve Asepsi Uygulamalarını Değerlendirme Formu (13 madde) toplandı. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesine SPSS 23.0 (Statistical Package for Social Sciences) paket programı kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124299274","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"EVALUATION OF CLINICOPATHOLOGICAL FINDINGS OF CASES DIAGNOSED WITH INTESTINAL ENDOMETRIOSIS","authors":"Rabia Dölek, N. Uğraş, Ö. Işık","doi":"10.32708/uutfd.1309304","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1309304","url":null,"abstract":"Ekstrapelvik endometriozis, endometrial glandüler ve/veya stromal komponentin ekstrauterin lokalizasyonlarda bulunması olarak tanımlanmakta olup en sık gastrointestinal sistemde görülmektedir. Biyopsi örneğinde endometrial gland ve stroma varlığında endometriozis yönünde tanı vermek zor olmasa da, endoskopik biyopsi materyalleri genellikle endometriozis tanısı için yeterli doku içermemektedir. Çalışmamızda intestinal endometriozis olgularımızda, intestinal epitelde ve endometriozis odağında gözlenen histomorfolojik bulgular belirlenmiş ve endometriozis odağının bulunduğu lokalizasyon ile ilişkisi araştırılmıştır. Endometriotik odağın lokalize olduğu intestinal tabaka ile intestinal epitelde görülen mikroskopik değişikliklerin birbiri ile ilişkili olduğu saptanmış olup, bu mikroskopik değişikliklerin inflamatuar bağırsak hastalığı, iskemik kolit, karsinoma gibi antitelerin taklitçisi olabileceği dikkat çekmiştir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127305649","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pınar ZORBA BAHÇELİ, Ayşe ARIKAN DÖNMEZ, Gamze Ünver, S. Kapucu
{"title":"The Relationship Between Pain Distress Severity and Fatigue Levels of Women with Breast Cancer Receiving Chemotherapy: A Descriptive Cross-sectional Study","authors":"Pınar ZORBA BAHÇELİ, Ayşe ARIKAN DÖNMEZ, Gamze Ünver, S. Kapucu","doi":"10.32708/uutfd.1299065","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1299065","url":null,"abstract":"Amaç: KT alan meme kanserli kadınlarda ağrı distresi ile yorgunluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte yapılan çalışma bir devlet üniversitesinin onkoloji hastanesinin ayaktan KT ünitesine tedavi almak için gelen 147 meme kanserli kadın hasta ile tamamlandı. Araştırma verileri, araştırmacılar tarafından yüzyüze Tanıtıcı Bilgi Formu, Görsel Analog Skala (Visual Analog Scale-VAS), Kısa Yorgunluk Envanteri (Brief Fatigue Inventory-BFI) ve Ağrı Distres Envanteri (Pain Distress Iventory-PDI) kullanılarak toplandı. Bulgular: Kadınların %61.9’u ağrı nedeniyle ilaç kullandığını, %38.8’inin ise ağrı için parasetamol grubu ilaç kullandığını belirtti. Katılımcıların KYE alt boyut ve toplam puan ortalamaları ile ameliyat türü, ağrı için ilaç kullanma durumu ve ağrı için kullanılan ilaç türü arasında anlamlı fark olduğu belirlendi. Hastaların ADE alt boyut ve toplam puan ortalamaları ile ağrı için ilaç kullanma durumu, ağrı için kullanılan ilaç türü ve ağrıyı artıran durumlar arasında anlamlı fark olduğu belirlendi. KYE toplam puanı ile ADE toplam puanı arasında pozitif yönde anlamlı zayıf bir ilişki olduğu belirlendi. Sonuç: Çalışmamızda, kemoterapi alan meme kanserli kadınlarda orta şiddette yorgunluk ve ağrı distresi yaşadıkları ve ağrı distresi şiddeti ve yorgunluk durumunun birbiri ile ilişkili olduğu belirlendi. Hemşirelerin hastalarına yönelik hazırladıkları bakım planlarında, meme kanserli kadınlara ağrı distresi ve yorgunluğu etkili bir şekilde yönetilebilmelerine ilişkin girişimlere de yer vermeleri önerilmektedir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"41 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114648415","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Orçun Burak Karadağ, Mehmet Altan, N. Karakoyunlu, A. Kokurcan, Adem Sancı, A. Doğan
{"title":"Emphysmatous Pyelonephritis Case Report","authors":"Orçun Burak Karadağ, Mehmet Altan, N. Karakoyunlu, A. Kokurcan, Adem Sancı, A. Doğan","doi":"10.32708/uutfd.1320768","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1320768","url":null,"abstract":"Amfizematöz piyelonefrit, bağışıklığı baskılanmış (çoğunlukla diyabetik hastalarda) ve üriner obstrüksiyonu olan hastalarda gelişen, hayatı tehdit eden, çok yüksek oranda böbrek kaybı ve mortalite ile ilişkili nekrotizan tipte ciddi bir piyelonefrittir. Yazımızda, kliniğimizde öncelikle konservatif yöntemler ile tedavi edilen fakat sonrasında nefrektomi yapılan amfizematöz piyelonefrit hastasının klinik detaylarını, izlenilen tedavi sürecini ve sürecin sonuçlarını sunmayı hedefledik.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"49 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121445240","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}