{"title":"İfşa ve İhbar Hakkı","authors":"Büşra Gizem Üner","doi":"10.54699/andhd.1484157","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1484157","url":null,"abstract":"İş hukuku bakımından ifşa ve ihbar hakkı, bir işletme veya işyerinde çalışan işçinin çalıştığı kurumun dahil olduğu veya kurum içinde gerçekleşen hukuka veya ahlaka aykırı davranışlara ilişkin gizli bilgileri ifşa etmesidir. Bir kişinin söz ve eylemlerinin ifşa ve ihbar hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için ifşa edenin ifşa edilen kurumun faaliyetlerini kontrol etme yetkisine sahip olmayan bir kişi (işçi) olması, ifşa edilen konunun kurum içerisinde gerçekleştirilen hukuka, etik değerlere veya ahlaka aykırı fiil ve işlemler olması ve ifşa edenin kurallara aykırılığı önleyebilecek ve/veya yaptırım uygulayabilecek pozisyonda bir kişi veya kuruma başvurması gerekmektedir. İfşa ve ihbar hakkı dahili veya harici bir şekilde, kamuya açık veya zımni ya da aktif veya pasif olarak kullanılabilir. \u0000 \u0000Çalışmamız kapsamında ifşa ve ihbar hakkına ilişkin genel bir çerçeve çizildikten sonra ifşa ve ihbar hakkının sadakat borcu ile olan ilişkisi ele alınarak uluslararası hukukta ve Türk hukuku kapsamında ifşa ve ihbar hakkının kullanılması bakımından bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"114 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141812014","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda Öngörülen Meşru Menfaat Kavramının Ticaret Şirketleri Bakımından Değerlendirilmesi","authors":"Dursun Saat","doi":"10.54699/andhd.1491304","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1491304","url":null,"abstract":"6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) yürürlüğe girmesi ile tüm alanlarda olduğu gibi ticaret şirketlerinin faaliyetlerini de derinden etkilemiştir. Veri işlemede ana kural açık rıza olsa da yasama organı Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrasında bu kurala istisnalar getirmiştir. Çalışmamızda KVKK m. 5/2-f’de düzenlenen ”İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması” madde metni unsurlarına ayrılarak ele alınacak ve özellikle menfaat kavramının şirketler hukukundaki anlamı tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu kapsamda konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle KVKK’ da yer verilen temel kavramlara ilişkin açıklama yapılacaktır. Sonrasında ise KVKK m. 5/2-f’de yer alan düzenlemenin bir hukuka uygunluk sebebi olduğu üzerinde durularak bu hükmün ticaret şirketleri bakımından anlamı ifade edilecektir.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"106 47","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141820352","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Fuhuş Amacıyla İnsan Ticareti Suçunda Mağdurun Rızası","authors":"Meral Balcı","doi":"10.54699/andhd.1484197","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1484197","url":null,"abstract":"İnsan ticareti suçunda araç hareketlerin gerçekleştirilmesiyle kişinin irade özgürlüğünün ihlal edilmesi ve buna bağlı olarak asıl hareketlerin icra edilmesi söz konusudur. Araç hareketlerle mağdurun iradesine aykırı davranmasının sağlanması veya görünüşte rızasının elde edilmesi suçun tipikliği açısından belirleyicidir. Dolayısıyla hangi aşamadan itibaren araç hareketlerin böyle bir etkiyi ortaya çıkardığı rıza üzerine yapılacak değerlendirmede çözülmesi gereken bir sorundur. Nitekim fuhuş yaptırmak amacıyla kişinin tedarik edilmesi veya sevk edilmesi, ilgili kişinin özgür iradesine dayanma şartına bağlı olarak, suçu değiştirmektedir. Fuhuş amacıyla insan ticareti suçunda rıza konusu sadece araç hareketlerle ilişkisi üzerinden ele alınmayacak, aynı zamanda sömürü süreci de dâhil edilerek konuya daha geniş bir perspektiften yaklaşmaya çaba gösterilecektir. Çalışmada özellikle insan ticareti suçu mağdurundan fuhuş amacıyla faydalanan ve karşı konulamayacağını bilerek cinsel davranışların gerçekleştirilmesini sağlayan kişinin ceza sorumluluğu cinsel anlamda kendi geleceğini belirleme hakkının kapsamına dikkat çekilerek ve Alman Ceza Kanunu’nda buna yönelik suç düzenlemesi üzerinden somutlaştırılarak incelenecektir","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"207 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141834291","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Franchise Sözleşmesinden Doğan Uyuşmazlıklarda Görevli Mahkemenin Belirlenmesi","authors":"Betül Azakli Arslan","doi":"10.54699/andhd.1506178","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1506178","url":null,"abstract":"Franchise sözleşmesinin hukukî niteliğinin öteden beri tartışmalı olması, medeni usul hukuku bakımından bazı sorunlara neden olmaktadır. Bu sorunların en önemlilerinden birisi de franchise sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, davaların hangi mahkemede açılacağının belirlenmesidir. Söz konusu uyuşmazlıklarda görevli mahkemeye ilişkin özel bir kanunî düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle franchise sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda mahkemelerin görevi, davaların hangi mahkemede açılacağı belirlenirken kullanılan kriterler üzerinden değerlendirme yapılarak tespit edilmektedir. Türk hukukunda görevli mahkeme belirlenirken farklı kriterler üzerinden değerlendirme yapılmaktadır. Bu kriterler, uyuşmazlığın niteliği ve/veya tarafların statüleri yahut uyuşmazlığa uygulanacak maddî hukuk hükümlerinin hangisi olduğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Özellikle, franchise sözleşmesinin hukukî niteliğinin isimsiz sözleşme olması ve birden çok sözleşmeye ilişkin unsuru içerisinde barındırması, bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara uygulanacak maddî hukuk hükümlerinin belirlenmesinde tereddütte neden olmaktadır. Çalışmamızda bu çerçevede franchise sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin tespiti, söz konusu sözleşmelerden doğabilecek farklı nitelikteki uyuşmazlıklar göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Bu inceleme için öğretideki görüşlerin yanı sıra Yargıtay ve bölge adliye mahkemesi kararları değerlendirilmiş ve önemli bazı sonuçlara ulaşılmıştır.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"113 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141666046","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tasarrufun İptali Davasında Nakden Tazmin (İİK m. 283/2)","authors":"Umut Altinmakas","doi":"10.54699/andhd.1395380","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1395380","url":null,"abstract":"İnsan doğası gereği sıklıkla karşılaşılan alacak-borç ilişkisi kimi zaman birtakım uyuşmazlıklara yol açabilmektedir. Bu uyuşmazlıkların giderilmesi ve alacaklının alacağına kavuşabilmesi noktasında çeşitli düzenlemeler yer almaktadır. Bu düzenlemelerden birisi de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277. ve devamındaki maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davasına ilişkindir. İnceleme konusu olan eserde ise İİK’nın 283. maddesinin 2. fıkrasında yer alan tasarrufun iptali davasında nakden tazmin konusu ele alınmıştır. Tek bir fıkra hükmünden yola çıkılarak hazırlanan bu kitap, kanun koyucu tarafından gerekli detaylandırma yapılmaması nedeniyle birtakım anlaşmazlıklara yol açabilen ilgili fıkra hükmüne farklı bakışlar ortaya koyarak çeşitli hukuk sistemlerinde nasıl değerlendirildiğine odaklanmıştır. Bu kapsamda ortaya çıkan çeşitli uyuşmazlıklarda farklı hukuk sistemleri içerisinde nasıl bir yol izlendiği gözetilerek yazarın kendi görüşlerine de yer verilmiştir. Bu çalışmada ise bahse konu olan kitabın incelemesi gerçekleştirilmiştir.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"51 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139599769","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Cinsel Suçlarda Onarıcı Adalet Yaklaşımından Faydalanmak Mümkün mü?","authors":"Rahime Erbaş","doi":"10.54699/andhd.1380591","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1380591","url":null,"abstract":"Cinsel suçlar, mağdur üzerinde bıraktıkları yıkıcı etkileri ve derin psikolojik sonuçları nedeniyle olağan ceza adalet sisteminde dikkatli ve özenli yaklaşılması gereken bir alandır. Cinsel suçlar, bu özellikleri nedeniyle, olağan ceza adalet sisteminin alternatiflerinden olan onarıcı adalet yaklaşımının uygulanmasının uygulanabilirliği açısından daha da dikkatli ve özenli yaklaşılması gereken bir alandır. Bu nedenle her hukuk sisteminde cinsel suçlarda onarıcı adalet uygulamalarına izin verilmemektedir. Keza cinsel suçları onarıcı adalet sisteminden açıkça çıkarmayan hukuk sistemlerinde dahi cinsel suçlar açısından onarıcı adalet ya fiilen hiç uygulanmamakta ya da çok nadir uygulama alanı bulmaktadır. Keza Türk ceza muhakemesi hukukunda da kanun koyucunun Türk hukukundaki onarıcı adalet kurumu olan uzlaştırmanın pratiğini artırma eğilimine rağmen cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, aile içi şiddet ve kadına yönelmiş şiddetteki bazı suçlar ve ısrarlı takip gibi bazı zorlu suç grupları kategorik olarak uzlaştırma dışında tutulmuştur. Çalışmada, ilk olarak, cinsel suçlarda onarıcı adalet yaklaşımının tartışılmasına neden gerek duyulduğu ele alınacaktır. İkinci olarak, bu bağlamda Avrupa Konseyinin 2021 tarihli Tavsiye Kararı’ndaki yaklaşımına yer verilecektir. Sonrasında cinsel suçlarda onarıcı adalet pratiğine karşı çıkan ve böyle bir pratiği destekleyen görüşler özetlenerek ortaya koyulacaktır. Bunlardan sonra, cinsel suçlara onarıcı adalet anlayışı ile yaklaşılmasının mümkün olması ihtimalinde Türk hukuku açısından nasıl bir onarıcı adalet uygulaması dizayn edilmesi ve bu uygulamanın ne şekilde yürütülmesi gerektiğine ilişkin görüşlerimizi ortaya koyacağız.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"4 13","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139610097","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Evaluation of Some Problems Related to The Escape Clause in Joint Stock Companies Law","authors":"Bahaeddin Berber","doi":"10.54699/andhd.1390226","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1390226","url":null,"abstract":"Anonim şirketlerde, kural olarak, pay sahibinin payını serbestçe devredebilmesi ilkesi geçerlidir. Bu ilkenin varlığının birden fazla sebebi bulunmaktadır. Anonim şirketlerde, çıkma ve çıkarılmanın olmaması ve pay sahiplerinin kişiliklerinin önem taşımaması bu ilkenin temel gerekçeleridir. Ülke içindeki küçük birikimleri yatırıma dönüştürme amacına hizmet etmesi düşünülen anonim şirketlerin bu amacını yerine getirebilmesi için de yatırımcının istediği zaman payını kolayca nakde çevirebilmesi gerekmektedir. Aksi hâlde anonim şirket pay sahibi olmak, güvenli ve işlevsel bir yatırım aracı olmaktan çıkacaktır. Ancak bu ilke nama yazılı olan pay ve pay senetleri açısından kanun koyucu tarafından sınırlandırılmıştır. Doktrinde bu sınırlandırmalara “bağlam” denilmekte olup sınırlamalar, kanuni bağlam ve esas sözleşmesel bağlam olarak ikiye ayrılmaktadır. Kanun koyucu, “Esas Sözleşmeyle Sınırlama” yan başlığı altında Türk Ticaret Kanunu m. 492 vd. borsaya kote olmayan nama yazılı pay ve pay senetlerinin devrinin sınırlandırılmasını düzenlemiştir. Bu sınırlamalardan ilki, esas sözleşmede öngörülen önemli sebebin ileri sürülmesidir. İkinci sınırlandırma, kaçış klozuna başvurulmasıdır. Üçüncüsü ise pay ve pay senetlerinin, kendi ad ve hesabına alındığının beyan edilmemesi sebebiyle pay devrinin sınırlandırılmasıdır. Kaçış klozu, şirketin devredilecek olan nama yazılı payların veya pay senetlerinin gerçek değerini ödemek suretiyle şirketin istemediği yeni pay sahiplerini saf dışı bırakan ve yabancılaşmayı önleyen bir kurumdur. Ancak kaçış klozuna ilişkin maddelerde geçen ifadelerle kanun koyucunun amacı bazen çelişmekte, bazen de amacı anlaşılamayıp yorum yapılması gerekmektedir. Bu sebeple bazı tartışmalar ortaya çıkabilmektedir. Çalışmada bu tartışmalı hususlar gerek kanunun lafzı gerekse kanun koyucunun amacından faydalanılmak suretiyle irdelenmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":"105 19","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139614505","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU KAPSAMINDA TÜRKİYE’DE KİLİT PERSONEL İSİTİHDAMINA DAİR İNCELEME","authors":"Burcu İRGE ERDOĞAN","doi":"10.54699/andhd.1372624","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1372624","url":null,"abstract":"2003 yılında yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nda yatırım ile yatırımcı terimleri uluslararası mevzuata bağlı kalınarak tanımlanmıştır. Bu kanunda izin ve onay sistemi kaldırılmış, yatırım serbestisi, transfer serbestisi, kamulaştırma ve devletleştirme ile uluslararası alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının genişletilmesi düzenlemiştir. Çalışmamızda doğrudan yabancı yatırımın tarihsel gelişimi, kavramsal çerçevesi ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu genel standartlarına yer verilmiştir. Ayrıca bu çalışmada doğrudan yabancı yatırım kapsamında istihdam edilecek personele yönelik çıkarılan Kilit Personel Yönetmeliği incelenmiştir. Bu yönetmeliğe göre kilit personel terimi çalışmada detaylı olarak açıklanacağı üzere, Türkiye’de kurulu bulunan ve tüzel kişiliğe sahip yabancı sermayeli bir şirkette önemli sorumlulukları olan yabancı uyruklu kişidir. Kilit personel statüsünde kabul edilen kişilerin Türkiye’de çalışmaları konusunda birtakım ayrıcalıklar yer almaktadır.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":" 13","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139620043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Evaluation of the Legal Status of Artificial Intelligence","authors":"Özge YENİCE CEYLAN","doi":"10.54699/andhd.1390938","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1390938","url":null,"abstract":"Yapay zekâ şemsiye bir kavram olup dört türde kategorize edilmektedir. Bunlar, tepki veren, sınırlı hafızaya sahip, zihin teorisi ile bilinç kazanmış ve öz farkındalığa sahip yapay zekâ türleridir. Bu türler arasında halihazırda yalnızca tepki veren ve sınırlı hafızaya sahip yapay zekâ türleri günlük hayatta kullanılmaktadır. Zihin teorisi olarak adlandırılan yapay zekâya ilişkin çalışmalar halen devam etmektedir. Bu yapay zekâ türüne insansı robot Sophia örnek gösterilebilir. Dördüncü tür ise, artık kendi bilinci ve öz farkındalığı bulunan yapay zekâdır. Yapay zekânın hukuki statüsü konusunda temel görüş farklılığı, bu teknolojinin hak öznesi mi yoksa hak objesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Bu çerçevede, eşya, köle, tüzel kişi ve elektronik kişi olmak üzere dört temel görüş öne sürülmüştür. Diğer yandan, Avrupa Parlamentosu tarafından, 14 Haziran 2023 tarihinde kabul edilen, dünyanın ilk Yapay Zekâ Yasası ile OECD tarafından 8 Kasım 2023 tarihinde açıklanan tanım, yapay zekânın hukuki statüsünü değerlendirmede yol göstericidir. Bu çerçevede yapay zekânın makine tabanlı bir sistem olduğu ve insan merkezli bir teknoloji olması zorunluluğu dikkate alınmalıdır.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":" 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139618559","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Applicable Law to Marine Cargo Insurance and the Effect of Choice of Law for the Claims of Assured Companies Law","authors":"İpek SARIÖZ BÜYÜKALP","doi":"10.54699/andhd.1386220","DOIUrl":"https://doi.org/10.54699/andhd.1386220","url":null,"abstract":"İrade serbestisinin bir görünümü olan hukuk seçimi, “sözleşmenin nispiliği” ilkesine dayanmaktadır. Tarafların karşılıklı irade beyanları temelindeki geçerli bir hukuk seçimi yalnızca sözleşmenin taraflarını bağlamaktadır. Bununla birlikte, hukuk seçimi içeren bir sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunan üçüncü kişilerin durumu somut olayın şartlarına göre tartışma yaratabilmektedir. Bu özel durumlardan bir tanesi, deniz yoluyla taşımalarda yük sigortalarından doğan taleplere ilişkindir. \u0000Ülkeler arası mal satımında, malın deniz yoluyla taşınması ve bu taşıma sırasında yükün/malın sigortalanması ticari hayatın işleyişi çerçevesinde kaçınılmazdır. Malın yüklendiği yer ile boşaltılacağı yerin farklı ülkelerde bulunması nedeniyle kanunlar ihtilafı alanına giren bu tür sigorta sözleşmelerinde sigorta ettiren ile sigortacı arasında kararlaştırılan hukuk seçiminin, anılan sözleşmeye dayalı olarak sigortacıdan talepte bulunan malın sahibi sigortalıyı bağlayıp bağlamayacağı ya da hangi şartlarla bağlayabileceği, yabancılık unsurlu bu tür sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk hukukunda “tam üçüncü kişi yararına sözleşme” olarak nitelendirilen bu sigorta ilişkilerinde üçüncü kişinin hukuk seçimi ile bağlı olması borçlar hukuku ile kanunlar ihtilafı hukuku bağlamında farklı yaklaşımlar doğurabilecek niteliktedir. \u0000Diğer taraftan, sigorta sözleşmelerinin bir “yığın sözleşmesi” olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bir tarafın, diğer tarafça hazırlanan standart sözleşmeye “katılması” veya genel işlem şartlarında olduğu gibi ilgili şartları sözleşmenin karşı tarafı ile müzakere etmeksizin kabul etmesi ve hukuk seçiminin de bu şartlar içinde yer alması durumunda, hukuk seçiminin geçerliliği bakımından bazı sorunlar ile karşılaşılabilmektedir. Bu çalışmada, deniz yoluyla taşımalarda yük sigorta sözleşmelerinde yer alan hukuk seçiminin sigorta sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunan sigortalı bakımından ifade ettiği anlam ve bu seçimin bağlayıcı olup olmadığı sorusunun cevabı aranacaktır.","PeriodicalId":491438,"journal":{"name":"Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi","volume":" 44","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139618575","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}