Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi最新文献

筛选
英文 中文
MARDİN-NUSAYBİN’DE OSMANLI HAMİDİYE ALAYBEYLERİNE AİT İKİ MEZAR TAŞI 位于马尔迪努萨伊比的两块奥斯曼 HAMIODEDIYE 军团军官墓碑
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-09-25 DOI: 10.53718/gttad.1341946
Hazal Ceylan ÖZTÜRKER DEMİR
{"title":"MARDİN-NUSAYBİN’DE OSMANLI HAMİDİYE ALAYBEYLERİNE AİT İKİ MEZAR TAŞI","authors":"Hazal Ceylan ÖZTÜRKER DEMİR","doi":"10.53718/gttad.1341946","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1341946","url":null,"abstract":"Anadolu pek çok medeniyetin sanatsal ve kültürel zenginliğinin mirasçısı olan özel bir coğrafyadır. Yerleşim tarihinin bu denli köklü olduğu bir coğrafyada birinci tarihi vesika olarak kabul edilen mezar taşları, tarihi kentleri adeta açık hava müzesine dönüştüren, farklı kültürler ve inanışlar ile pek çok bilginin günümüze ulaşmış temsilcileridir. Mezar, mezarlık kültürünün gelişmesinde dini inanış, kültürel ortam, ata ve yas kültürü, devrin sanatsal ve estetik zevkleri gibi dinamikler etkili olmuştur. Bir milletin tapu senedi ve birincil tarihi vesikası niteliğinde olan mezar taşları, ölen kişinin kimlik ve tarihi bilgisi dışında yaşam öyküsü, mesleki özellikleri gibi pek çok kodu da içerisinde barındırması açısından son derece kıymetlidir. Geç Osmanlı Dönemine ait olan mezar taşları aynı zamanda, dönemin estetik ve sanatsal zevkinin somutlaştığı somut kültürel eserler olmasının yanı sıra, bölgenin tarihsel sosyolojisi, idari ve askeri yönetimi konusunda da arşiv belgelerinin dışında veri sunan tarihi birer zenginliği olarak günümüze ulaşmıştır. İç ve Orta Asya’da köklü bir Türk geleneği olan ölen askerler adına mezar taşı dikilmesi, çalışma konumuz olan asker mezar taşlarına gösterilen benzer sanatsal ve estetik yaklaşımların, Anadolu’nun Türkleşme süreciyle başlamış ve Geç Osmanlı dönemine kadar süren kadar bir uzantısı olarak kabul edilebilir ki bu da bize birikimli ilerleyen Türk sanatın adeta yüzyıllar ve farklı coğrafyalar arasından kayıp giden bir anlayışın simgesi olarak yorumlanabileceğini gözler önüne sermektedir.
 Mezar taşları kitabeleri ile yazılı belge niteliğinde olup ölen kişinin kimlik bilgisi, ölüm tarihi, secere bilgisi, meslek bilgileri gibi pek çok veriyi de bünyesinde bulunduran sanat eserleridir. Bu çalışma Sanat Tarihi alanında, Osmanlı Dönemi Mezar taşlarını konu alan ve daha önce üzerine çalışma yapılmamış özgün nitelikte bir araştırma makalesidir. Çalışmanın başlıca gayesi araştırma etik kurallarına bağlı kalınarak Osmanlı Mezar taşı çalışmalarına katkı sunup bir yenisini kazandırmak ve bölge deki kültür varlıklarını kayıt altına almaktır. Milli kültür varlıklarımız içerisinde son derece önemli olan mezar taşlarının bilimsel bakış açısıyla değerlendirilmesi, zamanla insan ve tabiat karşısında direnci zayıf olan bu tarihi eserlerin kayıt altına alınarak gelecek nesillere bırakılmasıdır.
 Bu çalışmanın kapsam ve sınırlılığını Anadolu kentleri arasında kadim bir tarihe sahip Mardin- Nusaybin ilçesinde “ Hamidiye Şehitliği” olarak anılan mezarlık alanının da bulunan ve Hamidiye Alay Beylerine ait iki sandukalı mezar taşı oluşturmaktadır. Mezarlık alanı incelenmiş ve çalışmaya dâhil edilen iki askere ait mezar taşı adeta soyut heykel niteliğinde plastik etkiye sahip olmasının yanı sıra süsleme özelliklerinin ve kitabe metinlerinin nüans oluşturması sebebiyle çalışmaya dahil edilmiştir. Ayrıntılı arazi çalışması yapılmış olan mezar taşları sanat tarihi disiplini içerisinde ki bilimsel yol perspektifinde ölçüleri a","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135867299","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
A Research On Hamse Confederation and It’s Tribes In Iran’s Fars Province 伊朗法尔斯省哈姆塞联盟及其部落研究
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-09-25 DOI: 10.53718/gttad.1341035
Şenay YANAR
{"title":"A Research On Hamse Confederation and It’s Tribes In Iran’s Fars Province","authors":"Şenay YANAR","doi":"10.53718/gttad.1341035","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1341035","url":null,"abstract":"Bu makale, İran'ın güneyinde, Fars eyaletinde 19.yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ortaları arasında siyasi bir topluluk halinde varlığını sürdüren konar-göçer, Türk dilli ve kısmen Türkleşmiş boyların oluşturduğu Hamse isimli topluluğunun tarihi, coğrafî, sosyal ve siyasi yapısını incelemektedir. Bilindiği üzere Türkistan’dan dünyanın farklı bölgelerine yapılan Türk göçleri, uzun vadede ilgili yerlerin etnik ve kültürel yapısının şekillenmesinde etkili olmuştur. Bu bölgelerden biri olarak İran Türk varlığının günümüzde de en çok rastlandığı ülkelerden biridir. Bu nedenle buradaki Türk varlığı hakkındaki araştırmalara katkı yapma hedefindeki bu çalışmada Hamse İli’ne ilişkin iki ana konu üzerinde durulmuştur. Bunlardan ilki Hamse’yi oluşturan beş oymağın yüzyıllardır söz konusu bölgede yaşayan ve yaylak-kışlak arası konar-göçer yaşamlarını devam ettiren bu birbirinden bağımsız boyların dönemin hükümeti Kaçar hanedanının politikaları kapsamında komşu kavim Kaşkaylar’a karşı rakip güç haline getirilerek birleştirilme sürecinin incelenmesidir. İkinci konu da ilgili oymakların etnik köken ve dilleri, Hamse’nin coğrafî sınırları, yaylak-kışlak bölgeleri, sosyal ve ekonomik yaşayışları ve birbirleriyle ve merkez hükümetle bağlantıları gibi özelliklerinin ortaya konulmasıdır. Farsça muasır kaynakların yanı sıra araştırma eserlerinin ışığında yukarıda bahsedilen konular üzerinde duran bir araştırma makalesi niteliğindeki bu çalışmanın amacı, hakkında son derece az çalışma bulunan Fars eyaletindeki Hamse İli’nin Türk etnik kimliği niteliği ve varlığına ilişkin bilgileri derleyip toparlayarak literatüre katkıda bulunmaktır. Çalışmanın yöntemi söz konusu dönemin canlı tanıkları tarafından kaleme alınmış muasır eserlerin incelenerek karşılaştırılması suretiyle Fars Hamse’sini oluşturan boylarının yerleşim yerleri, tireleri, nüfusları, başlıca uğraşları ve yöneticilerinin faaliyetleri hakkındaki bilgi ve görüşlerin ortaya konulmasıdır.","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135867127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KHWAREZM TRADE IN THE MEDIEVAL 中世纪的花剌子模贸易
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-09-18 DOI: 10.53718/gttad.1252572
Eren İZBUL
{"title":"KHWAREZM TRADE IN THE MEDIEVAL","authors":"Eren İZBUL","doi":"10.53718/gttad.1252572","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1252572","url":null,"abstract":"Hârezm, siyâsî tarihi antik çağlara kadar dayanan Yakın Doğu’nun en önemli merkezlerinden biridir. Bölge hakkında ilk tarihsel kayıtlara Yunan tarihçi Herodotos’un Historia’sında rastlamaktayız. Herodotos’un “Khorasmia” adını verdiği bölge, II. Kyros zamanında Pers İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Kyrostan sonra İmparator Dairus devrinde ise, devlette mühim bir idârî reform gerçekleşmiş, bu reform doğrultusunda ülke toprakları satraplık denilen parçalara ayrılmıştır. Behistun yazıtından öğrendiğimiz kadarıyla Pers İmparatorluğu’ndaki satraplıklardan birisi de Hârezm idi. Herodotos’un kayıtlarından bağımsız olarak söyleyebiliriz ki, kuvvetle muhtemel antik devirlerden itibaren Hârezm bölgesinde otonom bir siyâsî yapı kurulmuş ve Hârezmşâhlık dediğimiz müessese ortaya çıkmış, bölge çeşitli sülâleler tarafından yönetilmiştir. Tespit edebildiğimiz ilk Hârezmşâh sülâlesi Afrigoğulları’dır. Milâttan önceki devirlerden 995 senesine kadar bölgede hâkimiyet tesis eden Afrigoğulları, 995 yılında yerini Me’mûnoğulları’na bırakmış ve Hârezmşâhlık müessesesi el değiştirmiştir. 995-1017 yılları arasında Hârezm’i yönettiğini gördüğümüz Me’mûnoğulları sülâlesi ise 1017 senesinde Gazneli Sultân Mahmûd tarafından ortadan kaldırılmış ve Sultân Mahmûd’un hâcîbi Altûntâş, Hârezmşâh ilân edilerek bölgede Gazneli hâkimiyeti sağlanmıştır.
 Bölgenin coğrafî konumundan kaynaklanan bir ayrıcalığı bulunmaktaydı ki o da doğu ile batıyı birleştiren bir kavşak noktası oluşudur. Bu doğrultuda, Çin, Hindistan ve özellikle Mâverâünnehr gibi doğu memleketleri, Avrupa ile ticârî bağlantısını Hârezm üzerinden gerçekleştirmekteydi. Hârezm, sadece doğu-batı eksenindeki ülkeleri birleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda, kuzey-güney ekseninde, İslâm ülkeleri ile kuzey halkları arasındaki ticârî bağlantıyı da sağlamaktaydı.
 Bölgedeki ticârî emtiaya bakacak olursak Hârezm, pamuklu ve yünlü tekstil malzemelerinin üretimi ve ihracatında Yakın Doğu’nun önde gelen merkezlerinden biri durumunda idi. Ayrıca, her ne kadar çeşitli ipek üretim atölyelerinin varlığını bilsek de ipekli ürünler, yünlü ve pamuklu ürünlere nazaran daha az üretilmekte ve satılmaktaydı. Tekstil alanında Hârezm’in öne çıktığı diğer sektör ise çeşitli hayvan derilerinin ticaretiydi. Nitekim ormanlık alan bakımından zengin olan Hârezm’de tilki, sincap, kakım vs. gibi hayvanların bolca görüldüğü karşımıza çıkmaktadır. 
 Besin sektörü de bölgenin ticârî potansiyelinde önemli yere sahiptir. Hârezm’e has karpuzlar, tüm Yakın Doğu’da beğeniyle tüketilmekteydi ve İbn Battûtâ’nın kayıtlarından anladığımız kadarıyla bu karpuzlar Çin ve Hindistan’a kadar satılmaktaydı. Bölgenin besin sektöründe ön plana çıktığı diğer sektör ise balıkçılık idi. Kaynaklardan anladığımız kadarıyla, küçük ölçekli bir şehir olan Hâlicân, Hârezm’in en fazla balık avlanan ve satılan bölgesi olarak karşımıza çıkmaktadır ki söz konusu balık ticaretinde en sık temas kurulan halkın Oğuzlar olduğunu bilmekteyiz.
 Hârezm’de ithal edilen ürünlerin","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"105 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135256553","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
QİNG HANEDANI DÖNEMİ KAYNAKLARINDAN “QİNG HANEDANI’NIN HARAÇGÜZARLARININ RESİMLERİ” ALBÜMÜNDE KAZAKLAR VE KIRGIZLAR 来自清朝时期资料的 "清朝支流图片 "专辑中的哈萨克族和吉尔吉斯族
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-09-18 DOI: 10.53718/gttad.1293186
Gülnar KARA
{"title":"QİNG HANEDANI DÖNEMİ KAYNAKLARINDAN “QİNG HANEDANI’NIN HARAÇGÜZARLARININ RESİMLERİ” ALBÜMÜNDE KAZAKLAR VE KIRGIZLAR","authors":"Gülnar KARA","doi":"10.53718/gttad.1293186","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1293186","url":null,"abstract":"Çin’in komşu devletler ve Çinli olmayan halklarla ilişkileri kadim zamanlardan beri genel olarak Çin merkezli anlayışa göre şekillenmiştir. Bu anlayışa göre Çin imparatoru “Göğün Oğlu”ydu ve diğer tüm ülkeler doğal olarak ona tabiydi, yani tüm dünya Çin imparatorunun tebaası sayılıyordu. Çin ile ilişki kurmak isteyen dış ülkeler de “haraç veren tabi ülkeler” statüsünde sayılıyordu. Bu politika Çin’de hüküm sürmüş çeşitli hanedanlar döneminde yayınlanmış eserlere de yansımıştır. Bunlardan biri çalışmamıza konu olan Qing Hanedanı döneminde (1644-1911) yayınlanmış olan “Qing Hanedanı’nın Haraçgüzarlarının Resimleri” isimli albümdür. Bu eserde genel olarak Çin imparatorunun kendi tebaası olarak gördüğü çeşitli halkların liderleri ve temsilcilerinin kadın-erkek şeklinde eşleştirilmiş resimleri verilmiş, sonrasında o devlet veya halkın yaşadığı coğrafya, yaşam tarzı, giyim kuşamları, Qing Hanedanı ile ilişkileriyle ilgili kısa bir metin eklenmiştir. Ancak eserde tasvir edilen bazı tarihi bilgilerin Çin imparatorunun gönlünden çıkacak şekilde tek yönlü ve önyargılı verildiğinin altını çizmeliyiz. Dolayısıyla eserin bazı bölümlerinde Çin ile hiçbir teması olmayan ve muhtemelen Çinlilerin başka kaynaklar aracılığıyla tanıdıkları ülkeler de Çin imparatorunun “haraçgüzarları” olarak nitelendirilmiştir. Yani, albümün bir çeşit propaganda malzemesi olarak hazırlandığı açıkça görülmektedir. Dokuz bölümden oluşan bu albümün ikinci ve dokuzuncu bölümleri Türkistan halklarıyla ilgili bilgiler içermektedir. Tüm önyargılarına rağmen bu eser, Türkistan halklarının tarihi, etnografyası ve kültürünü incelemek için ilginç bir kaynak niteliğindedir. Bu çalışmada eserin Kazaklar ve Kırgızlarla ilgili kısımları başka kaynaklarla karşılaştırmak suretiyle irdelenmiştir.","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"226 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135256551","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
COUNTER-REVOLUTIONISM IN 1905 RUSSIA: THE BLACK HUNDREDS MOVEMENT AND THE TSARIST-PEOPLE’S MUSLIM SOCIETY 1905年俄国的反革命:黑色百人运动与沙俄人民的穆斯林社会
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-09-18 DOI: 10.53718/gttad.1343082
Tevfik Orkun DEVELİ
{"title":"COUNTER-REVOLUTIONISM IN 1905 RUSSIA: THE BLACK HUNDREDS MOVEMENT AND THE TSARIST-PEOPLE’S MUSLIM SOCIETY","authors":"Tevfik Orkun DEVELİ","doi":"10.53718/gttad.1343082","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1343082","url":null,"abstract":"Rusya’daki otokratik rejime son darbeyi indirmeden önceki ilk büyük kriz olarak değerlendirilebilecek 1905 Devrimi, kitlesel seferberlik ve kolektif eylem yoluyla toplumsal farkındalığın ortaya çıktığı benzersiz bir siyasi iklim doğurmuştur. Yaygın sosyal ve ekonomik eşitsizlik, ağır çalışma koşulları ve siyasi baskı, işçiler, köylüler ve aydınlar da dahil olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri arasında örgütlü muhalefetin oluşmasını sağlamıştır. Ancak, bunlarla eş zamanlı olarak, kendini otokratik rejimi ve Rus Ortodoks Kilisesi’nin çıkarlarını korumaya adamış, değişime dirençli muhafazakâr gruplar da ortaya çıkmıştır. Karşı-devrimciler, ülke genelinde Kara Yüzler olarak bilinen aşırı milliyetçi, hoşgörüsüz ve anti-Semitist bir hareket başlatmıştır. Sol ve liberal fikirlerin Rus halkının çıkarlarını tehdit ettiğine inanan bu kesim, rakiplerine yönelik örgütlü şiddet eylemleriyle seslerini duyurmuştur.
 Kara Yüzler çatısı altında faaliyet gösteren örgütlerin benimsediği yöntem ve eylemler, sağcı siyasi oluşumlar dahil birçok kesim tarafından kınansa da çelişkili biçimde doğal rakipleri sayılabilecek bazı çevrelerden destek görmüştür. Bu bağlamda Kara Yüzlerin faaliyet ağına dahil olanlar arasında Kafkasya, Orta Asya, Volga-Ural gibi bölgelerde ikamet eden Rusya Müslümanları da bulunmaktadır. Bu bölgelerde yaşayan Türk-Tatarlar arasındaki Aydınlanma eğilimlerini engellemeyi amaçlayan Kara Yüzler, Türkiye’nin Kazan, Astrahan, Börö ve Ufa gibi şehirlerinde örgütlenmişlerdir. Aynı zamanda, Rus halkını kendi gerçekliklerindeki Yahudi boyunduruğundan kurtarmak için imparatorluktaki bazı ulusal azınlıklar arasında destek arayışına girmişlerdir.
 Çarlık rejimi yüzyıllar boyunca imparatorluktaki Müslüman Türk unsurları ötekileştiren ve bu sebeple derin bir hayal kırıklığı ve memnuniyetsizliğe yol açan politikalar uygulasa da Kara Yüzler özellikle İslâm inancını manipüle ederek bu duyguları istismar etmeye çalışmıştır. Bu sayede, değişim çağrısı yapan tüm devrimci unsurlara karşı Müslümanları seferber etmeye çalışmıştır. Kara Yüzler, öncelikle itibarını Rus hükümetine borçlu olan bazı muhafazakâr entelektüeller ile din adamlarını bünyesine katmıştır. Daha sonra, korunma ve yeni fırsatlar arayan basit köylüleri ikna etmeye çalışmışlardır. Bu açıdan, Rusya Müslümanları ile monarşist Ruslar arasındaki ilişkilerin daha devrimin ilk yıllarında meyve vermeye başladığı anlaşılmaktadır. 
 Devrim yıllarında Bakü ile birlikte Türk dünyasındaki liberal eğilimlerin ve Türkçü fikirlerin iki büyük merkezinden biri olan Kazan’da, monarşist Ruslar ve Tatarlar arasında bir Kara Yüzler projesinin hayata geçirilmesi oldukça ilgi çekicidir. Bu amaçla 1908 yılında faaliyete geçen Çarlık-Halk Müslüman Cemiyeti, Rusya’daki diğer sağcı örgütlerin bir muadili olarak ortaya çıkmıştır. Cemiyetin amacı, ayrılıkçı eğilimlerin güçlü olduğu bölgelerde Çar’a sadık kitlelerin yardımıyla, devrimci fikirlerin yayılmasına engel olurken, Duma’daki Türk vekillere karşı koymaktır","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135256552","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
SHEIKH SHABAN-I VELI TEKKES AND LIBRARY IN THE LIGHT OF THE KASTAMONU ŞER'İYE REGISTRY NUMBER 5656 Sheikh shaban-i veli tekkes和图书馆根据kastamonu Şer ' İye登记号码5656
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-08-30 DOI: 10.53718/gttad.1306613
Özcan OĞUR
{"title":"SHEIKH SHABAN-I VELI TEKKES AND LIBRARY IN THE LIGHT OF THE KASTAMONU ŞER'İYE REGISTRY NUMBER 5656","authors":"Özcan OĞUR","doi":"10.53718/gttad.1306613","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1306613","url":null,"abstract":"İslam Dininin zuhurundan sonra Müslüman toplumda gerek idari gerekse de sosyo-kültürel sahada çeşitli yapılar ortaya çıkmıştır. Bu yapılar arasında yer alan ve zamanla kurumsal bir kimliğe dönüşen tekkelerin, toplumsal hayatta önemli rolleri olmuştur. İnsanların dini pratiklerini yaşamaları ile İslami bir terbiye ve ahlakla yetişip, toplumsal değerleri özümsemelerinde söz konusu bu rollerin etkisi büyüktür. Nitekim büyük tekkelerin aynı zamanda büyük kütüphanelere sahip olması, söz konusu dini ve kültürel değerlerin aktarılmasında sistematik bir anlayışla idare edildiklerinin bir göstergesidir. Tekkelerin bu işlevi ile birlikte, Türk-İslam toplumlarında ciddi bir tepki ile karşılaşmayıp, aksine devlet yöneticileri tarafından genellikle himaye görmelerinin en önemli nedenlerinden bir tanesi tekkelerin ıslah ve ihya edici rollerinde aramak gerekmektedir. İslam’ın yayıldığı coğrafyalarda tekkelerin varlığı, toplumsal ve siyasi kabul görmelerinin neticelerindendir. Ancak Tekkelerin toplum nezdindeki hüsnü kabulü ve geniş kitlelere ulaşması, aynı zamanda siyasi sistemlerin de onlardan faydalanmasına zemin hazırlamıştır. Bu durum bazen tekkelerin faydasına olduğu gibi, bazen de zararına olmuştur. 
 İslam fütuhat ve ahilik geleneğinin varisi olan Osmanlı İmparatorluğunda, tekkelerin, tarikatlarla birlikte en geniş toplumsal ve siyasal zemin kazandığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Nitekim Osmanlı devlet ve ordu sisteminin bel kemiğini oluşturan Yeniçeri Ocağı, aynı zamanda Bektaşi Tekkesinin temel ilkelerini benimsemiş ve bu ilkelerin ordu içerisinde yaşatılmasını sağlamıştır. Benzer şekilde Ahilik düşünce ve fütüvvet ilkelerine bağlı tekke ve zaviyelerde şeyh-mürid ilişkilerini, diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı olarak iktisadi hayatı düzenleyen Ahiliğin, Anadolu'nun her köşesine yayıldığı bilinmektedir. Pek çok Bektaşi ve Ahi menkıbesinden; Bektaşi ve Ahi tekkelerini besleyen kuvvetli bir dini ve ilmi yapılarının olduğu anlaşılmaktadır.
 Tekke hayatı, başlangıçta Kur'an, hadis gibi İslam dininin temel kaynakları etrafında; dinin emir ve yasaklarını öğrenme, daha iyi ve ahlaklı bir insan olma ilkeleri etrafında şekillenmiştir. Bu İslam’ı prensiplerle birlikte tarikat pirinin de ortaya koyduğu birtakım düsturlar çerçevesinde tekkeler yeniden şekillenmiştir. Bu yapısal değişiklikler, İslam tarihinde Babaîler, Kalenderîler olarak bilinen birtakım isyan hareketleri ile sonuçlanmıştır. Bu noktada tekke erbabının okudukları ya da beslendikleri kaynaklar önem kazanmaktadır. Tekkelerde okutulan kitaplar, tekke erbabının mensup olduğu tarikatın yapısını anlamamıza yardımcı olmaktadır. 
 Bu çalışmada Şeyh Şaban-ı Veli Tekkesi ve Kütüphanesinin yapısı, işleyişi ve ilmî faaliyetlerine değinilerek, burada bulunan kitaplar konu ve içerik yönünden incelenmiştir. Ayrıca kütüphanenin zaman içerisinde gösterdiği değişim ve burada bulunan kitapların günümüzdeki durumuna değinilmiştir. Bununla birlikte ilk d","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136242106","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
THE ORGANIZATION OF NAKABET AND THE SAYYIDS IN THE ILHANLIS TIME 伊兰王朝时期nakabet和sayyids的组织
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-08-29 DOI: 10.53718/gttad.1302047
Özkan DAYI
{"title":"THE ORGANIZATION OF NAKABET AND THE SAYYIDS IN THE ILHANLIS TIME","authors":"Özkan DAYI","doi":"10.53718/gttad.1302047","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1302047","url":null,"abstract":"Abbâsî hilâfeti zamanında tesis edilen Nekâbet teşkilatı ya da bir diğer ismi ile Nakîbu’n-Nukabâ sistemi, Abbâsîlerin sukûtundan sonra da İslâm dünyasında varlığını devam ettiren kurumlardandır. Nakîbu’n-Nukabâ, seyyid soyundan gelen şahsiyetleri ortaya çıkarma vazifesi ile tesis edilmiş bir kurumdur. Moğol istilası ile Abbâsî devletinin ortadan kaldırılması, bu devlete bağlı Nakîbu’n-Nukabâ gibi bazı kurumların da bir dönem işlevsiz kalmasına sebep olmuştur. İslâm toplumu üzerinde derin bir etkiye sahip olan bu kurumun önemi fark eden İlhanlılar, Moğol İstilasının Ön Asya’ya getirdiği diğer yıkıcı etkileri ortadan kaldırmak istedikleri gibi Abbâsîler yıkılışı ile son bulan Nakîbu’n-Nukabâ sistemini de yeniden tesis etmeye gayret etmişlerdir. İlhanlı devletinin hâkimiyet döneminde seyyidlere ve nekâbet sistemine oldukça önem atfedilği bilinmektedir. Cengiz Han döneminden itibaren Moğol yöneticilerinin İslâm coğrafyalarında seyyidlerin ve nakîblerin özel konumunu fark ettiklerini görmekteyiz. Cengiz Han’ın onları vergiden muaf tutmuş ve bu uygulama Möngke Kaan zamanında da devam etmiştir. Bu ilginin İlhan Hülegü zamanından başlayarak İlhanlıların yıkılışına kadar devam etmesi dikkate değer bir husustur. Muhakkak ki seyyidlere ve naîblere gösteilen bu yoğun teveccühün sebebi İlhanlıların hâkim oldukları coğrafyada sosyal ve siyasî anlamda seyyidlerin ve nakîblerin etkili olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumdan Hülegü döneminden itibaren haberdar olan İlhanlı devletinin hükümdarları ve üst düzey bürokratları seyyidlerin ve nakîblerin desteğini almaya çalışmışlardır. Ayrıca Abbâsî ve Memlûklular gibi Sünnî yönetimlerin Ön Asya’da İlhanlı varlığına karşı direnç göstermesi, İlhanlıları İran ve Irak coğrafyalarında Şiî inancına mensup seyyid ve nakîbler ile ortak hareket etmeye yönlendirmiştir. İlhan Hülegü ile başlayan bu ilgi İlhan Abaka döneminde de devam etmiş, bu dönemde seyyid ve nakîbler sadece Nakîbu’n-Nukabâ sistemi içerisinde kalmamış, onlara malî ve idarî görevler de verilmiştir. Ahmed Teküdâr’ın İslamiyet’i kabul etmesi ise seyyid ve nakîblerin konumunu iyice güçlendirmiştir. İlhan Argun her ne kadar Müslüman kökenli bürokratlara karşı tepkili olsa da hükümdarlığı sırasında seyyidlere özel bir ihtiram göstermiş hatta onların gasp edilen haklarını dahi iade etmiştir. Hatta İlhan Argun zamanında özellikle Fars bölgesinde seyyidlerin ve nakîblerin idarî görevlere atandığını görmekteyiz. Seyyidler ve nakîbler için İlhanlı ülkesinde en parlak dönem ise Gâzân Mahmûd Han’ın İslâmiyet’i kabul etmesi ile başlamaktadır. Gâzân Han, onlara kendinden önceki İlhanlı hükümdarların daha fazla ilgi göstermiş, onlar için seyyid soyundan gelenlerin her türlü malî ve idarî işlerinin görüldüğü Dâru’s-Sayyede adı verilen kurumlar ve dîvân sistemi teşkil edilmiştir. Ebû Sa‘îd Bahadır Han ve Ölceytü Han döneminde seyyidlerin ve nakîblerin saygı görmeye devam ettiklerini söyleyebiliriz. Ebû Sa‘îd Bahadır Han ve Ölceytü Han zamanında seyyidlerin ve nakîblerin siya","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136349549","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
THE BEGINNING OF THE SUNSET OF THE STATE SUN: INVASION OF SAMARKAND IN THE COMMENT OF MIRZA SÂMI 国家太阳日落的开始:入侵撒马尔罕在米尔扎的评论sÂmi
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-08-14 DOI: 10.53718/gttad.1299846
Sharifa TOSHOVA
{"title":"THE BEGINNING OF THE SUNSET OF THE STATE SUN: INVASION OF SAMARKAND IN THE COMMENT OF MIRZA SÂMI","authors":"Sharifa TOSHOVA","doi":"10.53718/gttad.1299846","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1299846","url":null,"abstract":"Orta Asya'nın Rusya İmparatorluğu tarafından işgal edilmesi son derece önemli çelişkili bir konu olarak her zaman tarihçilerin dikkat merkezinde olagelmiştir. Ama ne yazık ki, işgal arifesinde bölgedeki durum, askeri harekatlar detayları sömürgeci generaller ve sömürgecilerin taraftarı tarihçilerce tek taraflı ele alınmıştır. Aynı şekilde Rusya İmparatorluğu orduları tarafından Semerkant'ın işgal edilmesi ayrıntıları da çoğu kaynaklarda objektiflikten uzak yansıtılmıştır. Özellikle, askeri haberlerde dünyaca ünlü cihangir Emir Timur'un başkenti Semerkant'ın savaşsız teslim olduğu ifade edilmiştir. Adaletin sağlanması için mahkemede hem davalı hem davacı tarafların dinlendiği gibi, işgal dönemi tarihinin aydınlatılmasında yerel tarihçilerin eserlerinin de dahil edilmesi tarihi gerçekliğin ortaya çıkarılmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla bu makalede uzun yıllar Buhara Emiri Muzafferhan (1860-1885) sarayında münşi olarak görev yapan Mirza Abdulazim Sâmi'nin tarihi eserlerine dayanarak, Semerkant'ın Rus orduları tarafından işgal edilmesi olayları değerlendirilecektir. Zira Rusya-Buhara savaşında olayları gözlemleyen (\"vakainigar\") göreviyle savaş alanlarında bulunarak, savaş ayrıntılarını birebir kâğıda aktarmış olması açısından da bu tarihçinin verdiği bilgiler son derece büyük önem arz etmektedir. 
 Genel olarak Rusya devletinin XVII. yüzyıldan itibaren düzenlediği sömürgeci seferlerinde – 1654 yılında Ukrayna, daha sonra Kazan ve Sibirya, Kırım ve Kafkasya’nın işgalinde buralı halkların adına onların güya \"kendi rızalarıyla\" Rusya'ya katılma isteklerini beyan eden sahte belgeler düzenlediği malumdur. Rusya tarafından Türkistan hanlıklarının işgalinde de bu münafık politika kullanılmıştır. Makalede Semerkant şehrinin işgalinde düzenlenen böyle sahte mektuplar konusu da ele alınacaktır. 
 Semerkant şehri düşmana teslim edildikten sonra Emir Muzaffer’in oğlu Abdülmelik Tora önderliğinde şehri geri almak üzere askerî harekât başlatılmıştır. Semerkant’ın alındığı sırada Guzar’da bulunan veliaht şehzade, haberi alınca hemen harekete geçmiştir. Onun komutanları Hisar aşiretleri, Şerabad Kongratları ve Ersarı Türkmenlerine mektup göndererek onları cihada etmeye başlamış, neticede tüm eyaletlerden cihad isteyen insanlar gelip, Guzar'da toplanmıştır. Üç gün içerisinde hızlıca silah yapımına tamamladıktan sonra Abdülmelik Tora ordusuyla Guzar'dan ayrılarak Şehrisabz üzerinden Semerkant'a doğru yürümüştür. Şehrisabz ve Kitab Beyleri de 20 bin kişilik ordu ve cihatçı halkıyla birlikte Abdülmelik'i takip etmiştir. Semerkant’a ulaştıklarında oranın halkı da Tora’ya katılmıştır, nitekim Rus ordusunun Buhara’ya gitmesinin ardından orada da savaş hazırlıkları başlatılmış bulunuyordu. Birleşik güçler, Semerkant’ta kalan az sayılı Rus garnizonunun saklandığı kaleyi kuşatma altına almış, çok sayıda düşman askerini öldürmüş ve şehri geri almaya çok yaklaşmıştı. Fakat Şehrisabz ordusunun ayrılması ve Semerkant ayaklanması hakkında haberi alan Kaufman'ın planını","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135308594","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
PROPERTIES AND FOUNDATIONS IN AJLOUN SANJAK ACCORDING TO REGISTRY BOOKS IN THE 16TH CENTURY 根据16世纪的登记簿,ajloun sanjak的财产和基金会
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi Pub Date : 2023-08-12 DOI: 10.53718/gttad.1296576
Mohammad ALİ BANI ISSA
{"title":"PROPERTIES AND FOUNDATIONS IN AJLOUN SANJAK ACCORDING TO REGISTRY BOOKS IN THE 16TH CENTURY","authors":"Mohammad ALİ BANI ISSA","doi":"10.53718/gttad.1296576","DOIUrl":"https://doi.org/10.53718/gttad.1296576","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Aclun Sancağı’nın 1514-1596 yılları arasındaki vakıf ve mülk tarihine ışık tutmaktadır. Ayrıca çalışmada, tarih, coğrafya, yönetim ve nüfus açısından Aclun Sancağı’nın kısaca tarihine değinilmiştir. Çalışmada Aclun Sancağı ile ilgili olarak XVI. yüzyıldaki tahrir defterlerinden ve aynı yüzyıla ait mukataa, timar ve vakıf defterlerinden yararlanılmış ve vakıfların nasıl örgütlendiği açıklanmaya çalışılmıştır. Sözü edilen defterler, XVI. yüzyılın ortalarında Osmanlı Devleti tarafından yürütülen idari, iktisadi, içtimai, dini ve hayri faaliyetler ve nüfus üzerine kapsamlı bilgiler içermektedir. Bu defterlerde Aclun Sancağı’nın merkezine ve ona ait köy ve çiftliklere de değinilmiştir. Bu bağlamda, Aclun Sancağı’yla ilgili 970, 266 ve 1597 tarihli tapu tahrir defterlerinde bulunan mülkler ve vakıflardan bahsedilmektir. Üstelik bu defterlerde vakfın yeri, vakfın ismi, vakfın türü ve vakfın kime ait olduğu konusunda açık ve net kayıtlar da mevcuttur. Ayrıca defterlerden bu vakıfların Aclun Sancağı’nın nahiyelerine bağlı köy ve çiftliklerdeki dağılımlarının yeri ve vakfedilen emvalin değeri tespit edilebilmiştir. Ayrıca, bu defterlerden faydalanmak suretiyle Osmanlı Devleti’nin, Aclun Sancağı’ndaki iktisadi, sosyal, kültürel ve dini faaliyetleri ile, evkaf müesseselerini düzenlemesindeki rolünü anlayabilmekteyiz.
 Bu çalışma aynı zamanda Aclun Sancağı'nda vakfın tahsis edildiği ciheti hakkında da önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca ‘Aclun Sancağı’ndaki vakıf kurumları ve mülkleri, XVI. yüzyıl boyunca bölge üzerinde önemli bir ekonomik etkiye sahip olmuştur. Bu kurumlar, tarım arazileri ile pazar ve dükkân gibi ticari binalar da dâhil olmak üzere çeşitli mülklerin yönetiminden ve bakımının yerine getirilmesi konusunda faaliyet göstermekteydi. Üstelik, ‘Aclun Sancağı'nın vakıf kurumları ve mülkleri, XVI. yüzyıl boyunca bölgenin sosyal ve kültürel hayatında önemli bir rol oynamıştır. Bu vakıfların yönetimi ve bakımının yanı sıra yerel topluma hizmet sağlamakta da önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, ‘Aclun Sancağı’ndaki vakıf malları ve kurumlarının temel sosyal ve kültürel etkilerinden biri, eğitim ve bilginin teşvik edilmesi ve sosyal sınıflar arasında, özellikle de çocuklarını coğrafi sınırları dışında eğitemeyen sınıflar arasında yayılmasındaki rolüdür.
 ‘Aclun Sancağı’ndaki vakıf kurumları ve mülkleri, XVI. yüzyıl süresince bölgenin kendine has kültürel ve dini faaliyetlerinin teşvik edilmesi konusunda önemli bir katkı sağlamıştır. Eğitim, hayırseverlik, sosyal refah, dini ve kültürel faaliyetler ile yerel kimliğin desteklenmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Bununla birlikte ‘Aclun Sancağı’ndaki vakıfların Mübarek Ramazan ayında fakir fukaraya, Kurˈan okuyucularına, Mekke’deki Ulu Camii’ye, peygamber ve sahabe türbelerine, padişahların medreselerine ve camilerine, bazı zaviyelere ve mescitlere vakfedildiği ortaya konulmuştur. Bu etkiler XVI. yüzyıl boyunca bölgedeki sosyal uyumun ve kültürel çeşitliliğin artmasına katkıda bulunmu","PeriodicalId":479478,"journal":{"name":"Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354229","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:604180095
Book学术官方微信