Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1090131
Aynur Koçak, Fatma Zehra Uğurcan
{"title":"Pir Sultan as an Artist Rebelling Against Absurd","authors":"Aynur Koçak, Fatma Zehra Uğurcan","doi":"10.58242/millifolklor.1090131","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1090131","url":null,"abstract":"Başkaldırı, insanın varoluşundan beri bilinen, onun tabiatının bir parçası olarak görülen bir davranış biçimidir. Başkaldırma davranışı mitik anlatılarda ve kutsal kitaplarda insanın bir yasağa karşı gösterdiği ilk tepkilerden biridir. Buna bağlı olarak geleneksel dünya görüşünde itaatsizlik her zaman ahlakdışı bir davranış olarak değerlendirilmiş, itaat etmek erdem olarak görülmüştür. Ancak psikoloji ve felsefe dünyasında başkaldırı sıklıkla kendini gerçekleştirme evresine ulaşmış insanın cesaret edeceği bir davranış biçimi olarak yorumlanmıştır. Birçok kez üzerine yorumlar yapılmış, çeşitli yönlerden incelenmiş olan “başkaldırı” olgusu Albert Camus tarafından felsefi yönelimle ele alınmıştır. Varoluşçulukla da ilgilenmiş olan Camus için başkaldırının temelinde varlığa, varoluşa yönelik sorular ve tam olarak bulunamayan cevaplar ile insanın cevapsız kaldığı yaşam içerisinde hissettiği “absürt” duygusu yer almaktadır. Camus yaşamı, dünyayı us dışı olarak ele alır ve insanın buna bakış açısını, duyuş ve düşünüş biçimini “absürt” olarak değerlendirir. Çoğu zaman bu insan için çözülmesi gereken bir problem halini alır. Başkaldırı, bunu çözmek için seçilebilecek bir yoldur. Başkaldıran insan tiplemelerini dörde ayıran Camus için en ahlaki ve ideal başkaldırıyı gerçekleştiren “sanatçı” tipidir. Sanatçı, absürdü kabul eder ama diğer yandan da onun doğurduğu sonuçlara başkaldırır, yerine kendi dünyasında yeni bir biçimini inşa eder. Camus’nün başkaldıran sanatçı tipi Türk folklorunda Pir Sultan’da göze çarpar. Alevi Bektaşi şiir geleneğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Pir Sultan’ın başkaldırısı Alevi-Sünni, Osmanlı-Safevî karşıtlığı ekseninde gelişir, yer yer yaşamın kendisine karşı genel bir tavra dönüşür ve şiirlerine yansır. Birçok şiirinde Osmanlı padişahından, beylerden, paşalardan, kadılardan şikâyet ederek onların yerine Safevî şahlarını koyar ve onları içinde gün geçtikçe daha çok büyüyen absürt duygusundan kurtulmanın bir yolu olarak görür. Şiirlerinin arka planında hissedilen “ideal dünya” Pir Sultan için haksızlıkların yaşanmadığı, Hz. Muhammet’in, Hz. Ali’nin, Oniki İmam’ın içinde bulunduğu bir dünyadır. Şiirlerinde hiddetle karşı çıktığı figürlerle, hasretle beklediği figürleri karşı karşıya getirerek onların mevcut zamandaki temsillerini oluşturur. Pir Sultan’da “absürt” duygusunun nasıl ortaya çıktığı, onun içinde yaşadığı toplum yapısı, duyduğu ya da şahit olduğu olaylar incelendiğinde anlaşılır hale gelir. Absürt duygusunun onun şiirlerine nasıl yansıdığı, onun bu duyguyla hangi yöntemlerle başa çıktığı ise cevabı aranan sorulardır. Bu çalışmada Pir Sultan’da absürt duygusunun kaynakları, bunların şiirlerine nasıl yansıdığı ve şiir örneklerinden hareketle absürtle başa çıkmada sanat ile başkaldırıyı seçen Pir Sultan’ın başkaldırısının kodları incelenmiştir. İnceleme gerçekleştirilirken “Pir Sultanlar” tartışmalarının dışında durulmuş ve bu tartışmalardan bağımsız bir şekilde Pir Sultan’ın bir gelenek olduğu göz önünde bulunduru","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"82 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88104498","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1224764
Ahmet Erman Aral, Joris Van Doorsselaere
{"title":"Safeguarding Intangible Cultural Heritage And Formal Education: Comparison of Policies Between Türkiye And Flanders (Belgium)","authors":"Ahmet Erman Aral, Joris Van Doorsselaere","doi":"10.58242/millifolklor.1224764","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1224764","url":null,"abstract":"The 2003 UNESCO Convention on the Safeguarding of the Intangible Cultural Heritage introduces a set of interrelated measures among which education is an intersection point. Since education is crucial to the transmission of intangible cultural heritage (ICH), the States Parties have focused their attention on connecting their activities to the education sector in recent years, with formal education making up the greater part of the efforts. Belgium and Türkiye both ratified the Convention in 2006 and education ministries in both countries or parts in it seem to have concentrated on secondary education (12-18 years old) to raise awareness of the meaning and importance of safeguarding ICH. The purpose of this paper is to compare and evaluate the Flemish and Turkish formal education systems at the secondary education level regarding the implementation of the Convention. Therefore, this qualitative research is based on the investigation of the policy texts and curriculum (mainly in Dutch and Turkish) that are explicitly or implicitly connected to the presence of ICH in the education systems of both cases. From this perspective, it takes the ratification of the Convention by both countries as its point of departure and presents three levels of discussion. First, in order to comprehend the present context wherein potential connections between ICH and education are established, the overall policy of Flanders and Türkiye is briefly outlined. Second, the discussion is directed to the implications these policy choices might raise. In the final section, the frame of discussion is further narrowed to the level of curricular choices. It can be stated that the analysis of the documents revolved around the implications of centrality (Türkiye) and relative autonomy (Flanders) to mobilize ICH in education. While in Türkiye, the course Folk Culture in secondary education was initiated on the national level as a direct response to the Convention, in Flanders, this safeguarding perspective did not seem to have permeated educational policy processes. However, the Flemish Government has tolerated an open curriculum framework that seems beneficial for the inclusion of relevant content on a regional or local level. Considering achieving connections with its specific teaching context, in both cases, attention has to be drawn to the role of teacher agency. It can be stated that teachers are in need of a balance between sufficient support (capacity building, instruction manuals, didactic suggestions, explicit references to ICH) and the autonomy to execute (open curricula, professional freedom).","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"50 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83723734","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1090689
Gökhan Tunç
{"title":"Suddenly Awaken in the Heart: The Memory of the Heart in Âşık Veysel’s Poems","authors":"Gökhan Tunç","doi":"10.58242/millifolklor.1090689","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1090689","url":null,"abstract":"Bellek ve belleğe ilişkin olan hatıralar, hatırlama ve unutma gibi unsurlar, bireysel yaşantımızda merkezî bir rol oynarlar. Kimliğimizin inşasında kurucu bir rol üstlenen bellek, aynı zamanda toplumun ve kültürün varlığında, onun sürdürülmesinde de hayati bir fonksiyon üstlenir. Bununla birlikte kişisel deneyimlerimizin depolanabilir hâle gelmesi otobiyografik bellek aracılığıyla mümkün olabilmektedir. Öte yandan bütün insanlar için önem taşımasına karşılık sanatçıların eserlerini oluşturma sürecinde temel başvuru kaynaklarının geçmiş deneyimleri olması, onlar için otobiyografik belleği ayrıcalıklı bir hâle getirir. Bahsedilen nedenlerle sanatçıların genelde bellek, özelde ise otobiyografik bellek algılarının sorunsallaştırılması, onların eserlerini anlamak için elzemdir. Bu kapsamda çalışmada, Türk halk şiirinin önde gelen isimlerinden biri olan Âşık Veysel’in şiirlerinde bellek algısı, belleğin işlevi ve niteliği üzerine bir tartışma yürütülmüştür. Modern Türk şairleri için daha görünür bir sorunsal olan bellek, Âşık Veysel’in şiirlerinde, Türk halk şiirinin genelinde olduğu gibi, örtük bir işlev ve anlama sahiptir. Bu bağlamda Âşık Veysel’in şiirlerinde bellek ya da eş anlamlısı olarak hafıza sözcüklerinin geçmemesi düşündürücüdür. Ancak onun bir şiirinde “Dostlar beni hatırlasın” demesi ve sık sık şiirlerinde özellikle aşka dair yaşanmışlıklarını konu edinmesi, bizi Âşık Veysel’in şiirlerinde bellek konusunu sorgulamak için teşvik eder. Bu makalede, bahsedilen kapsamda ünlü sanatçının şiirleri bellek kavramı merkezinde incelenmiş ve kalbin, belleğe ait özelliklerle donatıldığı ve bellek metaforu olarak konumlandırıldığı sonucuna varılmıştır. Âşık Veysel’in kalbe bellek özellikleri atfetme durumunu anlamlandırma uğraşında öncelikle felsefede ve psikolojide belleğin alımlanışı tartışılmıştır. Yazıda, Platon’un hatırlamayı “namevcut bir şeyin mevcut temsili” şeklinde paradoksal bir şekilde açımlamasına; Aristoteles’in zaman kavramı ile şimdi arasındaki bağlantının altını çizmesine ve “Bellekten söz ederken, sadece geçmişte olanlarla ilgili olarak söz edilebilir.” vurgusuna değinilmiştir. Ayrıca Augustinus’un düşüncelerine de yer verilerek belleğin, hâlihazırda olmayan şeylerin bilhassa imgelerle temsilini gerçekleştirdiği söylenmiştir. Diğer taraftan psikoloji ile nörolojinin bellek araştırmalarında özellikle son çeyrek asırda önemli bir mesafe aldığı ve böylelikle gelenekselleşmiş kalıp düşünceleri yerle bir ettiği gözlemi aktarılmıştır. Klasik algılayışta belleğin mutlak kontrolümüzde olduğu varsayılırken son dönemde yapılan çalışmalarla belleğimizin kendi iradesinin olduğunun ortaya çıktığına işaret edilmiştir. Bu noktada unutmamaya çalıştığımız hatıraları unutan belleğimizin aksi bir tavırla unutmaya çalıştığımız şeyleri olur olmaz zamanlarda gün yüzüne çıkarması durumu anımsatılmıştır. Yine araştırmacıların, her hatırlamanın anıyı yeni baştan şekillendirdiğine dair tartışmaları ele alınmıştır. İkinci düzlemde ise kalbi, araştırmalarının od","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"6 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84856001","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Korkut’un Destansı Mirasının İncelenmesinde Yeni Meseleler: Sahtecilik ve Sahte Değiştirmeler","authors":"Tynysbek Konyratbay, Jılbek Keri̇mbek, Assiya Darkembayeva, Nartay Bekmoldi̇nov, Maira Sultanova","doi":"10.58242/millifolklor.1072507","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1072507","url":null,"abstract":"Korkut ismi, uzun zamandır bilim dünyasının ilgisini çekmektedir. Eski Oğuz boylarıyla ilgili Türkçe konuşan birçok halkın folklorunda, Oğuz kahramanlarının kahramanlıklarını anlatan Korkut hakkında efsaneler mevcuttur. Efsanevi Korkut’un müzikal ve destansı mirası, 19. yüzyılın ortalarından itibaren incelenmektedir. Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’daki bilim insanları, Oğuz döneminin ana destansı yapıtı olan “Dedem Korkut’un Kitabı” ile ilgili sorunları vurgulayan çok sayıda çalışma kaleme almıştır. Efsanevi Korkut adıyla ilişkilendirilen edebî eserler, dünya çapında ün kazanmıştır. Oğuzca yazılmış olan “Kitâb-ı Dede Korkut Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân” (Dresden) ve (Vatikan)’ın günü-müze ulaşan her iki versiyonu da bilimsel düşüncenin odak noktası olmaktadır. Destandaki bazı bilgilerin ve isimlerin fazlalığı, halk bilimcilerin giderek daha fazla ilgisini çekmektedir. 20. yüzyılın başlarındaki Kazak folklorunda Sovyet ideolojisi, Korkut’un destansı mirasının gelişimine yasak getirmiştir. Ayrıca 20. yüzyılın ortalarına doğru Oğuz kahramanlık destanı feodal dönemin bir eseri olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle Oğuz kökenli bazı halklar, bu yapıtı şiddetle reddetmiştir. Korkut, Oğuz boyunun temsilcisidir. Bununla birlikte, adı Kazak folklorunda uzun süredir yer almaktadır. 1917 Devrimi’nden önce bile, ünlü etnograflar tarafından Korkut’un mezar taşıyla ilgili çeşitli efsaneler kaydedilmiştir. Kazak bilim insanları, 70’lerin başında Korkut ile ilgili folklor materyallerini incelemeye başlamıştır. Bu konu ilk olarak V. V. Bartold tarafından Dedem Korkut’un Kitabı’nı Kazakçaya çeviren Profesör Avelbek Konratbayev tarafından dile getirilmiştir. Son yıllarda, özellikle bağımsızlığın benimsenmesinden sonra halk bilimciler, müzikologlar ve icracı müzisyenler bu soruna odaklanmıştır. Efsanevi Korkut’un yeni bulunan mirası-yaylı çalgı için müzik besteleri – kılkopuz hakkında tartışmalar başlanmıştır. Güvenilir kaynaklara başvurmayan ve Korkut’a atfedilen yeni keşfedilen müzik bestelerinin kökenini tartışmayan yazarlar, oldukça ayrıntılı araştırmalarını makale ve hatta kitap olarak yayımlamışlardır. Uluslararası yayınlardaki eleştirel materyallere rağmen, Dede Korkut üzerine bilimsel temele dayanmayan bilgiler veren araştırmacılar çoğalmaktadır. Korkut mirasına ilişkin sorular, kökeni ayrım gözetmeyen her türden uzun masallarla doludur. Bu çalışmada, son yıllarda yerli ve yabancı basının sayfalarında yayımlanan çok sayıda çalışmanın bilimsel analizinin yapılması amaçlanmıştır. Korkut adıyla ilgili efsanelerin sayısını çoğaltmakla ilgilenen bazı yeni yazarların bireysel eserleri özel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu bağlamda makale, Kazak Korkut efsanesinin klasik versiyonu 19. yüzyılın ikinci yarısında V. Velyaminov-Zernov tarafından yayımlandığı vurgulamaktadır. Metnin varlığına rağmen, bu efsane bazı yazarlar tarafından serbestçe yorumlanmıştır. Bir zamanlar A. Zhubanov tarafından orijinal kaynağa atıfta bulunulmadan yayımla","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"25 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"78276501","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1088457
Fatih Erbay
{"title":"'Turk' Auto-Stereotype in Nasreddin Hodja Jokes: Sample Manuscript No. BY7297","authors":"Fatih Erbay","doi":"10.58242/millifolklor.1088457","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1088457","url":null,"abstract":"“Türk” kelimesinin anlamı üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda çeşitli görüşler öne sürülse de bilinen yazılı ilk metinler olan Orhun Yazıtlarında “millet” anlamını ifade ettiği görülmektedir. Türk kelimesinin “Türkçenin çeşitli lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse” anlamının yanında “güzel, güçlü, yiğit” gibi anlamlarda da eserlerde yer aldığı bilinmektedir. Farklı kültürlere ait eser ve sözlüklerde (özellikle Fars ve Arap kaynakları) de “Türk” kelimesinin çeşitli anlamların yanında “sevgili” anlamıyla birçok eserde karşımıza çıkmaktadır. Ancak olumlu anlamların yanında kelimenin olumsuz kullanımları da mevcuttur. Tespit edilebildiği kadarıyla Türk kelimesinin olumsuz anlamlarda kullanılması 15. yüzyıla ait eserlerden itibaren başlamıştır. Bazen tamlamayla “türk-i bī-rāh” şeklinde, bazen Farsça ek alarak “türkāne” şeklinde, bazen de sadece isim olarak “köylü; kaba” anlamında kullanımları görülmektedir. 17. yüzyıl hiciv şairi Nef’î, Sihâm-ı Kazâ’sında yer alan çok sayıdaki beyitte Türk kelimesini bir aşağılama unsuru olarak kullanır. Bu çalışmada, Nasreddin Hoca fıkralarında geçen “Türk” kelimesinin olumsuz/menfî (pejorative) anlamlarda kullanılması incelenmiştir. Çalışmaya esas teşkil eden eser, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi BY7297 numarasıyla kayıtlı Hikâyât-ı Hoca Nasreddîn adlı yazmadır. Kütüphane kayıtlarından eserin hicri 1292 yılında (1875-1876) vakfedildiği anlaşılsa da eserin istinsah tarihi ve müstensihi belli değildir. Ancak bağışlanma tarihi (1875-1876) dikkate alınarak istinsah tarihinin 1800’lü yılların başı olması muhtemeldir. Hikâyât-ı Hoca Nasreddîn adlı yazmada yer alan fıkralar taranarak Türk/Türkmen kelimelerinin geçtiği latifeler tespit edilmiştir. Daha sonra bu latifeler Kırgız Cumhuriyeti Ulusal Bilimler Akademisi Cengiz Aytmatov Dil ve Edebiyat Enstitüsü'nün el yazması koleksiyonu 007 numarada kayıtlı olan ve başı-sonu eksik basma eserdeki latifelerle karşılaştırılmıştır. Dolayısıyla aynı döneme ait Batı ve Doğu Türkçesiyle kaleme alınmış Nasreddin Hoca fıkraları Türklük algısı yönüyle ele alınmıştır. Hikâyât-ı Hoca Nasreddîn adlı yazmada “Türk” ve “Türkmān” tipinin yer aldığı altı fıkra, mezkûr basma eserdeki latifelerle bir araya getirilerek incelenmiştir. Bu latifelerin dili, geç dönem Çağatay Türkçesine aittir. Bu sebeple Batı Türkçesi (Hikâyât-ı Hoca Nasreddîn) ve Doğu Türkçesinde yer alan fıkraları, Türk tipi üzerinden karşılaştırmak uygun görülmüştür. Cengiz Aytmatov Dil ve Edebiyat Enstitüsü 007 numarada kayıtlı geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazılmış Nasreddin Hoca (Efendi) latifelerinde Türk tipi bulunmamaktadır. Bu tipin Anadolu sahasındaki Nasreddin Hoca fıkralarında bulunduğunu, Doğu Türkçesiyle yazılmış fıkralarda yer almadığını görülmektedir. Her ne kadar Doğu Türkçesinin coğrafyasında Türk kelimesinin menfî anlam içeren kullanımlarını Nevâyî’de görülmüş olsak da bu kullanımın sınırlı olduğunu, Anadolu Türkçesindeki kullanımının daha yaygın olduğunu söylemek yerinde olacaktır","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84843957","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1145384
Banu Güzelderen, Zekeriya Karadavut
{"title":"The Equivalences of Kam and Kam's Functions in the Early Texts of the Turkish-Islamic Period","authors":"Banu Güzelderen, Zekeriya Karadavut","doi":"10.58242/millifolklor.1145384","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1145384","url":null,"abstract":"Eski Türk inancında kamların (şamanların) işlevlerinin zaman içinde farklı dinlere bağlı olarak değişime uğraması tarihî metinler aracılığıyla izlenebilmektedir. Özellikle ilk dönem İslami metinlerde tespit edilen kam ve işlevlerine ait adlandırmalar bu işlevlerin sınırlarının nasıl çizildiğine ilişkin bilgi vermektedir. Bu doğrul-tuda, İslam dinini benimseyen Türklerin hayatında kamın işlevlerinin birbirinden ayrılarak yaşamını sürdürmesi yakın zamana kadar metinler aracılığıyla gözlemlenebilmektedir. Bu çalışmada araştırmacılar tarafından te-melde \"din adamı / göklere yolculuk / dinsel ayin yönetme işlevi\", \"büyü / tedavi amaçlı büyü / hekimlik işlevi\" ve \"kehanet\" çerçevesinde toplanan kamın işlevlerinin İslamiyet'in benimsendiği ilk dönemdeki Türkçe metin-lere nasıl yansıdığının üzerinde durulmuştur. Bu işlevlere ait adlandırmaların tarihî metinlerde tespit edilen ilk örneklerinden itibaren sınırları çizilmeye çalışılmıştır. İlgili söz varlığının hangi anlamlara geldiği ve kamın hangi işlevlerine işaret edecek biçimde kullanıldığının üzerinde durulmuştur. Çalışmada ilk önce din adamı işlevine ait adlandırmalar ele alınmıştır. Kamın din adamı işlevi ile dinsel ayin yönetme, bu ayin sırasında gök-lere yolculuk, ruhlara rehberlik etme işlevlerine sahip olması anlatılmak istenmektedir. Taranan metinlerdeki kam adlandırmalarının eski Türk inancındaki gibi bütün işlevleriyle bir kam çerçevesini sunmadığı elde edilen verilerden yola çıkılarak tespit edilmiştir. Zamanla İslami çevrede bu işlevin dervişler, âşıklar, şeyhler ve veliler biçiminde farklı bir form ile varlığına devam ettiği görülmektedir. Kam sözcüğüyse eski Türk inancını doğrudan çağrıştıracak olan din adamı işlevinden uzaklaşmış, sözü edilen diğer işlevlerle sınırlı tutularak bir süre varlığını korumuştur. Bunun yerine gerektiği durumlarda kamın çeşitli görsel ögelerine ilişkin adlandırmaların veya başlı başına hekim, kâhin, büyücü olarak tanımlanmasını sağlayan adlandırmaların tercih edildiği görülmüştür. Ka-mın bir diğer işlevi olan büyü / tedavi amaçlı büyü / hekimlik işlevinin İslami karaktere bürünerek ocaklar, emçiler, otaçılar, hocalar, kırık-çıkıkçılar biçiminde varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. Anadolu'da Türkmen babalarının olağanüstü işler yapmalarının keramet sahibi olmaları ile açıklanması da Sünnî İslam'ın yasaklarına karşı büyü ve sihrin biçim değiştirmesi olarak düşünülebilir. Bunun yanında kam ve kamlığa ilişkin temel söz varlığının hekimlik işlevine yönelen anlamlar kazandığı da görülmektedir. Kamın kehanet işlevi, İslamiyet'le birlikte velilikle ilişkilendirilerek yaşatılmıştır. Henüz ilk İslami metinlerde bu işlevlerin İslamiyet'ten uzak oluşları nedeniyle ayrışmaya başladığı görülmüştür. Dine aykırı bulunsa da halk arasında yaygın olarak süren ve bir alışkanlık hâline dönüşen uygulamaları ifade etmek, dönemin müellifleri için de büyük bir dikkat ve incelikli bir yaklaşımı gerektirmiştir. İslami metinlerde sözcüğün \"din adamı\" anlamı ancak \"eski Türk inancının din ","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"29 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90531753","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1185586
Gabit Tuyakbayev, Sagat Tai̇man, Zhanat Botabayeva
{"title":"Kazak Toponimik Efsanelerinde Türk Halklarının Ortak Motifleri","authors":"Gabit Tuyakbayev, Sagat Tai̇man, Zhanat Botabayeva","doi":"10.58242/millifolklor.1185586","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1185586","url":null,"abstract":"Toponymic legends, a subcategory of the legend genre in field of folklore, are valuable cultural heritage that reflect the cultural and historical significance of a place and are associated with the beliefs and stories of local people. Toponymic legends are stories hidden in the depths of place names. These legends shed light on the history and cultural context of the places they are named after. Serving as a reflection of a place's essence, toponymic legends nourish the fabric of geography, revealing the uniqueness of a region. Like an archaeologist carrying the traces of history, they provide us with an unparalleled window to unravel the secrets of the past and understand the roots of local culture. However, this subcategory has not been sufficiently studied within the discipline of folklore. However, the study of toponymic legends contributes to the preservation and valorization of cultural heritage by providing scientific data in cultural, historical, linguistic, geographical and ecological fields. Moreover, the interrelationship between similar legends in different regions is an important means of comprehensively assessing the culture of a nation. This relationship sheds light on the internal harmony, national unity and historical depth of a spesific nation's traditional culture. The aim of the study is to provide a holistic perspective on Turkish culture through two toponymic legend texts from Kazakh Turks. The legends of \"Kız Kulesi\" (Maiden's Tower) and \"Kırk Kız\" (Forty Maidens) exist among both Kazakh Turks and other Turkish communities in the research sample. Both legends belong to the categorical subcategory of toponymic legends. When examined in terms of their motifs and narrative patterns, along with their texts, variants, and historical background, they show significant similarities. Furthermore, when the elements that constitute the narrative are analyzed and interpreted from the perspective of Turkish culture, it is determined that they possess intra-cultural consistency. The fact that Turkic communities, which have interacted with distant and different cultures, share the same legends with almost identical motifs, indicates the preservation of cultural unity. \"Kırk Kız\" and \"Kız Kulesi\" legends shed historical light on Turkish culture within the toponymic category. These legends, with their rich motifs and narrative elements, provide insights into the cultural heritage and historical background of the Turkish people. They serve as important cultural symbols, reflecting the deep-rooted traditions, beliefs, and values of the Turkish culture. Through the exploration of these legends, one can gain a deeper understanding of the historical, social, and cultural dynamics that have shaped the Turkish identity over time.","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"42 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90371104","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1061022
Afina Barmanbay
{"title":"“Âşık Alı’nın Türkiye Seferi”nin Üç Varyantı","authors":"Afina Barmanbay","doi":"10.58242/millifolklor.1061022","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1061022","url":null,"abstract":"Millî kültürün inşa edilmesinde ve şekillenmesinde önemli hizmetleri olan âşıklar, bu geleneğin yaşatılarak geleceğe taşınmasında müstesna rol oynamışlardır. Âşıklık geleneğinde destan ve halk hikâyeleri; millî kültürü ve tarihi yansıtması bakımından oldukça önemli bir mirastır. Manzum parçaların sıkça kullanıldığı bu edebi türlerin anlatılması, çok güçlü bir hafıza gerektirmektedir. Destan ve halk hikâyelerinin kuşaktan kuşağa intikal ederek günümüze ulaşmasını, âşıklara borçluyuz. Âşıklar; musiki, nazım, nesir ve tiyatro sanatı unsurlarını birleştirerek kendi sanatlarını icra etmişlerdir. 16.-17. yüzyıllarda Türk kültür coğrafyalarında altın dönemini yaşayan âşıklık sanatı, özellikle 19. yüzyılda pek fazla halk hikâyeleri ortaya çıkarmıştır. İrevan, Göyçe, Borçalı, Karabağ, Şirvan, Derbent muhitlerinin yanı sıra Karadağ-Tebriz, Urmiye, Horasan, Kaşkay, Zencan, Save gibi bölgeleri de kapsayan Azerbaycan âşıklık geleneği, Türk halk edebiyatının önemli bir kültür hazinesidir. 19. yüzyılda Azerbaycan âşıklık geleneğinin önemli merkezlerinden biri olan Göyçe, Azerbaycan Türk âşıklık geleneğine Ak Âşık (Allahverdi), Âşık Alı ve Âşık Alesker gibi dev üstatlar kazandırmıştır. Göyçeli Âşık Alı, 19. yüzyıl başlarında dünyaya gelen ve en uzun ömürlü sa-natkârlardan biri olarak bilinmektedir. Âşığın hayatı ve sanatsal faaliyeti ile ilgili en fazla bilgi, “Âşık Alı’nın Türkiye Seferi” adlı halk hikâyesinde yer almaktadır. Destan ve halk hikâyelerinde görülmekte olan farklı versiyon ve varyantlaşma, bu eser için de geçerlidir. “Âşık Alı’nın Türkiye Seferi”nin üç metni tarafımızca tespit edilmiş ve birbirine fazla benzemeyen bu eş metinler için çalışmamızda varyant terimi kullanılmıştır. Şimdiye kadar konuyla ilgili tek varyanttan bahsedilmiş ve ele aldığımız üç varyant arasında mukayeseler yapılmamıştır. Kullandığımız baskı yılına göre varyantlardan birincisi, Âşık İmran Hasanov ve Âşık Mahmud Memmedov; ikincisi, Âşık Hacı Bayramov; üçüncüsü ise Âşık Gulu tarafından anlatılmıştır. Çalışmamızda; Âşık Alı hakkında bilgi verilmiş, hikâyenin tanıtılması için Kiril alfabesiyle yayınlanan birinci varyantın ayrıntılı özeti çıkarılmıştır. Varyantlar, onları anlatan âşıkların adıyla adlandırılmış, her üç varyant arasındaki farklar ve yeni bilgiler tespit edilerek başlıca özellikleri açıklanmıştır. Varyantlar arasındaki farkları daha net görebilmemizi sağlaması ve hikâyenin önemli temel unsuru olan nazım parçalarını temsil etmesi adına “Ağrı dağı” şiiri, ayrıca incelenmiştir. Türkiye’deki Âşık İkbal (Yığval) ve Âşık Esmer’den bahsedilen hikâyede; Ağrı, Iğdır, Kağızman, Kars, Sarıkamış, Erzurum, Muş ve İstanbul gibi bölgelerin adı geçer. Eserde, Âşık Alı’nın; Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Âşık Ömer, Âşık Emrah, Öysüz Dede, Kayıkçı Kul Mustafa, Kul Mehmet, Kul Himmet, Âşık Hasan gibi üstatlardan haberdar olduğu ve onların şiirlerini ezbere bildiği görülmektedir. Bu doğrultuda çalışmamızın bir diğer amacı, “Âşık Alı’nin Türkiye Seferi” bağlamında ","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84542262","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1202087
Sheng Chen, Liya Guo, Rui Xi̇ao
{"title":"Indigenous Sports History and Culture in Asia","authors":"Sheng Chen, Liya Guo, Rui Xi̇ao","doi":"10.58242/millifolklor.1202087","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1202087","url":null,"abstract":"The book is overwhelmingly discussing martial arts culture and its popularity within the global context. It reviews Japan’s martial arts and how it expanded globally. It further reviews the evolution of Korean martial arts and how sports between North Korea and South Korea are used as diplomacy. Furthermore, a comparative study between China’s and Japan’s traditional sports narrates the modern transformation of the art. Regret about the book is an omission on the expansion of Asian martial arts in developing countries, for example, Sub-Saharan Africa and South America, because it would have given insight into the positive evolvement and challenges of martial arts in developing countries. Although the chapter about Israel’s combat discipline by using Asian martial arts from 1891 gives an interesting twist to the book, we would rather have preferred insight into the implementation of martial arts in developing countries. Despite the book’s above-mentioned shortcomings, the language is accessible, and the book is structured and coherent.","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"128 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"72523095","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Milli FolklorPub Date : 2023-06-30DOI: 10.58242/millifolklor.1316279
Abdulhakim Mehmet
{"title":"Uygurların Somut Olmayan Kültürel Mirası Üzerine Değerlendirmeler","authors":"Abdulhakim Mehmet","doi":"10.58242/millifolklor.1316279","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1316279","url":null,"abstract":"Uygurların somut olmayan kültürel mirası; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu yani UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi, UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Somut Olmayan Kültürel Miras Temsilî Unsur Listesi ve bu listelerin alt tabanlarından olan Sincan Uygur Özerk Bölgesi Özerk Bölge Düzeyi Somut Olmayan Kültürel Miras Temsilî Unsur Listesi gibi birçok listede yer almaktadır. Uygurların somut olmayan kültürel mirasını; temsilî unsurlarının sayıları, alan-kategorileri, coğrafi dağılımı ve onlara ilişkin koruma eylem planı açısından ana hatlarıyla tanıtmak ve değerlendirmek gerekmektedir. Bu çalışmada, Çin’in somut olmayan kültürel miras temsilî unsur listelerini ülke durumuna uygun olarak ülke, eyalet (özerk bölge, doğrudan merkeze bağlı şehir), il (özerk il, il düzeyi şehir), ilçe (özerk ilçe, ilçe düzeyi şehir, metropol ilçe) olmak üzere dört düzeyde oluşturması, belirli zaman dilimi içinde dönemler boyunca kamuoyuna duyurması, listelere alınacak temsilî unsurları 1) halk edebiyatı; 2) geleneksel müzik; 3) geleneksel dans; 4) geleneksel tiyatro; 5) quyi (şarkılı anlatım); 6) geleneksel spor, eğlence ve akrobasi; 7) geleneksel güzel sanatlar; 8) gele-neksel beceriler; 9) geleneksel tıp; 10) folklor vesaire kategorilere bölmesi gibi deneyimleri, Sincan Uygur Özerk Bölgesinin ilgili çalışmaları özetle anlatıldıktan sonra UNESCO listelerinde yer alan Uygurlara ait iki unsur -- \"Makam sanatı\" ve \"Meşrep etkinliği\" özel olarak tanıtılacaktır. Ardından, Ulusal Somut Olmayan Kültürel Miras Temsilî Unsur Listesi’nde yer alan Uygurlara ait 33 unsur, 61 alt unsur somut olmayan kültürel miras alanlarındaki tertibi boyunca tanıtılacaktır. Sözlü gelenekler ve anlatımlar alanındaki üç unsur; Gösteri sanatları alanındaki sekiz unsur, 20 alt unsur; Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler alanındaki üç unsur, yedi alt unsur; Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar alanındaki beş unsur, 10 alt unsur; El sanatları alanındaki 14 unsur, 21 alt unsur teker teker incelenecektir. Unsurun adı, Çin’deki kategorisi, unsur numarası, envanter numarası, onay tarihi, coğrafi dağılım merkez(ler)i, unsuru koruma kurumu hakkında kısa bilgiler verilecektir. Ge-rektiğinde bazı unsurların tanımı yapılacaktır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi Özerk Bölge Düzeyi So-mut Olmayan Kültürel Miras Temsilî Unsurlarına ait bazı güncel verilere de yer verilecektir. Uygurla-rın somut olmayan kültürel mirasıyla ilgili bütün işlemler Çin’in somut olmayan kültürel miras ça-lışmaları çerçevesi içinde, onun bir parçası olarak yürütüldüğü, ülkenin bu alanda kendi durumunun bulunduğu dikkate alınarak Uygurlara ait unsur, alt unsurlar hakkındaki işlemler üzerine bazı değer-lendirmeler yapılacaktır. Uygurların somut olmayan kültürel mirası bölgenin, ülkenin ve insanlığın manevi zenginliğinin bir belirtisidir. Onu daha detaylı tanıtmaya, daha bilimsel araştırmaya ve daha kapsamlı değerlendirmeye iht","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"9 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"72802535","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}