{"title":"THE ROLE OF BAYAT IN THE TURKISH NATIONAL STRUGGLE PROCESS ON THE AXIS OF LIEUTENANT COLONEL (BAYATLI) ARIF BEY AND KARAKEÇILI NATIONAL REGIMENT","authors":"Şerife Burcu Kaya, Ümit Ünsal Kaya, Yakup Bulut","doi":"10.17498/kdeniz.1242250","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1242250","url":null,"abstract":"As a result of the National Struggle, which can also be described as the struggle for the survival of Turkishness, the Turkish nation has shown the whole world what they can endure for the sake of an inch of land even under very difficult conditions. In the absence of a regular army during the period of the National Struggle, we see that a number of patriotic formations emerged to protect the unity of the homeland. These formations, called Kuvâ-yi Milliye, mean voluntary militia units that came together against the occupation forces for the independence of the homeland by taking strength from their national feelings. During the National Struggle, Turkish people supported the independence movement in all regions. In this process, Bayat district of Afyonkarahisar, known for its proximity to strategic cities in the National Struggle such as Eskişehir, Akşehir and Afyonkarahisar, was exposed to the occupation attempts of the Greek army in its struggle for independence. Although Bayat was not directly in the hot spot in the Battle of Sakarya and the Major Assault of Turkish Army due to its location, it was a settlement where the necessary military services and Tekâlif-i Milliye orders were implemented for the National Struggle. Lieutenant Colonel Arif Bey, who has not been sufficiently mentioned in the pages of history, came to his hometown Bayat as a result of the arrest warrant issued by the Istanbul Government against him, supported the Kuvâ-yi Milliye movement in the Central Anatolia region and played an active role in suppressing the rebellions that emerged in the immediate vicinity. One of the important works of Lieutenant Colonel Arif Bey in this process is that he united the militia forces around him under his command and established the Karakeçili National Regiment and created an important support force for the National Struggle. In this study, which was created by making use of archival documents, memoirs, researches and information in periodicals, we aimed to make a historical contribution to the understanding of the local and national values of Turkish independence.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"275 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115426668","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bahr-i Ahmer, Bezm-i Alem ve Mithatpaşa Vapurlarının Karadeniz’de Batırılması ve Kafkas Cephesine Yansımaları","authors":"Mehmet Erdoğan","doi":"10.17498/kdeniz.1241495","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1241495","url":null,"abstract":"Dünya devletlerinin kuruluş mücadelelerinde savaşların büyük bir payı vardır. Osmanlı İmparatorluğu için de bu süreçler kuruluş mücadelesinden itibaren belirli dönemlerde devam etmiştir. Bu hadiseye birçok örnek gösterilebilir. Osmanlı Devleti’nin Jeopolitik konumu, zengin yeraltı kaynakları ve deniz ulaşımına elverişli coğrafyası ile sürekli savaşa dahil edilme planları ile karşı karşıya kalmıştır. Bu maksatla I. Dünya savaşı öncesi Osmanlı Devleti denge politikası gütme amacıyla gizli olarak ittifak çalışmaları içerisinde yer alsa da sadece Almanya ile mutabakat sağlanabilmiştir. Bu yardım antlaşması çerçevesinde, Alman askeri heyeti Osmanlı ordusu ve deniz gücünü Yavuz ve Midilli kruvazörleri ile güçlendirilmeye çalışılmıştır. Genel olarak I. Dünya savaşında Osmanlı Devleti mağlup görünse de kısmı olarak kendi coğrafyasını koruma amacına ulaşmıştır. I. Dünya savaşı dünya devletlerinin dönüm noktası olma özelliği taşıması bakımından Osmanlı Devleti için de yeni bir kuruluş mücadelesi dönemini yansıtmaktadır. Bu makalede Osmanlı Devleti’nin I. Dünya savaşında kaybettiği topraklarını yeniden sınırlarına dahil etmek istemesi amacıyla Kafkas cephesine lojistik desteği Karadeniz üzerinden gerçekleştirmek gayesindedir. Bu amacını gerçekleştirmek üzere I. Dünya savaşına Rusların Odesa limanlarını bombalatmasının ardından hem savaşa dahil olmuş hem de Kafkas cephesine lojistik yardım götürmek üzere yola çıkan Bahr-i Ahmer, Bezm-i Alem ve Mithatpaşa gemilerini Karadeniz’de kaybetmiş, cepheye yardım planlandığı şekliyle ulaşamamış ve etkisi fazlasıyla hissedilmiştir. \u0000Çalışma kapsamında I. Dünya savaşında Karadeniz’de Ruslar tarafından batırılan Bahr-i Ahmer, Bezm-i Alem, Mithatpaşa vapurlarından yola çıkılarak lojistik destek yardımının başarıya ulaşamamasındaki etkenler ve Kafkas cephesine etkileri tarihi kaynaklardan, bilimsel geçerliliğe sahip ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makale ve literatür taraması kapsamında incelenecektir.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131956809","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ŞEHRİYAR’IN GÖNDERME YAPTIĞI ŞAİRLER ÜZERİNDEN İRAN’DA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE DAİR BİR OKUMA DENEMESİ","authors":"Memet Abukan","doi":"10.17498/kdeniz.1250234","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1250234","url":null,"abstract":"Türkçenin gerek ana dili gerekse yabancı dil olarak öğretimine yönelik çalışmaların sadece dille ilgili değil diplomasiden tarihe, kültürden siyasete çok boyutlu olduğu bilinen bir durumdur. Bir taraftan farklı ülkelerde Türkçe eserler ortaya koyan yabancı yazar veya araştırmacılar diğer taraftan ise Türkiye dışında yaşayan ve Türkçenin farklı lehçelerini konuşanların çalışmaları başta dil olmak üzere ülkeler arasında tarihsel olaylar, kültürel değerler vb. pek çok hususa ışık tutmaktadır. Her edebi eserin oynadığı bu rol bir köprü inşa etmektedir. Nitekim Azerbaycan Türk Edebiyatı’nın ve İran Edebiyatı’nın önemli bir şairi olan ve Türk dünyasında Haydar Baba’ya Selam şiiriyle bilinen Muhammed Hüseyin Şehriyar’ın yazmış olduğu şiirler bu çerçevede değerlendirilebilir. Türkçe ve Farsça yazdığı şiirler ve bu şiirlerinde hem Türk hem de İranlı şairlere yapmış olduğu göndermeler dilin kültürler arasındaki bağları güçlendirmedeki etkisi olarak okunabilir. Onun yaşadığı coğrafyanın kültür, folklor, sosyal ve siyasi hayatını, Yahya Kemal’den Akif’e Fuzuli’den Sabit’e kadar Türk şiirine damgasını vurmuş simaları ve Hafız, Firdevsi gibi Fars edebiyatının önemli isimlerine değinisi önemi bir kaynak metin işlevi görmektedir. Türk dünyasının farklı kaynaklarından beslenen şiir geleneğinin uzantısı olarak değerlendirebileceğimiz şiirlerinde bazı Türk şairlerinden etkilenmesi onun düşünce dünyası üzerinde de büyük bir etki bıraktığı söylenebilir. Bu durum Fars edebiyatının etkisiyle de belirtilebilir. Yapılan çalışmada Şehriyar’ın şiirlerinde Türk ve Fars edebiyatının önemli şairlerine yaptığı göndermeler dokuman incelemesi yöntemiyle ele alınmıştır. Böylece şairin genelde Türk ve Fars edebiyatı açısından önemi, özelde Türkçenin ana dil ve yabancı dil olarak öğretimi konusunda Şehriyar’ın edebi metinlerin işlevinin ne olduğu ve bunlardan nasıl yararlanılabileceği noktasında bazı çıkarımlarla alan yazına katkı sunmak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"123 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122894476","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BAYAT - AFYONKARAHİSAR YÖRESİ AĞITLARI","authors":"Ümit Ünsal Kaya, Şerife Burcu Kaya","doi":"10.17498/kdeniz.1233142","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1233142","url":null,"abstract":"Ağıt söyleme geleneği, Türk toplumunun yaşantısında çok eskiden beri önemli bir yere sahiptir. Sözlü kültürün önemli bir parçası olan bu gelenek sosyo-kültürel yaşamdaki değişimlere bağlı olarak yavaş yavaş yok olmaktadır. Bir kültürel değer taşıyan bu yöresel geleneğin derlenmesi, Türk kültür mirası içinde yer edinmesinin sağlanması çalışmanın temel amacıdır. Bu düşünceden yola çıkarak Afyonkarahisar-Bayat yöresinde söylenen ağıtlar derlenmiştir. İç Batı Anadolu’daki Afyonkarahisar ilinin Bayat ilçesinde kültürel miras olarak yüzyıllardır günümüze süregelen Bayat ağıtlarının kendine özgü söyleme şekli ve mitolojik hikayesi vardır. Ağıt söylemenin temelini vefat karşısında duyulan üzüntü, evlenme, ayrılık, kına gibi durumlar oluşturmuştur. Bu çalışmada Bayat yöresine ait ağıtların, bu yörede yaşayan 15 kaynak kişiyle yüz yüze görüşme yaparak video ve ses kaydı ile toplanıp yazıya geçirilmiştir. Uygun örnekleme tekniği ile oluşturulan çalışmanın örneklemini bu yörede ağıt söylemeyi bilen 15 kaynak kişinin söylediği 21 ağıt oluşturmaktadır. Kaynak kişilerin 13’ü okuryazar, 2’si okur-yazar değildir. Kaynak kişilerden tespit edilen ağıtların nesilden nesile sözlü olarak aktarıldığını gözlemledik. Ağıt içeriklerinin söyleyicinin sevdiğini kaybettiği durumlarda hissettiği üzüntüyü dile getirmek ve evlenerek ana evinden ayrılan kızına duyacağı özlemi ifade etmek amaçları ile dile getirildiğini tespit ettik. Çalışmanın sonunda ağıtların kültürel birikim taşıyan önemli kaynaklar olduğu ve bu ağıtlar sayesinde yörenin yaşam biçimi, coğrafyası, geçim tarzları ve günlük yaşayış biçimleri hakkında bilgiler edinebileceğimiz ortaya konmuştur. Bu ağıtların bölgenin kültürel birikimlerinin aktarılmasında önemli işlevi olduğu görülmektedir. Bu işlevin yok olmaması için yazılı kaynaklara aktarılmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127476957","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"DEĞERLERLE LİDERLİK ALGISININ ADALET ÜZERİNDEKİ ETKİSİ; KAMU KURUMLARINDA BİR ARAŞTIRMA","authors":"Selime Döğer, Murat Kasimoğlu","doi":"10.17498/kdeniz.1250509","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1250509","url":null,"abstract":"Amaç – Bu çalışmanın amacı kamu kurumundaki çalışanların değerlerle liderlik anlayışı ile liderin adalet anlayışı arasındaki etkiyi ve ilişkiyi incelemektir.\u0000Yöntem – Nicel araştırmadan elde edilen veriler kamu kurumunda hizmet eden eğitim düzeyi önlisans ve üzeri eğitimli 251 kişiden toplandı. Analiz, model ve hipotez için değer temelli liderlik ölçeği kullanılarak yapıldı.\u0000Bulgular – Araştırma sonuçlarını genelleştirirken, veri toplama aracını ve kamu çalışanlarından toplanan veriler sayesinde tartışma ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca değer temelli liderliğin alt boyutları ve liderin adaleti üzerindeki etkisi, farklı tutumlara sahip olduklarını yordamaktadır. Araştırma sonuçları genellenirken veri toplama aracı ve kamu görevlilerinden toplanan veriler sayesinde tartışmaya açılabilmektedir. Bu nedenle, gelecekteki araştırmalar daha fazla veri toplama yöntemi kullanarak veri toplama kaynaklarını ve ortamını genişletebilir. Çalışmanın bulguları hem kamu kurumlarının hem de kurumsal şirketlerin yönetiminde ki liderler ile karar vericilere, liderlik yaklaşımlarını buna göre stratejik olarak ayarlama ve iş yerinde uygun şekilde teşvik etmeye yardımcı olur. Tartışma – Elde edilen bulgular teorik çerçeve ile birlikte irdelenmiş, gelecekteki araştırmacılara ve kamu kurumu ve kurumsal şirket yöneticilerine öneriler sunulmuştur. Yeni yönetim tarzlarından değer temelli liderlik, çalışana değer yükleyen, eğitimine, çalışmasına, gelişmesine öncülük edendir. Ayrıca değerlerle liderlik algısı çalışanlar üzerinde, liderin adaleti ile refah ve güvenilir ortamda idari kolaylık sağlar.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"43 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122917126","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"GÖÇ EDENLERİN TANIMLANMA SORUNSALINI GÖÇ İDARESİ BAŞKANLIĞININ “MİSAFİRİMSİN” ADLI KAMU SPOTU ÜZERİNDEN OKUMAK","authors":"Aslı ÖZTÜRK TERZİ","doi":"10.17498/kdeniz.1234183","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1234183","url":null,"abstract":"Göç eylemine sebep olan nedenler doğrultusunda bu eylemin öznelerinin yapmış oldukları yer değişimleri, ulaştıkları yerlerdeki siyasi ve hukuksal yapı çerçevesinde farklı şekillerde tanımlanmaktadırlar. Göç eden kişilerin tanımlanmalarındaki farklılıklar hukuksal statülerini de etkilemektedir. Göçe neden olan durumlar ve olaylar, tüm dünyada eşit haklara sahip oldukları evrensel bildirilerle kabul edilmiş bireylerin yaşam hakkı ve özgürlük mücadeleleri sonucunda gerçekleştiğinde evrensel sağduyunun gözden kaçabildiğini ve bu bireylerin yabancı, diğer, öteki şeklinde bizden olmayan, bizle ortak özellikler taşımayan anlamlarına gelen kavramlarla tanımlandıkları görülmektedir. 2011 Suriye kitlesel göçü gibi, göç eden ve göç edilen toplumun ortak inanç ve ortak kültürel özellikler taşıması durumunda ise bu tanımlamalar din kardeşi, ensar ve misafir gibi duygusal tanımlamalarla yapılabilmektedir. Yasal statü çerçevesinde ise, göçmen, mülteci, şartlı mülteci ve ikincil koruma altındakiler şeklinde kavramsallaştırılmaktadırlar.\u0000Bu farklılıkların altında yatan çeşitli sebepler bulunmaktadır. Her tanımlama, tanımlanan kişilere çeşitli haklar ve sorumluluklar yüklemektedir. Bu tanımlamaların göç edilen alandaki yönetim mekanizmalarının sorumluluk boyutunu arttırması ve uluslararası hukukta geçerlilik taşıması nedeniyle farklılaştığını söylemek mümkündür. \u0000Suriye’den kitlesel göç dalgası ile Türkiye’ye gelenlerin geçici bir süre için Türkiye’de var olacaklarına vurgu yapılması amacıyla merkezi yönetim ve medyada, içerisinde derin belirsizlikler içeren “misafir” ifadesi kullanılmıştır. Göç ile ilgili iş ve işlemlerden sorumlu olan Göç İdaresi Başkanlığı tarafından da bu söylemin devam ettirildiği hatta bilgilendirme ve uyum faaliyetleri kapsamında hazırladıkları kamu spotlarında buna vurgu yaptıkları görülmektedir. \u0000Çalışma kapsamında göç edenlerin muğlak olmayan bir çerçevede tanımlanmalarının hem söylemlerde farklılıklar yaşanmaması hem de belirsizliklerin azalması ve göç edenlerle göç edilen toplumun bir arada yaşayabilmesi için gerekli olan uyum çalışmaları üzerindeki önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda Göç İdaresi Başkanlığı’nın “Misafirimsin” adlı kamu spotu göstergebilimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"118 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124571690","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İKİ ASRIN OZANI JAMBIL JABAY ULI","authors":"Ahmet Güngör","doi":"10.17498/kdeniz.1207217","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1207217","url":null,"abstract":"Öz\u0000Jambıl Jabay ulı iki asra damgasını vurmuş, çarlık dönemi, Bolşevizm, komünizm sistemini yaşamış, iki dünya savaşı görmüş, sözlü ve yazılı edebiyat geçiş döneminin nadir ozanlarından biridir. Şiir, deyiş, atışma ve destanlarıyla Orta Asya’dan Anadolu ve Balkanlara uzanan Türk ozanlık, aşıklık geleneğini ileriye taşıması, dönem ve zamanlara tanıklık etmesi; halk edebiyatı araştırmacılarının dikkatini çekmektedir.\u0000Jambıl ozanı Kazak sözlü ve yazılı edebiyatı sınırları içinde değerlendirmek yeterli değildir. Kazak, Türk Dünyası ve destanlar yaratan dünya ozanları arasında haklı bir şöhrete sahip ozanın yetenek, bilgi becerisi ve deyişlerinin kendinden sonra gelen yeni nesil ozanlar üzerinde etkisi çoktur. Kazak atışma, destanlarının yanısıra Kırgızların Manas destanını icra etmiş, başta Toktogul olmak üzere Kırgız ozanlarla da atışmalar yapmıştır. Bütün bu özellikleri arasında toplumsal duyarlılığı en üst seviyeye çıkaran ozan, halka zulmeden acımasız yönetici ve zenginleri şiir ve atışmalarında korkusuzca hicvetmiştir.\u0000Köroğlu ve Ötegen Batır Destanları, Jambıl Ozan’ın destancılık geleneğinde zirveye çıkarmıştır. İcra ettiği bu destanlar eş zamanlı ve art zamanlı incelendiğinde Ergenekon’dan bu yana Türk Destan geleneğinin tipik özelliklerini yansıtır. Köroğlu destanının üç dört bölümü kayıtlara geçmesine rağmen ozanın icra ettiği diğer bölümler arşiv ve kayıtlarda halen araştırılmaktadır. Gerek destan gerekse atışma ve deyişlerde yer alan yer-su, boy, soy adları; toponim ve dilcilik alanının önemli ve zengin kaynaklarını oluşturmaktadır.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133871758","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BEDEN SOSYOLOJİSİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR BAKIŞ: ARİSTOFANES’İN LİSİSTRATA ESERİ VE ŞALVAR DAVASI FİLMİ","authors":"Özlem Özen, Nuray Tuğçe Toksoy","doi":"10.17498/kdeniz.1178644","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1178644","url":null,"abstract":"Kadının toplumsal, tarihsel ve sosyolojik alanlardaki yerinin pek çok farklı disipline konu olduğu görülmektedir. Özellikle sosyoloji alanında kadın ile ilgili yapılan çalışmalar kadının gerek özel gerek toplumsal alanlardaki durumunu aydınlatmaktadır. Sosyolojinin bir alt dalı olarak görülen beden sosyolojisi hem Türkiye sınırları içerisinde hem de dışında kalan coğrafyalarda, özellikle Batı’da çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Yaklaşık olarak yirminci yüzyılın sonlarından itibaren sistemli bir şekilde araştırmaya başlanan beden sosyolojisi bedenin tarihsel ve sosyal süreçler içerisinde oluşumunu incelemekte ve spor, tıp, edebiyat ve benzeri gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır. Edebiyat eserlerinde kurgulanan dünyaların ve karakterlerin analizlerine ilişkin sıklıkla başvurulan sosyolojik eleştiri kuramının altında değerlendirilecek olan beden sosyolojisi bu çalışmanın yöntemini oluşturmaktadır. Araştırmaya milattan önce beşinci yüzyılda kaleme alınan Aristofanes’in Lisistrata adlı tiyatro eseri ile bu eserden hareketle uyarlanan ve Kartal Tibet’in yönetmenliğini yaptığı 1983 yılında çekilen Şalvar Davası adlı sinema filmi konu olmaktadır. Eserlerde kurgulanan kadın karakterlerin içinde bulundukları durumların ve motivasyonlarının incelenmesi hedeflenmektedir. Her iki eserde yer alan kadın karakterlerin politik ve kamusal alana dâhil olmak adına bedenleri üzerinden yürüttükleri mücadele incelenecektir. İki farklı sanat alanı arasındaki benzerlikleri karşılaştırmalı bir çalışma yürüterek saptamaya çalışmak ve eserlerde yer alan kadın karakterlerin yürüttükleri mücadelenin sonunda sınırlarını zorladıkları ataerkil kültürü nasıl pekiştirdiklerini yansıtabilmek bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123803259","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KÜRESELLEŞEN DÜNYADA ORTA EKONOMİK SINIFLARIN VE MİLLİ DEVLETLERİN YERİ","authors":"Yılmaz Eski̇bi̇na","doi":"10.17498/kdeniz.1181440","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1181440","url":null,"abstract":"Küreselleşme son yıllarda üzerinden en çok konuşulan olgulardan bir tanesidir. Bazıları bu süreci “başımıza gelen tüm kötülüklerin nedeni” olarak görürken birileri de küreselleşmeyi “insanlığın ulaşmak istediği son ve en yüksek hedef” olarak değerlendirmektedir. Her iki görüşe de mesafeli yaklaşanlar bile küreselleşme sürecinin engellenemez olduğunu kabul etmektedirler. Biz biliyoruz ki küreselleşme, büyük sermaye sahiplerinin başlattığı ve yönettiği bir olgudur. Küresel sermayeyi ellerinde tutan zenginler; tarihte imparatorlukları ve onu yöneten soylular sınıfını ortadan kaldırmak için milli-devletleri adeta kendi elleri ile kurmuşlardır. Bu gelişmenin ardından dünyada beliren komünizm tehlikesine karşı milli-devletin yönetimini aşırı milliyetçilerin ellerine bırakmışlardır. İkinci düşmanlarından da kurtulan küresel sermaye dünyada var olan sosyalist devletlerin yıkılmasını beklemişlerdir. 21. Asırda sosyalist bloğun çökmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin liberal politikalar izlemeye başlaması ile dünyada hâkimiyetlerinin önünde tek güç olarak milli-devletler kalmıştır. Zaten son yıllarda küresel sermaye sahipleri ile milli-devlet ve onun üst düzey yöneticileri arsında bir güç mücadelesi olduğu gözlerden kaçmıyor. Küresel sermayeyi ellerinde bulunduranlar dünya hâkimiyetlerinin önündeki son engel olarak gördükleri milli-devlet ve onun kudretli yöneticilerini itibarsızlaştırma çabası içine girmişlerdir. Dünya hâkimiyetlerinin önündeki son engeli ortadan kaldırmak isteyen küresel sermaye milli-devleti ayakta tutan orta ekonomik sınıfları güçsüzleştirme yönünde ekonomik müdahaleleri yapmaktadır. Küresel sermayenin amacı orta ekonomik sınıfın desteğinden yoksun bırakarak milli-devleti etkisiz kılmaktadır.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133345397","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"RUSÇA’NIN SÖZ VARLIĞI UNSURLARI TEMELİNDE DURGUN DON ROMANININ SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME","authors":"Selin Tekeli̇","doi":"10.17498/kdeniz.1187408","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1187408","url":null,"abstract":"Bir dilin söz varlığı, o dilin zenginliğinin ve gelişmişliğinin en önemli göstergelerinden biridir. Çünkü her dilin kendine ait sözcük hazinesi, söz varlığı vardır. Özellikle ait olduğu dilin edebi eserlerinin söz varlığı üzerine yapılan dilbilimsel çalışmalar, o dili kullanan toplumun maddi ve manevi kültürü, hayata bakış açısı, inançları, geleneği, göreneği gibi birçok özelliğini ortaya koyması açısından değer taşır. Çalışmamızda söz varlığı çalışmalarının öneminden hareketle Rus ve Dünya edebiyatında önemli bir yeri olan Sovyet Rus yazar Mihail Aleksandroviç Şolohov’un bir başyapıt olarak adlandırabileceğimiz Durgun Don eserinin söz varlığı makale konusu olarak ele alınmıştır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden tarama tekniği ile yürütülmüştür. Çalışma kapsamına romandaki deyim, atasözü, yerel ifadeler, argo ve eski sözcükler dâhil edilmiştir. Çalışma sonucunda eserin deyim ve yerel ifadeler (halk ağzında kullanılan sözcükler) açısından oldukça zengin olduğu kanısına varılmıştır. Şolohov’un incelenen bu eserinin dilsel açıdan zengin bir söz varlığına sahip olduğu ve yazarın kendine özgü üslubunu ortaya çıkarmadaki rolü ortadadır. Şolohov’un Durgun Don eserindeki söz varlığını ortaya koyan bu çalışmada, Don Kazaklarının toplumsal ve kültürel değerleri hakkında bilgi vermek, o bölgenin söz varlığını belirlemek ve Rusçanın söz varlığına katkıda bulunmak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":426502,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"185 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123806379","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}