{"title":"Investigation of Morphotectonic Features in Drainage Basins by Geomorphic Analysis: The Example of Delibekirli (Hatay/Kırıkhan) Basin","authors":"Mahsum Bozdoğan, E. Canpolat","doi":"10.46453/jader.1207265","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1207265","url":null,"abstract":"Bu çalışmada temel amaç Anadolu’nun güneyinde, Amanos Dağları’ nın orta kesiminde (Orta Amanoslar) yer alan Delibekirli Havzası’nın morfotektonik özellikleri jeomorfik indislerle açıklamaktır. Delibekirli Havzası ve yakın çevresi, tektonik açıdan Ölü Deniz Fayı, Karasu Fayı ve Kıbrıs-Antakya Transform Fayı’nın karşılaştığı bölgeye yakın bir konumdadır. Ortalama eğim değeri 20,1° olan havzanın en yüksek noktası Amanoslar’da yer alan Daz Tepesi (1795 m)’dir. Kırıkhan Meteoroloji İstasyonu verilerine göre havzanın ortalama sıcaklık değeri 21,1 °C; yıllık yağış miktarı 579 mm; yıllık ortalama rüzgar hızı 1.5 m/sn ‘dir. Çalışmanın amacı kapsamında, akarsuyun hem aşındırma gücünü hem de aşındırdığı malzemelerin taşıma gücünü tespit için geliştirilen SL (Akarsu uzunluk-Boy Gradyan İndisi) indisi; sahanın jeomorfolojik gelişim evrelerinin belirlenmesi ve yorumlanmasında kullanılan Hc (Hipsometrik Eğri) ve Hi (Hipsometrik İntegral); sahanın morfolojik açıdan gençlik evresine yaklaşıp yaklaşmadığını anlamak için Vf (Vadi taban uzunluğu-Yükseklik Oranı) indisi; yerşekillerini faylar ile ilişkisini sayısal bir şekilde ortaya çıkarmaya yarayan Smf (Dağönü Sinüsitesi) indisi; sahanın yapısal unsur deformasyonlarını belirlemek ve tektonik yapıyı anlayabilmek için çizgisellik analizi; aktif tektonik deformasyonun şiddeti ve yönünü anlayabilmek için ise T (Topoğrafik Simetri) ve Af (Asimetri Faktörü) uygulanmıştır. Farklı litolojik birimlerden oluşan çalışma sahasının jeomorfolojik gelişimi tektonik hareketler, iklim, karstlaşma ve akarsu aşındırmasının etkisi altında sürdürmektedir. \u0000Havzadaki çizgisellikler tektonik yapı tarafından denetlenmektedir. Tektonik süreçler aktif olarak etkinliklerini sürdürüp sahayı yükseltmeye (uplift) devam ederken diğer yandan flüvyal süreçlerin de etkinliklerini sürdürdüğü ve tektonik aktiviteden etkilendiği anlaşılmaktadır. Yükselen sahada akarsuların yataklarını derine doğru kazıdığı, sahasının tektonik manada çarpıldığı ve ana akarsu kolunun, akış istikametine göre sol yönlü olduğu (tilt) sonucuna varılmıştır. Yine akarsu ötelenmeleri ve çizgisellikler sahaya sol yönlü oblik fayların yerleştiğini göstermektedir.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133626932","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Flood Susceptibility Assessment through Hydromorphometric Analysis of Esmahanım River Basin","authors":"Ali Osman Kamuş, Ayşe Atalay Dutucu","doi":"10.46453/jader.1182773","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1182773","url":null,"abstract":"Çalışma alanını oluşturan Esmahanım Deresi havzası Düzce’nin Akçakoca, Cumayeri ve Çilimli ilçeleri sınırları içerisinde yer almaktadır. Söz konusu çalışma alanında çeşitli tarihlerde meydana gelen taşkınlarda maddi ve manevi zararlar oluşmuştur. Bu çalışmanın amacı hidromorfometrik analizlerle Esmahanım Deresi havzası ve alt havzalarına ait taşkın duyarlılık sınıflandırmasının yapılmasıdır. Çalışmada yersel çözünürlüğü 12,5 m. olan 2008 tarihli ALOS (PALSAR) sayısal yükselti verisinden elde edilen Sayısal Yükselti Modeli (SYM) verisi kullanılmıştır. Analizlerin yapılmasında \u0000Arc-GIS 10.5 yazılımı Mekansal Analiz araç kutusu içinde yer alan Hidroloji aracından yararlanılmıştır. Esmahanım Deresi alt havzası, Gübi alt havzası ve Küpler alt havzasından oluşan 3 alt havza çeşitli hidromorfometrik analizlere tabi tutulmuştur. Analiz sonuçlarına göre alt havzalar kendi aralarında taşkın duyarlılığı bakımından kıyaslanmışlardır. Elde edilen sonuçlara göre Gübi alt havzasında taşkın duyarlılığı yüksek iken, Esmahanım alt havzasında orta, Küpler alt havzasında ise taşkın duyarlılığı düşük çıkmıştır. Taşkın duyarlılığının yüksek ve orta olduğu Esmahanım ve Gübi alt havzalarında planlanan beşeri faaliyetlerde bu durumun göz önüne alınarak uygulamaların yapılması önem arz etmektedir.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"412 29","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"120890135","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Karacadağ/Baruttepe (Diyarbakır) Çevresinin Jeomiras ve Jeoturizm Özellikleri","authors":"M. Şengün, Muhammed Kiliçarslan, Yaren Göktaş","doi":"10.46453/jader.1205812","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1205812","url":null,"abstract":"Türkiye’de Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ortalarında bir kalkan tipli (Hawaii) volkan olan Karacadağ bulunmaktadır. Karacadağ volkanının son evre volkanitlerinden olan Baruttepe konisi, Karacadağ’ın en genç lavlarını meydana getirmiştir. Baruttepe ve çevresinde meydana gelen farklı morfolojik süreçlerle beraber bir çok volkan morfolojisi şekli oluşmuştur. Yalnızca bazı volkanik arazilerde gözlemlenen bu şekiller, nadir olarak görülen coğrafi şekiller olması sebebiyle jeomiras ve jeoturizm açısından önem arz etmektedirler. \u0000Araştırmamıza konu olan Baruttepe konisi ve çevresindeki jeomiras unsurlar, Diyarbakır ili Çınar ilçesi sınırlarında yer almakta olup Diyarbakır il merkezinin güneybatısında, Karacadağ volkanik kütlesinin doğu eteklerinde yayılış göstermektedir. Baruttepe konisi, Kuvaterner yaşlı bazaltik bir volkan konisi olup buradan ve çevresindeki diğer küçük çıkış merkezlerinden çıkan lavlar doğu yönünde 25-30 km kadar akış göstermiştir. Yaklaşık 120 km²’lik bir sahaya yayılış gösteren bu lavlar üzerinde başta birçok lav tüneli olmak üzere; lav akıntısı kırışıklıkları, lav kanalları, halat tipi lavlar, küçük çaplı basınç sırtları, leçeler ve tavanı çökmüş lav tüneli gibi çeşitli volkanik şekiller oluşmuştur. Çeşitli büyüklüklerde birçok lav tünelinin olduğu bu saha eşine az rastlanır doğal güzellikleri ve ilgi çekici oluşumlarıyla önemli bir jeoturizm potansiyeli barındırmaktadır. \u0000Araştırma kapsamında detaylı bir literatür taraması yapılmış olup Baruttepe Konisi ve yakın çevresindeki jeomiras unsurlarıyla ilgili geniş çaplı bir bilimsel çalışmaya rastlanmamıştır. Bu doğrultuda araştırmanın amacı Baruttepe konisinin ve yakın çevresindeki jeomiras unsurlarının oluşum ve gelişim süreçlerini açıklamak ve jeoturizm potansiyellerini değerlendirip söz konusu sahanın literatüre kazandırılmasına katkı sağlamaktır. Yapılan arazi çalışmalarıyla sahada; piroklastik koni, krater, lav tüneli, tavanı çökmüş lav tüneli, lav kanalı, halat tipi lav akıntısı, lav kemeri ve leçelik arazi gibi farklı ölçeklerde ve birçok sayıda jeomiras unsuru ortaya konmuştur. Tespit edilen bu jeomiras unsurlarının genel özellikleri ve oluşum süreçleri hakkında bilgi verilerek jeoturizm potansiyelleri değerlendirilmiştir. Bu araştırma ile elde edilen sonuçlar; Baruttepe konisi ve yakın çevresindeki jeomiras unsurlarının belirlenmesine, sürdürülebilir turistik altyapının oluşturulması için gerekli planlamaların yapılmasına ve çevresinin turizm değeri kazanması sürecine katkı sunacaktır.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"34 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128858627","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bülent Matpay, A. Doğu, Mehmet Akif Seyi̇toğullari
{"title":"HİZAN VE ÇEVRESİNDE (BİTLİS) ÇIĞA DUYARLI ALANLARIN BELİRLENMESİ","authors":"Bülent Matpay, A. Doğu, Mehmet Akif Seyi̇toğullari","doi":"10.46453/jader.1230709","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1230709","url":null,"abstract":"Türkiye sahip olduğu jeolojisi, yer şekilleri ve iklimsel özelliklerinden dolayı, dünya ölçeğinde yaşanan doğal afetlerden fazlaca etkilenen bir konumdadır. Bunlardan biri olan çığ olayı, Türkiye’nin Kuzey- Kuzeydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde etkindir. Van Gölü havzasının güney sınırında Dicle açık havzası içinde bulunan sahanın, topoğrafik ve klimatik koşulları çığ oluşumuna uygundur. Bu yüzden saha ve çevresinde geçmiş yıllarda birçok çığ olayı yaşanmıştır. Bu çalışmada çığ olayı bakımından yüksek risk düzeyine sahip olan Hizan ve çevresinde çığ olayı üzerinde en fazla etkili olan faktörler incelenerek çığa duyarlı alanlar tespit edilmiştir. Bunun için çeşitli haritalardan, arazi gözlem ve bulgularından, uzaktan algılama, CBS tekniklerinden faydalanılarak sentezlenen veriler ışığında çalışma tamamlanmıştır. Havzanın çığ duyarlılığı haritasının üretiminde yükselti, eğim, bakı, yamaç eğriselliği ve arazi kullanımı haritalarından faydalanılmıştır. Bu minvalde üretilen haritalara verilen puanlamalar ile sahada az, orta ve yüksek çığ duyarlılığı olan alanlar tanımlanmıştır. Bakıldığında çığa yüksek duyarlı alanlar en fazla Hizan’ın kuzey sınırı, kuzeydoğu kesimleridir. Ayrıca Hizan’ın güney sınırında D-B eksenli uzanan Büyükdere’ye bağlanan subsekan niteliğinde yan kolların fazla eğimli yamaçları da çığa duyarlı noktalardır. Geçmiş yıllarda yaşanmış çığ noktaları ile elde edilen çığ duyarlılık haritası karşılaştırıldığında yüksek çığ duyarlılığı olan noktalarla örtüştüğü görülmektedir. Sonuç olarak araştırma sahası çığ duyarlılığı fazla olan noktalara sahiptir. Bu yüzden proaktif bir yaklaşımla çığın canlı ve cansız çevre üzerinde tahribatını önleyici faaliyetlerde bulunulmalıdır. Bu bağlamda ya çığa duyarlı parametrelerden arazi kullanımına müdahale edilmeli ya da özellikle kış aylarında ve ilkbahar ayı başlarında çığa duyarlı alanlarda insani aktiviteler kısıtlanmalıdır. Çevresine göre çalı ve orman formasyonu fazla olan ve orman üst sınırı 2300 m ye kadar çıkan saha da, artan orman ve çalı tahribatı önlenerek bunun yanında V biçimli vadi yamaçlarına yapılacak ağaçlandırmayla çığın olası tehlikelerini azaltacağı aşikârdır.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"77 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-02-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131398940","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Likya Napları Bölgesinde Epijenik Buruk Düdeni ve Gümüşdere Obruğunun (Tavas, Denizli) Jeomorfolojik Özellikleri ve Gelişimi","authors":"Kadir Tuncer","doi":"10.46453/jader.1233907","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1233907","url":null,"abstract":"Yüzey ve yeraltı karstının büyük derinliklere ulaştığı Toros Dağları karst kuşağının batısındaki Barz Polyesi’nde gelişmiş olan Buruk Düdeni ve Gümüşdere Obruğu, Denizli ilinin Tavas ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tektonik olarak hareketli bir bölgede yer alan bu karstik şekiller, bindirmeler, faylanmalar, grebenleşmeler, yeraltı su zonlarının daha derinlere göçü, karst ve morfolojik taban düzeylerinin derinleşmesine bağlı olarak gelişim göstermişlerdir. Bu anlamda çok kökenli-çok dönemli jeomorfik gelişimi karakterize eden bu düden mağara ve obruk, tektonik olarak oldukça karmaşık bir bölgede yer almaktadır. Her iki karstik şekil de bu çok dönemliliği karakterize eden morfolojik şekil ve yapıları barındırmaktadır. Bu özelliklerin ortaya çıkartılması ve kullanım imkanlarının değerlendirilmesi adına düden ve obruk ayrıntılı bir şekilde etüd edildi. Bunun için düden ve obrukta, doğrultu ve eğim değerleri ölçüldü; taban uzunlukları, sağ-sol genişlikleri ve tavan mesafeleri lazer metreyle ölçüldü. Tüm bu ölçüm değerlerine göre mağara ve obruğun planları çıkartıldı, enine ve boyuna kesitleri çizildi. Ayrıca düden mağaranın iklim özelliklerini tespit edebilmek için sıcaklık ve bağıl nem değerleri ile değişik gazların (O2, CO, H2S, CH4) değerleri ölçüldü. Yapılan bu ölçümler sonucunda Buruk Düdeni, ılıman ve nemli bir iklime sahiptir; boğucu ve zehirleyici herhangi bir gaz fazlalığına veya azlığına sahip değildir. Mağara içerisinde yapılan metrik ölçümlere göre mağara, 281 m toplam uzunluğa ve girişe göre -71,5 m son nokta derinliğe sahiptir. Ayrıca mağara yarı aktif ve fosil olmak üzere iki kattan oluşmaktadır. Mağaranın 99 metresi fosil kattan oluşmakta olup, bu kat girişe göre -58 metrede son bulmaktadır. Vadoz zonda gelişen mağara, gelişimin henüz başlarında gençleşmeye maruz kalmış ve içerisinden akan yeraltı deresi yatağına menderesler çizerek gömülmüştür. Bunu anahtar deliği morfolojisine sahip olmasıyla karakterize eder. Gümüşdere Obruğu ise Barz Polyesi’ne kuzeyden bağlanan flüvyokarstik bir depresyonunun batı yamacında gelişmiştir. Obruk, oldukça karstik özellikte olan kireçtaşı içerisinde polyenin oluşum döneminin başlarında gelişmeye başlayan bir mağaranın tavanının göçmesiyle oluşmuştur. Yöre halkı tarafından obruk diye isimlendirilen bu karstik çöküntü, bu oluşum şekliyle aslında anakaya çökme dolinidir. Sahip oldukları morfolojik özellikler, riskler ve doğal çevre özellikleri bakımından değerlendirildiğinde düden mağara turizm ve ya başka amaçlarla kullanıma uygun olmasa da obruk turizm açısından değerlendirilebilir.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"57 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133974692","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Aşağı Pınar (Kırklareli - Türkiye) Tarih Öncesi Yerleşiminin Coğrafi Veriler ve CBS Teknolojileriyle Yaşam Çevresi Analizi","authors":"Özlem YURTSEVEN UYAR, Hüseyin Turoğlu","doi":"10.46453/jader.1207499","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1207499","url":null,"abstract":"Kırklareli il merkezinin güneyinde yer alan Aşağı Pınar tarih öncesi yerleşmesi, MÖ 6200-4400 yıllarına tarihlenen ve Neolitik kültürün Avrupa’ya aktarım sürecini temsil eden bir geçiş alanı yerleşmesidir. Arkeolojik kalıntı ve buluntular, tarih öncesi yerleşmelerin yerleşme alanının belirlenmesindeki temel delilleridir. Tarih öncesi yerleşmelerin yaşam çevresinin, bu delillerin bulunduğu alanlarla sınırlı olmadığı genel olarak kabul edilmektedir. Ancak bu yaşam çevresinin alansal olarak tanımlanması ise oldukça tartışmalı bir konudur. Bu çalışmada; Aşağı Pınar’da yürütülen tarih öncesi araştırmalara katkı sağlamak için CBS teknolojileri kullanılarak prehistorik habitata ait veri üretilmesi, üretilen bu verilerin haritalanması ve bunların coğrafi bakış açısıyla yorumlanması hedeflenmiştir. \u0000Tarih öncesi topluluk yerleşimleri için ekonomik faaliyetler, güvenlik ve doğal kaynaklara ulaşım koşulları önemli faktörlerdir. Bu üç faktör, aynı zamanda, doğrudan ya da dolaylı olarak prehistorik dönem sahanın fiziki coğrafya özelliklerini temsil eder. Bu temel yaklaşım çerçevesinde; Aşağı Pınar yerleşmesi merkez alınarak, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojileri ile fiziki coğrafya analizleri yapılmıştır. Mekânsal analizler ve arkeolojik referans bilgileri bir arada değerlendirilerek, tarih öncesi yerleşimin etkileşim alanı doğal sınırları belirlenmiştir. Bu analiz; bir insanın bir saatte yürüyerek alabileceği mesafe; başlangıç noktasına uzaklık, eğim, akarsular gibi özelliklerin ağırlıkları belirlenerek, 12,5 m yersel çözünürlüğe sahip Sayısal Yükselti Modeli (DEM) üzerinden gerçekleştirilmiştir. Yürüme analizinde “Cost Distance” aracıyla, 10 dakikalık aralıklarla sınıflandırma yapılmıştır. Etkileşimde bulunulan alan; 2 saatlik mesafeyle sınırlandırılmıştır. İlk 1 saatlik yürüyüş mesafesini kapsayan alan “yoğun etkileşim alanı”, ikinci 1 saatlik yürüyüş mesafesi ise “erişilebilir alan” olarak tanımlanmıştır. \u0000Analiz sonucunda; Aşağı Pınar höyüğü merkez alınarak, “Yoğun etkileşim alanı” ve “Erişebilir alan” sınırları belirlenmiştir. Erişebilir alan sınırı; Aşağı Pınar tarih öncesi yerleşimin etkileşim havza sınırı olarak kabul edilmiştir. Genel olarak, düz veya az eğimli, su problemi olmadığı kabul edilen arazilerden oluşan yoğun etkileşim alanının tarımsal faaliyetler için kullanıldığı öngörülmüştür. Erişilebilir alan içerisinde nispeten eğimli ve engebeli alanları ise prehistorik dönemin genel karakterine uygun olarak; hayvancılık, avcılık ve doğadan toplayıcılık faaliyetlerinde kullanıldığı kabul edilmiştir.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129094683","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sentinel Görüntüleri Kullanılarak Heyelanların Modellenmesi: 2020 Gjerdrum (Norveç) Heyelanı Örneği","authors":"D. Bitek, R. C. Erenoğlu, Oya Erenoğlu","doi":"10.46453/jader.1203455","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1203455","url":null,"abstract":"Heyelan veya zemin çökmesi, bir yamacı oluşturan kaya, toprak veya zemin kütlesinin kayan malzemenin özellikleri, boyutu ve kayma hızına göre çok farklı ölçek, model ve morfolojide gelişen bir doğa olayıdır. Bu çalışmada, 30.12.2020 tarihinde Norveç’in Gjerdrum kentinin Ask kasabasında meydana gelen heyelan sonucunda bölgede yüzey çökmesi biçiminde oluşan jeomorfolojik etkiyi modellemenin yanı sıra toprak kitlesindeki değişimin analizi gerçekleştirmiştir. Bu amaçla, Avrupa Birliği Copernicus programının Açık Erişim Merkezi Sentinel-1 uydu görüntüleri kullanılmıştır. Heyelanın meydana geldiği tarihinden önce ve sonra farklı tarihlerindeki uydu görüntüleri üzerinden çalışma gerçekleştirilmiştir. Farklı tarihte elde edilen aynı alan üzerindeki aynı geometriye sahip ve sensör modu IW olan uydu görüntüleri Sentinel-1’den indirilmiş ve Sentinel Uygulama Platform (SNAP) yazılımı kullanılarak değerlendirilmiştir. Yazılımdan oluşturulan DInSAR verileri de kullanılarak çökme analiz sonuçları elde edilmiştir. Çalışma sonucunda, özellikle bölgede önceki yıllarda yer alan akarsu yataklarında değişimler ve bu özelliklere bağlı olarak değişen morfolojik özellikler ile bölgede 2000li yıllardan bu yana yaşanan eğim değişiklikleri heyelanı oluşturan sebepler olarak öne çıkmaktadır. Yapılan çalışma neticesinde elde edilen sonuçlar ile meydana gelen toprak kayması miktarının örtüştüğü açıktır. İnterferometrik Geniş Alan (IW) modunun kullanılabilirliği ile Sentinel 1, interferometrik sentetik açıklıklı radar (InSAR) tekniklerini kullanarak yüzey çökmesini izleme yeteneğine sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131556500","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"EDİRNE ŞEHRİNİN ZAMANSAL VE MEKÂNSAL DEĞİŞİMİNİN JEOMORFOLOJİK BİRİMLERLE İLİŞKİSİ","authors":"Musa Uludağ, Emre Özşahi̇n","doi":"10.46453/jader.1205061","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1205061","url":null,"abstract":"Plansız ve sürdürülemez şehirsel büyüme trendi, ekolojik işleyişi zamansal ve mekânsal ölçekte kademeli olarak etkilemektedir. Yakın zamanda insanın ve çevresinin refahı üzerinde dramatik değişimlere yol açan bu etkinin mevcut ve gelecek durumunu anlamak ve politika oluşturmaya yardımcı olmak için şehirsel büyümenin jeomorfolojik birimler dikkate alınarak değerlendirilmesi çok gerekli olmuştur. Böylece daha yaşanabilir şehirsel mekanların ortaya çıkması hedeflenmiştir. Bu çalışmanın amacı Edirne şehrinin zamansal ve mekânsal değişiminin jeomorfolojik birimlerle ilişkisinin incelenmesidir. Stratejik konumundan dolayı eski çağlardan beri popüler bir iskan sahası olan bu şehrin zamansal süreçte geçirdiği mekânsal değişimlerin analiz edilmesi gerek Türkiye gerekse Avrupa iskan coğrafyasının anlaşılması bakımından çok önemlidir. CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) destekli mekânsal analiz yöntemiyle gerçekleştirilmiş bu çalışmada, tarihi ve güncel haritalar kullanılmıştır. İlgili literatür ve saha çalışmalarıyla desteklenen bu veriler yardımıyla şehirsel alanın hem tarihi gelişimi hem de jeomorfolojik birimleri haritalandırılmıştır. Bu haritalar yöntem çerçevesinde kıyaslanıp, zamansal süreçte oransal değişimler saptanmıştır. Çalışma sonucunda Edirne şehrinin kuruluşundan günümüze kadar geçen zamanda mekânsal farklılaşmasının daha iyi anlaşılması ve şehirsel gelişimin jeomorfolojik birimlerle ilişkisinin tanımlanması bakımından önemli veriler elde edilmiştir. İskan tarihine duraylı yamaçlarda bulunan olgun akarsu taraçaları üzerine kurulmuş Kaleiçi yerleşim alanı şeklinde başlayan Edirne şehrinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde önemli bir büyüme hamlesi görülmüştür. Osmanlı döneminde 17. yy’la kadar mekansal büyümenin egemen olduğu şehirsel alanda 18. yy’dan sonra belirgin bir duraklama yaşanmıştır. Cumhuriyet döneminde mekânsal değişimin daha çok jeomorfolojik özelliklerden kaynaklanan taşkın probleminin görüldüğü sahalara doğru gerçekleştiği Edirne şehrinde günümüze yakın zamanda ise şehirsel gelişimin nispeten daha uygun alanlara doğru kaymaya başlınmış olmasına rağmen, taşkın ovasına doğruda yayılım devam etmektedir. Bu çalışmayla Edirne şehrinin sürdürülebilir planlamasına hizmet edebilecek kıymetli sonuçlar elde edilmiştir. Çalışma sonuçları Edirne şehrinin zamansal ve mekânsal değişiminin jeomorfolojik birimlerle ilişkisini aydınlatmasının yanında karar vericileri ve planlamacılarını yönlendirici bilgiler sunmaktadır.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128624685","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"JEOMORFOLOJİK AÇIDAN AKARSU KIYILARI VE KIYI KANUNU","authors":"Hüseyin Turoğlu","doi":"10.46453/jader.1207711","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1207711","url":null,"abstract":"Akarsu kıyıları; akarsu doğal aktif yatağı içinde kalan, akarsuyun hareketli su kütlesinin morfodinamik süreçleri ile etkilediği, şekillendirdiği, zaman zaman değişmek suretiyle bir kısmı su altında, bir kısmı su dışında kalan, taşkın durumları dışındaki sınırları ile tanımlanan, aktif yerşeklidir. Akarsu kıyıları; güncel flüviyal etken ve süreçlerin kontrolünde şekillenen jeomorfolojik, hidrografik, hidrolojik, sedimantolojik, bitki ve toprak özelliklerinin delillerini barındırır. Bu delillerin yayılış alanları akarsuyun kıyılarını temsil eder. Akarsu kıyı kenar çizgileri; akarsu kıyılarının dış sınırıdır. Akarsu kıyı çizgisi ise akarsuyun sularının akarsu yatağına temas ettiği noktaların birleştirilmesi ile oluşan çizgidir. Bir akarsu; her iki tarafta birer tane olmak üzere iki kıyı çizgisine ve iki kıyı kenar çizgisine sahiptir. Akarsuların kıyı çizgileri ise çekik su seviyesi, normal su seviyesi ve yüksek su seviyesi olmak üzere 3 farklı yükseklik arasında değişebilir. Yürürlükteki yasal mevzuatlarda; Akarsu kıyıları, kıyı elemanları ve kıyı bölümlerinin tanımlandığı, akarsu kıyılarının korunma, kullanma koşullarının, ayrıca akarsu kıyılarına ait tehlike ve risklerin açıklandığı bilimsel içerik eksikliği dikkat çekmektedir. Bu çalışmada; Akarsu kıyıları ve kıyının bölümlerinin jeomorfolojik tanımlamaları yapılarak, güncel yasal mevzuattaki eksiklik ve çelişkilerin ana hatları ile tartışılması hedeflenmiştir. \u0000Meriç ve Sakarya nehirlerinin farklı dizinlerinde akarsu dar-alçak kıyı tipi ve akarsu geniş-alçak kıyı tipindeki örnekler üzerinde, akarsu kıyı tanımlaması, kıyı bölümleri ve sınır özelliklerine ait jeomorfolojik delil gözlemleri ve ölçümleri yapılmıştır. Ölçüm ve gözlem sonuçlarına dayandırılan akarsu kıyı özellikleri genelleştirilmiştir. Elde edilen bulgular; güncel akarsu kıyı mevzuatının irdelenmesi amaçlı olarak kullanılmıştır. \u0000Akarsu kıyıları ile ilgili mevcut yasal mevzuatta önemli eksiklikler ve çelişkili içerikler olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum uygulamada ve toplumsal yaşamda problemlere neden olacağı gibi, hukuki işlemlerde de problemlerin çözümünde karışıklıklara ve hatalı değerlendirmelere neden olabilir. Akarsu kıyı çizgileri; akarsuyun çekik su seviyesi, normal su seviyesi ve yüksek su seviyesi bölgelerinde değişebilir. Akarsuyun su seviyelerine bağlı olarak, Yakınkıyı, Önkıyı ve artkıyı bölümleri tanımlanabilir. Akarsuyun yüksek su seviyesi akarsu yatağı ıslak çevre uzunluğunun maksimum sınırını temsil eder. Bu sınır aynı zamanda akarsuyun kıyı kenar çizgisini oluşturur. Dar-yüksek kıyı ve geniş-alçak kıyı akarsu kıyı tipleridir. Akarsuyun taşkın su seviyesi ve buna ait taşkın alanı akarsu kıyı elamanı değildir.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132484722","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gülden Çetinkaya, M. Şimşek, Muhammed Zeynel Öztürk
{"title":"DOĞU TOROSLAR’DAKİ ÇÖZÜNME DOLİNLERİNİN MORFOMETRİK ÖZELLİKLERİ","authors":"Gülden Çetinkaya, M. Şimşek, Muhammed Zeynel Öztürk","doi":"10.46453/jader.1201290","DOIUrl":"https://doi.org/10.46453/jader.1201290","url":null,"abstract":"Dolinler orta enlemlerdeki karstik platoların karakteristik şekillerindedir ve Doğu Toroslar’daki yüksek karstik platolar üzerinde çok sayıda dolin yer almaktadır. Bu çalışmanın ana amacı Doğu Toroslardaki dolinlerin alansal dağılımı ve morfometrik özelliklerinin belirlenmesidir. Çalışma kapsamında 1/25.000 ölçekli 217 topoğrafya haritası kullanılarak toplamda 8,554 km2’lik alan kaplayan 28 karstik plato üzerinde 36.188 dolin tespit edilmiştir. Yükseklik özelliklerine göre dolinler 640 metre ile 3335 metre arasında dağılım gösterir. Tüm çalışma alanında ortalama dolin yoğunluğu 4,5 dolin/km2 dir. Maksimum dolin yoğunluğu 128 dolin/km2 ile Malatya Dağları’nda gözlenip, Aladağlar, Alandaş Dağı, Yama Dağı ve Berit Dağı’nda ise 50 dolin/km2 nin üzerine çıkmaktadır. Sahada yüksek dolin yoğunluğuna sahip alanlar (> 50 dolin/km2) oldukça az yer kaplamakta (%0.2) iken çok düşük ve düşük dolin yoğunluğuna sahip alanlar ise oldukça fazla yer kaplamaktadır (%98.5). Doğu Toroslar’daki dolinlerin ortalama alanı 3287 m2 iken ortalama çevre uzunluğu ise 170 metredir. Dolinlere ait dairesellik indisinin ortalama değeri 1.29 olup, dolinler dairesel formlarını kaybetmiş özelliktedirler. Dolinlerin uzun eksen uzunluğu ortalama 62 metre iken kısa eksen uzunluğu ise ortalama 37 metredir. Sahadaki dolinlerin ortalama uzama oranı değeri ise 1.58 olup, dolinler yarı eliptik özellik göstermektedir. Doğu Toroslar’daki dolinlerin egemen yönelimi KD-GB doğrultusunda olup sahada BKB-DGD ve KKB-GGD doğrultularında ikincil uzanımlar da tespit edilmiştir. Doğu Toroslar’daki fay sistemleriyle dolin uzanımları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla sahada kuzey, batı ve doğu olmak üzere üç bölge belirlenmiştir. Bu bölgelerden kuzey kesim Doğu Anadolu Fayı (DAF), batı kesim DAF ve Güneydoğu Anadolu Bindirmesi, doğu kesim ise Güneydoğu Anadolu Bindirmesi etkisinde şekillenmiş olup bu kesimlerde yer alan fay yönelimleri genel anlamda dolin uzanımlarına paralellik göstermektedir.","PeriodicalId":414861,"journal":{"name":"Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114344190","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}