{"title":"Andriake Limanı nda Bulunan Geç Roma C Kırmızı Astarlı Seramikleri","authors":"Cüneyt Öz","doi":"10.32949/arkhaia.2022.53","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.53","url":null,"abstract":"Myra’nın liman yerleşimi Andriake, kentin güneybatısında, Andriakos Çayı’nın denize döküldüğü yerde (Çayağzı) kurulmuştur. Günümüzde ise Antalya ilinin Demre ilçesi sınırlarındadır. Limanda, 2009 yılında başlayan kazı çalışmalarında çok sayıda buluntuyla karşılaşılmıştır. Bu buluntular arasında en yoğun grubu seramikler oluşturmaktadır. Çalışmanın konusu, Andriake Limanı’nda bulunan Geç Roma C Kırmızı Astarlı Seramikleridir. Phokaia’da üretilen bu grup seramiklerden Andriake’de toplam otuz dört adet ele geçmiş, bunlar üç ana form ve altı alt tipe ayrılmıştır. Hayes’in tipolojisi dikkate alınarak yapılan sınıflandırmada Hayes Form 2, 3 ve 8 ana formlar iken, Hayes Form 2A, 3B, C, D, E ve F alt tipleri oluşturmaktadır. Ana formlar arasında en yoğun grup, Form 3’e ait tabaklardır. Bu tabaklar arasındaki en yoğun alt tip ise Form 3C ve F’ye ait örneklerdir. İncelenen seramikler içerisinde kâseler Hayes Form 8’e ait tek örnekle temsil edilmektedir. Andriake’de bulunan Geç Roma C Kırmızı Astarlı Seramikleri MS 5. yüzyılın başı ile 6. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir. Yerleşimde, MS 6. yüzyılın ilk yarısından sonra bu grup seramiklerin ele geçmemesi, MS 7. yüzyılda tüm Akdeniz’i etkisi altına alan Arap akınlarının Andriake’yi de etkilemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Limanda, Geç Roma C grubu seramiklerin yanı sıra MS 1.-3. yüzyıllara ait Phokaia üretimi tavaların da bulunması, Myra’nın limanı aracılığıyla Phokaia ile oldukça uzun yıllar (MS 1.-6. yüzyıllar arası) ticaret yaptığını göstermektedir.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115374727","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tripolis İthal Amphoraları: Bölgesel İlişkiler, Elit Eğilimler","authors":"Serkan Katiranci, Bahadır Duman","doi":"10.32949/arkhaia.2022.54","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.54","url":null,"abstract":"2012-2019 yılları arasında Tripolis antik kentinde yürütülen arkeolojik kazı ve araştırmalarda tespit edilen amphora buluntuları, bu makalenin ana konusunu oluşturmaktadır. Bölgedeki diğer antik kentlerde bulunan örneklerle yapılan karşılaştırmalar ve araştırmalar sonucunda amphora parçalarının ithal, yerel ve sınıflandırılamayan olmak üzere üç ana grup altında incelenmesiyle kentin amphora tipolojisi oluşturulmuştur. Gruplardan ilk sırayı yerel, ikinci sırayı ithal ve üçüncü sırayı ise sınıflandırılamayan amphoralar oluşturmaktadır. Lydia Bölgesi'nin güneyindeki son sınır kenti olan Tripolis antik kentinde kazı çalışması gerçekleştirilen hemen hemen her yapıda amphoralar bulunmuştur. Analoji çalışmaları sonucunda on beşi ithal amphora, üçü yerel amphora ve altısı sınıflandırılamayan olmak üzere toplam 24 farklı amphora tipi tespit edilmiştir. Söz konusu amphora tipleri Batı Akdeniz, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Adalar-Ege, Batı Anadolu, Lykos Vadisi ve Menderes Vadisi’nde konumlanan antik kentlerin üretimleridir. Amphora buluntularından hareketle elde edilen bilgiler doğrultusunda, kentin hem denizaşırı hem de bölgesel kentlerle önemli derecede ticari ilişkiler kurduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda yerel olarak üretilen amforalardan yola çıkarak, kentte üretim faaliyetlerinin yoğun bir şekilde gerçekleştiğini söylemek de mümkündür. MS 4. yüzyıldan itibaren Tripolis’te amphora kullanımı ve tip çeşitliliği artmıştır. Ancak MS 7. yüzyılın başından itibaren, tüm Batı Anadolu coğrafyasında olduğu gibi çeşitli faktörler nedeniyle meydana gelen nüfus azalmasıyla birlikte kentte amphora çeşitliliğinde azalma olduğu anlaşılmaktadır.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"46 13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115714534","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kydnos Nehri ve Tarsus","authors":"Sabri Arici, İlkay Göçmen","doi":"10.32949/arkhaia.2022.52","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.52","url":null,"abstract":"Anadolu’nun güneyinde Kilikia Bölgesi’nin metropolü olan Tarsus antik kentinin kalıntıları, modern kentin altında yatmaktadır. Tarsus’tan bahseden antik yazarlar, antik kentin ortasından geçen Kydnos Nehri’nden de söz ederler. Bu yazarlar aynı zamanda şehrin büyüklüğüne ve ulaştığı refah düzeyine de vurgu yapmaktadırlar. Kentin gelişiminin temelinde ise, antik çağda bir limana sahip olması, kente uluslararası bir yolun ulaşması ve Kydnos Nehri’nin kentin içinden geçmesi gibi etkenler bulunmaktadır. Tüm bu nitelikler, kentin ilk kuruluşunda da iyi bir planlama yapıldığını doğrulamaktadır. Tarsus’un bu özellikleri, şehircilik, ticari ve kültürel gelişim gibi çeşitli alanları önemli ölçüde etkilemiş olmalıdır.\u0000Tarsus’un karayolu, deniz ve nehir ulaşımına uygun konumu göz önüne alındığında, neden büyük ve zengin bir şehir olarak tanımlandığı ortaya çıkmaktadır. Oldukça stratejik bir konuma sahip olan Tarsus’ta birçok önemli yapının yanı sıra köprü, hamam, sarnıç gibi suyla ilişkili yapılar da gün ışığına çıkarılmıştır. Ayrıca Tarsus’un hem gelişimine hem de antik dönemdeki ticari faaliyetlerine ışık tutacak ithal seramikler de dikkat çekici arkeolojik buluntular arasında sayılabilir. Bu çalışmada, antik çağda Tarsus ilçesi sınırları içinden geçerek denize dökülen ve Doğu Roma (Bizans) Dönemi’nde yatağı değiştirilen Kydnos Nehri’nin kentle olan bağlantısı ele alınmıştır. Arkeolojik verilerin yanında, antik ve modern yazarların verdiği bilgilere dayanarak, Kydnos Nehri’nin ticarete, şehir planlamasına ve Tarsus’un kuruluşundan bu yana elde edilen refah düzeyine katkısı araştırılmıştır.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128255026","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Aiolis te Pers Kimliği Hakkında Yeni Bir Katkı: Akinakes Betimli Tisna Sikkeleri","authors":"Emre Erdan","doi":"10.32949/arkhaia.2022.51","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.51","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Tisna kentinin sikke serilerinden biri ve bu seri üzerindeki akinakes betimleri aracılığıyla Aiolis’te Pers kimliğine dair yeni veriler incelenecektir. İzmir ili, Aliağa ilçesi sınırlarında yer alan Tisna hakkında ilk bilgilerimiz Plinius tarafından aktarılır. Plinius sonrası herhangi bir metinde adı anılmayan kentte ilk incelemeler A. Conze tarafından 1900’lü yılların başında gerçekleştirilmiştir. 2018 yılından bu yana kentte yürütülen arkeolojik araştırmalar neticesinde daha detaylı bilgi sahibi olunmaya başlanan kentte Tisna sikkelerinden çok sayıda örnek ele geçmiştir. Bu sikkelerin arka yüzlerinde akinakesli tipin daha yoğun olduğu anlaşılmıştır. Pers kimliğini yansıtmak adına sembolik bir anlam ifade ettiğini düşündüğümüz akinakeslerin niçin Tisna sikkelerinde betimlendiği ve bu sikkelerin MÖ 4. yüzyılın hangi aşamasında üretilmiş olabilecekleri sorularına yanıt aramak, bu çalışmanın ana konusu olmuştur. Sonuç olarak, Tisna’nın akinakes betimli sikkelerinin en azından MÖ 387-386 yıllarında yapılan Antalkidas Anlaşması ile Makedon komutanların bölgede hakimiyeti ele geçirdikleri MÖ 334 yılları arasında üretilmiş olabileceği önerilir. Antik metinler aracılığıyla bilinen Orontes isyanı sırasında darp edildiği bilinen sikkelerin Tisna örnekleri olabileceği ve bu senaryoda Tisna akinakesli sikkelerinin MÖ 360-334 yılları arasına tarihlenmesi gerektiği de önerilmiştir. Bununla beraber, Orontes ile Autophradates arasında MÖ 360’larda Kyme önlerinde yaşandığı belirtilen savaşın Tisna teritoryumunda gerçekleşmiş olabileceği de düşünülmektedir.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"92 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121819779","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sivas Arkeoloji Müzesi nde Korunan Assur Ticaret Kolonileri Çağı na Ait Pişmiş Toprak Bir Kartal Ritonu","authors":"Kadir Böyükulusoy","doi":"10.32949/arkhaia.2022.50","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.50","url":null,"abstract":"Çalışmamızın konusunu Sivas Arkeoloji Müzesi’nde korunan pişmiş toprak bir kartal ritonu oluşturmaktadır. Envanter fişinde satın alma yolu ile müzeye kazandırıldığı anlaşılmakta olup, eseri müzeye teslim eden kişi buluntu yeri hakkında bilgi vermemiştir. Pişmiş topraktan üretilmiş olan ritonun tamamı korunmamış olsa da; üretim tekniği, fizyonomik özellikleri, üzerindeki boya bezeme gibi unsurları özellikle Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nın önemli merkezlerinden birisi olan Kültepe Kaniš-Karumu II. kat kartal ritonları ile yakın benzerlikler göstermektedir. Assur Ticaret Kolonileri Çağı; Anadolu’nun yazı ile tanıştığı, Mezopotamya ile yoğun ticari ilişkilerin geliştiği bir evredir. Hayvan biçimli kapların Anadolu’nun bu evredeki inanç sistemi ile yakından ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Hayvan biçimli kaplar Anadolu’da Geç Neolitik-Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren görülmekte olup, MÖ 2. binyıl boyunca üretimlerinin arttığı bilinmektedir. Özellikle Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nın önemli buluntu gruplarından olan hayvan biçimli kült kapları; aslan, antilop, domuz, keklik ve kartal biçimli olarak pişmiş topraktan üretilmiştir. Hitit yazılı belgelerinde de hayvan biçimli kapların faklı hammaddelerden üretildiği ve özellikle libasyon işlemlerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle kartal biçimli olanlar dikkat çeken özellikler göstermektedir. Sivas Arkeoloji Müzesi örneği dik tünemiş pozisyonda, kanatları kapalı, sadece üst gagası işlenmiş, kanat ve gövde tüyleri boya ile belirginleştirilmiştir. Boyun ile sırt kısmının birleştiği alanda silindirik biçimli sıvı doldurma bölümü yer almaktadır. Assur Ticaret Kolonileri Çağı kartal biçimli örneklerin büyük çoğunluğu Kültepe Kaniş-Karumu’ndan bilinmekte olup, Alişar Höyük’te de parça halinde bulunmuştur. Bu bağlamda, Anadolu’nun hayvan biçimli kap repertuvarında önemli bir yer edinen kartal biçimli kült kaplarından olan Sivas Arkeoloji Müzesi örneğini, Kültepe-Kaniš-Karumu buluntularından hareketle MÖ 1945-1835 aralığına tarihlemek mümkündür.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126450545","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Konya Arkeoloji Müzesi nde Bulunan Bizans Dönemi Bronz Buhurdanlar","authors":"Yurdagül Özdemi̇r","doi":"10.32949/arkhaia.2022.49","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.49","url":null,"abstract":"Çalışmamızın konusunu, Konya Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve Bizans (Doğu Roma) Dönemi’ne tarihlenen bronz buhurdanlar oluşturmaktadır. İçinde tütsü yakılan, dini törenlerde ve günlük yaşamda kullanılan buhurdanın Hristiyan inancında özel bir yeri vardır. Bu inanca göre göklere doğru yükselen buhur, ibadet edenlerin Tanrıya ulaşan dualarını sembolize etmektedir. Erken Bizans Dönemi’nden Geç Bizans Dönemi’ne kadar kiliselerdeki ayinlerde, cenaze törenlerinde ya da toplumu etkileyen önemli olaylarda buhurdan kullanıldığı, yazılı kaynaklar, tasvirler ve günümüze ulaşan örnekler yoluyla bilinmektedir.\u0000Konya Arkeoloji Müzesi koleksiyonuna satın alma ve müsadere yolu ile dâhil edilen on bir adet bronz buhurdan bulunmaktadır. Bu buhurdanlar, Türkiye ile yurtdışındaki müzelerde ve koleksiyonlarda bulunan Bizans Dönemi buhurdanlar ile form, malzeme, teknik ve süsleme açısından benzerlik gösterir. Ancak müze koleksiyonundaki buhurdanların hiçbirinde belirgin bir dinsel konu, simge ve figür bulunmamaktadır. Bu dönemde, süslemeli ve süslemesiz buhurdanların dini ve günlük yaşamda kullanım farklılığına dair kesin veriler mevcut değildir. Bu nedenle eserler Bizans Dönemi dini törenlerinde kullanılan liturjik eşyalar veya günlük kullanım eşyaları olabilir. Çalışmada ele alınan buhurdanlar form, teknik ve süsleme özelliklerine göre incelenip, Türkiye ve yurtdışındaki müze koleksiyonlarında bulunan örneklerle karşılaştırılarak, her birinin ait olabileceği dönem belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmamız, Konya Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda bulunan buhurdanların ilk defa ayrıntılı olarak ele alınması ve Bizans maden sanatındaki zengin örneklere yeni bulgular eklemesi açısından önem kazanmaktadır.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128716443","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bilal Söğüt, Mustafa Bi̇lgi̇n, Eylem ÖZDEMİR CANDUR
{"title":"Stratonikeia Kuzey Cadde Kanalizasyonunda Bulunan Bir Grup Seramiğin Ön Değerlendirmesi","authors":"Bilal Söğüt, Mustafa Bi̇lgi̇n, Eylem ÖZDEMİR CANDUR","doi":"10.32949/arkhaia.2022.48","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.48","url":null,"abstract":"Stratonikeia antik kentinde, Kuzey Şehir Kapısı ve çeşme anıtından başlayıp, kent merkezine doğru devam eden, günlük kullanım dışında, Lagina Hekate ve Panamara Zeus kültü ile ilgili törenlerde de aktif olarak kullanılan Kuzey Cadde, yerleşim içindeki önemli yapılardan birisini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar, bu caddenin Hellenistik, Roma ve Geç Antik Dönem boyunca kullanıldığını göstermektedir. Caddenin doğu kenarında yapılan kazılarda ise MÖ 2. binyılın son çeyreğine kadar inen seramik parçaları bulunmuştur. Kuzey Cadde’nin ortasında yapılan konservasyon ve restorasyon çalışmaları esnasında, kanalizasyonun yaklaşık 90 m uzunluğundaki bölümü açılmıştır. Kanalizasyonda yapılan temizlik ve kazı çalışmaları sonucu toplam 45 adet parça seramik tespit edilmiş, bunlardan kondisyonu iyi olan 35 örnek çalışma kapsamında değerlendirilmiştir. Söz konusu seramikler hamur-astar ve form özellikleri dikkate alınarak sınıflandırılmış, tarihlendirme önerileri yapılmıştır. \u0000Kanalizasyonda tespit edilen seramiklerin istatiksel verileri dikkate alındığında, MS 5.-7. yüzyıla tarihlendirilen Geç Antik Dönem örneklerinin yoğun olduğu dikkati çekmektedir. Ancak buluntuların içinde tespit edilen Tunç Çağı’na ait bir parçanın varlığı, Kuzey Sütunlu Cadde ve çevresinin erken dönemlerden itibaren kullanılmış olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Geç Antik Dönem’de tüm Akdeniz pazarında sirkülasyonda olan, ithal seramik grupları dışında hamur, astar özellikleri farklı olan ve yerel üretimle ilişkilendirilebilecek buluntular yoğunluktadır. Bu durum, bölgede olasılıkla yerel ve daha ucuz bir üretime ait seramiklerin tercih edildiğini düşündürmektedir.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"41 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-04-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122667101","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Küçük Asia da Vespasianus Dönemi nde Sürdürülen Yapı Programı","authors":"Deniz Berk Tokbudak","doi":"10.32949/arkhaia.2022.47","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.47","url":null,"abstract":"Görsel anlamda İmparatorluk Dönemi Roma’sını, Cumhuriyet Dönemi’nden ayıran en belirgin faktör, eyaletlerde izlenen yapı programında görülmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nde, ele geçirilen topraklar publicanusların (vergi mültezimleri) talep ettiği ağır vergilerden ötürü sistematik biçimde sömürülmektedir. Augustus ile başlayan imparatorluk döneminde ise talan siyasetinin terkedildiği ve eyaletlerde kimi zaman anıtsal olmak üzere kapsamlı bir yapı programına başlandığı görülmektedir. Bu politika Augustus’un ardılları tarafından da sürdürülmüştür. Bu çalışmada imparatorluğun ikinci hanedanının kurucusu Vespasianus Dönemi’nde Küçük Asia’da sürdürülen yapı faaliyetleri incelenmektedir. Vespasianus, Nero’nun ölümüyle başlayan iç savaştan galip gelmiş ve hükümdar olmuştur. Ancak imparatorluk bu sırada intizamını kaybetmiş, siyasi ve ekonomik olarak hırpalanmıştır. Devletin hazinesi boşalmış, ordular Germania ve Afrika’da isyana kalkışmışlardır. İç savaş başkent Roma’ya da sıçramış ve kentin önemli bir bölümü tahrip olmuştur. Tecrübeli bir komutan ve yönetici olan Vespasianus aldığı çeşitli önlemler ile imparatorluğu tekrar ayağa kaldırmayı başarmış, başkenti yeniden inşa ettirmiştir. Ancak yaşanan siyasi ve ekonomik çalkantı Küçük Asia’daki yapı faaliyetlerini olumsuz etkilemiştir. Çalışma kapsamında Küçük Asia’nın, Asia, Galatia, Kappadokia, Bithynia-Pontus, Lykia-Pamphylia ve Kilikia eyaletlerinde Vespasianus Dönemi’ne tarihlendirilen 21 kamu yapısı incelenmiş ve bunların çoğunun mevcut olduğu, genişletme ve onarım ile kullanılmaya devam edildiği, yeni yapı faaliyetinin kısıtlı olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu tespitte dönemin koşullarının da etkili olabileceği düşünülmekte bu nedenle Vespasianus Dönemi’nde Küçük Asia’da izlenen yapı faaliyetlerinin kısıtlı olduğu savunulmaktadır.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"116 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-04-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114821267","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Soli Pompeiopolis Afrika Kırmızı Astarlı Seramikleri","authors":"Volkan Yildiz","doi":"10.32949/arkhaia.2022.46","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.46","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Ovalık Kilikya Bölgesi’nin önemli bir liman kenti olan Soli Pompeiopolis’te bulunan Afrika Kırmızı Astarlı Seramikleri değerlendirilmiştir. Kentte, 1999-2019 yılları arasında Sütunlu Cadde, nekropolis ve Soli Höyük’te gerçekleştirilen sistematik kazılar ile ortaya çıkarılan Geç Roma seramikleri arasında Afrika Kırmızı Astarlı Seramikleri, en yoğun ikinci grubu oluşturmaktadır. Bu seramik grupları yoğun olarak Sütunlu Cadde’de bulunmuştur. Bu gruba giren 109 parça seramik saptanmıştır. Bu kadar yoğun bir grup beraberinde 20 farklı formdan oluşan bir repertuvarın oluşmasını sağlamıştır. Grubun form repertuvarının oluşturulmasında genel olarak Hayes’in tipolojisi örnek alınmıştır. Hayes’in tipolojisinde olmayan bir form ise Mackensen’nin tipolojisine göre değerlendirilmiştir. Tespit edilen formların tamamı yiyecek servisinde kullanılan tabak, kâse ve kapaklardır. Söz konusu grupta saptanan formlara işlevsel açıdan bakıldığında, Afrika Kırmızı Astarlı Seramikleri arasında bulunan kapalı kapların yerine farklı ebatlarda tabak, kâse ve kapakların tercih edildiği görülmüştür. Bu kap repertuvarı, gelir düzeyi düşük halkın bu kap kacakları tercih ettiğini göstermektedir. Ayrıca barbotine, aplike veya kalıpta yapılan kabartmalı bezemelerin görüldüğü daha nitelikli kapların eksikliği de, Soli Pompeiopolislilerin hayat standartları açısından da fikir vermektedir. Üretildikleri süreçte metal kaplara gerek formları gerekse bezemeleriyle de öykünen bu seramikler; Kuzey Afrika’da Tunus’un merkezi ile kuzeyinde bulunan atölyelerde MS 1. yüzyıl ortalarından MS 7. yüzyıl sonlarına kadar üretilmişlerdir. Soli Pompeiopolis’te tespit edilen Afrika Kırmızı Astarlı grubu MS 1. ve 4. yüzyıllar arasında sınırlı sayıdadır. Bu veriler, kentin MS 1. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Kuzey Afrika ile ticaret ilişkisinin olduğunu göstermektedir. Kentte, Afrika Kırmızı Astarlıları sayısının ve form çeşitliliğinin artmaya başladığı tarih MS 5. yüzyılken; en yoğun görüldüğü tarih MS 6. yüzyıldır. MS 7. yüzyıldan itibaren ise Afrika Kırmızı Astarlılarının sayısında ciddi oranda bir düşüş görülür. Bu olumsuz etkinin nedeni MS 7. yüzyılda bölgeyi etkisi altına alan Arap akınları olmalıdır. Bu veriler, kentin MS 7. yüzyıldaki Arap akınları sırasında var olduğunu ve de belli bir süre daha varlığını devam ettirdiğini; limanının aktif bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122021348","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Parion Hristiyanlık Tarihine Yeni Bir Katkı: Parion Başpiskoposu Ioannes in Kurşun Mührü","authors":"Kasım Oyarçi̇n","doi":"10.32949/arkhaia.2022.45","DOIUrl":"https://doi.org/10.32949/arkhaia.2022.45","url":null,"abstract":"Çalışmanın konusunu, 2009 yılında Parion’da bulunmuş, kentin başpiskoposu Ioannes’e ait bir Bizans kurşun mührü oluşturmaktadır. Çalışmada sırasıyla; Parion’un Hristiyanlık dönemi, mührün kullanımı ve ikonografik özellikleri ele alınmıştır. Ayrıca mührün ortaya çıktığı yapı hakkında, mührün kontekstindeki numismatik ve diğer arkeolojik veriler ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. \u0000Parion, deniz ticaretine uygun jeopolitik konuma ve iki adet doğal limana sahip olması sayesinde MÖ 8. yüzyıldan MS 14. yüzyıla kadar önemli bir liman ve ticaret kenti olarak kesintisiz yerleşim görmüştür. MÖ 8. yüzyılda bir Hellen kolonisi olarak kurulan Parion’a, Roma Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarında, Iulius Caesar tarafından koloni statüsü verilmiştir. Bizans Dönemi’nde ise kent, Hristiyanlık inancının güçlü bir şekilde temsil edildiği bölge içerisinde önemli bir piskoposluk merkezi olmuştur. MS 4. yüzyılın başlarında piskoposluk merkezi olan Parion, MS 640 yılında başpiskoposluk merkezi statüsüne yükselmiş ve bu statüsünü MS 13. yüzyılın sonlarına kadar korumuştur. Yaklaşık bin yıla yakın bir zaman piskoposluk merkezi konumuna sahip olan Parion kentine görevlendirilen piskoposlarla ilgili veriler oldukça yetersizdir. Parion’da görev yapan piskoposlarla ilgili üç adet modern çalışmada toplam 21 piskoposun adı belirlenmiş olmasına rağmen, Başpiskopos Ioannes’in adı üç çalışmada da geçmemektedir. Ancak Başpiskopos Ioannes’in MS 1072 yılında Parion’da görev yaptığı bilgisinin piskoposluk listelerinde mevcut olduğu, yapılan synod listeleri taramaları sonucunda anlaşılmıştır. Parion piskopos mühürleriyle ilgili veriler de oldukça yetersiz olup yalnızca dört örnek yayımlanmıştır; MS 9. yüzyılda piskoposluk yapmış Euthymios’a ait mühür, MS 11. yüzyıl piskoposu Konstantinos’a ait mühür, muhtemelen MS 11.-12. yüzyılda görev yapmış fakat üzerinde piskoposun adı yazmayan bir mühür ve MS 12. yüzyıl piskoposu Niketas’a ait müzayede kataloglarında yer alan bir mühür. Parion antik kenti uzun süre piskoposluk merkezi olmasına ve birçok piskoposun görev yapmasına rağmen, kente ait piskopos mühürleri ile ilgili çalışmaların yetersiz olması nedeniyle yapılacak her bilimsel yayın, Anadolu sigillografi çalışmalarına katkı sunacaktır. Bu çalışma kapsamında ele alınan ve çok tanınmayan bir Parion Başpiskoposu Ioannes’e ait mühür ise hem Parion’un Bizans Dönemi hem de sigillografi çalışmaları açısından oldukça önemli bir yere sahiptir.","PeriodicalId":393995,"journal":{"name":"Arkhaia Anatolika Anadolu Arkeolojisi Araştırmaları Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126665271","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}