{"title":"Modernleşme Sürecinde Osmanlı Taşrasında İftāʾ: Uşak Müftüleri ve Müftü Hacı Mustafa Asım Efendi","authors":"Biray Çakmak","doi":"10.33227/auifd.1256230","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1256230","url":null,"abstract":"Modernleşme sürecinde kazalarda ilmiye sınıfı mensupları varlıklarını kadı/naib, müderris ve müftü olarak sürdürdü. Tanzimat Döneminden itibaren teşkil ve tayin edilen yeni kurum ve görevlilerle yetki ve işlevleri daraltılmakla beraber kaza idarelerinde etkili olmaya devam ettiler. Hukuki ve şer‘î davalara yine kadılar/naibler baktı. Hatta 1860’lı yıllardan itibaren kurulan deʿāvī meclislerine/bidayet mahkemelerine başkanlık yaptılar. Müderrisler geleneksel varlıklarını sürdüren medreselerde tedrisata devam etti. Müftüler ifta yetkisini kullanmayı sürdürdü. Kaza düzeyinde ilmiye sınıfı mensuplarını ele alan yeterince araştırma yapılmadığı gerçeğinin dikkate alındığı çalışmada 1808-1908 yılları arasında Uşak kazasında görev yapan müftüler kronolojik süreklilikte ele alınmış, görev sürelerine, değiştirilme sebeplerine ve mahalli rollerine odaklanılmıştır. 1885-1909 yılları arasında görev yapan müftü Hacı Mustafa Asım Efendi (1850-1918) ayrıntılı ele alınmış, eğitimi, işlevi ve azli üzerinde durularak ifta görevi dışındaki rolü ortaya konulmaya çalışılmıştır. Farklı arşivlerde mevcut belgelerindeki bilgilere dayanan çalışmada müftülerin 2. Mahmut Döneminde (hs. 1808-1839) asli görevleri dışında kaza idaresiyle ilgili meselelerde taraf oldukları, çeşitli suihalleri sebebiyle sık sık azl edildikleri, nadir de olsa sürgünle cezalandırıldıkları, azillerinde ahalinin tertip ve takdim ettiği mahzarda dile getirdiği talep ve şikayetlerin etkili olduğu, görev sürelerinin sonraki yıllara göre daha kısa olduğu, bununla birlikte iki şahsın altışar defa müftü tayin edildiği, Tanzimat Döneminde öncesine göre daha uzun süre görev yaptıkları, suihali görülenlerin azledildikleri, 2. Abdülhamit Döneminde (hs. 1876-1909) uzun süreli iki müftünün görev yaptığı tespit edilmiştir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69570347","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tanrı ve Ahlaki Müeyyide","authors":"Münteha Beki̇","doi":"10.33227/auifd.1142701","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1142701","url":null,"abstract":"Ahlakın bir müeyyide gücü olarak kendisini insanlara dayattığı, bir olgu olarak kabul edilir. İnsanların ahlaken yanlış yapmaları durumunda birtakım tepkilerle karşılaşmaları veya yaşadıkları iç sıkıntı ya da huzursuzluk ahlakın bir yaptırım gücüne sahip olduğunu doğrular niteliktedir. Ahlaki yaptırımın gücünü ahlaki değer ve yükümlülüklerin nesnel ve zorunlu olmasından aldığı söylenebilir. Bu çalışmada, ahlaki yükümlülükler ile müeyyide arasında bir ilişkinin olup olmadığı, ahlakın tabiatı gereği bağlayıcılığının temelinin ne olduğu, bir müeyyide gerektirip gerektirmediği, gerektiriyorsa ahlakın müeyyideye nasıl konu olabileceği ve ahlaki müeyyidenin kaynağının ne olabileceği sorularına yanıt aranmaktadır. Bu bağlamda, realist bir ahlak anlayışı çerçevesinde ahlak, müeyyide ve Tanrı arasında bir ilişki kurulup kurulamayacağı ele alınmakta ve buna bağlı olarak ahlaki müeyyidenin Tanrı’ya dayandırılabileceği savunulmaktadır.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569763","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Fuqahāʾ al-Rūm: Attempt of Bayāḍīzāda Aḥmad Efendi (d. 1098/1687) to List Fuqahāʾ on the Basis of Rūmī Identity","authors":"Mehmet Kalayci","doi":"10.33227/auifd.1258370","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1258370","url":null,"abstract":"11./17. yüzyıl Osmanlı alimi ve bürokratı olan Beyāżīzāde Aḥmed Efendi’nin, biri Muḥyīddīn el-Ḳuraşī’nin el-Cevāhiru’l-Muḍiyye’si diğeri de Muṣliḥuddīn el-Amāsī’nin Maḫzenu’l-Fıḳh’ı olmak üzere iki yazma eser nüshasının vikaye ve zahriye sayfalarına not ettiği fuḳahāʾ-i Rūm’a dair listeleri bu yazının konusunu oluşturmaktadır. Beyāżīzāde’nin gözünden Anadolu fıkıh geleneğinin nasıl okunduğunu gösteren bu listeler, her bir yazma eser nüshasının kendine özgü olarak değerlendirilmesi gerektiği gerçeğini teyit etmektedir. Beyāżīzāde; 8./14. ve 12./18. yüzyıllar arasında yaşamış, Rūmī nispesi taşıyan, Ḥanefīliğe mensup ve Ḥanefī fıkhında eser yazmış kimseleri listelemeye çalışmış, bu kapsamda toplamda altmışa yakın kişiye listelerinde yer vermiştir. Listelerde benzer isimleri zikretmiş olsa da bunları geç-erken dönem, meşhur olup olmama, eser yazıp yazmama, muhakkik alim olup olmama gibi değişkenlere göre farklı şekillerde sınıflamıştır. Listelerin en dikkat çekici özelliği, Beyāżīzāde’nin fakihleri Rūmī kimlik temelinde sunmasıdır; bu haliyle listeler, aynı zamanda onun bu kimliği nasıl algıladığına dair de anlamlı bir resim ortaya koymaktadır. Bu makalede, ilkin listelerin Beyāżīzāde’ye aidiyetini ele aldım ve listelerin oluşturulmasının ardında yatan muhtemel saikler hakkında öngörülerde bulundum. Beyāżīzāde’nin, orijinalinde her birini ayrı bir metin olarak yazdığı listeleri tablolara dönüştürdüm ve kendisinin verdiği bilgileri korudum. Dipnotlarda, listelerdeki isimlere dair verdiği Beyāżīzāde’nin bilgilerin doğruluğuna ilişkin tamamlayıcı mahiyette değerlendirmelerde bulundum. Son başlıkta, listelere dahil ettiği ya da etmediği isimleri dikkate almak suretiyle Beyāżīzāde’nin listeleri oluştururken gözettiği belirli kriterleri tespit etmeye çalıştım. Sonuç bölümünde ise ana hatlarıyla Beyāżīzāde’nin zihin dünyasında Rūm/Rūmī kavramlarının neye karşılık geliyor olabileceğini tartıştım.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569936","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ʿAbbāsīler Döneminde Mekke’de Meydana Gelen Sel Baskınları","authors":"Haci Ataş","doi":"10.33227/auifd.1250243","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1250243","url":null,"abstract":"İnsanları çaresiz bırakan doğal afetlerden biri de şiddetli yağışlar neticesinde ortaya çıkan ve yıkıcı sonuçlar doğurabilen sel felaketleridir. Kâbe’ye ev sahipliği yapan, hac ve umre ibadetlerinin merkezi olan Mekke, tarihinde pek çok sel baskınına maruz kalmıştır. Dar bir vadide yer alması, iklimi ve düzensiz yağış alan bir bölgede yer alması gibi nedenlerle Mekke, sık sık sel felaketleri ile karşı karşıya kalmıştır. Doğal olarak Kâbe de bu sel felaketlerinden etkilenmiş, bu durum, zaman zaman kutsal mabedin hasar görmesine veya yıkılmasına yol açmıştır. Bu sellerden, Mekke halkının yanında hac ve umre için buraya gelen misafirler de etkilenmiş; söz konusu afetlerde kimisi evini, kimisi binek hayvanını, kimisi de canını kaybetmiştir. Sel sularının yol açtığı zararlardan korunmak için çeşitli tedbirler alınmış, ancak bu tedbirler, şehri ve Kâbe’yi korumak için yeterli olmamıştır. Bu çalışmada, ʿAbbāsīler zamanında Mekke’de meydana gelen sel felaketleri ele alınmıştır. Bu seller kronolojik olarak sıralanmış, sellerin nedenleri, yol açtığı hasarlar, can kayıpları ve bu felaket karşısında alınan tedbirler üzerinde birtakım tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47995184","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Fāṭımīler Dönemi Musiki Kültürü Üzerine Bir Değerlendirme","authors":"Muhammet Sevi̇nç","doi":"10.33227/auifd.1258127","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1258127","url":null,"abstract":"slam medeniyetinde erken dönemlerden itibaren Müslümanların siyasi, iktisadi ve sosyal alanlardaki gelişimi ile güzel sanatlara ve özellikle musiki sanatına artan ilgisi arasında bir paralellik olduğu söylenebilir. Musiki ile profesyonel anlamda ilgilenen kişilerin sayısının arttığı ve meşhur musikişinasların yetişmeye başladığı Emevīler (hs. 41-132/661-750) döneminden sonra özellikle ʿAbbāsīler (hs. 132-656/750-1258) döneminde musiki ilminin nazari ve ameli yönüne ilişkin telif edilen eserlerde belirgin bir artış yaşanmıştır. Fāṭımīler döneminde (hs. 297-567/909-1171) de musiki konusundaki bu gelişmeler devam etmiştir. Ancak birçok meşhur musikişinasın yetiştiği ve musiki sanatı açısından önemli gelişmelerin yaşandığı ʿAbbāsīler ile aynı dönemde tarih sahnesinde bulunan Fāṭımīlerin musikisinin ʿAbbāsīlerin gölgesinde kaldığı düşünülebilir. İslam medeniyetinde musikinin tarihsel gelişimine dair yazılmış eserlere genel olarak baktığımızda, kronolojik bir tasnifle Cahiliye döneminden başlayarak her dönemin musiki kültürü ve meşhur musikişinaslarına dair bilgilere yer verildiği görülmektedir. Ancak ʿAbbāsī Devleti’nin zayıflamaya başladığı 10. asırda Kuzey Afrika merkezli kurulup kısa sürede Mısır’ı ele geçirmesiyle İslam dünyasında büyük ses getiren ve tarih sahnesinde kaldıkları üç asırlık süreçte siyasi, dini kültürel ve sosyal hayatta derin izler bırakan Fāṭımīler Devleti dönemindeki musiki kültüründen musiki tarihine dair eserlerde yeterince söz edilmediği anlaşılmaktadır. Yaptığımız literatür taramasında Fāṭımīlerin musiki kültürüne dair kapsamlı bir çalışma tespit edilememiştir. Kanaatimizce bunun en temel gerekçesi ʿAbbāsīlerin halen İslam dünyasının en kudretli devleti olarak varlığını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktıkları için Fāṭımīlerin arka planda kalması ve Fāṭımīler dönemi musikisine dair kaynakların yetersizliği yahut sınırlı bilgilerin dağınık şekilde farklı kaynaklarda bulunmasıdır. Bu çalışmada öncelikle Fāṭımīler döneminin mimari, güzel sanatlar ve edebiyat gibi alanlardaki durumu kısaca ele alınacaktır. Daha sonra dönemin musiki kültürüne ışık tutmak gayesi ile Fatımi sarayında musikinin yeri ve musikişinasların himayesi, dini merasimlerde musikinin kullanımı, sosyal hayatta musikinin durumu, Fāṭımīler döneminde musiki konusunda yapılan ilmi çalışmalar ve o dönem musikişinaslar tarafından kullanılan çalgılar hakkında tespit edebildiğimiz bilgiler ışığında değerlendirmeler yapılacaktır. Bu çalışmanın temel amacı, İslam medeniyeti tarihinde Fāṭımīlerin musiki sanatı ile olan ilişkisini ortaya koymaya çalışmak ve böylece musiki tarihi açısından Fāṭımīler dönemi hakkındaki boşluğu gidermek noktasında bir katkı sunarak yapılabilecek diğer akademik çalışmalar için bir farkındalık oluşturmaktır.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569930","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Free Will Defense and the Problem of Heavenly Freedom","authors":"F. Taşkin","doi":"10.33227/auifd.1258091","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1258091","url":null,"abstract":"According to the logical problem of evil, the co-existence of evil and the theistic God who is considered to be omniscient, omnipotent, and omnibenevolent is impossible. The fact that our world contains evils invalidates the existence of the theistic God. A libertarian theistic response to this problem, the free will defense, holds that if God actually has or could have a sufficient reason to actualize a world containing evils, the problem fails. This good reason, according to the defense, might be significant freedom, the freedom to choose between moral good and evil. Yujin Nagasawa, Graham Oppy, and Nick Trakakis, however, approach this debate from a different angle and argue that the traditional theistic view of heaven is a problem for this theistic response when we ask whether there is freedom in heaven. They contend that if the inhabitants of heaven do not have significant freedom, free will cannot be a great good that gives God a good reason to create a world containing evils. Thus, the free will defense fails. In this paper, I claim that this is mistaken. I argue that even though the inhabitants of heaven are not free in the most robust sense (i.e. they are no longer capable of sinning), this does not show that significant freedom is not a great good that justifies God’s creating a world containing evils.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569921","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Platon’da Ruhun Ezelî Bir Form Olarak Ölümsüzlüğünün İspatı","authors":"Eyüp Şahi̇n","doi":"10.33227/auifd.1233780","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1233780","url":null,"abstract":"Platon’da ruha dair yapılacak bir araştırma için incelenmesi gereken metinler Apology, Meno, Phaedo ve Timaeus’tur. Bilindiği gibi Platon’un eserleri için üç ana dönem tayin edilir. Bunlar erken dönem, orta dönem ve geç dönem eserleridir. Bu ayrıma göre Apology ve Meno erken dönem, Phaedo ve Timaeus ise orta dönem eserleridir. Bu eserler aynı zamanda Platon’un ruh anlayışının sadece kronolojik sırasını değil aynı zamanda düşüncesinin oluşum aşamalarını da göstermektedir. Bu makalenin amacı Phaedo’yu merkeze alarak ruha dair geliştirilen “döngüsel (karşıtlık),” “hatırlama” ve “ruhların formlara ve tanrılara yakınlığı” argümanlarını ortaya koymaktır. Aynı zamanda bu üç argümanın, hem ruhun bedenden bağımsız (önceki) varlığı ve ölümsüzlüğünü ispatlamada hem de ruh-beden ilişkisi bağlamında tartışılan birtakım meseleleri izah etmede yeterli olup olmadığını tartışmaktır. “Hatırlama argümanı” ruhun bedenden önce de var olduğunu ispat eden bir argüman olarak ilk defa Meno’da karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle argüman, bilgiyi sınayarak öğretme/hatırlatmaya dayanan bir yönteme dayandırılmaktadır. “Döngüsel argüman” ve “ruhların form ve tanrılara yakınlığı argümanı” ise hatırlama argümanı ile birlikte Phaedo’da inceden inceye işlenmektedir. Bu makalede argümanlara yöneltilen itirazlar hem Phaedo’da muhatapların itirazları hem de Aristoteles’in De Anima’daki bazı itirazları yardımıyla değerlendirilmektedir. Apology ve Timaeus öne sürülen argümanların incelenmesi açısından merkezi bir rol oluşturmadığı için burada göz ardı edilmektedir. Ayrıca meselenin İslam felsefesi geleneği içerisinde ruh-beden ilişkisi açısından ne türden yansımalara yol açmış olabileceğine dair bazı noktalara Aḥvālu’n-Nefs özelinde temas edilmektedir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47400511","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"El-Cessas’ın Usul Anlayışında Lafız türleri ve Diyagramatik Bir Taksim Önerisi","authors":"Kâmil Çalişkan","doi":"10.33227/auifd.1052293","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1052293","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Ebū Bekr Aḥmed b. ʿAlī er-Razī el-Ceṣṣāṣ’ın (ö.370/981) Şerḥu’l-Cāmiʿi’l-Kebīr, Şerḥu Muḫtaṣari’ṭ-Ṭaḥāvī, el-Fuṣūl fi’l-Uṣūl, Aḥkāmu’l-Ḳur’ān ve Şerḥu Edebi’l-Ḳāḍī eserlerinde geçen lafız türlerinin incelenmesini konu edinmiştir. Bu amaçla sırasıyla muḥkem, müteşābih, ẓāhir, müşterek, hakikat, mecāz, ṣarīḥ, kināye, muṭlaḳ, muḳayyed, mübhem, ʿumūm, ḫuṣūṣ, naṣṣ, mücmel ve müfesser lafız türleri mahiyetleri ve birbirleriyle ilişkileri üzerinden ele alınmıştır. Devamında, bu incelemede sırasında tespit edilen, el-Ceṣṣāṣ’ın lafız türlerine yaklaşımına ilişkin bazı ilke ve sonuçlar ayrı bir bölüm altında paylaşılmıştır. Son olarak el-Ceṣṣāṣ’ın usul anlayışında yer alan lafız türleri diyagramatik bir taksim üzerinden açıklamalı olarak sunulmuş, taksime ilişkin bazı yorum ve çıkarımlarda bulunulmuştur.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"41 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569495","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"مُدوَّنة مُعجَم الطِّفل العَربيّ: نَحْوَ مَوردٍ لُغويٍّ جَديد","authors":"Almoataz B. Al-Said","doi":"10.33227/auifd.1086728","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1086728","url":null,"abstract":"ساعدُ مُعجمُ الطِّفل في تنمية الثَّروة اللَّفظيَّة لأبناء اللُّغة الأمّ، ويُؤدِّي دورًا مُهمًّا في عمليَّة اكتساب اللُّغة. ومع وجود هذا النَّوع من المعاجم في العديد من اللُّغات الإنسانيَّة، فإنَّ المكتبة العربيَّة تكاد تخلو من معاجم الطِّفل بمفهومها الدَّقيق؛ حيثُ تُصَنَّفُ المعاجمُ الموجودة على أنَّها مدرسيَّة أو مُيَسَّرة. ورغبةً في توجيه العناية إلى أهمِّيَّة هذا الـمُعجم والحاجة إليه، فإنَّ هذه الدِّراسة تسعى إلى بناء مُدوَّنةٍ لُغويَّة تكونُ موردًا لـمُعجم الطِّفل العربيّ. ويستمدُّ الباحثُ مادَّةَ الـمُدوَّنة من النُّصُوص العربيَّة الـمُوَجَّهة للطِّفل في مراحل الطُّفولة: الـمُبكِّرة، والـمُتوسِّطة، والـمُتأخِّرة؛ كما يستعينُ بأساليب التَّحليل الإحصائيّ وأدوات مُعالجة اللُّغات الطَّبيعيَّة في استخلاص البيانات الأساسيَّة. وتهدفُ الدِّراسةُ إلى: تقديم رُؤيةٍ منهجيَّة لبناء مُدوَّنةٍ لُغويَّة للطِّفل العربيّ؛ كما تهدفُ إلى اقتراح تصوُّر لتوزيع المعلومات الـمُعجميَّة في الـمُعجم المنشود. وقد توصَّلَت الدِّراسةُ إلى جُملةٍ من النَّتائج، منها: توفيرُ موردٍ لُغويٍّ جديد في اللُّغة العربيَّة، وتقديمُ منهجٍ لبناء هذا المورد وتطويره لغاية الصِّناعة الـمُعجميَّة، وإعداد ثلاثة نماذج مُعجميَّة تُناسبُ الفئات العُمريَّة للطِّفل العربيّ","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569620","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İsmail Hakkı İzmirli’nin Burdur’a Yazdığı İlmî Bir Mektup","authors":"Bünyamin Erul","doi":"10.33227/auifd.1203366","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1203366","url":null,"abstract":"Bu yazıda İzmirli İsmail Hakkı’nın (1869-1946) Mehmed Said Hatiboğlu arşivinde bulunan bir mektubu neşredilmiştir. 29.6.1939 tarihli mektup Burdur Müftüsü Mehmet Re’fet Efendi’nin (1879-1945) iki talebesine hitaben kaleme alınmıştır. İzmirli’nin yazdıklarından, Mehmet Re’fet Efendi’nin kendisinden İbn Ḥazm’ın (ö. 456/1064) el-Muḥallā isimli eserinin ribā bahsinin tercümesini talep ettiği anlaşılmaktadır. İsmail Hakkı, meşguliyeti dolayısıyla bu isteği yerine getiremeyeceğini ifade etmekle birlikte mektubunda İbn Ḥazm’ın Ebū Ḥanīfe’ye (ö. 150/767) ve Hanefīlere yönelttiği eleştirileri değerlendirmiştir. Bu çalışmada bir reddiye hüviyetinde olan mektup, atıf yapılan ayet, hadis ve kaynaklar tahric edilerek yayınlanmıştır.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69570328","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}