{"title":"Nusayrilerin Etnik Kökeni","authors":"Hüseyin Türk","doi":"10.24082/2023.abked.410","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.410","url":null,"abstract":"Hatay, Adana ve Mersin’de yoğun olarak yaşayan Nusayriler (Arap Alevileri), diğer etnik gruplara göre, daha izole ve daha gizli bir örgütlenmeye sahiptirler. Halk arasında “Fellah” ve “Arap Uşağı” olarak bilinir ve tanınırlar. “Nusayri” kelimesi ise halk tarafından bilinmemekte, sadece bilimsel literatürde kullanılmaktadır. Geleneklerini ve inançlarını korumanın, yaşamlarını sürdürmenin bir yolu olarak gördükleri “gizliliği” ve kapalı cemaat yaşamını, tamamıyla bir korunma ve savunma mekanizması olarak bugüne kadar sürdürmüşlerdir. Nusayrilik Hz. Ali’nin tanrılaştırılması, Hızır inancının güçlülüğü, türbe inancının güçlülüğü, tenasüh inancı, bütün dinlerin, bütün peygamberlerin ve hatta bilgi üretenlerin kutsal sayıldığı, kapalı cemaat örgütlenmesi ve gizlilik esasına dayanan, batıni İslami bir mezheptir. Fonksiyonel olarak birbirine bağlı olan bu özelliklerin tümü Nusayri inanç sistemini oluşturmaktadır. Hatay’da nüfusça en kalabalık etnik grup Türk Sünnilerdir. Nusayriler (Arap Aleviler) ise nüfus oranı itibariyle ikinci etnik grubu oluştururlar. Arap Sünniler ve Arap Hristiyanlar ise nüfusça azımsanmayacak sayıdadırlar. Türk Sünnilerin ana dilleri Türkçedir. Bu grubun dışında kalan Arap Alevi, Arap Sünni ve Arap Hristiyanların ana dilleri Arapçadır ama Türkçeyi de konuşma dili olarak kullanmaktadırlar. Halk arasında “Fellah” ve “Arap Uşağı” olarak bilinir ve tanınırlar. “Fellah” Arapçada çiftçi anlamına gelmektedir. Fellah denmesinin nedeni bu insanların yüzyıllarca büyük toprak ağalarının yanında ırgat ya da yanaşma olarak çalışarak çiftçilik yapmalarıdır. “Arap Uşağı” ise onların Arap etnik kökenlerinin vurgulanması anlamında, “Nusayri” kelimesi ise halk tarafından bilinmemekte, sadece bilimsel literatürde kullanılmaktadır. Nusayrilerin tarihiyle ilgili birçok kaynakta kısa bilgiler verilmesine karşın, bunların çoğu da birbirleriyle tutarlı olan bilgiler değildir. Aslında Nusayrilerin tarihi konusunda olduğu gibi, etnik kökenleri konusunda da bir belirsizlik vardır. Bu çalışmada Hatay’da yaşayan Nusayrilerin etnik kimliği, incelenen kaynaklara ve alandan elde edilen bulgulara dayanarak tartışılacak ve açıklanmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":" 53","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139139547","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sivas/Zara Habeş Bölgesi Alevi Köylerinde İcra Edilen Cenaze Hizmeti","authors":"Bülent Keleş","doi":"10.24082/2023.abked.429","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.429","url":null,"abstract":"Ölümün evrensel bir olay olması ve herkesin bir gün öleceğini bilmesinden kaynaklı sebeplerle, tarih boyunca ölüm ve ölümle ilgili ritüeller insanlar arasında öncelik kazanan meselelerden biri olmuştur. Hatırlama, hatırlanma ve ölümden sonraki yaşama bağlı olarak, tabi olunan inancın sınırları içerisinde, ölünün geride kalan yakınlarının da katkısıyla birtakım dini ve/veya diğer ritüeller gerçekleştirilmektedir. Bu ritüeller gerçekleştirilirken, geleneksel ve dini kuralların sürdürülmesine azami gayret gösterilmektedir. Ölenin toplumsal statüsü, vasiyeti, cenaze hizmetini gerçekleştiren kişi vb. etkenler ölüm sonrası ritüellerde küçük değişikliklere yol açmakla birlikte, ritüelin ana gövdesi sabit tutulmaktadır. Aleviler, içinde bulundukları zor koşulların etkisiyle ve karşılaşılması muhtemel olumsuzlukları en aza indirmek gayretiyle, çoğunlukla dini görünürlüklerini gizlemek zorunda kalmışlardır. Hal böyle olunca ibadetlere katılımı yalnızca Alevileri kapsayacak şekilde daraltmışlar ve yabancıların cem vb. erkânlarda bulunmasına sınırlama getirmişlerdir. Ancak toplumun genelini ilgilendiren ve Sünni katılımcıların da hazır bulunduğu bazı dini ritüeller umuma açık gerçekleşmiştir. Aleviliği görünür kılan bu az sayıdaki dini geleneklerin başında ise “Cenaze Hizmeti” gelmektedir. Cenaze hizmeti umuma açık olmasına rağmen toplumunun birçok kesiminde Alevilikteki cenaze ritüeline yönelik birtakım bilgi eksiklikleri bulunmaktadır. Bu bilgi eksikliğinin bir sonucu olarak, makalemize konu olarak seçtiğimiz bölgede yaşamını sürdüren Sünni vatandaşlarımızın: “Alevilerle Sünniler arasında aslında bir fark yokmuş.” şeklinde dile dökülen ve şaşkınlık barındıran ifadeleriyle karşılaşılmaktadır.Makalemiz, Sivas ili Zara ilçesinde Habeş (Şerefiye) olarak bilinen bölgedeki Alevi köylerinde uygulanan Cenaze hizmetleriyle sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda Habeş bölgesiyle ilgili genel bilgiler verildikten sonra Alevi köylerinde uygulanan cenaze hizmetleri, Aleviler arasında “Hoca” olarak bilinen isimler ve Alevi görüşmecilerimizin katkısıyla derlenerek oluşturulmuştur. Alevi kaynak eserlerinin yanı sıra bizden önce ortaya konulan çalışmalardan da yararlanılarak bir sonuca varılmıştır. Sosyal bilimlerin Nitel araştırma yöntemini uyguladığımız çalışmamızda, desen olarak fenomenolojik yaklaşım tercih edilmiştir. Ayrıca katılımcı gözlem ve görüşme yöntemi kullanılarak görüştüğümüz isimlerin deneyimlerinden de istifade edilmiştir.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":" 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139140411","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bedri Noyan Dedebaba’nın Hekimliği","authors":"Aziz Altı","doi":"10.24082/2023.abked.427","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.427","url":null,"abstract":"1912 senesinde günümüzde Yunanistan’ın bir şehri olan Serez’de doğan Bedri Noyan, ilk ve orta öğrenimini Anadolu’nun muhtelif yerlerinde tamamlamıştır. 1931 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde yüksek tahsiline başlamıştır. Tıp Fakültesi öğrencilik yıllarında hocalarıyla ve arkadaşlarıyla iyi diyaloglar kurmayı başaran Noyan, aynı zamanda sosyal etkinliklere de dahil olarak aktif bir öğrencilik yaşamına sahip olmuştur. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesindeki eğitimini 1937 yılında tamamlayarak buradan mezun olmuştur. 1937 yılında hekimlik mesleğine başlayan Noyan, aynı yıl vatani görevini yerine getirmek için askere gitmiştir. Askerlik görevini ifa etmesinin ardından bir müddet İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hijyen Enstitüsü’nde Asistan olarak çalışmıştır. Daha sonra ihtisasını Ankara Numune Hastanesinde kulak burun boğaz kliniğinde yapmıştır. Ardından mütehassıs olarak Diyarbakır ve Gaziantep hastanelerinde çalışmıştır. Diyarbakır’da görev yaptığı yıllarda bir dönem Diyarbakır Halkevi başkanlığı görevini de yürüten Noyan, bu vazifede iken halk sağlığına yönelik çalışmalarda bulunmuştur. 1946 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde girdiği sınavı başarıyla geçerek kulak, burun ve boğaz alanında doçent unvanını almıştır. 1946’dan 1951 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. 1951 yılında üniversitedeki öğretim üyeliği görevinden ayrılan Noyan, Aydın’da serbest hekim olarak çalışmaya başlamıştır. 1958 senesinde Bektaşiliğe intisap eden Noyan, derviş, baba ve halifebaba makamlarının ardından 1960 yılında “Dedebaba”lık makamına seçilmiştir. Noyan, Bektaşiliğin “Babagân” kolunun en üst mertebesi olarak bilinen Dedebabalık makamında 37 yıl görev yapmıştır. Bedri Noyan Dedebaba hekimlik mesleğini ise 1987’ye kadar aktif olarak icra etmiştir. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Noyan, kaleme aldığı tasavvuf temalı hatlarına hekimlik duygularını da yansıtmıştır. Noyan yaptığı çalışmalarla da Tıp literatürüne önemli katkılar sunmuştur. Bu makalede Bedri Noyan Dedebabanın hekimlik geçmişi ele alınmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":" 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139141016","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Alevi-Bektaşi Kültürünün Simgeleri “Dede Türbeleri”nin Korunmasına Bir Örnek: Isparta-İsmail Dede Türbesi","authors":"Ayşe Betül Gökarslan, Duygu Köse","doi":"10.24082/2023.abked.426","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.426","url":null,"abstract":"Isparta Alevi – Bektaşi Kültürüne ev sahipliği yapmış, Veli Kültü çerçevesinde inşa edilmiş birçok Dede Türbesine sahiptir. Gümüşgün, Aliköy, Uluğbey gibi Alevi-Bektaşi kültürüne sahip yerleşmelerden biri olan ve Isparta İl Merkezine bağlı Yakaören Köyünde yer alan İsmail Dede Türbesi de bu türbelerden biridir. Herhangi bir vakfiye ya da kitabesi bulunmadığından, yapının inşa edildiği tarih tam olarak bilinmemektedir. Şeyh İsmail Efendi’nin mezarının M. 1617 (H.1026), avluda dedenin yardımcısına ait mezar taşının ise M. 1891 (H. 1309) tarihli olduğu bilinse de yapının plan tipi, cephe mimarisi ve inşasında kullanılan malzeme ve strüktür tekniği yapının inşa tarihinin bu tarihlerle örtüşmediğini göstermektedir. 1960’lı yıllarda onarıma uğradığı ya da büyük oranda yeniden inşa edildiği düşünülen türbenin özgünlüğünün korunarak restorasyonunun sağlanması gerekmektedir. Ancak gerek hatalı onarımlardan kaynaklanan bozulmalar gerek ise olumsuz iklim koşullarının yapıya direkt temas etmesi (üst örtünün ve bahçedeki drenaj sistemlerinin yetersiz olması) sonucu oluşan bozulmalar neticesinde beden duvarlarında derin çatlaklar oluşmuştur. Özellikle, yapının kuzey cephesinde yer alan taşların hareket etmesi her an yapının kuzey yönüne doğru yıkılma tehlikesine sahip olduğunu göstermekte olup, acilen kapsamlı onarıma ihtiyaç duymaktadır. Isparta Valiliği kapsamında başlatılan türbe restorasyonları çalışmaları, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşerek kamu yararına en rahat ve kolay olacak şekilde projelerin hazırlanması işlerini restorasyon uzmanı mimarlara vermektedir. İsmail Dede Türbesi’nin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri de İl Kültür Müdürlüğü ile anlaşma yapan yazarlar tarafından çizilmiştir. Yapının mekânsal ve yapısal sorunlarına değinilmiş ve sonrasında da bu sorunların giderilmesi ve yapının özgün mekâna en yakın haliyle mevcut işlevini sürdürebilmesine yönelik müdahale kararları aktarılmıştır. Alevi – Bektaşi halkının yaşadığı bu bölgede az sayıdaki Dede Türbelerinden biri olan İsmail Dede Türbesi’nin özgün işlevi ve yapısal öğeleriyle gelecek nesillere aktarılması ve kültürel mirasın korunması ile ilgili literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":" 44","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139141708","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Alevilerin Gündelik Hayatlarını ve İnanç Dünyalarını Şekillendiren Ritüel: Cem","authors":"Alican Bulut","doi":"10.24082/2023.abked.415","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.415","url":null,"abstract":"Alevilik hem İslamiyet’i hem de birçok inanç sistemini özümseme ve toplumsal kurumlar biçiminde geliştirerek yaşama geçirme suretiyle Alevi-Bektaşi toplumunun sosyoekonomik, adli ve ahlaki gereksinimlerini karşılayabilecek bir hayat düzeni oluşturmayı amaçlayan teorik bir yapıdır.\u0000Aleviliğin toplumsallaştırılmış ibadet kurumlarının tamamını içinde barındıran cem ritüelinin “Kırklar Meclisi” kaynaklı olduğuna inanılır. Alevilerin toplu ibadeti olan cemde belirli kurallar mevcuttur. “On İki Hizmet” şeklinde adlandırılan ve cem süresince hizmet sahipleri tarafından uygulanan ritüeller bulunmaktadır.\u0000Cem ritüeli, genellikle çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan toplumun işlerini bitirip evlerinde hayatlarını geçirmeye başladığı sonbahar ve kış aylarında gerçekleşmektedir. Cemler perşembeyi cumaya bağlayan gece ya da dedenin köye geldiği zaman diliminde daha sık aralıklarla gerçekleştirilmektedir. Cemler dedelerin önderliğinde kadın ve erkekler tarafından birlikte icra edilir. Cem ritüellerinin Allah’a yakarmayı ve ulaşmayı mümkün kılma, teolojik eğitim-öğretim faaliyetlerini gerçekleştirme, bireyde parçası olduğu toplumsal yapıya uygun davranış kalıplarını geliştirme gibi işlevleri mevcuttur. Alevi inanç sistemi kâmil insan yetiştirme gayesini güder. Bu doğrultuda ahlaklı ve kâmil bireyleri oluşturmayı hedefleyen toplum cem ritüellerini bir okul gibi kullanmıştır. Günümüzde cem ritüelinin eski işlevlerinden daha farklı bir yapı kazandığı görülmektedir. Cem ritüelleri bugün, eskiden sahip olduğu işlevlere oranla daha dar işlevselliğe sahiptir. Yeni sosyoekonomik yapı içerisinde cemler özellikle ibadet işlevini sürdürmektedir.\u0000Günümüzde sosyoekonomik nedenlerle bulundukları şehirlerden ya da köylerden ayrılmak zorunda kalan Alevi bireylerin göç ettikleri yerlerde de ibadetlerini yerine getirme istekleri günümüzde cemevlerinin yapılmasında en büyük etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün cemevlerinin en önemli fonksiyonu cem ritüelinin buralarda toplu olarak yapılmasıdır. Böylece Alevilik inanç ve öğretileri canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Bununla birlikte cemevlerinde dinî ibadetleri icra etmenin yanı sıra sosyal yardımlaşma ve dayanışma sağlanmakta, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları giderilmeye çalışılmaktadır. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük kimselere ihtiyaçları durumunda aynî ve nakdî yardımlar sağlanmakta, böylece toplumsal yardımlaşma desteklenmektedir. Birçok cemevinde bünyesinde bulunan aşevlerinde haftanın belirli günlerinde ihtiyaç sahibi bireylere yemek dağıtımı yapılmaktadır. Alevi bireyler lokmalarını, kırk yemeklerini, kurbanlarını ihtiyaç sahiplerine bu sayede ulaştırabilmektedir. Bu da toplumsal dayanışma ve birliği sağlamaktadır.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132012358","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yeşilçam Sinemasında Aleviliğin ve Alevilerin Örtük Temsilleri","authors":"İhsan Koluaçık","doi":"10.24082/2023.abked.409","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.409","url":null,"abstract":"Başlangıcından 1950’li yıllara kadar tarihsel, toplumsal ve politik meseleleri tartışma ya da beyaz perdeye yansıtma hususunda Türk sinemacıları yetersiz kalmışlardır. 1950’lerden itibaren değişen sosyoloji ve politik iklimin sinemadaki yansımaları, 1960’larda kendisini göstermeye başlamış özellikle sosyolojik unsurlar beyaz perdede daha fazla görünür hale gelmiştir. Türkiye’de inanç ve kimlik bağlamında kolektif bir topluluk olarak değerlendirebileceğimiz Alevi Bektaşiler, Türk sinema tarihi boyunca ya görmezden gelinmiş ya da sinemasal anlamda beyaz perdede kendilerine yer bulma noktasında oldukça zorlanmışlardır. 1950’li yıllarda başlayan toplumsal, politik, kültürel ve ekonomik gelişmeler sinemaya da yansımıştır. Aleviler ve Alevilik de bu kapsamda özellikle 1960’ların ikinci yarısından itibaren çeşitli alanlarda kamusal görünürlük kazanmaya başlamış ve oluşan durumun sinemasal temsilleri çok kısıtlı da olsa görülmüştür. Bu kapsamda Türk sinemasının görünmez bir unsuru olan Alevi-Bektaşiler Yeşilçam sineması döneminde örtük de olsa çeşitli filmlerde temsil edilmeye başlanmışlardır.\u0000Çalışmada Yeşilçam sineması 1950’lerin ortası ile 1980’e kadarki yılları kapsayan bir dönemselleştirmeye tabi tutularak değerlendirme yapılmıştır. Bu dönemde Alevi Bektaşi inancının ve kimliğinin beyaz perdedeki temsiliyetini ortaya koymak ve Aleviliğe dair yönetmenlerin yaklaşımlarını tarama yöntemiyle betimsel bir biçimde ifade etmek çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Böylelikle Alevi Bektaşi inancının Yeşilçam sinemasında isminden bahsedilmeden örtük de olsa temsil edildiği, Alevi Bektaşi inancına dair kimi ritüellerin beyaz perdeye yansıtıldığı ve yapılan çalışmalardaki filmlerin aksine bu temsilin sayıca daha fazla ama yine de çok yetersiz olduğu iddia edilmiştir.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128897568","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sultan II. Bayezid-Şah İsmail Safevi İlişkisine Yakın Tanıklık: Birincil Kaynak Olarak İki Mektup","authors":"Ilgar Baharlu","doi":"10.24082/2023.abked.413","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.413","url":null,"abstract":"Diplomatik yazışmalar; devletler arasındaki ilişkilerin mahiyetini, yazıldığı dönemde devletlerin gündemini, dönemin sosyokültürel atmosferini ve gerçekleşen/gerçekleşecek olayların arka planını aydınlatması açısından temel kaynak niteliğindeki tarihî belgelerdir. Safevi tarihçiliği dikkate alındığında, devletin yaklaşık iki buçuk asır hüküm sürdüğü dönemden kalan mektuplardan en önemlileri devletin kuruluş dönemini aktaran ve devletin ilk sultanı olan Şah İsmail döneminden kalan mektuplardır. Bu yazışmaları önemli kılan husus, uzun yıllar hüküm sürecek bir devletin tarih sahnesine çıkışına kaynaklık eden belgeler olmasıdır. Ayrıca Şah İsmail’in siyasî bir şahsiyet yani devletin yöneticisi olmasının yanı sıra itikadî açıdan da büyük bir Kızılbaş kitlesinin mürşit konumunda olması, mektupların ehemmiyetini daha da arttırmaktadır. Bu durum ise Şah İsmail döneminden kalan mektupları, sadece siyasî bir yazışma olmaktan çıkararak dönemin sosyal ve itikadî özelliklerini de yansıtan belgeler haline getirmektedir.\u0000Osmanlı Devleti’nin doğu sınırlarında zuhur ederek kısa bir sürede güçlü bir konuma gelen ve oluşumunu tamamladığı günden beri Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi muhatabının genel itibarıyla Türkmenlerden oluştuğu Safevi Devleti ile Osmanlı arasında birçok diplomatik mektup mevcut olup günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu yazışmalardan henüz gündemden düşmeyenleri ise Şah İsmail ile dönemin Osmanlı padişahları arasında gerçekleşenlerdir. Bunlardan ilki Şah İsmail ile Sultan II. Bayezid Han arasında gerçekleşen devamında ise sıkça zikredilen Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim arasında şekillenen mektuplardır. Bu çalışmada ise incelemeye konu edilen yazışmalar, Şah İsmail Safevi ile Sultan II. Bayezid arasında gerçekleşen ilk iki mektuptur. İlk mektup, Şah İsmail’den Erdebil Tekkesi’nin talip ve müritlerine ziyaretleri sırasında kolaylık sağlaması için II. Bayezid’e yazılan mektuptur. İkinci mektup ise, II. Bayezid’in bu istek mukabilinde verdiği cevaptır. Mektuplarda, Şah İsmail’in Anadolu coğrafyasında eskiden beri mevcut olan kalabalık Erdebil taliplerine işaret etmesi ve II. Bayezid’in ise gerçekçi bir bakış ile durumu değerlendirerek intizamın bozulmaması için reayanın tekrardan yaşadıkları bölgeye dönmeleri halinde engel olmayacaklarını zikretmesi dikkat çeken hususlardandır.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126938959","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Cengiz, Güllizar. Alevi Bektaşi Kültür Enstitüsü Yol’a Hizmette 25. Yıl (2023). Köln: Önel Druck und Verlag. 395 s. ISBN: 978-3-946681-00-7.","authors":"Bülent Akın","doi":"10.24082/2023.abked.420","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.420","url":null,"abstract":"","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"53 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116778978","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bülent Akın ve İlgar Baharlu (2022). Erbâbü’t-Tarîk: XVII. Yüzyıl’a Ait Bir Kalenderi Erkânnâmesi. Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınları. ISBN: 978-625-6957-35-0. 228 sayfa.","authors":"Ceylan Erzi̇ncan","doi":"10.24082/2023.abked.418","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.418","url":null,"abstract":"İlgar BAHARLU ve Bülent AKIN’nın “Erbâbü’t – Tarîk XVII. Yüzyıl’a Ait Bir Kalenderî Erkânnâmesi” adlı eseri,Paradigma Akademi tarafından Aralık 2022 tarihinde basılmıştır.Kalenderîerkânnâmesi olan Erbâbü’t – Tarîk,yazarlar tarafından çevirisi yapılarak oluşturulan bir eserdir. Eklerle birlikte toplamda 228 sayfadır. Önsöz, giriş, ana başlıklardan oluşan üç bölüm, sonuç, kaynakça ve eserin orijinalini içermektedir.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"104 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117236312","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Three Concepts That Are Confused With Each Other In Academia: Alevism, Bektashism, and Shiism","authors":"B. Topuz","doi":"10.24082/2023.abked.400","DOIUrl":"https://doi.org/10.24082/2023.abked.400","url":null,"abstract":"When Islamic history is analyzed, it is seen that the concept of “Shia” is one of the most striking concepts. However, it is also known that this concept is wrongly used in the same way as Alevism and Bektashism by many people and even many researchers. In this study, all these three concepts will be analyzed in all aspects. And the similarities and differences between them will be tried to be explained in a more understandable way. What are the similarities and differences between Alevism, Bektashism and Shiism in terms of belief, practice, sources and culture? Are these three groups the same with each other or not? If they have differences, what are these differences? The answers to all these questions, which exist the main questions of the study, will be given in a simple graphic at the end of the study. The methodology of this study will be a comparative, thematic and holistic approach to the main sources and studies.","PeriodicalId":274288,"journal":{"name":"ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129605824","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}