{"title":"Comparison of Inclinometer and Radiological Measurement in the Evaluation of Columna Vertebralis Movements","authors":"Hilal Işık, G. Koc, Emre Öğüt, Emir İbrahim Işık","doi":"10.17827/aktd.1186684","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1186684","url":null,"abstract":"Spinal movements can often be measured during clinical, physical and functional evaluation of individuals. One of the preferred tools for the measurement of these movements is inclinometers. Considering that valid scientific methods should be used for musculoskeletal assessment, the aim of this study is to conduct a literature review on the validity of inclinometers to measure spinal movements. The PubMed electronic database was searched using the keywords \"inclinometer\", \"spine\", \"vertebrae\" and \"columna vertebralis\". The study analysis process included reading titles, abstracts and full texts. After checking the established criteria, six articles met the criteria for inclusion in the review. The design of all included studies was a combination of radiographic measurement of the spine and angular measurements obtained by inclinometer. Variability was observed in the data collection methods used and the results of the studies. It is recommended that inclinometers be used by health professionals based on scientific evidence, and the results and methodological aspects used in validity studies of these tools should be taken into account.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114032462","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Hematopoietik Kök Hücre Nakil Süreci","authors":"Murat Avci, Mehmet Erol Kocahan, Pınar Eti̇z","doi":"10.17827/aktd.1125454","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1125454","url":null,"abstract":"Günümüz bilgi çağıdır ve bilgi çağının en önemli özelliklerinden biride insana ve insan sağlığına verilen önemdir. İnsan, doğası gereği uzun ömürlü ve sağlıklı olmak ister. Sağlıklı olmak ise doku ve organların rutin çalışmalarına devam edebilmesi için gerektiğinde kendilerini yenilemeleri ve onarmaları sayesinde olmaktadır. Birçok farklı sebepten dolayı ortaya çıkan ve vucüdumuzda doku veya organ hasarına neden olan çeşitli hastalıklar bulunmaktadır. Hastalıklarla mücadele eden bağışıklık sistemimiz bazı hastalık durumlarında desteğe ihtiyaç duymaktadır. Kök hücreler bu desteği sağlayan başlıca aktörler arasında yer alır. Farklılaşma özelliği olan ve telomeraz enzimleri sayesinde uzun süre bölünebilen kök hücreler, doku ve organların yenilenmesi ve onarılması işlemlerinde görev alan özel hücrelerdir. Bazı hastalıkların tedavisi ve bilimsel çalışmalar için donörlerden toplanan kök hücreler kullanılmaktadır. Kök hücrelerin toplanmasında kaynak olarak; kemik iliği, kordon kanı, periferik kan kullanılır. Mobilizasyon sonrası donörlerden alınan periferik kan aferez cihazına aktarılarak kan içerisinde bulunan kök hücreler toplanır. Elde edilen kök hücreler tedavi amaçlı kullanılabilir veya kök hücre bankalarında saklanabilir. Tedavi amaçlı kullanılacak kök hücrelerin hastalara nakli için nakil tipinin belirlenmesi ve buna uygun işlem basamaklarının uygulanması tedavinin başarısı açısından önemlidir. Kök hücre nakli, otolog ve allojenik nakil olarak iki ana gruba ayrılır. Sinjenik (tek yumurta ikizi), haploidentik (kardeş olmayan akraba), kardeşler arası ve miyeloablatif olmayan nakiller allojenik grup içerisinde bulunur. Allojenik nakillerde, insan lökosit antijen uyumu önemlidir. Ancak Greft Versus Host Hastalığı gibi bazı olumsuzluklar nakillerin başarısını gölgelemektedir. Bu derleme çalışmasındaki amaç kök hücrelerin toplanma yöntemleri ve nakil tipleri ile ilgili temel bilgileri bir araya getirip literatüre aktarmak suretiyle araştırmacıların kullanımına sunmaktır.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121219520","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"In the Adaptation Process of Parents with a Child Diagnosed with Autism Using the Human-to-Human Relationship Model","authors":"Semiha Dertli, Öznur Başdaş","doi":"10.17827/aktd.1078456","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1078456","url":null,"abstract":"Ebeveynler sahip oldukları çocuğun gelişiminin toplum tarafından kabul edilen kriterlere uygun olmasını isterken her ebeveyn, istediği gibi toplumun kriterlerini karşılayan sağlıklı bir çocuğa sahip olamayabilir. Çocuklar bazı fiziksel ve ruhsal hastalıklar ile dünyaya gelebilir. Çocukluk döneminde en sık görülen ruhsal hastalıklardan biri otizmdir. Otizm tanılı çocuk ve ailesi ile tanı aşamasından itibaren etkileşim içinde olan sağlık profesyonellerinden biri hemşirelerdir. Tanı aşamasından itibaren hemşirelerin aileye eğitim ve danışmanlık rolleri ile rehberlik etmesi son derece önemlidir. Hemşirelerin aile ile profesyonel olarak iletişime geçmesi çocuk ve ailenin tanı aşamasını kolaylaştırmanın yanında çocuğun tedavisi ve desteklenmesi için de zaman kazandıracaktır. Hasta ile hemşire arasında İnsan İnsana İlişki Modeli’ni geliştiren Joyce Travelbee, hasta ve ailesi ile iletişim kurulmasının bakımda etkili olacağını vurgulamıştır. Bu derlemede çocuğu otizm tanısı alan ebeveynlerin adaptasyon süreci insan insana ilişki modeli ile tartışılmıştır.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"26 2","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133052613","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Covid 19 Pandemisi ve Deliryum","authors":"Ebru Bi̇ri̇ci̇k, Yasemin Güneş","doi":"10.17827/aktd.1055896","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1055896","url":null,"abstract":"Covid 19 pandemisi ciddi akut solunum ve organ yetmezlikleri ile seyreden mortalite ile sonuçlanabilen bir salgın olarak tarihe geçmektedir. Covid 19 enfeksiyonuna yakalanan bu hastalarda ciddi bir izolasyonun yanı sıra medikal tedavi de uygulanması hatta mekanik ventilatör ihtiyacı da doğmaktadır. Hastalar Covid 19 enfeksiyonunun santral sinir sistemine yapmış olduğu etkilerden dolayı da deliryum tablosuna girebilmektedir. Deliryumun önlenmesi ve tedavisi hem ortamın hasta açısından düzenlenmesi hem de medikal tedavinin uygulanması ile sağlanabilir. Bu hastalarda oluşan deliryuma yaklaşım multidisipliner olmalı ve öncelik deliryumun önlenmesi amaçlanmalıdır. Çünkü gelişen deliryum ile hastanede kalış süresi, sekonder enfeksiyonlar ve mortalite artabilmektedir. Bu derlemenin amacı Covid 19 salgını ile deliryumun önlenmesi ve yönetimini yorumlamaktır.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130792458","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Dünya Tıp Birliği Helsinki Bildirgesi: Türk Mevzuatı Çerçevesinde Bir Değerlendirme","authors":"Yusuf Ergün","doi":"10.17827/aktd.1073407","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1073407","url":null,"abstract":"Klinik araştırmalar dâhil insanlar veya insanlardan elde edilen veriler veya materyaller kullanılarak yapılan tıbbi araştırmalarla ilişkili gerek uluslararası gerekse ulusal mevzuatta birçok belge bulunmaktadır. Düzenleme makamlarındaki görevliler, etik kurul üyeleri ve araştırmacılar bu düzenlemelere paralel olarak çalışmak, karar almak ve tıbbi araştırma yapmak durumundadır. Tüm bunlar içerisinde şemsiye düzenleme olarak adlandırılabilecek olan Helsinki Bildirgesi başta araştırmacılar olmak üzere tüm taraflar tarafından okunmalı ve felsefesi tam olarak kavranmalıdır. Bu derlemede Helsinki Bildirgesi Türkiye mevzuatındaki karşılıkları ortaya konularak okuyucuya sunulacaktır.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114351359","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Mavi Işık Tehlikeli midir?","authors":"Aykut Pelit","doi":"10.17827/aktd.1119190","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1119190","url":null,"abstract":"Mavi ışık insan gözünün görebildiği, görünür ışık spektrumunun bir parçasıdır. 380 ile 500 nanometre aralığında titreşen, görünür ışık spektrumunda en kısa dalga boyuna ve en yüksek enerjiye sahip olan bu ışık, görünür ışığın yaklaşık üçte birini oluşturur. \u0000 \u0000Mavi ışık bilgisayarlarda, telefonlarda, tabletlerde, televizyonlarda bulunan bir ışıktır. Bu gibi elektronik aletlerin dışında ise güneşte de mavi ışık bulunur. Mavi ışığın iyi ve kötü olmak üzere iki türü vardır. Bilgisayardan, telefondan, tabletten ve televizyon gibi cihazlardan alınan mavi ışık zararlı iken güneşten aldığımız mavi ışık ise belirli miktarda alındığı zaman faydalıdır. \u0000 \u0000Mavi ışık özellikle gözün retina tabakası için toksik olabilmektedir. Mavi ışığa maruz kalmak özellikle retinada fototoksiteye neden olarak yaşa bağlı maküla hastalığına (sarı nokta hastalığı olarak da bilinir) yol açar. Korunma için, mavi ışık filtrelemesi içeren ekran koruyucular, gözlükler, intraoküler lensler kullanılmaktadır ve bu konu ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123168806","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Şizofrenide Epigenetik Bakış Açısı: DNA Metilasyon Modelleri","authors":"Ezgi Karaaslan, Ceren Acar, Şükrü Kartalcı","doi":"10.17827/aktd.1096901","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1096901","url":null,"abstract":"Schizophrenia is a mental disorder characterized by delusions, hallucinations and various behavioral disorders. Affecting approximately 1% of the world's population, schizophrenia not only affects patients, but also other members of the society. Genetic and environmental factors play roles in the etiology of the disorder.Genetics, neurodevelopmental disorder, drug use, urban life, alone or together can be counted as the factors that cause the disorder. Despite increasing studies in recent years, the factors causing the formation of schizophrenia have not been fully clarified and more research is needed. Although genetic factors are risk factors for schizophrenia, it is thought that some environmental factors affect the emergence of the disorder. Epigenetic mechanisms regulate gene functions without changing the nucleotide sequence of DNA. DNA methylation is associated with schizophrenia, and methylation status studies have been conducted in many schizophrenia candidate genes. Examination of DNA methylation states will contribute significantly to psychiatric research.In this review, data published in global databases obtained from DNA methylation studies related with schizophrenia are summarized and their importance in schizophrenia is briefly discussed.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129417823","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Practical approach to gastrointestinal system lymphoproliferative lesions","authors":"Tuğba Toyran","doi":"10.17827/aktd.1140953","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1140953","url":null,"abstract":"The gastrointestinal tract is the primary localization site of lymphoproliferative lesions ranging from reactive lymphoid hyperplasia to lymphoma. Diagnosis of these diseases is difficult, especially in small endoscopic biopsies. And integrated approach based on clinical, morphological, immunohistochemical and molecular data is needed for accurate diagnosis. In this review, the basic histological features of non-Hodgkin lymphomas in the gastrointestinal tract and the entities included in the differential diagnosis are discussed.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121518493","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Story and Effects of Βeta 3 Adrenoceptors","authors":"A. Pekmezekmek","doi":"10.17827/aktd.1074093","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1074093","url":null,"abstract":"Sempatik sinirlerin insan vücudunda çeşitli etkilere yol açtığı 19.yüzyıldan itibaren bilinmektedir. Birden fazla adrenerjik reseptör olduğu Ahlquist tarafından ilk olarak 1948 yılında ileri sürülmüş ve birçok araştırıcı tarafından bu reseptörlerin sayısının bilinmediği ifade edilmiştir. Daha sonra 1984 yılında Arch adlı bilim adamı tarafından kemirgenlerde beyaz ve kahverengi yağda atipik bir β adrenoseptor (AR) varlığı ortaya konulmuş ve bu AR’ ler β3 AR olarak adlandırılmıştır. Bu bilgilerin ışığında 1989 yılında ilk insan β3-ARs klonlanmış ve bu AR’lerin kemirgen β3-AR’lerdeki gibi barsak ve yağ dokusunda lokalize olduğu bulunmuştur. Hayvan modellerinde yapılan çalışmalarda, β3 AR agonistlerinin termojenik, antilipojenik, anti obesitik, antidepresan etki gösterdiği, insan safra kesesi ve idrar kesesinde gevşemeye neden olduğu ve preterm doğumu önlemede kullanılabileceği yönünde bulgular elde edilmiştir. Preterm doğum, obstetrideki en karmaşık ve önemli zorluklardan biridir. Yaklaşık 40 yıllık araştırma ve klinik ilerlemeye rağmen günümüzde preterm doğum insidansı maalesef değişmemiştir. Bu konuda ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129851952","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Antidepresan ilaçlarla advers ilaç reaksiyonları: Depresyon farmakoterapisinde farmakovijilansın önemi","authors":"Yusuf Karataş, Faiz Ullah Khan, Zakir Khan","doi":"10.17827/aktd.1112770","DOIUrl":"https://doi.org/10.17827/aktd.1112770","url":null,"abstract":"Depression is a major public health psychiatric problem that affects people all over the world, with a high lifetime incidence and severe disability. Depending on the severity and pattern of depression episodes over time, antidepressant (ADs) medication may be advised as one of the therapeutic methods. On the other hand, ADs medication may have adverse drug reactions (ADRs). ADRs reduce people's quality of life, which leads to poor adherence to ADs, longer hospital stays, higher healthcare costs, poor therapeutic outcomes, physical morbidity, stigma and also death in the worst-case scenario. Psychiatrists must be familiar with the procedures for identifying and reporting ADRs, especially those that are new or unknown. Pharmacovigilance is a medical discipline based on these processes. Pharmacovigilance is not a \"specialist\" activity; it is a requirement for all those involved in the care of patients on medications, including doctors, nurses, and pharmacists and paramedical staff. This narrative review paper provides an overview of depression, ADs, Antidepressant-related ADRs, and the significance of pharmacovigilance. Articles were found using PubMed, Scopus, Google Scholar, MEDLINE and DergiPark databases. Firstly, we examined the title, then the abstract and finally the entire study. Depression appears to be associated with an increased risk of developing ADRs. Various ADRs are associated with ADs as per previously published literature. This review emphasizes the implementation of the pharmacovigilance system and the importance of monitoring ADRs in psychiatric depressive patients regularly by all healthcare professionals.","PeriodicalId":272457,"journal":{"name":"Arşiv Kaynak Tarama Dergisi","volume":"98 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114662943","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}