{"title":"SEZAİ KARAKOÇ İLE İLGİLİ YAPILAN TEZLER ÜZERİNE BİR İNCELEME","authors":"Mustafa Bayar","doi":"10.31126/akrajournal.1447437","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1447437","url":null,"abstract":"Sezai Karakoç kişiliği, fikirleri ve mücadelesiyle günümüze ışık tutan önemli şair ve düşünürlerden biridir. Bu araştırmanın amacı Sezai Karakoç’la ilgili yapılan lisansüstü tezleri belirlemek ve bu tezlerin bazı değişkenler açısından nasıl bir dağılım gösterdiğini incelemektir. Bu araştırmada öncelikli olarak tezler hakkında istatistiksel verilerden yararlanarak kısa değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ardından ise ilgili tezlerin künyeleri “Yüksek Lisans Tezleri” ve “Doktora Tezleri” başlıkları altında tasnif edilerek yazar soyadına göre alfabetik olarak sıralanmıştır. Araştırmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. \u0000Yaptığımız veri taraması sonucunda Sezai Karakoç ile ilgili 87 adet lisansüstü tez çalışması tespit edilmiştir. Bu çalışmaların 2’si (% 2) İngilizce, 85’i (% 98) Türkçe hazırlanmıştır. İlk lisansüstü çalışma bir doktora tezi olup 1994 yılında yapılmıştır. Yüksek lisans düzeyinde ilk çalışma ise 1995 yılına aittir. 1994-2010 yılları arasında 18, 2011-2023 yılları arasında ise 69 tez çalışması yapılmıştır. Son 13 yılda hazırlanan tezlerin sayısı, toplam tezlerin % 79’unu oluşturmaktadır. Son yıllarda Sezai Karakoç’un düşüncelerine yönelik akademik ilginin doktora düzeyinde de arttığı görülmektedir.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":" June","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140990031","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"GEOMETRİK TEZYİNATLI AMASYA CAMİ MİHRAPLARI","authors":"Zeynep KEMALOĞLU","doi":"10.31126/akrajournal.1365347","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1365347","url":null,"abstract":"Geometrik süslemelerin ne zaman ortaya çıktığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, insanlık tarihinin herhangi bir noktasında ya da herhangi bir kültürde rastlamak mümkündür. Ancak bu süslemenin gelişip sistematik düzenlemeler halinde uygulanması İslam sanatıyla birlikte olmuştur. Emevi dönemi ile başlayıp Abbasi, Karahanlı, Gazneli ve Büyük Selçuklu dönemleriyle gelişimini sürdüren geometrik kompozisyonlar, coğrafi bölgeye bağlı olmaksızın farklı malzemelerle çeşitli yüzeylere tatbik edilmiştir. Süslemenin her alanında sanatçılar tarafından sevilerek kullanılan geometrik kompozisyonlar bitkisel, figürlü ve yazı kompozisyonlarıyla birlikte Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde sürekli olarak uygulanmıştır. 
 Sanatçıların maharetlerini sergileyebilecekleri alanlardan biri de mihraplardır. Mihrap; cami, mescit, türbe gibi dini mekânlarda ibadet sırasında kıble (Mekke) yönünü tayin etmek için kullanılan mimari elamandır. Başlangıçta sade, üzerinde herhangi bir süsleme unsuru barındırmayan mihraplar zamanla farklı coğrafyalarda, çeşitli kültürler tarafından form ve süsleme açısından geliştirilip, zenginleştirilmiştir. Dini yapıların en dikkat çeken elemanlardan biri olan mihraplarda sanatçılar, zenginleştirilmiş geometrik formlardan meydana gelen geometrik kompozisyonları son sınırlarına kadar deneme imkânı bulmuşlardır.
 Amasya, Orta Karadeniz’in en eski yerleşim merkezlerinden biri olmakla beraber, Osmanlı İmparatorluğu’nun da önemli şehzade sancakları arasında yer almaktadır. Amasya’da, farklı dönemlere ait olmak üzere çok sayıda eser günümüze ulaşmıştır. Bu eserlerin başında hiç kuşkusuz camiler gelmektedir. Bu çalışmada Amasya il merkezinde, üzerinde geometrik süsleme unsuru bulunduran cami mihrapları konu edilmiştir. Araştırma sonucu dört adet mihrapta geometrik süslemeye rastlanmıştır. Bunlar Gök Medrese (Torumtay) Cami ve Bayezid Paşa Cami harim mihrapları ile II. Bayezid Cami son cemaat yeri doğu ve batı mihraplarıdır. Çalışma kapsamında, mihrapların teknik ve estetik özelliklerinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, değerlendirilmesi ve tanıtılması sanat tarihi açısından önem arz etmektedir.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"54 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135112897","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"\"MOLLA NASREDDİN\" VE TÜRKİYE MIZAH BASININDA KULLANILAN ORTAK TÜRLER","authors":"Gulbeniz BABAYEVA","doi":"10.31126/akrajournal.1300594","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1300594","url":null,"abstract":"Makalede, büyük gelişim süreci geçen mizahın Avrupa ve Doğu halklarının edebiyat ve basınındaki yeri, tarihsel gelişim aşamaları ve gelişim süreci tutarlı bir şekilde takip edilmektedir. 19.-20. yüzyıllarda yeni nitelikler edinen Türk hicivinin özel bireysel özellikleri ortaya çıkarılır, dünya hicivinin ilerici geleneklerinden ve ilginç örneklerinden yararlandığı gerçeğine değinilir. Türk, Arap ve Fars halklarının mizah edebiyatında fabl, fıkra, hiciv, kaside, kıta, rubai, nazire vs. gibi ortak türler vardır. Bir sonraki aşamada mizahın sınırları - felyeton, mizahlı nesir örnekleri, komedi, satirik hikaye, uzun hikaye, roman, vodvil, manzum şiir vb. türler katkısıyla daha da genişler ve zenginleşir. Çalışmada, tüm bu ortak türlerin hem Azerbaycan, hem de Türkiye`de yayımlanan mizah basınında kullanımı ortaya çıkarılır.
 Türkiye'de mizah basınının temelleri, \"Molla Nasreddin\" dergisinden 36 yıl önce çıkan “Diyojen” (1870) dergisi ile atılmıştır. Bu derginin yanı sıra daha sonra basılan “Hayal” (1873), “İstikbal” (1873), “Latife” (1873), “Çıngıraklı Tatar” (1873), “Kahkaha” (1874), “Geveze” (1875), “Çaylak” (1876-1877) gibi mizah gazete ve dergiler kuşkusuz ki, “Molla Nasreddin” üzerinde etkili olmuştur. Aynı zamanda “Molla Nasreddin” dergisinin de Türkiye'de yayınlanan “Karagöz” (1908), “Nekregu” (1908), “Zuhuri” (1908), “Hacivat” (1908), “Geveze” (1908), “Kalem” (1908), “Boşbogaz ile Güllabi” (1908), “Dalkavuk” (1908), “Laklak” (1909) ve diğer mizah gazete ve dergilerin konu ve sorunlar üzerindeki güçlü etkisi, tür çeşitliliği ve karikatür geleneklerinin oluşumu olgular temelinde yorumlanır. Karşılıklı edebî bağlar sonucunda Celil Memmedguluzade, Mirza Alekber Sabir, Salman Mumtaz, Ali Nazmi, Namik Kemal, Ziya Paşa, Abdullah Cevdet ve diğer şair ve yazarlar birbirlerinin eserlerinden yararlanır, ortak türlere yönelerek, parodiler ve periphrasisler ortaya çıkarırlar.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"55 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135616152","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"1930'LU YILLARDA DOĞU TÜRKİSTAN'DA MİLLİ MÜCADELE VE EDEBİYATA YANSIMASI","authors":"Mehmet BULUT","doi":"10.31126/akrajournal.1312710","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1312710","url":null,"abstract":"Doğu Türkistan’ın aslında bütün Türklüğün Çinlilerle olan mücadelesi yaratılışlarından bugüne dek sürmüştür. Çinlilerin Doğu Türkistan’a karşı son büyük saldıları 1750’lerde başlayarak bugüne kadar gelmiş ve maalesef günümüzde Çin tahakkümü altındadır. Bu işgale bugüne kadar pek çok kere isyan eden Doğu Türkistan halkının giriştiği isyanlardan bazılarının adları şunlardır: Büyük-Küçük Hocalar İsyanı, Üçturfan İsyanı, Ziyavdin Hoca isyanı, Cihangir Hoca İsyanı, Yusuf Hoca İsyanı, Yedi Hoca İsyanı, Velihan Töre İsyanı, Kuçar ve Döngenler İsyanı. Makalemizde 1930’lardaki isyanda yazılan, Jarring Prov. 472’ye kayıtlı üç şiiri ele alacağız. Bu şiirlerden biri daha önce Alimcan Buğda tarafından yayımlanmış, diğer ikisi ise ilk kez makalemizde yayımlanacaktır. İlk bölümde Uygurlar hakkında genel bilgi verilmiş olup ardından da Doğu Türkistan Türklüğünün Çin ve Rus işgalcileriyle olan son yüz elli yıldaki mücadelesi anlatılmıştır. Bunun ardından bu mücadeleye Türkiye Türklüğünün katkısı incelenmiştir. Daha sonra ise bahse konu şiirler, transkrip alfabesine aktarılmış, karşılarında Türkiye Türkçesi verilmiştir. Bu sayede üç şiirden yola çıkarak şanlı mücadelenin duygusal ve tarihî tarafına bakacağız. Türkiye Türklüğünün katkısını gördüğümüz Altay şiirinin Doğu Türkistan’a ulaşmasını sağlayan, İttihat ve Terakki tarafından Doğu Türkistan’a öğretmen olarak gönderilen Ahmet Kemal İlkul olabilir. Bir başka ihtimal ise Türk askerî personeli tarafından ulaştırılmış olmasıdır. Şiirler; Kumul, Kaşgar ve Altay yer adlarını ihtiva ederek buralarda kazanılan zaferi anlatır. Şiirler teknik açıdan kusurludur. Ancak zor şartlar altında yazılan bu şiirlerden teknik başarı beklemek de pek doğru sayılmaz. Bu tür şiirlerde önemli olan bağımsızlığa ve zafere olan vurgudur. Ayrıca yüreklere vatan sevgisi ve iman aşılamaktır. Bu üç örneğin bu konuda önemli bir güce sahip olduğunu söyleyebiliriz.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135302882","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"UNUTULMUŞ BİR YAZAR VE ESERİ ÜZERİNE: VASIF NECDET (ARMAY) VE GÜNAHKÂR KALBİ ADLI ROMANI","authors":"Ramis KARABULUT","doi":"10.31126/akrajournal.1356870","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1356870","url":null,"abstract":"Vasıf Necdet (Armay), Kurtuluş Savaşı dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Bursa’nın kültür hayatında etkili olmuş şahsiyetlerden biridir. Hayatına dair ayrıntılı bilgiler bulunmayan Vasıf Necdet, 1921 yılından 1933 yılına kadar Bursa’da Kardeş (1921-1933) ve Hakikat (1922) gazetelerini çıkarır. Sahibi ve başyazarı olduğu Kardeş gazetesinde 1921 yılında tefrika ettiği Günahkâr Kalbi (1924) romanını ve daha sonra Muaşeret Yolları (1926) adlı görgü kurallarına dair kitabını yayımlar. Bursa Gazeteciler Cemiyetinin internet sayfasında verilen bilgiye göre Bursa’nın işgali yıllarında düşmanla iş birliği yaptığı gerekçesiyle kurulan özel mahkemece tutuklanır. Yargılama sırasında Kuvayımilliye’ye gizli destek verdiği anlaşılarak beraat eder. Vasıf Necdet’in Günahkâr Kalbi adlı romanı on altı bölüm, doksan dokuz sayfadan oluş-maktadır. Eserin sayfaları arasına yerleştirilmiş bir genç kadın ve erkeği gösteren on iki adet fotoğraf bulunmaktadır. Bu özelliği dolayıyla iç kapakta eser “resimli roman” olarak nitelendi-rilmiştir. Bursa Orhaniye Matbaası’nda 1924 yılında basılmıştır. Girişte yazarın bir fotoğrafı ve “Birkaç Söz” başlığı altında eser hakkında kısa bilgi verilmiştir. Yazar, bu yazıda eserini 1328 (1912)’de yazdığını, basımından dört sene önce (1920-1921) gazetede tefrika ettiği zaman okuyucunun eseri çok sevdiğini, konusunun gerçek bir olaya dayandığını ve roman türünde ilk eseri olduğunu belirtir. Bütün bu özellikleriyle Vasıf Necdet’in Günahkâr Kalbi adlı eseri, Cumhuriyet’in ilk yıl-larının popüler romanları arasında sayılabilir. Bir başka ifade ile Nezihe Muhittin, Muazzez Tahsin, Kerime Nadir, Oğuz Özdeş, Peride Celal, Suat Derviş, Mükerrem Kâmil Su ve Güzide Sabri gibi popüler aşk romanı yazarlarının arasına Vasıf Necdet de alınabilir. Vasıf Necdet’in eserinin talihsizliği belki de Bursa’da basılmış olmasıdır. İstanbul’da basılsa idi belki daha geniş kitlelere ulaşacak ve daha tanınır olacaktı. Yani bu bağlamda o günlerin Türkiye’sinde matbuatın merkezinden uzakta oluşun dezavantajını da hesaba katmak gerekir. Edebiyat âleminde unutulmuş olmak, Vasıf Necdet ve eseri için bir talihsizliktir denilebilir.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"55 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135302895","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"GELENBEVİ MEKTEB-İ İDADİSİ VE KEŞF-İ EVVEL İNŞAAT DEFTERİ","authors":"Burcu ÖZTÜRK GENÇ","doi":"10.31126/akrajournal.1272622","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1272622","url":null,"abstract":"Osmanlı İmparatorluğu eğitim sistemi içerisinde 1869’da Maarif-i Umumiye Nizamnamasi’nin yayımlanmasıyla birlikte, 18. yüzyılda başlayan eğitimde modernleşme hareketi sağlam bir zemin üzerine oturtulmuştur. Modern eğitime ve Osmanlılık fikrine önem veren II. Abdülhamid (1876-1909) Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin uygulanmasını sağlamıştır. Bu dönemde rüşdiye, idadi ve sultanilerin açılmasına ve ülke geneline yayılmasına önem verilmiştir. Günümüzde Gelenbevi Anadolu Lisesi olarak anılan Gelenbevi Mekteb-i İdadisi de 1910/11’de kurulmuş ve 1913/14’te Sultanî seviyesine yükseltilmiştir. 1918’ de Sultanselim yangınında etkilenerek harap olan yapı, 1924’te tekrardan inşa edilmiştir. Osmanlı eğitim sistemi içerisinde idadilerin yeri içerik bakımından sıklıkla çalışılan konu-lardan birini teşkil etmektedir. Ancak 19. yüzyıl Osmanlı topraklarında tip proje olarak tanım-lanan bir usul ile yapılan idadi okul binalarının mimarlık tarihi kapsamında araştırılması nokta-sında, az çalışma görülmektedir. Bu çalışmada konu edinilen Gelenbevi Mekteb-i İdadisi’ne ait özgün plan ve cephe çizimleri, yapının mimarı ve inşaat mühendisini belirtirken, idadi binalarının mimarı konusunda da fikir vermektedir. Keşf-i evvel inşaat defteri ise yapının inşaatında kullanılan usuller, teknikler, malzemeler ve mekân tarifleri gibi detaylı bilgiler içermektedir. Ancak bu inşaat defteri yapının tamamını kapsamamakta olup, ana mekânlara sonradan eklenen bahçe birimleri, ıslak hacimler ve bazı tefriş elemanlarıyla kalan bazı ahşap işlerini ele almaktadır. İnşaat defterine ait verilerin incelenmesi Gelenbevi Mekteb-i İdadisi özelinde olduğu gibi aynı dönemde yapılmış olan diğer idadi binalarının inşaat süreçleri ve diğer teferruat hakkında fikir vermesi bakımından da önem teşkil etmektedir. Makale kapsamında ele alınan yapıya ait özgün plan ve cephe çizimleri ile keşf-i evvel inşaat defteri birlikte değerlendirildiğinde Gelenbevi Mekteb-i İdadisi’nin plan kurgusu, yapıda kullanılan malzemeler ve hatta malzemelerin markası, mimarlık ve mühendislik terimleri hakkında bilgi elde edilmesi bakımından önem arz etmektedir.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"70 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135302884","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KURÂN BAĞLAMINDA NİYÂZÎ-İ MISRÎ ŞİİRİNDE CAN VE RUH ALGISI","authors":"Eyüp Yildirim, Bahir Selçuk","doi":"10.31126/akrajournal.1269410","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1269410","url":null,"abstract":"Zihinde ve yaşamda iz bırakma özellikleriyle insanların ve toplumların temel dinamiklerinin başında gelen kelimeler, bilgi başta olmak üzere insanın duygu ve düşüncelerini taşıyarak insanın kimliğini inşa eder. İnsan, eşyaya isim koyma yeteneğini kelimeler üzerinden gerçekleştirir. Kelimelere yüklenen anlam, kelimelerin ruhunu oluşturur. Kelimelerin ruhu, insanların ve toplumların kimliğine sirayet eder. \u0000Can ve ruh, gündelik yaşamda insanlar tarafından çok kullanılmakla birlikte çoğu zaman birbirinin yerine kullanılan kelime veya kavramlardandır. Bu kavramların birbirinin yerine sıkça kullanılıyor olması, bu konuda bariz bir kafa karışıklığı olduğuna işaret eder. Ancak Kurân merkezli bir okuma gerçekleştirildiğinde her iki kavramın da birbirinden farklı bağlam ve anlamlarda kullanıldığı görülecektir. \u0000Can kavramı “cann” formuyla Kurân’da yedi yerde kullanılmaktadır. Sadece iki âyette belirlilik takısıyla gelerek insanın bedensel yaratılışından söz edildikten hemen sonra insan bedenini harekete geçiren, insanın temel enerjisini oluşturan güç olarak “dumansız bir ateş / nüfûz eden bir ateş türünden” yaratıldığı biçiminde tasvir edilmiştir. Ayrıca üç yerde “ins ü cân” kalıbıyla “görünen-görünmeyen, tanınan-tanınmayan, bilinen-bilinmeyen, hiç kimse” anlamına gelen deyimsel bir ifade olarak kullanılır. İki âyette, Hz. Mûsa’nın kıssası bağlamında yine belirsiz bir formda sessiz ve sinsi bir şekilde yaklaşmasından mülhem “yılan”a işaret edilmektedir. Bu bakımdan can, içte görünmeyen yapısıyla insanın bedenini ayakta tutan temel güç ve elektrokimyasal enerjiye işaret eder. \u0000Arapça “nefes, esinti, güzel koku, uçucu gaz, soluk, hava, kokulu hava, nefes alıp vermek, rüzgâr, rüzgârın estiği yer, genişlik” gibi anlamlar taşıyan ruh; ruh formuyla Kurân’da 21 kez kullanılır. Kurân’ın açık ve net bir şekilde üzerinde durduğu ruh, gönderilen vahiy veya bu vahyin taşıdığı ilâhî bilgidir. Ruhun söz konusu edildiği 20 âyetin tamamı da doğrudan bu konuyla ilgilidir. Kurân; insan ruhundan, ruhlar âleminden ve ruhların yaratılmış bir cevher olduğundan hiç bahsetmez. Ruhu, daima Allah’a nispetle kullanır. Ruh, bizzat vahyin kendisidir. Vahyin taşıdığı ve insanın hayatına bir anlam ve amaç yükleyerek insanı manen dirilten ilâhî bilgidir. \u0000Niyâzî-i Mısrî, can ve ruh kavramlarını birbirinin yerine kullanmakla birlikte sûfî gelenek doğrultusunda ruhu bitkisel, hayvânî ve aklî ruh gibi farklı kategorizasyonlar doğrultusunda ikiye ayırır. Fakat ona göre, damarlarda dolanan bir kan olan can hayvanda da bulunduğu için kıymete değer değildir. Gerçek can, Kurân’da Hak onun için “Üfledim.” demiştir. \u0000Bu çalışmada önce Kurân’ın can ve ruh kavramlarına nasıl yaklaştığına değinilecektir. Daha sonra tasavvuf şiirinin önemli temsilcilerinden Niyâzî Mısrî’nin can ve ruh algısı, şiirleri üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132553578","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"MUSTAFA UĞUR KARADENİZ, İSLAM SANATLARINDA ESTETİK GÜZELİ ANLAMAK, KETEBE YAYINLARI, İSTANBUL, 2020.","authors":"Sait Avci","doi":"10.31126/akrajournal.1276557","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1276557","url":null,"abstract":": İslam sanat geleneğinin bir ürünü olarak ortaya çıkan \u0000eser sanatçı ile birlikte onun yaşadığı toplumun varlık ve \u0000hayat anlayışının bir tezahürü olarak değerlendirilebilir. \u0000Sanat eseri her ne kadar sanatçının kişisel tecrübe ve \u0000çabasının bir ürünü olsa da sanatçının içinden çıktığı \u0000toplumun kültürel birikimini ve mensup olduğu dini \u0000düşüncenin estetik bakış açısını ortaya koyan bir veri \u0000özelliğine de sahiptir. İslam sanatı başlangıcından bugüne \u0000kadar temel bir üslup ve motif anlayışı geliştirmiş; \u0000sanatçının hassasiyetle uyması gereken genel çerçeveyi \u0000belirlemiştir. Tarihi süreç içerisinde İslam sanatının şiir, \u0000mimari, musiki ve tezyini sanatlar gibi birçok alanında \u0000düşünce ve eylem birlikteliği sağlanmıştır. Günümüze \u0000kadar İslam sanatları üzerine birçok eser kaleme alınmış \u0000olmakla birlikte İslam sanat estetiğininin kavramlarını bir \u0000araya getirme ve bütüncül bir bakış açısı ile ele alma \u0000konusunda yeterli çalışmaların yapıldığını söylemek \u0000güçtür. Bu noktada Doç. Dr. Mustafa Uğur Karadeniz’in \u0000“İslam Sanatlarında Estetik Güzeli Anlamak” isimli \u0000çalışması büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Yazar bu \u0000eserinde İslam sanatlarının, hem estetik arka planını \u0000incelemiş hem de kaynakları ve kavramlarını bir bütünlük \u0000içerisinde ele alarak açıklamıştır. Biz bu kıymetli eseri \u0000inceleyerek başta Klasik Türk Edebiyatı ve İslam Sanatları \u0000alanlarında çalışanlar olmak üzere bütün araştırmacı ve \u0000okurların dikkatine sunmayı amaçladık.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123052192","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"“SEBK-İ HİNDÎ’DE OKSİMORON (NÂİLÎ, FEHÎM-İ KADÎM, NEŞÂTÎ VE ŞEYH GÂLİB DİVANLARI)” TANITIMI","authors":"Sinem Kir","doi":"10.31126/akrajournal.1287369","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1287369","url":null,"abstract":"Bu çalışma bir kitap tanıtımıdır. Tanıtımı yapılan kitabın adı “SEBK-İ HİNDÎ’DE OKSİMORON (NÂİLÎ, FEHÎM-İ KADÎM, NEŞÂTÎ VE ŞEYH GÂLİB DİVANLARI)”dır. Kitabın yazarı Mete Bülent DEGER'dir. Kitap, 2022 yılında Sonçağ Akademi yayınları tarafından yayınlanmış olup Klasik Türk Edebiyatı alanına hitap etmektedir.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122797900","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Düşük Benlik Saygısı ve Varoluşsal Umutsuzluk T.S. Eliot's J. Alfred Prufrock'un Aşk Şarkısı 1919","authors":"Lamia Boukerrou","doi":"10.31126/akrajournal.1218237","DOIUrl":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1218237","url":null,"abstract":"It is highly believed that modernism brought about various positive aspects to people’s life. However, it should be noted that it has, as well, a number of shortcomings as it caused tremendous change to the deep structure of the society and individuals’ perception of the world. The present work aims to spot light on the issue of social anxiety; its causes and effects on the modern individual through the analysis of T.S Eliot’s poem The love Song of J. Alfred Prufrock. The poem exhibits sense of loneliness, worthlessness and meaningless of modern life that results in low-self-esteem and existential despair to individuals. The work adopts Maslow’s hierarchy of needs as a humanistic theory in addition to the existentialist theory as the main theories to analyse Prufrock’s social despair, low self-esteem, and ineffectiveness. The poem shows that people’s unsatisfactory need to security, love, acceptance and sense of belonging may have destructive effects on people’s self-esteem, sense of existence and worthiness of life","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122479712","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}