{"title":"KURÂN BAĞLAMINDA NİYÂZÎ-İ MISRÎ ŞİİRİNDE CAN VE RUH ALGISI","authors":"Eyüp Yildirim, Bahir Selçuk","doi":"10.31126/akrajournal.1269410","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Zihinde ve yaşamda iz bırakma özellikleriyle insanların ve toplumların temel dinamiklerinin başında gelen kelimeler, bilgi başta olmak üzere insanın duygu ve düşüncelerini taşıyarak insanın kimliğini inşa eder. İnsan, eşyaya isim koyma yeteneğini kelimeler üzerinden gerçekleştirir. Kelimelere yüklenen anlam, kelimelerin ruhunu oluşturur. Kelimelerin ruhu, insanların ve toplumların kimliğine sirayet eder. \nCan ve ruh, gündelik yaşamda insanlar tarafından çok kullanılmakla birlikte çoğu zaman birbirinin yerine kullanılan kelime veya kavramlardandır. Bu kavramların birbirinin yerine sıkça kullanılıyor olması, bu konuda bariz bir kafa karışıklığı olduğuna işaret eder. Ancak Kurân merkezli bir okuma gerçekleştirildiğinde her iki kavramın da birbirinden farklı bağlam ve anlamlarda kullanıldığı görülecektir. \nCan kavramı “cann” formuyla Kurân’da yedi yerde kullanılmaktadır. Sadece iki âyette belirlilik takısıyla gelerek insanın bedensel yaratılışından söz edildikten hemen sonra insan bedenini harekete geçiren, insanın temel enerjisini oluşturan güç olarak “dumansız bir ateş / nüfûz eden bir ateş türünden” yaratıldığı biçiminde tasvir edilmiştir. Ayrıca üç yerde “ins ü cân” kalıbıyla “görünen-görünmeyen, tanınan-tanınmayan, bilinen-bilinmeyen, hiç kimse” anlamına gelen deyimsel bir ifade olarak kullanılır. İki âyette, Hz. Mûsa’nın kıssası bağlamında yine belirsiz bir formda sessiz ve sinsi bir şekilde yaklaşmasından mülhem “yılan”a işaret edilmektedir. Bu bakımdan can, içte görünmeyen yapısıyla insanın bedenini ayakta tutan temel güç ve elektrokimyasal enerjiye işaret eder. \nArapça “nefes, esinti, güzel koku, uçucu gaz, soluk, hava, kokulu hava, nefes alıp vermek, rüzgâr, rüzgârın estiği yer, genişlik” gibi anlamlar taşıyan ruh; ruh formuyla Kurân’da 21 kez kullanılır. Kurân’ın açık ve net bir şekilde üzerinde durduğu ruh, gönderilen vahiy veya bu vahyin taşıdığı ilâhî bilgidir. Ruhun söz konusu edildiği 20 âyetin tamamı da doğrudan bu konuyla ilgilidir. Kurân; insan ruhundan, ruhlar âleminden ve ruhların yaratılmış bir cevher olduğundan hiç bahsetmez. Ruhu, daima Allah’a nispetle kullanır. Ruh, bizzat vahyin kendisidir. Vahyin taşıdığı ve insanın hayatına bir anlam ve amaç yükleyerek insanı manen dirilten ilâhî bilgidir. \nNiyâzî-i Mısrî, can ve ruh kavramlarını birbirinin yerine kullanmakla birlikte sûfî gelenek doğrultusunda ruhu bitkisel, hayvânî ve aklî ruh gibi farklı kategorizasyonlar doğrultusunda ikiye ayırır. Fakat ona göre, damarlarda dolanan bir kan olan can hayvanda da bulunduğu için kıymete değer değildir. Gerçek can, Kurân’da Hak onun için “Üfledim.” demiştir. \nBu çalışmada önce Kurân’ın can ve ruh kavramlarına nasıl yaklaştığına değinilecektir. Daha sonra tasavvuf şiirinin önemli temsilcilerinden Niyâzî Mısrî’nin can ve ruh algısı, şiirleri üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":269452,"journal":{"name":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-08-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.31126/akrajournal.1269410","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
KURÂN BAĞLAMINDA NİYÂZÎ-İ MISRÎ ŞİİRİNDE CAN VE RUH ALGISI
Zihinde ve yaşamda iz bırakma özellikleriyle insanların ve toplumların temel dinamiklerinin başında gelen kelimeler, bilgi başta olmak üzere insanın duygu ve düşüncelerini taşıyarak insanın kimliğini inşa eder. İnsan, eşyaya isim koyma yeteneğini kelimeler üzerinden gerçekleştirir. Kelimelere yüklenen anlam, kelimelerin ruhunu oluşturur. Kelimelerin ruhu, insanların ve toplumların kimliğine sirayet eder.
Can ve ruh, gündelik yaşamda insanlar tarafından çok kullanılmakla birlikte çoğu zaman birbirinin yerine kullanılan kelime veya kavramlardandır. Bu kavramların birbirinin yerine sıkça kullanılıyor olması, bu konuda bariz bir kafa karışıklığı olduğuna işaret eder. Ancak Kurân merkezli bir okuma gerçekleştirildiğinde her iki kavramın da birbirinden farklı bağlam ve anlamlarda kullanıldığı görülecektir.
Can kavramı “cann” formuyla Kurân’da yedi yerde kullanılmaktadır. Sadece iki âyette belirlilik takısıyla gelerek insanın bedensel yaratılışından söz edildikten hemen sonra insan bedenini harekete geçiren, insanın temel enerjisini oluşturan güç olarak “dumansız bir ateş / nüfûz eden bir ateş türünden” yaratıldığı biçiminde tasvir edilmiştir. Ayrıca üç yerde “ins ü cân” kalıbıyla “görünen-görünmeyen, tanınan-tanınmayan, bilinen-bilinmeyen, hiç kimse” anlamına gelen deyimsel bir ifade olarak kullanılır. İki âyette, Hz. Mûsa’nın kıssası bağlamında yine belirsiz bir formda sessiz ve sinsi bir şekilde yaklaşmasından mülhem “yılan”a işaret edilmektedir. Bu bakımdan can, içte görünmeyen yapısıyla insanın bedenini ayakta tutan temel güç ve elektrokimyasal enerjiye işaret eder.
Arapça “nefes, esinti, güzel koku, uçucu gaz, soluk, hava, kokulu hava, nefes alıp vermek, rüzgâr, rüzgârın estiği yer, genişlik” gibi anlamlar taşıyan ruh; ruh formuyla Kurân’da 21 kez kullanılır. Kurân’ın açık ve net bir şekilde üzerinde durduğu ruh, gönderilen vahiy veya bu vahyin taşıdığı ilâhî bilgidir. Ruhun söz konusu edildiği 20 âyetin tamamı da doğrudan bu konuyla ilgilidir. Kurân; insan ruhundan, ruhlar âleminden ve ruhların yaratılmış bir cevher olduğundan hiç bahsetmez. Ruhu, daima Allah’a nispetle kullanır. Ruh, bizzat vahyin kendisidir. Vahyin taşıdığı ve insanın hayatına bir anlam ve amaç yükleyerek insanı manen dirilten ilâhî bilgidir.
Niyâzî-i Mısrî, can ve ruh kavramlarını birbirinin yerine kullanmakla birlikte sûfî gelenek doğrultusunda ruhu bitkisel, hayvânî ve aklî ruh gibi farklı kategorizasyonlar doğrultusunda ikiye ayırır. Fakat ona göre, damarlarda dolanan bir kan olan can hayvanda da bulunduğu için kıymete değer değildir. Gerçek can, Kurân’da Hak onun için “Üfledim.” demiştir.
Bu çalışmada önce Kurân’ın can ve ruh kavramlarına nasıl yaklaştığına değinilecektir. Daha sonra tasavvuf şiirinin önemli temsilcilerinden Niyâzî Mısrî’nin can ve ruh algısı, şiirleri üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır.