{"title":"LEFKOŞA (KIBRIS) MEVLEVİHANESİNİN KURULUŞU VE İLK VAKIFLARI","authors":"Mehmet Demi̇ryürek","doi":"10.17822/omad.2023.257","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.257","url":null,"abstract":"Kıbrıs’ın 1570 yılındaki fethini izleyen yaklaşık 30 yıl içinde Ada siyasal, sosyal, ekonomik ve dinî bakımlardan kurumsallaşma ve görünüm itibarıyla tam bir Osmanlı adası oldu. Lefkoşa bu değişimi en iyi yansıtan şehirlerden biriydi. Beylerbeyleri, Lefkoşa kadıları ve müftüleri bu şehirde ikamet ettiler. Mahalleleri, sakinleri, camileri, mescitleri, çeşmeleri, hanları ve hamamlarıyla Lefkoşa bir Türk-İslam şehri hüviyeti kazandı. Cami, mescit, han, hamam vb. gibi tesislerin devamlılığını temin etmek için birçok vakıf kuruldu. Kapsam ve etkinlik açısından Sultan II. Selim Vakfı ile Lala Mustafa Paşa Vakfı şehrin sosyal ve ekonomik hayatında önemli rol oynadı. Ayasofya Camii (Selimiye), Arap Ahmet Paşa Camii, Bedesten ve Mevlevi Tekkesi şehrin en önemli Türk-İslam simgeleri arasında yer aldı. Bu çalışmanın amacı sözü edilen simgelerden birisi olan Lefkoşa Mevlevi Tekkesinin kuruluş tarihi ile ilgili bilgileri KKTC Millî Arşiv ve Araştırma Dairesi belgeleri ile Osmanlı Arşiv kaynakları temelinde yeniden tartışmak ve değerlendirmektir. Çalışma Lefkoşa Mevlevihanesinin kuruluş tarihi için yeni bir tarihi gündeme getirecek, ilk gelir kaynaklarını ortaya çıkaracak ve böylece hem Kıbrıs tarihine hem de hem söz konusu kurumun tarihine katkıda bulunulmuş olunacaktır.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"29 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139220227","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"SIRBİSTAN IN PRİŞTİNE DEKİ İLK KONSOLOSU LUKA MARİNKOVİĆ İN ÖLDÜRÜLMESİ (1 TEMMUZ 1890)","authors":"Said Olgun","doi":"10.17822/omad.2023.259","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.259","url":null,"abstract":"1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrası imzalanan Berlin Antlaşması ile bağımsız bir devlet hâline gelen Sırbistan, 1887 yılından itibaren Osmanlı toprakları içerisinde yer alan Makedonya coğrafyasının önemli şehirlerinde temsilcilikler kurmaya başlamıştır. Sırplar, Üsküp, Selânik ve Manastır’da kurmuş oldukları konsoloslukların ardından 1889 yılında Priştine Konsolosluğunu kurmuş ve konsolos vekili olarak Luka Marinković’i tayin etmişlerdir. Böylece Eski Sırbistan olarak nitelendirdikleri alandaki varlıklarını ve etkinliklerini artırmaya çalışmışlardır. Bu çalışmada ilk olarak Sırbistan’ın Makedonya’daki diplomatik örgütlenmesi ve bunun aşamaları, Marinković’in Priştine’ye konsolos vekili olarak tayin edilmesi ve mahallî idareyle ilişkileri üzerinde durulmuştur. Ardından Marinković’in öldürülmesi, cenaze merasimi, zanlıların yargılanması ve Sırbistan hükûmetinin Osmanlı Devleti’nden tarziye ve tazminat talepleri üzerinde durulmuştur. Osmanlı arşiv belgeleri üzerinden yapılan bu çalışmada Sırbistan’ın Priştine’deki ilk konsolosu Marinković’in öldürülmesi ve bu hadisenin Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasındaki ilişkilere yansıması incelenmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"191 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139217092","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"UTILIZATION OF OTTOMAN TANGIBLE CULTURAL HERITAGE IN NORTHERN CYPRUS FOR TOURISM PURPOSES","authors":"Seden TURAMBERK ÖZERDEN","doi":"10.17822/omad.2023.254","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.254","url":null,"abstract":"The aim of this study is to bring to light the tangible Ottoman cultural heritage in Northern Cyprus and to contribute to its utilization in cultural tourism. In the introduction section of the study, the history of the island of Cyprus is discussed, along with the examination of the Ottoman heritage in the region's construction activities. In the main part of the study, mosques converted from churches, tekkes, tombs, caravanserais, baths, libraries, and fountains that were constructed during the Ottoman period are examined. While this study does not serve as an inventory, it provides information about the Ottoman structures that hold cultural heritage value in Northern Cyprus, particularly in the context of cultural tourism, which is a significant branch of alternative tourism. In the concluding section of the study, recommendations are presented regarding the preservation of Ottoman tangible heritage and its contribution to the country's tourism.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"54 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139217585","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KIDEMLİ BİR OSMANLI ASKERİNİN GÖZÜYLE SUDAN: ÖMER KÂMİL PAŞA NIN SÛDÂN-I MISRÎ ADLI ESERİNE GÖRE MEHDİ AYAKLANMASI VE İNGİLİZLER","authors":"İsa Gökgedi̇k","doi":"10.17822/omad.2023.256","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.256","url":null,"abstract":"Adana, Tarsus arasındaki bölgenin köklü ailelerinden biri olan Menemencioğulları'na mensup Ömer Kâmil Bey'in Sûdân-ı Mısrî adlı eseri Osmanlı Devleti'nin XIX. yüzyıl Sudan’ını nasıl tanımladığı ile alakalı önemli bilgiler ihtiva eden kaynak eser hüviyeti taşımaktadır. Erkân-ı harbiye binbaşılarından Ömer Kâmil mesleği olan askerlik açısından yaptığı incelemelere bazı kısa bilgiler ilave ederek eserini kaleme almıştır. Afrika tarihi hakkında Osmanlılar tarafından ortaya konulan telifatın arttığı bir dönemde kaleme alınmasıyla dikkate değer olan bu eser oldukça zayıf olan mevcut literatürün önemli parçalarından birini teşkil etmektedir. Bu eserde Sudan'ın coğrafyası, tarihi, idari bölgeleri, şehirleri, nüfus yapısı, Mısır Hükûmeti'nin durumu, Mehdi isyanı, İngilizlerin faaliyetleri vb. konularda değerli bilgiler aktarılmaktadır. Ömer Kâmil bölgenin sahip olduğu karakteristik yapıyı, öne çıkan hususiyetlerini ve coğrafyanın sağladığı stratejik konumu akıcı bir üslupla anlatırken kendi dönemindeki gelişmelere de geniş bir yer ayırmıştır. Bu çalışmada, önemli bir kaynak olmasına rağmen günümüz araştırmalarında yeterli ilgiyi görmeyen Sûdân-ı Mısrî'nin söz konusu muhtevası tenkitli bir şekilde ve tarihî açıdan değerlendirilecektir. Ayrıca Ömer Kâmil'in tercümeihâli ve bu eseri ortaya koymasındaki saikler açığa çıkarılmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"45 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139215146","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"JOSEPHINE REFORM OF THE MILITARY FRONTIER AND THE AUSTRO-OTTOMAN WAR (1788 - 1791) ON THE EXAMPLE OF THE PETROVARADIN REGIMENT","authors":"Pavao Nujić, D. Matanović","doi":"10.17822/omad.2023.258","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.258","url":null,"abstract":"Petrovaradin Regiment was a part of the Military Frontier, a border system of Habsburg Monarchy towards the Ottoman Empire and was located in Syrmia. Frontier regiments were both territorial, as well as military units, introduced in the mid-18th Century, and were of special interest for Emperor Joseph II in his military reforms. During the 1780s several solutions were discussed and tested, and in 1787 one final reform was implemented. The reform was introduced under the umbrella of a new cantonal system and brought significant changes to monolithic military structures of governance, economy, and life in Military Frontier territory. Among others, the cantonal system aimed to dissolve the unity of military governance in the frontier territory, as well as to reduce burdens imposed on local populations by the need to maintain a set number of soldiers on active duty even during a time of peace, which significantly diminished populations economic prosperity, while simultaneously increasing regiments strength and efficiency in times of war. The reform was fully enforced less than 10 months before the outbreak of the Austro-Ottoman War (1788 – 1791), where the new system saw its first major appliance. The process of implementation, as well as the experience of war, is observed in the case of the Petrovaradin Regiment.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"339 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139222161","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ISKEÇE/XANHTI UNDER OTTOMAN RULE: SETTLEMENT, DEMOGRAPHY AND ECONOMIC STRUCTURE (14TH - 18TH CENTURIES)","authors":"İbrahim Etem Çakir, Gökhan Ci̇velek","doi":"10.17822/omad.2023.255","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.255","url":null,"abstract":"İskeçe, or Xanthi, is a city in present-day Greece. It fell under Ottoman territories in 1373 during the reign of Sultan Murad I, following the Battle of Maritsa. In terms of administration, İskeçe was in the status of village affiliated with Yenice-i Karasu township under sanjak of Paşa of the Province of Rumeli. Financially, it was one of vakıf (foundation) villages within Sultan Bayezid II's külliye (Islamic-Ottoman social complex) in Edirne. İskeçe remained under Ottoman rule from the second half of the fourteenth century to the beginning of the twentieth century. Moreover, it had become an important Turkish city during the eighteenth and nineteenth centuries, even though it was a mostly Christian settlement. This study examines how İskeçe transformed from a long-time village into a Balkan city. It includes information about its name alongside its history, settlement, demography and economic structure. This study prepared based on Ottoman archival documents will make an important contribution to both the history of İskeçe and history of Western Thrace as the number of individual studies examining İskeçe region is limited.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"49 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139223421","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"SAVAŞ EDEBİYATI VE MEHMET NUREDDİN SEMİN İN ŞİİRLERİNDE SAVAŞ KARŞITLIĞI","authors":"H. Yildiz","doi":"10.17822/omad.2023.252","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.252","url":null,"abstract":"Devletlerin diplomatik yollardan çözemedikleri sorunları, silah ve şiddet aracılığıyla çözmeye çalıştıklarında çıkan savaşlar, toplumların hayatında büyük etkiler yaratır. Yıkım, göç, yokluk gibi pek çok sorunun ortaya çıktığı savaş dönemlerinde insani değerler altüst olurken, insan hayatı da kolay bir şekilde harcanır. Savaşlar tarih, sosyoloji gibi beşerî bilimlerin konusu olduğu gibi, insanlar üzerinde bıraktığı derin izlerle edebiyata da mal olur. Savaş dönemini ve sonrasını, cepheyi ve cephe gerisini anlatan eserlerden oluşan savaş edebiyatı, kadim zamanlardan itibaren insanların ortaya koyduğu sözlü ve yazılı bütün edebiyat ürünlerinde konu edilir. Bununla birlikte savaş edebiyatı kavramı, sınırları ve kapsamı bakımından farklı şekilde değerlendirilir. İlgili eserler, yazıldıkları zamana, değindikleri konulara ve işlevlerine göre cephe edebiyatı, cephe gerisi edebiyatı, savaş sonrası edebiyatı gibi çeşitli başlıklar altında incelenir. Tarihin çeşitli safhalarında ferdî veya millî kahramanlıkları, zafer ve yenilgileri işleyen savaş konulu edebî metinler, zaman zaman propaganda maksatlı olarak da kullanılır. Böylece savaşa çağrılan fertler, belirli bir düşmanın karşısında zafere ulaşmak gayesiyle birleştirilir. 20. yüzyılda kitlesel boyut kazanan savaşlar, savaş edebiyatında yeni bir yaklaşımı doğurur. Savaşın romantize edildiği kahramanlık temalı eserlerin yerini adı meçhul sıradan askerlerin bireysel dramları, acıları alır. Bu da savaş karşıtı bir söylemin giderek gelişmesini sağlar. Türk edebiyatı da başlangıcından itibaren savaş edebiyatına dâhil edilebilecek metinler bakımından zengindir. Destanlar, halk hikâyeleri, saz şiirleri, türküler ve divan edebiyatı türlerinin yanı sıra Tanzimat sonrası Türk edebiyatı da savaş edebiyatının çeşitli örnekleriyle doludur. Osmanlı Devleti’nin 18. ve 19. yüzyıllarda ardı arkası kesilmeyen savaşları edebiyat dünyasını da hareketlendirir. 20. yüzyılda da önce Balkan Savaşları sonra da devletin parçalanmasıyla sonuçlanacak I. Dünya Savaşı, edebiyatta da çok geçmeden karşılık bulur. Yönetim tarafından teşvik edilen propaganda edebiyatının yanında lirik ve hamasi eserlerin de bulunduğu bir savaş edebiyatı külliyatı oluşur. Bu külliyatın büyük bir kısmını ise şiirler meydana getirir. Savaş edebiyatı kapsamında değerlendirilebilecek olan savaş karşıtı söylem ise sansürün de etkisiyle fazla gelişmez. Yine de başta Tevfik Fikret olmak üzere savaşa muhalefet eden isimler bulunur. Bunlardan biri de Mehmet Nureddin Semin’dir. Yazdığı kimi şiirlerde savaşın yıkıcılığından ve insanlığın barış içinde yaşaması imkânından bahseder. Bu çalışmada Mehmet Nureddin Semin’in söz konusu şiirleri incelenecektir. Böylece savaş edebiyatı içinde göz ardı edilen bir tema olan savaş karşıtlığı hususu, bu örneklerle öne çıkarılacaktır.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"59 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139227337","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ETHNOLOGICAL RESEARCH IN THE BALKANS","authors":"Haşim Koç","doi":"10.17822/omad.2023.260","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.260","url":null,"abstract":"Scrolling through the Bosnia and Herzegovina (BiH) makes one feel ethnic segregation and tension between the three constituent ethnies at every corner of the country. This tensed atmosphere stemmed from the wars in the 90s of the previous century and, even though the wars stopped after the Dayton Peace Agreement signed in 14 December 1995, is still continuing in different forms. In order to analyze the reasons for the continuity of these problems, social scientists from the ex-Yugoslavian countries and from other countries are conducting research in the region using ethnological methods, which have been assuming to be ethnology as a special field for better understanding existing conflicts. In this short piece, two books published recently will be reviewed to understand the use and function of ethnological research for the Balkans.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"48 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139216428","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"MUSTAFA RÂGIB IN MEVLİD-İ NEBÎ Sİ","authors":"Fatih Koyuncu","doi":"10.17822/omad.2023.251","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.251","url":null,"abstract":"Hz. Muhammed’in hayatı ve şahsiyetinin konu edildiği başta naat, mevlit, siyer ve hilye gibi türlerde kaleme alınan eserler Klasik Türk edebiyatının dinî muhtevalı metinleri arasında önemli bir yekûn teşkil etmektedir. Hz. Peygamber’e duyulan sevginin göstergesi olan mevlit, özellikle Hz. Muhammed’in doğumunu, bu vesileyle yapılan törenleri ve yazılan eserleri ifade eder. Mevlit metinlerinde genellikle Hz. Muhammed’in veladeti, bazı mucizeleri, peygamberliği, miracı ve vefatı konu edilir. Asırlardır Türk edebiyatında kaleme alınan yüzü aşkın mevlit türündeki metinler arasında özellikle Süleyman Çelebi’nin 812 / 1409-10 yılında yazımını tamamladığı Vesîletü’n-Necât isimli eseri ön plana çıkmıştır. İnsanların hem mutlu hem de hüzünlü günlerinde okunan bu eser birçok dile tercüme edilmiştir. Edebiyatımızda mevlit kaleme alan şairlerden biri de Mustafa Râgıb’dır. Şair hakkında kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamıştır. Eldeki tek nüshada yer alan bilgilere göre Nakşibendi halifesi olduğu ve 1274 / 1857-58 yılında Manastır’da vefat ettiği bilinen Mustafa Râgıb’ın bu eseri 244 beyittir. Manzumede Allah ismini anmanın faziletini, Allah’ın varlığı ve birliğini, Hz. Peygamber’in nurunun yaratılışını, anne ve babasının evlenmesini, annesi Âmine Hanım’ın doğumu hakkında verdiği bilgileri, veladeti esnasında meydana gelen olağanüstü hadiseleri ve miracı anlatan şair, son olarak dua bölümüyle eserini tamamlamıştır. Bu çalışmada Mustafa Râgıb’ın eseri şekil ve muhteva açısından incelenmiş ve elde olan tek nüshadan hareketle Mevlid-i Nebî’nin metni okuyucuların istifadesine sunulmuştur.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139225617","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"“İKTÜLEGEN” SÖZCÜĞÜNÜN YAPI VE ANLAM ÖZELLİKLERİ","authors":"Sunay Deni̇z","doi":"10.17822/omad.2023.253","DOIUrl":"https://doi.org/10.17822/omad.2023.253","url":null,"abstract":"Allah isminin yerine kullanılan esma-i hüsna diye adlandırılan isimlerin karşılığı olarak tarihî metinlerimizde pek çok Türkçe sözcük kullanılmıştır. Bir kısmı zamanla unutulan ve günümüze kadar gelmeyen bu tür sözcüklerden biri de “iktülegen” sözcüğüdür. Eski Türkçe ve Orta Türkçe dönemine ait metinlerde igid-, egid-, ikit-, igit-, igitgen, iktü, igidil-, iktüle-, ektile-, iktülen-, vs. gibi sözcüklerle aynı kökten türetilen iktülegen ve igitgen sözcükleri tarihî metinlerimizde “Tanrı” anlamında kullanılmaktadır. Her iki sözcük de esma-i hüsnadan “Rab, Rezzak” gibi yakın veya aynı anlama gelen isimlerin Türkçe karşılıklarıdır. Kıpçak ve Çağatay Türkçesi metinlerinde görülmeyen iktülegen sözcüğü, bazı metinlerde “besleyen Tanrı” anlamında iktüle- biçiminde de fiil olarak “beslemek, büyütmek, yetiştirmek, terbiye etmek” anlamında kullanılmaktadır. Osmanlı Türkçesi ve Türkmen Türkçesi metinlerinde ve Türkiye Türkçesi ağızlarında iktülegen sözcüğüyle aynı kökten türetilen ekdi, ekdi, ehdi, ekti gibi sözcükler günümüzde de görülmektedir. Bu çalışmada, dinî bir terim olarak “besleyen, rızk veren, yetiştiren” anlamıyla Allah adı yerine kullanılan iktülegen sözcüğü ile aynı kökten türeyen diğer sözcükler yapı ve anlam bakımından, Tarihî Türk yazı dillerinden alınan örneklerle incelenmiştir.","PeriodicalId":202874,"journal":{"name":"Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139220647","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}