{"title":"Çocukluk çağı ayak ağrısının nadir nedeni: Os trigonum sendromu","authors":"Esma ALTINEL AÇOĞLU, Zehra Yücel, G. Çağlar, Berna Ucan, Fatma Zehra ÖZTEK ÇELEBİ, Meltem Akçaboy","doi":"10.26559/mersinsbd.1133479","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1133479","url":null,"abstract":"Os trigonum, genellikle asemptomatik olan ve talusun posteriorunda yer alan aksesuar bir kemiktir. Yedi-on üç yaşları arasında kemikleşme merkezi olarak ortaya çıkar ve genellikle bir yıl içerisinde talus ile birleşir. Ancak bu birleşme nadiren olmaz ve semptomatik olduğunda ‘Os trigonum sendromu’ olarak tanımlanır. Os trigonum sendromu çocuklarda arka ayak ağrısı ile karakterize nadir görülen klinik bir durumdur. Ayağın plantar fleksiyonu ile birlikte zorlu aktiviteler yapan sporcularda ve balerinlerde daha sık görülür. Burada sağ ayak bileğinde ağrı ve şişlik şikayeti ile başvuran ve os trigonum sendromu tanısı alan adolesan bir hasta sunulmaktadır.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"221 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128816772","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Erken postpartum dönemde kadınların aile planlamasına yönelik tutumu ve etkileyen faktörler","authors":"","doi":"10.26559/mersinsbd.1201755","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1201755","url":null,"abstract":"Amaç: Postpartum dönem, kadınların aile planlaması yöntem kullanımı konusunda isteklerinin yüksek olduğu bir dönem olması bakımından, doğurganlığın planlanması ve bu konuda bireylere hizmet sunulabilmesi açısından iyi bir fırsattır. Kadınların hastaneden taburcu olmadan önce kullanacakları aile planlaması yöntemine karar vermiş olmaları plansız ya da istenmeyen gebeliklerin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu araştırmada, erken postpartum dönemdeki kadınların aile planlamasına yönelik tutumları ve etkileyen faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Kesitsel tipte yapılan araştırmanın örneklemini, bir kamu hastanesinin postpartum kliniklerinde yatan 243 kadın oluşturmuştur. Araştırma verileri Haziran-Temmuz 2022 tarihleri arasında toplanmıştır. Bulgular: Çalışmada, kadınların yaş ortalaması 28.17±5.42 ve çocuk sayısı ortalaması 3.51±1.89’dur. Ayrıca, kadınların %46.5’i okur-yazar değildir ve %73.7’si tekrar çocuk istemektedir. Kadınların aile planlaması tutum ölçeği puan ortalaması 90.8±8.10’dir. Eğitim düzeyi daha yüksek, il merkezinde yaşayan ve gebelik izlemlerini özel hastanede yaptıran kadınların aile planlaması tutum ölçeği puan ortalamasının daha yüksek olduğu; kendi yaşı ve eşinin yaşı, evlenme yaşı ve ilk gebelik yaşı daha fazla olan kadınlar ile tekrar çocuk isteyen kadınların ise aile planlaması tutum ölçeği puan ortalamasının daha düşük olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç: Araştırma, erken postpartum dönemde kadınların aile planlamasına karşı tutumlarının olumlu olduğunu ancak istendik düzeyde olmadığını göstermiştir.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"57 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133280369","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The role of the psychiatric nurse in cognitive behavioral therapy applied to patients diagnosed with depression: Literature review","authors":"Hilal Altundal Duru, Mualla Yılmaz","doi":"10.26559/mersinsbd.1156801","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1156801","url":null,"abstract":"Depresyon, bireyin nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve davrandığını etkileyen; üzüntü duyulan duygulara veya zevk alınan etkinliklere olan ilginin kaybolmasına neden olan yaygın ve ciddi bir tıbbi durumdur. Depresyonda sıklıkla kullanılan psikoterapi yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapi’dir (BDT). İlk kez 1964’te Aaron Temkin Beck tarafından ortaya atılan BDT, çeşitli duygusal ve davranışsal problemlerin tedavisinde etkinliği yaygın biçimde araştırılan bir model olup, işlevsiz duygular, davranışlar ve bilişlerle ilgili sorunları hedefe yönelik, sistematik bir prosedürle çözmeyi amaçlayan psikoterapötik bir yaklaşımdır. Bu psikoterapötik yaklaşımda sertifikalandırılmış psikiyatri hemşireleri de yer alabilmektedir. Psikiyatri hemşireleri danışmanlık rolleri gereği; bireye baş etme becerileri kazandırma, yeti yitimlerini en aza indirme, ruh sağlığını koruma ve geliştirmede önemli bir görev üstlenmektedir. Sertifikalandırılmış psikiyatri hemşireleri, ruh sağlığını koruma ve geliştirme, ruhsal hastalık ve sakatlığı önleme, bireyin işlevselliğini ve fonksiyon yetersizliğini hastalık öncesi durumuna getirmede psikoterapist rolünü kullanarak birey, aile ve gruplara psikoterapi uygulayabilmektedir. BDT'nin fiziksel sağlık ortamlarında kanıtlarının arttığı göz önüne alındığında, psikiyatri hemşireleri gelecekte artan beklentilere cevap vermek için; kanıta dayalı tedavi, kalite iyileştirme ve artan verimliliği BDT ile sağlayabilecektir. Dolayısıyla bu derlemenin amacı, depresyon tanısı alan hastalara uygulanan BDT’nin etkinliğinin güncel araştırma sonuçlarıyla derlenerek, psikiyatri hemşireliğine yansımalarını incelemektir. Bu derleme ile depresyon tanılı hastalarda BDT kullanımının psikiyatri hemşireliği uygulamaları kapsamında yürütülmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130306290","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Immunization at the goal of health for all","authors":"Bengü Nehir Buğdaycı Yalçın, M. Eskiocak","doi":"10.26559/mersinsbd.1138090","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1138090","url":null,"abstract":"Çeşitli bulaşıcı hastalıkların mortalite ve morbiditesini azaltmada etkili, uygun maliyetli ve kabul edilmiş bir yöntem olarak aşılama toplum sağlığının en önemli başarıları arasında gösterilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü küresel bağışıklamanın yılda 2–3 milyon ölümü engellediğini bildirmiştir bu da aşılamanın toplum sağlığı için ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Aşının kendi başarısı sonucunda günümüzde aşı ile önlenebilen hastalıkların az görülmesi, toplumda aşının yararlarının unutulmasına yol açabilir. Aşının sağladığı kazançların devamlılığının sağlanması bu hedeflere ulaşmaktan daha önemlidir. Sağlıklı bir hayat için aşı sadece bebeklik ve çocukluk çağında değil bireyin bütün hayatı boyunca sağlığını korumasına yardımcı bir araçtır. Türkiye’de çocukluk çağı için oldukça başarıyla uygulanan Genişletilmiş Bağışıklama Programı olmasına rağmen erişkin bağışıklamasında hedeflenen oranlara ulaşılamamıştır. Ortalama yaşam süresinin ve yaşlı nüfusun giderek artması erişkin bağışıklama konusunun önemini arttırmıştır. Bu derlemede; herkes için sağlık hedefinde her yaşta aşının öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125637702","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Hemşirelerin koronavirüs hastalığına (COVID-19) yönelik bilgi, tutum ve uygulamaları","authors":"Diğdem Lafçi, Vecihe DÜZEL GÜNDÜZ","doi":"10.26559/mersinsbd.1125488","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1125488","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırma, şehir hastanesinde görev yapan hemşirelerin COVID-19'a yönelik bilgi, tutum ve uygulamalarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Yöntem: Araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda “Tanıtıcı Bilgi Formu”, “COVID-19’a Yönelik Bilgi, Tutum ve Davranışlar Anket Formu” oluşturulmuştur. Araştırmanın verileri 1 Şubat 2021-1 Mayıs 2021 tarihleri arasında çevrimiçi anket aracılığı ile toplanmış ve araştırmaya 236 hemşire katılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde frekans, yüzde, ortalama ve standart sapma kullanılmıştır. Bulgular: Hemşirelerin COVID-19'a karşı tutumları; %41.5’i “mesleki maruziyet nedeniyle COVID-19 bulaşmasından korktuğunu”, %52.5’i “mesleki maruziyet nedeniyle aile üyelerine enfeksiyon bulaştırmaktan korktuğunu”, %45.8’i “pandemi nedeniyle kendilerini depresyonda/bitkin hissettiğini”, %38.6’sı “stres duygularının görevlerini etkilediğini”, %41.1’i “stres duygularının iş arkadaşları ve aile üyeleri ile ilişkilerini etkilendiğini” ifade etmiştir. Hemşirelerin COVID-19’u önlemeye yönelik uygulamalarının; %56.4’ünün “bir hastaya dokunmadan önce alkol bazlı el dezenfektanı veya sabun ve su kullanma”, %60.6’sının “bakım sırasında kişisel koruyucu ekipmanları kullanma”, %32.6’sının “solunum semptomları olan hastalarla yakın temastan kaçınma” olduğu belirlendi. Hemşirelerin %46.6’sının “son 14 gün içinde enfekte bölgelere seyahat eden veya COVID-19 vakasıyla temas öyküsü olan\", %44.1’inin \"ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı gibi COVID-19'un şüpheli belirtilerini yaşayan\", %46.6’sının “şüpheli maruziyet nedeniyle paniğe kapılan” bireylerin laboratuar testi yaptırmaları gerektiğini ifade etmiştir. Sonuç: Hemşirelerin koronavirüs hastalığına (COVID-19) yönelik bilgi, tutum ve uygulamalarının yeterli düzeyde olduğu saptanmıştır","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"53 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134097714","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Barış Ten, Celal Bağdatoğlu, Hasan Hüsnü Yüksek, G. Temel, Yüksel Balcı
{"title":"Psödotümör serebri ve Chiari malformasyonu Tip 1 birlikteliği","authors":"Barış Ten, Celal Bağdatoğlu, Hasan Hüsnü Yüksek, G. Temel, Yüksel Balcı","doi":"10.26559/mersinsbd.1066889","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1066889","url":null,"abstract":"Amaç: Amacımız Psödotümör serebri ve Chiari malformasyonu Tip 1 birlikteliğinin tanısı için farklı radyolojik belirteçler bulabilmektir. Yöntem: 2007-2020 tarihleri arasında radyoloji anabilim dalına Chiari malformasyonu Tip 1 klinik ön tanısıyla yönlendirilip magnetik rezonans görüntüleme ile radyolojik olarak tanısı doğrulanan hastalar geriye dönük olarak değerlendirildi. Hem servikal hem serebral tetkikleri bulunan 49 Chiari malformasyonu Tip 1 hastası ve aynı yaş ve cinsiyetten olan Chiari malformasyonu Tip 1 tanısı olmayan 49 kontrol grubu çalışmaya dahil edildi. Chiari malformasyonu Tip 1 tanılı hastaların Serebral MRG görüntülerinden radyolojik olarak Psödotümör serebri varlığı, Servikal spinal MRG görüntülerinden şiringomyeli varlığı, McRae çizgisine göre serebeller tonsillerin ve obexin mesafesi milimetre cinsinden değerlendirildi. Bulgular: Chiari malformasyonu Tip 1 klinik ve radyolojik tanılı olgularda radyolojik olarak Psödotümör serebri tanısı konulan hastaların konulmayanlara göre serebeller tonsilleri ve Obexi daha aşağı yerleşimlidir ve siringomyeli eşlik etme oranı daha fazla gözükmektedir. Ancak her iki grup arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık izlenmemektedir. Sonuç: Psödotümör serebri ve Chiari malformasyonu Tip 1 birlikteliği tahmin edildiğinden daha sık görülmektedir. Psödotümör serebri ve Chiari malformasyonu Tip 1 birlikteliğinde tedavi protokülünün farklı olması bu birlikteliğin tanısını koyabilmenin önemini arttırmaktadır. Psödotümör serebri ve Chiari malformasyonu Tip 1 birlikteliğinin tanısında farklı radyolojik belirteçler bulabilmek için daha fazla sayıda radyolojik görüntüleme çalışmalarına ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"34 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127418223","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mert Başaranoğlu, Veysi Tunç, Murat Bozlu, Yasemin YUYUCU KARABULUT, Gözde Arslan, Erdem Akbay, Ercüment Ulusoy, Selahittin Çayan, Hasan Erdal Doruk, Erim Erdem, Mesut Tek
{"title":"Mersin Üniversitesi Hastanesinde üroonkolojik cerrahi geçiren hastaların analizi","authors":"Mert Başaranoğlu, Veysi Tunç, Murat Bozlu, Yasemin YUYUCU KARABULUT, Gözde Arslan, Erdem Akbay, Ercüment Ulusoy, Selahittin Çayan, Hasan Erdal Doruk, Erim Erdem, Mesut Tek","doi":"10.26559/mersinsbd.1080099","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1080099","url":null,"abstract":"Amaç\u0000Bu çalışmada amaç Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı’nda 2010-2020 yılları arasında tanı alan ve/veya tedavi edilen ürogenital kanser hastalarının yaş, cinsiyet, histopatolojik tipleri ve yıllara göre dağılımının değerlendirilmesidir. \u0000Yöntem\u0000Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı’na Ocak 2010-Haziran 2020 tarihleri arasında başvuran ve cerrahi müdahale sonucunda alınan doku örneklerinin patoloji raporu malignite lehine yorumlanan hastaların kayıtları incelenmiştir. Söz konusu bu retrospektif veriler hastanemiz Patoloji Anabilim Dalı tarafından hazırlanmış olan ve hastanemiz bilgi veritabanında muhafaza edilen raporlardan elde edilmiştir. Çoklu raporlara sahip hastaların mükerrer kayıtları elenmiştir. Nüks veya progresyon gösteren hastaların ya da birden çok opere edilen hastaların verilerinden en kapsamlı olanları seçilmiştir. \u0000Bulgular\u00002010-2020 yılların arasında anabilim dalımızca opere edilen 4852 hastadan operasyon sonucundan alınan örnekler Patoloji Anabilim Dalında çalışılmış olup sadece malignite lehine yorumlanan 2000 hastaya ait veri çalışmaya dahil edilmiştir. Elde edilen verilerin analizi sonucu; hastanemizde tüm ürogenital kanserler arasında prostat, mesane, böbrek ve testis kanseri hastalarının sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde bulunurken; adrenal bez, üreter ve penis kanserli hastaların sayısı Türkiye ortalamasının altında bulunmuş olup, tüm bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. \u0000Sonuç\u0000Bu çalışma ile Çukurova bölgesinde hizmet vermekte olan hastanemizde tanı alan hastaların analizlerinin, hem literatüre hem de bölgemizde yapılan sağlık planlamalarına katkı sağlayabileceği kanaatindeyiz.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"138 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115413087","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalışan sağlık personelinin ekstravazasyon bilgi birikimi ve yönetimi","authors":"Ayşe Orman, Yalçın Çelik, Nihan ÖZEL ERÇEL","doi":"10.26559/mersinsbd.1095468","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1095468","url":null,"abstract":"Amaç: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşire ve doktorların damar yoluna bağlı ekstravazasyon bilgi birikimi ve yönetiminin incelenmesi hedeflenmiştir. Bu çalışma ekstravazasyon bilgisini ve yönetimini değerlendiren ilk anket çalışmasıdır. Yöntem: Kesitsel anket çalışması olarak tasarlanan bu araştırmaya yenidoğan yoğun bakım ünitesinde görev alan 300 sağlık çalışanı dahil edilmiştir. Yenidoğan sağlık çalışanlarına pandemi sürecinin gerekliliği nedeni ile mobil telefonlara, mail adreslerine “Google Forms” aracılığıyla hazırlanan 28 soruluk anketin yer aldığı formun sayfa uzantısı gönderilerek doldurulması sağlanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan sağlık çalışanları, ekstravazasyon gelişimi ve sağlık bakımı ile ilgili en önemli risk faktörünün yüksek riskli ilaçlar verilirken yetersiz takip yapılması (%51.7, p=0.028) idi. Bebek ile ilgili risk faktörünü ise prematürite (%33.3) ve hipotansiyon/hipoperfüzyon (%34.7) olarak belirledi (p<0.001). Ekstravazasyon tedavisinde ilk yaklaşım infüzyonun durdurulması ve damar yolunun çekilmesi oldu (p<0.001). Sağlık çalışanlarının meslek hayatları boyunca %91.6 oranında ekstravasyon, %58 oranında ise uzuv kaybı veya plastik cerrahi tedavisi gerektirecek kadar ciddi komplikasyonlar ile karşılaştıkları görüldü. Sonuç: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalışan tüm sağlık çalışanlarına hizmet içi eğitime devam edilerek bilgilerin güncelliği sağlanmalı, farklı yaklaşımların önüne geçmek için ekstravazasyon tedavi protokolleri geliştirilmelidir.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"34 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127963858","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Barış Ten, Meltem Nass Duce, Hasan Hüsnü Yüksek, G. Temel, Yüksel Balcı, Kaan Esen
{"title":"Bel ağrısı nedenlerinden Semptomatik Lumbosakral Transisyonel Vertebra (Bertolotti Sendromu): Sınıflandırma ve görüntüleme bulguları","authors":"Barış Ten, Meltem Nass Duce, Hasan Hüsnü Yüksek, G. Temel, Yüksel Balcı, Kaan Esen","doi":"10.26559/mersinsbd.1100941","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1100941","url":null,"abstract":"Amaç: Amacımız en çok bel ağrısını oluşturan patolojileri belirlemek, Bertolotti Sendromu’nun bu patolojiler arasındaki oranını ve olası cinsiyet-yaş ayrımını ortaya koymaktır. Lumbosakral Transisyonel Vertebra’ları Castellvi sınıflamasına göre gruplandırıp oranlarını bulabilmektir. Yöntem: Mart 2020-Ekim 2021 tarihleri arasında çoğunluğu bel ağrısı nedeniyle Sakroiliak eklem Manyetik Rezonans Görüntülemeleri çekilen 357 hastaya ait görüntüler ve raporlar kas iskelet sistemi radyolojisi üzerine özelleşmiş bir radyolog tarafından değerlendirildi. Bulgular: Bertolotti Sendrom’u olan hastaların ortalama yaşı 43.9, olmayan hastaların ortalama yaşı 44 olup Bertolotti Sendromu ile hasta yaşları arasında bir ilişki bulunmadı (p=0.976). Bertolotti Sendrom’lu hastaların yaş aralığı 15-77 yaş idi. Bertolotti Sendrom’lu hastaların %20’si 30 yaşının altında, %50’si 40 yaşının altında izlenmekteydi. Bertolotti Sendromlu olan ve olmayan hastaların cinsiyet dağılımına bakıldığında Bertolotti Sendromu’nda cinsiyet ayrımı izlenmedi (p=0.572). Castellvi sınıflamasına göre grupların görülme oranları Tip 1a’da %10, Tip 1b’de %11.4, Tip 2a’da %35.7, Tip 2b’de %17.1, Tip 3a’da %4.3, Tip 3b’de %12.9 ve Tip 4’de %8.6 olarak bulundu. Alt lomber ağrıya neden olan patolojilerin başlıcaları aktif-kronik sakroileitler, vertebra ve disk dejenerasyonları ile faset eklem artrozlarıydı. Başlıca gözüken bu patolojilerden sonra %2.8 görülme sıklığıyla en fazla izlenen patoloji Lumbosakral Transisyonel Vertebra’dan kaynaklı ağrı nedeni olan Bertolotti Sendromu’ydu. Sonuç: Çalışma sonuçlarımıza göre Bertolotti Sendromu, 30 yaşının altında görülmeye başlamakla birlikte yaş ile anlamlı bir ilişkisi bulunmamaktadır. Cinsiyet ayrımı göstermemektedir. Bertolotti Sendromu; sakroileit, osteodejenerasyon ve diskopatik değişikliklerden sonra en sık izlenen alt lomber ağrı nedenlerinden bir tanesidir. Bertolotti Sendromu etyolojisinde literatürde farklı hipotezler olup ortak bir görüş bulunmamaktadır. Bu nedenle çok sayıda hasta katılımının sağlanacağı çok merkezli araştırmalara ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131235544","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Hekim adaylarının tıp eğitimine yönelik tutumları ve ilişkili değişkenler","authors":"H. Selvi̇, İbrahim Başhan, Asena Ayça Özdemir","doi":"10.26559/mersinsbd.1109706","DOIUrl":"https://doi.org/10.26559/mersinsbd.1109706","url":null,"abstract":"Amaç: Hekim adaylarına tıp eğitimi sürecinde kazandırılmaya çalışılan tutumlar hem verilen tıp eğitiminin hem de hekim adaylarının meslek yaşamları boyunca verecekleri sağlık hizmetinin kalitesinin artırılmasında önemlidir. Çalışmada pandemi öncesi ve sonrası dönemde hekim adaylarının tıp eğitimine yönelik tutumlarını ve tutumları ile ilişkili değişkenleri ortaya koymak amaçlanmıştır. Yöntem: %50.5 erkek, %49.5’i kadın olmak üzere toplam 368 hekim adayı çalışmaya dahil edilmiştir. Tıp Eğitimine Yönelik Tutum Ölçeği ve tutumları ile ilgili sorulardan oluşan anket formu uygulanmıştır. Tek değişkenli ve çok değişkenli analiz yöntemleri ile tutumları ile ilişkili değişkenler tespit edilmiştir. Bulgular: Kadın olmak, genel not ortalamasının ve derslere devam oranının yüksek olması tıp eğitimine yönelik tutum puanlarının artmasına neden olurken, yaşın artması, aile isteği ve diğer sebeplerle Tıp Fakültesi’ni tercih etmiş olmak ve ailede hekim varlığı tutum puanlarının azalmasına neden olmaktadır. Sonuç: Hekim adaylarının tutumlarının okudukları bölümü gönüllü olarak seçmeleri ve cinsiyetleri ile ilişkili olduğu görülmüştür. Ayrıca tıp eğitimine olumlu tutumu olan hekim adaylarının, akademik başarılarının ve derslere devam sürelerinin arttığı saptanmıştır.","PeriodicalId":137988,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114939012","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}