{"title":"Comparison of the Karl Storz and Olympus Bipolar Resection Systems in Bladder Tumor Resection","authors":"Süleyman Sağır, İzzettin Toktaş","doi":"10.35440/hutfd.1329390","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1329390","url":null,"abstract":"Amaç: Kasa invaze olmayan mesane kanserli hastalarda mesane tümörlerinin tedavisinde Olimpus ve Karl Storz bipolar transüretral mesane rezeksiyonunun perioperatif sonuçlarını ve komplikasyonlarını karşılaştırmayı amaçladık.\u0000Materyal ve metod: Etik Kurulu onayı (Karar No. 2023/5-17) takibinde, 01 Ocak 2019 ile 28 Şubat 2023 tarihleri arasında Olimpus ve Karl Storz bipolar sistemleri ile transüretral mesane tümörü rezeksiyonu yapılan tüm hastalar değerlendirilmeye alındı.\u0000Bulgular: Olimpus grubunda hemoglobin (hbg) değişimi 1,11±0,61 iken Karl Storz grubunda 1,35±0,82 olarak görüldü ve anlamlı istatistiksel fark görülmedi (p= 0,180). Tümör boyutu Olimpus grubunda 3,20±1,55 cm olup Karl Storz grubunda 4,20±2,79 cm olarak değerlendirildi. Benzer şekilde obturator reflex, mesane perforasyon varlığı, kan tranfuzyonu, postoperatif pıhtı retansiyonunda da istatistiksel olarak farklılıklar saptanmadı.\u0000 Sonuç: Kasa invaze olmayan mesane kanserinin transüretral rezeksiyonunda bipolar teknolojinin kullanımı güvenli ve etkili bir yöntemdir. Her iki tekniktede mesane perforasyon oranı, postoperatif pıhtı retansiyonu, postoperatif hemoglobin düşüşü, obturator reflex oranı benzer bulunmuş olup, istatistiksel olarak fark görülmemiştir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125677387","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Okul Öncesi Çocuklarda Çölyak Hastalığı: Retrospektif Bir Analiz","authors":"Ufuk Acar, Uğur Deveci̇","doi":"10.35440/hutfd.1323082","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1323082","url":null,"abstract":"Background: The aim of this study is to evaluate the medical parameters of celiac disease cases in the preschool age group in terms of public health and to make recommendations to health professionals, policy makers and the society.\u0000Materials and Methods: This study was conducted between February 2017 and December 2018 in Şanlıurfa Education and Research Hospital, Pediatric Gastroenterology Clinic. Clinical and laboratory findings of preschool children diagnosed with celiac disease were retrospectively analyzed. Anamnesis, physical examination findings, laboratory findings, endoscopic biopsies and pathology results of pati-ents were evaluated.\u0000Results: The most common presenting complaint was growth retardation (96.3%), followed by chronic diarrhea (32.5%) and constipation (27.5%). Height-for-age and weight-for-age values were found to be lower in patients with chronic diarrhea and duodenitis compared to those without (p<0.05). Patients with strong positive tissue transglutaminase-IgA (tTG IgA) levels had significantly higher Marsh scores (p<0.05).\u0000Conclusions: For preschool-age children, initiating the diet via early diagnosis and ensuring adherence to diet are the main objectives. Children adhering to the diet have a higher success in elementary school and a shorter adaptation period.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"111 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117262639","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ezhar KORKMAZ ERSÖZ, M. Aydin, Aydemir Koçarslan, Lütfiye KAFAF YAZAR, Yasemin Hacanli, M. Yazar
{"title":"Kardiyopulmoner Bypass’ta Sıvı Dengesinin Oksidan ve Antioksidan Denge Üzerine Etkisi","authors":"Ezhar KORKMAZ ERSÖZ, M. Aydin, Aydemir Koçarslan, Lütfiye KAFAF YAZAR, Yasemin Hacanli, M. Yazar","doi":"10.35440/hutfd.1297729","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1297729","url":null,"abstract":"Amaç: Kardiyopulmoner Bypass (KPB) sırasında prime solüsyonu olarak kullanılan farklı sıvıların oksidatif stresi nasıl etkilediğini ortaya koyarak açık kalp cerrahisine katkı sağlamayı amaçlıyoruz.\u0000Yöntem: Bu çalışmaya çeşitli nedenlerle açık kalp ameliyatı geçiren 21 erkek ve 9 kadın olmak üzere toplam 30 hasta dahil edildi. Hastalar kullanılan prime solüsyonlarına göre 1. Grup: Laktatlı Ringer, 2 Grup: Isolyte S olarak iki gruba ayrıldı. Bu hastalardan anestezi indüksiyonu sonrası, KPB sırasında cross-klemp takıldıktan sonra, ameliyat sonrası 1. gün ve 5. gün olmak üzere toplam 4 kan alındı. Alınan numunelerden total antioksidan stres (TAS), total oksidatif stres (TOS) ve oksidatif stres indeksi (OSİ) çalışıldı. Sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildi.\u0000Materyal ve Metod: Bu çalışmada toplanan numuneler prime solüsyonu verilmeden önce (KPB önce) ve KPB’ dan sonrası karşılaştırıldı. Postoperatif 5. gün Ringer Laktat (RL) kullanan grupta TOS değeri preoperatif döneme göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü (p=0,015). Yine OSİ değerleri karşılaştırıldığında Ringer Laktat (RL) grubunun OSİ değerinin istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük olduğu görüldü (p=0,032).\u0000Sonuç: Çalışmamızın sonucunda Kardiyopulmoner Bypass (KPB) sırasında sıklıkla kullanılan iki tip prime solüsyonun (Ringer Laktat ve İsolayt S) TOS ve OSI değerlerinin Ringer Laktat (RL) grubunda daha düşük, Isolayt S grubundan daha üstün olduğu görüldü.\u0000Aim: We aim to contribute to open heart surgery by revealing how different fluids used as prime solution during Cardiopulmonary Bypass (CPB) affect oxidative stress.\u0000Material and Methods: A total of 30 patients, 21 men and 9 women, who underwent open heart surgery for various reasons were included in this study. Patients according to the prime solutions used 1. Group: Lactic Ringer was divided into two groups as 2 Groups: Isolyte S. A total of 4 blood samples were taken from these patients after anesthesia induction, after cross-clamping during CPB, on the 1st day and the 5th day after the operation. Total antioxidant stress (TAS), total oxidative stress (TOS) and oxidative stress index (OSSI) were studied from the samples taken. The results were evaluated statistically.\u0000Results: Samples collected in this study were compared before prime solution (before CPB) and after CPB. In the group using Ringer Lactate (RL) on the 5th day postoperatively, the TOS value was statistically significantly lower than the preoperative period (p=0.015). Again, when the OSI values were compared, it was seen that the OSI value of the Ringer Lactate (RL) group was statistically significantly lower (p=0.032).\u0000Conclusions: As a result of our study, it was seen that the TOS and OSI values of the two types of prime solutions (Ringer Lactate and Isolayt S) frequently used during Cardiopulmonary Bypass (CPB) were lower in the Ringer Lactate (RL) group and superior in the Isolayt S group.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124971975","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kliniğimizdeki Son 10 Yıllık Laparoskopik Myomektomi ve Abdominal Myomektomi Olgularının Karşılaştırılması","authors":"Yusuf Ziya Kizildemi̇r, Neşe Gül Hi̇lali̇","doi":"10.35440/hutfd.1291891","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1291891","url":null,"abstract":"Amaç: Çalışmamızın amacı kliniğimizde yapılan laparoskopik ve abdominal myomektomilerin karşılaştırılması ve elde edilen veriler ışığında laparoskopik myomektomi işleminin uygulanabilirlik ve güvenilirliğinin değerlendirilmesidir.\u0000Materyal ve Metod: 2012-2022 yılları arasında kliniğimizde uterin myom nedeni ile cerrahi tedavi uygulanan toplam 361 hastanın dosyası retrospektif olarak incelendi. Hastalar uygulanan cerrahi yönteme göre 2 gruba ayrıldı. Abdominal myomektomi yapılmış olan 314 hasta, laparoskopik myomektomi uygulanan 47 hasta ile karşılaştırıldı.\u0000Bulgular: Gruplar arasında demografik veriler açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu(p>0.05). Gruplar, postoperatif beyaz küre, hemoglobin, hematokrit, platelet değerleri, operasyon süresi, hastanede yatış süresi, postoperatif kan transfüzyonu ve perioperatif komplikasyonlar açısından değerlendirildiğinde de istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi(p>0.05). Gruplar arasında preoperatif beyaz küre ve C-Reaktif Protein(CRP) değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi ancak laparoskopik myomektomi grubunda postoperatif beyaz küre ve CRP değerleri daha düşük izlendi(p<0.05).\u0000Sonuç: Laparoskopik myomektomide iyileşme süresi kısalığı ve estetik avantaj mevcuttur. Ancak, ekipman ve tecrübeli cerrah gereksinimi uygulanabilirliğini sınırlamaktadır. Laparoskopik teknolojilerin gelişmesi ve cerrahların laparoskopi tecrübelerinin artmasıyla daha az kan kaybı, daha az hastanede kalış süresi, daha kısa operasyon süreleri, daha az travma ve daha iyi kozmetik sonuçlar açısından abdominal yönteme göre ciddi avantaj sağlayacaktır ve tercih edilecektir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131460432","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İnkarsere Karın Ön Duvarı Fıtıklarında Üçüncü Basamak Hastane Deneyimi","authors":"İlhan Taş, Ebral Yi̇ği̇t, Abidin Tüzün","doi":"10.35440/hutfd.1325197","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1325197","url":null,"abstract":"Background: This study aims to evaluate the results of incarcerated anterior abdominal wall hernia cases in which we performed emergency surgery in light of the literature.\u0000Materials and Methods: The records of 124 patients who underwent emergency surgery for incarcera-ted anterior abdominal wall hernia between January 2016 and December 2019 were retrospectively reviewed. The patients' files, computer records, epicrisis reports, surgery reports, and outpatient clinic records were evaluated. Patients; Age, gender, hernia type, location, time of admission, previous hernia surgery history, affected organs, type of anesthesia applied, surgical techniques, resection status, length of hospital stay, morbidity, and mortality rates were recorded.\u0000Results: The mean age of 124 patients was 59.47 ± 17.75 (17-94) years. Of the patients, 64 (51.6%) were female, and 60 (48.4%) were male. The mean hospital stay was 4.12±3.52 (1-19) days. Thirteen (10.5%) patients had additional disease. General anesthesia was applied to 100 (80.6%) patients, and regional anesthesia was applied to 24 (19.4%) patients. 25 patients were operated on with the diagnosis of recur-rence and 99 with the diagnosis of a primary hernia. The most frequently compressed organs in the hernia sac were the omentum (64.5%) and small intestine (32.2%). Bowel resection was performed in 16 of the patients. Mesh was applied to 90 patients during the operation. The most common hernia types were inguinal, umbilical, and incisional. 31 (13.7%) complications developed in 17 patients. Sepsis, wound infection, ileus, atelectasis, and respiratory failure were the most common. Mortality was developed in 6 (4.8%) of the patients.\u0000Conclusions: This study showed that additional disease increases morbidity in hernia cases, and intestinal resection due to strangulation increases morbidity and mortality. Therefore, patients presenting with an incarcerated hernia should be operated on as soon as possible before strangulation develops.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121196129","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Retrospective Analysis of Sociodemographic Characteristics of Placenta Perkrata Patients","authors":"Mehmet İncebiyik, S. Sak, M. Sak","doi":"10.35440/hutfd.1256174","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1256174","url":null,"abstract":"Öz\u0000Amaç:Bu retrospektif çalışma, Plasenta Perkreta(PP) hastalarının sosyodemografik özelliklerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.\u0000Yöntemler: Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kadın Hastalıklarıve Doğum Kliniğinde Mart 2021-Mart 2022 tarihleri arasında opere olan ve histopatolojikolarak plasentaperkrata tanısı alan hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelendi ve elde edilen sosyodemografik veriler tarafımızca hazırlanan bilgi formlarına kaydedildi.Bilgi formlarından elde edilen sosyo demografik özellikler istatistiksel olarak analiz edildi. \u0000Bulgular: Araştırmaya katılan 110 hastanın yaş ortalaması 31.18 ± 5.55, kilo ortalaması 67.18 ±11.96, boy ortalaması 156.54 ±4.48cm, BMI ortalaması 25,8 ±2.7 idi. Hastaların gravidası 4.81±2.37, paritesi 3.27±1.69 ve sezeryan sayısı 3.22±1.68 dı. Hastaların çoğunlukla köyde (%50) ikamet ettikleri,çoğunluğunun yeşil kartlı(%50) olduğu, %90’nın hiç sigara kullanmadığı, hiç kimsenin alkol kullanmadığı, büyük çoğunluğunun okur yazar olmadığı (%40.9) belirlenmiştir. Hastaların mesleki çalışma durumu incelendiğinde büyük çoğunluğunun çalışmadığı (%94.5) gözlenmiştir. Hastaların vatandaşlık durumları incelendiğinde ise %82.7’sinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, % 17.3’nün ise Suriye uyruklu olduğu ortaya çıkmıştır.\u0000Sonuç : Sonuç olarak Plasenta perkrata , maternalmorbidite ve mortalitenin önemli nedenleri arasındadır. Bu araştırma, plasenta perkratahastalarını sosyo-demografik olarak değerlendiren ilk araştırmadır. Çalışmasonunda bu hastaların çoğunlukla kırsal kesimde yaşayan ve sezeryan sayılarının oldukça yüksek olduğu gözlenmiştir. Plasenta perkratamaternalmorbidite ve mortaliteninönemli nedenleri arasında olduğundan dolayı, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan anne adaylarının doğum kontrol yöntemleriyle ilgili eğitimler verilmelive sağlık okuryazarlığı artırılmadır. Bu şekilde farkındalık yaratılarak maternalmorbiditeve mortaliteazaltılabilinir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116080889","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"A Comprehensive Study of the CA-72.4 Tumor Marker Utilization and Cancer Detection: Analysis Based on Ministry of Health Data","authors":"Ş. Birinci, M. M. Ülgü","doi":"10.35440/hutfd.1323865","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1323865","url":null,"abstract":"Background: This study aims to explore the relevance and utilization of the CA 72.4 tumor marker in cancer diagnosis, with a particular focus on gastrointestinal tumors and ovarian cancer, based on data from the Minis-try of Health.\u0000Materials and Methods: We conducted a retrospective analysis of health records from the Ministry of Health spanning over five years. The data, consisting of various demographics, including gender, age, and clinical service requests, was statistically analyzed. The rates of reference range exceedance for the CA 72.4 tumor marker, diagnosis times, the ratio of cancer diagnosis, and the cost distribution were among the key aspects evaluated.\u0000Results: The analysis revealed a significant increase in the request for CA 72.4 tests over the years. It was also observed that cancer detection rates slightly increased over time, with a higher percentage in patients testing positive for CA 72.4, primarily requested before diagnosis. The highest requests for the test were made by the Medical Oncology clinic. Furthermore, it was observed that gender and age groups played significant roles in the prevalence of cancer diagnoses.\u0000Conclusions: Our study indicates that the use of CA 72.4 as a tumor marker could be valuable, especially in the detection of certain types of cancer. However, the correlation between a positive CA 72.4 test and a definitive cancer diagnosis requires further investigation, as the sensitivity and specificity of this marker are still subjects of debate. Despite certain limitations, this study offers substantial insights into the utility of CA 72.4 in the current healthcare setting.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124403536","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Perceptions of Self Efficiency of Nursing Students, Their Health Literacy Level and Affecting Factors","authors":"Özlem Kaçkin, Medine Kiliç, F. Ersin","doi":"10.35440/hutfd.1269468","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1269468","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin özyeterlilik ve sağlık okuryazarlığı düzeylerini ve etkileyen faktörlerini incelemektir. \u0000Materyal ve metod: Çalışma, 01-11 Kasım 2022 tarihleri arasında bir kamu üniversitesine bağlı hemşirelik bölümünde yapılmıştır. Tanımlayıcı tipte olan çalışmanın evreni 627 öğrenci, örneklemini ise 519 (%82,7) öğrenciden oluşmuştur. Veriler, yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan tanıtıcı bilgi formu, Genel Yeterlilik Ölçeği ve Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplarda t testi, Mann Whitney U Testi, Varyans Analizi, Kruskal Wallis Analizi ve Korelasyon Analizi yapılmıştır. Çalışmaya başlamadan önce, etik kuruldan, kurumdan ve katılımcılardan izin alınmıştır.\u0000Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 21.10±2.59 olup, %70,5’i kadın, %63’ünün geliri giderinden azdır. Katılımcıların %51,3’ü sağlığını orta düzeyde algıladığını, %7,9’u kronik hastalığı oluğunu, %4,4’ü ruhsal sorunu olduğunu, %13,1’i sigara kullandığını, %19.5’i alkol aldığını, %74.2’si düzenli egzersiz yaptığını belirtmiştir. Öğrencilerin özyeterlilik ölçeği puan ortalaması 52.07±3.18, sağlık okuryazarlığı ölçeği puan ortalaması 102.94±16.95’tir. Çalışmaya katılan kadınların özyeterlilik ölçeği puan ortalaması (t=2.695, p=.007) ve sağlık okuryazarlığı ölçeği puan ortalaması (t=4.719, p=.000) anlamlı bir şekilde yüksek çıkmıştır. Egzersiz yapan öğrencilerin özyeterlilik ölçeği puan ortalaması (t=-2.026, p=.043) ve sağlık okuryazarlığı ölçeği puan ortalaması (t=4.496, p=.000) anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur. Özyeterlilik ölçeği ile sağlık okuryazarlığı ölçeği arasında negatif yönde çok zayıf düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (r=.-114, p=.010). \u0000Sonuç: Öğrencilerin özyeterlilik ve sağlık okuryazarlığı düzeylerinin istenen düzeyde olmadığı görülmektedir. Öğrencilerin özyeterlilik ve sağlık okuryazarlığı düzeylerini arttıracak girişimsel hemşirelik çalışmaları önerilmektedir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121764283","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Preeklampsi Hastalarındaki Lipit Profili ile Normal Gebe Hastalardaki Lipit Profilinin Karşılaştırılması","authors":"Rahime Kada, Hacer Uyani̇koglu","doi":"10.35440/hutfd.1256982","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1256982","url":null,"abstract":"Amaç: Preeklamptik gebelerdeki lipit profili ile normal gebelerdeki lipit profilini karşılaştırmak.\u0000Materyal-Metot: Bu çalışma prospektif olarak Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde 2021 Haziran - 2022 Haziran tarihleri arasında hastaneye başvuran 40 ağır preeklamptik, 40 hafif preeklamptik ve 40 sağlıklı gebe hastalardan oluşmuştur. Tüm hastaların yaşı, gebelik ve doğum sayıları, kan basıncı ve nabız değerleri, Vücut Kitle İndeksi(VKİ), kanda total kolesterol, LDL, HDL trigliserit (TG) seviyeleri ve hemogram parametreleri (hemoglobin, hematokrit, WBC, trombosit sayısı ve MPV) değerlendirildi.\u0000Bulgular: Gruplara göre sistolik - diastolik kan basınçları ve nabız değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (tüm gruplar için p<0.001). Preeklampsi (PE) gruplarında yer alan gebelerin VKİ kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu ve gruplara göre VKİ arasında anlamlı fark olduğu ortaya çıkmıştır (p<0.001). Preeklampsili gebelerin total kolesterol, TG ve LDL değerlerinin sağlıklı gebelere göre daha yüksek olduğu, HDL değerlerinin ise sağlıklı gebelere göre daha düşük olduğu belirlenmiştir (p<0.001).\u0000Sonuç: Bu çalışmada PE hastalarındaki lipit profilinin normal gebelerdeki lipit profiline göre daha yüksek çıktığını ve preeklamptik gebelerin daha obez olduğu görülmüştür. Preeklampsili gebelerin lipit profili açısından riskli bir grup olduğu ve doğum sonrası süreçtede takip edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121028517","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Comparison of the Functional Outcomes of Arthroscopic Debridement and Repair of Bursal-side Partial-thickness Rotator Cuff Tears","authors":"F. Can","doi":"10.35440/hutfd.1317386","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1317386","url":null,"abstract":"Background: To compare the clinical and functional scores of arthroscopic debridement and repair (conversion to full thickness) surgeries in patients with bursal-side partial-thickness rotator cuff tears (BPTRCT).\u0000Materials and Methods: A single-center retrospective study was conducted to compare the arthroscopic debride-ment and arthroscopic repair for BPTRCT performed between March 2017 and September 2021. Arthroscopic debridement patients were grouped as Group 1 and the repair group as Group 2. A total of 98 patients with an average age of 57.5 years (range 29-83 years), including 41 male and 57 female patients, met the inclusion criteria. VAS (Visual Analogue Scale) and UCLA (University of California Los Angeles) shoulder scores applied in the preopera-tive period and in the 12th month of the postoperative clinical follow-ups were evaluated. In addition to the pre-operative and postoperative comparison of both scores, their improvement of these scores was also compared.\u0000Results: The mean age of the repair group and the debridement group was 64.4 ±11.02 and 52.6 ±11.24, respective-ly. No significant difference between the two groups was observed in terms of demographic characteristics (p˃0.05). The mean operation time was 91.46 ±16.44 min in the repair group and 49.82 ±13.46 min in the debridement group. The VAS score dramatically improved, from preoperative 5.10±1.23 to postoperative 3.68±1.33 points in the deb-ridement group and from preoperative 5.17±1.35 to postoperative 3.58±1.16 points in the repair group. The two groups had no statistically significant difference in postoperative VAS scores (p=0.991). Preoperative and postopera-tive VAS score improvement was also compared between the groups, however, there was also no statistically signifi-cant difference in terms of VAS score changes (p=0.132). The UCLA scores also dramatically improved, from pre-operative 17.14±4.19 to postoperative 24.57±5.04 points in the debridement group and from preoperative 17.46±5.05 to postoperative 25.48±5.61 points in the repair group. No statistically significant difference was ob-served between the two groups in terms of postoperative UCLA scores (p=0.361). In the postoperative first-year follow-up, no re-tears were observed either in the debridement or in the repair group.\u0000Conclusions: Both arthroscopic debridement and arthroscopic repair surgeries provide clinically comparable suc-cessful results and high satisfaction for patients with bursal-side rotator cuff tears. No statistically significant differ-ence was observed between these two methods. Easier early postoperative rehabilitation seems to be the main advantage of the debridement method.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115535628","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}