{"title":"Stanford Tip A Aort Diseksiyon Cerrahisinde Ortalama Trombosit Hacmi, Trombosit Lenfosit Oranı ve Nötrofil Lenfosit Oranının Mortalite Üzerine Etkisi","authors":"Nezir Yilmaz, Mevlüt Doğukan, Cengiz Güven","doi":"10.35440/hutfd.1126642","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1126642","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı akut tip A aort disseksiyonu olgularında, nötrofil-lenfosit oranı (NLR), trombosit-lenfosit oranı (PLR) ve ortalama trombosit hacminin (MPV) mortalite üzerindeki etkilerini araştırmaktır. \u0000Materyal ve metod: Ocak 2013 ile Kasım 2020 tarihleri arasında Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akut tip A aort disseksiyonu tanısı ile opere edilen hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastalar taburcu olanlar (Grup I) ve eksitus ile sonuçlanan (Grup II) olmak üzere ikiye ayrıldı. Hastaların demografik verileri, preoperatif kan testleri, operasyon süreleri ve mortalite durumu kaydedildi. Preoperatif olarak alınmış olan kan örneklerinde NLR, PLR ve MPV değerleri hesaplanarak kaydedildi. Bulunan veriler gruplar arasında kıyaslanarak verilerin mortalite ile ilişkisi incelendi. \u0000Bulgular: Çalışmadaki hastaların 23’ü erkek 9’u kadındı. Hastaların 22’si şifa ile taburcu olurken 10 hasta mortalite ile sonuçlanmıştır. EF, CRP ve kardiyopulmoner by-pass sürelerinde eksitus grubunda anlamlı farklılık bulundu (p<0.05). Eksitus ile sonuçlanan hastalarda MPV, NLR ve PLR düzeyleri daha yüksek tespit edildi. Fakat anlamlı farklılık tespit edilemedi (p>0.05). \u0000Sonuç: MPV, NLR ve PLR’nin akut tip A aort dissekiyonunda mortaliteyi tahmin etmede etkisi gösterilemedi.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128043607","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Pankreas Kanseri Hücrelerinde Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) Gen Ekspresyonunun Araştırılması","authors":"Muradiye Acar","doi":"10.35440/hutfd.1121746","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1121746","url":null,"abstract":"Amaç: Pankreas kanseri, tüm kanserler içinde en kötü prognoza sahip olanlar arasındadır. Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) geni tümör baskılayıcı bir gen olarak kanser hücrelerinin proliferasyonu, migrasyonu ve invazyonunu kontrol ederek tümör baskılayıcı olarak rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 pankreas kanseri hücre hatlarındaki TRIM3 geninin mRNA seviyesindeki ekspresyonunu araştırmaktır.\u0000\u0000Materyal ve metod: AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 hücre hatları 37˚C’de %5 CO2 içeren ortamda kültüre edildi ve total RNA izolasyonu yapıldı. TRIM3 geni mRNA ekspresyon seviyesi Kantitatif Ters Transkripsiyon PCR (RT-qPCR) metodu ile incelendi. Relatif gen ekspresyon verilerinin analizi 2-∆∆CT metodu kullanılarak yapıldı.\u0000\u0000Bulgular: Üç hücre hattında da TRIM3'ün mRNA ekspresyon seviyelerinin çok düşük olduğu tespit edildi. İlaveten kat değişimi hesaplandığında hücre hatları arasında istatistiksel fark gözlenmedi.\u0000\u0000Sonuç: TRIM3 geni karsinogenez sürecinde tümör baskılayıcı gen olarak rol oynamaktadır ve kanser hücrelerinde TRIM3 ekspresyonunun azaldığı gösterilmiştir. Literatürdeki diğer kanser türleri ile uyumlu şekilde pankreas kanseri hücrelerinde TRIM3 mRNA ekspresyonunun çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 pankreas kanseri hücre hatları ve TRIM3 arasındaki ilişkiyi araştıran tek çalışma olması sebebiyle bundan sonra yapılacak fonksiyonel çalışmalara ışık tutacaktır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134560345","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Emre Altıntaş, A. Batur, Mert Metehan Arslaner, Murat Gül, M. Kaynar, Özcan Kiliç, Serdar Göktaş
{"title":"Geriatrik Hastalarda Retrograd İntrarenal Cerrahinin Etkinliği ve Güvenilirliği: Tek Merkez Deneyimi","authors":"Emre Altıntaş, A. Batur, Mert Metehan Arslaner, Murat Gül, M. Kaynar, Özcan Kiliç, Serdar Göktaş","doi":"10.35440/hutfd.1134423","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1134423","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada 65 yaş üstü hastalarda RIRS'ın etkinlik ve güvenliğini değerlendirmeyi amaçladık.\u0000\u0000Materyal ve Metod: Kliniğimizde RIRC yapılan 65 yaş üstü 107 hasta retrospektif değerlendirildi. Hastalar hem komplikasyon olup olmasına göre (Grup:1 Komplikasyon yok, Grup 2: Komplikasyon var ) hem de yaşa göre iki gruba (Grup 1:65-74 yaş, Grup 2: 75 yaş ve üzeri) ayrıldı. Taşsızlık oranı, komplikasyon oranı, taş özellikleri, hastanede kalış süreleri açısından gruplar birbirleriyle karşılaştırıldı. \u0000\u0000Bulgular: Yaşa göre gruplara ayrıldığında grup (65-74 yaş) grup 2 (75 yaş ve üzeri ) arasında American Society of Anesthesiogists skoru, taş boyutu, taş sayısı ve taşın hounsfield ünitesi açısından fark gözlenmedi. Diğer yandan grup 2'nin hastanede kalış süresi ve komplikasyon oranının grup 1'e göre daha fazla olduğu gözlendi. (sırasıyla p değeri 0,01 ve 0,02) Hastalar komplikasyon görülme durumuna göre iki gruba ayrıldı. Grup1 (komplikasyon olmayan) ve grup 2 (komplikasyon olan) arasında ASA skoru, taşın hounsfield ünitesi ve taşsızlık oranında anlamlı fark saptanmadı. (sırasıyla p değeri: 0.127, 0.915, 0.379 )\u0000\u0000Sonuç: Yaşlı nüfusun dünyada giderek artmasıyla böbrek taşı olan daha çok yaşlı hasta tedavi için başvuracaktır. Bu nedenle çalışmamız sonucunda olduğu gibi RIRS yaşlı hastalarda böbrek taşı tedavisinde etkinlik ve güvenlik açısından yaygın şekilde kullanılabilir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"50 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126785544","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Meftun Çulpan, Ferhat Keser, M. Çakici, Gökhan Atiş, Asıf Yildirim
{"title":"Yüksek Dereceli pTa Mesane Kanserinde Onkolojik Sonuçlar","authors":"Meftun Çulpan, Ferhat Keser, M. Çakici, Gökhan Atiş, Asıf Yildirim","doi":"10.35440/hutfd.1129783","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1129783","url":null,"abstract":"Amaç\u0000Primer Ta, high grade patolojili hastalarda onkolojik sonuçların değerlendirilmesi, nüks için olası risk faktörlerin belirlenmesi ve ikincil TUR (re-TUR) yapılmasının onkolojik sonuçlara olan etkisinin gösterilmesi amaçlandı.\u0000Materyal ve Metod\u0000Ocak 2000 ile Aralık 2020 tarihleri arasında kliniğimizde TUR-MT yapılan hastaların verileri retrospektif olarak incelendi. pTa, high grade veya G3 ürotelyal karsinom patolojisi olan hastalar çalışmamıza dahil edildi. Hastaların demografik verileri, yapılan TUR-MT operasyonlarına ait histopatolojik verileri, nüks ve progresyon gelişimi ve bunların süreleri tarandı. Hastalar öncelikle nüks saptanan ve saptanmayanlar olarak sonrasında ise re-TUR yapılanlar ve yapılmayanlar olarak iki gruba ayrıldı. \u0000Bulgular\u0000Toplam 72 hastadan 63’ü erkekti (%87,5). Ortanca 25 aylık takipte 21 hastada nüks, 4 hastada ise progresyon saptandı. On dört hastada (%66,7) nüks ilk bir yıl içerisinde gelişti. Nüks patolojilerinin büyük çoğunluğu pTa (%82) mesane tümörüydü. Kasa invaze olan 2 hastanın birine radikal sistektomi ve üriner diversiyon, diğer hastaya multimodal tedavi uygulandı. Nüks gelişen grupta mesleki kimyasal maruziyeti istatistiksel anlamlı daha fazlaydı (p=0,001). Re-TUR yapılan grupta 9 (%37,5) hastada nüks görülürken, yapılmayan grupta 12 (%25) hastada nüks görüldü (p=0,271). Re-TUR yapılan ve yapılmayan grup arasında nükssüz sağkalım açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,432).\u0000Sonuç\u0000Bu çalışma ile Ta, high grade mesane kanserlerinde mesleki kimyasal maruziyetlerinin nüks üzerine negatif etkisi gösterildi. 5 yıl sonrasında dahi nüks ve progresyon gözlenebilmektedir. Re-TUR yapılmasının nükssüz sağ kalım üzerine belirgin etkisi görülmese de bu konuda daha fazla hasta sayısına sahip çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"83 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128184260","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Gut Hastalarında Biyokimyasal Parametrelerin ve Komorbiditelerin Önemi","authors":"Muhammet Li̇mon","doi":"10.35440/hutfd.1089861","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1089861","url":null,"abstract":"Giriş: Gut hastalığı uzun süreli hiperüriseminin sonucu olarak eklem ve dokularda monosodyum ürat kristallerinin birikimi sonucu ortaya çıkan, akut artrit atakları ile karakterize inflamatuar bir hastalıktır. Bu çalışma ile gut tanısı konulan hastaların demografik verileri ve komorbid hastalıkları retrospektif olarak araştırılmıştır.\u0000Gereç ve yöntem: Bu çalışma retrospektif olarak Ocak 2020-Aralık 2021 arasında Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Romatoloji Kliniğinde yapıldı. Çalışmaya 18 yaş üzeri göre 2015 EULAR/ACR sınıflama kriterlerine göre gut tanısı alan hastalar dahil edildi. \u0000Bulgular: Kliniğimizde değerlendirilen 110 hastanın 77 tanesi erkek (%70), 33 tanesi kadındı (%30).Hastaların yaş ortalaması 60.3 olarak bulundu. Eklem tutulumu en sık birinci metatars 89 hastada (%80.9) gözlendi. Komorbid hastalıklar değerlendirildiğinde en sık Diabetes mellitus 77 hastada (%70) gözlendi. Diğer komorbid hastalıklar Hipertansiyon 59 hastada (% 53.6), Kronik böbrek yetmezliği 49 hastada (%44.5), Hiperlipidemi 42 hastada (%38.2), Koroner arter hastalığı 35 hasta (%31.8), Serebrovasküler olay iki hastada (%1.8) gözlendi. Laboratuvar parametreleri ortalaması wbc:8268,Hgb:14,17 gr /dl, ürik asit: 7,79 mg/dl, sedimantasyon:19.7 mm/saat,CRP:8,5mg/l, Üre:41 mg/dl, kreatinin:1.2mg/dl bulundu. Medikal tedavi olarak kolşisin 80 hastada (%72.7), allopürinol 104 hastada (%94.5), febuksostat iki hastada (%1.8) kullanıldığı gözlendi. Ürik asit değeri 80 hastada (%72.7) hedef değerde olmadığı ,30 hastada hedef değerde (%27.3) gözlendi.\u0000Tartışma-sonuç: Bu çalışmada gut hastalarının demografik verileri, komorbit hastalıkları ve medikal tedavi yanıtları değerlendirilmiştir. Bu bulgular literatür ile uyumlu bulunmuştur. Diabetes mellitus, Hipertansiyon, Koroner arter hastalığı, Kronik böbrek yetmezliği, obezite ve beslenme tarzı hastalık için başlıca risk faktörüdür. Gut hastalığın tedavisinde metabolik hastalıklar da göz önünde bulundurulmalıdır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123369184","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Efficiency of Hydrogel Plugging System in Non-Pleural Lung Masses","authors":"Hakan Kılıç, C. Erdoğan, G. Özkaya","doi":"10.35440/hutfd.1121831","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1121831","url":null,"abstract":"Objective: The aim of this study is to evaluate the complications of non-pleural-based lung biopsies performed under Computed Tomography (CT) guidance, and the ability of the hydrogel plugging system to prevent them.\u0000Material and method: Biopsy were performed in 49 cases with non-pleural-based lung mass with a coaxial system, accompanied by CT. Hydrogel plug was immediately inserted into the tissue without removing the coaxial needle. At the end of the procedure and 2 hours later, a 5 cm area in the biopsy area was controlled by CT, and 24 hours later by chest X-ray. Pneumothoraxes detected even in a single control were accepted as positive results. The data obtained were evaluated regarding the literature based on the parameters like mass size, pleural distance, presence of emphysema, age, smoking history, passing fissure.\u0000Results: Pneumothorax was the most encountered complication observed in 13 cases (26.5%) in the study. Thorax tube was placed in 1 of these cases (2.04 %). The highest rate of pneumothorax development was detected in lesions over 4 cm (33.3%) distance. In cases where fissure was passed, pneumothorax occurred in 5 (71.4%) patients. When patients with and without pneumothorax were compared in terms of age, a statistically significant difference was found (p = 0.048).\u0000Discussion: The results show that hydrogel plug application is a successful and safe method. When pneumothorax cases were analyzed, the development of massive pneumothorax requiring tube drainage in only one case and the acceptable percentage of pneumothorax can be considered as the success of the method.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133638277","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
M. K. Erol, Tansel Günendi, F. Kaya, M. E. Dörterler
{"title":"Foreign Body Aspiration in Children: Review of 198 Cases from Anesthesiology Perspective","authors":"M. K. Erol, Tansel Günendi, F. Kaya, M. E. Dörterler","doi":"10.35440/hutfd.1190298","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1190298","url":null,"abstract":"Background: Tracheobronchial foreign body aspiration is an emergency in childhood. Rigid bronchoscopy is used for diagnosis and treatment. In our retrospective study, we aimed to evaluate anesthesia man-agement, age, gender, intraoperative blood pressure, pulse, saturation, intraoperative and postoperative complications, foreign body type and localization and length of hospitalization.Materials and Methods: The file of 198 pediatric patients who underwent rigid bronchoscopy by pediatric surgery with the diagnosis of foreign body aspiration in Harran University Medical Faculty Hospital be-tween 2016-2018 were retrospectively analyzed. All cases were managed under general anesthesia. The anesthesia management, age, gender, intraoperative blood pressure, pulse, saturation, intraoperative and postoperative complications, foreign body and localization, length of stay were obtained from patient records and retrospectively evaluated.Results: Localization of foreign bodies were found to be 4.5% in trachea, 48% in right main bronchus and 33.9% in the left main bronchus. 25.3% of foreign bodies were seed, 25.62% were peanuts and 5.62% were organic substances such as beans, needle was removed in 7.6% cases, and toy pieces was removed in 9.6% cases respectively. Low levels of saturation, hypercarbia, arrhythmia, laryngospasm and bron-chospasm were observed as complications of anesthesia.Conclusions: Foreign body aspiration is an emergency that requires early diagnosis and urgent interven-tion. It is important to be aware of the complications that may occur during anesthesia and momentous to be intervened by an experienced team.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"561 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127685467","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Anxiety and Depression of Neonatal Intensive Care Unit Mothers During the COVID-19 Pandemic","authors":"Aslı Okbay Güneş, Neslihan Atli","doi":"10.35440/hutfd.1123087","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1123087","url":null,"abstract":"Background: To determine the prevalence of anxiety and depression of the mothers whose babies were admitted to neonatal intensive care unit (NICU) for any reason other than COVID-19 during the pandemic, and the effect of duration of NICU stay on mothers' anxiety and depression.\u0000Materials and Methods: The NICU mothers were divided into three groups according to duration of hospitalization of their babies. The duration of hospitalization of the babies was < 7 days for the first group of the mothers (G1), ≥ 7- <14 days for the second group (G2), and ≥ 14- < 30 days for the third group (G3). The anxiety level of the mothers was assessed with \"State Trait Anxiety Inventory (STAI)\", and a cut-off score above 40 was used to define probable clinical levels of anxiety. Depression was evaluated with “Edinburgh Postpartum Depression Scale (EPDS)”, and a cut-off score above 12 was considered as probable risk for presence of postpartum depression.\u0000Results: Among 150 mothers (in each group n=50), the STAI-State scores of all mothers were > 40, indicating clinical levels of anxiety. Seventy three (48.7%) of the mothers had a EPDS score > 12. The STAI-State scores of the mothers in G3 were higher than the mothers in G2 (p=0.029). Depression scores did not differ between the three groups.\u0000Conclusions: All the NICU mothers were found to be anxious and nearly half of them were depressive. Mean state anxiety levels were higher in mothers of babies who stayed longer in NICU.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115171776","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Effectiveness of Platelet and D-Dimer Levels in Predicting Prognosis in Intensive Care Patients Diagnosed With COVID-19","authors":"N. Altay, M. A. Karahan, A. Atlas","doi":"10.35440/hutfd.1185729","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1185729","url":null,"abstract":"Background: The pathophysiology of coagulopathy in patients with Corona virus disease 2019 (COVID-19) and its clinical manifestations remain unclear. However, several studies have reported abnormal coagulation parameters, notably in patients with COVID-19 associated pneumonia and acute respiratory distress syn-drome. Although the underlying mechanism of COVID-19 coagulopathy remains unknown, it has been sug-gested to be a form of disseminated intravascular coagulation. We aimed to determine the predictive value of platelet count and D-dimer levels in predicting prognosis in intensive care patients with a diagnosis of COVID-19.Materials and Methods: Demographic, clinical, laboratory data and radiological findings were obtained from the hospital electronic patient record using a standard data collection form. Platelet counts and D-dimer data were noted. Intensive care stay, mechanical ventilator duration and hospital stay of the patients were ana-lyzed retrospectively. Clinical data covers also comorbid conditions.Results: The study included 102 intensive care patients with COVID-19 diagnosis. All the patients had Poly-merase Chain Reaction (PCR) confirmation and abnormalities on chest computed tomography (CT) consistent with COVID-19. Bilateral pneumonia proven by chest CT was reported in 91.2% of the patient. The platelet count of patients who died was median 247x109 /L (min-max 192 - 354), D dimer levels was median 7.03 (min-max 3.36-17.7) mg/L. Patients who living were platelet counts median 310 x109/L (min-max 234 – 350), D-dimer levels median 1.59 (min-max 0.82 -2). There was no statistically significant difference when the platelet count of the survived and deceased patients were compared (p=0.193). But the patients who died was D-dimer levels statistically higher (p=0.001).Conclusions: High or non-decreasing D-dimer levels may indicate poor prognosis in patients with COVID-19 pneumonia whereas platelet counts don’t have a predictive value.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"146 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122411576","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mehmet Çeli̇k, Mehmet Reşat Ceylan, Çiğdem Cindoğlu, Leyla Yilmaz, Gülsüm Kökten
{"title":"Sağlık Çalışanlarında COVID-19: Klinik, Demografik ve Laboratuvar Sonuçlarının Değerlendirilmesi","authors":"Mehmet Çeli̇k, Mehmet Reşat Ceylan, Çiğdem Cindoğlu, Leyla Yilmaz, Gülsüm Kökten","doi":"10.35440/hutfd.1185749","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1185749","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada hastanemizde görevli sağlık çalışanlarından COVID-19 tanısı alanların klinik semptomları, aşılanma durumları, demografik ve laboratuvar verilerinin sunulması amaçlandı. \u0000Materyal ve Metod: Nisan 2020-Ağustos 2021 tarihleri arasında COVID-19 tanısı alan sağlık çalışanları çalışmaya dahil edildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya 320 erkek (%65.30) ve 170 kadın (%34.70) olmak üzere 490 sağlık çalışanı dahil edildi. Tüm hastaların yaş ortalaması 32.70±8.77 yıldı. Çalışmanın yapıldığı tarih aralığında sağlık çalışanlarının %33’ü COVID-19 tanısı aldı. En fazla tanı alan meslek grupları hemşireler (%39.18) ve doktorlardı (%19.79). Çalışanların %9.39’u asemptomatik ve %4.08’inin COVID-19 yüksek riskli grupta yer aldığı görüldü. En sık görülen semptomlar; halsizlik (%71.84), yüksek ateş (%70.27) ve öksürüktü (%69.05). Hastaların %9.59’u yatırılarak takip edildi. Bu hastaların %54.05’’inde akciğer bilgisayarlı tomografisinde COVID-19 ile uyumlu infiltrasyon vardı. Laboratuvar tetkiklerinde en sık saptanan bulgular; LDH (%28.95) ve CRP (%27.78) yükseklikleri idi. \u0000Sonuç: Sağlık çalışanları pandemi sürecinde hastalarla yakın temasları nedeniyle yüksek risk grubunda yer almaktadırlar. Çalışmada her üç sağlık çalışanından birinin virüs ile enfekte olduğu görülmektedir ve oldukça yüksek bir orandır. COVID-19 tanısı alan çalışanların sadece %4.08’inin COVID-19 yüksek riskli grupta yer alması kişisel koruyucu ekipman kullanımının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"125 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122484368","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}