{"title":"DİJİTAL DÜNYADA ÇEVRİMİÇİ RİSKLER, BİLİŞİM SUÇLARI VE MAĞDUR ÇOCUK","authors":"Pelin Özkaya","doi":"10.54049/taad.1231771","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231771","url":null,"abstract":"Çocuk, dünyada tehlikeye maruz kalmaya en müsait birey kuşkusuz. Tarihin tüm devirlerinde kaçırılan, öldürülen veya istismara uğrayan çocuklarla ilgili çok sayıda olayla karşılaşmaktayız. İnternetin olmadığı veya henüz evlere bu kadar yerleşmediği yıllarda, onları korumak fiziki alanlarla sınırlıydı. Dikkatli bir gözetim ve uzun demir parmaklıklı binalar güvenliği büyük ölçüde sağlıyordu ancak internetle birlikte tüm fiziki sınırlar ortadan kalkarak gözetim imkanı zorlaştı. Dünya’nın herhangi bir yerindeki herhangi bir kişi bir tık uzağımızda, hatta bazı zamanlarda evimizin içinde... Dahası, bilgisayarlar, cep telefonları ve tabletlerle o kişileri evimize kendimiz davet ediyoruz. Saldırganların giriş kapısı olarak kullandığı bu sistemler, çocukla ilgili kişisel verileri tehlikeye atarak gizlilik ihlaline neden olurken, istismar, kaçırma ve sömürü gibi fiillerin oluşumunu da tetiklemektedir. Dijital oyunlar sözü geçen tehlikeler için sosyal platformlarla birlikte en müsait alanları oluşturur. Bu mecralar çocukları kandırmak, manipüle etmek veya tehdit ya da şantajla sanal teması fiziki temasa dönüştürmek için kullanıldığı kadar, siber zorbalık, takip ve taciz eylemleri için de ideal araçlardır. Ailelerine veya öğretmenlerine yaşadıkları durumları anlatamayan veya hukuki olarak nereye başvurması gerektiğinin bilicinde olmayan çocuklar için sonucu telafi edilemeyen mağduriyetler doğmaktadır. Çocukları siber dünyanın tehditlerinden korumak için alınması gereken önlemler konusunda devlete büyük oranda iş düşmekle birlikte, temel eğitimin ve bilinçlendirmenin ailede başlayarak okulda devam ettiği unutulmamalıdır. Bu kapsamda bu makalede, çocukların dijital ortamda maruz kaldığı çeşitli tehlikeler anlatılarak hukuki çerçeve çizilecek ve alınması gereken tedbirlerden söz edilecektir.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131090779","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"GÖÇ ve VATANDAŞLIK İLİŞKİSİNDE ULUS-ÖTESİ BİR FORMÜLASYON OLARAK JUS NEXI ESASI VE İŞLEVSELLİĞİ","authors":"Fatma Elif Çeli̇k","doi":"10.54049/taad.1231846","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231846","url":null,"abstract":"Jus sanguinis (kan esası) ve jus soli (toprak esası) vatandaşlığı gerçek ve etkili şekilde yaratmayan, sadece belirli sayıdaki kişiyi kapsayacak esaslardır. Dolayısıyla bu esaslardan biri ile, özellikle varlıklı bir devletin vatandaşlığını yüklenememiş diğer herkes yönünden bir dahil etme ya da hariç bırakma ikilemi ile karşı karşıya kalınmaktadır. Mevcut vatandaşlık yasaları, otomatik katılım tahsis edilmesi için tek kriter olarak doğum olayına odaklanarak, bu atamanın apolitik bir sınırlama tercihinden başka bir şey olmadığı fikrine katkıda bulunmaktadır. Ne var ki pratikte, doğum yolu ile vatandaşlık yüklemeye dayalı kurallar, topluma kimlerin dahil edilebileceğini sınırlamaktan çok daha fazlasını yapmaktadır. Tıpkı mülkiyet rejimleri gibi, hak sahibi olanlara ayrılmış belirli kaynaklara, faydalara, korumalara, karar verme süreçlerine fırsat yaratan kurumlara erişimi de tanımlamaktadır. \u0000Ayelet Shachar, kalıplaştırılmış bir vatandaşlık statüsünün nesiller arası aktarımının, Orta Çağ’daki vatandaşlık-mülkiyet ilişkisi üzerinden düşünsel bir ilgi kurarak, haksızlığını dile getirmiştir. Bu adaletsizliği telafi etmek için Shachar, bir tür küresel doğum hakkı vergisi kurgulamakta; jus sanguinis ve jus soli’den farklı olarak gerçek bir sosyal özdeşleşmenin bağlantısını kurmak adına, gurbetçi vatandaşları hariç̧ bırakarak, uzun süredir ikamet eden yerleşik yabancıların, aşamalı olarak vatandaşlığa kabul edilmelerini “jus nexi” olarak adlandırdığı yeni bir esas yaratarak açıklamaktadır.Anahtar Kelimeler: Vatandaşlık, Ulus-ötesi","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125360913","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"COMMON LAW’DA “TRUST”IN KÖKENİ OLARAK İSLAMİ “VAKIF” KURUMU","authors":"Şahban Yıldırımer","doi":"10.54049/taad.1231840","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231840","url":null,"abstract":"İslam kurumları tarihi açısından çok özel bir yeri olmayan ve diğer kurumlar gibi mütalaa edilen başka bir ifadeyle diğer kurumlardan çok daha fazla bir ilgi ve dikkati çekmeyen vakıf kurumu başta İngiliz hukukçular olmak üzere birçok bilim insanı için önemli bir ilgiye mazhar olmuş ve birçok araştırmaya konu olmuştur. Ancak bu kurumun doğrudan incelemeye konu olduğu zannedilmemelidir. Bu kurum İngiliz “trust” kurumu bağlamında araştırmalara konu olmuştur. Zira “trust” kurumunun İngiliz kurumlar tarihi içinde müstesna bir yerinin olması bu kurumun köklerini ve gelişim evrelerini araştırma ihtiyacı hissettirmişti. Bir başka husus da bu ve benzeri kurumların ilk ortaya çıktığı dönemlerin bahse konu bu toplumların çok ilkel denebilecek anlayışlara sahip olduğu dönemlere denk gelmesidir. Bir başka ifadeyle on ikinci yüzyıl gibi çok erken bir dönemde nasıl oldu da bu şekilde çok amaçlı bir kurum bu toplum tarafından ortaya çıkarıldı. Trust kurumunun özgün olduğu varsayımıyla hareket edenler bu kurumu common law hukuk düşüncesinin emsalsiz bir ürünü olduğunu ifade ederler. Bu perspektifle konuyu ele alanlar çok zaman kurumun menşeinden –bilinçli ya da bilinçsiz- ziyade fonksiyonlarına odaklanmayı önerirler. Böyle bir kurumun bir başka kültürden ilham alınarak oluşturulmuş olabileceğine ihtimal dahi vermek istemezler. Trust kurumunun İslam hukuk düşüncesinde izlerini araştıran hukukçuların bu konudaki kanaatlerini doğrulayacak yeterli argümanlara ulaştıklarını ifade etmek mümkündür. Ayrıca trust kurumunu çevreleyen kavram ağına baktığımız zaman İslam vakıf hukukuna ilişkin kavramların belirgin bir izdüşümünün varlığı kolayca fark edilecektir. Bu çalışmamızda bu denli önemli bir iddianın bilimsel zeminini irdeleyeceğiz.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130942458","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"HAKARETİN SUÇ OLMAKTAN ÇIKARILMASI VE İKAME YAPTIRIM ÖNERİSİ: ÖZEL HUKUK CEZASI","authors":"T. Oral, Eylem Baş","doi":"10.54049/taad.1231883","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231883","url":null,"abstract":"5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Özel Hükümler” başlıklı “İkinci Kitabı”nın “Kişilere Karşı Suçlar”a ayrılan “İkinci Kısmı”nda ve “Şerefe Karşı Suçlar”a yer verilen “Sekizinci Bölümü”nde 125. maddede hakaret suçunun temel şekline ve daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli hallerine yer verildiği görülmektedir. Çalışmada, Türk hukuk sistemindeki mevcut haliyle hakaretin suç olarak düzenlenmesinin gerekli olup olmadığı TCK’nın 125. maddesinde yer alan genel hakaret suçlarıyla sınırlı olarak incelenmektedir. Nitekim karşılaştırmalı hukuka bakıldığında özellikle de basın yoluyla gerçekleştirilen hakaretin ifade özgürlüğüne getirdiği sınırlamalar sebebiyle suç olmaktan çıkarılması yönünde eğiliminin bulunduğu görülmektedir. Bu kapsamda yalnızca tazminatı gerektiren bir haksız fiil olarak düzenlenmesi yönünde öğretide de görüşler bulunmaktadır. Örneğin Anglosakson hukuk sisteminin geçmişten günümüze dek eğilimi, hakaret suçundan dolayı yargılamanın sınırlandırılması ve aşamalı bir şekilde bunun suç olmaktan çıkarılmasına yöneliktir. Bu kapsamda, çalışmada Türk hukuk sistemi bakımından hakaret davranışı değerlendirilerek hakaretin “suç” olmaktan çıkarılmasının gerekliliği üzerinde durulmakta ve ikame yaptırım önerisi olarak özel hukuk cezasının uygulanması önerilmektedir.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129108652","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ANONİM ORTAKLIK SERMAYE ARTIRIMINDA YÖNETİM KURULU BEYANI","authors":"Fahri Özsungur","doi":"10.54049/taad.1231876","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231876","url":null,"abstract":"Anonim ortaklıkta yönetim kurulu beyanı hukuki açıdan nitelenmesi gerekli olan önemli belgeler arasında yer almaktadır. Anonim şirkette özellikle sermaye artırımındaki önemi bağlamında, yönetim kurulunun hukuki çerçevesinin çizilmesi ve uygulamada yaşanabilecek olası sorunların çözümü bağlamında konu güncelliğini korumaktadır. Bu çalışmada 6102 sayılı TTK m. 457 ile getirilen yeni düzenlemeye göre yönetim kurulu beyanının kavramsal çerçevesi, hukuki niteliği, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkı ile arasındaki ilişki, kamuyu aydınlatma ve dürüst resim ile ilişkisi, beyanın sunumuna ilişkin usul ve esaslar, beyanın içeriği Türk ve Avrupa şirketler hukuku bağlamında ele alınmıştır.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"194 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115507820","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"7343 SAYILI KANUN İLE İHALENİN FESHİ ŞİKÂYETİNDE (İİK m.134) YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ","authors":"Yasin Köse","doi":"10.54049/taad.1231828","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231828","url":null,"abstract":"İcra ve İflas Hukuku ile ilgili uygulamada yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırmak amacıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Değişikliklere ilişkin 7343 sayılı Kanun, 30/11/2021 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun ile ihalenin feshi konusunda da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ihalenin feshini isteyebilecek kişiler, şikâyet süresinin başlaması, harç ve teminat, görevsizlik veya yetkisizlik hâlinde mahkemece yapılacak işlemler, duruşma ve para cezası ile ilgilidir. Görüldüğü üzere ihalenin feshi şikâyeti ile ilgili köklü değişiklikler yapılmıştır. Değişiklikten önceki uygulamaların devam etmemesi için bu değişikliklerin amacının ortaya konulması gerekir. İhalenin feshi ile ilgili yapılan değişikliklerin temel amacı şikâyet sürecini olumsuz etkileyen uygulamaları ortadan kaldırmak ve şikâyet yolunun kötüye kullanımını engellemektir. Bu amaç Kanun gerekçesinin çeşitli yerlerinde açıkça belirtilmiştir. Bu çalışma da değişikliklerin amacını ortaya koyma ve değişikliklerin bu amaç doğrultusunda yorumlanması çabasıyla yapılmıştır. Çalışmada yapılan değişiklikler ayrı başlıklar altında incelenecek, değişikliklerin önceki düzenleme ile karşılaştırılması ve nasıl anlaşılması gerektiği açıklanmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131261723","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"FOUCAULT PERSPEKTİFİNDEN CEZALANDIRMA ANLAYIŞINDAKİ DEĞİŞİM","authors":"Funda KAYA BOZOK, Zeliha Kiliçparlar","doi":"10.54049/taad.1231801","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231801","url":null,"abstract":"Makalede Foucault özelinde cezalandırma anlayışındaki değişim incelenmektedir. Foucault’ya göre, cezalandırma pratiğindeki dönüşüm ile iktidarın dönüşümü arasında bir paralellik bulunmaktadır. Geleneksel iktidarın hâkim olduğu dönemde, cezalandırma suç işleyen kişinin bedeni üzerinde şiddetli bir azap çektirme şeklinde görülmekteydi. Bu dönemde cezanın amacı kralın, iktidarını yeniden tesis etmekti. İktidarın dönüşümü ile birlikte suç işleyen kişinin bedeni öze ulaşmak adına kapatılan ve disipline edilen bir beden olarak görülmeye başlanmıştır. Artık cezalandırma ile amaçlanan, suç işleyen kişileri üretken ve itaatkâr hale getirmek adına bedeni disipline etmektir. Tarihteki iktidar anlayışlarına göre ceza ve infaz rejimindeki bu değişimler, Foucault’nun çalışmalarından yola çıkılarak ele alınmıştır. \u0000Çalışmada suçlulara uygulanan aleni ve görkemli cezalandırma ayinlerinin yerini gözden uzakta ve sadece cezadan ibaret olmayan yeni tekniklere bırakılışı açıklanacaktır. Ayrıca azap çektirmekten, reform hareketlerinin gerçekleşmesiyle meydana gelen cezaların yumuşamasına, disiplinci iktidara ve onun en belirgin görüldüğü sistem olan panoptikona değinilmiştir. Son olarak hapishane sistemine dönüşümün nasıl gerçekleştiği ve iktidarın bu cezalandırma sistemlerinde nasıl göründüğü ele alınmıştır.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"56 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116573971","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TÜKETİCİNİN AYIPLI HİZMET HALİNDE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ","authors":"Miray Özer Deniz, İdil Nur GÜRBÜZ GÖKBERK","doi":"10.54049/taad.1231861","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1231861","url":null,"abstract":"Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da (TKHK) hizmet kavramı tanımlandıktan sonra ayıplı hizmet olarak kabul edilen dört hal düzenlenmiştir. Hizmet sağlayıcısının, ayıplı hizmetten dolayı kanundan kaynaklı olarak sorumlu olduğu belirtildikten sonra tüketicinin ayıplı hizmetin varlığı halinde sahip olduğu haklar sayılmıştır. TKHK’ya göre, tüketici ayıplı bir hizmet alır ise kendisine tanınan dört seçimlik haktan birinin yanında ya da bu hakları hiç kullanmaksızın maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Seçimlik haklar, tüketicinin TKHK kapsamında sahip olduğu yenilik doğuran haklar iken; tazminat talebi TBK m. 112 ve devamında düzenlenen, borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi halinde talep edilebilen bir alacak hakkıdır. Dolayısıyla, ayıplı hizmetin varlığı halinde tüketicinin manevi zararını talep edebilmesi için, TBK hükümlerine göre, hukuka aykırı bir fiil, zarar ve fiil ile bu zarar arasında illiyet bağının varlığı aranır. Bu çalışmada, hizmet ve ayıplı hizmet kavramından bahsedildikten sonra, ayıplı hizmet durumunda tüketicinin manevi tazminat talebi hakkı, talep şartları ve Yargıtay’ın bu konudaki tutumu ele alınacaktır.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123887366","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Liability of in Accidents Restricted due to Mental Illness and Right of Recourse of Insurer","authors":"İsa Akansel","doi":"10.54049/taad.1183571","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1183571","url":null,"abstract":"For those who comply with the definition of disabled in article 7/2b of the Special Consumption Tax Law No. 4760, vehicle purchases have been facilitated by exemption to special consumption tax. The definition of disability in the article mostly includes people with mental illness too. In order to restrict the mentally ill people, it is generally requested from the peace court to appoint a guardian by application. In accordance with the law no. 4768, the tax-exempt vehicle is purchased on behalf of the restricted and, although the owner is the restricted, often used by the guardian. However, due to the fact that they are operated, motor vehicles carry the risk of creating danger at any time. In cases where the vehicle of the person restricted due to mental illness is involved in a (traffic) accident, the liabilities of the restricted and the guardian are different. The study examines the liabilities of the restricted and the guardian against the damaged party within the scope of compulsory liability insurance, if the vehicle owned by the restricted is involved in an accident.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"66 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123480929","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Effect of Exchange Contracts on Commercial Law in the Ottoman State","authors":"M. Cakici, Metin Kiratli","doi":"10.54049/taad.1183648","DOIUrl":"https://doi.org/10.54049/taad.1183648","url":null,"abstract":"The importance of Commercial Law has increased nowadays. International trade, which is formed as a result of transactions between businesses in different countries, brings results that concern other branches of law as well as Commercial Law. Also, international trade creates legal consequences that concern more than one country due to the parties being in different countries, the results and the disputes. After the increase in the trade volume, the increasing prevalence of policies and other commercial papers necessitated the harmonisation of commercial papers used between states. In order to remove the barriers to international trade, new agreements were signed with institutions such as the World Trade Organization, especially the United Nations and the European Union. This article discusses the efforts to harmonise commercial papers and the Ottoman Empire’s developments. In the second half of the 18th century, it is understood from many documents that the use of exchange bills became widespread with the increase in foreign trade between the Ottoman Empire and Europe. The spread of exchange bills in the Ottoman Empire and frequent disagreements with foreign countries. In order to prevent these disputes, foreign exchange agreements have come to the fore. In this article, based on official data, the content of the 1838, 1843 and 1860 Exchange Treaties and the reasons for their need were examined, depending on the valuable papers used in the Ottoman Empire. The effects of these foreign exchange agreements on trade and commercial law in the Ottoman Empire were examined in general. The effects of the policies implemented by the Ottoman Empire on present-day commercial law are also discussed. In addition, the effect of Europe on trade and commercial law is explained with examples in general.","PeriodicalId":106262,"journal":{"name":"Türkiye Adalet Akademisi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131247810","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}