{"title":"Evaluation of Social-Emotional Development of Students Aged 4-12 with Stuttering According to Parent View","authors":"Büşra Akdağ, Derya Kavgaoğlu, Emrah Tüncer","doi":"10.38079/igusabder.1192826","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1192826","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmada, 4-12 yaş arası kekemelik yaşayan çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinin, aile görüşleri alınarak, farklı değişkenlerle birlikte araştırılması amaçlanmıştır. Bu değişkenler sosyal çevre faktörleri (sosyo-ekonomik düzey, kardeş sayısı, doğum sırası, özel alan, ebeveyn mesleği), ebeveynle kurulan ilişkinin niteliği (ebeveyn tutumu, ebeveynler arası ilişki, ebeveynle bireysel vakit geçirme) ve duygusal tepki değişiklikleri (heyecan, korku, kaygı, stres, panik, bir şey anlatmaya çalışma durumu) olarak belirlenmiş ve bunların sosyal duygusal gelişim üzerindeki etkileri incelenmiştir.\u0000Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu 4-12 yaş kekemelik yaşayan öğrencilerin aileleri oluşturmaktadır. Araştırma bu ölçütlere uygun olarak Türkiye genelinde katılıma gönüllü olan 326 aile ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen Aile Bilgi Formu ile Akdağ ve Kavgaoğlu tarafından geliştirilen “Kekeme Öğrencilerin Sosyal Duygusal Gelişimlerinin Ölçülmesi (KÖSDGÖ)” ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi için SPSS 22.0 programı kullanılmış, analizler non-parametrik istatistik testlerinden Kruskal Wallis Testi ve Mann-Whitney U testi ile gerçekleştirilmiştir. \u0000Bulgular: Araştırmaya katılan 326 gönüllü aileden alınan görüşlere göre 4-12 yaş kekemelik yaşayan çocukların sosyal duygusal gelişimleri sosyal çevre faktörleri açısından değerlendirildiğinde; ailenin sosyo-ekonomik düzeyine göre asgari gelirin üstünde geliri olan aileler (p=0,02); çocuğun doğum sırasına göre 3. çocuk olarak doğanlar (p=0,04); çocuğun kendine ait bir odası olması durumuna göre kişisel odası olan çocuklar (p=0,02) lehine farklılaşmaktadır. Çocukların sosyal duygusal gelişimleri ebeveynle kurulan ilişkinin niteliği açısından değerlendirildiğinde; sosyal duygusal gelişim otoriter ve demokratik aile tutumlarına (p=0,02) göre demokratik ebeveynler lehine; otoriteyi elinde bulundurmaya göre abi otoritesi (p=0,03) lehine; ebeveynler arası ilişkilere göre ilişkinin iyi olması durumu (p=0,00) lehine; ebeveynle bireysel olarak vakit geçirebilme durumuna göre bireysel vakit geçirebilen ebeveyn-çocuklar (p=0,00) lehine farklılaşmaktadır. Ayrıca çocukların konuşma bozukluklarındaki artış, yaşadıkları duygudurum değişiklikleri açısından değerlendirildiğinde; Bir şey anlatmaya çalışma durumu (p=0,02) lehine ve heyecanlanma, kaygı, korku, stres, sinirlenme ve panik olma gibi duygusal tepkiler (p=0,02) lehine farklılaşmaktadır.\u0000Sonuç: Araştırmada, katılımcı ebeveynlerin verdikleri yanıtlara göre kekemelik yaşayan çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinin orta düzeyde olduğu (SS 33,56±8,24), bu gelişimin sosyal çevre faktörlerinden, ebeveynle kurulan ilişkinin niteliğinden ve çocukların duygudurum değişikliklerinden etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda kekemelik yaşayan çocukların sosyal hizmetin genelci yaklaşımı açısından değerlendirilmesiyle birlikte çocuklara verilecek duygu kontrol becerisi eğitimleri ve ebeveynle","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"44 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535211","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Evaluation of Health Literacy, Ethical Sensitivity and Information Security Awareness of Health Science Students in the Context of Their Use of Mobile Health Applications","authors":"Sinem Kenar, Bahanur Malak Akgün","doi":"10.38079/igusabder.1214188","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1214188","url":null,"abstract":"Amaç: Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki üniversitelerde örgün eğitim-öğretim gören lisans sağlık bilimleri öğrencilerinin sağlık okuryazarlık, etik duyarlılık düzeylerinin ve bilgi güvenliği farkındalıklarının mobil sağlık uygulamaları kullanımları bağlamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır. \u0000Yöntem: Çalışma kesitsel tanımlayıcı araştırmadır. 2020-2021 Bahar ve Yaz Eğitim-Öğretim Dönemleri’nde Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki araştırma iznini onaylayan 7 üniversitenin 324 (18 yaş üstü) örgün eğitim-öğretim gören lisans öğrencisi örneklemi oluşturmuştur. Veriler Tanıtıcı Bilgi Formu, Bilgi Güvenliği Farkındalık Ölçeği, Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği, Etik Duyarlılık Ölçeği kullanılarak çevrimiçi ölçek aracılığıyla kartopu yöntemiyle toplanmıştır. \u0000Bulgular: Öğrencilerin %79’u 18-22 yaş aralığında, %75,9’u kadın, %57,1’i hemşirelik öğrencisidir. Öğrenciler sağlık okuryazarlığı eğitimi (%23,8), mobil sağlık uygulamaları eğitimi (%18,2), hasta güvenliği eğitimi (%60,2) almışlardır. Öğrencilerin bilgi güvenliği açısından saldırı ve tehditlere yönelik farkındalıklarının orta düzey, sağlık okuryazarlıklarının yüksek düzey, etik ikilem deneyimleme puanının orta düzey olduğu saptanmıştır. Eğitim alınan bölüm etik ikilem deneyimlemenin %2’sini, saldırı ve tehditlere yönelik farkındalığın %2’sini ve sağlık okuryazarlığın %2’sini açıklamaktadır. Sağlık okuryazarlık, etik ikilem deneyimlemenin %3’ünü açıklamaktadır. \u0000Sonuç: Sağlık bilimleri öğrencilerinin başarılı mobil sağlık uygulamaları kullanımları, çalışma yaşamlarında kendilerinin ve toplumun akıllı sağlık hizmetlerini etkin ve güvenli bir şekilde kullanabilmelerini, sağlık hizmetlerinin ve lisans eğitimlerinin kalitelerinin artmasını sağlayacaktır.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"72 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535379","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Artificial Intelligence in Clinical and Surgical Gynecology","authors":"Gulseren Polat, Hatice Kübra Arslan","doi":"10.38079/igusabder.1291375","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1291375","url":null,"abstract":"Clinicians have increasingly been using artificial intelligence (AI) to make decisions and to increase their knowledge in various clinical and surgical gynecological areas. A vast amount of clinical, medical, and biological patient data is processed in fast computer networks using complex algorithms to create mathematical modeling. The development of these mathematical models gives hope of a promising future with their contribution to overcoming the difficulties encountered in the diagnosis, individualization of treatment plans and improving patient outcomes. Virtual AI in clinical gynecology uses pattern recognition to aid diagnosis, plan treatment, and predict outcomes in gynecological malignancies, assisted reproductive techniques, and urogynecology. In gynecological surgery, physical AI combines augmented reality in operations in the form of computer-aided or robotic platforms. However, AI is yet to be fully incorporated into modern medical practice to improve patient outcomes in clinical gynecology.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"92 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535440","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Use of Microbial Pigments as Colorants in Foods","authors":"Burcu ÇAKMAK SANCAR, Muhsin Öztürk, Meryem Akhan, Özer Ergün","doi":"10.38079/igusabder.1098911","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1098911","url":null,"abstract":"Günümüzde tüketicilerin sentetik gıda boyaları ile ilgili olumsuz düşüncelerinin yaygınlaşması doğal kaynaklardan elde edilen renklendiricilere olan talebi artırmıştır. Doğal kaynaklı renklendiriciler bitki, hayvan ve mikroorganizmalardan elde edilmektedir ve biyorenklendirici olarak ifade edilmektedir. Bunlardan mikroorganizmalardan elde edilen pigmentler, sağlık üzerine yararlı etkileri ve üretimdeki çeşitli avantajları sebebiyle tercih edilmektedir. Çeşitli mikroorganizmalar (Monascus, Flavobacterium, Bacillus, Paracoccus, Streptomyces, Penicillium, Rhodotarula, Brevibacterium vb. mikroorganizmaların çeşitli türleri) pigment üretme yeteneğine sahiptir; β-karoten, arpink red, riboflavin, monascus pigmenti, prodigiosin ve likopen başlıca üretilen pigmentlerdir. Mikrobiyal pigmentlerin, kolay ekstrakte edilebilmeleri, üretim maliyetlerinin düşük olması, hammadde sorunu olmaması, çevre dostu olmaları gibi çeşitli avantajları mevcuttur. Bununla birlikte bazı mikrobiyal pigmentlerin suda çözünmemesi, farklı pH koşulları altında renk değişiklikleri göstermeleri, tat değişikliğine yol açmaları, daha sınırlı renk yelpazelerinin olması gibi dezavantajları da vardır. Bu derleme mikroorganizmaların gıdalarda kullanılan renk pigmentleri ile ilgili temel bilgileri sunmaktadır.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"77 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535469","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İnme Hastalarında Üst Ekstremite Fonksiyonlarını İyileştirmek İçin Hareket Gözlem Terapisi Robotik Rehabilitasyona Alternatif Olabilir mi?: Randomize Kontrollü Çalışma Protokolü","authors":"Emre Şenocak, Elif Korkut, Adem Aktürk, Aysel YILDIZ ÖZER","doi":"10.38079/igusabder.1317876","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1317876","url":null,"abstract":"Aim: Approximately two-thirds of stroke patients have upper extremity involvement after the disease. Traditional and innovative rehabilitation programs are needed to restore of the upper extremity motor movements. This clinical trial aims to investigate and compare treatment effects robotic rehabilitation (RR) and action observation therapy (AOT) on upper-limb motor function, independence and quality of life in subacute stroke.\u0000Method: The estimated sample of the study is 30 subacute stroke patients. Participants will be randomized into two groups (RR and AOT). All participants will receive conventional treatment for 60x3x8 minutes/day/week. In addition to conventional methods, robotic rehabilitation will be applied to the RR group, and the AOT protocol will be applied to the other group for the same duration. Assessments will be repeated at the baseline, end of the 4th and 8th weeks.\u0000Conclusion: This paper will be the first study that compares the effects of AOT and RR on upper extremity motor functions on stroke. In addition, this study will be a reference source for systematic review or meta-analysis studies that investigate the effectiveness of AOT.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"73 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535603","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Non- Suicidal Self Injury, Childhood Maltreatment Experiences and Emotion Regulation Skills in Adolescents: A Case-control Study","authors":"Pınar DEMİR ASMA, Nursu Çakın Memik","doi":"10.38079/igusabder.1188674","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1188674","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma kendine zarar verme davranışı olan ergenlerde çocukluk çağı örselenme yaşantıları ile duygu düzenleme becerileri arasındaki ilişkilerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Kesitsel ve tanımlayıcı tipteki araştırmanın örneklemini Kocaeli Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniğinde tedavi görmekte olan 12-17 yaş arasındaki, 48 olgu grubu ve 48 kontrol grubu olmak üzere toplamda 96 katılımcı oluşturmaktadır. Katılımcılara ait veriler, sosyodemografik veri formu, kendine zarar verme davranışı değerlendirme envanteri, duygu düzenleme güçlüğü ölçeği ve çocukluk çağı örselenme yaşantıları ölçeği aracılığıyla toplanmıştır. İlgili veriler SPSS 21 paket programıyla analiz edilmiştir.\u0000Bulgular: Çalışmanın sonucunda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında olgu grubundaki katılımcıların, istatistiksel açıdan anlamlı derecede daha fazla duygu düzenleme güçlüğü yaşadığı ve çocukluk çağında daha fazla örselenme yaşantısına maruz kaldığı sonuçları elde edilmiştir (p<,05). Aynı şekilde çocukluk çağı örselenme yaşantıları, duygu düzenleme becerileri ve kendine zarar verme davranışının ilişkili olduğu bulunmuştur.\u0000Sonuç: Çocukluk döneminde deneyimlenen örselenme yaşantılarının ergenlerin duygu düzenleme becerileri üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu bu durumun da kendine zarar verme davranışını yordadığı bulunmuştur. Ergenlerde kendine zarar verme davranışının önlenmesi için erken çocukluk döneminde maruz kalınan ihmal ve istismar yaşantılarının önüne geçilmesi önerilmektedir.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"26 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535661","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Zümra Baltaş, Ömer Şevgi̇n, Beyzanur DİKMEN HOŞBAŞ
{"title":"Telerehabilitation in Primary Dysmenorrhoea: A Randomised Controlled Trial","authors":"Zümra Baltaş, Ömer Şevgi̇n, Beyzanur DİKMEN HOŞBAŞ","doi":"10.38079/igusabder.1351297","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1351297","url":null,"abstract":"Amaç: Primer dismenore, kadınlarda yaygın olarak görülen ve başta ağrı olmak üzere mide bulantısı, kusma, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi belirtileri ile seyredebilen anksiyete, depresyon, uyku bozuklukları ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olabilen jinekolojik bir hastalıktır. Bu çalışma, primer dismenorede telerehabilitasyon programının menstrual semptomlar üzerine etkisini incelemek amacıyla yapıldı. \u0000Yöntem: Çalışmaya primer dismenoresi olan 60 kadın dahil edildi. Bireyler müdahale grubu (n=30) ve kontrol grubu (n=30) olmak üzere iki gruba randomize edildi. Müdahale grubuna 8 hafta boyunca farklı egzersizleri içeren telerehabilitasyon programı uygulandı. Kontrol grubu ise analjezik ilaç kullandı ve lokal sıcak uyguladı. Bireylerin sosyodemografik bilgileri ve menstrüel özellikleri kaydedildi. Çalışma öncesi ve sonrasında menstrüasyon semptomları Menstrüasyon Semptom Ölçeği (MSÖ) ile değerlendirildi.\u0000Bulgular: Müdahale ve kontrol gruplarının MSÖ alt boyutları ve toplam puanı tedavi öncesi ve sonrası grup içerisinde karşılaştırıldığında her iki grupta da anlamlı fark bulundu (p<0,05). MSÖ’ ye ait negatif etkiler/ somatik yakınmalar, ağrı belirtileri alt boyutları ve toplam puanında tedavi öncesi ve sonrasında müdahale ve kontrol grupları arasında anlamlı bir fark bulundu (p <0,05). Ancak MSÖ’ ye ilişkin baş etme yöntemleri alt boyutunda tedavi öncesinde ve sonrasında gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p>0,05). \u0000Sonuç: Telerehabilitasyon programının primer dismenorede menstrual semptomlar üzerinde iyileştirici etkileri olduğu saptanmıştır. Telerehabilitasyon programı yan etkisi olmayan, uygulaması kolay, zaman tasarrufu sağlayan ve ucuz bir tedavi yöntemidir; menstrual semptomları azaltmak için güvenli bir şekilde uygulanabilir.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"60 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535755","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"COVID-19 Pandemisi Sürecinde Eğitimcilerin Fiziksel Aktivite Düzeylerinin, Kas İskelet Sistemi Şikayetlerinin Uyku, Yaşam Kaliteleri Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi","authors":"Büşra Kötüz, C. Aksoy","doi":"10.38079/igusabder.1061310","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1061310","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı COVID-19 sürecinde ilk, orta ve yükseköğretim düzeyindeki eğitimcilerin kas iskelet sistemi sorunları, fiziksel aktivite düzeyleri, uyku ve yaşam kalitelerini belirlemek ve bu parametreler arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. \u0000Yöntem: Araştırma COVID-19 sürecinde yüz yüze, uzaktan ve dönüşümlü şekilde çalışan toplam 151 eğitimci ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara Tanımlayıcı Bilgi ve Sağlık Durumu Sorgulama Formu, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (UFAA)-Kısa Form, Genişletilmiş Nordic Kas İskelet Anketi (NMQ-E), Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) ve Kısa Form-12 Sağlık Ölçeği (KF-12) çevrim içi olarak uygulanmıştır. \u0000Bulgular: Eğitimcilerin en çok ağrı hissettiği bölge sırt bölgesi, en şiddetli ağrı hissettiği bölge ise bel bölgesi olarak bulunmuştur. Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi sonucunda eğitimcilerimizin ortalama fiziksel aktivite düzeyleri düşük bulunmuştur. Yapılan değerlendirmeler sonucunda katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri ile KF-12 FK (Fiziksel Komponent) skorları arasında ve KF-12 FK ve KF-12 MK (Mental Komponent) ile uyku kalitesi arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,05). Çalışmaya katılan eğitimcilerin tümünün PUKİ skoru 5’ten büyük olup uyku kaliteleri kötüdür. COVID-19 sürecinde uzaktan ve yüz yüze çalışanların PUKİ skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmiştir (p<0,05). Yüz yüze çalışan eğitimcilerin PUKİ ve KF-12 FK skorları arasında dönüşümlü ve uzaktan çalışanlara göre istatistiksel açıdan önemli farklılık bulunmaktadır (p<0,05). \u0000Sonuç: Eğitimcilerin kas-iskelet sistemi şikayetleri omurgaya odaklanmaktadır. Bu şikayetler uyku ve yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkilemektedir. COVID-19 pandemisi sürecinde eğitimcilerin fiziksel aktivite düzeyleri yetersizdir ve uyku kaliteleri kötüdür. Yüz yüze çalışan eğitimcilerin yaşam ve uyku kaliteleri uzaktan çalışanlardan daha yüksektir. Bu durum esnek/uzaktan çalışma sistemleri ve COVID-19 endişesi ile sokağa çıkma kısıtlamalarından kaynaklı olabilir. Bu nedenle aynı eğitimcilerin sürekli olarak uzaktan çalışmalarının engellenmesi eğitimciler açısından faydalı olabilir.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"51 14","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139458478","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hüsniye Merve Demi̇rer, H. Alptekin, Esra ERĞUN KEŞLİ
{"title":"The Effects of Transcutaneous Auricular Vagus Nerve Stimulation in a Young Adult with Primary Dysmenorrhea: A Case Report","authors":"Hüsniye Merve Demi̇rer, H. Alptekin, Esra ERĞUN KEŞLİ","doi":"10.38079/igusabder.1292902","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1292902","url":null,"abstract":"Amaç: Bu olgu sunumunun amacı Primer Dismenore’li bir genç yetişkinde transküanöz auriküler vagus sinir stimülasyonunun ağrı, menstrüal semptomlar, depresyon ve anksiyete üzerine etkisinin araştırılmasıdır.\u0000Yöntem: Olgunun, ilk menstrüal siklusunun 1. gününde, ağrı şiddeti “Visüel Analog Skala (VAS)”, ağrı eşiği “basınç algometresi”, depresyon düzeyi “Beck Depresyon Envanteri”, anksiyete düzeyi “Beck Anksiyete Envanteri”, menstrüal semptomları da “Menstrüal Belirti Ölçeği” ile değerlendirildi. Olguya menstrüal siklusun 14. gününden ikinci menstrüal siklusa kadar 10 seans vagus sinir stimülasyonu uygulandı. Uygulamalardan sonra ikinci menstrüal siklusun en ağrılı gününde olgu tekrar değerlendirildi.\u0000Bulgular: Müdahale sonrası olgunun menstrüal ağrı şiddetinde azalma, ağrı eşiği değerlerinde artma, depresyon ve anksiyete düzeylerinde azalma ve menstrüal belirtilerinin şiddetinde azalma görüldü.\u0000Sonuç: Primer Dismenore’li bireylerde vagal sinir stimülasyonu ağrı ve ilişkili belirtileri iyileştirmede etkili olabilir.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"81 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535679","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Complementary-Alternative Therapies Usage, Attitudes and Affecting Factors Among Women Aged between 18-65","authors":"Derya Öztürk Özen, Canan Demi̇rci̇","doi":"10.38079/igusabder.1245177","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1245177","url":null,"abstract":"Amaç: Kadınlarda tamamlayıcı-alternatif tedavi (TAT) kullanım durumları, tutumları ve etkileyen faktörlerin belirlenmesidir.\u0000Yöntem: Çalışmanın örneklemi 18-65 yaş arası toplam 582 kadın katılımcıdan oluşmaktadır. Kesitsel tipte tasarlanan çalışmanın verileri Ekim-Aralık 2022 tarihleri arasında çevrimiçi platformlar aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin toplanmasında “Birey tanıtıcı özellikler formu” ve “Bütüncül tamamlayıcı ve alternatif tıp tutumu ölçeği (BTAT)” kullanılmıştır. Araştırma verileri, IBM SPSS 23.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.\u0000Bulgular: Çalışmaya katılan kadınların yaş ortalaması 41,91±10,66 yıldır. Çalışmada kadınların yarısından fazlasının lisans ve üstü eğitim düzeyine sahip olduğu (%52,9) ve çalışıyor oldukları (%52,6) saptanmıştır. Kadınların en sık bitkisel ürünleri (%25,9) tercih ettikleri görülmüştür. Kadınların TAT kullanma nedenleri ise %17,9 doğal olduğuna inanma, %14,3 kilo vermedir. Kadınların %60’ı arkadaşları aracılığıyla bilgi edindiğini aktarmıştır. Kadınların BTAT ölçek puan ortalaması 33,19±6,22’dir. Eğitim durumu, çalışma durumu ve TAT kullanma durumu TAT’a yönelik tutumu olumlu olarak artırırken (p<0,05); kadınların BTAT puanları ile yaş, medeni durum, kronik hastalık varlığı ve reçeteli ilaç kullanma durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). \u0000Sonuç: Çalışmada, kadınların TAT’a yönelik olumlu tutum sergilediği, her dört kadından birinin, bitkisel ürünler başta olmak üzere, en az bir TAT yöntemi kullandığı ve kadınların temel bilgi kaynaklarının arkadaşları olduğu bulunmuştur. TAT’ın yaygın kullanımına rağmen; TAT yöntemleri ile ilgili belirsizliklerin bulunması önemli bir durumdur. Bu kapsamda, sağlık personelinin TAT uygulamalarının etki ve olası yan etkileri konusunda bilgi sahibi olmaları, TAT’ı içeren bakım demetlerinin veya protokollerinin oluşturulmasında öncülük etmeleri önerilmektedir.","PeriodicalId":516278,"journal":{"name":"İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"61 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139535753","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}