AmisosPub Date : 2024-07-16DOI: 10.48122/amisos.1478354
Fatih Sadıç
{"title":"Tâbîlik-Metbûluk Münasebetleri Çerçevesinde Sultan Sancar Devri Selçuklu Paraları","authors":"Fatih Sadıç","doi":"10.48122/amisos.1478354","DOIUrl":"https://doi.org/10.48122/amisos.1478354","url":null,"abstract":"Öz \u0000Ortaçağ İslâm coğrafyasında siyasî yapılar arasındaki tâbîlik-metbûluk münasebetlerinin tam ve doğru olarak anlaşılmasında sikkeler önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu devirde tâbî bir hükümdar veya emîrin hutbede olduğu gibi darp ettirdiği sikkelerde de halifeden sonra metbû hükümdarı ad lakap ve unvanlarıyla birlikte zikrettirmek zorunda olması tâbîlik (vasallık) hukukunun gereklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şekilde adının zikredildiği sikkelere bakılarak bir metbû hükümdarın hâkimiyet sahasının genişliği de tespit edilebilmektedir. \u0000Sancar, 490/1097 yılında ağabeyi Sultan Berkyaruk tarafından Horâsân melikliğine tayin edilmesinden itibaren bir yönetici olarak altmış yıl hüküm sürmüştür. Bu sürenin ilk 22 yılını Horâsân Meliki unvanıyla vasal bir statüde, son 38 yılını ise Büyük Selçuklu tahtında oturan metbû bir hükümdar olarak geçirmiştir. Nitekim Sancar’ın darp ettirdiği sikkelerde de bu durumu müşahede etmek mümkündür. Melik Sancar, hutbelerde ve sikkelerde tâbîlik hukukunun bir gereği olarak sırasıyla Büyük Selçuklu tahtına oturan ağabeyleri Sultan Berkyaruk ve Sultan Muhammed Tapar’ın isimlerini zikrettirmiştir. \u0000Öyle görünüyor ki, Sancar’ın Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun başına geçmesiyle birlikte kestirdiği sikkelerde belirgin değişiklikler olmuştur. Artık o, vasal bir melik değil, sınırları doğuda Kaşgar’dan batıda Bizans ve Mısır’a kadar uzanan Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun En Büyük Sultan’ı olmuştur. Bundan böyle darp ettirdiği sikkelerde halifeden gayri hiçbir hükümdarın adını zikrettirmek mecburiyetinde olmadığı gibi bilakis onlarca tâbî hükümdar ve melikin, paralarında ismine yer vermek zorunda oldukları metbû bir hükümdar haline gelmiştir. Dolayısıyla bu çalışmamızda, Sultan Sancar devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na tâbî devletler ve atabegliglerden; Gazneliler, Batı Karahanlılar, Irak Selçuklu Devleti, Bâvendîler, Fars Atabegliği, Musul Atabegliği ve Dimaşk Atabegliği’nin bastırdıkları paralardan bazılarını inceleyerek tâbîlik-metbûluk münasebetlerinin sikkeler üzerindeki şeklini ve mahiyetini ortaya koymaya çalışacağız. \u0000Anahtar Kelimeler: Sikke, tâbîlik-metbûluk, Büyük Selçuklu Devleti, Sultan Sancar, Meskûkât","PeriodicalId":513287,"journal":{"name":"Amisos","volume":"9 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141640626","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
AmisosPub Date : 2024-07-12DOI: 10.48122/amisos.1473944
Şahabettin Öztürk
{"title":"Bitlis Şerefiye Medresesi’nin Onarım ve Kullanımı Üzerine Bir İnceleme","authors":"Şahabettin Öztürk","doi":"10.48122/amisos.1473944","DOIUrl":"https://doi.org/10.48122/amisos.1473944","url":null,"abstract":"Bitlis merkez Muştakbaba Mahallesi çarşı meydanındaki Bitlis Deresi ile Kömüs Çayı’nın birleştiği yerde kurulan Şerefiye Külliyesi, cami, medrese, türbe, taş köprü ve hamam yapılarından oluşmaktadır. Külliyenin çekirdeğinde yer alan caminin kuzeyinde türbe, batısında avlu, minare, hazire ve imaret, doğusunda medrese, dükkânlar, arasta, iki adet taş köprü ve külliyeden ayrı doğuda ise hamam yer almaktadır. Oldukça büyük bir alanda zemine kurulu külliye Kömüs Çay ile tarihi Bitlis Kalesi’nin etekleri arasında bulunur. Şerefiye Külliyesi’ne ait kitabe ve vakfiyesine göre yapı H. 935-M.1527 yılında IV. Şeref Han tarafından inşa edilmiştir. Caminin güneyinde yer alan medrese, kuzey-güney istikametinde dikdörtgen planlı olarak düzenlenmiştir. Medrese ile cami arasında oldukça dar sadece yaya ulaşımını sağlayan yol bulunur. Medresenin doğu ile batı yönleri arasında yaklaşık 4.00 m’lik kot farkı vardır. Mevcut kot farkından dolayı beş adet benzer mimari özellik ve ölçülerde dükkânlar medresenin doğu cephesinin alt bölümüne yerleştirilmiştir. Medresenin güneyi ise bitişik nizamda arasta bölümü yer alır. Medrese tek katlı ortası açık avlu şeklinde planlanmıştır. Medreseyi oluşturan tamamlayıcı mekânlar simetrik olarak bu avlunun etrafında düzenli bir şekilde sıralanmıştır. Medreseye kuzey cephesinin ortasındaki çift kanatlı ahşap kapı yardımıyla üzeri beşik tonoz ile örtülü eyvandan girilir. Şerefiye Külliyesi’nin önemli bir bölümü olan medrese, 2018 yılına kadar ağır iş makinalarının çalıştığı ahşap doğrama atölyesi olarak kullanılmıştır. Medrese mülkiyeti Şemseddin Veli Evladı Şerefiye Camii ve Medresesi Vakfı’na aittir. Yapı proje ve onarım çalışmaları Şerefiye Vakfı ve Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 2019-21 yılları arasında tamamlanmıştır. Gününüzde medrese, Bitlis Valiliği, Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Şerefiye Vakfı’nın ortak görüşü doğrultusunda geleneksel Bitlis mutfağına hizmet etmek üzere kullanılmaktadır.","PeriodicalId":513287,"journal":{"name":"Amisos","volume":"1 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141652500","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
AmisosPub Date : 2024-07-08DOI: 10.48122/amisos.1476173
Yavuz Selim Altınok
{"title":"ORTAÇAĞ ERZURUMUNDA KENTLEŞME KÜLTÜRÜ İLE SOSYO-KÜLTÜREL HAYATA DAİR BAZI TESPİTLER","authors":"Yavuz Selim Altınok","doi":"10.48122/amisos.1476173","DOIUrl":"https://doi.org/10.48122/amisos.1476173","url":null,"abstract":"Türkistan’da ortaya çıkan, Horasan (İran)’da gelişimini sürdüren Türk sosyo-kültürel hayatı, Anadolu fetih hareketleriyle birlikte İslami olmayan bir kültür anlayışı ve yerel geleneklerin de etkisinde kalarak özellikle günümüz Doğu Anadolu Bölgesi’nde yeni bir görünüm elde etmiştir. Bu yeni sosyo-kültürel hayatı görebildiğimiz en önemli Türk kentlerinden biri de Erzurum’dur. Kent, coğrafi konumu itibariyle her dönem büyük devletlerin ilgisini çeken bir yerleşim yeri olmuştur. Türk fethinden sonra da bu önemli konumunu korumuş ve etkisini artırarak devam ettirmiştir. Anadolu’nun doğusunda yer alan, giriş kapısı özelliğinden dolayı çok kereler saldırılara uğramış olan Erzurum, bu saldırılara rağmen meydana getirdiği kent kültürü ve sosyo-kültürel hayat sayesinde ortaçağ boyunca Türkler için önemli kentler arasında yer almayı başarmıştır. Bu çalışmada ilk olarak Erzurum’un fiziki yapısını oluşturan unsurlar, kentte yaşayan halkın nüfus yapısı, kent kültürünü oluşturan gruplar ve kentin yönetim şekli üzerinde durulmuştur. İkinci olarak ise kentte yaşayan ahalinin günlük faaliyetleri; evlilik kurumu, Erzurum evleri, cenaze merasimleri ve misafirperverlik başlıkları altında ele alınarak Türk toplumunda sosyo-kültürel hayatın ortaçağ’da nasıl geliştiği Erzurum özelinde değerlendirilmiştir. \u0000 \u0000Turkish socio-cultural life, which emerged in the geography of Turkestan and developed in Khorasan, has achieved a new appearance, especially in today's Eastern Anatolia Region, under the influence of a non-Islamic cultural understanding and local traditions together with the Anatolian conquest movements. Erzurum is one of the most important Turkish cities where we can see this new socio-cultural life. The city is a settlement that has been important in every period due to its geographical location. After the Turkish conquest, it maintained this important position and continued to increase its influence. Erzurum, which has been attacked many times due to being the entrance gate of Anatolia, managed to be among the most important cities for the Turks throughout the Middle Ages, thanks to the urban culture and socio-cultural life it created despite this situation. In this study, firstly, the elements that make up the physical structure of Erzurum, the population structure of the people living in the city, the groups that make up the urban culture and the city's management style are emphasized. Secondly, the daily activities of the people living in the city were discussed under the titles of marriage, Erzurum houses, funeral ceremonies and hospitality, and how the socio-cultural life in Turkish society developed in the Middle Ages was examined.","PeriodicalId":513287,"journal":{"name":"Amisos","volume":"7 19","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141667952","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
AmisosPub Date : 2024-07-08DOI: 10.48122/amisos.1475338
Derya Coşkun
{"title":"MOĞOL İDARÎ SİSTEMİNDE ÇİNLİ VEZİR YEH-LU CH’U-TS’Aİ","authors":"Derya Coşkun","doi":"10.48122/amisos.1475338","DOIUrl":"https://doi.org/10.48122/amisos.1475338","url":null,"abstract":"Öz \u0000Moğol tarihinde teşkilatlanma ve idarecilikte kozmopolit etnik kökene dayalı birçok devlet adamının varlığı dikkat çekmektedir. Buna sebep olarak Moğolların Uygur Türklerinin tecrübelerine ve teşkilatlanmadaki başarılarına daha çok güveniyor olmaları gösterilse de sonraki süreçte özellikle Çin hakimiyeti sonrasında Çinli vezirler ve bürokratların da bu yapılanma içerisinde faal bir şekilde olmaları Moğol idare sisteminde çoklu etnik kökene duyulan sempatiyi işaret etmektedir. Moğolların göçebelikten yerleşik hayata geçişlerinin travmatik bir sonucu olarak görülen bu durum, Moğol devlet yapısında çoklu etnik gücün bir araya gelmesine ön ayak olmuştur. Bu bağlamda hiç şüphesiz devlet içerisinde Han’ın üzerinde ciddi etki kurabilen Çinli bir bürokratın evladı olarak karşımıza çıkan Yeh-lu Ch’u-ts’ai ayrı bir yere sahiptir. Onu önemli kılan husus, devlet idaresinde kimsenin onun karşısında duramayacak kadar etkin bir güce sahip olmasıdır. Cengiz Han’ın desteği ile başladığı Moğol idarecilik yolculuğuna Ögeday Han zamanında daha da güçlü adımlarla ilerlediği görülen bu Çinli vezirin siyasî, askerî ve iktisadî boyutta birçok reforma imza attığı görülmektedir. Ögeday Han’ın her icraatında kayıtsız şartsız ona sunduğu desteğin elbette ki Yeh-lu Ch’u-ts’ai’nin idarecilik kimliğinde olumlu ve olumsuz birçok dönütü olmuştur. Bu durum özellikle Ögeday Han’ın ölümü sonrasında belirgin bir şekilde hissedilmeye başlanmış ve Yeh-lu Ch’u-ts’ai’nin de içinde bulunduğu farklı etnik kökenli birçok bürokrat itibarsızlaştırılarak devlet idaresinden uzaklaştırılmıştır. Bu çerçeveden bakıldığında makale, Yeh-lu Ch’u-ts’ai’nin Moğol idari sistemindeki kimliği ve icraatları hakkında önemli bilgiler ve tartışmalar sunmayı amaçlamaktadır. \u0000Anahtar Kelimeler: Moğol, Teşkilat, Yeh-lu Ch’u-ts’ai, Çin, Teşkilat. \u0000 \u0000Abstract \u0000In Mongol history, the presence of many politicians based on a cosmopolitan ethnic background in organization and governance is noteworthy. While Mongols are often believed to have relied more on the experiences and organizational successes of the Uighur Turks, mainly due to their subsequent reliance on Chinese viziers and bureaucrats following Chinese dominance, this indicates a sympathy towards multiple ethnic origins within the Mongol administrative system. Seen as a traumatic consequence of the transition from nomadism to settled life, this situation has facilitated the convergence of multiple ethnic powers within the Mongol state structure. In this context, Yeh-lu Ch’u-ts’ai undoubtedly stands out as the son of a Chinese bureaucrat who wielded significant influence over the Han within the state. What distinguishes him is his unparalleled power in governance, where no one could challenge him. Embarking on the journey of the Mongol administration with the support of Genghis Khan, it is evident that during the reign of Ögeday Khan, this Chinese vizier advanced with even more vital steps, leaving his mark on political, military, and economic reforms. T","PeriodicalId":513287,"journal":{"name":"Amisos","volume":" 442","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141669446","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
AmisosPub Date : 2024-03-05DOI: 10.48122/amisos.1370952
İsmat Abbas
{"title":"SPARTACUS VE III. KÖLE İSYANI","authors":"İsmat Abbas","doi":"10.48122/amisos.1370952","DOIUrl":"https://doi.org/10.48122/amisos.1370952","url":null,"abstract":"Gladiatorial battles were very important to the Romans. So much so that there were even officials appointed by the Senate to organize these demonstrations in Rome. Many amphitheatres were built within the borders of Rome for gladiatorial battles, the most famous of which is the Collesseum, which maintains its old fame even today. Gladiators were made to fight not only with each other but also with wild animals in these theaters. Although gladiators were mostly slaves, many free people also fought like gladiators in the arenas. These people, who were generally sentenced to death, fought for life and death in the arenas. \u0000Spartacus, who is the main subject of the article, led the III Slave Revolt in Rome and caused Rome a lot of trouble. This rebellion, which started in 73 BC, spread rapidly in a short time. The fact that the rebellion was not taken seriously by the Roman Republic caused the chaos to grow, and the rebellion could only be suppressed by Crassus after Rome was defeated 9 times. \u0000Spartacus' slave army defeated the Romans nine times, but Spartacus was defeated by Crassus' army in 71 BC. In the last war in the Lucania region, Spartacus was killed and his army was dispersed. Crassus crucified more than 6 thousand rebellious slaves from Capua to Rome. Although the Spartacus Rebellion ended, it had great repercussions in the Roman Republic.","PeriodicalId":513287,"journal":{"name":"Amisos","volume":"13 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140264651","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}