{"title":"BARTIN MANİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME","authors":"Burcu Ceryan","doi":"10.30804/cesmicihan.1494971","DOIUrl":"https://doi.org/10.30804/cesmicihan.1494971","url":null,"abstract":"Öz \u0000Halk şiirinin önemli türlerinden olan mani türü zaman içinde kimi değişim ve dönüşümler yaşasa da önemini hiç kaybetmeyen bir tür olmuştur. Mani nazım şekli ve türünün ortaya çıkardığı ‘mani söyleme geleneği’ de yüzyıllardan bu yana kuşaklar boyunca aktarılarak günümüze kadar yaşamıştır. Ancak zamanla meydana gelen kültürel değişimler, göçler ve en önemlisi de teknolojiden olumsuz yönde etkilenmekten kaçamamıştır. \u0000Bartın ili, Türkiye’nin Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan tarihî, turistik değerleri, ormanları ve doğal güzellikleri yönünden önemli ve gelişmekte olan illerden biridir. Bartın'da mani söyleme geleneği, yukarıda bahsedilen tüm olumsuz değişimlere rağmen eskisi gibi olmasa da hâlâ devam etmektedir. Yörede bilhassa toplu ortamlarda icra edilen mani söyleme geleneği büyük toplanma zamanlarında daha çok ön plana çıkmaktadır. Bunlar düğünler, kına geceleri, bayramlar ve çeşitli kutlama zamanları olarak sıralanabilir. Bu bağlamda Bartın'da mani söyleme geleneği geçmişten günümüze kadar değişerek gelen, sosyal ve kültürel değerleri de içinde barındıran bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada da bu geleneğin devam ettiği alanları tespit ederek mani söyleme geleneğinin gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılmasına yardımcı olmak amaçlanmıştır. Bu amaç bağlamında, Selâhattin Çilsüleymanoğlu tarafından Bartın yöresinden derlenen maniler tasnif edilmiş ve çeşitli başlıklar ortaya çıkarılmış, bu başlıklar altında da örnekler incelenmiştir. \u0000Anahtar Kelimeler: Bartın, Kültür, Mani, Gelenek, Mani Söyleme Geleneği.","PeriodicalId":511469,"journal":{"name":"Çeşm-i Cihan (Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi) E-Dergisi","volume":" 56","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141374762","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Tragedyanın Kökeni: Tarihsel ve Bağlamsal Bir Değerlendirme","authors":"Seda Özsoy Somuncuoğlu, Ayşe Gül Çıvgın","doi":"10.30804/cesmicihan.1497075","DOIUrl":"https://doi.org/10.30804/cesmicihan.1497075","url":null,"abstract":"Kışın gelişiyle ölen ve her baharda yeniden dirilen, üzüm bağlarının ve şarabın koruyucusu olan bereket tanrısı Dionysos adına düzenlenen törenlerden köken alan tragedyalar, insanın acılarına ve esas olarak bir ana karakterin başına gelen korkunç ve kederli olaylara dayanan sanatsal bir türdür. Tiyatronun ilk örneklerinden olan tragedyalar, ibadet ve hikâye anlatımı için başvurulan bir aktarım biçimi olarak ilk insan topluluklarıyla başlamış olsa da bunların diyalog, şarkı ve dans gibi tekniklerle yetkinleştirilmesi Antik Yunan döneminde gerçekleşmiştir. Genel bir kabulle muthostan logosa geçişin temelini oluşturan tragedyaların en ünlü temsilcileri ise Aiskhylos, Sophokles ve Euripides’dir. Aristoteles tarafından aktarılan bilgilere göre, mimesis yoluyla betimlenen soylu eylemlerin uyandırdığı olumsuz duygulardan arınmayı sağlayan tragedyalar, bir sanat yapıtı olmanın yanında evreni, doğayı ve insanı anlamanın ve açıklamanın yolunu işaret eder. Bu makalede, tragedyanın ilk ortaya çıkışından itibaren nasıl bir gelişim seyri izlediği üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda kavramın etimolojisine değinilecek, mevcut tarihsel koşullar aktarılacak ve Aiskhylos, Sophokles ile Euripides tarafından meydana getirilen ilk örnekler hakkında genel bilgiler verilecektir. Böylece insan doğasına ilişkin birçok temayı konu edinen tragedyaların niteliğinin Antik Çağ’dan Orta Çağ’a nasıl bir değişim gösterdiği değerlendirilmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":511469,"journal":{"name":"Çeşm-i Cihan (Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi) E-Dergisi","volume":" 29","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141372662","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Analyzing Translated Research Methods Books in Social And Educational Sciences from English to Turkish: Exploring the Reasons for Translation Through Even-Zohar’s Poly-System Theory","authors":"Burçin Kef, Ahmet Yirmibeş","doi":"10.30804/cesmicihan.1487908","DOIUrl":"https://doi.org/10.30804/cesmicihan.1487908","url":null,"abstract":"In the last century, a paradigm shift in the scientific field has transformed our perspective on issues and events, our ability to discern cause-and-effect relationships, and our approach to them. This shift has led to radical changes in the scientific field and has accelerated the development of social and educational sciences, enabling such methods to become more prevalent than quantitative ones in the social and educational sciences. As a result, qualitative and mixed method approaches have increasingly replaced quantitative methods, giving rise to various new fields within the social sciences and providing diverse research opportunities. This evolution in research methods has also led to the proliferation of books on research methodologies in these fields. To reach a global audience, these books are predominantly written in English as the Lingua Franca and later translated into national languages if needed, or they are initially written in the native languages of the authors. The choice of translated books can be influenced by the preferences of researchers or translators, gaps in the national literature, the juvenile and unsettled nature of the national literature experiencing significant changes, or their unfamiliarity with current literary innovations. This article examines the justifications provided by translators and translation editors for translating books on research methods in social and educational sciences from English into Turkish within the framework of themes regarding the formation of poly-system theory, as coined by Itamar Even-Zohar as a functionalist pioneer in translation studies, newly emerging in social sciences in the last century. The content analysis, a qualitative research design for document analysis, was utilized in the research through using criterion sampling and maximum diversity, by selecting the prefaces of the translated versions of 20 research methods books by different authors and publishing houses between 2013 and 2022 and exclusively focusing on social sciences and educational sciences. Examining translators’ and editor’s statements deductively through the themes from the poly-system theory, we concluded that there are gaps and turning points in this field both in the national literature and in the world literature, that the relevant literature is not yet settled and trying to become primary and canonized via translated books, resulting in an increasing interest in the field.","PeriodicalId":511469,"journal":{"name":"Çeşm-i Cihan (Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi) E-Dergisi","volume":"53 22","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141103031","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}