{"title":"İbn Mâlik’in Zemahşerî’ye Yönelik Eleştirilerine Ebû Hayyân’ın Yaklaşımı","authors":"Abdulkadir Kişmir","doi":"10.51447/uluid.1434078","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1434078","url":null,"abstract":"Bu makale, nahiv tarihinde önemli bir yere sahip İbn Mâlik’in (ö. 672/1274) kendisinden yaklaşık bir asır önce yaşamış hem nahiv hem de tefsir ilminde araştırma yapanların kendisinden çokça atıfta bulunduğu Zemahşerî’ye (ö. 538/1144) yönelttiği nahvî eleştirilerini ve nahvin yanı sıra fıkıh, tefsir, kıraat, hadis gibi birçok farklı alanda eserleriyle ön plana çıkan Ebû Hayyân el-Endelusî’nin (ö. 745/1344) bu eleştirilere yaklaşımını irdelemeyi amaçlar. Ebû Hayyân, el-Bahru’l-muhît adlı tefsirinde, Zemahşerî’yi, nahvin genel kural ve kaidelerinin dışına çıkarak ayetleri çarpıttığı ve zorlama yorumlara bıraktığını ifade etmekle birlikte, et-Tezyîl ve’t-tekmîl fî şerhi kitâbi’t-Teshîl eserinde aynı itikadi yönelimi paylaştığı İbn Mâlik’in, Zemahşerî’ye yönelik bazı nahvî eleştirileri karşısında Zemahşerî’ye hak verdiğini görürüz. Bir yönüyle Ebû Hayyân’ın olgun ilmi şahsiyetine işaret eden bu durum başka bir açıdan esas aldığı ilmi metodolojinin sağlamlığını gösterir. İbn Mâlik’in Şerhu’t-teshîl ve onun şerhi olarak kaleme alınan Ebû Hayyân’ın et-Tezyîl ve’t-tekmîl fî şerhi kitâbi’t-Teshîl eserleriyle sınırladığımız bu çalışma kanaatimizce nahiv tarihindeki derinliğe ve zenginliğe işaret etmektedir. Ayrıca itikadi sınırları aşan tartışmaları gün yüzüne çıkartması bu çalışmayı önemli kılan hususlardandır.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"12 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141018812","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"18. YÜZYIL İSTANBUL’UNDA GEDİKLERİN İSTİHDAMA ETKİSİ: FIRINCI ESNAFI ÜZERİNE BİR İNCELEME","authors":"Nazan Lila","doi":"10.51447/uluid.1424289","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1424289","url":null,"abstract":"18. yy, Osmanlı esnafında gedik uygulamasının gözle görülür şekilde arttığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde Osmanlı esnafında inhisar yönteminin uygulamaya konulması, gedik kavramına yeni bir anlam kazandırmıştır. Bu çerçevede ikincil literatürde gedik kavramı, çoğunlukla 18. yy itibariyle kazandığı yeni anlam baz alınarak tarif edilmiş ve sahibine ilgili mesleği icra etmede tekel ve imtiyaz/ayrıcalık sağlayan bir hak olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla literatürdeki gedik tanımlarından, tekel hakları ve dükkan sayısının dondurulması ile irtibatlı olarak tarif edilen gediğin esnaf birliklerinde istihdamın artışını engellediği şeklinde dolaylı bir sonuç çıkarmak mümkündür. Nitekim kaynakların ısrarla gediğin tekel hakkı sağlayan boyutuna odaklanmaları, meselenin istihdam artışının engellenmesi ile irtibatlandırılmasına imkan vermektedir. Bu noktada gediklerin esnaf birliklerinde istihdam artışını engelleyip engellemediği sorusu gündeme gelmektedir. Literatürde çeşitli esnaf kollarına ve yıllar itibariyle bu sektörlerdeki dükkan sayılarına dair çalışmalar bulunmakla birlikte, konuyu gedikler ve istihdama etkisi bağlamında ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Gediklerin istihdam oranına etkisi her dönemde ve her esnaf kolunda aynı olmadığından çalışma kapsamında belirli bir dönemin ve sektörün seçilmesi uygun görülmüştür. Bu bağlamda çalışmanın amacı, gedik sisteminin fırıncı esnafının istihdam oranını ve kalitesini hangi ölçüde ve hangi yönde etkilediğinin tespit edilmesidir. Dönem olarak, devlet tarafından inhisar usulünün benimsendiği dönem olan 18. yy tercih edilmiştir. Sektör olarak fırıncı esnafının tercih edilme sebebi ise, fırıncılığın gedik sistemi ile en erken ve en yoğun şekilde tanışan sektörlerden biri olmasıdır. Böylece devletin zorunlu gıda maddeleri üretimi ile ilgili izlediği politika ve bu politikanın gediklerle bağlantısının değerlendirilip – inhisar usulünün benimsendiği 1727 yılının öncesi ve sonrası karşılaştırılarak – dönemsel bir mukayese yapılması hedeflenmektedir.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"32 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140699577","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Fatih Mehmet Yılmaz, Hadislerin Tespitinde Tâbiînin Rolü: “Resulullah’tan (sav.) Duydun mu?” Rivayetleri","authors":"Mustafa Tatli","doi":"10.51447/uluid.1407384","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1407384","url":null,"abstract":"Soru-cevap yöntemi, öteden beri ilim öğrenme vasıtaları arasındaki yerini korumuştur. Tâbiîler, genel anlamda sahâbeden soru-cevap yöntemiyle çok sayıda hadis öğrenmiştir. Bunun yanında tâbiîler, hadis nakletmelerinin ardından sahâbeye çeşitli sebeplerle “Resulullah’tan duydun mu?” sorularını yöneltmiştir. Bu soruların özel olarak incelenmesiyle hem hadislerin tespiti hem de tâbiînin hadis rivayetindeki etkisi ortaya koyulmuştur. Sözü edilen konu, yakın tarihte Fatih Mehmet Yılmaz tarafında Hadislerin Tespitinde Tâbiînin Rolü: “Resullulah’tan (sav.) Duydun mu?” isimli çalışmada ele alınmıştır. Bu yazının konusu, Yılmaz’ın ilgili çalışmasıdır.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"1 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139167750","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Criticisms of Astrology in Māturīdī Theology","authors":"Muhammet Koçak","doi":"10.51447/uluid.1354031","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1354031","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, İslâm inanç esaslarının tespit ve muhafazası için tesis edilmiş Kelâm ilminin, akaid-kelâm literatüründe kendisine değinilecek derecede nazar-ı dikkate aldığı ve tarih boyunca güncelliğini koruyarak inananların zihinlerinde şüphe oluşturan bir ilim olarak gördüğü astroloji ve astrologlara yönelttiği eleştiriler incelenecektir. Bu kapsamlı konu, sınırlanması bakımından özellikle Mâtürîdî kelâm ekolünün tespit edilebilen yaklaşımları çerçevesinde ele alınacaktır. Çalışmanın giriş bölümünde kelâm düşünce tarihi içinde astroloji çerçevesinde çalışmaya hazırlayıcı birtakım bilgiler sunulacak ve çalışmanın, klasik kaynak incelemesi aracıyla elde edilen verilerinin betimsel analizinin sunulduğu bir yöntem takip edilecektir. Birinci bölümde astroloji ve ilgili terkiplerin kavramsal olarak tahlili yapılacaktır. Ardından ʿilm-i aḥkâm-ı nücûm olarak da anılan bu ilmin, ilimler hiyerarşisindeki yeri ve meşruiyetine dair düşünceler ortaya konulacaktır. Akabinde arka plana dair bir izah olması bakımından İslâm öncesi ve İslâmî dönem itibariyle konunun tarihi süreci kısaca sunulacaktır. İkinci bölümde Mâtürîdî kelâm düşüncesinde astrolojiye dair yaklaşımlar ve eleştiri noktaları belirlenerek kelâmcılar nazarında bu ilmin konumu ve taraftarlarına dair tutumlar ifade edilecektir. Mâtürîdî kelâmında, astroloji ve astrologlara yönelik ortaya konulan eleştiriler ve tespit edilen bulgular; bilgi, âlem/kozmoloji, Allah ve nübüvvet tasavvuru noktasında belirlenen başlık ve alt başlıklar çerçevesinde incelenecektir. Sonuç olarak çalışma, bilgi teorisi, âlemin kıdemi, Allah dışında ilahlar kabulü ve nübüvvetin inkârı şeklinde ortaya çıkan bulguların ifadesi ve yeni çalışma önerilerini içeren sonuç kısmıyla tamamlanacaktır.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"1 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139184756","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Endülüs Risâlelerinde Bir İhvâniyât Örneği: İbn Haldûn ve İbnü’l-Hatîb Arasında Geçen Mektuplaşmalar","authors":"Figen Akay","doi":"10.51447/uluid.1407035","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1407035","url":null,"abstract":"Tarih, düşünce, bilim ve edebiyat alanlarında eserler kaleme alan İbn Haldûn ve İbnü’l-Hatîb’in sahip olduğu kültürel birikim, siyasette etkili olmalarının en önemli nedeni olmuştur. İçinde yaşadıkları yüzyılda, bilimsel güç ve siyasi otoriteler birbiriyle tam bir kenetlenme hâlindeydi. Nitekim pek çok siyasi makamlarda görev icra eden İbn Haldûn, bunlardan önce bilimsel ve entelektüel yetkinliği ile tanınırdı. Aynı şekilde İbnü’l-Hatîb de tarih, coğrafya, fıkıh, felsefe ve edebiyat gibi pek çok alanda kendini ispatlamış âlimlerdendi. Bu makalede aynı dönemi paylaşan, 8./14. yüzyılda Kuzey Afrika ve Endülüs bölgesinde hem eserleriyle hem verdikleri siyasi mücadele ile öne çıkan, Arap Edebiyatı ve düşünce tarihinin önemli isimlerinden olan, yaşadığı çağda ve daha sonrasında görüşleriyle geniş etki uyandıran İbn Haldûn ve İbnü’l-Hatîb’in mektupları ihvâniyât risâlesi örneği olarak incelenmiştir. Bu çerçevede öncelikle bu dostluğa işaret eden deliller ortaya koyulmuştur. Buna göre girişte ihvâniyât risâleleri hakkında kısa bilgi veril-dikten sonra bu iki ismin biyografileri ve dostluklarının oluşmasında önemli bir etken olan siyasi pozisyonları ele alınmıştır. Ardından makalenin birinci bölümünde dostluklarının başlangıç ve ileri aşamaları hakkında bilgi verilmiş; ikinci bölümünde ise birbirlerine gönderdikleri mektuplar tespit edilerek muhteva açısından incelenmiştir. Ayrıca bu mektupların edebî gücüne de vurgu yapılmıştır.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"6 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139224579","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İMAM ŞÂFİÎ’NİN HUKUK DÜŞÜNCESİNEKİ RE’Y NOSYONUNA DAİR EPİSTEMOLOJİK BİR İNCELEME","authors":"Abdurrahim Kozali","doi":"10.51447/uluid.1363264","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1363264","url":null,"abstract":"Fıkıh düşüncesinin ehl-i re’y - ehl-i hadîs diyalektiği içinde doğduğu ve sürdüğü bilinmektedir. İmam Şâfiî, söz konusu diyalektikte genel olarak “ehl-i hadis fakihler” içerisinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, esasen “dört hak mezhebin” norm üretimi bağlamında müşterek zeminini teşkil eden asgari koşullar tespit edilmeye çalışıldıktan sonra, daha çok zannî sahada ortaya çıkan ayrışmaya işaret edilip, bu noktada İmam Şâfiî’nin farklılaştığı yönle birlikte, onun hukuk sisteminde gözlemlediğimiz re’y nosyonuna dair epistemolojik bir inceleme yapılmaya çalışılmıştır. Bu inceleme sonucunda vahiy verilerinin doğru anlamının ancak fıkıh formasyonuna sahip kimseler tarafından tespit edilebileceği, Şâfiînin de “beyân teorisi”ni bu amaçla geliştirdiği üzerinde durulmuştur. Beyân teorisi naslara üst bir bakışı mümkün kıldığı gibi, teâruz gibi sorunların çözümünü de sağlamaktadır. Diğer yandan Şâfiî’nin er-Risâle’de ayrıntılı işlediği haber teorisi de kendisinin re’y nosyonunu ortaya koyduğu konulardandır. Haber teorisi çerçevesinde, âhâd haberlerle amel için, bunların sahih bir şekilde intikali ile yetinmeyip, pratikte kendileriyle amel edilebilmesi için ilave şartlar koymuş olması da yine aynı formasyona işaret etmesi bakımından önemlidir. Özellikle Hanefi düşünce için tespit edilen “ilkesel düşünme” eğiliminin esasen Şâfiî için de, bir ölçüde de olsa geçerli olması, ele aldığımız konu bakımından dikkat çekicidir. İslam hukukunun üçüncü kaynağı olan icmânın rasyonel içerik kazanmasının da ilk kez Şâfiî tarafından gerçekleştirildiği, yine konumuz bakımından önemli olan diğer hususlardan birisidir. Son olarak, hükümlerin bir gerekçeye bağlı olarak vaz’ edildiği ve bu gerekçenin bulunduğu yerde hükmün de bulunması gerektiği, şeklindeki tespitleri ile Şâfiî, hukuk alanında nedensellik ve yasa fikrini benimsemiş olması bakımından da ayrıca önem taşımaktadır.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"5 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139314991","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sosyal Bilimlerde Şimdiye Ulaşmak: Kronoloji-Vigizm İlişkisi","authors":"Hatice Kübra YÜCEDOĞRU DİLEKÇİ","doi":"10.51447/uluid.1335379","DOIUrl":"https://doi.org/10.51447/uluid.1335379","url":null,"abstract":"Sosyal bilimlerde geçmiş unsurların günümüzde kullanımı metodolojik olarak tartışmalıdır. Zamansal şimdinin dinamikleri, geçmişten günümüze uzanan bununla birlikte belirli bir sıralama ve seçime tabi olan bir süreçtir. Bu makalede, söz konusu sıralama ve seçimin kronoloji ve vigizm kavramları ekseninde incelenmesi amaçlanmaktadır. Kronoloji, kavramsal olarak geçmiş zamanın sıralanmasıdır. Ayrıca Hıristiyan geleneğine dayalı takvim kültürünün başlangıcıyla ilerleme fikrinin kesiştiği bir kavramsal sürece sahiptir. Süreklilik ve noktasal an unsurlarını içeren iki bileşene sahip kronolojinin sosyal bilimler için sahip olduğu işlev ve zorunluluk tartışılmaktadır. Makalenin diğer kavramı vigizm ise geçmişin soyutlanarak belirli çıkarımlar içerisinde günümüzü verecek şekilde yorumlandığı bir zaman problemidir. Vigizmin zaman problemi olarak tanımlanması, geçmişte şimdiyi görmenin ve şimdinin kökünün geçmişte fark edilebilmesinin mümkün olduğu iddiası nedeniyledir. Makalede vigizmin siyasi arka planı irdelenerek tarih yazımında şimdinin oluşumunda oynadığı baskın role dikkat çekilmektedir. Nihayetinde makale, sosyal bilimler alanında kullanılan kronolojik dizilimlerin vigistik olarak etiketlenmelerinin imkânını metodolojik bakışla ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu bağlamda kronolojiden uzaklaşmanın imkânı tartışılmaktadır. Niteliksel bir zaman değişimi içeriğiyle kayrolojik zaman, makalede bir öneri olarak gündeme getirilmektedir.","PeriodicalId":508980,"journal":{"name":"Uludağ İlahiyat Dergisi","volume":"161 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321459","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}