{"title":"THE PROBLEM OF MORAL AGENCY IN BIOART","authors":"Ayşe Uslu","doi":"10.14514/beykozad.1367427","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1367427","url":null,"abstract":"The meaning of creating aesthetic value has been defined as an activity as an end in itself in the sense of not serving any other interest or human need. In this respect, art seems free of social value judgements and practical concerns. In parallel, an artist’s conflict with social values is accepted as normal in the name of the freedom of artistic expression. The risk of moralism causes a separation between ethics and aesthetic values. The discussion surrounding \"moralism\" and \"artistic autonomy\" revolves around the argument for a clear separation between art and ethics, or their integration with one another. Whereas moralism reduces aesthetic value to ethical value, autonomism claims autonomy of aesthetic and ethical values because of the legacy of ethical criticisms. In this respect, this article dwells on the limits of art’s moral agency by placing it outside the extreme divide between moralism and autonomism. For this aim, the claim that every artwork cannot necessarily be subjected to ethical judgement or agency, because not all artworks consist of propositional knowledge, will be eliminated. Second, considering the fact that nonpropositional artwork is immanent to the social networks that they emerge from and their mutual effects on these networks, it will be asserted that artwork as a fabrication of reality can be seen as responsible for its actions. The relationship between art and ethics when the subject matter is \"living beings\" will be assessed through a bioethical lens by analyzing notable examples of bioart. Does art have a responsibility to treat living beings? The use of biotechnology by artistic aims and the forms of how bioengineered life becomes an artistic medium can be seen as either a break from traditional art and an artistic revolution or an intervention to “natural” processes and destroy the perception of the nature-human relationship. To emphasize the moral responsibility of new media art involving biotechnologies, it is recommended to concentrate on their connection to the broader social-material field and their impact, in addition to the physical characteristics of these artworks or the medium through which they are presented. By examining the impact of these artwork on biotechnological networks and societal relationships, it is possible to trace their ethical and political effects and differentiate the boundaries of their moral agency within the realm of bioart.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"18 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140499128","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BODY IN THE INTERSECTIONALITY OF LACANCI PSYCHOANALYSIS AND QUEER THEORY: MARINA ABRAMOVIC'S PERFORMANCE ART AND THE EXAMPLE OF \"RHYTHM 0\"","authors":"Atakan Yorulmaz","doi":"10.14514/beykozad.1369593","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1369593","url":null,"abstract":"Performans sanatçısı Marina Abramovic, bedene yönelik kendisine has olan metoduyla sanat, kültürel çalışmalar ve psikoloji başta olmak üzere birçok disiplinin ilgi odağı olmuştur. “Body Art” akımının önemli bir temsilcisi olan Abramovic, birçok ülkede sergilediği sayısız performanslarıyla, hem kendisinin ve katılımcıların zihin ve beden sınırlarını zorlamış, beden üzerinde yeni bir deneyim alanının yaratılmasına olanak sağlamıştır. Lacancı psikanaliz ve queer teorinin kesişimselliğinde yer alan en önemli kavramlardan birisi olan “beden” kavramı, Abramovic metodu ile birlikte düşünüldüğünde, varoluş-beden-sınır birlikteliğinin deneyimsel ve kavramsal ilişkisi üzerine yeni çalışmaların yapılmasına imkân yaratmıştır. İnsan bedeninin kendisine yabancı olduğunu ve başkaları tarafından gösterenlere maruz bırakılarak organize edildiğini belirten Fransız psikanalist Jacques Lacan, bedenin ancak zevk (jouissance) üzerinden gösteren statüsünde cisimleştiğini ifade edip Simgesel alanda sahneleştirildiğini vurgulamıştır. Queer teorinin önde gelen kuramcılarından olan Judith Butler ve Sara Ahmed ise bedenin bir neden değil, sonuç olduğunu ve bedeni belirleyen durumların başında söylemsel inşa süreçleri ve gösterenler bulunduğunu belirtmiştir. Marina Abramovic’in 1974 yılında sergilediği “Rhythm 0” başlıklı performansı da hem Lacan’ın hem de Butler’ın beden hakkındaki düşünceleriyle ilgili önemli bir örnek teşkil etmektedir. 72 objenin kullanıldığı performansta, katılımcıların Abramovic’in bedeni üzerinde yaptıkları manipülatif eylemler, bedenin ister performans sanatı içerisinde ister gündelik hayatta bir sahneleme aracı olarak kullanılmasını ve beden-sınır ilişkisinin ihlalini açıkça göstermektir. Abramovic’in “Rhythm 0” performansına ilişkin kullandığı “Ben nesneyim, Bu süreçte sorumluluk tamamen bana ait” ifadeleri ise, beden-zihin-sınır ilişkilenmesinde öznel ve kolektif arzuların ve kurguların, performatif bir şekilde beden üzerinde yeni bir deneyim alanı yaratılmasına zemin hazırladığını göstermektedir. Bu çalışmada da, bedenin ve sınırın öznel ve kolektif kullanımı ile Marina Abramovic’in “Rhythm 0” performansı, Lacancı psikanaliz ve queer teori kesişimselliğinde yer alan beden, sınır ve arzu kavramlarıyla birlikte aktarılması ve tartışmaya açılması amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"262 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140500036","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İNSANSI ROBOTLARA YÖNELİK NEGATİF ALGI VE TEKİNSİZ VADİ ETKİSİ: YOUTUBE KULLANICI YORUMLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME","authors":"Halil Saç","doi":"10.14514/beykozad.1365281","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1365281","url":null,"abstract":"İnsansı robotların (humanoids) gelecekte toplum içerisinde pek çok alanda kullanılacağı öngörülmektedir. Bu sebeple kitlelerin humanoidlere ilişkin algılarına-tutumlarına yönelik çalışmaların yapılması kilit bir noktada durmaktadır. Nitekim bireyler bu robotlara yönelik pozitif veya negatif algılar-tutumlar geliştirebilmekte, hatta korku gibi hislere kapılabilmektedir. Masahiro Mori, bazı robotların insansı nitelikler taşımalarının ancak tümüyle insan özellikleri sergilememelerinin bireylerde korku, ürkme gibi olumsuz hisler uyandırmasını “tekinsiz vadi” terimiyle açıklamaktadır. Bu çalışmada da insansı robotlara yönelik negatif algının-tutumun ve söz konusu algının-tutumun bir parçası olarak görülebilecek “tekinsiz vadi” etkisinin kitleler arasında yaygınlığına yönelik bulgular elde etmek amaçlanmıştır. Barış Özcan isimli YouTube kanalındaki “Dans eden bu robotlar GERÇEK Mİ?” başlıklı videonun/gönderinin kullanıcı yorumları örneklem olarak belirlenmiş, yorumlar ‘doküman analizi’ ekseninde MAXQDA aracı kullanılarak toplanmış, belirli kriterler ekseninde daraltılmış ve 1443 tanesi içerik analizine tabi tutulmuştur. Yorumlar negatif, pozitif, nötr ve ilgisiz kategorilerinde kodlanarak niceliksel sıklıkları belirlenmiştir. Nihayetinde insansı robotlara yönelik negatif yorumların ağırlıkta olduğu ve negatif yorumların kayda değer bir kısmının bu çalışmada “tekinsiz vadi” etkisinin yansıması olarak kabul edilen korkmak, ürkmek gibi fiilleri veya bu fiillerden türetilen sıfatları taşıdığı saptanmıştır.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"210 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140500187","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"BRITISH AIRWAYS’TEN NIKE’A: REKLAMDA YÜZ İMGESİ VE BİR DÜNYA YAPMAK","authors":"Nihan Ayteki̇n","doi":"10.14514/beykozad.1368078","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1368078","url":null,"abstract":"British Airways'in 1989 tarihli Globe (Face) reklamı (HudsonFilmLtd, 2012) ve Nike’ın 2018 tarihli Dream Crazy reklamlarını (Franck, 2018; Kemp, 2022) örnek olarak seçerek bu reklamlar üzerinden bir anlatı analizi ve söylem çözümlemesi gerçekleştiren bu çalışma; reklamda yüz imgesinin ardına düşen estetik kaygılara politik, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak eşlik eden anlamları ortaya koymaya odaklanmıştır. Bu iki tarihi kampanyada yüz, Goodman’dan (1978) yola çıkarak söylersek, bir dünya yapan yüz; birleştiren ve ayrıştıran, inşa eden ve bozan, sınırlardan taşarak özgürleşen ama aynı zamanda yersizyurtsuzlaşandır. Deleuze ve Guattari'nin yüzsellik ile ilişkili olarak bahsettiği beyaz duvar ve siyah delikler (Holland, 2013, s. 92); mal, hizmet ve paranın dünya üzerinde hızla dolaşımını kolaylaştıran ulaşım sektörünü temsilen British Airways markasının reklam anlatısı üzerinden değerlendirilebilir. Bu reklamda uçsuz bucaksız bir zemin üzerinde, doğanın içinde tek tek organlardan -ağız, kulak, burun- oluştuğunu yukarıdan geniş açı ile gördüğümüz, idaresi yukarıdan bakan bir göz ve güç gerektiren ancak tamamlandığında gülümser ifadesi ve göz kırpışıyla tekinsiz, iki boyutlu, adeta despotik bir yüz doğar. Black Lives Matters hareketini ardına alan Colin Kaepernick de Nike açıkhava reklamında, tek başına yüzüyle adeta ölüme meydan okuyan, siyahi bir Amerikan vatandaşı olarak, ifadesiz bir şekilde tam karşıya bakar. Bu bağlamda marka “öteki”ni sadece yüzü açıkta kalacak biçimde eritir, Miyazaki’nin No-Face karakteri gibi sadece yüzden kurulu, her şeyi yutsa da yüzü sabit kalan bir canlıya, işler halde bir makineye dönüştürür. Sonuç olarak her iki kampanya, birbirine yüz imgesi üzerinden teğet geçip farklı yörüngeleri izleyerek zamanın ruhuna uygun bir anlamlar bütünü oluşturma ve satış görevlerini başarıyla tamamlarlar.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"72 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140511930","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İKLİM AKTİVİZMİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA: “FRIDAYS FOR FUTURE HAREKETİ”","authors":"Sevil BEKTAŞ DURMUŞ","doi":"10.14514/beykozad.1371084","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1371084","url":null,"abstract":"Küresel ısınmanın sonucu olarak karşımıza çıkan iklim değişiklikleri ve bu değişikliklere bağlı yaşanan doğal felaketler, iklim krizi konusunu gündeme taşımıştır. Çevre kirliliğinin ve bunun yarattığı ekolojik değişimlerin son yıllarda daha fazla gündeme gelmesinin sebebi ise insanların bilinçlenmesi ve çevreye verilen zararın artık geri dönüşü olmayan noktalara gelmesidir. Dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim krizinin etkilerinden zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alınmasını ve bu konuda yasal düzenlemeler yapılmasını talep eden aktivistlerin oluşturduğu Fridays For Future hareketi, “İklim Grevi” olarak bilinen eylemlere katılmak için cuma derslerini atlayan okul öğrencilerin başlattığı uluslararası bir hareketidir. Bu çalışma, iklim değişimlerine dikkat çekerek farkındalık oluşturmayı amaçlayan genç aktivist bireylerin örgütlenme gücünü ve küresel çapta iklim tartışmalarının nasıl dönüştüğünü anlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, İsveç’te Greta Thunberg tarafından başlatılan, iklim adaleti için mücadele eden “Fridays for Future” adlı oluşum incelenmiştir. Fridays For Future” hareketinin resmi Twitter ve Instagram hesaplarının “3 Mart 2023 Küresel İklim Grevi” sürecindeki paylaşımları içerik analizi yöntemi ile irdelenmiştir. Bu hareket, gençler tarafından iklim sorununun sahiplenildiğini ve gelecek kaygısı taşıyan yeni nesilin sesini duyurmak için dijital ortamda örgütlendiğini göstermektedir.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"58 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140511558","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"UNIVERSITY STUDENTS’ APPROACHES TO VIRTUAL EDUCATION: A COMPARATIVE STUDY","authors":"Serap Bozkurt, Canan Ergün","doi":"10.14514/beykozad.1366813","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1366813","url":null,"abstract":"Sanal hareketliliğin yaygın yöntemlerinden biri olan sanal eğitimler alan üniversite öğrencilerinin sayısı günden güne artmaktadır. Bu araştırmada, sanal eğitim etkinliğini değerlendirmek; tercih edilen alanlar, kullanılan araçlar ve sanal öğrenmenin avantaj ve dezavantajlarını tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışmada, disiplinlerarası benzerlikler ve farklılıkları tespit etmek adına Halkla İlişkiler ve Reklamcılık ve Bilgi-Belge Yönetimi öğrencilerinin yönelimleri ile diğer disiplinlerde eğitim alan öğrencilerin tercihleri de karşılaştırılmıştır. Nicel bir çalışma örneği olan bu araştırmanın örneklemini oluşturan 173 üniversite öğrencisine çevrim içi anket uygulanmış ve veriler SPSS programıyla analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, sanal eğitimin tekrar tekrar izlemeye olanak sağlaması, zamandan ve mekândan bağımsız olması en önemli avantajları olarak gösterilmektedir. Sanal eğitimlerin en önemli dezavantajları “sosyalleşmeyi olumsuz etkilemesi ve süreç içerisinde karşılaşılan teknik sorunlar” şeklinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca, çalışma kapsamında sanal eğitime ayrılan zaman ve sanal eğitim alanı arasındaki ilişkiye yönelik de önemli bulgular elde edilmiştir. Bu noktada Halkla İlişkiler ve Reklamcılık öğrencileri eğitimlere diğer bölüm öğrencilerine kıyasla daha fazla zaman ayırmaktayken Bilgi-Belge Yönetimi öğrencileri diğer bölümlerle benzer oranda zaman ayırmaktadır. Elde edilen bulgular sonucunda, sanal eğitim sürecinin maksimum fayda ile gerçekleştirilebilmesi için sanal ortamdaki olumsuzlukların giderilmesi bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan sanal eğitim sürecinde öğreten ve öğrenen kişilerin teknolojik yeterlik ve yetkinliklerinin geliştirilmesi de dikkat edilmesi gereken bir diğer husus olarak ortaya çıkmaktadır.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"17 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140512759","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ZORUNLU KARŞILIK ORANLARINDAKİ UYGULAMA DEĞİŞİKLİĞİNİN BIST BANKA ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN ANALİZİ","authors":"Şenol Kandemi̇r, Elif Sanli","doi":"10.14514/beykozad.1318477","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1318477","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)’ nın 23.04.2022 tarihinde yapılan 2022-24 sayılı duyurusu ile zorunlu karşılıkların bankaların bilançolarının pasif tarafına uygulanan zorunlu karşılıkların aktif tarafına da uygulanmaya başlanmasının BIST Banka Endeksinde yer alan bankaların pay fiyatlarına etkisi olay çalışması yöntemiyle analiz edilmiştir. \u0000Pay fiyatlarının 23 Nisan 2022 tarihli zorunlu karşılık uygulamalarında meydana gelen değişime tepkisini ölçmek için ortalama anormal getirileri (AAR), t-test istatistikler ve p-değerleri hesaplanmıştır. Çalışma sonucu zorunlu karşılık uygulamasında meydana gelen değişim duyurusunun BIST banka paylarında anormal getirilere neden olduğu ve piyasanın yarı güçlü formda etkin olmadığını göstermektedir.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":" 399","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138960546","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"SAĞLIK KURULUŞLARINDA ETKİLEŞİM KALİTESİNİN HASTA MEMNUNİYETİNE VE SADAKATİNE ETKİSİ","authors":"Yusuf Bi̇lgi̇n, Aysun TURKAY ABA","doi":"10.14514/beykozad.1333974","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1333974","url":null,"abstract":"Bu araştırmanın amacı, sağlık kuruluşlarında etkileşim kalitesinin hasta memnuniyeti ve hasta sadakati üzerindeki etkisini incelemektir. Ayrıca araştırmada sağlık kuruluşlarında hasta memnuniyetinin hasta sadakati üzerindeki etkisinin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada sağlık kuruluşunda hizmet kalitesini ölçmek için Brady ve Cronin (2001) tarafından önerilen çok boyutlu ölçüm modeli kullanılmıştır. Bu doğrultuda, sağlık kuruluşunda etkileşim kalitesinin bileşenleri; tutum, davranış ve uzmanlık olarak tanımlanmıştır. Araştırmanın evrenini, Kayseri Şehir Hastanesinde ayakta ve yataklı tedavi gören hastalar oluşturmaktadır. Araştırma verileri, kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak 391 hastadan toplanmıştır. Elde edilen veriler Yapısal Eşitlik Modellemesi (AMOS) kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, sağlık kuruluşlarında etkileşim kalitesinin hasta memnuniyeti ve hasta sadakatini anlamlı bir şekilde etkilediği tespit edilmiştir. Öte yandan, analiz sonuçları sağlık kuruluşlarında hasta memnuniyetinin hasta sadakati üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığını göstermektedir. Buna ek olarak, uzmanlığın sağlık kuruluşlarında hasta memnuniyeti ve sadakati üzerinde en etkili etkileşim kalitesi bileşeni olduğu belirlenmiştir. Davranış bileşeni ise uzmanlığa göre hasta memnuniyeti ve sadakati üzerinde daha düşük düzeyde bir etki meydana getirmektedir. Bunların aksine etkileşim kalitesi bileşenlerinden tutum, hasta memnuniyeti ve hasta sadakati üzerinde anlamlı bir etkiye sahip değildir.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"225 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139011262","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TÜRKİYE'DE İDEOLOJİK KUTUPLAŞMA BAĞLAMINDA SEÇİM ŞİDDETİ OLGUSU: 1960-1980 DÖNEMİ","authors":"Emre Savut, Veysel Başusta","doi":"10.14514/beykozad.1334896","DOIUrl":"https://doi.org/10.14514/beykozad.1334896","url":null,"abstract":"Bu çalışma, seçim manipülasyonunun ve siyasal şiddetinin bir alt türü olan seçim şiddeti kavramının genel hatlarından hareketle 1960-1980 dönemi Türkiye siyasetinin seçim şiddeti karakterini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Açık arşiv kaynaklarının temel veri toplama aracı olarak kullanıldığı çalışmada, askerî müdahaleler sonrası ilk genel seçimlerde devletin, seçim şiddetinin temel uygulayıcısı olduğu görülmüştür. Devletin ordu, yargı ve kolluk güçleri eliyle; baskı, tehdit, tutuklama ve askerî duruş sergileme olarak dört farklı seçim şiddeti tipinin uygulayıcısı olduğu saptanmıştır. Ayrıca, öğrenci gruplarının ve STK’ların başrolde olduğu seçim şiddeti eylemlerinde, sağ-sol siyasal kutuplaşmasını temsil eden siyasal partilere ve partilerin sivil taraftarlarına yönelik fiziksel saldırıların öne çıktığı; bunun yanında ateşli silah ve patlayıcı madde kullanımının da tercih edildiği tespit edilmiştir.","PeriodicalId":491378,"journal":{"name":"Beykoz akademi dergisi","volume":"51 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139010894","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}