{"title":"Collaboration With Parents in P4C: “Mental Immunity” Themed Content Suggestion","authors":"Zeynep BERKE","doi":"10.20981/kaygi.1344061","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1344061","url":null,"abstract":"Amerikalı düşünür ve eğitimci Matthew Lipman’ın kurucusu olduğu Çocuklar için Felsefe (P4C) yaklaşımı, yirminci yüzyılın ikinci yarısından günümüze uzanan süreçte tüm dünyada ve ülkemizde yaygınlaşmış ve kısa zamanda hatırı sayılır bir popülerlik kazanmıştır. Yapılan etkinliklerin, çocukların bilişsel ve sosyal becerilerinin gelişimine olumlu katkısının kısa vadede gözlemlenebilmesi ve ölçülebilmesi de P4C’ye yönelik ilgi ve talebin artışında rol oynamıştır. Öte yandan P4C nihai formuna ve içeriğine kavuşmuş statik bir yaklaşım değildir. Tıpkı diğer eğitim yaklaşımları gibi P4C de daha etkin ve verimli hale gelme olanaklarını barındıran, içerikleri ve metotları sürekli geliştirilen ve güncellenen bir yapıdadır. Nitekim bu çalışmanın amacı, P4C yaklaşımının niteliksel verimini artırmaya yönelik bir etkinlik önerisi ortaya koymaktır. P4C süreçleri planlanırken, çocukların, içinde bulundukları sosyal çevre ile sürekli etkileşim halinde oldukları, mental ve sosyal kimliklerinin bu etkileşimden beslenerek biçimlendiği ve bu formasyon sürecinde en etkili figürlerin ebeveynler olduğu hesaba katılmalıdır. Dolayısıyla ebeveynin P4C süreçlerine dâhil edilmesi, hatta süreçte aktif rol oynamaya teşvik edilmesi halinde, etkinliklerin dönüştürücü gücünde ve sağlayacağı kazanımlarda anlamlı bir artış olacağı öne sürülmektedir. Bu tespite istinaden çalışmamızın son kısmında, ebeveynler ile yapılması önerilen etkinliklerde kullanılabilecek “zihinsel bağışıklık” temalı bir içerik önerisi sunulmaktadır.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"62 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135296191","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Lewis Carroll'ın “Alice Harikalar Diyarında” Eserinin P4C Çalışmaları Bağlamında Kullanım Olanağının Değerlendirilmesi","authors":"Alper Elvan POLAT","doi":"10.20981/kaygi.1343655","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1343655","url":null,"abstract":"Felsefe, çağlar boyunca insanın kendisine ve diğer varolanlara ilişkin sahip olduğu sonsuz merak duygusunun sonucu olarak sistemli bir düşünme biçimini ifade etmiştir. İlk Çağ'dan 20. yüzyıla değin filozoflar sürdürdükleri akıl yürütmelerle bir paradigma meydana getirmiş, bu paradigma çağların değişen koşulları ile sanat ve teknikteki ilerlemelerle sürekli büyümüştür. 20. yüzyıla gelindiğinde birçok yeni kavram felsefi zeminde kendine yer edinmiştir. Bu bağlamda çocuk felsefesi veya çocuklar için felsefe (P4C) de 20. yüzyılla kendine yeni bir felsefi zemin kazanan alanlardan biridir. Çocuklar için felsefenin kuramsallaşmasında Mathew Lipman bir öncü rolünü üstlenmiş ve P4C çalışmalarında belirli bir metot geliştirmiştir. Lipman'ın P4C çalışmaları için geliştirdiği metot çoğunlukla çocuk edebiyatı ürünlerinin kullanımını gerektirir. Bu durumda birçok çocuk edebiyatı ürününün P4C çalışmaları açısından verimli olup olamayacağı önemli bir problem hâlini almıştır. Bu problemden yola çıkılarak bu çalışmada felsefe ve çocuk veya çocukluk kavramları arasında bir ilişki kurulmasının olanaklılığı tartışılmış, bu anlamda çocuklar için felsefe çalışmalarının metoduna değinilmiş ve Lewis Carroll'ın “Alice Harikalar Diyarında (Alice's Adventures in Wonderland)” adlı eserinin P4C çalışmalarında kullanım olanağı üzerinden bir tartışma yürütülmüştür.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135637499","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Bilincin Bilimsel Olarak İncelenmesine Yönelik Metodolojiler Olarak Heterofenomenoloji ve Nörofenomenolojinin Eleştirel Bir İncelemesi","authors":"Özgür DEMİRCİ","doi":"10.20981/kaygi.1335380","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1335380","url":null,"abstract":"Bilincin öznel doğası, bilincin bilimsel olarak araştırılmasında önemli bir zorluk teşkil etmektedir. Bu sorunun üstesinden gelmek için çeşitli metodolojiler geliştirilmiştir. Bu bağlamda, heterofenomenoloji ve nörofenomenoloji, bilincin öznel doğasını araştırmak için dikkate değer yöntemler sunan iki rakip metodoloji olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, söz konusu metodolojileri eleştirel bir bakış açısıyla incelemekte ve bu incelemeye dayanarak nörofenomenolojinin bilincin öznel doğasını araştırmak için yetkin bir metodoloji olduğunu savunmaktadır. Buna karşılık, heterofenomenoloji, içerdiği tutarsızlıklar nedeniyle bilincin öznel doğasını incelemek için uygun bir metodoloji olmadığı ve yetersiz kaldığı iddia edilmektedir","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135579480","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"A Synthesizing Approach to the Problem of Consciousness: Neurophenomenology","authors":"Mehtap DOĞAN","doi":"10.20981/kaygi.1354542","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1354542","url":null,"abstract":"Zihin felsefesinin çetin problemlerinden olan bilince yönelik olarak bilincin öznel karakterinin bilimsel olarak açıklanamaz olduğunu kabul eden düalist ve idealist yaklaşımlar ile bilincin fiziksel olana indirgenebilir olduğunu savunan fizikalizm arasında orta yolu işaret eden nadir bir bakış açısı nörofenomenolojidir. Nörofenomenoloji, deneyime yönelik öznel bildirimleri, nörobilimsel yöntemleri kullanarak analiz etmeyi hedeflerken; öznel-nesnel karşıtlığını bedenlenmiş eylem görüşüyle aşmaya çalışan enaktif (varlık-oluşturucu) yaklaşımı temele almaktadır. Felsefi fenomenolojide köklerini bulabileceğimiz bedenlenmiş biliş yaklaşımından hareketle, deneyim ve dış dünya arasındaki süreklilik ilişkisini betimleyen nörofenomenolojik yaklaşım, çeşitli meditasyon teknikleri ile deneyimlerini dışsal etkilerden arındırabilen deneklerden elde edilen nöral görüntüleme verilerini kullanarak öznel deneyimin doğasını soruşturmayı yöntem olarak benimsemektedir. Nörofenomenolojinin amacı fenomenolojik deneyim üzerine sistematik ve kurallara dayalı araştırmalar yoluyla daha zengin birinci şahıs verileri elde etmek ve bu birinci şahıs verilerini nöral süreçler hakkında yeni üçüncü şahıs verilerini ortaya çıkarmak için kullanmaktır. Bu çalışmada, ilk olarak nörofenomenolojinin felsefi temelleri üzerine bir inceleme yapılmakta, ardından nörofenomenolojik yaklaşımın hedefleri ve sunduğu yöntem önerisi değerlendirilmekte ve son olarak, bu yaklaşımın bilinç problemine yönelik geçerli bir çözüm önerisi olarak ele alınıp alınamayacağı tartışılmaktadır.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134961120","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Remarks On Life: The Everydayness Of ‘Dasein’ As ‘Das Man’","authors":"Rahime ÇETİN","doi":"10.20981/kaygi.1273672","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1273672","url":null,"abstract":"20. yüzyılda yaşamış Alman filozof Martin Heidegger, kendi özgün diliyle ve düşüncesiyle oluşturduğu felsefi düşüncelerini açıklamaya çalıştığı en temel eseri denilebilecek Varlık ve Zaman’da (Sein und Zeit) varlık sorusunun günümüzde artık unutulduğu düşüncesinden hareketle varlığın anlamına ilişkin sorunun yeniden sorulması gerektiğine işaret ederek, öncelikle bu sorunun açığa çıkartılması girişiminde bulunmaktadır. Heidegger felsefesinde, varlığın anlamına ilişkin sorunun açığa çıkarılmasında en belirleyici ve en önemli nokta, Dasein’ın analiz edilmesi olsa gerek. Bu çalışmanın amacı, Dasein’ın temel ontolojik analizine bağlı olarak onun hergünkü varlığının varlık minvallerini karakterize eden; boş konuşma, merak ve belirsizlik fenomenlerini açıklamaya çalışmaktır. Buna bağlı olarak da bu fenomenlerin belirgin kıldığı Dasein’ın ‘düşüşü’ ve ‘fırlatılmışlığı’ denilen hergünkü varlığın temel bir türü ele alınacaktır.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135924807","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Totalitarianism and Individualism Unveiled: Hobbes and Orwell","authors":"Ufuk ÖZEN BAYKENT","doi":"10.20981/kaygi.1348193","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1348193","url":null,"abstract":"George Orwell’s Nineteen Eighty-Four holds significant importance today partly because it remains relevant to contemporary society and partly because it warns the societies against totalitarianism. On the other hand, Thomas Hobbes holds a contrary view in terms of the political system he defends, a view shaped by the circumstances his country was in. The present study aims to examine the portrayal of totalitarianism in Orwell’s dystopian masterpiece, Nineteen Eighty-Four and to explore what Hobbes contrarily argues about the necessity of a powerful authority in the establishment and continuity of a harmonious society. The writings by Orwell and Hobbes, the implications the novel carries for fundamental questions about personal freedom, autonomy, and the stifling of individuality will be analyzed by addressing to the concept of totalitarianism that is related to the arguments proposed by Thomas Hobbes in Leviathan. A philosophical consideration of the novel and comparison of how Orwell and Hobbes reacted the idea of totalitarianism in two different ways in their own contexts will encourage us to examine our own political systems, media, and societal norms today.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135924851","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"THE SEARCH FOR VALUE IN THE NEW TURKISH CINEMA CREATING VALUE OR CREATING APPROPRIATE CONDITIONS FOR IT","authors":"Cenk ATEŞ","doi":"10.20981/kaygi.1289310","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1289310","url":null,"abstract":"Abstract 
 This study problematizes New Turkish Cinema through the concept of “value” and takes Zeki Demirkubuz and Reha Erdem from the universe of independent directors as an example. The fact that both directors have common philosophical projections in their films makes this choice meaningful. The question sought to be answered in the study is how both directors responded in their films to the attempt to overcome the sense of worthlessness created by modernism on the individual. This study, which was designed on a qualitative pattern and used the parameters of philosophical analysis, was limited to the cinema of Zeki Demirkubuz and Reha Erdem, and it was assumed that the effort to create new value to overcome nihilism in New Turkish Cinema could not be mentioned apart from these two directors. The findings show that Zeki Demirkubuz and Reha Erdem’s films show new life possibilities to the audience, and they focus on the creation or constitution of a space of freedom for a new creation, not exploration in the search for value. In other words, it can be said that both directors, following the footsteps of Nietzsche, Camus and Sartre, give priority to ‘destruction’ rather than ‘construction’ in their films and that this destruction is functional in terms of showing the audience new life possibilities.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135926206","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Beckettian Narration of Absurdity in Waiting For Godot","authors":"Saman HASHEMIPOUR","doi":"10.20981/kaygi.1287095","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1287095","url":null,"abstract":"This study questions whether the hollow of muddy people with a hollow and hope for a savior in the current state of the world is significant. The debate polls a thought-provoking result for the purview of no end in sight through a query of the drama play, Waiting for Godot by Samuel Beckett, which abstractly demonstrates a symbolic situation of humanity dramatically. Beckettian theater, deeply immersed in the constant silence of Beckett’s narration, is a shallowed experience beyond the stage. Following the pure consummation of Beckett, a twirl for a resumption is potentially tossing aside the sentimentalization of looking backward. Waiting for Godot comprises a message of solidarity of human beings by keeping a loof the conceptualization of a life that is no longer portrayed in the failed form of narration boundaries due to the lack of coherence, rupture, and discontinuity. Beckett, the messenger of universal degeneration, assigns ingenuity to expose human beings’ inhuman relations in a frivolous life. He equalizes societies with meaningful essentials and portrays the problems of anyone struggling to get a foothold today. Imaging the absurdity of existence, he demonstrates philosophical absurdity and questions a continuous perpetual certainty in the realm of drama.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136098911","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Philosophy For Children and Democracy: Opportunities and Relationships","authors":"Dinçer ÇEVİK","doi":"10.20981/kaygi.1324414","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1324414","url":null,"abstract":"Öz: Demokrasi biçimsel bir yönetim biçimi olmasının ötesinde aynı zamanda bir davranış ve yaşayış biçimidir. Bu anlamda demokrasi demokratik davranış ve yaşayış olarak deneyimlenilerek öğrenilebilen bir kavramdır. Demokrasinin deneyim temelinde öğrenilebildiği yöntemlerden bir tanesi çocuklarla felsefedir. Çocuklarla felsefe çocukların demokratik davranışları benimsemelerini ve demokratik toplumlarda aktif bir şekilde yer almalarını teşvik eden bir pedagojik yaklaşımı desteklemektedir. Çocuklarla felsefe ve demokrasinin yönteminde ve kavram setinde ortaklaştığı temel kesişim noktaları mevcuttur. Temelinde eleştirel düşünme, özgür düşünce, adalet, hoşgörü, katılımcılık ve sorumluluk gibi demokratik değerlerin olduğu çocuklarla felsefe bu bağlamda demokrasinin deneyimlendiği ve öğrenilebildiği bir ortam sunar. Çocuklarla felsefe demokratik değerlerin ve vatandaşlığın geliştirilmesi için gerekli olan nitelikleri belirginleştirmeyi ve geliştirmeye yardımcı olur. Çocuklarla felsefe demokratik değerlerin teşvik edilmesi ve sürekli olarak uygulanması ile demokratik vatandaşlık için gerekli olan becerilen kazandırılmasına ve kalıcı hale getirilmesine yardımcı olur. Bu bağlamda makalede, çocuklarla felsefenin demokrasi eğitimi için ve eğitimin demokratikleştirilmesi için iki yönlü bir model olarak yöntemi ve onun demokratik eğitimdeki rolü üzerinde durulmaktadır.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136099850","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Filozof, Sezar ve İsa: Nietzsche’de Egemen Olarak Geleceğin Filozofu","authors":"Sever IŞIK","doi":"10.20981/kaygi.1221892","DOIUrl":"https://doi.org/10.20981/kaygi.1221892","url":null,"abstract":"Nietzsche’nin olgunluk dönemi eserlerinde geleceğin filozofları kavramı önemli bir yere sahiptir. Üstün insan tipinin en yetkin formu olan geleceğin filozofu onun politik düşüncesiyle yakın ilişki içindedir. Nietzsche’ye göre geleceğin filozofu geleceğin politikası olan büyük politikayı icra edecek olan soylu/efendi ve seçkin insandır. Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu bu politika geleceğin filozofunun yaratıcı ve sağlıklı güç iradesine tabi olacaktır. Bu filozof insanlığın şimdiye kadar tanıdığı bir çeşit felsefe işçisi olan filozoftan farklı olarak egemen/hükümran bir kişi olacaktır. Tanrı’nın ölümü sonrası onun yerini alacak olan bu egemen tüm değerleri yeniden değerlendirecek ve politik yaşamı sağlıklı bir temelde yeniden kuracaktır. Böylelikle/böylece Tanrının ölümün sebep olduğu politik nihilizm krizinin aşılmasını sağlayacaktır. İnsanların kendisine yöneleceği, peşinden koşacağı amaçları belirleyen bu filozof en büyük yasa yapıcısı ve aynı zamanda en büyük büyük değer yaratıcısıdır. Hakikat onun güç iradesinin yansımasından ibarettir. Bu buyurucu egemen filozof, dünyevi ve dinsel gücü kendisinde birleştiren bir kişiliktir. Nietzsche, Sezar ile İsa’nın gücünü kendinde birleştiren/toplayan bu egemen filozof tipini “İsa Yürekli Sezar” olarak adlandırır. Sanatçı olan bu filozof, Platon’un filozof-kralı gibi hakikati keşfeden değil, yaratan bir egemendir. Toplum ve büyük politika ise onun en büyük sanat eseridir. Politikayı ve estetiği birleştiren bu sanatçı-filozof Nietzsche için siyasal yaşamın temel ilkesidir.","PeriodicalId":474520,"journal":{"name":"Kaygı. Bursa Uludağ Üniversitesi fen-edebiyat fakültesi felsefe dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135208838","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}